Âlimler, Mûsâ aleyhisselâmın asâsının birbirine geçmeli şekilde iki parça olduğunu, bir ucunun tutma yeri gibi eğri, diğer ucunun ise süngü demirine benzediğini bildirmişlerdir.
İbn-i Hibbân (rahmetullahi aleyh) dedi ki: Şu’ayb aleyhisselâm, kızını Hazret-i Mûsâ ile evlendirdiği ve otlatmak için koyunlarını ona teslim ettiği zaman, ona; “Bu koyunları götür. Yol ayırımına vardığında, sağ taraftan gitme. Sola sap. Çünkü sağ tarafta büyük bir ejderha vardır. Onun, sana ve koyunlara zarar vermesinden korkarım” buyurdu. Mûsâ aleyhisselâm koyunlarla oradan ayrıldı. Yol ayırımına gelince, hayvanlar sağ tarafa saptı. Mûsâ aleyhisselâm, onları sol tarafa çevirmek için ne kadar uğraştı ise de baş edemedi. Nihâyet koyunları serbest bıraktı. Onlar otlarken, kendisi de yatıp uyudu. Birden Hazret-i Şu’ayb'ın bildirdiği ejderha geldi. Asâ, Allahü teâlânın izni ile yerinden kalkıp, ejderha ile dövüştü ve onu öldürdü. Sonra yine Mûsâ aleyhisselâmın yanına uzandı. Mûsâ aleyhisselâm uyanınca, ejderhanın asâ tarafından öldürülmüş olduğunu gördü. Asânın, Hak teâlânın kudretiyle böyle fevkalâde işler yaptığını anladı. Daha sonra asâdan böyle hâller çok görüldü. Onu yere atınca, büyük ejderha hâlini alırdı.
Kaynak eserlerde bildirildiğine göre, kararlaştırdıkları müddetin dokuzuncu senesinde, Hazret-i Şu’ayb Mûsâ aleyhisselâma; “Bu sene (yani hizmetin tamam olacağı onuncu senede) alaca kuzuların hepsini sana hediye edeceğim” dedi. Böylece damadı ve kızına (Hazret-i Mûsâ'ya ve hanımı Safûrâ'ya) bir ihsân ve iyilik yapmayı istedi.
Allahü teâlâ, Hazret-i Mûsâ'ya, koyunların içeceği suya asâ ile vurmasını ilham etti. O da buyrulanı yapıp, koyunlara da bu sudan içirdi. Her sene, o kadar koyun içinde, ancak birkaç tanesi alaca kuzu doğurduğu hâlde, o sene (hizmetin onuncu senesinde) koyunların tamamı, hep ikiz doğum yaptı ve hepsinin kuzuları da alaca oldu. Şu’ayb aleyhisselâm anladı ki; bu, Allahü teâlânın Mûsâ aleyhisselâm ve âilesine ihsân ettiği rızıktır.
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.