Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 50- Temettü Haccı

2744- Sâlim b. Abdullah (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, Abdullah b. Ömer şunları anlattı: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), veda haccında hac ve umreye niyet ederek temettü haccı yapmıştı. Beraberinde kurbanını getirmişti. Zülhuleyfe’de umre için ihrama girdi sonra hac için tekrar ihrama girdi. İnsanlar da Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber hac ve umreye niyet ederek temettü haccı yaptılar. İnsanlardan bir kısmı Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gibi kurbanını sevketti, kimisi de sevketmedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Mekke’ye gelince insanlara şöyle dedi:

(İçinizden kim kurbanını önceden göndermişse haccını bitirinceye kadar ihramlıya haram olan şeyler (kendisine) haramdır. Kim de kurbanını göndermemiş ise Kâbe’yi tavaf etsin, Safa ile Merve arasında Sa’y etsin, başını traş etsin ve ihramdan çıksınlar sonra hac için tekrar ihrama girerek kurbanlarını göndersinler. Kim de kurban bulamaz ise üç gün hacta yedi günde memleketlerine dönünce oruç tutsunlar.)

Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke’ye gelince tavafını yaptı ilk olarak Hacer’ül-Esvedi istilâm etti. Daha sonra yedi şavtın üçünü hızlıca koşarak, diğer dördünü de normal bir şekilde tamamladı. Böylece tavafını bitirince Makamı İbrahim’de iki rekat namaz kılarak selâm verdi. Sonra safa tepesine gelerek Safa ile Merve arasında yedi sefer koştu. Daha sonra haccını yapıp kurbanını kesinceye kadar ihramlıya haram olan her şeye dikkat etti. Tavafı ifadayı yaparak ihramdan çıktı ve haram olan şeyler helâl olmuş oldu. Müslümanlardan da daha önce Mekke’ye hedy gönderenler de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yaptığını yaptılar. (Buhârî, Hac: 37; Müslim, Hac: 24)

2745- Abdurrahman b. Harmele (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Said b. Müseyyeb’ten işittim şöyle diyordu:

(Ali ve Osman hac için beraberlerdi. Yolda bir konaklama yerinde Osman hac ile umrenin birlikte yapılmasını yasakladı. Ali onun yola çıktığını gördüğünüz zaman siz de çıkın dedi. Ali ve arkadaşları umre için ihrama girdiler Osman da onları engellemedi. Bunun üzerine Ali:

(Temettü haccının yapılabileceği konusunda Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in uygulaması sana haber verilmedi mi?) dedi. Osman:

(Evet haberim var) dedi. Bu sefer Ali:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem)’in temettü haccı yaptığını duymadın mı?) dedi. Osman da:

(Evet duydum) dedi. (Müslim, Hac: 23; Buhârî, Hac: 37)

2746- Nevfel b. Haris b. Abdulmuttalip (radıyallahü anh) şöyle anlatır: Sa’d b. Ebî Vakkas ile Dahhak b. Kays’ın, Muaviye b. ebu Süfyan ile haccettiği sene yapılan temettü haccı konusunda şöyle der: Dahhak Sa’de:

(Bu şekilde Allah’ın emirlerini bilmeyenler yapar) dedi. Sa’d:

(İyi konuşmadın ey kardeşimin oğlu) deyince, Dahhak şöyle dedi:

(Ömer temettü haccını yasak etti.) Bunun üzerine Sa’d:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem) böyle yaptı, biz de aynısını yapmıştık) diye cevap verdi. (Müslim, Hac: 23; Muvatta', Hac: 17)

2747- İbrahim b. Ebu Mûsâ (radıyallahü anh) anlatıyor: Ebu Mûsâ’da temettü haccının yapılabileceğine fetva verirdi. Bir adam kendisine:

(Ağır ol! Halife’nin bu konudaki yeni emirlerini sen herhalde bilmiyorsun) dedi. Hemen giderek Ömer’i buldum ve durumu ondan sordum. Ömer şöyle dedi:

(Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in böyle yaptığını biliyorum fakat erak denilen yerde insanların hanımlarıyla beraber olduktan sonra saçlarından sular damlayarak hacca gitmelerini hoş bulmuyorum) diye cevap verdi. (Müslim, Hac: 23; Tirmizî, Hac: 12)

2748- İbn Abbâs (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Ömer’in şöyle dediğini duydum:

(Ben Umre ile haccın birleştirilmesini yani Temettu haccını yasakladım. Her ne kadar Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yaptığını ve Allah’ın Kitab’ında olduğunu bilmeme rağmen) (Bazı maslahatlardan dolayı yasaklamıştı.) (Sadece Nesâi rivâyet etmiştir.)

