Küsûf Namazı Kılma Şekli - 4
12- Küsûf Namazı Kılma Şekli - 4
1487- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Benden bir şey istemeye gelen bir Yahudi kadını:
(Allah seni kabir azabından korusun) dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) gelince, (Ey Allah’ın Rasûlü! insanlara kabirde azâb ediliyor mu?) diye sordum. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
(Allah’a sığınırım) dedi. Hemen bir binite bindi, (o anda) Güneş tutulmuştu. Ben kadınlarla beraber odaların arasında idim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) merkebinden inerek namazgaha geldi ve insanlara namaz kıldırdı. Namazda kıyamı uzattı sonra rükû’ya gitti rükû’u da uzattı sonra başını rükû’dan kaldırdı ve yine kıyamı uzattı sonra rükû’a gitti rükû’unu yine uzattı sonra başını rükû’dan kaldırdı ve yine kıyamını uzattı sonra secdeye vardı, secdesini uzattı sonra tekrar ayağa kalktı, bu duruşu öncekinden daha kısaydı sonra tekrar rükû’a gitti, bu rükû’u öncekinden daha kısaydı sonra başını kaldırdı, bu duruşu önceki duruşundan daha kısa idi sonra rükû’a gitti, bu rükû’u önceki rükû’undan daha kısa idi sonra başını rükû’dan kaldırdı ve ayakta durdu, bu duruşu da öncekinden daha kısa idi. Böylece dört rükû’ ve dört secde yapmış oldu, (bu esnada) güneş te açılmıştı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
(Deccal fitnesi ve imtihanı gibi kabirde de fitneye uğrayıp imtihana çekileceksiniz.) Âişe diyor ki: Bu olaydan sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kabir azabından Allah’a sığındığını duydum.) (Buhârî, Küsûf: 7; Müslim, Küsûf: 2)
1488- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, (Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem), zemzem kuyusu yanında Güneş tutulma namazı kıldı ve namazda dört rükû’ ve dört secde yaptı.) (Müslim, Küsûf: 1; Ebû Dâvûd, Salat: 262)
1489- Câbir b. Abdullah (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında çok sıcak bir günde Güneş tutulmuştu. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabına küsûf namazı kıldırdı. Namazda kıyamı o kadar uzattı ki bazıları bayılmaya başladı sonra rükû’ yaptı, onu da uzattı sonra kalktı ve kıyamı yine uzattı sonra tekrar rükû’a vardı ve yine uzattı sonra doğruldu, kıyamını yine uzattı sonra iki secde yaptı sonra kalktı ve birinci rekattaki gibi yaptı, bir ara ilerlemeye sonra da gerilemeye başladı. Böylece dört rükû’ dört secde yapmış oldu. Namazdan sonra şöyle buyurdu:
(Onlar Güneş ve Ayın sadece büyüklerden bir büyüğün ölümüyle tutulacağını söylüyorlardı. Halbuki onlar Allah’ın varlığının ve birliğinin alametlerindendir. Onların tutulduklarını gördüğünüzde açılıncaya kadar namaz kılınız.) (Müslim, Küsûf: 3; Buhârî, Küsûf: 10)
١٢ - باب نَوْعٌ آخَرُ
١٤٨٧ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَلِيٍّ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ، - هُوَ الأَنْصَارِيُّ - قَالَ سَمِعْتُ عَمْرَةَ، قَالَتْ سَمِعْتُ عَائِشَةَ، تَقُولُ جَاءَتْنِي يَهُودِيَّةٌ تَسْأَلُنِي فَقَالَتْ أَعَاذَكِ اللَّهُ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ . فَلَمَّا جَاءَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَيُعَذَّبُ النَّاسُ فِي الْقُبُورِ فَقَالَ عَائِذًا بِاللَّهِ فَرَكِبَ مَرْكَبًا - يَعْنِي - وَانْخَسَفَتِ الشَّمْسُ فَكُنْتُ بَيْنَ الْحُجَرِ مَعَ نِسْوَةٍ فَجَاءَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم مِنْ مَرْكَبِهِ فَأَتَى مُصَلاَّهُ فَصَلَّى بِالنَّاسِ فَقَامَ فَأَطَالَ الْقِيَامَ ثُمَّ رَكَعَ فَأَطَالَ الرُّكُوعَ ثُمَّ رَفَعَ رَأْسَهُ فَأَطَالَ الْقِيَامَ ثُمَّ رَكَعَ فَأَطَالَ الرُّكُوعَ ثُمَّ رَفَعَ رَأْسَهُ فَأَطَالَ الْقِيَامَ ثُمَّ سَجَدَ فَأَطَالَ السُّجُودَ ثُمَّ قَامَ قِيَامًا أَيْسَرَ مِنْ قِيَامِهِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَكَعَ أَيْسَرَ مِنْ رُكُوعِهِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَفَعَ رَأْسَهُ فَقَامَ أَيْسَرَ مِنْ قِيَامِهِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَكَعَ أَيْسَرَ مِنْ رُكُوعِهِ الأَوَّلِ ثُمَّ رَفَعَ رَأْسَهُ فَقَامَ أَيْسَرَ مِنْ قِيَامِهِ الأَوَّلِ فَكَانَتْ أَرْبَعَ رَكَعَاتٍ وَأَرْبَعَ سَجَدَاتٍ وَانْجَلَتِ الشَّمْسُ فَقَالَ ( إِنَّكُمْ تُفْتَنُونَ فِي الْقُبُورِ كَفِتْنَةِ الدَّجَّالِ ) . قَالَتْ عَائِشَةُ فَسَمِعْتُهُ بَعْدَ ذَلِكَ يَتَعَوَّذُ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ .
١٤٨٨ - أَخْبَرَنَا عَبْدَةُ بْنُ عَبْدِ الرَّحِيمِ، قَالَ أَنْبَأَنَا ابْنُ عُيَيْنَةَ، عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ، عَنْ عَمْرَةَ، عَنْ عَائِشَةَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم صَلَّى فِي كُسُوفٍ فِي صُفَّةِ زَمْزَمَ أَرْبَعَ رَكَعَاتٍ فِي أَرْبَعِ سَجَدَاتٍ .
١٤٨٩ - أَخْبَرَنَا أَبُو دَاوُدَ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو عَلِيٍّ الْحَنَفِيُّ، قَالَ حَدَّثَنَا هِشَامٌ، صَاحِبُ الدَّسْتَوَائِيِّ عَنْ أَبِي الزُّبَيْرِ، عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ كَسَفَتِ الشَّمْسُ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي يَوْمٍ شَدِيدِ الْحَرِّ فَصَلَّى رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بِأَصْحَابِهِ فَأَطَالَ الْقِيَامَ حَتَّى جَعَلُوا يَخِرُّونَ ثُمَّ رَكَعَ فَأَطَالَ ثُمَّ رَفَعَ فَأَطَالَ ثُمَّ رَكَعَ فَأَطَالَ ثُمَّ رَفَعَ فَأَطَالَ ثُمَّ سَجَدَ سَجْدَتَيْنِ ثُمَّ قَامَ فَصَنَعَ نَحْوًا مِنْ ذَلِكَ وَجَعَلَ يَتَقَدَّمُ ثُمَّ جَعَلَ يَتَأَخَّرُ فَكَانَتْ أَرْبَعَ رَكَعَاتٍ وَأَرْبَعَ سَجَدَاتٍ كَانُوا يَقُولُونَ إِنَّ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ لاَ يَخْسِفَانِ إِلاَّ لِمَوْتِ عَظِيمٍ مِنْ عُظَمَائِهِمْ وَإِنَّهُمَا آيَتَانِ مِنْ آيَاتِ اللَّهِ يُرِيكُمُوهُمَا فَإِذَا انْخَسَفَتْ فَصَلُّوا حَتَّى تَنْجَلِيَ .