Kızı Safûra'nın anlattıklarını hayretle dinleyen Hazret-i Şu’ayb, Mûsâ'yı (aleyhisselâm) yanında alıkoymayı arzu etti. Göndermek istemedi ve bir çâre aradı. Mûsâ aleyhisselâm istirâhat ederken, bu husûsta pek çok düşünen Şu’ayb aleyhisselâm, Mûsâ (aleyhisselâm) uyanınca, ona kerîmesi Safûra ile evlenmesini teklif etti. Bu husûsta Kasas sûresinin 27. âyet-i kerîmesinde meâlen şöyle buyruldu: “(Şu’ayb aleyhisselâm Mûsâ aleyhisselâma) dedi ki; “Sekiz sene bana hizmet etmen şartıyla iki kızımdan birini (Safura'yı) sana nikâh etmek istiyorum. Eğer bu (sekiz senelik) müddeti on seneye tamamlarsan; o da senin bir iyiliğin, bir ihsânın olur. Ben (on senenin tamamını mutlakâ istiyorum diyerek) sana meşakkat vermek istemem. İnşaallah güzel muâmelede ve ahde vefâda beni sâlihlerden bulursun.”
Rivâyete göre, Şu’ayb aleyhisselâm kerîmesini Hazret-i Mûsâ'ya nikâh etmek istediğini bildirince, o; “Ben garibim. Bir mal varlığım yok ki, mehir vereyim ve düğün masrafı yapayım” dedi. O da mehir olarak, sekiz sene hizmetinde bulunmayı teklif etti. Bunu kendinden bir iyilik olarak on seneye tamamlayabileceğini de bildirdi. Bundan maksadı, onun, yanlarında daha çok kalmasını te’min edebilmek idi. Kasas sûresinin 28. âyet-i kerîmesinde bildirildiğine göre, Hazret-i Mûsâ, Şu’ayb aleyhisselâmın sözlerine cevap olarak; “Bu söylediğin (söz) benimle senin arandadır. (Aramızda gözetilecek bir husûstur. Bu sözleşme aramızda geçerli ve sabittir.) Bu iki müddetten hangisini ödersem, artık üzerime, müddetin arttırılması gibi bir ziyâdelikte bulunulmasın. Allahü teâlâ'da, bizim söylediğimiz şartnâmemize şâhiddir ve bizim neler konuşup sözleştiğimizi de çok iyi muhâfaza eder dedi.”
Tefsîr-i Mazharî’de, Eshâb-ı kirâmdan Şeddad bin Evs'in (radıyallahü anh) şöyle buyurduğu rivâyet edilmektedir: “Şu’ayb aleyhisselâm çok ağlayıp göz yaşı dökerdi. Hattâ, çok ağlaması sebebiyle gözleri âmâ oldu. Allahü teâlâ ona, görme hassasını iâde etti. Tekrar görür oldu. Hazret-i Şu’ayb yine çok ağlıyor, pek çok göz yaşı döküyordu. Bir zaman sonra, gözleri ikinci defâ âmâ oldu. Allahü teâlâ, yine görme hassasını iâde etti. Sonra Allahü teâlâ ona buyurdu ki: “Bu ağlamak nedir? Cennet’e olan arzundan mıdır? Yoksa Cehennem korkusundan mıdır?” Şu’ayb aleyhisselâm dedi ki: “Yâ Rabbî! Onların hiç birisi değil. Ben sana kavuşmak şevki ile ağlıyorum.” Bunun üzerine Allahü teâlâ vahyedip; “Eğer böyle ise, benimle kavuşman sana âfiyet olsun. İşte bu sebeple sana, Mûsâ'yı (aleyhisselâm) hizmetkâr yaptım” buyurdu.
Şu’ayb aleyhisselâm, âyet-i kerîmede meâlen bildirilen; “İki kızımdan birini (Safura'yı) sana nikâh etmek istiyorum” sözünü açıklayan İmâm-ı Kurtubi buyuruyor ki: “Babanın, sâlih kimseye kızı ile evlenmesini teklif etmesi mühim bir sünnettir. Medyen'in sâlihi “Şu’ayb aleyhisselâm, İsrâiloğullarının sâlihine (Mûsâ aleyhisselâma) kızı ile evlenmesini teklif etti. Hazret-i Ömer de, kızı Hafsa (radıyallahü anhâ) ile evlenmelerini Hazret-i Ebû Bekr'e ve Hazret-i Osman'a (radıyallahü anhümâ) teklif etmişti. Güzel olan, babanın, selef-i sâlihine uyarak sâlih kimseye kızı ile evlenmesini teklif etmesidir. Selef-i sâlihin böyle yapardı.”
Hazret-i Mûsâ, aralarındaki bu sözleşmeden sonra, Şu’ayb aleyhisselâmın hizmetinde bulunmaya başladı. Hazret-i, Şu’ayb'ın kızı ile evlendi. Aralarında kararlaştırdıkları 8 veya 10 senelik hizmet müddetini tamamladı. Ekseri rivâyetlerde, hizmetini on seneye tamamladığı bildirilmiştir. Bununla berâber, hizmet müddetinin sene îtibâriyle sekiz mi, on mu; hanımının, Hazret-i Şu’ayb'ın büyük kızı mı, küçük kızı mı; isminin, Safrâ, Safîrâ ve Safûrâ mı olduğuna dâir çeşitli rivâyetler vardır.
“Tefsîr-i Mazharî” ve “Tibyan”da, Ebû Zerr'in (radıyallahü anh) şöyle buyurduğu rivâyet olunmaktadır: Eğer sana; “Mûsâ aleyhisselâm iki zamandan (8 veya 10 seneden) hangisini tamamlayıp yerine getirdi?” diye suâl olunursa, de ki: “10 yılı tamamlamıştır. O iki kızın hangisini nikâh etmiştir?” diye suâl olunursa de ki: “Küçük olanını nikâh etti ki, o, Mûsâ aleyhisselâmı çağırmak için gelmişti ve onu ücretle tutması için babasına istirhâmda bulunmuştu.”
Vehb bin Münebbih (rahmetullahi aleyh) de buyurmuştur ki: “Mûsâ aleyhisselâm, o iki kızın büyük olanını nikâh etmiştir.”