Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'in Hayatından Kesitler
47- Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'in Hayatından Kesitler
4205- Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek onun yanında elbisemi yaydım. Sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), elbisemden tutarak onu kalbimin üzerinde topladı. Bundan sonra kendisinden ezberlediğim hadisleri bir daha unutmadım.” (Buhârî, Müzaraa: 27; Müslim, Fedail: 17)
Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir.
4206- Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Ey Allah’ın Rasûlü! Senden pek çok şeyler işitiyorum fakat onları ezberim de tutamıyorum” dedim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Elbiseni yay.” Ben de: “Elbisemi yaydım, pek çok hadisler anlattı. Anlattığı hiçbir hadisi unutmadım.” (Buhârî, Müzaraa: 27; Müslim, Fedail: 17)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir. Değişik şekillerde de yine Ebû Hüreyre’den rivâyet edilmiştir.
4207- İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir. İbn Ömer, Ebû Hüreyre’ye: “Ey Ebû Hüreyre! Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile en çok beraber olanımız ve onun hadislerini en çok ezberleyenimiz sendin.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Tirmizî: Bu hadis hasendir.
4208- Mâlik b. ebî Âmir (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Bir adam Talha b. Ubeydullah’a gelip; “Ey Ebû Muhammed şu Yemenli Ebû Hüreyre sizden daha âlim mi? ki sizlerden işitmediğiniz hadisleri ondan işitiyorsunuz yoksa Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in söylemediği şeyleri mi söylüyor?” Talha b. Ubeydullah şöyle dedi: “Gerçek şu ki o bizim işitmediğimiz şeyleri işitmiştir. Bunda kuşkumuz yok çünkü kendisi fakir ve yoksul olup hiçbir şeyi yoktu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in misafiri olarak Suffeliler arasında kalmaktaydı eli Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in eliyle beraberdi. Bizler ise ev, bark ve servet sahibi idik. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına gündüzün iki ucunda yani sabah akşam ancak gelebiliyorduk. Ebû Hüreyre’nin bizim duymadığımız şeyleri duyması konusunda hiç şüphe etmiyorum. Değil Ebû Hüreyre iman ve hayır sahibi hiçbir kimseyi Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in söylemediği bir şeyi yalan yere onun sözü imiş gibi söylemiş bulamazsın.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Tirmizî: Bu hadis Muhammed b. İshâk rivâyeti olarak hasen garibtir.
Yine Yunus b. Bükeyr ve başkaları bu hadisi Muhammed b. İshâk’tan rivâyet etmişlerdir.
4209- Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir, dedi ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bana: “Kimlerdensin” diye sordu. Ben de “Devs kabilesindenim” dedim. Bunun üzerine “Devs’den hayırlı bir kimsenin bulunabileceğini tahmin etmezdim” buyurdular. (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahih garibtir.
Ebû Halde’nin ismi Hâlid b. Dinar’dır. Ebû’l Âliye’nin ismi ise Rüfey’dir.
4210- Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e birkaç hurma getirmiştim ve: “Ey Allah’ın Rasûlü! Bu hurmalar için bereket duâsı yap” demiştim. Hurmaları eline alıp onların bereketlenmesi için duâ etti ve şöyle buyurdu: “Bunları al şu dağarcığına veya şu dağarcığa yerleştir. Ne zaman bu hurmalardan bir şey almak istersen elini dağarcığa sok ve alacağın kadar al fakat dağarcığı silkeleme!” “Allah yolunda o hurmadan şu kadar ve şu kadar miktar taşıdım ondan hem yiyor hem de başkalarına yediriyordum. O torbacık kemerimden ayrılmıyordu. Osman’ın öldürülmesi hadisesine kadar bu bereket böyle devam edip gitti.” (Müsned: 8274)
Tirmizî: Bu hadis bu şekliyle hasen garibtir.
Bu hadis yine Ebû Hüreyre’den değişik bir şekilde de rivâyet edilmiştir.
4211- Abdullah b. Rafî (radıyallahü anh)’den rivâyet edilmiştir, dedi ki: “Ebû Hüreyre’ye: Neden sana Ebû Hüreyre künyesi verildi diye sordum.” O da: Bunu bana sorarken sıkılıp çekinmiyor musun? Yani bilmiyor musun?” Ben de: “Sana değer verip senden çekiniyorum.” Bunun üzerine cevap verip şöyle dedi: “Ailemin koyunlarını güderdim küçücük bir kedim vardı onu bir ağacın kovuğuna koyardım gündüz olunca da yanımda götürürdüm ve onunla oynardım bu yüzden bana Ebû Hüreyre (Kedicik babası) künyesi verildi.” (Tirmizî rivâyet etmiştir.)
Tirmizî: Bu hadis hasen garibtir.
4212- Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: “Benden ve Abdullah b. Amr’dan başka çok hadis rivâyet eden kimse yoktur. O yazardı ben ise yazmazdım.” (Buhârî, İlim: 11)
Tirmizî: Bu hadis hasen sahihtir.
٤٧ - باب مَنَاقِبِ أَبِي هُرَيْرَةَ رضى اللّه عنه
٤٢٠٥ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُمَرَ بْنِ عَلِيٍّ الْمُقَدَّمِيُّ، حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِي عَدِيٍّ، عَنْ شُعْبَةَ، عَنْ سِمَاكٍ، عَنْ أَبِي الرَّبِيعِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ أَتَيْتُ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَبَسَطْتُ ثَوْبِي عِنْدَهُ ثُمَّ أَخَذَهُ فَجَمَعَهُ عَلَى قَلْبِي فَمَا نَسِيتُ بَعْدَهُ حَدِيثًا . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ .
٤٢٠٦ - حَدَّثَنَا أَبُو مُوسَى، مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ عُمَرَ، حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِي ذِئْبٍ، عَنْ سَعِيدٍ الْمَقْبُرِيِّ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَسْمَعُ مِنْكَ أَشْيَاءَ فَلاَ أَحْفَظُهَا . قَالَ ( ابْسُطْ رِدَاءَكَ ) فَبَسَطْتُ فَحَدَّثَ حَدِيثًا كَثِيرًا فَمَا نَسِيتُ شَيْئًا حَدَّثَنِي بِهِ . قَالَ هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ قَدْ رُوِيَ مِنْ غَيْرِ وَجْهٍ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ .
٤٢٠٧ - حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ مَنِيعٍ، حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ، أَخْبَرَنَا يَعْلَى بْنُ عَطَاءٍ، عَنِ الْوَلِيدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، أَنَّهُ قَالَ لأَبِي هُرَيْرَةَ يَا أَبَا هُرَيْرَةَ أَنْتَ كُنْتَ أَلْزَمَنَا لِرَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَأَحْفَظَنَا لِحَدِيثِهِ . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ .
٤٢٠٨ - حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الدَّارِمِيُّ، أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ سَعِيدٍ الْحَرَّانِيُّ، حَدَّثَنِي مُحَمَّدُ بْنُ سَلَمَةَ الْحَرَّانِيُّ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ، عَنْ مَالِكِ بْنِ أَبِي عَامِرٍ، قَالَ جَاءَ رَجُلٌ إِلَى طَلْحَةَ بْنِ عُبَيْدِ اللَّهِ فَقَالَ يَا أَبَا مُحَمَّدٍ أَرَأَيْتَ هَذَا الْيَمَانِيَ يَعْنِي أَبَا هُرَيْرَةَ هُوَ أَعْلَمُ بِحَدِيثِ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم مِنْكُمْ نَسْمَعُ مِنْهُ مَا لاَ نَسْمَعُ مِنْكُمْ أَوْ يَقُولُ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم مَا لَمْ يَقُلْ . قَالَ أَمَّا أَنْ يَكُونَ سَمِعَ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم مَا لَمْ نَسْمَعْ فَلاَ أَشُكُّ إِلاَّ أَنَّهُ سَمِعَ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم مَا لَمْ نَسْمَعْ وَذَاكَ أَنَّهُ كَانَ مِسْكِينًا لاَ شَىْءَ لَهُ ضَيْفًا لِرَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَدُهُ مَعَ يَدِ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَكُنَّا نَحْنُ أَهْلَ بُيُوتَاتٍ وَغِنًى وَكُنَّا نَأْتِي رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم طَرَفَىِ النَّهَارِ فَلاَ نَشُكُّ إِلاَّ أَنَّهُ سَمِعَ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم مَا لَمْ نَسْمَعْ وَلاَ نَجِدُ أَحَدًا فِيهِ خَيْرٌ يَقُولُ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم مَا لَمْ يَقُلْ . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ لاَ نَعْرِفُهُ إِلاَّ مِنْ حَدِيثِ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ . وَقَدْ رَوَاهُ يُونُسُ بْنُ بُكَيْرٍ وَغَيْرُهُ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ .
٤٢٠٩ - حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ آدَمَ ابْنُ بِنْتِ أَزْهَرَ السَّمَّانِ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الصَّمَدِ بْنُ عَبْدِ الْوَارِثِ، حَدَّثَنَا أَبُو خَلْدَةَ، حَدَّثَنَا أَبُو الْعَالِيَةِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ قَالَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم ( مِمَّنْ أَنْتَ ) قَالَ قُلْتُ مِنْ دَوْسٍ . قَالَ ( مَا كُنْتُ أُرَى أَنَّ فِي دَوْسٍ أَحَدًا فِيهِ خَيْرٌ ) قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ غَرِيبٌ . وَأَبُو خَلْدَةَ اسْمُهُ خَالِدُ بْنُ دِينَارٍ وَأَبُو الْعَالِيَةِ اسْمُهُ رُفَيْعٌ .
٤٢١٠ - حَدَّثَنَا عِمْرَانُ بْنُ مُوسَى الْقَزَّازُ، حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ، حَدَّثَنَا الْمُهَاجِرُ، عَنْ أَبِي الْعَالِيَةِ الرِّيَاحِيِّ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ أَتَيْتُ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم بِتَمَرَاتٍ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ ادْعُ اللَّهَ فِيهِنَّ بِالْبَرَكَةِ . فَضَمَّهُنَّ ثُمَّ دَعَا لِي فِيهِنَّ بِالْبَرَكَةِ فَقَالَ لِي ( خُذْهُنَّ وَاجْعَلْهُنَّ فِي مِزْوَدِكَ هَذَا أَوْ فِي هَذَا الْمِزْوَدِ كُلَّمَا أَرَدْتَ أَنْ تَأْخُذَ مِنْهُ شَيْئًا فَأَدْخِلْ فِيهِ يَدَكَ فَخُذْهُ وَلاَ تَنْثُرْهُ نَثْرًا ) فَقَدْ حَمَلْتُ مِنْ ذَلِكَ التَّمْرِ كَذَا وَكَذَا مِنْ وَسْقٍ فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَكُنَّا نَأْكُلُ مِنْهُ وَنُطْعِمُ وَكَانَ لاَ يُفَارِقُ حَقْوِي حَتَّى كَانَ يَوْمُ قَتْلِ عُثْمَانَ فَإِنَّهُ انْقَطَعَ . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ مِنْ هَذَا الْوَجْهِ وَقَدْ رُوِيَ هَذَا الْحَدِيثُ مِنْ غَيْرِ هَذَا الْوَجْهِ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ .
٤٢١١ - حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ سَعِيدٍ الْمُرَابِطِيُّ، حَدَّثَنَا رَوْحُ بْنُ عُبَادَةَ، حَدَّثَنَا أُسَامَةُ بْنُ زَيْدٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ رَافِعٍ، قَالَ قُلْتُ لأَبِي هُرَيْرَةَ لِمَ كُنِّيتَ أَبَا هُرَيْرَةَ قَالَ أَمَا تَفْرَقُ مِنِّي قُلْتُ بَلَى وَاللَّهِ إِنِّي لأَهَابُكَ . قَالَ كُنْتُ أَرْعَى غَنَمَ أَهْلِي فَكَانَتْ لِي هُرَيْرَةٌ صَغِيرَةٌ فَكُنْتُ أَضَعُهَا بِاللَّيْلِ فِي شَجَرَةٍ فَإِذَا كَانَ النَّهَارُ ذَهَبْتُ بِهَا مَعِي فَلَعِبْتُ بِهَا فَكَنَّوْنِي أَبَا هُرَيْرَةَ . قَالَ هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ .
٤٢١٢ - حَدَّثَنَا قُتَيْبَةُ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، عَنْ عَمْرِو بْنِ دِينَارٍ، عَنْ وَهْبِ بْنِ مُنَبِّهٍ، عَنْ أَخِيهِ، هَمَّامِ بْنِ مُنَبِّهٍ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، رضى اللّه عنه قَالَ لَيْسَ أَحَدٌ أَكْثَرَ حَدِيثًا عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم مِنِّي إِلاَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَمْرٍو فَإِنَّهُ كَانَ يَكْتُبُ وَكُنْتُ لاَ أَكْتُبُ . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ .