NAMAZ[1] BÖLÜMÜ

﴿ كِتَابُ الصَّلاََةِ ﴾

 47﴿ إِيجَاب الصَّلَوَاتِ الْخَمْسِ وَبَقِيَّة أَرْكَان الدِّينِ 

“Beş Vakit Namaz ile Dinin diğer esaslarının sabit olması” ile ilgili hadisler

İslam’ın şartının beş olduğu[2] ve bu beş şartın; dinin temeli olduğunu be­lirten hadisler, çoktur.

Bu hadisler, tevatür derecesine ulaşmış yada tevatür derecesini geçmiş­tir. Yalnız bu hadislerin tevatürlüğü, manevî’dir. Doğru olanda, budur.

* * *

[1]     “Namaz” kelimesinin Arapça karşılığı, “salat”tır. Bu kelime; dua, yalvarma ve niyaz anlamlarına gelmektedir. Terim olarak ise; belirli vakitler içerisinde Allah için eda edilen, özel bir takım hare­ketlerle yapılan bir ibadettir.

     İslam’ın şartlarından birini oluşturan namaz, bizi, Allah’a yaklaştıran ve ruhumuzu kötülüklerden arındıran ibadetlerin başında gelir.

     Beş vakit namaz, Mirac gecesinde farz kılınmıştı. Bu husus, Kur’an’ın, Nisa: 4/103. ayetinde müminler üzerine vakitleri belli bir farz olduğu belirtilmiştir. Böylece beş vakit namaz, sabah, öğle, ikindi, akşam ve yatsı olmak üzere tayin edilmiş, özel sınırlarıyla sınırlanması ve nasıl kılınağı Hz. Peygamber (s.a.v) tarafından açıklanıp izah edilmiş ve o zamandan beri Müslüman­lar arasında yapılması zorunlu görevlerden biri olmuştur.

[2]     İslam’ın şartlarını belirten hadis, “beş şart” olarak bilinmektedir. Yalnız bunların dışında daha başka şartları Kur’anda bulmak mümkündür: İyiliği emredip kötülükten kaçındırma, cihad, ada­let, anne-babaya iyi davranma, infak, Peygambere itaat etme gibi.

     “Cibril” hadisinin rivayetinde “İslam’ın şartları” olarak sayılan beş madde standart değildir. Aynı hadisin; Ebu Dâvud’un naklettiği varyantta “zekat verme” yerine “cünüblükten temizlenme”, Buhârî’nin naklettiği hadisin bir başka varyantında “hac etme yerine” “beşte bir humus verme” yer almaktadır.

     Bu beş şart, İslam’ın ibadete yönelik farzlarıdır. Bunun dışında İslam’ın inanç esasları, Muamelat (=insanlar arası ilişkiler), Ceza ile ilgili esaslar,  Ahlak ile ilgili esaslar, Siyaset ile ilgili esaslar vb. esaslar vardır. İslam bu şekilde bir bütün olur. Yoksa ibadet ile ilgili beş şart, İslam’ın kendisi de­ğildir.    

Konu ile ilgili hadisler için b.k.z: Buhârî, İman 13440, İlim 625, Mevakit 2, Zekat 1, Edeb 98, Tevhid 56; Müslim, İman 8 (11), 10 (12), 2325 (17); Nesâî, Siyam 1, İman 1325; Ebu Dâvud, Salat 1 (391), 23 (486), Eşribe 7 (3692); Tirmizî, Zekat 2 (619); İman 3 (2612), 5 (2614)


[next]

 48﴿ أَحَادِيثُ عَدَدِ رَكَعَاتِ كُلِّ صَلاَةٍ 

“(Beş Vakit Namazın) her birinin rek’atlarının sayısı ile ilgili hadisler”

Beş Vakit Namazın her birinin rek’atlarının sayısı, rüku’, secde, bu iki­sinden doğrulma ve namazın rüunlarının birbiri ardınca sırayla yapılamsını belirten hadisler, (manevî) mütevatirdir.”

* * *


[next]

 49﴿ إِمَامَة جِبْرِيلَ بِالنَّبِيِّ 

“Cebrail’in, Peygamber (s.a.v)’e; (namazın vakitlerini öğretme mahiyetinde) imam olması” ile ilgili hadisler

Suyûtî (ö. 911/1505“el-Ezhâr”da bu hadisi şu yollardan getirmiştir:

1.      Abdullah ibn Abbâs[3]

2.      Câbir[4]

3.      Ebu Hureyre[5]

4.      Enes[6]

5.      Abdullah ibn Ömer[7]

6.      Ebu Saîd el-Hudrî[8]

7.      Amr b. Hazm[9] 

8.      Ebu Mes’ud el-Ensârî[10]

9.      Ömer’in çocuklarından birisi.[11] (mürsel olarak)

Toplam, 9 kişi.

(Derim ki:) İbn Abdilberr (ö. 463/1071) derki: “Cebrail’in İsrâ sabahı Zeval vaktinde inip Hz. Peygamber (s.a.v)’e; namazı, namazın vakitlerini ve namaz kılma şeklini öğrettiği hususunda  herhangi bir görüş ayrılığı yoktur.”

Cebrail’in, Hz. Peygamber (s.a.v)’e, (imam olup) iki gün üst üste beş va­kit namazı iki defa kıldırdığı ile ilgili husus, şunların rivayet ettiği hadislerde geçmektedir:

1. Ebu Mes’ud. Bu hadisi, Dârekutnî (ö.385/995), Taberânî (ö. 360/970“Evsat”da ve İbn Abdilberr (ö. 463/1071)’de “Temhîd”de, Eyyûb b. Utbe’den, onun da Ebu Bekr b. Hazm’dan, onun da Urve b. ez-Zübeyr’den yaptığı yoldan getirmiştir.

İmam Mâlik (ö. 179/795)’in, “Muvatta’”da yaptığı rivayette ise, Ebu Mes’ud Hadisi, kısaltılmış bir şekilde geçmektedir.

Cebrail’in, Hz. Peygamber (s.a.v)’e, imam olup iki defa namaz kıldır­ması da sabit olmuştur.

2.  Abdullah ibn Abbâs. Bu hadis, Ebu Dâvud  ile Tirmizî’de geçmekte­dir.

3. Câbir b. Abdullah. Bu hadis; Tirmizî, Nesâî, Dârekutnî ile İbn Abdilberr’in “Temhîd” adlı eserinde geçmektedir. 

4. Ebu Saîd el-Hudrî. Bu hadis; İmam Ahmed, Taberânî’nin “Kebîr” adlı eseri ile İbn Abdilberr(’in “Temhîd” adlı eserin)de geçmektedir.

5.  Ebu Hureyre. Bu hadisi; Bezzâr rivayet etmiştir.

6.  Abdullah ibn Ömer. Bu hadisi de; Dârekutnî rivayet etmiştir.

Bu konuda daha geniş bilgi için Zürkânî (ö. 1122/1710)’nin “Şerhu’l-Muvatta’” adlı eseri ile İbn Hacer (ö. 852/1447)’in “Telhîsu tahrîcu ehâdisi’l-Hidâye” adlı eseri yada “Kitabu’s-Salât” adlı eserine bakabilirsiniz.

* * *

[3]     Tirmizî, Salat 1 (149); Ebu Dâvud, Salat 2 (393); Dârekutnî, Sünen, 1/258; Beyhakî, Sünenü’l-Kübra, 1/364

[4]     Nesâî, Mevakit 10; Hâkim, Müstedrek, 1/195; Dârekutnî, Sünen, 1/256

[5]     Nesâî, Mevakit 6; Hâkim, Müstedrek, 1/195; Dârekutnî, Sünen, 1/261; Bezzâr

[6]     Dârekutnî, Sünen, 1/260

[7]     Dârekutnî, Sünen, 1/259

[8]     Müsned, 3/30; Taberânî, el-Kebir

[9]     İbn Rahaveyh, Müsned

[10]    Nesâî, Mevakit 1; Dârimî, Mevakitu’s-salat 2; Beyhakî, Sünenü’l-Kübra, 1/263; Taberânî, el-Evsat

[11]    Sâid b. Mansûr, Sünen


[next]

 50﴿ إِنَّهُ عَلَيْهِ الصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ كَانَ يُصَلِّي الْمَغْرِبَ إِذَا تَوَارَتِ الشَّمْسُ بِالْحِجَابِ 

“Resulullah (s.a.v)’in, akşam namazını, güneş (batıp) perdeye (yani kızıllığa) büründüğünde kılardı”[12] ile ilgili hadisler

Tahâvî (ö. 321/933“Şerhu Meâni’l-Âsâr” adlı eserinde anlattığına göre; Resulullah (s.a.v)’in, akşam namazını, güneş batıp ni kızıllığa büründü­ğünde kılmasına dair gelen rivayetler, tevatürdür.

Bu konuda daha geniş bilgi için Tahâvî (ö. 321/933“Şerhu Meâni’l-Âsâr” adlı eserinin ‘Namaz Vakitleri Bab’ına bakabilirsiniz.

* * *

[12]    Hadis, akşam nazmının ilk vaktini “perdeye bürünme” şeklinde tarif etmektedir. Bu da, güneşin ufukta kaybolmasıdır. Çünkü bir şey, perdeye büründü mü, artık  şey görünmez olur.

Konu ile ilgili hadisler için b.k.z: Buhârî, Mevakit 18; Müslim, Mesacid 216 (636); Ebu Dâvud, Salat 6 (417); Tirmizî, Salat 122 (164)


[next]

 51﴿ إِنَّ الصَّلاَةَ الْوُسْطَى هِيَ صَلاَةُ الْعَصْرِ 

“Orta Namaz, İkindi Namazıdır” ile ilgili hadisler

Bu hadis, şu yollardan gelmiştir:

1.      Hafsa[13]

2.      Hz. Aişe[14]

3.      Hz. Ali[15]

4.      Abdullah ibn Mes’ud[16]

5.      Abdullah ibn Abbâs[17]

6.      Ebu Hâşim b. Utbe b. Rebîa b. Abdu’ş-Şems[18]

7.      Ebu Hureyre[19]

8.      Hasan, Semure b. Cündub’tan[20]

Tahâvî (ö. 321/933“Şerhu Meâni’l-Âsâr” adlı eserinde, bu hadisleri, senedleriyle birlikte rivayet ettikten sonra aynen şöyle der:

“Bu rivayetler, tevatürdür. Bunlar, Resulullah (s.a.v)’den ﴿ إِنَّ الصَّلاَةَ الْوُسْطَى هِيَ صَلاَةُ الْعَصْرِ ﴾ Orta Namaz, İkindi Namazıdır” biçiminde sahih bir şekilde gelmiştir. Resulullah (s.a.v)’in büyük sahabileri; Orta Namazın, İkindi Namazı olduğu görüşünü benimsemişlerdir.”[21]

(Derim ki:) Orta Namazın, İkindi Namazı olduğunu, Hz. Peygamber (s.a.v)’den rivayet edenler arasında ayrıca şunlarda vardır.

9.       Ümmü Seleme[22]

10.      Abdullah ibn Ömer[23]

11.      Ebu Mâlik el-Eş’arî[24]

12.      Câbir b. Abdullah[25]

13.      Huzeyfe[26] ve daha bir çokları.

Bu konuda daha geniş bilgi için Yüce Allah’ın, “Orta namaz” (Bakara: 2/238) buyruğunu açıklanması hususunda (Suyûtî’nin) “Dürrü’l-Mensûr” adlı tefsir kitabına bakabilirsiniz.

* * *

[13]    Muvatta, Cemaa 25; Tahâvî, Şerhu Meâni’l-Âsâr, 1/173

[14]    Müslim, Mesacid 207 (629); Ebu Dâvud, Salat 5 (410); Tirmizî, Tefsiru sure-i Bakara 31 (2986); Nesâî, Salat 6; Muvatta, 25

[15]    Buhârî, Tefsiru sure-i Bakara 42, Cihad 98, Meğazi 29, Da’vat 58; Müslim, Mesacid 202-205 (627); Ebu Dâvud, Salat 5 (409); Tirmizî, Tefsiru sure-i Bakara 31 (2987); Nesâî, Salat 14; İbn Mâce, Salat 6 (684); Müsned, 1/82

[16]    Müslim, Mesacid 206 (628); Tirmizî, Salat 19, Tefsiru sure-i Bakara 32; İbn Mâce, Salat 6

[17]    Müsned, 1/301; Taberânî, el-Kebir, el-Evsat; Bezzâr

[18]    Taberânî, el-Kebir; Bezzâr

[19]    Taberânî, el-Kebir; Bezzâr

[20]    Müsned, 5/78

[21]    Tahâvî, Şerhu Meâni’l-Âsâr, 1/175

[22]    Taberânî, el-Kebir

[23]    Müslim, Mesacid 206 (628); Taberânî, el-Evsat

[24]    Tirmizî, Salat 19; Muvatta, Cemaa 2728; Müsned, 5/121322

[25]    Müslim, Mesacid 209 (631); Müsned, 5/13; Bezzâr

[26]    Bezzâr


[next]

 52﴿ إِنَّ الْقِبْلَةَ هِيَ الْكَعْبَةُ 

“Kıblenin, Kabe olması”[27] ile ilgili hadisler

İbn Rüşd (ö. 520/1126“Evâilu’l-Mukaddimât” adlı eserinde anlattığına göre; Kıblenin, Kabe olması ile ilgili hadisler, mütevatirdir. Bu hadisler, zaruri bilgi ifade etmektedir.

* * *

[27]    Ka’be, Allah’a ibadet etmek üzere ve orada Allah’ı birlemek için Allah adına yeryüzünde yapıl­mış ilk binadır.

     “Peygamberlerin babası” diye bilinen Hz. İbrahim (a.s), putlarla savaştıktan sonra ve içinde dikili bulunan putları yıktıktan sonra Allah’tan kendisine gelen emir üzerine Ka’be’yi inşa etmiş­tir.

      Ka’be, Allah katında büyük bir şeref ve kutsiliğe mazhar olmasına rağmen zarar yada faydası dokunmayan taş bir binadır.

     Ka’be’nin önemi; yeryüzünde Allah’ın birliğini ve kulluğun yalnızca O’na yapılacağının temsilini ve şirk ile puta tapıcılığın batıllığını belirtmede ortaya çıkmaktadır. Çünkü insanlığın putlara, taşlara ve tağutlara ibadet ve kulluk etmeyi din kabul ettiği dönemde onların batıl ve tümünün değersiz olduklarının anlaşılması için bu mabetlerin yerine Tevhid inancını temsil eden bir simge olarak Ka’be yapılmıştır.

     Hz. Peygamber (s.a.v) ile sahabiler, namaz kılarlarken Kudüs’e doğru yöneliyorlardı. Bakara: 2/144. ayet inince, Hz. Peygamber (s.a.v) ile sahabiler, Ka’be’ye yönelerek namaz kılmaya baş­ladılar. Böylece Ka’be, müminlerin kıblesi olmuştur.

     Konu ile ilgili hadisler için b.k.z: Buhârî, Salat 308196, Teheccüd 25, Hacc 515254, Meğazi 4877, Cihad 127; Müslim, Hacc 395 (1330); Ebu Dâvud, Menasik 93 (2023); Nesâî, Kıble 6, Hacc 131132133; Muvatta, Hacc 193


[next]

 53﴿ صَلاَة النَّبِيِّ فِي جَوْفِ الْكَعْبَةِ 

“Peygamber (s.a.v)’in, Kabe’nin içerisinde namaz kılması”[28] ile ilgili hadisler


Hz. Peygamber (s.a.v)’in, Kabe’nin içerisinde namaz kıldığına (dair ya­pılan rivayetler) şu yollardan yapılmıştır:

1.    Abdullah ibn Ömer[29]

2.    (Abdullah ibn Ömer yoluyla) Bilâl[30]

3.    Üsâme b. Zeyd[31]

4.    Hz. Ömer[32]

5.    Câbir b. Abdullah[33]

6.    Şeybe b. Osman[34]

7.    Osman b. Talha[35]

Tahâvî (ö. 321/933“Şerhu Meâni’l-Âsâr” adlı eserinde aynen şöyle der: “Resulullah (s.a.v)’in, Kabe’nin içerisinde namaz kıldığına dair mütevatir haberler rivayet edilmiştir.”

(Daha sonra Tahâvî, bu hadislerin bazısını senedleriyle birlikte nakledip devamında şöyle der:) “Ebu Ca’fer dedi ki: Eğer bu konu, doğrulama (tashih) yoludan alınmışsa, rivayetler, tevatürdür; çünkü  Resulullah (s.a.v)’in, Kabe’nin içerisinde namaz kıldığına dair gelen rivayetler, tevatürdür. Kabe’nin içerisinde namaz kılmadığına dair gelen rivayetler ise, tevatür değil­dir.”[36]

* * *

[28]    Hz. Peygamber (s.a.v)’in, Ka’be’nin içerisinde namaz kıldığına dair bir çok hadis gelmiştir. Beraberinde Üsame, Osman b. Ebi Talha, Fadl b. Abbas ve Bilal vardı.

     Hz. Peygamber (s.a.v)’in, Ka’be’nin içerisine girip orada namaz kıldığını söyleyenlerin yanı sıra kılmadığını söyleyenler de vardır. Bu görüş ayrılığın sebebi, bu konuda Üsame b. Zeyd’den iki farklı rivayetin gelmiş olmasıdır.

     Resulullah (s.a.v)’in Kabe’nin içerisine ne zaman girdiği de ihtilaflıdır.

1.    Bazılarına göre, Mekke’nin fethi günü girmiştir.

2.    Bazılarına göre, Umretu’l-Kaza’da girmiştir.

3.    Bazılarına göre ise Veda haccı sırasında girmiştir.

4.    Rivayetlerdeki ihtilafı birleştirmeye çalışan bir grup alim ise, Fetih günü ve Veda haccı sıra­sında girdiğini ileri sürmüştür.

     Bütün bunlara rağmen, Resulullah (s.a.v)’in Ka’be’nin içerisinde namaz kıldığı umumiyetle kabul edilmiş, hatta yeri ve şekli üzerinde bazı detaylara bile yer verilmiştir. 

[29]    Buhârî, Salat 30, Hacc 5152; Müslim, Hacc 388-394 (1329); Ebu Dâvud, Menasik 92 (2023); Nesâî, Hacc 126; Muvatta, Hacc 63; Taberânî, el-Kebir; Bezzâr

[30]    Buhârî, Salat 30; Müslim, Hacc 388 (1329); Nesâî, Mesacid 5, Hacc 127; Bezzâr 

[31]    Buhârî, Hacc 51; Müslim, Hacc 388 (1329); Nesâî, Hacc 131-133; Müsned, 5/206; Taberânî, el-Kebir

[32]    Ebu Dâvud, Menasik 92 (2026)

[33]    Müsned, 3/320

[34]    Taberânî, el-Kebir; Bezzâr

[35]    Buhârî, Hacc 51; Müslim, Hacc 388 (1329); Nesâî, Mesacid 5; Taberânî, el-Kebir; Bezzâr

[36]    Tahâvî, Şerhu Meâni’l-Âsâr, 1/389392


[next]

 54﴿ إِنَّ الْفَخِذَ عَوْرَةٌ 

“Diz, avrettir”

Bu hadis, şu yollardan gelmiştir:

1.      Cürhed el-Eslemî[37] (Bu, Ehl-i Suffe’den biridir)

2.      Abdullah ibn Abbâs[38]

3.      Hz. Ali[39]

4.      Muhammed b. Abdullah b. Cahş[40] ve daha bir çokları

Tahâvî (ö. 321/933“Şerhu Meâni’l-Âsâr” adlı eserinde aynen şöyle der:

“Resulullah (s.a.v)’den, “Dizin, avret olması” hususunda mütevatir ve sıhhatli rivayetler gelmiştir.”[41]

* * *

[37]    Buhârî, Salat 12; Ebu Dâvud, Cenaiz 32; Tirmizî, Edeb 40; Müsned, 3/478

[38]    Buhârî, Salat 12; Tirmizî, Edeb 40 (2798)

[39]    Ebu Dâvud, Cenaiz 32 (3140)

[40]    Buhârî, Salat 12; Müsned, 5/290

[41]    Tahâvî, Şerhu Meâni’l-Âsâr, 1/474


[next]

 55﴿ مَنْ بَنَي لِلّهِ مَسْجِداً بَنَى اللّهُ لَهُ بَيْتاً فِي الْجَنَّةِ 

“Kim Allah için bir mescit yaptırırsa, Allah’da o kimse için Cennette bir ev hazırlar”

Suyûtî (ö. 911/1505“el-Ezhâr”da bu hadisi şu yollardan getirmiştir:

1.      Hz. Osman[42]

2.      Enes[43]

3.      Amr b. Abese[44]

4.      Hz. Ömer[45]

5.      Hz. Ali[46]

6.     Câbir b. Abdullah[47]

7.     Abdullah ibn Abbâs[48]

8.     Abdullah ibn Ömer[49]

9.     Vâsile[50]

10.     Esmâ bint Yezîd[51]

11.     Hz. Ebu Bekr[52]

12.     Abdullah ibn Amr[53]

13.     Nübeyt b. Şerîd[54]

14.     Ebu Ümâme[55]

15.     Ebu Zerr[56]

16.     Ebu Karsâfe[57]

17.     Ebu Hureyre[58]

18.     Hz. Aişe[59]

19.     Abdullah ibn Ebi Evfâ[60]

20.     Muâz b. Cebel[61]

21.     Ümmü Habîbe[62]

Toplam, 21 kişi.

(Derim ki:) Bunlara, şu yoldan gelen hadis de ilave olmuştur:

22.     Esmâ bint Ebi Bekr es-Sıddîk

Bir topluluk, (konumuzla ilgili) hadisin mütevatir olduğunu söylemiştir. Örnek:

a.    Hafız İbn Hacer (ö. 852/1447“Fethu’l-Bârî”de, bu hadisin, (ilk bölü­münü ikinci bölümünden ayırt ederek ilk bölümünün) mütevatir oldu­ğunu söylemiştir.

b.    Suyûtî (ö. 911/1505)’de “Tebyîdü’s-Sahîhe”de, bu hadisi, andıktan sonra aynen şöyle der: “Bu hadisin metni, (sıhhat açısından) sahihtir. (Sened açısından ise) mütevatirdir.”

c.    (Zebîdî) “Şerhu’l-İhyâ”da, bu hadisin, çeşitli rivayetleri ile tahric-lerini belirttikten sonra şöyle der: “Uzun yaşayacak olursam, belki bu konuda Allah’ın izniyle, bir cüz’ yazabilirim.”

Bu konuda daha geniş bilgi için Zebîdî’nin bu kitabına başvurabilirsiniz.

* * *

[42]    Buhârî, Salat 65; Müslim, Mesacid 2425 (533), Zühd 4344 (533); Tirmizî, Salat 237 (318); İbn Mâce, Mesacid 1 (736); Dârimî, Salat 113 (1399); Müsned, 1/6171; Beyhakî, Sünenü’l-Kübra, 2/473; Ebu Ya’lâ, Müsned, 1/390391

[43]    Tirmizî, Salat 237 (318); Taberânî, el-Evsat

[44]    Nesâî, Mesacid 1

[45]    İbn Mâce, Mesacid 1 (735); Müsned, 1/3053; Taberânî, el-Evsat

[46]    İbn Mâce, Mesacid 1 (737)

[47]    İbn Mâce, Mesacid 1 (738); İbn Huzeyme, Sahih

[48]    Müsned, 1/241; Taberânî, el-Evsat; Bezzâr; Heysemî, Keşfu’l-Estar, 1/203 (402)

[49]    Taberânî, el-Evsat; Hâtib, Tarihu Bağdat, 5/35

[50]    Müsned, 3/490; Taberânî, el-Kebir; Bezzâr; Ebu Nuaym, Hilye, 57248/319

[51]    Müsned, 4/461; Taberânî, el-Kebir, el-Evsat

[52]    Taberânî, el-Evsat; Ebu Nuaym, Hilye

[53]    Taberânî

[54]    Taberânî, el-Evsat, es-Sağir

[55]    Taberânî, el-Kebir, el-Evsat

[56]    Taberânî, es-Sağir; Bezzâr; Beyhakî, Sünenü’l-Kübra, 2/473; Heysemî, Keşfu’l-Estar, 1/203 (401)

[57]    Taberânî, el-Evsat; Bezzâr

[58]    Müsned, 2/221296386412498; Taberânî, el-Evsat; Bezzâr (405)

[59]    Taberânî, el-Evsat; Heysemî, Keşfu’l-Estar, 1/203 (404)

[60]    Râfi’

[61]    İbn Asâkir

[62]    Nesâî, Kıyamu’l-Leyl 6667; Müsned, 6/326426428


[next]

 56﴿ مَنْ أَكَلَ مِنْ هَذِهِ الشَّجَرَةِ الْخَبِيثَةِ فَلاَ يَقْرِبْنَ مَسْجِدَنَا 

“Kim pis (kokulu) sebzeden (bir şey) yerse, sakın mescidimize yaklaşmasın.”

Suyûtî (ö. 911/1505“el-Ezhâr”da bu hadisi şu yollardan getirmiştir:

1.      Enes[63]

2.      Câbir b. Abdullah[64]

3.      Abdullah ibn Ömer[65]

4.      Ebu Hureyre[66]

5.      Ma’kil b. Yesâr[67]

6.      Hz. Ebu Bekr[68]

7.      Beşîr b. Ma’bed el-Eslemî[69]

8.     Huzeyme b. Sâbit[70]

9.     Abdullah ibn Zeyd[71]

10.     Ebu Sa’lebe[72]

11.     Ebu Saîd el-Hudrî[73]

12.     Câbir b. Semure[74]

Toplam, 12 kişi.

(Derim ki:) Bu konuda şu yollardan da bu hadis gelmiştir:

13.     Kurra b. İyâs el-Müzenî[75]

14.     Muğîre b. Şu’be[76]

15.     Abdullah ibn Abbâs[77]

16.     Sevbân

17.     Ma’bed el-Eslemî

18.     Şerîk b. Şurahbîl

19.     Alâ’ b.Habbâb

20.     Hz. Ali

Görüldüğü üzere, bu hadisin ravilerinin sayısı, 20 kişiye ulaşmıştır.

* * *

[63]    Buhârî, Ezan 160; Müslim, Mesacid 70 (562); Tahâvî, Şerhu Meâni’l-Âsâr, 4/237

[64]    Buhârî, Ezan 160; Müslim, Mesacid 72-75 (564); Ebu Dâvud, Et’ime 40 (3822); Nesâî, Mesacid 16; İbn Mâce, Et’ime 59 (3365); Tirmizî, Et’ime 13 (1806)

[65]    Buhârî, Ezan 160; Müslim, Mesacid 68-69 (561); Ebu Dâvud, Et’ime 40 (3825); İbn Mâce, İkame 58 (1016); Dârimî, Et’ime 21 (2059); Müsned, 2/20

[66]    Müslim, Salat  71 (563); İbn Mâce, İkame 58 (1015); Ebu Avâne, Müsned, 1/411

[67]    Müsned, 3/4005/26; Taberânî, es-Sağir, el-Kebir

[68]    Taberânî, el-Evsat

[69]    Taberânî, el-Kebir, (1225)

[70]    Taberânî, el-Kebir

[71]    Taberânî, el-Kebir, el-Evsat

[72]    Taberânî, el-Kebir, el-Evsat

[73]    Müslim, Mesacid 76 (565); Ebu Dâvud, Et’ime 40 (3823); Müsned, 3/12; Taberânî; Ebu Avâne, Müsned, 1/411

[74]    Tirmizî, Et’ime 13 (1807); Bezzâr; Heysemî, Keşfu’l-Estar, 1/207 (410)

[75]    Ebu Dâvud, Et’ime 40 (3827); Tahâvî, a.g.e., 4/238

[76]    Ebu Dâvud, Et’ime 40 (3826); Müsned, 4/252; Ebu Avâne, Müsned, 1/411 (3826);

[77]    Tahâvî, a.g.e., 4/237


[next]

57﴿ صَلاَة النَّبِيِّ فِي ثَوْبٍ وَاحِدٍ مُتَوَشِّحاً بِهِ 

“Hz. Peygamber (s.a.v)’in tek parça kumaşa sarınmış olarak namaz kılması” ile ilgili hadisler

Bir lafız da ise ﴿ مُتَوَشِّحاً بِهِ ﴾ “İki ucu (omuzlarından) çaprazlama geçir­miş olarak” ifadesi vardır.

Bu hadis, şu yollardan gelmiştir:

1.      Ümmü Hânî bint Ebi Tâlib[78]

2.      Abdullah ibn Abbâs[79]

3.      Ammâr b. Yâsir[80]

4.      Ebu Saîd el-Hudrî[81]

5.      Câbir b. Abdullah[82]

6.      Ömer b. Ebi Seleme[83]

7.      Enes[84]

Câbir Hadisinde, ﴿ إِذَا صَلَّى أَحَدُكُمْ فِي ثَوْبٍ وَاِحٍد فَلْيَتَعَطَّفْ بِه ﴾ِ “Sizden bi­risi tek parça kumaş içerisinde namaz kıldığı zaman, o elbiseyi, iki omuzundan çaprazlama sarınsın”[85] ifadesi vardır.

Ebu Hureyre Hadisinde ise﴿ إِذَا صَلَّى أَحَدُكُمْ فِي ثَوْبٍ وَاحِدٍ فَلْيُخَالِفْ بَيْنَ طَرَفَيْه﴾ِ “Sizden birisi tek parça kumaş içerisinde namaz kıldığı zaman, o elbiseyi, iki omuzu arasından çaprazla(ma sarın)sın”[86] ifadesi vardır.

Tahâvî (ö. 321/933“Şerhu Meâni’l-Âsâr”da bu konuda gelen hadisle­rin hepsini senedleriyle birlikte naklettikten sonra aynen şöyle der:

“Bir çok durumda tek parça kumaşa sarınmış olarak namaz kıldığına dair Resulullah (s.a.v)’den gelen rivayetler, tevatürdür.”

 

* * *

[78]    Buhârî, Salat 4; Müslim, Salat 55279, Müsafirin 72; Nesâî, Taharet 142; İbn Mâce, Taharet 59; Muvatta, Cemaa 34

[79]    Buhârî, Salat 4; Müsned, 6/342

[80]    Müsned, 1/256; Taberânî, el-Kebir, el-Evsat; Ebu Ya’lâ

[81]    Taberânî, el-Kebir; Ebu Ya’lâ

[82]    Müslim, Salat 284 (519)

[83]    Buhârî, Salat 3; Müslim, Salat 281 (518); İbn Mâce, Keffarat 12; Müsned, 3/335324

[84]    Buhârî, Salat 4; Müslim, Salat 279 (517); Ebu Dâvud, Salat 78 (628); Tirmizî, Salat 254 (339); Nesâî, Kıble 14; Muvatta, Cemaa 29

[85]    Tirmizî, Salat (363); Nesâî, İmame 8

[86]    Buhârî, Salat 5; Müslim, Salat 277 (516); Ebu Dâvud, Salat 78 (627); Nesâî, Kıble 18


[next]

58﴿ صَلاَةٌ فِي مَسْجِدِي هَذَا خَيْرٌ مِنْ أَلْفِ صَلاَةٍ فِيمَا سِوَاهُ مِنَ الْمَسَاجِدِ إِلَّا الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ 

“Benim bu Mescidi (Nebevi)mde kılınan bir namaz, Mescidi Haram hariç diğer mescitlerde kılınan bir namazdan (derece bakımdan) daha üstündür”

Bu hadis, şu yollardan gelmiştir:

1.      Ebu Hureyre[87] (Buhârî – Müslim)

2.      Abdullah ibn Ömer[88] (Müslim)

3.      Meymûne[89] (Müslim)

4.      Cübeyr b. Mut’im[90] (İmam Ahmed)

5.      Sa’d b. Vakkâs[91] (İmam Ahmed)

6.      Erkam b. Ebi’l-Erkam[92] (İmam Ahmed)

7.      Câbir b. Abdullah[93]  (İmam Ahmed)

8.      Abdullah ibnü’z-Zübeyr[94] (İmam Ahmed)

Tirmizî (ö. 279/892)’de geçtiği üzere; bu konuda bu hadis şu yollardan da gelmiştir:

9.      Hz. Ali[95]

10.     Ebu Saîd el-Hudrî[96]

Yine bu hadis, bir çoğunun kitabında şu yollardan da gelmiştir:

11.     Abdurrahman b. Avf

12.     Hz Aişe[97]

13.     Abdullah b. Osmân

(İbn Abdilberr) “İstizkâr”da derki: “Bir topluluk, bu hadisi, Ebu Hureyre’den rivayet etmiştir. Yine bu hadis, bir çok yollardan Hz. Peygamber (s.a.v)’den rivayet edilmiştir. Bunların çoğunu, “Temhîd” adlı kitabımda belirttim.  Hadisçiler, bu hadisin, sıhhati üzerinde birleşmişlerdir.”

(Münâvî’de) “Feyzu’l-Kadîr”de derki: “İbn Abdilberr dedi ki: ‘Bu hadis, Ebu Hureyre’den sağlam, sahih ve mütevatir yollardan rivayet edilmiştir.’

Zeynü’l-Irâkî’de dedi ki: ‘Bu hadis,  kurala uygun bir mütevatirle değil de, aksine meşhur bir yolla gelmiştir.’ (Münâvî’nin sözü burada bitmektedir.)

(Derim ki:) Bu hadisin, Ebu Hureyre’ye özgü yoldan olumsuz olması, gizli olmadığı gibi, hadisin bir aslının olmadığı anlamına gelmez. Çünkü hadisin, Ebu hureyre dışında Sahabenin bir çoğundan geldiğini bilmekteyim.

* * *

[87]    Buhârî, Fadlu’s-Salât 1; Müslim, Hacc 505 (1394); Tirmizî, Salat 241 (324); Nesâî, Mesacid 7; Muvatta, Kıble 9

[88]    Müslim, Hacc 509 (1395); Müsned, 2/1629

[89]    Müslim, Hacc 510 (1396); Nesâî, Mesacid 4; Müsned, 6/333334 

[90]    Müsned, 4/80; Taberânî, el-Kebir; Ebu Ya’lâ; Bezzâr

[91]    Tahâvî, Şerhu Meâni’l-Âsâr, 3/126

[92]    Taberânî, el-Kebir, el-Evsat

[93]    Taberânî, el-Evsat; Tahâvî, Şerhu Meâni’l-Âsâr, 3/127

[94]    Müsned, 4/5; Taberânî; İbn Hibbân, Sahih, (1618); Beyhakî, Sünenü’l-Kübra, 5/246

[95]    Bezzâr

[96]    Ebu Ya’lâ; Bezzâr; Tahâvî, Şerhu Meâni’l-Âsâr, 3/126

[97]    Taberânî, el-Evsat; Ebu Ya’lâ (4691)


[next]

 59﴿ جُعِلَتْ لِيَ الْأَرْضُ مَسْجِداً وَطَهُوراً 

“Yeryüzü, bana; Mescid ve temiz kılınmıştır”

Suyûtî (ö. 911/1505“el-Câmi”de[98] bu hadisi bu lafızla şu yollardan getirmiştir:

1.    Ebu Hureyre[99]

2.    Ebu Zerr[100]

3.    Enes. Bu hadisi, şu lafızla bu yoldan getirmiştir:

﴿ جُعِلَتْ لِيَ كُلُّ الْأَرْضِ طَيِّبَةً مَسْجِداً وَطَهُوراً ﴾

“Bütün yeryüzü, bana; güzel, Mescid ve temiz kılınmıştır”

(Münâvî) “Teysîr” de derki: “Bu hadisin senedi, sahihtir.

Müslim (ö. 261/875), bu hadisi, şu yoldan şöyle rivayet etmiştir:

4.    Huzeyfe[101]

﴿ فُضِّلْنَا عَلَى النَّاسِ بِثَلاَثٍ: جُعِلَتْ صُفُوفُنَا كَصُفُوفِ الْمَلاَئِكَةِ وَجُعِلَتْ لَنَا الْأَرْضُ مَسْجِداً وَجُعِلَتْ لَنَا تُرْبَتُهَا طَهُوراً إِذَا لَمْ نَجِدِ الْمَاءَ ﴾

“Diğer insanlara karşı şu üç şeyle üstün kılındık:

1.       Saflarımız, meleklerin safları gibidir.

2.       Yeryüzü, bize; Mescid kılınmıştır.

3.       Su bulamadığımız da yeryüzünün toprağı bize temiz kılınmıştır.”

Yine Müslim, bu hadisi, Ebu Hureyre’den şu lafızla rivayet etmiştir:

﴿ فُضِّلْتُ عَلَى الْأَنْبِيَاءِ بِسِتٍّ: (ثُمَّ ذَكَرَ مِنْهَا) وَجُعِلَتْ لِيَ الْأَرْضُ طَهُوراً وَمَسْجِداً ﴾

“Diğer Peygamberlere karşı şu altı şeyle üstün kılındım: (Bunların bir kısmını anlatıp daha sonra da devamla şöyle buyurdu:) Yeryüzü, bana; Mescid ve temiz kılınmıştır.”

Taberânî (ö. 360/970)’de, bu hadisi, şu yoldan merfu’ olarak şöyle rivayet etmiştir:

5.   Saîb b. Yezîd[102]

﴿ فُضِّلْتُ عَلَى الْأَنْبِيَاءِ بِخَمْسٍ: (ثُمَّ ذَكَرَ مِنْهَا) وَجُعِلَتْ لِيَ الْأَرْضُ مَسْجِداً وَطَهُوراً ﴾

“Diğer Peygamberlere karşı şu beş şeyle üstün kılındım: (Bunların bir kısmını anlatıp daha sonra da devamla şöyle buyurdu:) Yeryüzü, bana; Mescid ve temiz kılınmıştır.”

 Yine Taberânî, bu hadisi, şu yoldan merfu’ olarak şöyle rivayet etmiştir:

6.   Ebu’d-Derdâ’[103]

﴿ فُضِّلْتُ بِأَرْبَعٍ: (ثُمَّ ذَكَرَ مِنْهَا) وَجُعِلَتْ لِيَ الْأَرْضُ مَسْجِداً وَطَهُوراً ﴾

“(Diğer Peygamberlere karşı) dört şeyle üstün kılındım: (Bunların bir kısmını anlatıp daha sonra da devamla şöyle buyurdu:) Yeryüzü, bana; Mescid ve temiz kılınmıştır.”

Beyhakî (ö. 458/1066)’de “Şuab”da bu hadisi, merfu’ olarak şu yoldan rivayet etmiştir:

   7. Ebu Ümâme el-Bâhilî[104]

﴿ فُضِّلْتُ بِأَرْبَعٍ: جُعِلَتْ لِيَ الْأَرْضُ مَسْجِداً وَطَهُوراً ﴾

“(Diğer Peygamberlere karşı) dört şeyle üstün kılındım: 1. Yeryüzü, bana; Mescid ve temiz kılınmıştır.”

Tirmizî (ö. 279/892)’de ﴿ اَلْأَرْضُ كُلُّهَا مَسْجِدٌ إِلاَّ الْمَقْبَرَةَ وَالْحَمَامَ ﴾ “Mezarlık ve hamamlar hariç, yeryüzünün hepsi Mescid (kılınmış)tır” hadisini de şu yoldan rivayet etmiştir:

8.   Ebu Saîd el-Hudrî[105]

Tirmizî daha sonra derki: Bu konuda bu hadis, şu yollrdan da gelmiştir:

9.   Hz Ali[106]

10. Abdullah ibn Amr[107] ile Ebu Hureyre

11. Câbir[108]

12. Abdullah ibn Abbâs,[109] Huzeyfe, Enes, Ebu Ümâme el-Bâhilî, Ebu Zerr

Dediler ki: Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

﴿ جُعِلَتْ لِيَ الْأَرْضُ مَسْجِداً وَطَهُوراً ﴾

 “Yeryüzü, bana; Mescid ve temiz kılınmıştır”

(Tirmizî’nin sözü burada bitmektedir.)

(Derim ki:) Bu hadis, Buhârî ile Müslim’in "Sahih"leri ile bir çok hadis kitabında Câbir yolundan gelen hadisin bir bölümüdür. Bu hadisin baş tarafı şu şekildedir:

﴿ أُعْطِيتُ خَمْساً ﴾

“(Diğer Peygamberlere karşı) bana beş şey verildi: …”

Suyûtî (ö. 911/1505“el-Ezhâr” adlı kitabının ‘Kitâbu’l-Menâkib’ (=Menkibeler Bölümün) de bu hadisi, mütevatir hadisler içerisinde saymıştır. Bu bölüm, Allah’ın izniyle ileri de gelecektir.

* * *

[98]    Suyûtî, Câmiu’s-Sağîr, H. No: 35943595

[99]    Müslim, Mesacid 5 (523); Tirmizî, Siyer 5 (1553); Nesâî; Cihad 1; İbn Mâce, Taharet 90; Müsned, 2/264

[100] Dârimî, Siyer 28; Müsned, 5/145148162; Ebu Avâne, Müsned, 1/395

[101] Müslim, Mesacid 4 (522); Müsned, 5/383

[102] Taberânî

[103] Taberânî

[104] Müsned, 5/248256; Taberânî, el-Kebir, (7931)

[105] Tirmizî, Salat 234 (316); Müsned, 3/83; Taberânî

[106] Müsned, 1/98

[107] Müsned, 2/222

[108] Buhârî, Teyemmüm 1, Salat 56; Müslim, Mesacid 3 (521); Nesâî, Gusl 26, Mesacid 42; Müsned, 3/304

[109] Müsned, 1/301; Taberânî, el-Kebir, (1104711085)


[next]

 60﴿ بَشِّرِ الْمَشَّاءِينَ فِي الظُّلَمِ إِلَى الْمَسَاجِدِ بِالنُّورِ التَّامِّ يَوْمَ الْقِيَامَةِ 

“Karanlıkta Mescide gidenlere, Kıyamet günü tam bir nura kavuşacaklarını müjdele!”

Suyûtî (ö. 911/1505“el-Ezhâr”da bu hadisi şu yollrdan getirmiştir:

1.   Büreyde[110]

2.   Enes[111]

3.   Sehl b. Sa’d[112]

4.   Zeyd b. Hârise[113]

5.   Abdullah ibn Abbâs[114]

6.   Abdullah ibn Ömer[115]

7.   Ebu Ümâme[116]

8.   Ebu’d-Derdâ’[117]

9.     Ebu Hureyre[118]

10.     Hz. Aişe[119]

11.     Ebu Musa[120]

12.     Ebu Saîd el-Hudrî[121]

13.     Hârise b. Vehb[122]

14.     Hutaym el-Hudânî[123] (Mürsel olarak)

15.     Atâ’ b. Yesâr[124] (Mürsel olarak)

Toplam, 15 kişi.

(Derim ki:) Şeyh Abdurrauf  el-Münâvî (ö. 1031/1622“Feyzu’l-Kadîr” ile “Teysîr” adlı kitaplarında Suyûtî’den naklen bu hadisin, mütevatir olduğunu belirtmiştir.

İbnü’l-Cevzî (ö. 597/1200)’nin sözüne göre, bu hadis, eleştiriye uğradığı sabit olmamıştır. Örneğin:

a. Büreyde Hadisi. (Münâvî) “Teysîr”de, Münzirî (ö. 656/1258)’ye bağlı olarak bu hadisin ravilerinin güvenilir olduğunu söylemiştir.

b. Sehl Hadisi. İbn Huzeyme (ö. 311/923) ile Hâkim (ö. 405/1014) ise, bu hadisin, sahih olduğunu söylemiştir.

Hâkim derki: “Bu hadis, Buhârî ile Müslim’in şartlarına göre sahihtir.”

Münzirî (ö. 656/1258)’de derki: “(Hâkim’in sözünün sonunda)  كذا قال  “Aynı şekilde söylemiştir” ibaresi vardır.”

c. Ebu’d-Derdâ’ Hadisi. Münzirî derki: Bu hadisi, Taberânî “Kebîr”de hasen bir senedle ve İbn Hibbân’da “Sahîh”de rivayet etmiştir.

d. Yine Münzirî, Ebu Hureyre Hadisi hakkında da derki: “Bu hadisi, Taberânî “el-Evsat”da hasen bir senedle rivayet etmiştir.

   * * *

[110] Ebu Dâvud, Salat 50 (561); Tirmizî, Salat 165 (223)

[111] İbn Mâce, Mesacid 14 (781); Hâkim, Müstedrek, 1/212

[112] İbn Mâce, Mesacid 14 (780); Hâkim, Müstedrek, 1/212

[113] Taberânî,

[114] Taberânî,

[115] Taberânî, el-Kebir, 12/358 (13335)

[116] Taberânî, el-Kebir

[117] Taberânî, el-Kebir; İbn Huzeyme, Sahih, 2/377 (14981499); Heysemî, Mevaridu’z-zaman, s. 120 (422)

[118] İbn Mâce, Mesacid 14 (779); Taberânî, el-Evsat

[119] Taberânî,

[120] Bezzâr; Heysemî, Keşfu’l-Estar, 1/217

[121] Tayâlisî, Müsned,

[122] İbn Şâhîn, Terğib

[123] Ebu Musa el-Medinî

[124] Sâid b. Mansûr, Sünen


[next]

61﴿ أَسْفِرُوا بِالْفَجْرِ فَإِنَّهُ أَعْظَمُ لِلْأَجْرِ 

“Sabah namazını aydınlıkta kılın; çünkü aydınlıkta sabah na-mazı kılmanın sevabı, daha büyüktür”

Suyûtî (ö. 911/1505“el-Ezhâr”da bu hadisi şu yollrdan getirmiştir:

1.      Râfi’ b. Hadîc[125]

2.      Mahmûd b. Lebîd[126]

3.      Bilâl[127]

4.      Abdullah ibn Mes’ud[128]

5.      Ebu Hureyre[129]

6.      Havvâ[130]

7.      Enes[131]

8.      Katâde[132]

9.      Sahabeden birisi[133]

Toplam, 9 kişi.

(Derim ki:) Tirmizî (ö. 279/892), bu hadisi, Râfi’ b. Hadîc’ten rivayet edip daha sonra da derki: “Bu konuda Ebu Berze, Câbir ile Bilâl’den de rivayetler gelmiştir.”

Zeylaî (ö. 762/1360“Tahrîcu Ehâdisi’l-Hidâye”de derki: “Bu hadis; Râfi’ b. Hadîc, Mahmûd b. Lebîd, Bilâl, Enes, Katâde, İbnü’n-Nu’mân, Abdullah ibn Mes’ud, Ebu Hureyre ile Havvâ el-Ensârî’den rivayet edilmiştir.”

(Daha sonra Zeylaî, bunlardan gelen hadisleri nakletmiştir.) Daha geniş bilgi için bu kitaba başvurabilirsiniz.

Şeyh Abdurrauf el-Münâvî (ö. 1031/1622“Feyzu’l-Kadîr”de Suyûti’ye uyarak bu hadisin, mütevatir olduğunu belirtmiştir.

* * *

[125] Tirmizî, Salat 117 (154); Ebu Dâvud, Salat 8 (424); Nesâî, Mevakit 27; Müsned, 4/142; Beyhakî, Sünenü’l-Kübra, 1/457

[126] Nesâî, Mevakit 27; Müsned, 5/429

[127] Taberânî, el-Kebir; Bezzâr; Heysemî, Keşfu’l-Estar, 1/194

[128] Taberânî, el-Kebir

[129] Taberânî, el-Kebir; Bezzâr; Heysemî, Keşfu’l-Estar, 1/193

[130] Taberânî, el-Kebir

[131] Bezzâr; Heysemî, Keşfu’l-Estar, 1/194 (382)

[132] Bezzâr; Heysemî, Keşfu’l-Estar, 1/194 (384)

[133] Tahâvî, Şerhu Meâni’l-Âsâr, 1/179


[next]

62﴿ إِذَا اِشْتَدَّ الْحَرُّ فَاَبْرِدُوا بِالصَّلاَةِ 

“Sıcaklık arttığı zaman, (öğle) namazını, (vakit) serinleyince kılınız”

Bir rivayette ise ﴿ بالظهر فإن شدة الحر من فيح جهنم ﴾ “Öğle namazını, (vakit) serinleyince kılın; çünkü aşırı sıcaklık, Cehennemin kabarmasın-dandır”[134] ifadesi vardır.”

Suyûtî (ö. 911/1505“el-Ezhâr”da bu hadisi şu yollardan getirmiştir:

1.     Ebu Zerr[135]

2.     Ebu Hureyre[136]

3.     Abdullah ibn Ömer[137]

4.     Ebu Saîd el-Hudrî[138]

5.     Ebu Musa[139]

6.     Muğîre b. Şu’be[140]

7.     Hz. Aişe[141]

8.     Safvân[142] (Kâsım’ın babası)

9.     Abdurrahman ibn Câriye[143]

10.     Amr b. Abese[144]

11.     Adı bilinmeyen birisi.[145] (Bu, Abdullah olabilir.)

12.     Hz. Ömer[146]

13.     Adullah ibn Abbâs[147]

14.     Abdurrahman ibn Alkame[148]

15.     Enes[149]

16.     Atâ’ b. Yesâr[150] (Mürsel olarak)

17.     Haccâc el-Bâhilî[151] (Bu kişi, sahabedir.)

Toplam, 17 kişi.

(Derim ki:) Yine bu hadis, şu yollardan da gelmiştir:

18.     Adullah ibn Mes’ud[152]

19.     Câbir b. Abdullah[153]

(Münâvî) “Feyzu’l-Kadîr”de der ki: “Suyûtî dedi ki: ‘Bu hadis, mütevatirdir. Bu hadisi, 10 küsur sahabe rivayet etmiştir.’”

* * *

[134] Buhârî, Mevakit 9; Tirmizî, Mevakit 5; Nesâî, Mevakit 5; İbn Mâce, Salat 4

[135] Buhârî, Mevakit 9; Müslim, Mesacid 184 (616); Ebu Dâvud, Salat 4 (401); Tirmizî, Salat 7 (158); Müsned, 5/155

Buhârî, Mevakit 9, Bed’ü’l-halk 10; Müslim, Mesacid 180 (615); Ebu Dâvud, Salat 4 (402); Tirmizî, Salat 7 (157); Nesâî, Mevakit 5; İbn Mâce, Salat 4 (677); Muvatta, Vukut 28; Dârimî, Salat (677678)

[137] Buhârî, Mevakit 9; İbn Mâce, Salat 4 (681); İbn Huzeyme, Sahih, 1/170

[138] Buhârî, Mevakit 9; İbn Mâce, Salat 4 (679); Müsned, 3/952

[139] Tahâvî, Şerhu Meâni’l-Âsâr, 1/187

[140] İbn Mâce, Salat 4 (680); İmam Ahmed, Müsned, 4/250; Beyhakî, Sünenü’l-Kübra, 1/439;

[141] İbn Huzeyme, Sahih, 1/170

[142] Müsned, 4/262; Hâkim, Müstedrek, 3/251

[143] Taberânî

[144] Taberânî

[145] Müsned, 5/368; Taberânî

[146] Ebu Ya’lâ; Heysemî, Keşfu’l-Estar, 1/88

[147] Bezzâr

[148] Ebu Nuaym

[149] Nesâî, Mevakit 4; Tahâvî, Şerhu Meâni’l-Âsâr, 1/188

[150] Muvatta, Vukut 27

[151] Beğavî, Mu’cem

[152] Tahâvî, Şerhu Meâni’l-Âsâr, 1/186

[153] Tahâvî, Şerhu Meâni’l-Âsâr, 1/185


[next]

63﴿ خَيْرُ صُفُوفِ الرِّجَالِ أَوَّلُهَا وَشَرُّهَا آخِرُهَا وَخَيْرُ صُفُوفِ النِّسَاءِ آخِرُهَا وَشَرُّهَا أَوَّلُهَا 

“Erkeklerin saflarının en değerlisi, en öndeki saftır. En değer-sizi de, en arkadakidir. Kadınların saflarının en değerlisi de, en geride olanıdır. En değersizi de, en önde olanıdır”

Müslim (ö. 261/875) ve dört sünen sahibi, bu hadisi, şu yoldan rivayet etmiştir:

1.      Ebu Hureyre[154]

Tirmizî (ö. 279/892) derki: “Bu hadis, hasen-sahihtir.”

Yine Tirmizî (sözüne devamla) derki: “Bu hadis, bu konuda şu yollardan da gelmiştir:

2.      Câbir[155]

3.      Abdullah ibn Abbâs[156]

4.      Ebu Saîd el-Hudrî[157]

5.      Übey

6.      Hz. Aişe

7.      İrbâd b. Sâriye

8.      Enes.[158] (Tirmizî’nin sözü burada bitmektedir.)

Münzirî (ö. 656/1258), bu hadisi, Ebu Hureyre yolundan rivayet ettikten sonra devamla şöyle der: “Bu hadis; içlerinde Abdullah ibn Abbâs, Hz. Ömer, Enes b. Mâlik, Ebu Saîd el-Hudrî, Ebu Ümâme, Câbir b. Abdullah ve daha bir çoklarının da bulunduğu bir sahabe topluluğundan rivayet edilmiştir.”

Bir çok kimse, bu hadisi rivayet eden bu kimselere, şunları da ilave etmişlerdir:

9.     Hz. Ömer[159]

10.      Ebu Ümâme[160]

Yine bir çok kimse, bu hadisi rivayet eden bu kimselere, şunu da da ilave etmişlerdir:

11.      Fâtıma b. Kays

* * *

[154] Müslim, Salat 132 (140); Ebu Dâvud, Salat 97 (678); Tirmizî, Salat 166 (224); Nesâî, İmame 32; ); İbn Mâce, Taharet İkame 52 (1000)

[155] Müsned, 3/293331398

[156] Taberânî, el-Kebir, el-Evsat; Bezzâr

[157] Müsned, 3/316; Ebu Ya’lâ

[158] Bezzâr

[159] Taberânî, el-Evsat

[160] Taberânî, el-Kebir


[next]

 64﴿ اَلْأَمْر بِتَعْدِيلِ الصُّفُوفِ وَسُدّ خَلَلهَا 

“(Cemaatle namaz kılarken) safların düzeltilmesini ve saflarda-ki boş yerlerin doldurulmasını emretme (ile ilgili hadisler)”

Ebu Ömer ibn Abdilberr (ö. 463/1071“İstizkâr”da konu ile ilgili hadislerin, sıhhatli  ve mütevatir olduğunu aynen şöyle anlatmaktadır:

“(Cemaatle) namaz kılarken safların düzeltlmesine gelince, bu konudaki  rivayetler, farklı geliş yollarından mütevatirdir.

Yine Hz. Peygamber (s.a.v)’in, safların düzeltmesini emretmesi ile ilgili gelen hadislerin tamamı, sağlam ve sıhhatlidir.

Hz. Peygamber (s.a.v)’den sonrada Raşid Halifeler de, bu hükmü uygulamışlardır. Bu konuda alimler arasında herhangi bir görüş ayrılığı yoktur. Bu konudaki hadislerin senedleri, Musannif’in kitaplarında çokça geçmektedir. Fakat bunları, bir yöntem olarak anmayı uygun görmedim.”

Hafız İbn Hacer (ö. 852/1447“Fethu’l-Bârî”de konu ile ilgili olarak şöyle der: “Saftaki boş yerleri doldurmayı emretme ile ilgili hadisler gelmiştir. Bu konuyu teşvik mahiyetinde pek çok hadis bulunmaktadır. Bu hadislerin en kapsamlısı, Ebu Dâvud’da geçen Abdullah ibn Ömer[161] hadisidir. İbn Huzeyme ile Hâkim, bu hadisin, sahih olduğunu söylemiştir. Bu hadisin lafzı da şu şekildedir:

﴿ أَقِيمُوا الصَّفِّ وَحَاذُوا بَيْنَ الْمَنَاكِبِ وِسُدُّوا الْخَلَلَ وَلاَ تَذَرُوا فُرُجَاتِ لِلشَّيْطَانِ وَمَنْ وَصَلَ صَفاًّ وَصَلَهُ اللّهُ وَمَنْ قَطَعَ صَفاًّ قَطَعَهُ اللّهُ ﴾

“Safı düz kılın. Omuzları bir hizaya getirin. Aradaki boşlukları doldurun. Arada Şeytan(ın girebileceği) gedikleri bırakmayın. Kim safa ulaşırsa, Allah’da ona kavuşur. Kim de saftan koparsa, Allah’ta ondan kopar”

Tirmizî (ö. 279/892)’nin konu ile ilgili bab başlığı ise, ‘Bâb-u mâ câe fi ikâmeti’s-saff’ (=Safların düzeltilmesi hakkında gelen bâb) şeklindedir. Daha sonra da bu bâb başlığı altında Nu’mân b. Beşîr’den[162] şöyle bir hadis rivayet etmiştir:

﴿ كَانَ رَسُولُ اللّهِ صَلَّى اللّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يُسَوِّي صُفُوفَنَا فَخَرَجَ يَوْمًا فَرَآ رَجُلاً خَارِجاً صَدْرَهُ عَنِ الْقَوْمِ. فَقَالَ: لَتُسَوُّنَّ صُفُوفَكُمْ أَوْ لَيُخَالِفَنَّ اللّهَ بَيْنَ وُجُوهِكُمْ ﴾

“Resulullah (s.a.v) cemaatle namaz kılarken saflarımızı düzeltirdi. Bir gün saftan göğsü cemaatten dışarı çıkan bir adam görüp bunun üzerine şöyle buyurdu:

‘Ya saflarınızı düzeltirsiniz ya da Allah, aranıza düşmanlık atar’ buyurdu.”

Tirmizî (sözüne devamla) derki: Bu konuda Câbir b. Semure,[163] Berâ’,[164] Câbir b. Abdullah,[165] Enes,[166] Ebu Hureyre[167] ile Hz. Aişe’den[168] de birer hadis rivayet edilmiştir.”

Yine Tirmizî devamla derki: Nu’mân b. Beşîr Hadisi, hasen-sahihtir.” (Tirmizî’nin sözü burada bitmektedir.)

Bu konuda daha geniş bilgi için Münzirî (ö. 656/1258)’nin “Terğîb ve’t-Terhîb” adlı kitabına bakabilirsiniz. Çünkü bu kitapda konu ile ilgili bir çok hadis geçmektedir. Nu’mân Hadisi, (bu kitapda) İmam Mâlik ile altı hadis imamına dayandırılmıştır.

(Suyûtî’de) “Dürrü’l-Mensûr” adlı kitabında  ﴿ وَإِنَّا لَنَحْنُ الصَّافُّونَ وَإِنَّا لَنَحْنُ الْمُسَبِّحُونَ ﴾ “(Melekler:) Şüphesiz biz orada sıra sıra dururuz ve şüphesiz Allah’ı tesbih ederiz” (Saffât: 37/165-166) ayetinin tefsirinde bu konu ile ilgili  bir çok hadis getirmiştir. (Bu hadislerden birisi de, şudur:)

“Zeyd b. Mâlik’ten nakledildiğine göre; bu ayet ininceye kadar insanlar bölük bölük namaz kılıyorlardı. Bu ayet inince, saf tutmakla emrolun-dular.”[169]

* * *

[161] Ebu Dâvud, Salat 94 (666); Nesâî, İmame 31

[162] Buhârî, Ezan 71; Müslim, Salat 127 (436); Ebu Dâvud, Salat 94 (662663); Tirmizî, Salat 167 (227); Nesâî, İmame 25

[163] Müslim, Salat 119 (430); Ebu Dâvud, Salat 94 (661); Nesâî, İmame 28

[164] Ebu Dâvud, Salat 94 (664)

[165] Taberânî, el-Kebir, el-Evsat

[166] Buhârî, Ezan 727476132; Müslim, Salat 124 (433434); Ebu Dâvud, Salat 94 (667-671); Nesâî, İmame 272830

[167] Müslim, Salat 131 (439)

[168] Ebu Dâvud, Salat 95 (676); ); İbn Mâce, İkame 50 (995); Taberânî, el-Evsat

[169] Suyûtî, Dürrü’l-Mensûr, 5/293


[next]

65﴿ لَوْلاَ أَنْ أَشُقَّ عَلَى أُمَّتِي لَاَمَرْتُهُمْ بِالسِّوَاكِ عِنْدَ كُلِّ صَلاَةٍ 

“Ümmetime zorluk vermeyecek olsaydım, her namaz için mis-vak kullanmalarını emrederdim”

Bir rivayette ise, bu hadis, daha önce ﴿ عِنْدَ كُلِّ وُضُوءٍ ﴾ “Her abdest alma sırasında” ibaresiyle geçmişti.

Suyûtî (ö. 911/1505“el-Ezhâr”da bu hadisi şu yollardan getirmiştir:

1.     Ebu Hureyre[170]

2.     Zeyd b. Hâlid el-Cühenî[171]

3.     Ebu Saîd el-Hudrî

4.     Hz. Ali[172]

5.     Temmâm b. Abbâs[173]

6.     (Kardeşi) Kusem b. Abbâs[174]

7.     Sahabeden adı belirtilmeyen biri[175]

8.     Zeyneb bint Cahş[176]

9.     Ümmü Habîbe[177]

10.     Ca’fer b. Ebi Tâlib[178]

11.     Abbâs b. Abdulmuttalib[179]

12.     Abdullah ibn Abbâs[180]

13.     Abdullah ibn Amr[181]

14.     Hz. Aişe[182]

15.     Enes[183] 

16.     Câbir[184]

17.     Sehl b. Sa’d[185]

18.     Abdullah ibn Ömer[186]

19.     Üsâme b. Zeyd[187]

20.     Abdullah ibnü’z-Zübeyr[188]

21.     Abdullah ibn Hanzala[189]

22.     Hz. Ebu Bekr[190]

23.     Huzeyfe[191]

24.     Vâsile[192]

25.     Ebu Ümâme[193]

26.     Ebu Eyyûb[194]

27.     Ebu Musa[195]

28.     Ümmü Seleme[196]

Toplam, 28 kişi.

(Derim ki:) Yine bu hadis, şu yollardan da gelmiştir:

29.     Mekhûl[197] (Mürsel olarak).

Bu hadis ise, şu lafızla gelmiştir:

﴿ لَاَمَرْتُهُمْ بِالسِّوَاكِ وَالطِّيبِ عِنْدَ كُلِّ صَلاَةٍ ﴾

“Her namaz sırasında misvak kullanmalarını ve güzel (koku) sürün-melerini emrederdim”

Bu hadisi, İbn Ebi Şeybe (ö. 235/849“Musannef”de rivayet etmiştir.

30.     Hassân b. Atiye[198]

Bu hadisi de, İbn Ebi Şeybe rivayet etmiştir.

Münâvî (ö. 1031/1622“Teysîr”de, bu hadisin, mütevatir olduğunu belirtmiştir.

* * *

[170] Buhârî, Cum’a 8, Temenni 9; Müslim, Taharet 42 (252); Ebu Dâvud, Taharet 25 (46); Tirmizî, Taharet 18 (22); Nesâî, Taharet 7; Muvatta, Taharet 115; Müsned, 1/116

[171] Ebu Dâvud, Taharet 25 (47); Tirmizî, Taharet 18 (23); Müsned, 4/114; Taberânî, el-Kebir, (52235224

[172] Müsned, 1/180120; Bezzâr

[173] Müsned, 1/214; Taberânî, el-Kebir

[174] Müsned, 3/442

[175] Müsned, 5/410

[176] Müsned, 2/97

[177] Müsned, 6/325; Ebu Ya’lâ

[178] Taberânî,

[179] Taberânî, el-Kebir; Hâkim, Müstedrek, 1/146; Zebîdî, Ukûdu’l-Cevâhir, 1/33

[180] Taberânî, el-Kebir; İbn Hacer, Metâlibu’l-Âliye, 1/107

[181] Taberânî; Hâkim, Müstedrek, 1/146

[182] Bezzâr; Ebu Ya’lâ; Hâkim, Müstedrek, 1/146

[183] Bezzâr; Ebu Nuaym

[184] Ebu Nuaym

[185] Taberânî, el-Kebir; Ebu Nuaym

[186] Taberânî, el-Kebir, el-Evsat; Hâkim, Müstedrek, 1/156; Ebu Nuaym

[187] İbn Menî’, Müsned

[188] Taberânî, el-Kebir; Bezzâr; İbn Hacer, Metâlibu’l-Âliye, 1/107

[189] Müsned, 5/225; Hâkim, Müstedrek, 1/156

[190] Deylemî

[191] Buhârî, Vudu’ 73, Teheccüd 9, Cum’a 8; Müslim, Taharet 45 (254); Ebu Dâvud, Taharet 30 (55); Nesâî, Taharet 2

[192] Taberânî, el-Kebir

[193] Deylemî

[194] Taberânî, el-Kebir

[195] Deylemî

[196] Deylemî

[197] İbn Ebi Şeybe, Musannef

[198] İbn Ebi Şeybe, Musannef


[next]

66﴿ مِفْتَاحُ الصَّلاَةِ اَلطَّهُورُ وَتَحْرِيمُهَا اَلتَّكْبِيرُ وَتَحْلِيلُهَا اَلتَّسْلِيمُ 

“Namazın anahtarı, temizliktir. Namaz (dışı şeylerle uğraşma-yı) haram kılan husus, İftitah (=Başlangıç/Giriş) tekbiridir. Namaz (dışı şeylerle uğraşmayı) helal kılan husus da, (en sonda verilen) selamdır”

Suyûtî (ö. 911/1505“el-Ezhâr”da bu hadisi şu yollardan getirmiştir:

1.      Hz. Ali[199]

2.      Câbir[200]

3.      Ebu Saîd el-Hudrî[201]

4.      Abdullah b. Zeyd[202]

5.      Abdullah ibn Abbâs[203]

6.      Abdullah ibn Mes’ud[204]

7.      Enes[205]

Toplam, 7 kişi.

(Derim ki:) Tirmizî (ö. 279/892), bu hadisi, ‘Ebvâbu’t-Tahâret’ (=Temizlik Babları) bahsinin baş tarafında Hz. Ali’den[206] rivayet etmiştir.

Daha sonra da der ki: “Bu hadis, bu konuda rivayet edilen hadiaslerin en sıhhatlisi ve en iyisidir.”

Yine Tirmizî derki: “Bu konuda Câbir ile Ebu Saîd el-Hudrî’den de rivayetler gelmiştir.”

Yine Tirmizî, bu hadisi, ‘Bâb-u mâ câe fi tahrîmi’s-salât ve tahlîlihâ’ (=Namazın tahrimi ve tahlili hakkında gelen bâb) da Ebu Saîd el-Hudrî’den de[207] rivayet etmiştir.

Tirmizî, burada derki: “Bu konuda Hz. Ali ile Hz. Aişe’den de rivayetler gelmiştir.”

Daha sonra da der ki: “Bu konuda gelen Hz Ali Hadisi, sened bakımından en iyisi ve Ebu Saîd el-Hudrî Hadisinden de daha sıhhatlidir.”

İbn Teymiyye ise bu konu ile ilgili olarak şöyle der: “Hz. Peygamber (s.a.v) ile sahabilerin, namaza (iftitah) tekbiri ile başladıkları mütevatir nakil ve Müslümanların icmasıyla sabit olmuştur.”

Kast edilen şu da olabilir: (Tasavvufçu İbn Arâbî) “Futûhâtu’l-Mekkiyye” adlı kitabında, ‘Tekbir’ lafzı konusundaki ihtilafı anlattıktan sonra aynen şöyle der: “Bu konuda sünnete uyma, en uytgun olanıdır; çünkü bize, sadece bu lafız nakledilmiştir. Bu da, tevatür ile gelen اللهُ أَكْبَر ”Allahu Ekber” lafzıdır.”

* * *

[199] Ebu Dâvud, Taharet 31 (61); Tirmizî, Taharet 3 (3); İbn Mâce, Taharet 3 (275)

[200] Müsned, 3/330

[201] Tirmizî, Salat 176 (238); ); İbn Mâce, Taharet 3 (276); Hâkim, Müstedrek, 1/132

[202] Dârekutnî, Sünen, 1/359; Taberânî, el-Evsat

[203] Taberânî, el-Evsat, el-Kebir; İbn Ebi Şeybe, Musannef, 1/230

[204] Taberânî, el-Kebir; Beyhakî, Sünenü’l-Kübra, 2/173

[205] İbn Adiy

[206] Tirmizî, Tahâret 3 (3)

[207] Tirmizî, Salât 176 (238),


[next]

67﴿ رَفْع الْيَدَيْنِ فِي الصَّلاَةِ فِي الْإِحْرَامِ وَالرُّكُوعِ وَالْاِعْتِدَالِ 

“Namaza başlarken, rükuya giderken ve rükudan doğrulurken elleri kaldırma” ile ilgili hadisler

Suyûtî (ö. 911/1505“el-Ezhâr”da bu hadisi şu yollardan getirmiştir:

1.     Abdullah ibn Ömer[208]

2.     Mâlik ibnü’l-Huveyris[209]

3.     Vâil b. Hucr[210]

4.     Hz. Ali[211]

5.     Sehl b. Sa’d[212]

6.     Abdullah ibnü’z-Zübeyr[213]

7.     Abdullah ibn Abbâs[214]

8.     Muhammed b. Mesleme[215]

9.     Ebu Useyd[216]

10.     Ebu Humeyd[217]

11.     Ebu Katâde[218]

12.     Ebu Hureyre[219]

13.     Enes[220]

14.     Câbir b. Abdullah[221]

15.     Umeyr el-Leysî[222]

16.     Hakem b. Umeyr[223]

17.     el-A’râbî[224]

18.     Hz. Ebu Bekr[225] 

19.     Berâ’[226]

20.     Hz. Ömer[227]

21.     Ebu Musa el-Eş’arî[228]

22.     Ukbe b. Âmir[229]

23.     Muâz b. Cebel[230]

Toplam, 23 kişi.

(Derim ki:) İbn Kayyim (ö. 751/1350“Hedy”[231] adlı kitabında derki: “Hz. Peygamber (s.a.v)’in, bu üç yerde[232] ellerini kaldırdığını 30 kadar sahabi rivayet etmiştir. Cennetle müjdelenen 10 kişi de, bu hadisi, rivayet etme de birleşmişlerdir.”

Buhârî (ö. 256/870), bu konuda müstakil bir cüz’ yazmıştır. Bu kitapçık, şimdi de kullanılan meşhur bir kitapçıktır.[233]

İbn Kesîr (ö. 774/1372)’in savına göre ise; “iftitah tekbiri sırasında elleri kaldırma” hadisi de, mütevatire özgüdür. Ayrıca iftitah tekbiri sırasında elleri kaldırmayı rivayet edenlerin hepsini ardı ardına sıralamıştır. Yalnız buradaki mütevatirliğin, secdeye giderken değil de, rükuya giderken ve rükudan doğrulurken olduğunu da kaydetmiştir.

Doğrusu şudur: Mütevatirlik, tamamen bu üç yerdedir.

İlk iki rek’ati tamamlayıp ayağa kalkarken ellerin kaldırılmasına gelince; bu, Abdullah ibn Ömer’den merfu’ olarak gelmiştir. Bu hadisi ise, Buhârî ile bir çok kimse rivayet etmiştir. Üstelik bu hadisin şahitleri de vardır.

Bu şahitlerden bazıları şunlardır:

1.    Ebu Humeyd’in, sahabeden 10 kişilik bir grubun içinde naklettiği hadis,

2.    Hz. Ali Hadisi

Bu iki hadisi, Ebu Dâvud rivayet etmiştir. Ayrıca İbn Huzeyme ile İbn Hibbân’da, bu iki hadisin sahih olduğunu söylemişlerdir.

Buhârî (ö. 256/870), “Ref’u’l-yedeyn fi’s-salât” adlı cüz’ünde derki: “Abdullah ibn Ömer, Hz. Ali ile Ebu Humeyd’in - sahabeden 10 kişilik bir grubun içinde naklettiği- ikinci rek’atten ayağa kalkarken ellerin kaldırılması ile ilgili anlattığı ilavesi, sahihtir; çünkü bunlar, (belli) bir çeşit namaz anlatmamışlardır. Bu nedenle de anlattıkları namazlarda görüş ayrılıkları vardır. Yalnız bazıları, anlattıkları bazı namazlara ilave de bulunmuşlardır. İlim adamlarından yapılan ilave ise, makbuldür.”

İbn Battâl (ö. 449/1057) derki: “Namaz kılarken ellerin kaldırılması gerektiğini söyleyen kimsenin bu ilaveyi de kabul etmesi gerekir.”

Hattâbî (ö. 388/998)’de derki: “İmam Şâfiî, bu şekilde yapılan ialveyi kabul etmemiştir; çünkü İmam Şâfiî, ilaveyi kabul etme de, ilavenin bir aslının bulunması gerektiğini söylemiştir.”

İbnü’l-Cevzî (ö. 597/1200), İbn Hacer (ö. 852/1447) ve Şeyhülislam Zekeriyyâ el-Ensârî (ö. 928/1522) gibi bir çok alim, elleri kaldırma ile ilgili hadislerin topluca mütevatir olduğunu söylemişlerdir.

Buhârî (ö. 256/870), söz konusu cüz’ünde derki: “Bu hadisi, Hz. Peygamber (s.a.v)’den, sahabeden 17 kişi rivayet etmiştir.

(İbn Hacer) “Fethu’l-Bârî” de, Buhârî’nin bu sözünü nakletmiştir.

(İbn Hacer) derki: “Hâkim ile Ebu’l-Kâsım ibn Mende’nin anlattığına göre; bu hadisi rivayet edenler içerisinde Aşere-i Mübeşşere de bulun-maktadır.

Hocamız Hafız Ebu’l-Fadl (Irâkî)’nin anlattığına göre ise; sahabeden bu hadisi rivayet edenler ardarda olup bunların sayısı, 50 kişiye ulaşmıştır.”[234]       

Yine aynı şekilde Suyûtî (ö. 911/1505)’de “Şerhu’t-Takrîb” ile “Şerhu Elfiyyeti mustalahi li’l-Irâkî”de kaydettiğine göre; bu hadisi, sahabeden 50 kadar kişi rivayet etmiştir.

Sehâvî (ö. 902/1496)’de “Fethu’l-muğîs”de konu ile ilgili olarak aynen şöyle der: “Beyhakî dedi ki: ‘Hâkim’in şöyle söylediğini işittim: ‘Dört halife, sonra Aşere-i Mübeşşere ve bunlardan sonra da çeşitli şehirlere dağılan büyük imamların, bu sünnetin dışında Hz. Peygamber (s.a.v)’den yaptıkları rivayette ittifak ettikleri bir sünnet daha bilmiyoruz.’

Beyhakî devamla derki: ‘Bu, hocamız Ebu Abdullah’ın söylediği gibidir. O derki: ‘Bu sünneti, Aşere-i Mübeşşere ile bir çok sahabeden rivayet ettim.’

İbn Abdilberr’de “Temhîd”de dedi ki: ‘Bu hadisi, 13 sahabe rivaywet etmiştir.’

Buhârî’ye gelince; o, bu hadisi, 17 kişiye dayandırmıştır.

İbnü’l-Cevzî’nin “Mevzuât” adlı kitabında ise, bu hadisi rivayet edenlerin sayısı, 22 kişidir.

Musannif Irâkî’de, bu hadisi rivayet eden sahabileri ardı ardına getirip bunların sayısını 50 kadara ulaştırmıştır.

İbn Hazm’da, bu hadisi, mütevatir olmakla nitelemiştir.” (Sehâvî’nin sözü burada bitmektedir.)

Bu konuda daha geniş bilgi için İbn Hacer (ö. 852/1447)’in, “Emaliyyul’l-muhrace alâ muhtasarı İbni’l-Hâcib el-Aslî” adlı kitabına bakabilirisiniz.

* * *

[208] Buhârî, Ezan 83-86; Müslim, Salat 22 (390); Ebu Dâvud, Salat 117 (721722741743); Tirmizî, Salat 189 (255); Nesâî, İftitah 123; İbn Mâce, İkame 15 (858-868)

[209] Buhârî, Ezan 84; Müslim, Salat 24-26 (391); Ebu Dâvud, Salat 118 (745); Nesâî, İftitah 85; İbn Mâce, İkame 15 (859)  

[210] Müslim, Salat 54 (401); Ebu Dâvud, Salat 117 (723-729736737); Nesâî, İftitah 107139187, Sehiv 29

[211] Buhârî, Ezan 115116144; Müslim, Salat 33 (393); Ebu Dâvud, Salat 118 (744), 140 (835); Nesâî, Sehiv 1 

[212] Buhârî, Ezan 145; Ebu Dâvud, Salat 117; Tirmizî, Salat 227

[213] Ebu Dâvud, Salat (739)

[214] Ebu Dâvud, Salat (747)

[215] Buhârî, Ezan 145; Ebu Dâvud, Salat 117 (734); Tirmizî, Salat 227

[216] Buhârî, Ezan 145; Ebu Dâvud, Salat 117 (734); Tirmizî, Salat 227

[217] Ebu Dâvud, Salat 117 (730); Tirmizî, Salat 227; İbn Mâce, İkame 15 (862)

[218] Ebu Dâvud, Salat 117 (730); Tirmizî, Salat 227; İbn Mâce, İkame 15 (862)

[219] Buhârî, Ezan 115; Müslim, Salat 27-32 (392); Ebu Dâvud, Salat 118119 (746753); Tirmizî, Salat 177198, (239254); Nesâî, İftitah 684184; Muvatta, Salat 19

[220] İbn Mâce, İkame 15 (863); Dârekutnî, Sünen, 1/287; Taberânî, el-Evsat; Ebu Ya’lâ

[221] İbn Mâce, İkame 15 (863)

[222] İbn Mâce, İkame 15 (861)

[223] Taberânî, el-Kebir

[224] Müsned, 5/6

[225] Beyhakî

[226] Beyhakî

[227] Dârekutnî

[228] Dârekutnî

[229] Taberânî,

[230] Taberânî, el-Kebir

[231] Bu kitabıl asıl adı, “Zâdü’l-meâd fi hedyi hayri’l-ibâd”dır. Bunun, Türkçe’ye birkaç çevirisi yapılmıştır.

[232] Bu üç yer ise; namaza başlarken, rükuya giderken ve rükudan doğrularken

[233] Buhârî’nin bu kitapçığının adı, “Ref’u’l-yedeyn fi’s-salât”tır.

[234] İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, 2/175 


[next]

 68﴿ وَضْع الْيَدَيْنِ أحداهمَا عَلَى الْأُخْرَى فِي الصَّلاَةِ 

“Namazda (ayakta dururken) elin birini, diğerinin üzerine koyma” ile ilgili hadisler

Bu hadis, şu yollardan gelmiştir:

1.      Sehl b. Sa’d es-Sâadî[235]

2.      Vâil b. Hucr el-Hadramî[236]

3.      Abdullah ibn Mes’ud[237]

4.      Hulb et-Tâî[238]

5.      Hz. Ali[239]

6.     Abdullah ibnü’z-Zübeyr[240]

7.     Ebu Hureyre[241]

8.     Câbir b. Abdullah[242]

9.     Hâris b. Ğutayf es-Simâlî[243]

10.     Amr b. Hurays el-Mahzûmî

11.     Ya’lâ b. Mürre es-Sakafî[244]

12.     Abdullah ibn Ömer

13.     Ebu’d-Derdâ’[245]

14.     Huseyfe

15.     Hz. Aişe

16.     Abdullah ibn Abbâs[246]

17.     Enes

18.     Şeddâd b. Şurahbîl[247]

19.     Muâz b. Cebel

20.     Süfyân es-Sevrî ise birçok sahabeden rivayet etmiştir.

Yine bu hadis, mürsel olarak ise, şu yollardan gelmiştir:

21.     Ebu Ümeyye Abdulkerîm b. Ebi’l-Muhârik el-Basrî

22.     Tâvus[248]

23.     Hasan el-Basrî

24.     Atâ’ b. Ebi Rebâh

25.     İbrahîm en-Nehaî

* * *

[235] Buhârî, Ezan 89; Muvatta, Kasru’s-salat 47

[236] Müslim, Salat 54 (401); Ebu Dâvud, Salat 117 (723-729736737); Nesâî, İftitah 9;

[237] Ebu Dâvud, Salat 120 (755); Nesâî, İftitah10

[238] Tirmizî, Salat 187 (252)

[239] Ebu Dâvud, Salat 120 (757)

[240] Ebu Dâvud, Salat 120 (754)

[241] Ebu Dâvud, Salat 120 (758); Müsned, 2/538

[242] Taberânî, el-Evsat

[243] Müsned, 5/290; Taberânî, el-Kebir (Bu kişinin; Gudayf b. Hâris yada Ğutayf b. Hâris olduğu söylenmiştir.)

[244] Taberânî, el-Kebir

[245] Taberânî, el-Kebir

[246] Taberânî, el-Kebir

[247] Taberânî, el-Kebir; Bezzâr

[248] Ebu Dâvud, Salat (759)


[next]

69﴿ اَلْقِرَاءَة بِالْبَسْمَلَةِ فِي الصَّلاَةِ 

“Namazda besmele okuma”[249] ile ilgili hadisler

Bu hadis, şu yollardan gelmiştir:

1.      Abdullah ibn Abbâs[250]

2.      Hz. Ali[251]

3.      Ümmü Seleme[252]

4.      Ebu Hureyre[253]

5.      Abdullah ibn Ömer[254]

6.      Büreyde[255] ve daha bir çokları.

Bir çok kimse, Hz. Peygamber (s.a.v)’in, namazda kesinlikle besmele okuduğunu söylemiştir.

Fakat Hz. Peygamber (s.a.v), besmeleyi; bazen açıktan (sesli) –bu azdır- ve bazen de gizli (sessiz) okumuştur. Gizli okuması, açıktan okumasından daha çoktur.

* * *

[249] Besmele, Kur’an’da 2 şekilde ele alınmıştır:

      a. Enfal suresi ile Tevbe suresi arası hariç bütün sureler arasında bulunan, bir sureyi diğerinden ayıran besmele. Buna göre Kur’an’da 113 besmele bulunmaktadır. Bu besmelelerin hepsi, Tevbe suresi hariç diğer bütün surelerin başında bulunmaktadır.

      b. Neml suresinin 30. ayetinin bir parçası olan besmele. Buradaki besmele, Neml: 27/30. ayetinin bir kısmını oluşturmaktadır. Bu besmelenin, ayetten bir parça olduğu için okunup okunmayacağı hususunda bir görüş ayrılığı yoktur.

     Namazda besmelenin okunup okunmayacağı meselesi, ihtilaflıdır:

      1. Bazı sahabiler, namazda besmele okumamışlardır.

     2. Bazı sahabiler ise, namazda besmele okumuşlardır. Namazda besmelenin okunacağını söyleyenler ise kendi aralarında 2 gruba ayrılmıştır:

      a. Besmele, namazda açıktan (=sesli) okunur.

      b. Besmele, namazda gizli (=sessiz) okunur.

     Bu görüş ayrılığı, besmelenin, Fatiha’dan bir ayet olup olmadığı meselesine dayanmaktadır. Hanefilere ve Hanbelilere göre; Resulullah (s.a.v), Fatiha suresini okurken besmeleyi de mutlaka okumuş, fakat gizli okuduğu için işitilmemiştir. Şafiîlere göre ise; besmele, Fatiha’nın ilk ayetidir. Dolayısıyla da okunuşta Fatiha’ya tabidir. Fatiha’nın gizli okunduğu yerlerde gizli, açıktan okunduğu yerlerde ise açıktan okunur. İmam Malike göre ise, farz namazlarda besmele hiç okunmaz. Nafile namazlarda ise dileyen okur, dileyen okumaz. Çünkü besmele, Fatiha’dan bir ayet değildir.     

[250] Tirmizî, Salat 181 (245); Ebu Dâvud, Salat (786)

[251] Hâkim, Müstedrek, 1/234; Dârekutnî, Sünen, 1/302 (1-5)

[252] Hâkim, Müstedrek, 1/232

[253] Nesâî, İftitah 21; Hâkim, Müstedrek, 1/232

[254] Hâkim, Müstedrek, 1/234

[255] Hâkim, Müstedrek, 1/234; Taberânî, el-Evsat


[next]

70﴿ تَرْك الْجَهْرِ بِها فِي الصَّلاَةِ 

“Namazda besmeleyi açıktan (=sesli) okumayı terk etme” ile ilgili hadisler

Tahâvî (ö. 321/933“Şerhu Meâni’l-Âsâr” adlı kitabında belirttiğine göre; Hz. Peygamber (s.a.v)’in, namazda besmeleyi sesli okumayı terk etmesi ile ilgili Ebu Bekr, Hz. Ömer ve Hz. Osmân’dan gelen rivayetler, müte-vatirdir.[256]

Bu konuda daha geniş bilgi için Tahâvî (ö. 321/933“Şerhu Meâni’l-Âsâr” adlı kitabının ‘Bâb-u kırâati Bismillahirrahmanirrahim fi’s-salât’ (=Namazda Besmele okuma ile ilgili bâb) bahsine bakabilirsiniz.[257]

* * *

[256] Tahâvî, Şerhu Meâni’l-Âsâr, 1/202203; Nesâî, İftitâh 22

[257] Tahâvî, age, 1/203