Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 54. Bâb—Hazret-i Peygamberin; "Biz Kesinlikle Müşrikten Yardım İstemeyiz" Sözü

2551. Bize İshak b. İbrahim haber verip (dedi ki), bize Vekî, Malik b. Enes'ten, (O) Abdullah b. Niyar'dan, (O) Urve'den, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen) rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Biz kesinlikle bir müşrikten yardım istemeyiz!"

2552. Bize İshak, Ravh'dan, (O) Malik'ten, (O) Fulandan ki O, İbn Ebi Abdillah'tır ve O, Hatmoğullarındandır-, (O) Abdullah b. Niyâr'dan, (O) Urve'den, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen, bir önceki Hadisi) ondan daha uzun olarak haber verdi.

٥٤- باب فِى قَوْلِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( إِنَّا لاَ نَسْتَعِينُ بِالْمُشْرِكِينَ ).

٢٥٥١ - أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ أَخْبَرَنَا وَكِيعٌ عَنْ مَالِكِ بْنِ أَنَسٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نِيَارٍ عَنْ عُرْوَةَ عَنْ عَائِشَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( إِنَّا لاَ نَسْتَعِينُ بِمُشْرِكٍ ).

٢٥٥٢ - أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ عَنْ رَوْحٍ عَنْ مَالِكٍ عَنْ فُضَيْلٍ - هُوَ ابْنُ أَبِى عَبْدِ اللَّهِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نِيارٍ - عَنْ عُرْوَةَ عَنْ عَائِشَةَ أَطْوَلُ مِنْهُ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 53. Bâb—Müşriklerin Hediyelerini Kabul Etmek Hakkında

2549. Bize Amr b. Avn haber verip (dedi ki), bize Umâre b. Zâzân, Sabit'ten, (O da) Enes b. Malik'ten (naklen) haber verdi ki; Zû Yezen hükümdarı Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) otuzüç erkek deve veya otuziki dişi deve karşılığında almış olduğu bir takım elbise ("hülle") hediye etmiş, O da bunu kabul buyurmuştu.

2550. Bize Abdullah b. Seleme haber verip (dedi ki), bize Süleyman b. Bilal, Amr b. Yahya'dan, (O) Abbas b. Sehl es-Saidi'den, (O da) Ebu Humeyd es-Saidi'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Eyle hükümdarı Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) bir mektup göndermiş ve O'na beyaz bir katır hediye etmişti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de ona mektup yazmış ve bir elbise hediye etmişti.

٥٣- باب فِى قَبُولِ هَدَايَا الْمُشْرِكِينَ

٢٥٤٩ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَوْنٍ أَخْبَرَنَا عُمَارَةُ بْنُ زَاذَانَ عَنْ ثَابِتٍ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ : أَنَّ مَلِكَ ذِى يَزَنٍ أَهْدَى إِلَى النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- حُلَّةً أَخَذَهَا بِثَلاَثَةٍ وَثَلاَثِينَ بَعِيراً أَوْ ثَلاَثٍ وَثَلاَثِينَ نَاقَةً فَقَبِلَهَا.

٢٥٥٠ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ بِلاَلٍ عَنْ عَمْرِو بْنِ يَحْيَى عَنْ عَبَّاسِ بْنِ سَهْلٍ السَّاعِدِىِّ عَنْ أَبِى حُمَيْدٍ السَّاعِدِىِّ قَالَ : بَعَثَ صَاحِبُ أَيْلَةَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- بِكِتَابٍ وَأَهْدَى لَهُ بَغْلَةً بَيْضَاءَ ، فَكَتَبَ إِلَيْهِ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- وَأَهْدَى لَهُ بُرْداً.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 52. Bâb—(Zekat Toplamada) Görevli Kimse Görevi Esnasında Bir Şey Elde Ettiğinde (Ne Olacağı) Hakkında

2548. Bize el-Hakem b. Nâfi' haber verip (dedi ki), bize Şuayb, ez-Zühri'den rivâyet etti (ki, O şöyle demiş): Bana urve ibnu'z-Zübeyr, Ebu Humeyd es-Saidi'den (naklen) haber verdi ki, O kendisine haber vermiş ki; Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) zekat toplamaya bir görevli tayin etmişti de bu görevli toplama işini bitirince O'na gelip; "Ya Resûlüllah! Bu, size ait olandır, bu da bana hediye edildi!" demişti. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştu: "Peki, sen babanın ve annenin evinde oturup da, sana hediye edilecek mi, edilmeyecek mi, diye baksaydın ya!" Daha sonra Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) günün bitiminde namazdan sonra minbere çıkmış ve şehadet getirip Allah'a, layık olduğu şekilde hamd-ü senada bulunmuş, ardından da şöyle buyurmuştu: "İmdi, şu görevliye ne oluyor ki, biz onu (zekat toplamakla) görevlendiriyoruz da o bize gelip; "bu sizin görevinizden dolayı (verilendir), bu da bana hediye edildi" diyor. Peki o, babasının ve annesinin evinde oturup da kendisine hediye edilecek mi, edilmeyecek mi, diye baksa ya! Muhammed'in canı elinde olan (Allah'a) yemin olsun ki, biriniz şu (zekat malından) hainlikle birşey almaz ki, onu Kıyamet günü boynunun üzerinde taşıyarak getirmiş olmasın! Eğer (bu aldığı şey) bir deve ise onu, böğürtüsü olduğu halde getirir, bir sığır ise onu böğürürken getirir, bir koyun ise onu da melerken getirir, işte ben (size bunları) tebliğ etmiş oldum!"

Ebu Humeyd sözüne şöyle devam etmiş: Sonra Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ellerini, biz O'nun koltuk altlarının beyazlığını görecek kadar yukarı kaldırmış (ve "Allah'ım, tebliğ ettim mi?" buyurmuştu.) Ebu Humeyd sözüne devamla demiş ki; bunu Resûlüllah'tan (sallallahü aleyhi ve sellem) benimle bareber Zeyd b. Sabit de işitmişti. O'na da sorun!

٥٢- باب فِى الْعَامِلِ إِذَا أَصَابَ فِى عَمَلِهِ شَيْئاً

٢٥٤٨ - أَخْبَرَنَا الْحَكَمُ بْنُ نَافِعٍ حَدَّثَنَا شُعَيْبٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ قَالَ أَخْبَرَنِى عُرْوَةُ بْنُ الزُّبَيْرِ عَنْ أَبِى حُمَيْدٍ السَّاعِدِىِّ أَنَّهُ أَخْبَرَهُ : أَنَّ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- اسْتَعْمَلَ عَامِلاً عَلَى الصَّدَقَةِ فَجَاءَهُ الْعَامِلُ حِينَ فَرَغَ مِنْ عَمَلِهِ فَقَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ هَذَا الَّذِى لَكُمْ وَهَذَا أُهْدِىَ لِى. فَقَالَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( فَهَلاَّ قَعَدْتَ فِى بَيْتِ أَبِيكَ وَأُمِّكَ فَنَظَرْتَ أَيُهْدَى لَكَ أَمْ لاَ ). ثُمَّ قَامَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- عَشِيَّةً بَعْدَ الصَّلاَةِ عَلَى الْمِنْبَرِ فَتَشَهَّدَ فَحَمِدَ اللَّهَ وَأَثْنَى عَلَيْهِ بِمَا هُوَ أَهْلُهُ ثُمَّ قَالَ :( أَمَّا بَعْدُ فَمَا بَالُ الْعَامِلِ نَسْتَعْمِلُهُ فَيَأْتِينَا فَيَقُولُ : هَذَا مِنْ عَمَلِكُمْ وَهَذَا أُهْدِىَ لِى. فَهَلاَّ قَعَدَ فِى بَيْتِ أَبِيهِ وَأُمِّهِ فَيَنْظُرَ أَيُهْدَى لَهُ أَمْ لاَ ، وَالَّذِى نَفْسُ مُحَمَّدٍ بِيَدِهِ لاَ يَغُلُّ أَحَدٌ مِنْكُمْ مِنْهَا شَيْئاً إِلاَّ جَاءَ بِهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ يَحْمِلُهُ عَلَى عُنُقِهِ ، إِنْ كَانَ بَعِيراً جَاءَ بِهِ لَهُ رُغَاءٌ ، وَإِنْ كَانَتْ بَقَرَةً جَاءَ بِهَا لَهَا خُوَارٌ ، وَإِنْ كَانَتْ شَاةً جَاءَ بِهَا تَيْعِرُ ، فَقَدْ بَلَّغْتُ ). قَالَ أَبُو حُمَيْدٍ : ثُمَّ رَفَعَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَدَيْهِ حَتَّى إِنَّا لَنَنْظُرُ إِلَى عُفْرَةِ إِبْطَيْهِ - قَالَ أَبُو حُمَيْدٍ - وَقَدْ سَمِعَ ذَلِكَ مَعِى مِنَ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- زَيْدُ بْنُ ثَابِتٍ فَسَلُوهُ.


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget