Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 119. Kişinin Nesebini Kendi Velilerinden Başka Birine Nisbet Etmesi Hakkında (Gelen Hadisler)

5113- Ebû Osman dedi ki: Sa'd b. Mâlik bana dedi ki: Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'in " Her kim babası olmadığını bildiği halde babasından başkasını (babam diye) iddia ederse ona cennet haram olur." dediğini kulaklarım duydu, kalbim iyi belledi. (Ebû Osman sözlerine devam ederek) dedi ki: (Bu hadisi Sa'd'den duyduktan) kısa bir süre sonra Ebû Bekre ile karşılaştım ve hadisi kendisine okudum da (bana aynen Sa'd'in dediği gibi):

" Bunu Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'den kulaklarım duydu, kalbim de iyice belledi" dedi.

(Ravi) Âsim dedi ki ben (Ebû Osman'a)

Ey Ebû Osman! Senin yanında (bu hadisin doğruluğuna dair) iki kişi şahidlik etmiştir. Bu iki adam kimdir? dedim de:

Birisi Allah yolunda -yahut İslâm uğrunda- ilk ok atan kimsedir. Öbürü ise (Tai kalesi kuşatıldığı zaman) Tai'ten yaya olarak (Hazret-i Peygambere) gelip (Müslümanların safına katılan) yirmi küsur kişiden biridir" dedi ve (Ebû Bekre'yle ilgili bir takım) fazilet(ler)i anlattı.

Buharî, megazi 56. feraiz 29; Müslim, iman 114-115; İbn Mace, hudud 36; Darimî, siyer 82; Buyü 62, feraiz 2; Ahmed b. Hanbel, I, 169, 174, 170, V. 38, 46.

(Ebû Dâvûd dedi ki;)

Ennüeylî de:

" Bu hadisi (bana bizzat falan) haber verdi" sözünün geçtiği yerlerde (hadisin kesinlikle ravisinin ağzından işitilerek alındığını ifade eden) haddesenâ (bize bizzat kendisi haber verdi) ve haddesenî (bana bizzat kendisi haber verdi) kelimelerini kast ederek " Allah'a yemin olsun ki bu söz(ler) bana baldan daha tadıdır" derdi.

Ebû Ali dedi ki: Ben Ebû Dâvûd'u söyle derken işittim;

Ben Ahmed b. Hanbel'i -Küfe'itlerin rivâyeti açık değildir. (Bu hususta) Basralı'lar gibisini görmedim. Onlar bu hadisi Şube'den rivâyet ettiler, derken işittim.

5114- Hazret-i Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

" Bir kimse kendini azad eden kimselerin izni olmaksızın bir kavmi kendisine veli edinirse Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti onun üzerine olsun! Kıyamet gününde onun farz ve nafile hiçbir ibadeti kabul edilmeyecektir."

Müslim. Itk 18-19; Tırmizî, Vesaya 5; Darimî, siyer 83; Ahmed b. Hanbel, IV, 238, V, 267.

5115- Hazret-i Eıies İbn Mâlik'den demiştir ki: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle derken işittim:

" Her kim babasından başka bir adamın kendi babası olduğunu- iddia ederse yahutta (bir köle) kendisini efendilerinden başkasına nisbet ederse kıyamete kadar Allah'ın laneti sürekli olarak onun üzerine olsun."

Müslim, Itk 18-20; Tirmizî, Vesaya 5; Darimî, siyer 83: Ahmed b. Hanbel, IV,187, 238, V, 267.

١١٩ - بَاب فِي الْرَّجُل يَنْتَمِي إِلَى غَيْر مَوَالِيْه

٥١١٣ - حَدَّثَنَا الْنُّفَيْلِي، ثَنَا زُهَيْر، ثَنَا عَاصِم الْأَحْوَل قَال: حَدَّثَنِي أَبُو عُثْمَان قَال: حَدَّثَنِي سَعْد بْن مَالِك قَال: سَمِعْتُه أُذُنَاي وَوَعَاه قَلْبِي مِن مُحَمَّد صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم أَنَّه قَال:

(مِن ادَّعَى إِلَى غَيْر أَبِيْه وَهُو يَعْلَم أَنَّه غَيْر أَبِيْه فَالْجَنَّة عَلَيْه حَرَام) قَال: فَلَقِيْت أَبَا بَكْرَة فَذَكَرْت ذَلِك لَه فَقَال: سَمِعْتُه أُذُنَاي وَوَعَاه قَلْبِي مِن مُحَمَّد صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم.

قَال عَاصِم فَقُلْت: يَا أَبَا عُثْمَان، لَقَد شَهِد عِنْدَك رَجُلَان أَيُّمَا رَجُلَيْن، فَقَال: أَمَّا أَحَدُهُمَا فَأَوَّل مَن رَمَى بِسَهْم فِي سَبِيِل الْلَّه أَو فِي الْإِسْلام، يَعْنِي سَعْد بْن مَالِك، وَالْآخَر قَدِم مِن الْطَّائِف فِي بِضْعَة وَعِشْرِيْن رَجُلا عَلَى أَقْدَامِهِم، فَذَكَر فَضْلَا.

قَال أَبُو دَاوُد: قَال الْنُّفَيْلِي حَيْث حَدَّث بِهَذَا الْحَدِيْث: وَالْلَّه إِنَّه عِنْدِي أَحْلَى مِن الْعَسَل، يَعْنِي قَوْلَه حَدَّثَنَا وَحَدَّثَنِي.

قَال أَبُو عَلِي: وَسَمِعْت أَبَا دَاوْد يَقُوْل: سُمِعَت أَحْمَد يَقُوْل: لَيْس لِحَدِيْث أَهْل الْكُوْفَة نُوَر، قَال: وَمَا رَأَيْت مِثْل أَهْل الْبَصْرَة كَانُوْا تَعَلَّمُوه مِن شُعْبَة.

٥١١٤ - حَدَّثَنَا حَجَّاج بْن أَبِي يَعْقُوْب، ثَنَا مُعَاوِيَة يَعْنِي ابْن عَمْرِو ثَنَا زَائِدَة، عَن الْأَعْمَش، عَن أَبِي صَالِح، عَن أَبِي هُرَيْرَة، عَن الّنَبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم قَال: (مِن تَوَلَّى قَوْما بِغَيْر إِذْن مَوَالِيْه فَعَلَيْه لَعْنَة الْلَّه وَالْمَلَائِكَة وَالْنَّاس أَجْمَعِيْن، لَا يَقْبَل [الْلَّه] مِنْه يَوْم الْقِيَامَة [عَدْل وَلَا صَرْف]).

٥١١٥ - حَدَّثَنَا سُلَيْمَان بْن عَبْد الْرَّحْمَن الْدِّمَشْقِي، ثَنَا عُمَر بْن عَبْد الْوَاحِد، عَن عَبْد الْرَّحْمَن بْن يَزِيْد بْن جَابِر قَال: حَدَّثَنِي سَعِيْد بْن أَبِي سَعِيْد وَنَحْن بِّبَيْرُوْت، عَن أَنَس بْن مَالِك قَال:

سُمِعَت رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم يَقُوْل: (مِن ادَّعَى إِلَى غَيْر أَبِيْه أَو انْتَمَى إِلَى غَيْر مَوَالِيْه فَعَلَيْه لَعْنَة الْلَّه الْمُتَتَابِعَة إِلَى يَوْم الْقِيَامَة).



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 118. (Kalbe Gelen) Kuşkunun (Vesvesenin) Önlenmesi Hakkında (Gelen Hadisler)

5110- Ebû Zümeyl'den demiştir ki:

" Ben Hazret-i İbn Abbâs'a:

" Benim kalbimde hissettiğim bu duygu nedir? diye sordum."

Neymiş o! (Söyle de bilelim), dedi.

Ben de: Vallahi onu söylemem, dedim. Bunun üzerine bana:

Şüphe ile ilgili bir şey mi? (Yoksa) dedi ve gülerek:

" Bundan hiçbir kimse kurtulamamıştır, buyurdu. Nihayet aziz ve celîl olan Allah:

" Sana indirdiklerimizde şüphe ediyorsan, senden önce indirdiğimiz kitapları okuyanlara sor..."

Yunus (10), 94. âyet-i kerimesini indirdi. Bunun üzerine (Hazret-i İbn Abbâs) bana:

Eğer içinde bir şüphe hissedecek olursan:

" O hem evveldir, hem âhirdir, hem zahirdir, hem bâtındır ve o herşeyi bilendir."

Hadid (57)3. de buyurdu.

5111- Hazret-i Ebû Hüreyre'den demiştir ki: (Hazret-i Peygamberin) sahabîlerinden bazı kimseler (gelip):

" Ey Allah'ın Rasulü, biz içimizde söylenmesini (bile) büyük (bir suç) gördüğümüz birşey(ler) hissediyoruz, bi onu söyleyince (dünyanın tümüyle) bizim olmasını (bile) istemeyiz" dediler. (Bunun üzerine Hazret-i: Peygamber):

Demek böyle birşey hissetiniz öyle mi? dedi.

Evet, dediler. (Hazret-i Peygamber):

İşte bu, açık bir imandır, buyurdu.

Müslim, iman 132.

5112- Hazret-i İbn Abbâs'dan demiştir ki: Bir adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek:

Ey Allah'ın Rasulü, birimiz içinde kendisine (sıkıntı) veren (öyle) bir duygu hissediyor ki; onun (yanıp) kömür olması kendisine onu (başkalarına) söylemesinden daha sevimlidir, dedi. (Hazret-i Peygamber de:)

Allahu ekber, Allahü ekber, Allahü ekber. (Şeytanın) vesvese vermek için (kurduğu) tuzağını bozan Allah'a hamdolsun" cevabını verdi.

Ebû Dâvûd dedi ki: (Bu hadisin ravilerinden) İbn Kudâme (bu hadisi rivâyet ederken) " tuzağını bozan" kelimesi yerine " işini bozan" kelimesini rivâyet etti.

١١٨ - بَاب فِي رَد الْوَسْوَسَة

٥١١٠ - حَدَّثَنَا عَبَّاس بْن عَبْد الْعَظِيْم، ثَنَا الْنَّضْر بْن مُحَمَّد، ثَنَا عِكْرِمَة يَعْنِي ابْن عَمَّار قَال: وَثَنَا أَبُو زُمَيْل قَال:

سَأَلْت ابْن عَبّاس فَقُلْت مَا شَىْء أَجَدَّه فِي صَدْرِي؟ قَال: مَا هُو؟ قُلْت: وَالْلَّه مَا أَتَكَلَّم بِه، قَال: فَقَاال لِي: أَشَىْء مِن شَك؟ قَال: وَضَحِك، قَال: مَا نَجَا مِن ذَلِك أَحَد حَتَّى أَنْزَل الْلَّه [عَزَّوَجَل]: {فَإِن كُنْت فِي شَك مِّمَّا أَنْزَلْنَا إِلَيْك فَاسْأَل الَّذِيْن يَقْرَءُوْن الْكِتَاب مِن قَبْلِك} الْآَيَة. قَال: فَقَال لِي: إِذَا وَجَدْت فِي نَفْسِك شَيْئَا فَقُل: {هُو الْأَوَّل وَالْآَخِر وَالْظَّاهِر وَالْبَاطِن، وَهُو بِكُل شَىْء عَلِيِّم}.

٥١١١ - حَدَّثَنَا أَحْمَد بْن يُوْنُس، ثَنَا زُهَيْر، ثَنَا سُهَيْل، عَن أَبِيْه، عَن أَبِي هُرَيْرَة قَال:

جَاءَه نَاس مِن أَصْحَابِه فَقَالُوَا: يَارَسُوْل الْلَّه، نَجِد فِي أَنْفُسِنَا الْشَّىْء نُعَظِّم أَن نَّتَكَلَّم بِه أَو الْكَلَام بِه، مَا نُحِب أَن لَنَا وَأَنَّا تَكَلَّمْنَا بِه، قَال: (أَو قَد وَجَدْتُمُوْه؟) قَالُوْا: نَعَم، قَال: (ذَاك صَرِيْح الْإِيمانن).

٥١١٢ - حَدَّثَنَا عُثْمَان بْن أَبِي شَيْبَة وَابْن قُدَامَة بْن أَعْيَن قَالَا: ثَنَا جَرِيْر، عَن مَنْصُوْر، عَن ذَر، عَن عَبْد الْلَّه بْن شَدَّاد، عَن ابْن عَبَّاس قَال:

جَاء رَجُل إِلَى الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم فَقَال: يَارَسُوْل الْلَّه، إَن أَحَدَنَا يَجِد فِي نَفْسِه يُعَرِّض بِالْشَّىْء، لِأَن يَكُوْن حِمَمَة أُحِب إِلَيْه مِن أَن يَتَكَلَّم بِه، فَقَال: (الْلَّه أَكْبَر، الْلَّه أَكْبَر، الْلَّه أَكْبَر، الْحَمْد لِلَّه الَّذِي رَد كَيْدَه إِلَى الْوَسْوَسَة) قَال ابْن قُدَامَة: (رَد أَمْرَه) مَكَان (رَد كَيْدَه).



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 117. Kişinin Allah İsmini Vererek Diğer Bir Kişiye Sığınması

5108- Hazret-i İbn Abbâs'dan (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

" Her kim Allah ismini vererek (size) sığınacak olursa ona yardım ediniz. Her kim sizden Allah'(ın yüzü suyu) hürmetine (birşey) isterse ona (istediği şeyi) veriniz."

(Ebû Dâvûd dedi ki: Bu hadisi bana rivâyet eden şeyhlerimden biri olan) Ubeydullah (bu son cümleyi bana):

" Sizden Allah için (birşey) isteyene (istediği şeyi) veriniz." (seklinde) rivâyet etti. (Diğer şeyhimin rivavetinde geçen yüzü suyu hürmetine kelimesini rivâyet etmedi.)

5109- Hazret-i İbn Ömer'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

" Her kim Allah'ın ismini vererek size sığınırsa onu himayeniz altına alınız kim de sizden Allah için birşey isterse ona (isteğini) veriniz."

(Ebû Dâvûd dedi ki: Bu hadisi bana rivâyet eden üç şeyhden ikisi (Sehl ile Osman (bu cümleye ilave olarak):

" Sizi davet eden (in dâvetin)e icabet ediniz." (cümlesini de) rivâyet ettiler. Sonra şu cümleyi rivâyette üçüde birleştiler:

" Kim size bir iyilikte bulunursa siz de onu mükâatlandırınız." (Sözü geçen üç şeyhimden) Müsedded ile Osman yukarıdaki rivâyetlere ilâve olarak:

" Eğer (onu mükâfatlandıracak birşey) bulamazsanız, onun iyiliğini karşıladığınıza kanaat getirinceye kadar ona dua ediniz." (cümlesini de) rivâyet etti(ler).

Ebû Dâvûd, zekât 38; Nesaî, zekat 72; Ahmed b. Hanbel, II, 68, 96, 99, 127.

١١٧ - بَاب فِي الْرَّجُل يَسْتَعِيْذ مِن الْرَّجُل

٥١٠٨ - حَدَّثَنَا نَصْر بْن عَلِي وَعُبَيْد الْلَّه بْن عُمَر الْجُشَمِي قَالَا: ثَنَا خَالِد بْن الْحَارِث، ثَنَا سَعِيْد، قَال نَصْر: ابْن أَبِي عَرُوْبَة، عَن قَتَادَة، عَن أَبِي نَهِيْك،

عَن ابْن عَبَّاس أَن رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم قَال: ( مِن اسْتَعَاذ بِالْلَّه فَأَعِيْذُوْه، وَمَن سَأَلَكُم بِوَجْه الْلَّه فَأَعْطُوه) قَال عُبَيْد الْلَّه: (مِن سَأَلَكُم بِالْلَّه).

٥١٠٩ - حَدَّثَنَا مُسَدَّد وَسَهْل بْن بَكَّار قَالَا: ثَنَا أَبُو عَوَانَة، ح وَثَنا عُثْمَان بْن أَبِي شَيْبَة، ثَنَا جَرِيْر الْمَعْنَى عَن الْأَعْمَش، عَن مُجَاهِد، عَن ابْن عُمَر، قَال:

قَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (مِن اسْتَعَاذَكُم بِالْلَّه فَأَعِيْذُوْه، وَمَن سَأَلَكُم بِالْلَّه فَأَعْطُوه) وَقَال سَهْل وَعُثْمَان: (وَمَن دَعَاكُم فَّأَجِيْبُوْه) ثُم اتَّفَقُوْا (وَمَن أَتَى إِلَيْكُم مَعْرُوْفِا فَكَافِئُوه) قَال مُسَدَّد وَعُثْمَان: (فَإِن لَم تَجِدُوْا فَادْعُوا الْلَّه لَه حَتَّى تَعْلَمُوَا أَن قَد كَافَأْتُمُوه).



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget