Sadaka Ve Zekât (Almak) Kendilerine Helâl Olan Kimseler
15. Bâb—Sadaka Ve Zekât (Almak) Kendilerine Helâl Olan Kimseler
1692. Bize Muhammed b. Yûsuf ve Ebû Nuaym, Süfyân'dan, (O) Sa'd b. İbrahim'den, (O) Reyhan b. Yezîd'den, (O da) Abdullah b. Amr'dan (naklen) haber verdiler ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Zekat ne zengine, ne de güçlü kuvvetli, azası sağlam kimseye helâl olmaz." Ebu Muhammed (ed-Dârimi) dedi ki; "(Hazret-i Peygamber,. Hadisteki "zî mirre" kelimesiyle) kuvvetliyi kastediyor."
1693. Bize Yezîd b. Harun haber verip (dedi ki), bize Şerîk, Hakim b. Cübeyr'den (O) Muhammed b. Abdirrahman b. Yezîd'den, (O) babasından, (O da) Abdullah'tan (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Zengin olduğu halde dilenen kimse Kıyamet günü, yüzünde (bu dilenciliğiyle döktüğü yüz suyunun meydana getirdiği) tırmık veya ısırık yahut sıyrık izleri olduğu halde gelecektir." (Bunun üzerine) "ya Resûlüllah, dendi, (dilenmeyi yasak kılan) zenginliğin (ölçüsü) nedir?" Şöyle buyurdu: "Elli dirhem (140 gr. gümüş) veya bunun değerinde altın."
1694. Bize Ebû Asım ve Muhammed b. Yûsuf, Süfyân'dan, (O) Hakim b. Cübeyr'den, (O) Muhammed b. Abdirrahman'dan, (O) babasından, (O) Abdullah'tan, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) onun, (yani bir önceki Hadisin) benzerini rivâyet etti.
١٥- باب لِمَنْ تَحِلُّ لَهُ الصَّدَقَةُ
١٦٩٢ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ وَأَبُو نُعَيْمٍ عَنْ سُفْيَانَ عَنْ سَعْدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ عَنْ رَيْحَانَ بْنِ يَزِيدَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( لاَ تَحِلُّ الصَّدَقَةُ لِغَنِىٍّ وَلاَ لِذِى مِرَّةٍ سَوِىٍّ ). قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ : يَعْنِى قَوِىٍّ.
١٦٩٣ - أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ أَخْبَرَنَا شَرِيكٌ عَنْ حَكِيمِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ يَزِيدَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( مَنْ سَأَلَ عَنْ ظَهْرِ غِنًى جَاءَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَفِى وَجْهِهِ خُمُوشٌ أَوْ كُدُوحٌ أَوْ خُدُوشٌ ). قِيلَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ وَمَا الْغِنَى؟ قَالَ :( خَمْسُونَ دِرْهَماً أَوْ قِيمَتُهَا مِنَ الذَّهَبِ ).
١٦٩٤ - أَخْبَرَنَا أَبُو عَاصِمٍ وَمُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ عَنْ سُفْيَانَ عَنْ حَكِيمِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ عَنِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- بِنَحْوِهِ.