Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 169. Bina Konusunda (Gelen Hadisler)

5235- Abdullah b. Âmir'den demiştir ki:

(Birgün) annemle birlikte bana ait duvarı çamurla tamir ederken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) uğradı " Ey Abdullah bu nedir? dedi. Ben de:

Ey Allah'ın Rasûlü tamirine uğraştığım birşeydir. Cevabını verdim. Bunun üzerine:

(Sana gelmekte olan ölüm) iş(i) buna gelecek olan yıkılma işinden daha da sür'atlidir, buyurdu.

Tirmizî, zühd 25; İbn Mâce, zühd 13; Ahmed b. Hanbel, II, 161.

5236- Abdullah b. Âmir'den demiştir ki:

Biz (birgün annemle birlikte) yıkılmaya yüz tutmuş bize ait ahşap bir evi tamire çalışırken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanıma uğrayıp:

Bu nedir, dedi, biz de:

Yıkılmaya yüz tutmuş bize ait bir evdir. Onu tamire çalışıyoruz dedik. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (sana gelmekte olan ölüm) " İş (in)in (bu binaya gelecek olan yıkılma) işinden daha da acele (geleceğini) zannediyorum" buyurdu.

5237- Hazret-i Enes b. Mâlik'den (rivâyet edildiğine göre) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) birgün dışarı çıkıp yüksek bir kubbe görmüş de:

" Bu (da) ne? (böyle)? demiş. (Orada bulunan) sahâbîler de kendisine:

(Bu kubbe) ensardan falanca kişiye aittir, demişler, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hoşlanmadığı bu işi içinde saklayarak sükût etmiş. Nihayet (bu kubbenin) sahibi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelip halkın içinde selâm vermiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de ondan yüz çevirmiş. (Adam selâmının alınmadığını anlayınca) bu selâm verme işini defalarca tekrarlamış. Nihayet adam (her defasında da selâmının alınmadığını görünce) Hazret-i Peygamberdeki öfkeyi ve kendinden yüz çevirdiğini sezmiş ve durumu arkadaşlarına (açarak) dert yanmış ve:

" Vallahi ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i(n bu davranışını) yadırgadım" demiş, onlar da:

(Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) dışarı çıktı senin bu kubbeni (yüksek bir halde) gördü (de ondan böyle yaptı)" demişler. Bunun üzerine adam hemen kubbesini dönüp yıkmış, yerle bir etmiş. Derken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) birgün (yine) dışarı çıkmış bu kubbeyi göremeyince (oradakilere):

Kubbeye ne oldu? diye sormuş (onlar da:)

Onun sahibi bize senin kendisinden yüz çevirdiğinden sızlandı. (Gidip) onu yıktı" demişler (Hazret-i Peygamber de:)

İhtiyaç fazlası her bina sahibi üzerine bir vebaldir" buyurmuş.

Tirmizî, kıyame 39; İbn Mâce, zühd 13.

١٦٩ - بَاب [مَا جَاء] فِي الْبِنَاء

٥٢٣٥ - حَدَّثَنَا مُسَدَّد بْن مُسَرْهَد، ثَنَا حَفْص، عَن الْأَعْمَش، عَن أَبِي الْسَّفَر، عَن عَبْد الْلَّه بْن عَمْرِو، قَال: مَر بِي رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم وَأَنَا أُطَيِّن حَائِطَا لِي أَنَا وَأُمِّي فَقَال: (مَا هَذَا يَا عَبْد الْلَّه؟) فَقُلْت: يَارَسُوْل الْلَّه، شَىْء أَصْلَحَه، فَقَال: (الْأَمْر أَسْرَع [لَك] مِن ذَاك).

٥٢٣٦ - حَدَّثَنَا عُثْمَان بْن أَبِي شَيْبَة وَهَنَّاد، الْمَعْنَى قَالَا: ثَنَا أَبُو مُعَاوِيَة، عَن الْأَعْمَش بِإِسْنَادِه بِهَذَا قَال:

مَر عَلَي رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم وَحَن نُعَالِج خُصَّا لَنَا وَهِي، فَقَال: (مَا هَذَا؟) فَقُلْنَا: خُص لَنَا وَهِي فَنَحْن نُصْلِحُه، فَقَال رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم: (مَا أَرَى الْأَمْر إِلَا أَعْجَل مِن ذَلِك).

٥٢٣٧ - حَدَّثَنَا أَحْمَد بْن يُوْنُس، ثَنَا زُهَيْر، ثَنَا عُثْمَان بْن حَكِيْم، أَخْبَرَنِي إِبْرَاهِيْم بْن مُحَمَّد بْن حَاطِب الْقُرَشِي، عَن أَبِي طَلْحَة الْأَسَدِي، عَن أَنَس بْن مَالِك أَن رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم خَرَج فَرَأَى قُبَّة مُشْرِفَة فَقَال: (مَا هَذِه؟) قَال لَه أَصْحَابُه: هَذِه لِفُلَان رَجُل مِن الْأَنْصَار، قَال: فَسَكَت وَحَمَلَهَا فِي نَفْسِه، حَتَّى إِذَا جَاء صَاحِبُهَا رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم يُسَلِّم عَلَيْه فِي الْنَّاس أَعْرَض عَنْه، صَنَع ذَلِك مِرَارَا حَتَّى عَرَف الْرَّجُل الْغَضَب فِيْه وَالْإِعْرَاض عَنْه، فَشَكَا ذَلِك إِلَى أَصْحَابِه فَقَال: وَالْلَّه إِنِّي لَأُنْكِر رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم، قَالُوْا: خَرَج فَرَأَى قُبَّتَك، قَال: فَرَجَع الْرَّجُل إِلَى قُبَّتِه فَهَدَمَهَا حَتَّى سَوَّاهَا بِالْأَرْض، فَخَرَج رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم ذَات يَوْم فَلَم يَرَهَا قَال: (مَا فَعَلَت الْقُبَّة؟) قَالُوْا: شَكَا إِلَيْنَا صَاحِبُهَا إِعْرَاضَك عَنْه، فَأَخْبَرْنَاه فَهَدَمَهَا فَقَال: (أَمَا إِن كُل بِنَاء وَبَال عَلَى صَاحِبِه إِلَا مَا لَا، إِلَا مَا لَا) يُعْنَى مَا لَا بُد مِنْه.



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 168. Bir Kimsenin Diğer Bir Kimseye: "Allah Sen(in Yüzünü) Güldür(meye Devam Et)sin" Demesinin Hükmü

5234- (Abdullah b. Kinane İbn Abbâs b. Mirdas'ın) dedesinden demiştir ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) güldü de Ebû Bekir (radıyallahü anh) - yahutta- Ömer (radıyallahü anh) kendisine:

Allah sen(in yüzünü) güldür(meye devam et)sin, dedi.

İbn Mâce, menasik, 56.

١٦٨ - بَاب فِي الْرَّجُل يَقُوْل لِلْرَّجُل: أَضْحَك الْلَّه سِنَّك

٥٢٣٤ - حَدَّثَنَا عِيْسَى بْن إِبْرَاهِيْم الْبِرَكِي، وَسَمِعْتُه مِن أَبِي الْوَلِيّد الطَّيَالِسِي، وَأَنَا لِحَدِيْث عِيْسَى أَضْبَط قَال: ثَنَا عَبْد الْقَاهِر بْن الْسَّرِي يَعْنِي السُّلَمِي ثَنَا ابْن كِنَانَة بْن عَبَّاس بْن مِرْدَاس عَن أَبِيْه، عَن جَدِّه قَال:

ضَحِك رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم، فَقَال لَه أَبُو بَكْر وَعُمَر: أَضْحَك الْلَّه سِنَّك! وَسَاق الْحَدِيْث.



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 167. Bir Kimsenin Diğer Bir Kimseye "Lebbeyk: Buyur Emrindeyim" Demesinin Hükmü

5233- Ebû Hemmâm Abdillah b. Yesar'den (rivâyet edildiğine göre); Ebû Abdurrahman el-Fihrî şöyle demiştir:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'le birlikte Huneyn'de bulundum. Şiddetli sıcağın iyice kızıştığı bir günde yolculuk ediyorduk. (Bir ara) bir ağacın gölgesi altına indik. Güneş (batıya) kayınca harp aletlerimi (teçhizatımı) kuşandım ve atıma bindim. (Doğru) çadırında bulunan Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ın yanına geldim:

" Esselâmü aleyküm Ya Resûlallah ve rahmetullahi ve berekâtühü: Ey Allah'ın Resulü Allahın selâmı rahmeti ve bereketleri senin üzerine olsun, (savaş için) öğle sonu yola çıkma vakti geldi dedim. Evet, dedi, sonra (Hazret-i Bilâl'e):

Ey Bilal! haydi kalk, buyurdu. Bunun üzerine (Hazret-i Bilal) hemen:

" Lebbeyk ve sa'deyk ve ene fadâük (:Buyur ben sana feda olayım)" diyerek ağacın altından (hızla) sıçradı. Sanki gölgesi bir kuş gölgesi gibi (küçük ve ince) idi. (Hazret-i Peygamber de:)

Bana atımı eğerle, buyurdu. (Hazret-i Bilal) hemen iki tarafı lifden olan böbürlenme ve gösterişten uzak bir eğer çıkardı (ve atı eğerledi). Hazret-i Peygamber de (ata) bindi. Biz de (atlarımıza) bindik (ve yola koyulduk). Sonra Ebû Abdurrahman hadisi (sonuna kadar) rivâyet etti.

Ebû Dâvûd dedi ki: Ebû Abdurrahman el-Fihrî'nin bu hadisten başka (rivâyet ettiği) bir hadis yoktur. Bu hadis (kendi sahasında) çok mahir (bir kimse) olan (Yala b. Atâ)’nındır. Onu (kendisinden talebesi) Hammâd b. Seleme rivâyet etti.

Ahmed b. Hanbel. V, 286.

١٦٧ - بَاب [فِي] الْرَّجُل يُنَادِي الْرَّجُل فَيَقُوْل: لَبَّيْك [وَسَعْدَيْك]

٥٢٣٣ - حَدَّثَنَا مُوْسَى بْن إِسْمَاعِيْل، ثَنَا حَمَّاد، أَخْبَرَنَا يَعْلَى بْن عَطَاء، عَن أَبِي هَمَّام عَبْد الْلَّه بْن يَسَار أَن أَبَا عَبْد الْرَّحْمَن الْفِهْرِي قَال:

شَهِدْت مَع رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم حُنَيْنَا، فَسِرْنَا فِي يَوْم قَائِظ شَدِيْد الْحَر، فَنَزَلْنَا تَحْت ظِل الْشَّجَر، فَلَمَّا زَالَت الْشَّمْس لَبِسْت لَأْمَتِي وَرَكِبْت فَرَسِي، فَأَتَيْت رَسُوْل الْلَّه صَلَّى الْلَّه عَلَيْه وَسَلَّم وَهُو فِي فُسْطَاطِه فَقُلْت: الْسَّلَام عَلَيْك يَارَسُوْل الْلَّه وَرَحْمَة الْلَّه وَبَرَكَاتُه، قَد حَان الْرَّوَاح قَال: (أَجَل) ثُم قَال: (يَا بِلَال [قُم)] فَثَار مِن تَحْت سَمُرَة كَأَن ظِلَّه ظِل طَائِر، فَقَال: لَبَّيْك وَسَعْدَيْك وَأَنَا فِدَاؤُك، فَقَال: (أَسْرَج لِي الْفَرَس) فَأَخْرَج سُرُجَا دَفَّتَاه مِن لِيْف لَيْس فِيْه أَشَر وَلَا بَطَر، فَرَكِب وَرَكِبْنَا وَسَاق الْحَدِيْث.

قَال أَبُو دَاوُد: أَبُو عَبْد الْرَّحْمَن الْفِهْرِي لَيْس لَه إِلَّا هَذَا الْحَدِيْث، وَهُو حَدِيْث نَبِيِّل جَاء بِه حَمَّاد بْن سَلَمَة.



H A D İ S
K Ü T Ü P / H A N E S İ

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget