Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 12- SIĞIR VE MANDANIN ZEKÂTI BÂBI

1875 - “... Muâz bin Cebel (radıyallahü anh)’den: Şöyle demiştir:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Beni, Yemen'e (zekât ve sâir işlerin yöneticisi olarak) gönderdi ve bana, beher kırk sığır ve mandadan bir müsinne'yi ve beher otuzundan bir tebî' veya bir tebîa'yı (zekât olarak) almamı emretti. "

1876 - “... Abdullah (bin Mes'ud) (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

(Otuz bakar (sığır ve manda)da bir tebl' veya bir tebîa ve kırk (bakar'da) bir müsinne (zekât. ) vardır.)

١٢ - باب صَدَقَةِ الْبَقَرِ

١٨٧٥ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نُمَيْرٍ، حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ عِيسَى الرَّمْلِيُّ، حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ، عَنْ شَقِيقٍ، عَنْ مَسْرُوقٍ، عَنْ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ، قَالَ بَعَثَنِي رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ إِلَى الْيَمَنِ وَأَمَرَنِي أَنْ آخُذَ مِنَ الْبَقَرِ مِنْ كُلِّ أَرْبَعِينَ مُسِنَّةً وَمِنْ كُلِّ ثَلاَثِينَ تَبِيعًا أَوْ تَبِيعَةً ‏.‏

١٨٧٦ - حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ وَكِيعٍ، حَدَّثَنَا عَبْدُ السَّلاَمِ بْنُ حَرْبٍ، عَنْ خُصَيْفٍ، عَنْ أَبِي عُبَيْدَةَ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ، أَنَّ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ‏( فِي ثَلاَثِينَ مِنَ الْبَقَرِ تَبِيعٌ أَوْ تَبِيعَةٌ وَفِي أَرْبَعِينَ مُسِنَّةٌ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 11- ZEKÂT MEMURUNUN ALACAĞI DEVE (DURUMUNUN BEYÂNI) BÂBI

1873) ..... Süveyd bin Çatala (radıyallahü anh)'den. Şöyle demiştir : Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in zekât memuru bize geldi. Ben onun elini tuttum ve onun (zekât ahkâmına âit) mektubunda bulunan şu hükümleri okudum. (Zekât (artar veya eksilir) korkusuyla müteferrik (dağınık mal) bir araya toplatılmaz. Toplu (mal) da dağıtılmaz. ) Sonra bir adam ona iri ve çok semiz bir dişi deve getirdi. O (zekât memuru) bu deveyi (zekât olarak) almaktan imtina etti. Bunun üzerine adam, o deveden aşağı bir deveyi memura getirdi. Memur, bunu aldı ve dedi ki:

Ben müslüman bir adamın develerinin en seçkinliğini almış olarak Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına varacağım zaman hangi yer beni taşır ve hangi gök beni gölgeler. "

1874 - “... Cerîr bin Abdillah (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:

(Zekât memuru (mal sahiplerinden) ancak razı olarak döner (dönmelidir. )

١١ - باب مَا يَأْخُذُ الْمُصَدِّقُ مِنَ الإِبِلِ

١٨٧٣ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، حَدَّثَنَا شَرِيكٌ، عَنْ عُثْمَانَ الثَّقَفِيِّ، عَنْ أَبِي لَيْلَى الْكِنْدِيِّ، عَنْ سُوَيْدِ بْنِ غَفَلَةَ، قَالَ جَاءَنَا مُصَدِّقُ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَأَخَذْتُ بِيَدِهِ وَقَرَأْتُ فِي عَهْدِهِ لاَ يُجْمَعُ بَيْنَ مُتَفَرِّقٍ وَلاَ يُفَرَّقُ بَيْنَ مُجْتَمِعٍ خَشْيَةَ الصَّدَقَةِ ‏.‏ فَأَتَاهُ رَجُلٌ بِنَاقَةٍ عَظِيمَةٍ مُلَمْلَمَةٍ فَأَبَى أَنْ يَأْخُذَهَا فَأَتَاهُ بِأُخْرَى دُونَهَا فَأَخَذَهَا وَقَالَ أَىُّ أَرْضٍ تُقِلُّنِي وَأَىُّ سَمَاءٍ تُظِلُّنِي إِذَا أَتَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ وَقَدْ أَخَذْتُ خِيَارَ إِبِلِ رَجُلٍ مُسْلِمٍ ‏.‏

١٨٧٤ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، عَنْ إِسْرَائِيلَ، عَنْ جَابِرٍ، عَنْ عَامِرٍ، عَنْ جَرِيرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( لاَ يَرْجِعُ الْمُصَدِّقُ إِلاَّ عَنْ رِضًا ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 10- ZEKÂT MEMURU (FARZ YAŞTAN) BİR YAŞ AŞAĞISINI VEYA BİR YAŞ YUKARISINI ALACAĞI ZAMAN (YAPILACAK İŞİN BEYÂNI) BÂBI

1872) ..... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre :

Ebû Bekir-i Sıddîk (radıyallahü anh) (kendisini Bahreyn'e zekât âmiri olarak gönderdiğinde) O'na şu mektubu vermiştir: Sana verdiğim bu mektup, Allah'ın Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e emrettiği ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in müslümanlara farz ettiği (veya takdir ve tâyin buyurduğu) zekât farizası (hükümlerini beyan eden bir talimat)dır. Şüphesiz, hayvan zekâtları meyânındaki develerin gerekli yaşlarından bir kısmı şöyle olur: Kimin yanındaki develerin zekâtı dört yaşım bitirip beş yaşa erişmiş bir dişi deveye ulaşır ve onun yanında böyle deve bulunmaz da bir yaş aşağı dişi deve bulunursa, mal sahibinden (zekât olarak bu deve kabul edilir. ) Ve mal sahibi yaş farkının telâfisi için, yanında varsa iki şât, yoksa yirmi dirhem (gümüş) verir. Kimin yanındaki (develerin) zekâtı üç yaşını bitirip dört yaşına basmış bir dişi deveye ulaşır ve onun yanında yalnız iki yaşını bitirip üçüncü yaşa basmış deve varsa, bu deve ondan kabul edilir. Ve mal sahibi (yaş farkına karşılık olarak) bu deve ile beraber, yanında varsa iki şât, yok ise yirmi dirhem (gümüş) verir. Kimin zekâtı iki yaşını tamamlayıp üçüncüsüne basmış dişi bir deveye ulaşırsa yanında bu evsafta bir deve bulunmayıp bir yaş büyüğü bulunursa, bu deve mal sahibinden kabul edilir ve zekât memuru (yaş farkı telâfisi için) ona yirmi dirhem (gümüş) veya ki şât verir. Kimin zekâtı iki yaşını tamamlayıp üçüncüsüne basmış bir dişi deveye erişir ve yanında bu vasıflarda deve bulunmayıp, yanında bir yaş küçüğü dişi deve bulunursa mal sahibinden bu deve kabul edilir ve mal sahibi (yaş farkını kapatmak için) bu deve ile beraber 20 dirhem (gümüş) veya İki şât verir. Kimin zekâtı bir yaşını tamamlayıp ikinci yaşa giren dişi bir deveye ulaşır da, yanında bu evsafta deve bulunmaz ve yanında bir yaş küçüğü dişi deve bulunursa, ondan o büyük deve kabul edilir. Ve zekât memuru (yaş farkının telâfisi için) ona yirmi dirhem (gümüş) veyâ iki şât verir. Kimin yanında zekât olarak vermesi gereken iki yaşındaki dişi deve bulunmayıp yanında, iki yaşından üçüncüsüne geçmiş erkek bir deve varsa ondan o deve kabul edilir ve bununla beraber başka bir şey (vermek) yoktur. "

١٠ - باب إِذَا أَخَذَ الْمُصَدِّقُ سِنًّا دُونَ سِنٍّ أَوْ فَوْقَ سِنٍّ

١٨٧٢ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، وَمُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى، وَمُحَمَّدُ بْنُ مَرْزُوقٍ، قَالُوا حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْمُثَنَّى، حَدَّثَنِي أَبِي، عَنْ ثُمَامَةَ، حَدَّثَنِي أَنَسُ بْنُ مَالِكٍ، أَنَّ أَبَا بَكْرٍ الصِّدِّيقَ، كَتَبَ لَهُ بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ ‏.‏ هَذِهِ فَرِيضَةُ الصَّدَقَةِ الَّتِي فَرَضَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ عَلَى الْمُسْلِمِينَ الَّتِي أَمَرَ اللَّهُ بِهَا رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَإِنَّ مِنْ أَسْنَانِ الإِبِلِ فِي فَرَائِضِ الْغَنَمِ مَنْ بَلَغَتْ عِنْدَهُ مِنَ الإِبِلِ صَدَقَةُ الْجَذَعَةِ وَلَيْسَ عِنْدَهُ جَذَعَةٌ وَعِنْدَهُ حِقَّةٌ فَإِنَّهَا تُقْبَلُ مِنْهُ الْحِقَّةُ وَيَجْعَلُ مَكَانَهَا شَاتَيْنِ إِنِ اسْتَيْسَرَتَا أَوْ عِشْرِينَ دِرْهَمًا وَمَنْ بَلَغَتْ عِنْدَهُ صَدَقَةُ الْحِقَّةِ وَلَيْسَتْ عِنْدَهُ إِلاَّ بِنْتُ لَبُونٍ فَإِنَّهَا تُقْبَلُ مِنْهُ بِنْتُ لَبُونٍ وَيُعْطِي مَعَهَا شَاتَيْنِ أَوْ عِشْرِينَ دِرْهَمًا وَمَنْ بَلَغَتْ صَدَقَتُهُ بِنْتَ لَبُونٍ وَلَيْسَتْ عِنْدَهُ وَعِنْدَهُ حِقَّةٌ فَإِنَّهَا تُقْبَلُ مِنْهُ الْحِقَّةُ وَيُعْطِيهِ الْمُصَدِّقُ عِشْرِينَ دِرْهَمًا أَوْ شَاتَيْنِ وَمَنْ بَلَغَتْ صَدَقَتُهُ بِنْتَ لَبُونٍ وَلَيْسَتْ عِنْدَهُ وَعِنْدَهُ بِنْتُ مَخَاضٍ فَإِنَّهَا تُقْبَلُ مِنْهُ ابْنَةُ مَخَاضٍ وَيُعْطِي مَعَهَا عِشْرِينَ دِرْهَمًا أَوْ شَاتَيْنِ ‏.‏ وَمَنْ بَلَغَتْ صَدَقَتُهُ بِنْتَ مَخَاضٍ وَلَيْسَتْ عِنْدَهُ وَعِنْدَهُ ابْنَةُ لَبُونٍ فَإِنَّهَا تُقْبَلُ مِنْهُ بِنْتُ لَبُونٍ وَيُعْطِيهِ الْمُصَدِّقُ عِشْرِينَ دِرْهَمًا أَوْ شَاتَيْنِ فَمَنْ لَمْ يَكُنْ عِنْدَهُ ابْنَةُ مَخَاضٍ عَلَى وَجْهِهَا وَعِنْدَهُ ابْنُ لَبُونٍ ذَكَرٌ فَإِنَّهُ يُقْبَلُ مِنْهُ وَلَيْسَ مَعَهُ شَىْءٌ ‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget