Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 142. Selâmı Yaymak

5193- Hazret-i Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

" Varlığım elinde olan zata yemin olsun ki siz iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de (gerçek manada) iman etmiş olmazsınız.

Ben size, yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir iş göstereyim mi? Selâmı aranızda yayınız."

Buhârî. iman 20, istizan 8; Müslim, iman 93; Tirmizî, sıfatül-Kıyame 54; istizan I; İbn Mace, mukaddime 9; edeb 11, Ahmed b. Hanbel, 1,65, 167, II, 391, 446, 446, 477, 495, 512.

5194- Abdullah b. Âmir'den (rivâyet edildiğine göre) bir adam Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a:

İslâmın hangi hasleti daha hayırlıdır? diye sormuş da (Hazret-i Peygamber):

" Yemek yedirmen, ve tanıdığına da tanımadığına da selâm verınendir" buyurmuştur.

Buhârî, istizan 9, iman 6, 20; Müslim, iman 63; İbn Mâce, et'ime 1; Nesaî, iman 12; Ahmed b. Hanbel, 11,169-170, 196,295, 323,324,391,442,495,512.

١٤٢ - بَاب فِي إِفْشَاء الْسَّلَام

٥١٩٣ - حَدَّثَنَا أَحْمَد بْن أَبِي شُعَيْب، ثَنَا زُهَيْر، ثَنَا الْأَعْمَش، عَن أَبِي صَالِح، عَن أَبِي هُرَيْرَة قَال:

قَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِه لَا تَدْخُلُوَا الْجَنَّة حَتَّى تُؤْمِنُوَا وَلَا تُؤْمِنُوَا حَتَّى تَحَابُّوْا، أّفّلا أَدُلُّكُم عَلَى أَمْر إِذَا فَعَلْتُمُوْه تَحَابَبْتُم؟ أَفْشُوُا الْسَّلام بَيْنَكُم).

٥١٩٤ - حَدَّثَنَا قُتَيْبَة بْن سَعِيْد، ثَنَا الْلَّيْث، عَن يَزِيْد بْن أَبِي حَبِيْب، عَن أَبِي الْخَيْر، عَن عَبْد الْلَّه بْن عَمْرِو:

أَن رَجُلَا سَأَل رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: أَي الْإِسْلَام خَيْر؟ قَال: (تُطْعِم الْطَّعَام، وَتَقْرَأ الْسَّلام عَلَى مَن عَرَفْت وَمَن لَم تَعْرِف).



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 141. Kişinin (Evinde Genellikle) Açık-Saçık Bulunduğu Üç Vakitte (Evine Girmek İçin) İzin İstemenin Önemi

5191- Ubeydullah b. Ebi Yezid'den (rivâyet edildiğine göre, kendisi) Hazret-i İbn Abbâs'ı şöyle derken işitmiş:

(Bir âyet-i kerime vardır ki); insanların çoğu (sanki) onunla emr olunmamışlar (gibi hareket ediyorlar. Bu âyet) izin âyetidir. Ben şu cariyeme dahi (sözü geçen âyetin emri uyarınca üç vakitte) yanıma izin alarak girmesini emr ediyorum.

Ebû Dâvûd der ki: Aynı şekilde Hazret-i İbn Abbâs'dan bu hadisi (yani) üç vakitte evlere girerken izin istemeyi emrettiğini, Atâ da rivâyet etti.

5192- Hazret-i îkrime'den (rivâyet edildiğine göre) Irak halkından bir cemaatin Hazret-i İbn Abbâs'a:

Ey Abbâs'ın oğlu! İçinde bulunan emirlerle emrolunduğumuz halde, hiç kimsenin kendisiyle amel etmediği aziz ve celil olan Allah'ın şu:

" Ey iman edenler, sağ elinizin mâlik olduğu (köle ve cariyeler) bir de sizden olup da henüz bulûğ çağına girmemiş (küçük)ler (şu) üç vakitte, sabah namazından sonra (odanıza girecek olurlarsa) sizden izin istesinler. Bu vakitlerin dışında birbirinizin yanına girip-çıkmakta size de onlara da ne sizin üzerine bir vebal yoktur..." buyruğu hakkında görüşün nedir? diye sormuşlar.

El-Ka'nebî (yani râvi Abdullah b. Mesleme, bu âyet-i kerimeyi âyetin sonunda yer alan):

" Hakkıyla bilendir ve hikmet sahibidir" (kelimelerin) kadar okudu.

Hazret-i İbn Abbâs da şöyle demiş:

Allah mü'minlere karşı çok yumuşak ve merhametlidir. Örtünmeyi (bu nedenle onların sürekli örtünmelerini ister. Bu âyet-i kerime nazil olduğu sıralarda ise halkın) evlerinde perdeler ve özel hazırlanmış (kilitli) odalar da yoktu. Bazan hizmetçiler, çocuklar yahutta adamın (yanında, başkasından) öksüz kalmış kız çocuğu adam hanımı ile cinsi münasebette iken odasına giriverebiliyordu.

İşte bu yüzden (yüce) Allah bu açık saçıklık vakitlerinde onlara (odalara girmek için) izin istemeyi emretti. (Sonra da) onlara örtüyü ve hayrı getirdi. Ve ben (bu örtünme ve hayır geldikten sonra) bu âyetle amel eden bir kimseyi görmedim.

Ebû Dâvûd dedi ki: Ubeydullah ile Atâ rivâyet ettikleri (bir önceki) hadis, bu hadisi zayıflatmaktadır.

١٤١ - بَاب الاسْتِئْذَان فِي الْعَوْرَات الثَّلَاث

٥١٩١ - حَدَّثَنَا ابْن الْسَّرْح قَال: ثَنَا ح، وَثَنَا ابْن الصَّبَّاح بْن سُفْيَان، وَابْن عَبْدَة وَهَذَا حَدِيْثُه قَالَا: أَخْبَرَنَا سُفْيَان، عَن عُبَيْد الْلَّه بْن أَبِي يَزِيْد، سَمِع ابْن عَبَّاس يَقُوْل: لَم يُؤْمَر بِهَا أَكْثَر الْنَّاس آَيَة الْإِذْن، وَإِنِّي لَآَمُر جَارِيَتِي هَذِه تَسْتَأْذِن عَلَي.

قَال أَبُو دَاوُد: وَكَذَلِك رَوَاه عَطَاء، عَن ابْن عَبَّاس يَأْمُر بِه.

٥١٩٢ - حَدَّثَنَا عَبْد الْلَّه بْن مَسْلَمَة، ثَنَا عَبْد الْعَزِيْز يَعْنِي ابْن مُحَمَّد عَن عَمْرِو يَعْنِي ابْن أَبِي عَمْرو عَن عِكْرِمَة أَن نَفَرَا مِن أَهْل الْعِرَاق قَالُوْا: يَا ابْن عَبَّاس! كَيْف تَرَى فِي هَذِه الْآَيَة الَّتِي أَمَرَنَا فِيْهَا بِمَا أُمِرْنَا، وَلَا يَعْمَل بِهَا أَحَد؟ قَوْل الْلَّه عَزَّوَجَل: {يَا أَيُّهَا الَّذِيْن آَمَنُوْا لِيَسْتَأْذِنْكُم الَّذِيْن مَلَكَت أَيْمَانُكُم وَالَّذِين لَم يَبْلُغُوْا الْحُلُم مِنْكُم ثَلَاث مَرَّات مِن قَبْل صَلَاة الْفَجْر وَحِيْن تَضَعُوْن ثِيَابَكُم مِّن الْظَّهِيْرَة وَمِن بَعْد صَلَاة الْعِشَاء ثَلَاث عَوْرَات لَّكُم لَيْس عَلَيْكُم وَلَا عَلَيْهِم جُنَاح بَعْدَهُن طَوَّافُون عَلَيْكُم} قَرَأ الْقَعْنَبِي إِلَى {عَلِيِّم حَكِيْم} قَال ابْن عَبَّاس: إِن الْلَّه حَلِيْم رَحِيْم بِالْمُؤْمِنِيْن يُحِب السِّتْر، وَكَان الْنَّاس لَيْس لِّبُيُوْتِهِم سُتُوْر وَلَا حِجَال، فَرُبَّمَا دَخَل الْخَادِم أَو الْوَلَد أَو يَتِيْمَة الْرَّجُل وَالْرَّجُل عَلَى أَهْلِه، فَأَمَرَهُم الْلَّه بِالِاسْتِئْذَان فِي تِلْك الْعَوْرَات، فَجَاءَهُم الْلَّه بِالْسُّتُوْر وَالْخَيْر، فَلَم أَر أَحَدا يَعْمَل بِذَلِك بَعْد.

قَال أَبُو دَاوُد: وَحَدِيْث عُبَيْد الْلَّه وَعَطَاء يُفْسِد هَذَا الْحَدِيْث.

أَبْوَاب الْسَّلَام



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 140. Kişinin (Bir Yere) Davetli Olması (Oraya Girebilmesi İçin) İzin (Sayılır) mı?

5189- Hazret-i Ebû Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: Bir kimsenin diğer bir kimseye (davet için) elçisi(ni göndermesi, o kimsenin evine girmesine) izin vermesi demektir."

5190- Hazret-i Hüreyre'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

" Biriniz bir yemeğe davet edilir de ( o davete ev sahibinin gönderdiği) elçiyle gelirse bu (eve girmek hususunda) kendisi için bir izindir."

Ebû Dâvûd dedi ki: Denildiğine göre Katâde, Ebû Rafi’den hiçbir şey gitmemiştir.

Ebû Ali el Lulüî dedi ki: Ben Ebû Dâvûd'u şöyle derken işittim. " Katâde Ebû Rafî’den hiçbir şey işitmemiştir."

١٤٠ - بَاب فِي الْرَّجُل يُدْعَى أَيَكُوْن ذَلِك إِذْنَه؟

٥١٨٩ - حَدَّثَنَا مُوْسَى بْن إِسْمَاعِيْل، ثَنَا حَمَّاد، عَن حَبِيْب وَهِشَام، عَن مُحَمَّد، عَن أَبِي هُرَيْرَة أَن الْنَّبِي صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم قَال: (رَسُوْل الْرَّجُل إِلَى الْرَّجُل إِذْنُه).

٥١٩٠ - حَدَّثَنَا حُسَيْن بْن مُعَاذ، ثَنَا عَبْد الْأَعْلَى، ثَنَا سَعِيْد، عَن قَتَادَة، عَن أَبِي رَافِع، عَن أَبِي هُرَيْرَة

أَن رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم قَال: (إِذَا دُعِي أَحَدُكُم إِلَى طَعَام فَجَاء مَع الْرَّسُوْل، فَإِن ذَلِك لَه إِذْن).

قَال أَبُو عَلِي الْلُّؤْلُؤِي: سُمِعَت أَبَا دَاوُد يَقُوْل: قَتَادَة لَم يَسْمَع مِن أَبِي رَافِع شَيْئا.



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget