Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Mâşita Hâtun (radıyallahü anhâ) ve şehîd edilmesi

Mâşita Hâtun (radıyallahü anhâ) ve şehîd edilmesi || Peygamberler Ansiklopedisi || Hadis Kütüphanesi

“Ravdat-üs-safâ”, “Mir’ât-ı Kâinat” ve “Târih-i Taberî”nin Osmanlıca tercümesi gibi eserlerde özetle şöyle anlatılmıştır: Mâşita; gelinlerin yüzlerini süsleyen, kadınların saçlarını tarayıp, bakımını yapan kadınlara verilen isimdir. Fir’avn’ın kızının dadılığını yapan bir hanım vardı ve Mâşita Hâtun ismiyle tanınmıştı. Hazret-i Mûsâ'nın dînine inanmıştı. Fakat, Fir’avn’ın şerrinden korunmak için îmânını setreder, ibâdetlerini gizli yapardı.
Mâşita Hâtun bir gün hamamda Fir’avn’ın kızının saçını tararken, tarak birden elinden düştü. Uzanıp tarağı alırken gayr-i ihtiyârî olarak; “Bismillah” deyiverdi. Kız buna şaşırarak; “Ey dadı! Bu söylediğin kimin adıdır. Faydası nedir?” dedi. Mâşita; “Bu ad, pâdişahlar pâdişahının adıdır ki, Fir’avn'a pâdişahlığı veren de O'dur. Bütün mevcudâtı yaratan da O’dur” dedi. Kız sinirlenerek; “Ey dadı! Benim babamdan başka ilâh vardır diyorsun ha! Sen babamın adını değil de, başkasının adını ilâh olarak nasıl ağzına alırsın?” dedi.
Mâşita buna cevap olarak; “Evet yavrum. Allahü teâlâ vardır. O, bütün âlemlerin Rabbidir. Yerleri, gökleri ve bunların içinde bulunan her şeyi yoktan var eden, seni, beni, babanı kısacası var olan her şeyi yaratan bir Allah vardır. Ben o bir olan, kendisinden başka hakîkî mâbud bulunmayan yegâne mâbuda inanıyorum. Baban ise, haşa bir ilâh değildir. Her şey gibi o da yüce Allah'ın bir mahlûkudur. Babana bu mülkü, pâdişahlığı veren O yüce Allah'tır” dedi.
Kıza bu sözler çok ağır geldi. Daha da kızarak olanları Fir’avn'a haber verdi. O da, derhal Mâşita'yı yanına çağırtarak dedi ki: “Sen benden başka bir tanrıya mı inanıyorsun? Söyle, yeryüzünde benden başka bir tanrı mı vardır?” Mâşita, artık hiç bir şeyi gizlemedi. Çünkü her şey anlaşılmıştı. Kıza söylediklerini aynen ona da söyleyip; “Ey Fir’avn! Sen de biliyorsun ki, sen bir ilâh değilsin. Herkes gibi sen de, âciz bir kulsun. Seni ve her şeyi yaratan Allahü teâlâdır. Sen fânîsin, her fânî gibi senin de sonun gelecek ve öleceksin. Fakat benim Rabbim olan Allahü teâlâ fânî değildir. Bakî ve ebedîdir. Mûsâ aleyhisselâm O'nun peygamberidir.”
Mel’ûn Fir’avn, bu sözlere çok kızdı. Onu hemen öldürmektense, her gün bir uzvunu keserek azâb içinde can vermesine karar verdi. Kin ve intikâm hırsı her tarafını kapladığından, görülmemiş ve en alçak eziyetleri yapmaktan çekinmedi. Böylece intikâmını yavaş yavaş alacak, habis rûhu bundan zevk duyacaktı. Ayrıca bunu yapmakla, başkalarının îmân etmesine mâni olmaya, onların gözlerini korkutmaya çalışıyordu. Bunun diğer insanlara ibret ve ders olmasını istiyordu.
Zâlim Fir’avn, o zavallı hâtuna yavaş yavaş işkence etti. Yapmadığını bırakmadı, önce tırnaklarını çektirdi. Kamçılarla vücûdundan kan çıkıncaya kadar kırbaçla vurdurdu. Bunlara rağmen o, dîninden dönmüyor; “Ben ancak bir olan Allah'a inanıyorum” diyordu.
Mâşita'nın, beş yaşında bir kızı ile üç aylık bir oğlu vardı. Fir’avn, çocukları getirtip, beş yaşındaki kızı, Mâşita'nın karşısına geçirdi ve; “Ey Mâşita! Beni tanrı olarak kabûl edersen seni serbest bırakacağım. Aksi hâlde çocuğundan olacaksın” dedi. O ise, bir çocuğun, bir de Fir’avn’ın hâline baktı. Fir’avn çok merhametsiz idi. Buna rağmen; “Ben ancak, bir olan Allah'a inanıyor, O'nu kendime ilâh olarak kabûl ediyorum. Zâten O'ndan başka ilâh da yoktur” dedi.
Fir’avn’ın hiddeti gittikçe artıyor, ne yapacağını bilemiyordu. Eline geçirdiği bir bıçakla o masum yavruyu, annesinin gözü önünde gırtlağından kesiverdi. Kızcağızın feryâdı, yankılanarak etrâfa yayılırken, Mâşita Hâtunda îmânının kuvvetinden gelen bir vakâr, îmândan ayrılmamakta bir karar vardı ve annelik şefkâtiyle gözlerinden kanlı yaşlar akıtıyordu. Fir’avn öfkeyle, kızcağızın kanını, annesinin ağzına, yüzüne sürdü. Hiddetle bağırıyordu: “Söyle! Benden başka tanrı var mıdır?” Mâşita'nın dudaklarından ise yine aynı sözler dökülüyordu: “Allah birdir. O'ndan başka ilâh yoktur...”
Bu sefer, kundakta bulunan üç aylık yavruyu getirmelerini emretti. Getirdiler. Annesine yaklaştırdıklarında, uzun zamandır süt emmeyen çocuk, meme aramaya başladı. Mâşita Hâtun, önceki yavrusunun hunharca öldürülmesini düşündü. İkinci ciğerpâresinin de aynı şekilde, gözü önünde katledilmesine bir anne olarak dayanamayacaktı. Kararını verdi. Görünüşte, Fir’avn’ın emrettiği sözü söyleyecek, fakat kalbinden yine Allahü teâlâya olan îmânını gizleyecekti. Tam o sırada, yavrucağı, kızmış fırının içine atıverdiler. O anda, herkesi titreten, kalpleri ürperten, çoğunun dilinin tutulmasına sebep olan bir haykırış duyuldu. Evet, o üç aylık bebek, Allahü teâlânın kudretiyle dile gelerek; atıldığı o kızgın fırında, ateşler arasından bağrı yanık anasına şöyle sesleniyordu: “Hayır anne hayır! Sakın dîninden dönme! Sabreyle! Hiç şüphe yok ki, ben, Allahü teâlâya vasıl oldum ve O'nun rızâsına kavuştum. Cennet ile senin aranda bir adımdan fazla mesâfenin olmadığını görüyorum. Pek yakında sen de Cennet nîmetlerine kavuşacaksın. Sakın ha dîninden dönme! Az daha sabreyle! Fir’avn'a inanma! Benim, ablamın ve senin için, Rabbimizin hepimize Cennet’te hazırlamış olduğu makâmı görüyorum. O makâmın etrâfında sana hizmet etmek için bekleşen ve pervâne gibi dönen hûrileri de görüyorum.”
Orada bulunanlar, üç aylık yavrunun konuşmasını duydular ve bunların çoğu Hazret-i Mûsâ'ya îmân etti. Mâşita Hâtun, artık ağlamıyor, gülüyordu. Yavrusunun gördüklerini artık o da görüyor ve Cennet nîmetlerine bir an evvel kavuşmak için can atıyordu. Şimdi gördükleri ile kendisi arasında tek bir mâni vardı. O da ölüm. Artık ölümün biran evvel gelmesini arzu ediyordu. Biraz sonra rûhunu teslim edip şehîd oldu; Cennet’teki makâmına, yavrularının yanına uçtu.


H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ


Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

[blogger]

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget