Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

Zemzem'in otuz kadar ismi olup, her ismi bir özelliğinden dolayı verilmiştir. Yavaş yavaş ak, mânâsına Zemzem ismi verildiği rivâyet edilmişse de, bu husûsta başka nakiller de vardır. Suyunun çokluğundan dolayı bu ismin verildiği de söylenmektedir.
Allahü teâlâ, Zemzem ile İsmâil'i (aleyhisselâm) suya kandırdığı için; Sakıyyullah-ı İsmâil adı verilmiş, Allahü teâlânın birliğine inananlara büyük faydalar sağladığı için de Nâfia denilmiştir. Zemzem'in suyunu doya doya içen mü’minlerin bütünü nûra gark olup, Cehennem azâbından emîn olacakları müjdelendiği için, Büşrâ adı verilmiş; berrak ve saflığından dolayı Sâfiye denilmiştir. Tatlılığı sebebiyle Muazzibe; Dehr sûresi 21. âyet-i kerîmesinde (bir kavle göre) Zemzem'e işâret buyrulduğu için Tâhire adı verilmiş: bütün âzâlara, safâ bahşettiği için Mermiye denilmiş; bozulma göstermemesinden dolayı Sâlime ismi uygun görülmüştür. Resûlullah efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) sünneti olduğu için sıhhat ve berekete sebep olmuş ve bu yüzden Meymûne adıyla anılmıştır. Yemeğin yerini tutup kâfi geldiği için Kâfiye; içenlere rahatlık, sıhhat ve âfiyet verdiği için Âfiye; cümle evliyâ-ı kirâm ve sâlihlerin içtikleri ve Resûlullah efendimizin de (sallallahü aleyhi ve sellem) içerek mübârek tükrükleri kuyuya dâhil olduğu için, Zemzem'in kadr-ü kıymeti arttığından Şerab-ül-ebrâr da denilmiştir.
Seçilmiş olan âlimler söz birliği ile, Zemzem'in yeryüzünde bulunan suların en latîfi ve en üstünü olduğunu bildirmişlerdir.
Resûlullah efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem), “Annemden sonra annemdir.” buyurdukları Ümmü Eymen (radıyallahü anhâ) buyurdular ki: “Resûlullah efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) açlık ve susuzluktan şikâyet ettiklerini hiç görmedim. Sabahları bir miktar yemek yerler, üzerine mübârek Zemzem suyundan biraz içerler ve ondan sonra her ne zaman yemek yedirmek istesem; “Benim karnım toktur.” cevâbını verirlerdi.”
Câbir'in (radıyallahü anh) rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte; “Zemzem suyu ne için içilirse, ona şifâdır.” buyruldu. Abdullah ibni Abbâs (radıyallahü anh) “Zemzem-i şerîfin kendisine mahsus en bariz husûsiyeti, hangi niyetle içilirse faydasının da ona göre olmasıdır” buyurdu. Eğer içen şifâ niyeti ile içerse şifâ bulur, muhâfaza için içerse hıfzolunur; harâret gidermek için içilirse, harâreti giderir. Bütün bunlar, hadîs-i şerîfte bildirileni denemek kastıyla değil, hâlis niyetle olmalıdır. Yoksa Hak teâlâ, imtihân için hareket edeni rezil ve rüsvây eder.
Hadîs-i şerîflerde buyruldu ki:,
“Zemzem suyundan kana kana içmek, nifaktan berâttır.”
“Zemzem-i şerîfin suyu mübârektir.”
“Zemzem-i şerîf, içeni doyurur.”
“Kulun karnında hiçbir zaman, Zemzem ile Cehennem ateşi bir araya gelmez.”
“Beş şey ibâdettendir; Mıshafa (Kur'ân-ı kerîme) bakmak, Kâbe'ye bakmak, anaya-babaya nazar etmek (bakmak), günahları döken Zemzem suyuna bakmak ve âlimin yüzüne bakmak.”
“Yeryüzünde bulunan kuyuların en hayırlısı, Zemzem suyunun mübârek kuyusudur.”
“Kim hac niyeti ile Beyt-i şerîfe gelip, bir usbû tavâf etse (yani Kâbe-i şerîfin etrâfında yedi kere dolaşsa), sonra Makâm-ı İbrâhim'e gelip iki rekat tavâf namazı kılsa, ondan sonra Zemzem kuyusuna gelip suyundan içse, cenâb-ı Hak onu, anasından doğduğu gün gibi günahından tertemiz yapar.”
“Bahr-ul-Amik” ve “Menasik-i İbn-ül-Acemî”de buyruldu ki: Zemzem-i şerîfi, cenâb-ı Hak'tan mağfiret talebiyle içenlerin; “Yâ Rabbî! Ben, Resûlullah efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem“Zemzem-i şerîf her ne niyetle içilirse, şifâsı onun içindir.” buyurduklarından haberdâr oldum. Yâ Rabbî! İşte ben onu günahlarımın affedilmesi için içiyorum. Ey Allah'ım! Beni mağfiret eyle” diyerek içmelidir. Hastalıklardan şifâ için içenler ise; “İlâhî! Ben Zemzem-i şerîfi şifâ talebiyle içiyorum. Yâ Rabbî! Muzdarip olduğum bu hastalıktan beni kurtar!” tarzında duâ ederek içmelidir.
Hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk'ın (radıyallahü anh) torunu Muhammed (radıyallahü anh) anlatır: “Bir gün İbn-i Abbâs'ın (radıyallahü anh) huzurundaydık. Bir adam geldi. İbn-i Abbâs ona nereden geldiğini sordu. Zemzem kuyusundan geldiğini söyleyince; Resûlullah efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) sünnet-i şerîfi üzere Zemzem içebildin mi? buyurdu. O zât da; Zemzem içtim. Ama sünnet-i şerîf üzere nasıl içildiğini târif ederseniz memnun olurum deyince; Zemzem içileceği vakit kıbleye dönmeli ve Allahü teâlânın ismini anarak doyuncaya kadar içmeli. İçme esnâsında üç nefes alıp, sonunda Allahü teâlâya hamdetmelidir. Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem“Münâfıklarla bizim aramızdaki fark, Zemzem suyundan bir kova su alıp, kana kana içmektir. Münâfıklar aslâ Zemmem suyundan kana kana içemezler.” Buyurdu” diye târif etti.” Hakîm ve Dâre Kutnî (rahmetullahi aleyhima) hazırladıkları hâdis kitaplarında Abdullah ibni Abbâs'ın bu sözlerinin hadîs-i şerîfe tam muvâfık olduğunu tasdik ettiler.
Zemzem suyunun Harem hâricine nakli, müslüman memleketlerine teberrüken götürülmesi, abdest alınması ve gusül edilmesi câizdir. Ancak o su ile istinca yapanlar, sıkıntılı hastalıklara müptelâ olurlar. Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) Zemzem-i şerîfi, Harem dışına götürdükleri için, hacıların dönüşlerinde Zemzem götürmeleri sünnet-i şerîf olmuştur.


H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ


Allahü teâlânın, halîli İbrâhim'in (aleyhisselâm) oğlu ve habîbi Muhammed aleyhisselâmın dedesi olan İsmâil'e (aleyhisselâm) bir ihsânı olan Zemzem'in etrâfını, ilk önce Hazret-i Hâcer kum ile çevirdi. Sonradan İbrâhim aleyhisselâm tarafından kazılarak kuyu hâline getirildi. Önceleri kurak ve ıssız bir yer olan Mekke, Zemzem'in ortaya çıkmasıyla şenlenerek, kuşlar gelip cıvıl cıvıl ötmeye başladı. Yemen kabîlelerinden Cürhümîler, burada yerleşip Mekke şehrini kurdular. İsmâil aleyhisselâm büyüyünce, babasına yardım edip, Allahü teâlânın emriyle Kâbe'yi yaptılar. Allahü teâlâ Mekke'yi mübârek kılıp, insanların Kâbe'yi tavâf etmesini emreyleyince, her taraftan, akın akın Kâbe'yi tavâfa geldiler ve Zemzem'in suyundan içtiler. Açlar doyup, susuzlar kandı ve hastalar şifâ buldu. İsmâil aleyhisselâm ve çocukları, gelen hacıların ibâdetlerini kolayca yapmalarını sağlayıp, İsmâil'in (aleyhisselâm) akrabâları olan Cürhümîler de onların hukûkuna riâyet ettiler. Yıllar sonra İsmâil aleyhisselâm vefât etti. Muhammed aleyhisselâmın nûrunu taşıyan oğlu Kaydar da fânî dünyâdan ebedî âleme göçtü. Cürhümîler, akrabâlıkları münâsebetiyle Kâbe'nin idâresini ele geçirdiler. Zamânla Kâbe'ye ve Harem-i şerîfe hürmetsizlik edip, Beytullah'a gelen hediyeleri gizli ve açık olarak yemeye başladıkları gibi, Harem-i şerîfte hayâsızca günah işlediler. İsmâil'in (aleyhisselâm) evlâtlarını üzdüler ve başlarındaki reislerini dinlemediler. İsmâil'in (aleyhisselâm) torunları çevreye dağıldılar. Sonunda Cürhümîler de, düşmanları olan Huzâa kabîlesi tarafından Mekke'den çıkarıldı. Huzâalar, Mekke'ye ve Kâbe'nin idâresine hâkim oldular. Cürhümîler, çıkarlarken Zemzem kuyusuna Kâbe'nin kıymetli eşyalarını doldurup, ağzını kapatarak, kuyuyu belirsiz hâle getirdiler. Yıllar geçince hâfızalardan silinerek tamâmen unutuldu. Resûlullah efendimizin dedesi Abdülmuttalîb’in rüyâsındaki târife göre Zemzem kuyusunu kazıp suyu tekrar çıkarıncaya kadar, kapalı kaldı.


H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ


Mu'cizât-ül-Enbiyâ kitabında İsmâil aleyhisselâmın beş mûcizesi yazılıdır, Bunlar:
Dikenli bir arâzide yaşayan müşriklerin teklifi üzerine duâ edip, dikenli ağaçlarda çeşitli meyvelerin bitmesidir.
Kısır koyundan süt çıkarmasıdır. İsmâil aleyhisselâm kendisine peygamberlik gelince, Zemzem kuyusunun çevresine yerleşen Cürhümîleri îmâna dâvet etti. Onlarda mûcize isteyip; “Şu kısır koyundan süt çıkar” dediler. O da mübârek elini koyunun sırtına koyarak; “Beni peygamber olarak gönderen Allahü teâlânın ismi ile...” dediği anda, koyunun memelerinden süt akmaya başladı. O koyunu,Hazret-i İsmâil'e verdiler. Koyun sağ kaldığı müddetçe sütü hiç eksilmedi.
İsmâil aleyhisselâmın duâsı bereketiyle koyunların yünleri ipek olmuş ve sayıları çoğalmıştır.
Kendisine misâfir gelen ikiyüz Yemenliye ikrâm edecek bir şey bulamayınca, mahcub oldu. O anda duâ etti ve yanındaki kumlar un oldu. Bunu gören misâfirlerin hepsi îmânla şereflendiler.
İsmâil'in (aleyhisselâm) mûcizelerinin en meşhûru; o zamanda hiç su bulunmayan Mekke-i mükerremede, onun teşrîfiyle Zemzem suyunun ortaya çıkmasıdır.


H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget