62- HAYVANDA SELEM BÂBI
2373 - “... (Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in azadlı kölesi) Ebû Râfi' (radıyallahü anh)'den: Şöyle demiştir;
Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir adamdan bir bekr (denilen gencecik deve) ödünç aldı ve: (Zekât develeri geldiğinde (onunla) senin borcunu öderiz, ) buyurdu. Sonra zekât develeri geldi. Resül-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :
(Yâ Ebâ Râfi! Bu adama, alacağı olan bekrini (= gencecik devesini) öde, ) buyurdu. Ben (getirilen zekât develeri içinde) ancak rebâi (ismi verilen yedi yaşındaki deve) ve daha yüksek yaştaki (üstün) develeri buldum. Bunun üzerine (adamın devesine denk deveyi bulamayıp daha üstün develerin bulunduğunu) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e haber verdim. O:
(Adama (devesinden üstün olanı) ver. Çünkü insanların en hayırlısı, borcunu en güzel şekilde verenidir,) buyurdu. "
2374 - “... Irbâd bin Sâriye (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:
Ben, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında idim. Bir bedevi gelip Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)'e : Alacak olduğum bekrimi (= gencecik devemi) öde, dedi. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) ona yüksek yaşta (yani devesinden üstün) bir deve verdi. Bedevi:
Yâ Resûlallah! Bu, benim devemden yaşça üstün (yani daha kıymetli) dir, dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) :
(İnsanların en hayırlısı, borcunu en iyi şekilde ödeyenidir. ) buyurdu."
٦٢ - باب السَّلَمِ فِي الْحَيَوَانِ
٢٣٧٣ - حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، حَدَّثَنَا مُسْلِمُ بْنُ خَالِدٍ، حَدَّثَنَا زَيْدُ بْنُ أَسْلَمَ، عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ، عَنْ أَبِي رَافِعٍ، أَنَّ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ اسْتَسْلَفَ مِنْ رَجُلٍ بَكْرًا وَقَالَ ( إِذَا جَاءَتْ إِبِلُ الصَّدَقَةِ قَضَيْنَاكَ ). فَلَمَّا قَدِمَتْ قَالَ ( يَا أَبَا رَافِعٍ اقْضِ هَذَا الرَّجُلَ بَكْرَهُ ). فَلَمْ أَجِدْ إِلاَّ رَبَاعِيًا فَصَاعِدًا فَأَخْبَرْتُ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَقَالَ ( أَعْطِهِ فَإِنَّ خَيْرَ النَّاسِ أَحْسَنُهُمْ قَضَاءً ).
٢٣٧٤ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا زَيْدُ بْنُ الْحُبَابِ، حَدَّثَنَا مُعَاوِيَةُ بْنُ صَالِحٍ، حَدَّثَنِي سَعِيدُ بْنُ هَانِئٍ، قَالَ سَمِعْتُ الْعِرْبَاضَ بْنَ سَارِيَةَ، يَقُولُ كُنْتُ عِنْدَ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَقَالَ أَعْرَابِيٌّ اقْضِنِي بَكْرِي . فَأَعْطَاهُ بَعِيرًا مُسِنًّا فَقَالَ الأَعْرَابِيُّ يَا رَسُولَ اللَّهِ هَذَا أَسَنُّ مِنْ بَعِيرِي . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ( خَيْرُ النَّاسِ خَيْرُهُمْ قَضَاءً ).
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.