Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

Şeyh
Üzerinde yaşlılık alameti görülen, olgunluk yaşını geçmiş tecrübeli insana verilen isimdir. Çoğulu şuyûh, eşyâh, şeyhân, meşîha, bir görüşe göre meşâyih gibi çeşitli ölçülerde gelir. Hadis Usulünde şeyh, umumiyetle hadis talebesinin, meclisine devam ederek hadislerini rivayet ettiği hadisciye denir. Bu manada şeyh, talibe hadislerini riv-yet eden hadisci, günümüzün tabiriyle “hadis hocası” olmaktadır. Bununla birlikte şeyh tabiri şeyhun şeklinde ravinin adaletine hükmetmekte kullanılır. İbn Ebî Hâtim'in tasnifinde dördüncü mertebede yer alır. Alimimiz, hakkında şeyhun denilen bir ravinin hadislerinin yazılacağı ve gözden geçirileceği ancak mertebe bakımından diğerlerinden aşağı derecede olduğunu söylemiştir. 

Şemâ'il
Sözlük itibariyle yaratılış, tabiat, huy ve ahlak manasına gelen “şimal” kelimesinin çoğulu olup daha çok ahlak manasına kullanılmıştır. “Falancanın şemaili güzeldir” denildiği zaman onun iyi huylu ve güzel ahlaklı olduğu kasdedilmiş olur. Istılahta şemâ'il (veya şemâyil), cami türü hadis kitaplarının ana konularından biridir. Bununla birlikte Hz.Peygamber (s.a.s)'in mübarek yaratılışı, fizyolojik özellikleri, çeşitli üstün insanî vasıflan ve ahlâkî hasletlerini konu olarak alan ilim dalma da şemâ'il denilmiştir. Onun sîresi içinde ayn bir kısımda mütalaa edilir. Şemâ'ille birlikte delâ'ilu'n-nubuvve (peygamberliğin delilleri); fedâ'il (üstün ahlakî faziletleri) ve hasâ'is (ona mahsus özellikler) de aynı sîre içinde yer alırlar. Sirenin diğer kollarında olduğu gibi şemâ'il konusunda da çeşitli kitaplar telif ve tasnif edilmiştir. Bunlardan en meşhuru sünen sahibi Tirmizî'nin Hz. Peygamber'in hilye de denilen fizikî özelliklerine ve şemâ'il konusuna giren diğer üstün özelliklerine dair rivayet ettiği hadisleri ihtiva eden eş-Şemâ'ilu'n-Nebeviyye ve'1-Hasâ'isu'l-Mustafaviyye isimli eseridir. Bu eser İslam aleminde çok tutulmuş, kimi alimler tarafından şerhedilmiştir. 1128Hz. Peygamber'in davranışlarından bahseden eserler içinde İbnu'l-Cevzî'nin el-Vefâ bi-Ahvâli'l-Mustafâsı, es-Suyûtî'nin el-Hasâ'isu'l-Kubrâsı anılmaya değer olanlardır. Ebu'1-Fida İsmail b. Umer b Kesîrin. Allah Resulünün gerek yaratılışına, gerekse üstün özelliklerine ayrılmış mühim eserlerden biri de Mağrib alimlerinden Kadı İyad'ın eş-Şifâ bi-Ta'rîfi Hukûki'l-Mustafâ adlı eseridir. Kısaca Şifâ-yı Şerif adıyla meşhur olan bu eser de çok tutulmuş, pek çok alimler tarafından şerhedilmiştir.

Şekkun Mine'r-Râvî
Bk. Şekku'r-Râvî.
Hadis edebiyatı içinde daha çok şekke fulânun veya şekkun mine'r-râvî şekillerinde görülür. Hepsi de ravinin rivayette tereddüdünü ifade eden tabirlerdir. Bir hadisi rivayet eden ravi bazen lafızlarında tereddüt geçirir. Nasıl rivayet ettiğini kesinlikle belirtmez. O zaman hadis metninde tereddüd hasıl olur. İsnadında veya metninde bu tereddüdü belirtecek bir tabir kullanılır. Mesela; “...Cennetlikler Cennete, cehennemlikler de Cehennem'e girerler. Sonra Cenabı Allah “Kalbinde hardal tanesi ağırlığında iman bulunanları (Cehennem'den) çıkarınız” buyurur. Bu emir üzerine simsiyah kesilmiş oldukları halde çıkarılırlar. Haya (veya hayat) nehrine atılırlar. -Bu kelimede ravi Malik tereddüt etmiştir- Ordan da sel yatağında biten (boynu eğri çiçekler gibi) sürerek çıkarlar. Görmez misin bunlar (ne güzel) sapsarı olarak (ve iki tarafına) salınarak sürer?” Vuheyb, Amr b. Yahya'dan hadisin metnindeki kelimenin “hayat” olduğunu söylemiş ve “hardalin min îmânın” yerine “hardalın min hayrin” diyerek rivayet etmiştir.”1127 Hadiste görüldüğü gibi İmam Malik rivayetinde şüpheye düşmüş; metindeki bir kelimeyi “hayat” veya “haya” olarak rivayette tereddüt etmiştir. Onun bu tereddüdü raviler tarafından “ev” terdîd edatı ve “şekke Mâlik” itirazı cümlesiyle ifâde edilmiştir. Rivayette şüphe ve tereddüde düşen ilk nesil sahabedir. Hatırlatmak yerinde olur ki, bir sahâbî bir hadisi yerine göre işitmesi üzerinden uzun zaman geçtikten sonra rivayet etmiştir. Haliyle aradan yıllar geçince işittiğini unutmuş veya sadece manasıyla hatırlayıp lafızlar aklından çıkmıştır. Bu durumda hadisi rivayet ederken tereddüdünü gösteren ifadeler kullanmayı ihmal etmemiştir. Sahabinin hadisi rivayet sırasında şüpheye düştüğü yerleri sonraları rivayet edenler de aynı şekilde ifade etmişlerdir. Aynı durum daha sonraki nesillerde de olmuştur. Rivayette tereddüt bazen rivayet şeklinde olmuştur. Söz gelişi ravi, hadisi şeyhinden hangi rivayet metoduyla aldığını unutmuştur. Veya hadis rivayet ettiği şeyhinden herhangi bir hadisi rivayet edip etmediğini kesinlikle hatırlamamaktadır. Böyle tereddütlere de şekku'r-râvi tabir edilmiştir. Hadislerin isnadında yer yer görülen ahberanî fulânun fîmâ ezunnuhu (ahtesibuhû); ahberanî inş'allah gibi ifadeler bunları belirtir. Şu hale göre, gerek isnadda, gerekse metinde bulunan şekke fulânun, şekkun mine'r-râvî gibi tabirler genelde rivayetteki şüpheyi ifade ederler.

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget