Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 131. Yetimi Bağrına Basmanın Fazileti

5150- Hazret-i Sehl'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) orta parmağıyla baş parmağının yanında yer alan şehadet parmağını bitiştirerek:

" Yetimin geçimin üzerine alan ile ben cennette işte böyleyiz." buyurdu.

Buhari, takık 25, edeb 24; Müslim, zühd 42; Tirmizî, biır 14; Muvatta, şea'î 5; Ahmed b. Hanbel, II, 375, V, 333.

١٣١ - بَاب فِي مَن ضَم الْيَتِيْم

٥١٥٠ - حَدَّثَنَا مُحَمَّد بْن الصَّبَّاح بْن سُفْيَان، أَخْبَرَنَا عَبْد الْعَزِيْز يَعْنِي ابْن أَبِي حَازِم قَال: حَدَّثَنِي أَبِي، عَن سَهْل أَن الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم قَال: (أَنَا وَكَافِل الْيَتِيْم كَهَاتَيْن فَي الْجَنَّة) قَرْن بَيْن أَصْبُعَيْه الْوُسْطَى وَالَّتِي تَلِي الْإِبْهَام.



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 130. Yetimin Geçimini Üzerine Alan Kimsenin Fazileti Hakkında (Gelen Hadisler)

5146- Hazret-i İbn Abbâs'dan (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

" Her kimin bir kızı olur da onu diri diri toprağa gömmez, hor görmez, çocuğunu, -yani erkek çocuğunu- ona tercih etmezse, Allah onu cennete sokar."

(Bu hadisi rivâyet eden iki raviden biri olan Osman:) " Yani erkek çocuğunu" kelimesini rivâyet etmedi.

5147- Ebû Said el-Hudrî'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

" Her kim üç kızın geçimini üzerine alarak onları (İslâm terbiyesi üzere), terbiye eder, evlendirir ve (evlendirdikten sonra da) onlara (olan) iyiliğini sürdürürse onun için (mükâfat olarak) cennet vardır..."

Tirmizî, birr 13.

5148- (Yine) aynı senetle Süheyl (b. Ebi Salih)'den (bir de bir önceki hadisin) manası rivâyet edilmiştir. Bu rivâyete göre Hazret-i peygamber:

" Her kim) üç kız kardeşin yada üç kızın yahutta iki kızın veya iki kız kardeşin (geçimini üzerine alır da onları büyütür ve evlendirirse onun mükafatı cennettir)" buyurmuştur.

5149- Avf b. Mâlik el-Eşcaî'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

" Asil ve güzel olduğu halde kocasından dul kalıp da yetim çocukları için (onlar ev bark sahibi olup kendisinden) ayrılıncaya kadar yahutta (onlar) ölünceye kadar, kendini (kocaya varmaktan) alıkoyan (ve bu hususta karşılaştığı sıkıntılar sebebiyle) yanakları kararan kadınla ben kıyamet gününde (biribirimize yakınlıkta) şu ikisi gibiyiz."

(Ravi) Yezid, (bu hadisi rivâyet ederken Hazret-i Peygamber'in bu hadisi söylerken yaptığı hareketi aynen göstermek için) orta parmağıyla şehadet parmağına işaret etti.

١٣٠ - بَاب فِي فَضْل مَن عَال يَتِيْمَا

٥١٤٦ - حَدَّثَنَا عُثْمَان وَأَبُو بَكْر إِبْنَا أَبِي شَيْبَة، الْمَعْنَى قَالَا: ثَنَا أَبُو مُعَاوِيَة، عَن أَبِي مَالِك الْأَشْجَعِي عَن ابْن حُدَيْر، عَن ابْن عَبَّاس قَال:

قَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (مَن كَانَت لَه أُنْثَى فَلَم يَئِدْهَا وَلَم يُهِنْهَا وَلَم يُؤْثِر وَلَدَه عَلَيْهَا قَال: يَعْنِي الْذُّكُوْر أَدْخَلَه الْلَّه الْجَنَّة) وَلَم يَذْكُر عُثْمَان يَعْنِي الْذُّكُوْر.

٥١٤٧ - حَدَّثَنَا مُسَدَّد، ثَنَا خَالِد، ثَنَا سُهَيْل يَعْنِي ابْن أَبِي صَالِح عَن سَعِيْد الْأَعْشَى، قَال أَبُو دَاوُد: وَهُو سَعِيْد بْن عَبْد الْرَّحْمَن بْن مُكْمِل الْزُّهْرِي، عَن أَيُّوْب بْن بَشِيْر الْأَنْصَارِي، عَن أَبِي سَعِيْد الْخُدْرِي قَال:

قَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (مَن عَال ثَلَاث بَنَات فَأَدَّبَهُن وَزَوَّجَهُن وَأَحْسَن إِلَيْهِن فَلَه الْجَنَّة).

٥١٤٨ - حَدَّثَنَا يُوْسُف بْن مُوْسَى، ثَنَا جَرِيْر، عَن سُهَيْل بِهَذَا الْإِسْنَاد بِمَعْنَاه قَال: (ثَلَاث أَخَوَات، أَو ثَلَاث بَنَات، أَو بِنْتَان، أَو أُخْتَان).

٥١٤٩ - حَدَّثَنَا مُسَدَّد، ثَنَا يَزِيْد بْن زُرَيْع، ثَنَا الْنَّهَّاس بْن قَهْم قَال: حَدَّثَنِي شَدَّاد أَبُو عَمَّار، عَن عَوْف بْن مَالِك الْأَشْجَعِي قَال:

قَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (أَنَا وَامْرَأَة سَعْفَاء الْخَدَّيْن كَهَاتَيْن يَوْم الْقِيَامَة) وَأَوْمَأ يَزِيْد بِالْوُسْطَى وَالسَّبَّابَة (امْرَأَة آَمَت مِن زَوْجِهَا ذَات مَنْصِب وَجَمَال حَبَسَت نَفْسَهَا عَلَى يَتَامَاهَا حَتَّى بَانُوْا أَو مَاتُوْا).



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 129. Anne Ve Babaya İyilik Ve İtaat

5137- Hazret-i Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

" Hiçbir çocuk babasının hakkını ödeyemez. Ancak onu köle olarak bulup da satın alıp azad etmesi müstesna."

5138- (Hamza b. Abdullah b. Ömer'in) babasından demiştir ki: Nikâhımın altında bir kadın vardı. Kendisini seviyordum. (Babam) Ömer ise ondan hoşlanmıyordu. Bana:

Onu boşa dedi. Ben kabul etmedim. Bunun üzerine Ömer, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e varıp bunu kendisine anlattı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'de (bana):

Onu boşa, diye emretti.

Ebû Dâvûd. talak 10; Tirmizî talak 36; İbn Mâce, talak 36; Ahmed b. Hanbel, IV, 33, 211.

5139- (Behz b. Hakîm'in) dedesinden demiştir ki: (Hazret-i Peygambere):

Ey Allah'ın Rasulü kime iyilik edeyim? diye sordum da,

Annene, sonra annene, sonra (yine) annene, sonra babana sonra da sıra ile en yakınına ve en yakınına" dedi ve şöyle buyurdu:

" Bir adam (kendisini hürriyete kavuşturan) efendisinden (yahutta yakınından) yanında bulunan ihtiyaç fazlası o mal kıyamet gününde sahibinin yanına (zehirinin çokluğundan dolayı) başının kılları dökülmüş (zehirli) bir yılan olarak çağn(lıp getiri)lir."

Tirmizî, birr 1, İbn Mâce, edeb 1; Ahmed b. Hanbel, V, 3, 5.

Ebû Dâvûd der ki;

" Akra" tehirinden başının kılları dökülen demektir.

5140- (Kuleyb b. Menfaa'nın) dedesinden (rivâyet edildiğine göre) kendisi (birgün) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelip:

Ey Allah'ın resulü kime iyilik edeyim? demiş de, (Peygamber efendimiz):

Annene, (sonra) babana, (sonra) kizkardeşine, (sonra) erkek kardeşine ve (sözü geçen bu kimselerden) sonra gelen yakınma (iyilik et). Bu (yapılması) gereken bir vazifedir. (Bunlar) ilişkileri devam ettirilmesi gereken yakınlardır."

Müslim, birr 1; İbn Mâce, edeb 1; Ahmed b. Hanbel, V, 3, 5.

5141- Abdullah b. Amr)’dan (rivâyet edildiğine göre)Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem);

" Kişinin anne ve babasına lanet etmesi en büyük günahlardandır" buyurmuş da (kendisine);

" Ey Allah'ın Resulü, insan anne ve babasına nasıl lanet eder? demiş. (Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'de):

" Kişi bir adamın babasına lanet eder, o da onun babasına lanet eder. O (bir başkasının) annesine lanet eder, o da (onun) annesine lanet eder" buyurmuştur.

Buharî, edeb 4; Müslim, iman 146; Tirmizî, birr 4; Ahmed b. Hanbel II, 216.

5142- Ebû Üseyd Mâlik b. Rabia'dan demiştir ki: Biz (birgün) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın yanında iken huzuruna Seleme oğullarından bir adam gelip:

Ey Allah'ın Rasulü, anne ve babama ölümlerinden sonra da yapabileceğim iyilik kaldı mı? dedi.

Evet, onlara dua etmek, onlar için Allah'dan mağfiret dilemek, ölümlerinden sonra (varsa) ahidlerini (vasiyyetlerini) yerine getirmek, yakınlığı ancak onlar vasıtasıyla olan akrabalarla ilgilenip onlara karşı üzerine düşeni yapmak ve (onların) arkadaşlarına ikram ve hürmet etmek" buyurdu.

İbn Mâce, edeb 2.

5143- İbn Ömer'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

" Kişinin babası öldükten sonra baba dostlarına sılada bulunması iyiliklerin en iyisindendir."

Müslim, birr 11-13; Tirmizî, birr 5; Ahmed b. Hanbel, II, 88, 91, 97.

5144- Ebû't Tufeyl)’den demiştir ki: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i Ci'râne'de (ganimetler arasında bulunan) etleri bölüştürürken gördüm. O gün ben (yeni yetişmiş) bir gençtim ve (kesilmiş) deve kemikleri taşıyordum. O sırada karşıdan bir kadın çıkıverdi, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına geldi. Hazret-i Peygamber de abasını ona serdi. O da (abanın) üzerine oturdu. Ben (orada bulunanlara):

Bu da kim? diye sordum.

Kendisini emzirmiş olan süt annesidir, dediler.

5145- Ömer b. es-Sâib'in haber verdiğine göre (birgün) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) otururken süt babası çıkagelmiş, bunun üzerine (Hazret-i Peygamber) onun için elbisesinin bir ucunu yere sermiş, o da üzerine oturmuş, sonra süt annesi çıkagelmiş, (bu sefer de) elbisesinin öbür tarafını yırtıp onun altına sermiş, o da bunun üzerine oturmuş, sonra süt biraderi çıkagelmiş, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun için ayağa kalkmış ve onu önüne oturtmuş.

١٢٩ - بَاب فِي بِر الْوَالِدَيْن

٥١٣٧ - حَدَّثَنَا مُحَمَّد بْن كَثِيْر، أَخْبَرَنَا سُفْيَان قَال: حَدَّثَنِي سُهَيْل بْن أَبِي صَالِح، عَن أَبِيْه، عَن أَبِي هُرَيْرَة قَال:

قَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (لَّا يَجْزِي وَلَد وَالِدَه إِّلَا أَن يَجِدْه مَّمْلُوْكا فَيَشْتَرِيَه فَيُعْتِقَه).

٥١٣٨ - حَدَّثَنَا مُسَدَّد، ثَنَا يَحْيَى، عَن ابْن أَبِي ذِئْب قَال: حَدَّثَنِي خَالِي الْحَارِث، عَن حَمْزَة بْن عَبْد الْلَّه بْن عُمَر، عَن أَبِيْه قَال: كَانَت تَحْتِي امْرَأَة وَكُنْت أُحِبُّهَا، وَكَان عُمَر يَكْرَهُهَا، فَقَال لِي: طَلِّقْهَا فَأَبَيْت، فَأَتَى عُمَر الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم فَذَكَر ذَلِك لَه، فَقَال الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (طَلِّقْهَا).

٥١٣٩ - حَدَّثَنَا مُحَمَّد بْن كَثِيْر، أَخْبَرَنَا سُفْيَان، عَن بَهْز بْن حَكِيْم، عَن أَبِيْه، عَن جَدِّه قَال:

قُلْت يَارَسُوْل الْلَّه، مِن أَبَر؟ قَال: (أُمِّك، ثُم أُمُّك، ثُم أُمُّك، ثُم أَبَاك، ثُم الْأَقْرَب فَالْأَقْرَب) وَقَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (لَا يَسْأَل رَجُل مَوْلَاه مِن فَضْل هُو عِنْدَه فَيَمْنَعُه إِيَّاه إِلَا دُعِي لَه يَوْم الْقِيَامَة فَضْلُه الَّذِي مَنَعَه شُجَاعا أَقْرَع).

قَال أَبُو دَاوُد: الْأَقْرَع الَّذِي ذَهَب شَعْر رَأْسِه مِن الْسُّم.

٥١٤٠ - حَدَّثَنَا مُحَمَّد بْن عِيْسَى، ثَنَا الْحَارِث بْن مُرَّة، ثَنَا كُلَيْب بْن مَنْفَعَة عَن جَدِّه، أَنَّه أَتَى الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم فَقَال: يَارَسُوْل الْلَّه، مِن أَبَر؟ قَال: (أُمِّك وَأَبَاك وَأُخْتَك وَأَخَاك وَمَوْلَاك الَّذِي يَلِي ذَاك، حَق وَاجِب وَرَحِم مَوْصُوْلَة).

٥١٤١ - حَدَّثَنَا مُحَمَّد بْن جَعْفَر بْن زِيَاد قَال: أَخْبَرَنَا، ح وَثَنا عِبَاد بْن مُوُسَى قَال: ثَنَا إِبْرَاهِيْم بْن سَعْد، عَن أَبِيْه، عَن حُمَيْد بْن عَبْد الْرَّحْمَن، عَن عَبْد الْلَّه بْن عَمْرِو قَال:

قَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (إِن مِن أَكْبَر الْكَبَائِر أَن يَلْعَن الْرَّجُل وَالِدَيْه) قِيَل: يَارَسُوْل الْلَّه، كَيْف يَلْعَن الْرَّجُل وَالِدَيْه؟ قَال: (يَلْعَن أَبَا الْرَّجُل فَيَلْعَن أَبَاه وَيَلْعَن أُمَّه فَيَلْعَن أُمَّه).

٥١٤٢ - حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيْم بْن مَهْدِي وَعُثْمَان بْن أَبِي شَيْبَة وَمُحَمَّد بْن الْعَلَاء، الْمَعْنَى قَالُوْا: ثَنَا عَبْد الْلَّه بْن إِدْرِيْس، عَن عَبْد الْرَّحْمَن بْن سُلَيْمَان، عَن أُسَيْد بْن عَلِي بْن عُبَيْد مَوْلَى بَنِي سَاعِدَة، عَن أَبِيْه، عَن أَبِي أُسَيْد مَالِك بْن رَبِيْعَة الْسَّاعِدِي قَال: بَيِّنَا نَحْن عِنْد رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم إِذ جَاءَه رَجُل مِن بَنِي سَلَمَة فَقَال: يَارَسُوْل الْلَّه، هَل بَقِي مِن بِر أَبَوَي شَىْء أَبَرُّهُمَا بِه بَعْد مَوْتِهِمَا؟ قَال: (نَعَم، الصَّلَاة عَلَيْهِمَا وَالِاسْتِغْفَار لَهُمَا، وَإِنْفَاذ عَهْدِهِمَا مِن بَعْدِهِمَا، وُصْلَة الْرَّحِم الَّتِي لَا تُوَصَّل إِلَّا بِهِمَا، وَإِكْرَام صَدِيْقِهِمَا).

٥١٤٣ - حَدَّثَنَا أَحْمَد بْن مَنِيْع، ثَنَا أَبُو الْنَّضْر، ثَنَا الْلَّيْث بْن سَعْد، عَن يَزِيْد بْن عَبْد الْلَّه بْن أُسَامَة بْن الْهَاد، عَن عَبْد الْلَّه بْن دِيْنَار، عَن ابْن عُمَر، قَال:

قَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (إِن أَبَر الْبِر صِلَة الْمَرْء أَهْل وُد أَبِيْه بَعْد أَن يُوَلِّي).

٥١٤٤ - حَدَّثَنَا ابْن الْمُثَنَّى، ثَنَا أَبُو عَاصِم قَال: حَدَّثَنِي جَعْفَر بْن يَحْيَى بْن عُمَارَة بْن ثَوْبَان، أَخْبَرَنَا عُمَارَة بْن ثَوْبَان، أَن أَبَا الْطُّفَيْل أَخْبَرَه قَال:

رَأَيْت الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم يَقْسِم لَحْمَا بِالْجِعِرَّانَة قَال أَبُو الْطُّفَيْل: وَأَنَا يَوْمَئِذ غُلَام أَحْمِل عَظْم الْجَزُور، إِذ أَقْبَلَت امْرَأَة حَتَّى دَنَت إِلَى الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم فَبَسَط لَهَا رِدَاءَه، فَجَلَسْت عَلَيْه فَقُلْت: مِّن هِي؟ فَقَالُوَا: هَذِه أُمُّه الَّتِي أَرْضَعَتْه.

٥١٤٥ - حَدَّثَنَا أَحْمَد بْن سَعِيْد الْهَمْدَانِي، ثَنَا ابْن وَهْب قَال: حَدَّثَنِي عَمْرُو بْن الْحَارِث، أَن عُمَر بِن الْسَّائِب حَدَّثَه أَنَّه بَلَغَه أَن رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم كَان جَالِسَا يَوْمَا فَأَقْبَل أَبُوْه مِن الرَّضَاعَة، فَوَضَع لَه بَعْض ثَوْبِه فَقَعَد عَلَيْه، ثُم أَقْبَلَت أُمُّه فَوَضَع لَهَا شِق ثَوْبِه مِن جَانِبِه الْآَخَر فَجَلَسَت عَلَيْه، ثُم أَقْبَل أَخُوْه مِن الرَّضَاعَة، فَقَام [لَه] رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم فَأَجْلَسَه بَيْن يَدَيْه.



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget