Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 33- NAMAZDAN DÖNMEK BÂBI

982) ". . Hülb (bin Adî) (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bize imamlık etti. (namaz kıldırdı. ) (Namazdan çıkınca) sağ tarafına da sol tarafına da dönüp giderdi. "

983 - “... Abdullah (bin Mes'ud) (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir :

Herhangi biriniz (namazdan çıkarken) sağ tarafına dönmek mecburiyetinde olduğuna itikad ederek (bu yüzden) nefsinde şeytana bir hisse ayırmaya kalkışmasın. Çünkü ben. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i gördüm. Dönüşlerinin ekserisi sol tarafına idi. "

984 - “... Amr bin Şuayb'ın dedesi (Abdullah bin Amr bin el-Âs) (radıyallahü anhüm)’dan rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir :

Ben, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i namazdan çıktığında (bazen) sağ tarafına (bazen de) sol tarafına dönüp giderken gördüm. . "

985 - “... (Müminlerin annesi) Ümmü Seleme (radıyallahü anha)'den: Şöyle demiştir :

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazdan selâm verdiğinde selâmını tamamlayınca kadınlar hemen kalkar (evlerine giderler) di. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de kalkmazdan önce oturduğu yerde biraz beklerdi. "

٣٣ - باب الاِنْصِرَافِ مِنَ الصَّلاَةِ

٩٨٢ - حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا أَبُو الأَحْوَصِ، عَنْ سِمَاكٍ، عَنْ قَبِيصَةَ بْنِ هُلْبٍ، عَنْ أَبِيهِ، قَالَ أَمَّنَا النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَكَانَ يَنْصَرِفُ عَنْ جَانِبَيْهِ جَمِيعًا ‏.‏

٩٨٣ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، ح وَحَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ خَلاَّدٍ، حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ، قَالاَ حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ، عَنْ عُمَارَةَ، عَنِ الأَسْوَدِ، قَالَ قَالَ عَبْدُ اللَّهِ لاَ يَجْعَلَنَّ أَحَدُكُمْ لِلشَّيْطَانِ فِي نَفْسِهِ جُزْءًا يَرَى أَنَّ حَقًّا لِلَّهِ عَلَيْهِ أَنْ لاَ يَنْصَرِفَ إِلاَّ عَنْ يَمِينِهِ قَدْ رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أَكْثَرُ انْصِرَافِهِ عَنْ يَسَارِهِ ‏.‏

٩٨٤ - حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ هِلاَلٍ الصَّوَّافُ، حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ زُرَيْعٍ، عَنْ حُسَيْنٍ الْمُعَلِّمِ، عَنْ عَمْرِو بْنِ شُعَيْبٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ جَدِّهِ، قَالَ رَأَيْتُ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَنْفَتِلُ عَنْ يَمِينِهِ وَعَنْ يَسَارِهِ فِي الصَّلاَةِ ‏.‏

٩٨٥ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدِ الْمَلِكِ بْنِ وَاقِدٍ، حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ سَعْدٍ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ هِنْدٍ بِنْتِ الْحَارِثِ، عَنْ أُمِّ سَلَمَةَ، قَالَتْ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ إِذَا سَلَّمَ قَامَ النِّسَاءُ حِينَ يَقْضِي تَسْلِيمَهُ ثُمَّ يَلْبَثُ فِي مَكَانِهِ يَسِيرًا قَبْلَ أَنْ يَقُومَ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 32- SELÂMDAN SONRA OKUNAN (ZİKİR VE DUÂ) BÂBI

977 - “... Âişe (radıyallahü anha)’den: Şöyle demiştir :

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (namazın bitiminde) selâm verince ancak; diyecek kadar otururdu. "

978 - “... Ümmü Seleme (radıyallahü anhâ)'den: Şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) sabah farzını kılıp selâm verdiği zaman şu duayı okurdu:

(Allah'ım! Ben Senden yararlı ilim, güzel (= helâl) rızık ve makbul amel dilerim. )

979 - “... Abdullah bin Amr (bin el-As) (radıyallahü anhümâ)’den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur :

(İki şey vardır ki bunlara devam eden her müslüman adam behemehal Cennet'e girer. Bunlar kolay şeylerdir de bunlarla amel edenler azdır. (Birincisi şudur:) Müslüman kişi her namazdan sonra on defa tesbih eder, on defa tekbir getirir ve on defa hamd eder. ) )

(Abdullah (radıyallahü anh) : 'Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i bu zikirlerin sayısını mübarek el (parmakları) ile zabtederken (hesaplarken) gördüm, ' demiştir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyruğuna şöyle devam eylemiştir:

(İşte bunlar dille (söylenmesi) itibariyle yüzelli (cümle) dir. Mizân'da (ise) binbeşyüz cümle) dir. (İkincisi de şudur:) Müslüman kişi yatağına girdiği zaman yüz defa tesbih, hamd ve tekbir okur. İşte bunlar da dille söylenmesi bakımından yüz (cümle) dir. Lâkin mizân'da bin (cümle) dir. Şu halde hanginiz günde ikibin beşyüz kötülük işler?)

Sahâbîler (radıyallahü anhüm) :

(Ya Resûlüllah!) Müslüman adam nasıl bunlara devam edemesin? dediler. (Bunlara devam edememezliği garibsediler. )

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) :

— (Her hangi biriniz namazda iken şeytan ona gelerek: Falan şeyi ve şu şeyi hatırla, der. Tâ ki kul gafletle namazdan çıkıp gitsin ve her hangi biriniz yatağında (uzanmış) iken şeytan onun yanına varır ve kişi uyuyuncaya kadar şeytan durmadan onu uyutmaya çalışır. ) "

980 - “... Ebû Zerr(-i Gifârî) (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre kendisi şöyle demiştir :

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e denildi ki: Süfyân'in rivâyetine göre ise Ebû Zerr (radıyallahü anh) şöyle demiştir : Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e dedim ki:

— Yâ Resûlallah ! Servet sahihleri sevabı alıp götürdüler. (Şöyle ki:) Bizim dediğimizi derler. Bir de mallarını Allah yolunda harcarlar. Halbuki elimizden infak gelmez.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana:

— (Ben size öyle bir şey bildireyim ki onu yaptığınız zaman (fazilet bakımından) sizi geçenlere yetişirsiniz ve (fazilet yönünden) sizden sonra gelenler size yetişemezler. (O da şudur:) Her namazdan sonra Allah'a otuzüç, otuzüç ve otuzdört defa hamd'e, tesbih ve tekbir getirirsiniz. ) buyurdu. "

Süfyân demiştir ki: Hamd, tesbih ve tekbîr'den hangisinin otuzdört (defa) olduğunu bilemiyecegim.

981 - “... Sevbân (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir :

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), namazdan çıktığı zaman üç defa istiğfar ederdi ve sonra:

'Estağfirullah estağfirullah' dersin. diye istiğfar şekli bildirilmiştir.

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) günahlardan tertemiz olup her türlü hatâdan masum olduğu hâlde istiğfar etmesinin hikmeti hususunda Tuhfetü'l-Ahvezi yazarı, İbn-i Seyyidi'n-Nâs'in şöyle dediğini nakletmiştir: 'Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in istiğfar etmesi kul hakkını vermek ve şükür görevini yapmaktır. Nitekim bir hadîste :

(Ben niçin çok şükreden bir kul olmayayım?) buyurmuştur. İstiğfar etmesinin diğer bir nedeni de duâ ve niyaz hususunda sözle olduğu gibi fiilen de müminlere sünnetini beyan etmesidir. Tâ ki onlar da zati nevebilerine iktida etsinler. '

٣٢ - باب مَا يُقَالُ بَعْدَ التَّسْلِيمِ

٩٧٧ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ، ح وَحَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الْمَلِكِ بْنِ أَبِي الشَّوَارِبِ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَاحِدِ بْنُ زِيَادٍ، قَالَ حَدَّثَنَا عَاصِمٌ الأَحْوَلُ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْحَارِثِ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ إِذَا سَلَّمَ لَمْ يَقْعُدْ إِلاَّ مِقْدَارَ مَا يَقُولُ ‏( اللَّهُمَّ أَنْتَ السَّلاَمُ وَمِنْكَ السَّلاَمُ تَبَارَكْتَ يَا ذَا الْجَلاَلِ وَالإِكْرَامِ ‏)‏.‏

٩٧٨ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا شَبَابَةُ، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ مُوسَى بْنِ أَبِي عَائِشَةَ، عَنْ مَوْلًى، لأُمِّ سَلَمَةَ عَنْ أُمِّ سَلَمَةَ، أَنَّ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ كَانَ يَقُولُ إِذَا صَلَّى الصُّبْحَ حِينَ يُسَلِّمُ ‏( اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ عِلْمًا نَافِعًا وَرِزْقًا طَيِّبًا وَعَمَلاً مُتَقَبَّلاً ‏)‏.‏

٩٧٩ - حَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ، حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ ابْنُ عُلَيَّةَ، وَمُحَمَّدُ بْنُ فُضَيْلٍ، وَأَبُو يَحْيَى التَّيْمِيُّ وَابْنُ الأَجْلَحِ عَنْ عَطَاءِ بْنِ السَّائِبِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( خَصْلَتَانِ لاَ يُحْصِيهِمَا رَجُلٌ مُسْلِمٌ إِلاَّ دَخَلَ الْجَنَّةَ وَهُمَا يَسِيرٌ وَمَنْ يَعْمَلُ بِهِمَا قَلِيلٌ يُسَبِّحُ اللَّهَ فِي دُبُرِ كُلِّ صَلاَةٍ عَشْرًا وَيُكَبِّرُ عَشْرًا وَيَحْمَدُهُ عَشْرًا ‏)‏.‏ فَرَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَعْقِدُهَا بِيَدِهِ ‏( فَذَلِكَ خَمْسُونَ وَمِائَةٌ بِاللِّسَانِ وَأَلْفٌ وَخَمْسُمِائَةٍ فِي الْمِيزَانِ وَإِذَا أَوَى إِلَى فِرَاشِهِ سَبَّحَ وَحَمِدَ وَكَبَّرَ مِائَةً فَتِلْكَ مِائَةٌ بِاللِّسَانِ وَأَلْفٌ فِي الْمِيزَانِ فَأَيُّكُمْ يَعْمَلُ فِي الْيَوْمِ أَلْفَيْنِ وَخَمْسَمِائَةِ سَيِّئَةٍ ‏)‏.‏ قَالُوا وَكَيْفَ لاَ يُحْصِيهِمَا قَالَ ‏( يَأْتِي أَحَدَكُمُ الشَّيْطَانُ وَهُوَ فِي الصَّلاَةِ فَيَقُولُ اذْكُرْ كَذَا وَكَذَا حَتَّى يَنْفَكَّ الْعَبْدُ لاَ يَعْقِلُ وَيَأْتِيهِ وَهُوَ فِي مَضْجَعِهِ فَلاَ يَزَالُ يُنَوِّمُهُ حَتَّى يَنَامَ ‏)‏.‏

٩٨٠ - حَدَّثَنَا الْحُسَيْنُ بْنُ الْحَسَنِ الْمَرْوَزِيُّ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، عَنْ بِشْرِ بْنِ عَاصِمٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ أَبِي ذَرٍّ، قَالَ قِيلَ لِلنَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ - وَرُبَّمَا قَالَ سُفْيَانُ قُلْتُ - يَا رَسُولَ اللَّهِ ذَهَبَ أَهْلُ الأَمْوَالِ وَالدُّثُورِ بِالأَجْرِ يَقُولُونَ كَمَا نَقُولُ وَيُنْفِقُونَ وَلاَ نُنْفِقُ ‏.‏ قَالَ لِي ‏( أَلاَ أُخْبِرُكُمْ بِأَمْرٍ إِذَا فَعَلْتُمُوهُ أَدْرَكْتُمْ مَنْ قَبْلَكُمْ وَفُتُّمْ مَنْ بَعْدَكُمْ تَحْمَدُونَ اللَّهَ فِي دُبُرِ كُلِّ صَلاَةٍ وَتُسَبِّحُونَهُ وَتُكَبِّرُونَهُ ثَلاَثًا وَثَلاَثِينَ وَثَلاَثًا وَثَلاَثِينَ وَأَرْبَعًا وَثَلاَثِينَ ‏)‏.‏ قَالَ سُفْيَانُ لاَ أَدْرِي أَيَّتُهُنَّ أَرْبَعٌ ‏.‏

٩٨١ - حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الْحَمِيدِ بْنُ حَبِيبٍ، حَدَّثَنَا الأَوْزَاعِيُّ، ح وَحَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ إِبْرَاهِيمَ الدِّمَشْقِيُّ، قَالَ حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ مُسْلِمٍ، قَالَ حَدَّثَنَا الأَوْزَاعِيُّ، حَدَّثَنِي شَدَّادٌ أَبُو عَمَّارٍ، حَدَّثَنَا أَبُو أَسْمَاءَ الرَّحَبِيُّ، حَدَّثَنِي ثَوْبَانُ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ كَانَ إِذَا انْصَرَفَ مِنْ صَلاَتِهِ اسْتَغْفَرَ ثَلاَثَ مَرَّاتٍ ثُمَّ يَقُولُ ‏( اللَّهُمَّ أَنْتَ السَّلاَمُ وَمِنْكَ السَّلاَمُ تَبَارَكْتَ يَا ذَا الْجَلاَلِ وَالإِكْرَامِ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 31- İMAM (NAMAZDA) YALNIZ KENDİ NEFSİNE DUÂ ETMESİN, BÂBI

976 - “... Sevbân (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir :

(Hiç bir kul imamlık yapıp, cemâati ortak etmeksizin (namazda) yalnız kendi nefsine duâ etmesin. Şayet (böyle) yaparsa cemaata hıyanet etmiş olur. ) "

٣١ - باب وَلاَ يَخُصُّ الإِمَامُ نَفْسَهُ بِالدُّعَاءِ

٩٧٦ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُصَفَّى الْحِمْصِيُّ، حَدَّثَنَا بَقِيَّةُ بْنُ الْوَلِيدِ، عَنْ حَبِيبِ بْنِ صَالِحٍ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ شُرَيْحٍ، عَنْ أَبِي حَىٍّ الْمُؤَذِّنِ، عَنْ ثَوْبَانَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( لاَ يَؤُمُّ عَبْدٌ فَيَخُصَّ نَفْسَهُ بِدَعْوَةٍ دُونَهُمْ فَإِنْ فَعَلَ فَقَدْ خَانَهُمْ ‏)‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget