بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
36- Ölüye Başka Birinin Gömleğini Giydirmek
1904- Muhammed b. Sirin (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Ümmü Atiye, Ensar’dan bir kadındı, oğlunu görmek için buraya kadar gelmişti fakat ona ulaşıp göremedi. Ümmü Atiyye bize şunları anlattı:
(Biz kızını yıkarken Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanımıza geldi ve şöyle buyurdu:
(Onu su ve sidr ile üç, beş veya gerek duyarsanız daha fazla yıkayınız. Son yıkayışınızda kafur veya ona benzer bir koku kullanınız, bitirince de bana haber veriniz) buyurdu. Biz de yıkama işini bitirince haber verdik, bize Hakve isimli gömleğini verdi ve:
(Bunu ona giydiriniz) buyurdu. (İbn Mâce, Cenaiz: 8; Ebû Dâvûd, Cenaiz: 33)
1905- Yine Ümmü Atiyye (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kızlarından biri vefat etmişti de bize:
(Onu üç, beş ve gerekirse daha fazla yıkayınız, su ile sidr ile yıkayın. Son yıkayışınızda da kâfûr veya kâfûra benzeyen bir koku ile kokulayın. Yıkama işini bitirince de Bana haber verin) dedi. Biz de işi bitirince haber verdik o da bize Hıkve denilen gömleğini verdi ve:
(Bunu ona giydirin) buyurdu. (İbn Mâce, Cenaiz: 8; Ebû Dâvûd, Cenaiz: 33)
٣٦ - باب الإِشْعَارِ
١٩٠٤ - أَخْبَرَنَا يُوسُفُ بْنُ سَعِيدٍ، قَالَ حَدَّثَنَا حَجَّاجٌ، عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ، قَالَ أَخْبَرَنِي أَيُّوبُ بْنُ أَبِي تَمِيمَةَ، أَنَّهُ سَمِعَ مُحَمَّدَ بْنَ سِيرِينَ، يَقُولُ كَانَتْ أُمُّ عَطِيَّةَ امْرَأَةٌ مِنَ الأَنْصَارِ قَدِمَتْ تُبَادِرُ ابْنًا لَهَا فَلَمْ تُدْرِكْهُ حَدَّثَتْنَا قَالَتْ دَخَلَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم عَلَيْنَا وَنَحْنُ نَغْسِلُ ابْنَتَهُ فَقَالَ ( اغْسِلْنَهَا ثَلاَثًا أَوْ خَمْسًا أَوْ أَكْثَرَ مِنْ ذَلِكَ إِنْ رَأَيْتُنَّ بِمَاءٍ وَسِدْرٍ وَاجْعَلْنَ فِي الآخِرَةِ كَافُورًا أَوْ شَيْئًا مِنْ كَافُورٍ فَإِذَا فَرَغْتُنَّ فَآذِنَّنِي ) . فَلَمَّا فَرَغْنَا أَلْقَى إِلَيْنَا حَقْوَهُ وَقَالَ ( أَشْعِرْنَهَا إِيَّاهُ ) . وَلَمْ يَزِدْ عَلَى ذَلِكَ . قَالَ لاَ أَدْرِي أَىُّ بَنَاتِهِ . قَالَ قُلْتُ مَا قَوْلُهُ ( أَشْعِرْنَهَا إِيَّاهُ ) . أَتُؤَزَّرُ بِهِ قَالَ لاَ أُرَاهُ إِلاَّ أَنْ يَقُولَ الْفُفْنَهَا فِيهِ .
١٩٠٥ - أَخْبَرَنَا شُعَيْبُ بْنُ يُوسُفَ النَّسَائِيُّ، قَالَ حَدَّثَنَا يَزِيدُ، قَالَ حَدَّثَنَا ابْنُ عَوْنٍ، عَنْ مُحَمَّدٍ، عَنْ أُمِّ عَطِيَّةَ، قَالَتْ تُوُفِّيَ إِحْدَى بَنَاتِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ ( اغْسِلْنَهَا ثَلاَثًا أَوْ خَمْسًا أَوْ أَكْثَرَ مِنْ ذَلِكِ إِنْ رَأَيْتُنَّ ذَلِكِ وَاغْسِلْنَهَا بِالسِّدْرِ وَالْمَاءِ وَاجْعَلْنَ فِي آخِرِ ذَلِكِ كَافُورًا أَوْ شَيْئًا مِنْ كَافُورٍ فَإِذَا فَرَغْتُنَّ فَآذِنَّنِي ) . قَالَتْ فَآذَنَّاهُ فَأَلْقَى إِلَيْنَا حَقْوَهُ فَقَالَ ( أَشْعِرْنَهَا إِيَّاهُ ) .