2749- Tavus (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Muaviye, İbn Abbâs’a:

(Merve’de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in saçlarını kısalttığımı bilmiyor musun?) dedi. İbn Abbâs:

(Hayır) diye cevap verdi. Başka bir zaman İbn Abbâs şöyle demiştir:

(Bu Muaviye, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in temettu haccını yaptığını bilmesine rağmen yasaklamıştır.) (Buhârî, Hac: 128; Tirmizî, Hac: 74)

2750- Ebu Mûsâ (radıyallahü anh) anlatıyor: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Bahta da iken yanına vardım, (İhrama nasıl girdin?) diye sordu. (Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem)’in girdiği gibi) diye cevap verdim. (Kurbanı sevkettin mi?) dedi. (Hayır) dedim. (Öyleyse Kâbe’yi tavaf et. Safa ile Merve arasında sa’y yap sonra da ihramdan çık) buyurdu. Ben de:

(Kâbe’yi tavaf edip, Safa ile Merve arasında da sa’y ettikten sonra kabilemden bir kadına uğradım. O da saçlarımı düzeltip taradıktan sonra başımı yıkayıverdi. Ben daha sonraları Ebu Bekir ve Ömer’in halifeliği zamanında bu konuda Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den duyduğuma göre, fetva veriyordum. Yine bir hac mevsindeydi adamın biri bana; (Halifenin hac konusundaki yeni emrini bilmiyorsun galiba) dedi. Ben de insanlara:

(Ey İnsanlar, benim size hac konusunda söylediklerimi yapmakta acele etmeyin. Şimdi halife gelecek onun söylediklerini yapın) dedim. Halife gelince:

(Ey Mü’minlerin emiri! Hac konusundaki yeni emriniz nedir?) diye sordum. Ömer şöyle dedi:

(Eğer Allah’ın Kitab’ına bakarsak Allah orada:

(Hac ve Umrenizi Allah için tamamlayın) buyurmakta, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sünnetine bakarsak Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Kurban kesinceye kadar ihramlıya haram olan hiçbir şeyi yapmamıştır.) (Buhârî, Hac: 32; İbn Mâce, Menasik: 40)

2751- Mutarrif (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: İmran b. Husayn bana:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem), hac ile umreyi birleştirip temettu haccı yapmıştı. Biz de onunla birlikte temettu haccı yapmıştık. Ancak bir kişi var ki kendi görüşünü uygulamaktadır) dedi. (Buhârî, Hac: 36; Müslim, Hac: 23)

٥٠ - باب التَّمَتُّعِ

٢٧٤٤ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْمُبَارَكِ الْمُخَرِّمِيُّ، قَالَ حَدَّثَنَا حُجَيْنُ بْنُ الْمُثَنَّى، قَالَ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ، عَنْ عُقَيْلٍ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ سَالِمِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ، رضى اللّه عنهما قَالَ تَمَتَّعَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي حَجَّةِ الْوَدَاعِ بِالْعُمْرَةِ إِلَى الْحَجِّ وَأَهْدَى وَسَاقَ مَعَهُ الْهَدْىَ بِذِي الْحُلَيْفَةِ وَبَدَأَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَأَهَلَّ بِالْعُمْرَةِ ثُمَّ أَهَلَّ بِالْحَجِّ وَتَمَتَّعَ النَّاسُ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بِالْعُمْرَةِ إِلَى الْحَجِّ فَكَانَ مِنَ النَّاسِ مَنْ أَهْدَى فَسَاقَ الْهَدْىَ وَمِنْهُمْ مَنْ لَمْ يُهْدِ فَلَمَّا قَدِمَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم مَكَّةَ قَالَ لِلنَّاسِ ‏(‏ مَنْ كَانَ مِنْكُمْ أَهْدَى فَإِنَّهُ لاَ يَحِلُّ مِنْ شَىْءٍ حَرُمَ مِنْهُ حَتَّى يَقْضِيَ حَجَّهُ وَمَنْ لَمْ يَكُنْ أَهْدَى فَلْيَطُفْ بِالْبَيْتِ وَبِالصَّفَا وَالْمَرْوَةِ وَلْيُقَصِّرْ وَلْيَحْلِلْ ثُمَّ لْيُهِلَّ بِالْحَجِّ ثُمَّ لْيُهْدِ وَمَنْ لَمْ يَجِدْ هَدْيًا فَلْيَصُمْ ثَلاَثَةَ أَيَّامٍ فِي الْحَجِّ وَسَبْعَةً إِذَا رَجَعَ إِلَى أَهْلِهِ ‏)‏ ‏.‏ فَطَافَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم حِينَ قَدِمَ مَكَّةَ وَاسْتَلَمَ الرُّكْنَ أَوَّلَ شَىْءٍ ثُمَّ خَبَّ ثَلاَثَةَ أَطْوَافٍ مِنَ السَّبْعِ وَمَشَى أَرْبَعَةَ أَطْوَافٍ ثُمَّ رَكَعَ حِينَ قَضَى طَوَافَهُ بِالْبَيْتِ فَصَلَّى عِنْدَ الْمَقَامِ رَكْعَتَيْنِ ثُمَّ سَلَّمَ فَانْصَرَفَ فَأَتَى الصَّفَا فَطَافَ بِالصَّفَا وَالْمَرْوَةِ سَبْعَةَ أَطْوَافٍ ثُمَّ لَمْ يَحِلَّ مِنْ شَىْءٍ حَرُمَ مِنْهُ حَتَّى قَضَى حَجَّهُ وَنَحَرَ هَدْيَهُ يَوْمَ النَّحْرِ وَأَفَاضَ فَطَافَ بِالْبَيْتِ ثُمَّ حَلَّ مِنْ كُلِّ شَىْءٍ حَرُمَ مِنْهُ وَفَعَلَ مِثْلَ مَا فَعَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم مَنْ أَهْدَى وَسَاقَ الْهَدْىَ مِنَ النَّاسِ ‏.‏

٢٧٤٥ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِيٍّ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ حَرْمَلَةَ، قَالَ سَمِعْتُ سَعِيدَ بْنَ الْمُسَيَّبِ، يَقُولُ حَجَّ عَلِيٌّ وَعُثْمَانُ فَلَمَّا كُنَّا بِبَعْضِ الطَّرِيقِ نَهَى عُثْمَانُ عَنِ التَّمَتُّعِ فَقَالَ عَلِيٌّ إِذَا رَأَيْتُمُوهُ قَدِ ارْتَحَلَ فَارْتَحِلُوا ‏.‏ فَلَبَّى عَلِيٌّ وَأَصْحَابُهُ بِالْعُمْرَةِ فَلَمْ يَنْهَهُمْ عُثْمَانُ فَقَالَ عَلِيٌّ أَلَمْ أُخْبَرْ أَنَّكَ تَنْهَى عَنِ التَّمَتُّعِ قَالَ بَلَى ‏.‏ قَالَ لَهُ عَلِيٌّ أَلَمْ تَسْمَعْ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم تَمَتَّعَ قَالَ بَلَى ‏.‏

٢٧٤٦ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ، عَنْ مَالِكٍ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْحَارِثِ بْنِ نَوْفَلِ بْنِ الْحَارِثِ بْنِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ، أَنَّهُ حَدَّثَهُ أَنَّهُ، سَمِعَ سَعْدَ بْنَ أَبِي وَقَّاصٍ، وَالضَّحَّاكَ بْنَ قَيْسٍ، - عَامَ حَجَّ مُعَاوِيَةُ بْنُ أَبِي سُفْيَانَ - وَهُمَا يَذْكُرَانِ التَّمَتُّعَ بِالْعُمْرَةِ إِلَى الْحَجِّ فَقَالَ الضَّحَّاكُ لاَ يَصْنَعُ ذَلِكَ إِلاَّ مَنْ جَهِلَ أَمْرَ اللَّهِ تَعَالَى ‏.‏ فَقَالَ سَعْدٌ بِئْسَمَا قُلْتَ يَا ابْنَ أَخِي ‏.‏ قَالَ الضَّحَّاكُ فَإِنَّ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ نَهَى عَنْ ذَلِكَ ‏.‏ قَالَ سَعْدٌ قَدْ صَنَعَهَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَصَنَعْنَاهَا مَعَهُ ‏.‏

٢٧٤٧ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى، وَمُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، - وَاللَّفْظُ لَهُ - قَالاَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدٌ، قَالَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنِ الْحَكَمِ، عَنْ عُمَارَةَ بْنِ عُمَيْرٍ، عَنْ إِبْرَاهِيمَ بْنِ أَبِي مُوسَى، عَنْ أَبِي مُوسَى، أَنَّهُ كَانَ يُفْتِي بِالْمُتْعَةِ فَقَالَ لَهُ رَجُلٌ رُوَيْدَكَ بِبَعْضِ فُتْيَاكَ فَإِنَّكَ لاَ تَدْرِي مَا أَحْدَثَ أَمِيرُ الْمُؤْمِنِينَ فِي النُّسُكِ بَعْدُ ‏.‏ حَتَّى لَقِيتُهُ فَسَأَلْتُهُ فَقَالَ عُمَرُ قَدْ عَلِمْتُ أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم قَدْ فَعَلَهُ وَلَكِنْ كَرِهْتُ أَنْ يَظَلُّوا مُعَرِّسِينَ بِهِنَّ فِي الأَرَاكِ ثُمَّ يَرُوحُوا بِالْحَجِّ تَقْطُرُ رُءُوسُهُمْ ‏.‏

٢٧٤٨ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَلِيِّ بْنِ الْحَسَنِ بْنِ شَقِيقٍ، قَالَ أَنْبَأَنَا أَبِي قَالَ، أَنْبَأَنَا أَبُو حَمْزَةَ، عَنْ مُطَرِّفٍ، عَنْ سَلَمَةَ بْنِ كُهَيْلٍ، عَنْ طَاوُسٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ سَمِعْتُ عُمَرَ، يَقُولُ وَاللَّهِ إِنِّي لأَنْهَاكُمْ عَنِ الْمُتْعَةِ، وَإِنَّهَا، لَفِي كِتَابِ اللَّهِ وَلَقَدْ فَعَلَهَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَعْنِي الْعُمْرَةَ فِي الْحَجِّ ‏.‏

٢٧٤٩ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنْ هِشَامِ بْنِ حُجَيْرٍ، عَنْ طَاوُسٍ، قَالَ قَالَ مُعَاوِيَةُ لاِبْنِ عَبَّاسٍ أَعَلِمْتَ أَنِّي قَصَّرْتُ مِنْ رَأْسِ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم عِنْدَ الْمَرْوَةِ قَالَ لاَ ‏.‏ يَقُولُ ابْنُ عَبَّاسٍ هَذَا مُعَاوِيَةُ يَنْهَى النَّاسَ عَنِ الْمُتْعَةِ وَقَدْ تَمَتَّعَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏.‏

٢٧٥٠ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنْ قَيْسٍ، وَهُوَ ابْنُ مُسْلِمٍ عَنْ طَارِقِ بْنِ شِهَابٍ، عَنْ أَبِي مُوسَى، قَالَ قَدِمْتُ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَهُوَ بِالْبَطْحَاءِ فَقَالَ ‏(‏ بِمَا أَهْلَلْتَ ‏)‏ ‏.‏ قُلْتُ أَهْلَلْتُ بِإِهْلاَلِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏.‏ قَالَ ‏(‏ هَلْ سُقْتَ مِنْ هَدْىٍ ‏)‏ ‏.‏ قُلْتُ لاَ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ فَطُفْ بِالْبَيْتِ وَبِالصَّفَا وَالْمَرْوَةِ ثُمَّ حِلَّ ‏)‏ ‏.‏ فَطُفْتُ بِالْبَيْتِ وَبِالصَّفَا وَالْمَرْوَةِ ثُمَّ أَتَيْتُ امْرَأَةً مِنْ قَوْمِي فَمَشَطَتْنِي وَغَسَلَتْ رَأْسِي فَكُنْتُ أُفْتِي النَّاسَ بِذَلِكَ فِي إِمَارَةِ أَبِي بَكْرٍ وَإِمَارَةِ عُمَرَ وَإِنِّي لَقَائِمٌ بِالْمَوْسِمِ إِذْ جَاءَنِي رَجُلٌ فَقَالَ إِنَّكَ لاَ تَدْرِي مَا أَحْدَثَ أَمِيرُ الْمُؤْمِنِينَ فِي شَأْنِ النُّسُكِ ‏.‏ قُلْتُ يَا أَيُّهَا النَّاسُ مَنْ كُنَّا أَفْتَيْنَاهُ بِشَىْءٍ فَلْيَتَّئِدْ فَإِنَّ أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ قَادِمٌ عَلَيْكُمْ فَائْتَمُّوا بِهِ فَلَمَّا قَدِمَ قُلْتُ يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ مَا هَذَا الَّذِي أَحْدَثْتَ فِي شَأْنِ النُّسُكِ قَالَ إِنْ نَأْخُذْ بِكِتَابِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ فَإِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ قَالَ ‏{‏ وَأَتِمُّوا الْحَجَّ وَالْعُمْرَةَ لِلَّهِ ‏}‏ وَإِنْ نَأْخُذْ بِسُنَّةِ نَبِيِّنَا صلّى اللّه عليه وسلّم فَإِنَّ نَبِيَّنَا صلّى اللّه عليه وسلّم لَمْ يَحِلَّ حَتَّى نَحَرَ الْهَدْىَ ‏.‏

٢٧٥١ - أَخْبَرَنِي إِبْرَاهِيمُ بْنُ يَعْقُوبَ، قَالَ حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ عُمَرَ، قَالَ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ مُسْلِمٍ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ وَاسِعٍ، عَنْ مُطَرِّفٍ، قَالَ قَالَ لِي عِمْرَانُ بْنُ حُصَيْنٍ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَدْ تَمَتَّعَ وَتَمَتَّعْنَا مَعَهُ قَالَ فِيهَا قَائِلٌ بِرَأْيِهِ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 49- Haccı Kıran

2731- Ebu Vail (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Subey b. Ma’bed başından geçen bir olayı şöyle anlatıyor:

(Ben Hıristiyan bir bedevi idim sonradan Müslüman oldum. Cihada çok düşkündüm. Bana hac ve umrenin farz olduğunu gördüm. Kabilemden Hüreym b. Abdullah denilen bir kimseye bu konuyu sordum. O da: Hac ve umreyi birlikte yap sonra kolayına gelen bir kurbanı kes dedi. Ben de hac ve umre için ihrama girdim. Uzeyb denilen yere gelince Selman b. Rabia ve Zeyd b. Sûhan ile karşılaştım. Benim hac ve umre için ihrama girdiğimi görünce biri diğerine bunun devesi kadar bile anlayışı yok dedi. Bunun üzerine ben hemen Ömer’e gelerek, (Ey Mü’minlerin emiri dedim. Ben Müslüman oldum, cihada karşı da çok düşkünüm kendime hac ve umrenin farz olduğunu görür görmez Hüreym b. Abdullah’a geldim ve hac ve umrenin kendime farz olduğunu söyledim. O da:

(Hac ve umreyi ikisini birlikte yap sonra da kolayına gelen bir kurbanı kesiver) dedi. Ben de hac ve umre için ihrama girdim. Uzeyb’e geldiğimde, Selman b. Rabia ve Zeyd b. Sûhan ile karşılaştım, bunlardan biri diğerine:

(Bunda devesi kadar bile anlayış yok) dedi diye şikayette bulundum. Bunun üzerine Ömer:

(Sen Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yaptığını yapmışsın ve onun yolundasın) dedi. (Ebû Dâvûd, Menasik: 24; İbn Mâce, Menasik: 38)

2732-

2733- Şakîk b. Seleme (radıyallahü anh) Ebu Vail’den naklediyor:

(Tağlip kabilesinden Subay b. Ma’bed denilen kimse önceden Hıristiyan’dı sonradan Müslüman oldu. İlk mükellefiyeti hac olmuştu, bu yüzden hac ve umre için ihrama girdi yani hac ve umre her ikisi için ihrama girmişti. Yolda Selman b. Rabia ve Zeyd b. Sûhan’la karşılaştı. Onlardan biri:

(Sen devenden daha sapıksın) dedi. Sübey bu söz bana o kadar tesir etti ki, Ömer’e kadar geldim ve durumu ona anlattım. Ömer de:

(Sen Peygamberin yaptığını yapmışsın) cevabını verdi. (Ebû Dâvûd, Menasik: 24; İbn Mâce, Menasik: 38)

2734- Mervan b. Hakem (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Osman’ın yanında oturuyordum. Ali’nin hac ve umreyi beraber yaptığını duydu ve:

(Biz bundan yasaklanmamış mıydık?) dedi. O da:

(Evet) dedi ve:

(Ben Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ikisini birlikte yaptığını duydum. Senin emrinle Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sözünü terk edemem) diye cevap verdi. (Buhârî, Hac: 34; Müsned: 717)

2735- Mervan (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, Osman Temettü haccı yapmayı yasaklamıştı. Ali’nin hacla umreye birlikte ihrama girip niyet ettiğini görünce:

(Benim yasaklamama rağmen sen hacla umreyi beraber mi yapıyorsun) dedi. Bunun üzerine Ali:

(İnsanların birinin emriyle Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sünnetini terk edemem) diye cevap verdi. (Buhârî, Hac: 34)

2736-

2737- Bera (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ali’yi Yemen’e vali tayin ettiği zaman ben de yanındaydım. Yemen’den dönünce, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına girdi Ali devamla şöyle anlattı: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in huzuruna vardım bana:

(Nasıl yaptın?) dedi. Bende (Senin gibi ihrama girdim) dedim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Ben kurbanımı sevkettim ve haccı kırana niyetlendim) buyurdu ve ashabına da şöyle söyledi:

(Eğer işlerin böyle olacağını bilseydim sizin gibi yapardım. Fakat ben kurbanı sevkettiğim için kıran haccına niyetlendim.) (Ebû Dâvûd, Menasik: 24)

2738- Imran b. Husayn (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), hacla umreyi birleştirdi. Daha sonra bu uygulamayı yasaklayan bir ayet nazil olmadığı gibi, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de vefatından önce böyle bir yasaklama getirmedi. (Ebû Dâvûd, Menasik: 24; İbn Mâce, Menasik: 38)

2739- Imran (radıyallahü anh), Mutarrıf’den naklediyor: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hacla umreyi birleştirdi yani Temettü haccı yaptı daha sonra bu uygulamayı yasaklayan bir ayet olmadığı gibi Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de bu uygulamayı yasak etmedi. Ancak bir kişi bu konuda kendi görüşüne göre uygulama yaptı. (Buhârî, Hac: 36; Müslim, Hac: 23)

2740- Mutarrıf b. Abdullah (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Imran b. Husayn bana şöyle demişti:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte temettu haccı yapmıştık.) (Müslim, Hac: 23; İbn Mâce, Menasik: 40)

2741- Enes (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in şöyle dediğini duydum:

(Hac ve umreye birlikte niyet ettim, Hac ve umreye birlikte niyet ettim.) (Ebû Dâvûd, Menasik: 24; İbn Mâce, Menasik: 38)

2742- Enes (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i Hac ve umre için ikisini birden niyet ederek ihrama girdiğini duydum. (Ebû Dâvûd, Menasik: 24; İbn Mâce, Menasik: 38)

2743- Bekir b. Abdullah el Müzenî (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Enes’ten işittim şöyle diyordu:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim hac ve umreye birlikte niyet etmişti, bunu İbn Ömer’e anlattım. Bana sadece hac için ihrama gir dedi. Daha sonra Enes’le karşılaştım, ona İbn Ömer’in söylediklerini aktardım. Enes dedi ki:

(Siz bizi çocuk mu sanıyorsunuz? Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in umre ve hacca birlikte niyet ettim dediğini bizzat duydum.) (Buhârî, Hac: 34; Tirmizî, Hac: 10)

٤٩ - باب الْقِرَانِ

٢٧٣١ - أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ أَنْبَأَنَا جَرِيرٌ، عَنْ مَنْصُورٍ، عَنْ أَبِي وَائِلٍ، قَالَ قَالَ الصُّبَىُّ بْنُ مَعْبَدٍ كُنْتُ أَعْرَابِيًّا نَصْرَانِيًّا فَأَسْلَمْتُ فَكُنْتُ حَرِيصًا عَلَى الْجِهَادِ فَوَجَدْتُ الْحَجَّ وَالْعُمْرَةَ مَكْتُوبَيْنِ عَلَىَّ فَأَتَيْتُ رَجُلاً مِنْ عَشِيرَتِي يُقَالُ لَهُ هُذَيْمُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ فَسَأَلْتُهُ فَقَالَ اجْمَعْهُمَا ثُمَّ اذْبَحْ مَا اسْتَيْسَرَ مِنَ الْهَدْىِ فَأَهْلَلْتُ بِهِمَا فَلَمَّا أَتَيْتُ الْعُذَيْبَ لَقِيَنِي سَلْمَانُ بْنُ رَبِيعَةَ وَزَيْدُ بْنُ صُوحَانَ وَأَنَا أُهِلُّ بِهِمَا فَقَالَ أَحَدُهُمَا لِلآخَرِ مَا هَذَا بِأَفْقَهَ مِنْ بَعِيرِهِ ‏.‏ فَأَتَيْتُ عُمَرَ فَقُلْتُ يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ إِنِّي أَسْلَمْتُ وَأَنَا حَرِيصٌ عَلَى الْجِهَادِ وَإِنِّي وَجَدْتُ الْحَجَّ وَالْعُمْرَةَ مَكْتُوبَيْنِ عَلَىَّ فَأَتَيْتُ هُذَيْمَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ فَقُلْتُ يَا هَنَّاهُ إِنِّي وَجَدْتُ الْحَجَّ وَالْعُمْرَةَ مَكْتُوبَيْنِ عَلَىَّ ‏.‏ فَقَالَ اجْمَعْهُمَا ثُمَّ اذْبَحْ مَا اسْتَيْسَرَ مِنَ الْهَدْىِ فَأَهْلَلْتُ بِهِمَا فَلَمَّا أَتَيْنَا الْعُذَيْبَ لَقِيَنِي سَلْمَانُ بْنُ رَبِيعَةَ وَزَيْدُ بْنُ صُوحَانَ فَقَالَ أَحَدُهُمَا لِلآخَرِ مَا هَذَا بِأَفْقَهَ مِنْ بَعِيرِهِ ‏.‏ فَقَالَ عُمَرُ هُدِيتَ لِسُنَّةِ نَبِيِّكَ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏.‏

٢٧٣٢ - أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ أَنْبَأَنَا مُصْعَبُ بْنُ الْمِقْدَامِ، عَنْ زَائِدَةَ، عَنْ مَنْصُورٍ، عَنْ شَقِيقٍ، قَالَ أَنْبَأَنَا الصُّبَىُّ، فَذَكَرَ مِثْلَهُ قَالَ فَأَتَيْتُ عُمَرَ فَقَصَصْتُ عَلَيْهِ الْقِصَّةَ إِلاَّ قَوْلَهُ يَا هَنَّاهُ ‏.‏

٢٧٣٣ - أَخْبَرَنَا عِمْرَانُ بْنُ يَزِيدَ، قَالَ أَنْبَأَنَا شُعَيْبٌ، - يَعْنِي ابْنَ إِسْحَاقَ - قَالَ أَنْبَأَنَا ابْنُ جُرَيْجٍ، ح وَأَخْبَرَنِي إِبْرَاهِيمُ بْنُ الْحَسَنِ، قَالَ حَدَّثَنَا حَجَّاجٌ، قَالَ قَالَ ابْنُ جُرَيْجٍ أَخْبَرَنِي حَسَنُ بْنُ مُسْلِمٍ، عَنْ مُجَاهِدٍ، وَغَيْرِهِ، عَنْ رَجُلٍ، مِنْ أَهْلِ الْعِرَاقِ يُقَالُ لَهُ شَقِيقُ بْنُ سَلَمَةَ أَبُو وَائِلٍ أَنَّ رَجُلاً مِنْ بَنِي تَغْلِبَ يُقَالُ لَهُ الصُّبَىُّ بْنُ مَعْبَدٍ وَكَانَ نَصْرَانِيًّا فَأَسْلَمَ فَأَقْبَلَ فِي أَوَّلِ مَا حَجَّ فَلَبَّى بِحَجٍّ وَعُمْرَةٍ جَمِيعًا فَهُوَ كَذَلِكَ يُلَبِّي بِهِمَا جَمِيعًا فَمَرَّ عَلَى سَلْمَانَ بْنِ رَبِيعَةَ وَزَيْدِ بْنِ صُوحَانَ فَقَالَ أَحَدُهُمَا لأَنْتَ أَضَلُّ مِنْ جَمَلِكَ هَذَا ‏.‏ فَقَالَ الصُّبَىُّ فَلَمْ يَزَلْ فِي نَفْسِي حَتَّى لَقِيتُ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ فَذَكَرْتُ ذَلِكَ لَهُ فَقَالَ هُدِيتَ لِسُنَّةِ نَبِيِّكَ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏.‏ قَالَ شَقِيقٌ وَكُنْتُ أَخْتَلِفُ أَنَا وَمَسْرُوقُ بْنُ الأَجْدَعِ إِلَى الصُّبَىِّ بْنِ مَعْبَدٍ نَسْتَذْكِرُهُ فَلَقَدِ اخْتَلَفْنَا إِلَيْهِ مِرَارًا أَنَا وَمَسْرُوقُ بْنُ الأَجْدَعِ ‏.‏

٢٧٣٤ - أَخْبَرَنِي عِمْرَانُ بْنُ يَزِيدَ، قَالَ حَدَّثَنَا عِيسَى، - وَهُوَ ابْنُ يُونُسَ - قَالَ حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ، عَنْ مُسْلِمٍ الْبَطِينِ، عَنْ عَلِيِّ بْنِ حُسَيْنٍ، عَنْ مَرْوَانَ بْنِ الْحَكَمِ، قَالَ كُنْتُ جَالِسًا عِنْدَ عُثْمَانَ فَسَمِعَ عَلِيًّا، يُلَبِّي بِعُمْرَةٍ وَحَجَّةٍ فَقَالَ أَلَمْ تَكُنْ تُنْهَى عَنْ هَذَا قَالَ بَلَى وَلَكِنِّي سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يُلَبِّي بِهِمَا جَمِيعًا فَلَمْ أَدَعْ قَوْلَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم لِقَوْلِكَ ‏.‏

٢٧٣٥ - أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ أَنْبَأَنَا أَبُو عَامِرٍ، قَالَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنِ الْحَكَمِ، قَالَ سَمِعْتُ عَلِيَّ بْنَ حُسَيْنٍ، يُحَدِّثُ عَنْ مَرْوَانَ، أَنَّ عُثْمَانَ، نَهَى عَنِ الْمُتْعَةِ، وَأَنْ يَجْمَعَ الرَّجُلُ بَيْنَ الْحَجِّ وَالْعُمْرَةِ فَقَالَ عَلِيٌّ لَبَّيْكَ بِحَجَّةٍ وَعُمْرَةٍ مَعًا ‏.‏ فَقَالَ عُثْمَانُ أَتَفْعَلُهَا وَأَنَا أَنْهَى عَنْهَا فَقَالَ عَلِيٌّ لَمْ أَكُنْ لأَدَعَ سُنَّةَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم لأَحَدٍ مِنَ النَّاسِ ‏.‏

٢٧٣٦ - أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ أَنْبَأَنَا النَّضْرُ، عَنْ شُعْبَةَ، بِهَذَا الإِسْنَادِ مِثْلَهُ ‏.‏

٢٧٣٧ - أَخْبَرَنِي مُعَاوِيَةُ بْنُ صَالِحٍ، قَالَ حَدَّثَنِي يَحْيَى بْنُ مَعِينٍ، قَالَ حَدَّثَنَا حَجَّاجٌ، قَالَ حَدَّثَنَا يُونُسُ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ، عَنِ الْبَرَاءِ، قَالَ كُنْتُ مَعَ عَلِيِّ بْنِ أَبِي طَالِبٍ حِينَ أَمَّرَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم عَلَى الْيَمَنِ فَلَمَّا قَدِمَ عَلَى النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ عَلِيٌّ فَأَتَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ لِي رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ كَيْفَ صَنَعْتَ ‏)‏ ‏.‏ قُلْتُ أَهْلَلْتُ بِإِهْلاَلِكَ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ فَإِنِّي سُقْتُ الْهَدْىَ وَقَرَنْتُ ‏)‏ ‏.‏ قَالَ وَقَالَ صلّى اللّه عليه وسلّم لأَصْحَابِهِ ‏(‏ لَوِ اسْتَقْبَلْتُ مِنْ أَمْرِي مَا اسْتَدْبَرْتُ لَفَعَلْتُ كَمَا فَعَلْتُمْ وَلَكِنِّي سُقْتُ الْهَدْىَ وَقَرَنْتُ ‏)‏ ‏.‏

٢٧٣٨ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الأَعْلَى الصَّنْعَانِيُّ، قَالَ حَدَّثَنَا خَالِدٌ، قَالَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، قَالَ حَدَّثَنِي حُمَيْدُ بْنُ هِلاَلٍ، قَالَ سَمِعْتُ مُطَرِّفًا، يَقُولُ قَالَ لِي عِمْرَانُ بْنُ حُصَيْنٍ جَمَعَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بَيْنَ حَجٍّ وَعُمْرَةٍ ثُمَّ تُوُفِّيَ قَبْلَ أَنْ يَنْهَى عَنْهَا وَقَبْلَ أَنْ يَنْزِلَ الْقُرْآنُ بِتَحْرِيمِهِ ‏.‏

٢٧٣٩ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِيٍّ، قَالَ حَدَّثَنَا خَالِدٌ، قَالَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنْ مُطَرِّفٍ، عَنْ عِمْرَانَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم جَمَعَ بَيْنَ حَجٍّ وَعُمْرَةٍ ثُمَّ لَمْ يَنْزِلْ فِيهَا كِتَابٌ وَلَمْ يَنْهَ عَنْهُمَا النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ فِيهِمَا رَجُلٌ بِرَأْيِهِ مَا شَاءَ ‏.‏

٢٧٤٠ - أَخْبَرَنَا أَبُو دَاوُدَ، قَالَ حَدَّثَنَا مُسْلِمُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ مُسْلِمٍ، قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ وَاسِعٍ، عَنْ مُطَرِّفِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ قَالَ لِي عِمْرَانُ بْنُ حُصَيْنٍ تَمَتَّعْنَا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏.‏ قَالَ أَبُو عَبْدِ الرَّحْمَنِ إِسْمَاعِيلُ بْنُ مُسْلِمٍ ثَلاَثَةٌ هَذَا أَحَدُهُمْ لاَ بَأْسَ بِهِ وَإِسْمَاعِيلُ بْنُ مُسْلِمٍ شَيْخٌ يَرْوِي عَنْ أَبِي الطُّفَيْلِ لاَ بَأْسَ بِهِ وَإِسْمَاعِيلُ بْنُ مُسْلِمٍ يَرْوِي عَنِ الزُّهْرِيِّ وَالْحَسَنِ مَتْرُوكُ الْحَدِيثِ ‏.‏

٢٧٤١ - أَخْبَرَنَا مُجَاهِدُ بْنُ مُوسَى، عَنْ هُشَيْمٍ، عَنْ يَحْيَى، وَعَبْدِ الْعَزِيزِ بْنِ صُهَيْبٍ، وَحُمَيْدٍ الطَّوِيلِ، ح وَأَنْبَأَنَا يَعْقُوبُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ أَنْبَأَنَا هُشَيْمٌ، قَالَ أَنْبَأَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ صُهَيْبٍ، وَحُمَيْدٌ الطَّوِيلُ، وَيَحْيَى بْنُ أَبِي إِسْحَاقَ، كُلُّهُمْ عَنْ أَنَسٍ، سَمِعُوهُ يَقُولُ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَقُولُ ‏(‏ لَبَّيْكَ عُمْرَةً وَحَجًّا لَبَّيْكَ عُمْرَةً وَحَجًّا ‏)‏ ‏.‏

٢٧٤٢ - أَخْبَرَنَا هَنَّادُ بْنُ السَّرِيِّ، عَنْ أَبِي الأَحْوَصِ، عَنْ أَبِي إِسْحَاقَ، عَنْ أَبِي أَسْمَاءَ، عَنْ أَنَسٍ، قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يُلَبِّي بِهِمَا ‏.‏

٢٧٤٣ - أَخْبَرَنَا يَعْقُوبُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ، قَالَ حَدَّثَنَا حُمَيْدٌ الطَّوِيلُ، قَالَ أَنْبَأَنَا بَكْرُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الْمُزَنِيُّ، قَالَ سَمِعْتُ أَنَسًا، يُحَدِّثُ قَالَ سَمِعْتُ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم يُلَبِّي بِالْعُمْرَةِ وَالْحَجِّ جَمِيعًا فَحَدَّثْتُ بِذَلِكَ ابْنَ عُمَرَ فَقَالَ لَبَّى بِالْحَجِّ وَحْدَهُ ‏.‏ فَلَقِيتُ أَنَسًا فَحَدَّثْتُهُ بِقَوْلِ ابْنِ عُمَرَ فَقَالَ أَنَسٌ مَا تَعُدُّونَا إِلاَّ صِبْيَانًا سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَقُولُ ‏(‏ لَبَّيْكَ عُمْرَةً وَحَجًّا مَعًا ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 48- Haccı İfrad

2727- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, (Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem) ifrad haccı yapmıştı.) (İbn Mâce, Menasik: 37; Muvatta', Hac: 11)

2728- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, (Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem) hac için ihrama girmişti.) (İbn Mâce, Menasik: 37; Muvatta', Hac: 11)

2729- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Zilhicce hilalinde beş gün kala (yani zilkadenin yirmibeşinde) yola çıktık. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de:

(Hac yapmak isteyen hac için umre yapmak isteyende umre için ihrama girsin) buyurdu. (İbn Mâce, Menasik: 41; Ebû Dâvûd, Menasik: 23)

2730- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte yola çıktık, niyetinin hac yapmak olduğunu biliyorduk.) (İbn Mâce, Menasik: 41; Ebû Dâvûd, Menasik: 23)

٤٨ - باب إِفْرَادِ الْحَجِّ

٢٧٢٧ - أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ، وَإِسْحَاقُ بْنُ مَنْصُورٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْقَاسِمِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم أَفْرَدَ الْحَجَّ ‏.‏

٢٧٢٨ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ أَبِي الأَسْوَدِ، مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ عُرْوَةَ بْنِ الزُّبَيْرِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ أَهَلَّ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بِالْحَجِّ ‏.‏

٢٧٢٩ - أَخْبَرَنَا يَحْيَى بْنُ حَبِيبِ بْنِ عَرَبِيٍّ، عَنْ حَمَّادٍ، عَنْ هِشَامٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ خَرَجْنَا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم مُوَافِينَ لِهِلاَلِ ذِي الْحِجَّةِ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ مَنْ شَاءَ أَنْ يُهِلَّ بِحَجٍّ فَلْيُهِلَّ وَمَنْ شَاءَ أَنْ يُهِلَّ بِعُمْرَةٍ فَلْيُهِلَّ بِعُمْرَةٍ ‏)‏ ‏.‏

٢٧٣٠ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ الطَّبَرَانِيُّ أَبُو بَكْرٍ، قَالَ حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ حَنْبَلٍ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ، قَالَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، حَدَّثَنِي مَنْصُورٌ، وَسُلَيْمَانُ، عَنْ إِبْرَاهِيمَ، عَنِ الأَسْوَدِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ خَرَجْنَا مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم لاَ نَرَى إِلاَّ أَنَّهُ الْحَجُّ ‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget