Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 122. Kişinin Sevdiği Bir Kimseye Sevgisini Bildirmesi (İyidir)

5124- el-Mikdam b. Ma'dikerib'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Bir kimse (din) kardeşini sevdiği zaman kendisini sevdiğini ona bildirsin."

Tirmizî, zühd 54; Ahmed b. Hanbel, IV, 130.

5125- Hazret-i Enes b. Mâlik'den (rivâyet edildiğine göre) bir adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında iken oradan birisi geçmiş de (O adam):

Ey Allah'ın Resulü, ben bu adamı seviyorum, demiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de ona:

(Peki sen bu sevgini) kendisine bildirdin mi? demiş.(Adam da):

Hayır, cevabım vermiş. Peygamber ona:

(Git) ona (sevdiğini) bildir, demiş.

(Hazret-i Enes rivâyetine devamla) şöyle dedi: Bunun üzerine (bu adam) o kimseye varıp:

" Ben seni Allah için seviyorum" dedi, (öbür adam da):

Beni kendisi için sevdiğin Allah da seni sevsin, cevabını verdi.

5126- Hazret-i Ebû Zer'den (rivâyet edildiğine göre) kendisi (birgün kendisini kasdederek Hazret-i Peygamber'e):

" Ey! Allah'ın Rasulü bir cemaati(n yaptığı salih amelleri) sevip onların amellerini yapamayan bir kimse (hakkında ne buyururursunuz?)" diye sormuş da (Hazret-i Peygamber):

Ey Ebû Zer! Sen sevdiğin kimseyle berabersin, buyurmuş, (Hazret-i Ebû Zer rivâyetine devam ederek) şöyle dedi:

Bunun üzerine, gerçekten ben Allah'ı ve Resulünü seviyorum, dedim.

Kuşkusuz sen sevdiğinle berabersin, buyurdu.

Daha sonra (Ebû Zer rivâyetine devam ederek şunları) söyledi:

" Ebû Zer gerçekten ben Allah'ı ve Resulünü seviyorum, sözünü tekrarladı. (Buna karşılık) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de (: Kuşkusuz, sen sevdiğinle berabersin, sözünü) üç defa tekrarladı.

Buhârî, edeb 95-96. ahkâm 10, edailüssahabe 6; Müslim birr 161-161-164, Tirmizî, zühd 50;Darimî, rikak 71; Ahmed b. Hanbel, III, 104, 110, 165, 167-168, 172-173. 178, 192, 197, 200, 202-203, 207-208, 226-228, 255, 276, 283, 288, V, 154, 166.

5127- Hazret-i Enes b. Mâlik'den demiştir ki:

Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın sahabilerinin (müslüman olduktan sonra) şu olaya sevindiklerinden daha azla sevindikleri birşey görmedim:

Bir adam (Hazret-i Peygamberin huzuruna gelip):

" Ey Allah'ın Resulü, bir adam, işlediği hayırlı amellerden dolayı bir adamı seviyor, fakat onun gibi amel edemiyor, dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'de:

" Kişi sevdiğiyle beraberdir," buyurdu.

Buharî, edeb 96; Müslim, birr 165; Tirmizî, zühd 50; daavat 98; Darimî, rikak 71; Ahmed b. Hanbel, 1,392, III, 104, 110, 159, 165, 167-168, 172-173, 178, 102, 198,200,202,207-108, 213, 222, 226-228, 336, 394, IV, 107, 239-241, 392, 395, 398, 405.

١٢٢ - بَاب إِخْبَار الْرَّجُل الْرَّجُل بِمَحَبَّتِه إِيَّاه

٥١٢٤ - حَدَّثَنَا مُسَدَّد، ثَنَا يَحْيَى، عَن ثَوْر قَال: حَدَّثَنِي حَبِيْب بْن عُبَيْد، عَن الْمِقْدَام بْن مَعْد يَكَرِب وَقَد كَان أَدْرَكَه، عَن الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم قَال: (إِذَا أَحَب الْرَّجُل أَخَاه فَلْيُخْبِرْه أَنَّه يُحِبُّه).

٥١٢٥ - حَدَّثَنَا مُسْلِم بْن إِبْرَاهِيْم، ثَنَا الْمُبَارَك بْن فَضَالَة، ثَنَا ثَابِت الْبُنَانِي، عَن أَنَس بْن مَالِك، أَن رَجُلَا كَان عِنْد الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم فَمَر بِه رَجُل فَقَال: يَارَسُوْل الْلَّه، إِنِّي لَأُحِب هَذَا، فَقَال لَه الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم (أَعْلَمْتَه؟) قَال: لَا، قَال: (أَعْلَمُه) قَال: فَلَحِقَه فَقَال: إِنِّي أُحِبُّك فِي الْلَّه فَقَال: أُحِبُّك الَّذِي أَحْبَبْتَنِي لَه.

٥١٢٦ - حَدَّثَنَا مُوْسَى بْن إِسْمَاعِيْل، ثَنَا سُلَيْمَان، عَن حُمَيْد بْن هِلَال، عَن عَبْد الْلَّه بْن الْصَّامِت، عَن أَبِي ذَر أَنَّه قَال:

يَارَسُوْل الْلَّه، الْرَّجُل يُحِب الْقَوْم وَلَا يَسْتَطِيْع أَن يَعْمَل كَعَمَلِهِم قَال: (أَنْت يَا أَبَا ذَر مَع مَن أَحْبَبْت) قَال: فَإِنِّي أُحِب الْلَّه وَرَسُوْلَه، قَال: (فَإِنَّك مَع مَن أَحْبَبْت) قَال: فَأَعَادَهَا أَبُو ذَر، فَأَعَادَهَا رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم.

٥١٢٧ - حَدَّثَنَا وَهْب بْن بَقِيَّة، ثَنَا خَالِد، عَن يُوْنُس بْن عُبَيْد، عَن ثَابِت، عَن أَنَس بْن مَالِك قَال:

رَأَيْت أَصْحَاب رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم فَرِحُوْا بِشَىْء لَم أَرَهُم فَرِحُوْا بِشَىْء أَشَد مِنْه، قَال رَجُل: يَارَسُوْل الْلَّه! الْرَّجُل يُحِب الْرَّجُل عَلَى الْعَمَل مِن الْخَيْر يَعْمَل بِه وَلَا يُعْمَل بِمِثْلِه، فَقَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (الْمَرْء مَع مَن أَحَب).



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 121. Asabiyyet (Kavmiyetçilik) Hakkında Gelen Hadisler

5117- (Hazret-i Abdurrahman b. Abdullah b. Mesud'un) babasından demiştir ki: Kavmine haksız yere yardım eden kimse (bir kuyuya yüzüstü) düşüp de kuyruğundan çekil(erek kurtarılmaya çalışd)an deve gibidir.

5118- (Abdurrahman b. Abdullah'ın) babasından demiştir ki;

" Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın huzuruna varmıştım. Kendisi deriden (yapılmış) bir çadırda bulunuyordu..."

(Abdurrahman’ın babası Abdullah b. Mesud rivâyetine devam ederek bir önceki hadisin) bir benzerini rivâyet etti.

5119- Vâsıla b. el-Eska'nın kızından (rivâyet edildiğine göre) kendisi babasını şöyle derken işitmiş: (Ben Hazret-i Peygambere):

Ey Allah'ın Resulü asabiyet nedir? diye sordum da:

Zulümde (haksızlıkta) kavmine yardım etmendir, buyurdu.

İbn Mâce, fiten 7;Ahmed b. Hanbel, IV. 107, 160.

5120- Süraka b. Mâlik Cü'şüm el-Müdlicî'den demiştir ki: (Bir gün) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize bir hutbe irad ederek şöyle buyurdu:

" Sizin en hayırlınız, günaha girmemek şartıyla yakınlarını savunan(ınız)dır."

Ebû Dâvûd dedi ki: (Bu hadisin ravilerinden) Eyyûb b. Süveyd zayıftır.

5121- Cübeyr b. Mut'imden (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

 (Halkı) asabiyyet (soy-sop) davasına çağıran bizden değildir. Asabiyyet (soy-sop) davası uğrunda savaşan bizden değildir. Asabiyyet (soy-sop) davası uğruna ölen bizden değildir.

Müslim, imare 57; Nesaî tahrim 28; İbn Mace, fiten 7; Ahmed b. Hanbel, II, 306, 488.

5122- Hazret-i Ebû Mûsâ'dan (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

" Bir kavmin kız kardeşinin oğlu o kavimdendir."

Buharî, feraiz 24; Tirmizi, menakıb 65; Nesaî zekat 96; Darimi siyer. 81.

5123- Farslı (İranlı)lardan azatlı bir köle olan Ukbe'den demiştir ki: Al bu da benden. Ben Farslı bir gencim diyerek müşriklerden birine bir darbe indirdim. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): bana bakarak:

Al bu da benden, ben ensarlı bir gencim, deseydin ya? buyurdu.

İbn Mâce, hadis no: 2784.

١٢١ - بَاب فِي الْعَصَبِيَّة

٥١١٧ - حَدَّثَنَا الْنُّفَيْلِي، ثَنَا زُهَيْر؛ ثَنَا سَمَالَك بْن حَرْب، عَن عَبْد الْرَّحْمَن بْن عَبْد الْلَّه بْن مَسْعُوْد، عَن أَبِيْه قَال:

مَن نَصَر قَوْمَه عَلَى غَيْر الْحَق فَهُو كَالْبَعِيْر الَّذِي رَدَى فَهُو يُنْزَع بِذَنَبِه.

٥١١٨ - حَدَّثَنَا ابْن بَشَّار، ثَنَا أَبُو عَامِر، ثَنَا سُفْيَان، عَن سِمَاك بْن حَرْب، عَن عَبْد الْرَّحْمَن بْن عَبْد الْلَّه، عَن أَبِيْه، قَال:

انْتَهَيْت إِلَى الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم وَهُو فِي قُبَّة مِن أَدَم، فَذَكَر نَحْوَه.

٥١١٩ - حَدَّثَنَا مَحْمُوْد بْن خَالِد الْدِّمَشْقِي، قَال: ثَنَا الْفِرْيَابِي، قَال: ثَنَا سَلَمَة بْن بِشْر الْدِّمَشْقِي، عَن بِنْت وَاثِلَة بْن الْأَسْقَع أَنَّهَا سَمِعَت أَبَاهَا يَقُوْل: قُلْت: يَارَسُوْل الْلَّه، مَا الْعَصَبِيَّة؟ قَال: (أَن تُعِيْن قَوْمَك عَلَى الْظُّلْم).

٥١٢٠ - حَدَّثَنَا أَحْمَد بْن عَمْرِو بْن الْسَّرْح، ثَنَا أَيُّوْب بْن سُوَيْد، عَن أُسَامَة بْن زَيْد أَنَّه سَمِع سَعِيْد بْن الْمُسَيَّب يُحَدِّث، عَن سُرَاقَة بْن مَالِك بْن جُعْشُم الْمُدْلِجِي قَال:

خَطَبَنَا رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم فَقَال: (خَيْرُكُم الْمُدَافِع عَن عَشِيْرَتِه مَا لَم يَأْثَم).

قَال أَبُو دَاوُد: أَيُّوْب بْن سُوَيْد ضَعِيْف.

٥١٢١ - حَدَّثَنَا ابْن الْسَّرْح، ثَنَا ابْن وَهْب، عَن سَعِيْد بْن أَبِي أَيُّوْب، عَن مُحَمَّد بْن عَبْد الْرَّحْمَن الْمَكِّي يَعْنِي ابْن أَبِي لَبِيْبَة عَن عَبْد الْلَّه بْن أَبِي سُلَيْمَان، عَن جُبَيْر بْن مُطْعِم أَن رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم قَال: (لَيْس مِنَّا مَن دَعَا إِلَى عَصَبِيَّة، وَلَيْس مِنَّا مَن قَاتَل عَلَى عَصَبِيَّة، وَلَيْس مِنَّا مَن مَات عَلَى عَصَبِيَّة).

٥١٢٢ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْر بْن أَبِي شَيْبَة، ثَنَا أَبُو أُسَامَة، عَن عَوْف، عَن زِيَاد بْن مِخْرَاق، عَن أَبِي كِنَانَة، عَن أَبِي مُوْسَى قَال:

قَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (ابْن أُخْت الْقَوْم مِنْهُم).

٥١٢٣ - حَدَّثَنَا مُحَمَّد بْن عَبْد الْرَّحِيْم، ثَنَا الْحُسَيْن بَيْن مُحَمَّد، ثَنَا جَرِيْر بْن حَازِم، عَن مُحَمَّد بْن إِسْحَاق عَن دَاوُد بْن حُصَيْن، عَن عَبْد الْرَّحْمَن بْن أَبِي عُقْبَة، عَن أَبِي عُقْبَة وَكَان مَوْلَى مِن أَهْل فَارِس قَال:

شَهِدْت مَع رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم أُحُدْا، فَضَرَبَت رَجُلا مَن الْمُشْرِكِيْن، فَقُلْت: خُذْهَا مِنِّي وَأَنَا الْغُلَام الْفَارِسِي، فَالْتَفَت إِلَي رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم فَقَال: (فَهْلا قُلْت: خُذْهَا مِنِّي وَأَنَا الْغُلَام الْأَنْصَارِي).



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 120. Soy-Sop İle Övünme(nin Haramlığı) Hakkında Gelen Hadisler

5116- Hazret-i Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

(Aziz ve Celil olan) Allah, cahiliyye (döneminin) kibrini ve övünme adetini sizden giderdi. (İnsanlar iki kısımdır: Birincisi Allah katında övülmüş olan) takva sahibi mü'min (kimseler. İkincisi de Allah katında yerilmiş olan) bedbaht ve Allah'ın yolundan çıkmış (kimseler. Binaenaleyh siz (hepiniz) Ademoğlusunuz. Adem topraktan (yaratılmış)tır. (Allah'a yemin olsun ki) insanlar (ya bu) kavimler(i) ile övünmeyi bırakırlar -ki o kavimler (böyle cahiliyye adeti üzere yaşadıkları için şimdi) cehennem kömürlerinden bir kömürdürler- yahud da Allah katında burnuyla dışkı yuvarlayan bokböceğinden (mayıs böceğinden) daha değersiz bir hale düşerler."

Tirmizî. menakıb 74; Ahmed b. Hanbel, II, 361, 524.

١٢٠ - بَاب فِي الْتَّفَاخُر بِالْأَحْسَاب

٥١١٦ - حَدَّثَنَا مُوْسَى بْن مَرْوَان الْرَّقِّي، ثَنَا الْمُعَافَى، ح وَثَنَا أَحْمَد بْن سَعِيْد الْهَمْدَانِي، أَخْبَرَنَا ابْن وَهْب، وَهَذَا حَدِيْثُه، عَن هِشَام بْن سَعْد، عَن سَعِيْد بْن أَبِي سَعِيْد، عَن أَبِيْه، عَن أَبِي هُرَيْرَة قَال:

قَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (إِن الْلَّه [عَز وَجَل] قَد أَذْهَب عَنْكُم عُبِّيَّة الْجَاهِلِيَّة وَفَخْرَهَا بِالْآَبَاء، مُؤْمِن تَقِي، وَفَاجِر شَقِي، أَنْتُم بَنُو آَدَم، وَآَدَم مِن تُرَاب لَيَدَعَن رِجَال فَخْرَهُم بِأَقْوَام، إِنَّمَا هُم فَحْم مِن فَحْم جَهَنَّم، أَو لَيَكُوْنُن أَهْوَن عَلَى الْلَّه مَن الْجُعْلَان الَّتِي تَدْفَع بِأَنْفِهَا الْنَّتِن).



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget