Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 11. Kâfiri Öldüren Müslümana Kısâs Uygulanır Mı?

4532- Kays b. Ubâd (radıyallahü anh)’den; şöyle de (diği rivâyet edil) mistir:

Esterle birlikte Hazret-i Ali (radıyallahü anh) nin yanına gidip:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) tüm insanlara vasiyet etmediği bir şeyi sana tavsiye etti mi? dedik. Ali (radıyallahü anh):

" Hayır, ancak benim şu kitabımdaki müstesna..." dedi.

Müsedded;

" bir kitap çıkardı" dedi. Ahmed ise;

" kılıcının torbasından bir kitap çıkardı" dedi. Hadisi Mûsânnif Ebû Dâvûd'a Ahmed b. Hanbel ve Müsedded rivâyet etmişlerdir. Müsedded rivâyetinde:

" Ali bir kitap çıkardı" derken, Ahmed b. Hanbel, " Kılınç torbasından bir kitap çıkardı" demiştir. O mektupta şunlar vardı:

Müslümanların kanları eşittir. Başkalarına karşı onlar tek bir el gibidirler. En alt seviyedekînden de olsa, emânlarım tanırlar. Haberiniz olsun! Bir mü'min bir kâfire karşılık ve ahd sahibi (bir gayr-i müslim de) ahdi esnasında, kâfire karşılık (kısas yoluyla) öldürülmez. Bir kimse bir şey ihdas ederse (bir cinayet işlerse) cezası sadece kendisinedir. Her kim birşey ihdas eder veya ihdas edeni (caniyi) barındırırsa Allah'ın, meleklerin ve tüm insanların laneti onun üzerine olsun.

Buhârî, Cihâd 167; Nesâî, kasâme 13; Tirmizi, diyât 16; İbn Mâce, diyât 21.

Müsedded, İbn Ebî Arûbe'den (naklen) " bir kitap çıkardı" dedi.

4533- Amr b. Şuayb, babası vâsıtasıyle dedesinden, şöyle rivâyet etmiştir:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu, deyip yukarıdaki Hazret-i Ali hadisinin benzerini zikretti.

Amr, rivâyetinde şunları da ilâve etti:

" Onların (müslümanlann) en alt seviyesindeki kişi hepsi adına eman verebilir, en güçlüleri (aldığı ganimetten) zayıflarına da verir, savaşa giren mücâhitler, katılmayan askerlere de (ganimet) verirler."

İbn Mâce, diyet 32.

١١ - باب أَيُقَادُ الْمُسْلِمُ بِالْكَافِرِ

٤٥٣٢ - حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ حَنْبَلٍ، وَمُسَدَّدٌ، قَالاَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ، أَخْبَرَنَا سَعِيدُ بْنُ أَبِي عَرُوبَةَ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنِ الْحَسَنِ، عَنْ قَيْسِ بْنِ عَبَّادٍ، قَالَ انْطَلَقْتُ أَنَا وَالأَشْتَرُ، إِلَى عَلِيٍّ عَلَيْهِ السَّلاَمُ فَقُلْنَا هَلْ عَهِدَ إِلَيْكَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم شَيْئًا لَمْ يَعْهَدْهُ إِلَى النَّاسِ عَامَّةً قَالَ لاَ إِلاَّ مَا فِي كِتَابِي هَذَا - قَالَ مُسَدَّدٌ قَالَ - فَأَخْرَجَ كِتَابًا - وَقَالَ أَحْمَدُ كِتَابًا مِنْ قِرَابِ سَيْفِهِ - فَإِذَا فِيهِ ‏(‏ الْمُؤْمِنُونَ تَكَافَأُ دِمَاؤُهُمْ وَهُمْ يَدٌ عَلَى مَنْ سِوَاهُمْ وَيَسْعَى بِذِمَّتِهِمْ أَدْنَاهُمْ أَلاَ لاَ يُقْتَلُ مُؤْمِنٌ بِكَافِرٍ وَلاَ ذُو عَهْدٍ فِي عَهْدِهِ مَنْ أَحْدَثَ حَدَثًا فَعَلَى نَفْسِهِ وَمَنْ أَحْدَثَ حَدَثًا أَوْ آوَى مُحْدِثًا فَعَلَيْهِ لَعْنَةُ اللَّهِ وَالْمَلاَئِكَةِ وَالنَّاسِ أَجْمَعِينَ ‏) . قَالَ مُسَدَّدٌ عَنِ ابْنِ أَبِي عَرُوبَةَ فَأَخْرَجَ كِتَابًا ‏.‏

٤٥٣٣ - حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ، حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ، عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ، عَنْ عَمْرِو بْنِ شُعَيْبٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ جَدِّهِ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ذَكَرَ نَحْوَ حَدِيثِ عَلِيٍّ زَادَ فِيهِ ‏(‏ وَيُجِيرُ عَلَيْهِمْ أَقْصَاهُمْ وَيَرُدُّ مُشِدُّهُمْ عَلَى مُضْعِفِهِمْ وَمُتَسَرِّيهِمْ عَلَى قَاعِدِهِمْ ‏)‏ ‏.‏



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 10. Katile Kısas Uygulanır

Babın ismi bazı nüshalarda:

" katile kısas taş ile mi yoksa öldürdüğü şeyin misli ile ini uygulanır" şeklindedir.

4529- Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’den; şöyle demiştir: Kafası iki taş arasında ezilmiş bir câriye bulundu. Kendisine:

" Bunu sana kim yaptı? Falan mı, falan mı?" diye soruldu. (Bu) bir Yahûdinin ismi söyleninceye kadar (sürdü)(yahûdinin ismi anılınca) başı ile (evet diye) işaret etti. Yahudi yakalandı ve suçunu itiraf etti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yahûdinin başının da taşla ezilmesini emretti.

Buhâri, vesâyâ 5, diyât 7; Müslim, kasâme 15; Tirmizi, diyât 6; İbn Mâce, diyât 24; Nesâî, kasâme 13; Dârimi, diyât 4.

4530- Enes (radıyallahü anh)’den; (şöyle dediği) rivâyet edilmiştir;

Bir Yahudi, ensârdan bir cariyeyi ondaki bir zinetten dolayı öldürdü; sonra bir kuyuya attı. Kadının başını taşla ezmişti. Yahudi yakalandı ve Resûlüllah'a getirildi. Resûlüllah adamın ölünceye kadar taşlanmasını emretti ve ölünceye kadar taşlandı.

Müslim, kasâme 16; Nesaî, Kasâme 13.

Ebû Dâvûd şöyle der:

Bu hadisi, İbn Cûreyc de Eyyûb'dan buna benzer şekilde rivâyet etti.

4531- Enes (radıyallahü anh)’den; (şöyle dediği) rivâyet edilmiştir: Bir Yahudi üzerinde zinet bulunan bir câriye'nin başını taşla ezdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) câriye ölmek üzere iken yanına girdi.

Ona:

" Seni kim öldürdü? Falan mı öldürdü?" diye sordu. Kadın başı ile " hayır" diye işaret etti. Resûlüllah tekrar:

" Falan mı öldürdü?" dedi.

Kadın bu sefer başı ile " evet" diye işaret etti. Bunun üzerine, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) emretti ve katilin başı iki taş arasında ezildi.

Buhâri, diyât 7; Müslim, kasâme 15; Nesâi, kasâme 13; İbn Mâce, diyât 24.

١٠ - باب يُقَادُ مِنَ الْقَاتِلِ

٤٥٢٩ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ كَثِيرٍ، أَخْبَرَنَا هَمَّامٌ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنْ أَنَسٍ، أَنَّ جَارِيَةً، وُجِدَتْ، قَدْ رُضَّ رَأْسُهَا بَيْنَ حَجَرَيْنِ فَقِيلَ لَهَا مَنْ فَعَلَ بِكِ هَذَا أَفُلاَنٌ أَفُلاَنٌ حَتَّى سُمِّيَ الْيَهُودِيُّ فَأَوْمَتْ بِرَأْسِهَا فَأُخِذَ الْيَهُودِيُّ فَاعْتَرَفَ فَأَمَرَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم أَنْ يُرَضَّ رَأْسُهُ بِالْحِجَارَةِ ‏.‏

٤٥٣٠ - حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ صَالِحٍ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ، عَنْ مَعْمَرٍ، عَنْ أَيُّوبَ، عَنْ أَبِي قِلاَبَةَ، عَنْ أَنَسٍ، أَنَّ يَهُودِيًّا، قَتَلَ جَارِيَةً مِنَ الأَنْصَارِ عَلَى حُلِيٍّ لَهَا ثُمَّ أَلْقَاهَا فِي قَلِيبٍ وَرَضَخَ رَأْسَهَا بِالْحِجَارَةِ فَأُخِذَ فَأُتِيَ بِهِ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَأَمَرَ بِهِ أَنْ يُرْجَمَ حَتَّى يَمُوتَ فَرُجِمَ حَتَّى مَاتَ . قَالَ أَبُو دَاوُدَ رَوَاهُ ابْنُ جُرَيْجٍ عَنْ أَيُّوبَ نَحْوَهُ ‏.‏

٤٥٣١ - حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا ابْنُ إِدْرِيسَ، عَنْ شُعْبَةَ، عَنْ هِشَامِ بْنِ زَيْدٍ، عَنْ جَدِّهِ، أَنَسٍ أَنَّ جَارِيَةً، كَانَ عَلَيْهَا أَوْضَاحٌ لَهَا فَرَضَخَ رَأْسَهَا يَهُودِيٌّ بِحَجَرٍ فَدَخَلَ عَلَيْهَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَبِهَا رَمَقٌ فَقَالَ لَهَا ‏(‏ مَنْ قَتَلَكِ فُلاَنٌ قَتَلَكِ ‏) . فَقَالَتْ لاَ . بِرَأْسِهَا . قَالَ ‏(‏ مَنْ قَتَلَكِ فُلاَنٌ قَتَلَكِ ‏) . قَالَتْ لاَ . بِرَأْسِهَا . قَالَ ‏(‏ فُلاَنٌ قَتَلَكِ ‏) . قَالَتْ نَعَمْ . بِرَأْسِهَا فَأَمَرَ بِهِ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقُتِلَ بَيْنَ حَجَرَيْنِ ‏.‏



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 9. Kasâme İle Kısası Terk Etmek

4525- Beşir b. Yesâr'dan; O, Ensar'dan adının Sehl b. Ebî Has'ame olduğunu zannetiği bir adamın kendisine şöyle haber verdiğini söyledi:

Kavminden (Sehl b. Has'ame'nin) bir gurup Hayber'e gitmişlerdi. Orada birbirlerinden ayrıldılar. Bilâhere içlerinden birisini öldürülmüş olarak buldular. Arkadaşlarını yanlarında buldukları kavme;

" Arkadaşımızı siz öldürdünüz" dediler. Onlar:

" Onu biz öldürmedik ve öldüreni de bilmiyoruz" dediler. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gittik. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara:

" Bunu kimin öldürdüğüne dâir bana beyyine getirebilir misiniz?" dedi. Onlar:

" Bizde beyyine yok" dediler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Yahudiler) sizin için yemin etsinler mi?" Maktulün velileri:

" Yahudilerin yeminine razı olmayız" dediler.

Allah Rasûlü, maktulün kanını heder etmeyi hoş görmedi ve sadaka (zekât) develerinden yüz tanesi ile onun diyetini verdi.

Buharî, diyât 22: Müslim, kasâme 5; Nesâî, kasâme 3.5; İbn Mace. diyât 28; Mâlik, kasâme I.

4526- Rafı' b. Hadîc (radıyallahü anh)’den; şöyle demiştir:

Ensârdan bir adam, Hayber'de öldürülmüş olarak bulundu. Maktulün velileri, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gittiler ve olayı kendisine anlattılar. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

" Arkadaşınızın öldürüldüğüne sahicilik edecek iki şahidiniz var mı?" diye sordu. Onlar;

" Ya Resûlallah! Orada müslümanlardan kimse yoktu. Onlar yahûdi; bundan daha büyük şeylere cüret ederler" cevâbını verdiler.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

" Onlardan (yahudilerden) elli kişi seçip yemin ettiriniz" buyurdu. Maktulün velileri buna yanaşmadılar. Bunun üzerine Hazret-i, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kendi yanından, maktulün diyetini ödedi.

4527- Abdurrahman b. Büceyd (radıyallahü anh)’den; Muhammed b. İbrahim;

" Vallahi Sehl (b. Has'ame) hadiste vehme kapıldı" dedi.

Şüphesiz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Yahudilere:

" Aranızda öldürülmüş birisi bulundu, onun diyetini veriniz" diye yazdı. Onlar da; elli kez:

" Onu biz öldürmedik ve öldüreni de bilmiyoruz" diye Allah'a yemin ederek (cevap) yazdılar.

Râvî der ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendi yanından yüz deve ile maktulün diyetini verdi.

4528- Ebû Seleme b. Abdurrahman ile Süleyman b. Yesâr, Ensâr'dan bazı zâtlardan şöyle (dediklerini) rivâyet ettiler:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Yahudilere, onlardan başlayarak şöyle dedi:

" Sizden elli erkek yemin etsin." Yahudiler buna yanaşmadılar. O zaman Ensâra:

" Hakkınızı (yemin ederek) kazanınız (arkadaşınızın kanını hak ediniz)" dedi. Onlar da:

" Görmediğimiz şeye yemin mi edelim? Ya Resûlallah!" dediler. Bunun üzerine Resûlüllah Yahudiler aleyhine diyete hükmetti. Çünkü maktul onların arasında bulunmuştu.

٩ - باب فِي تَرْكِ الْقَوَدِ بِالْقَسَامَةِ

٤٥٢٥ - حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ الصَّبَّاحِ الزَّعْفَرَانِيُّ، حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ، حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ عُبَيْدٍ الطَّائِيُّ، عَنْ بَشِيرِ بْنِ يَسَارٍ، زَعَمَ أَنَّ رَجُلاً، مِنَ الأَنْصَارِ يُقَالُ لَهُ سَهْلُ بْنُ أَبِي حَثْمَةَ أَخْبَرَهُ أَنَّ نَفَرًا مِنْ قَوْمِهِ انْطَلَقُوا إِلَى خَيْبَرَ فَتَفَرَّقُوا فِيهَا فَوَجَدُوا أَحَدَهُمْ قَتِيلاً فَقَالُوا لِلَّذِينَ وَجَدُوهُ عِنْدَهُمْ قَتَلْتُمْ صَاحِبَنَا فَقَالُوا مَا قَتَلْنَاهُ وَلاَ عَلِمْنَا قَاتِلاً . فَانْطَلَقْنَا إِلَى نَبِيِّ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ فَقَالَ لَهُمْ ‏(‏ تَأْتُونِي بِالْبَيِّنَةِ عَلَى مَنْ قَتَلَ هَذَا ‏) . قَالُوا مَا لَنَا بَيِّنَةٌ . قَالَ ‏(‏ فَيَحْلِفُونَ لَكُمْ ‏) . قَالُوا لاَ نَرْضَى بِأَيْمَانِ الْيَهُودِ . فَكَرِهَ نَبِيُّ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم أَنْ يُبْطِلَ دَمَهُ فَوَدَاهُ مِائَةً مِنْ إِبِلِ الصَّدَقَةِ ‏.‏

٤٥٢٦ - حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ عَلِيِّ بْنِ رَاشِدٍ، أَخْبَرَنَا هُشَيْمٌ، عَنْ أَبِي حَيَّانَ التَّيْمِيِّ، حَدَّثَنَا عَبَايَةُ بْنُ رِفَاعَةَ، عَنْ رَافِعِ بْنِ خَدِيجٍ، قَالَ أَصْبَحَ رَجُلٌ مِنَ الأَنْصَارِ مَقْتُولاً بِخَيْبَرَ فَانْطَلَقَ أَوْلِيَاؤُهُ إِلَى النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَذَكَرُوا ذَلِكَ لَهُ فَقَالَ ‏(‏ لَكُمْ شَاهِدَانِ يَشْهَدَانِ عَلَى قَتْلِ صَاحِبِكُمْ ‏) . قَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ لَمْ يَكُنْ ثَمَّ أَحَدٌ مِنَ الْمُسْلِمِينَ وَإِنَّمَا هُمْ يَهُودُ وَقَدْ يَجْتَرِئُونَ عَلَى أَعْظَمَ مِنْ هَذَا . قَالَ ‏(‏ فَاخْتَارُوا مِنْهُمْ خَمْسِينَ فَاسْتَحْلِفُوهُمْ ‏) . فَأَبَوْا فَوَدَاهُ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم مِنْ عِنْدِهِ ‏.‏

٤٥٢٧ - حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ يَحْيَى الْحَرَّانِيُّ، حَدَّثَنِي مُحَمَّدٌ، - يَعْنِي ابْنَ سَلَمَةَ - عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ بْنِ الْحَارِثِ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ بُجَيْدٍ، قَالَ إِنَّ سَهْلاً وَاللَّهِ أَوْهَمَ الْحَدِيثَ إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم كَتَبَ إِلَى يَهُودَ ‏(‏ أَنَّهُ قَدْ وُجِدَ بَيْنَ أَظْهُرِكُمْ قَتِيلٌ فَدُوهُ ‏) . فَكَتَبُوا يَحْلِفُونَ بِاللَّهِ خَمْسِينَ يَمِينًا مَا قَتَلْنَاهُ وَلاَ عَلِمْنَا قَاتِلاً . قَالَ فَوَدَاهُ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم مِنْ عِنْدِهِ مِائَةَ نَاقَةٍ ‏.‏

٤٥٢٨ - حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ عَلِيٍّ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ، أَخْبَرَنَا مَعْمَرٌ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، وَسُلَيْمَانَ بْنِ يَسَارٍ، عَنْ رِجَالٍ، مِنَ الأَنْصَارِ أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ لِلْيَهُودِ وَبَدَأَ بِهِمْ ‏(‏ يَحْلِفُ مِنْكُمْ خَمْسُونَ رَجُلاً ‏) . فَأَبَوْا فَقَالَ لِلأَنْصَارِ ‏(‏ اسْتَحِقُّوا ‏) . قَالُوا نَحْلِفُ عَلَى الْغَيْبِ يَا رَسُولَ اللَّهِ فَجَعَلَهَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم دِيَةً عَلَى يَهُودَ لأَنَّهُ وُجِدَ بَيْنَ أَظْهُرِهِمْ ‏.‏



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget