Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 116- Kabirler Üzerine Ağaç Dikilmeli Mi?

2080- İbn Abbâs (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke ve Medine bahçelerinden birine uğramıştı, kabirlerinde azâb gören iki insan sesi duydu. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(Bunlar azâb görüyorlar ama büyük bir şeyden dolayı da değil.) Sonra şöyle dedi:

(Evet bunlardan birisi küçük abdestini bozarken iyice sakınmıyordu; diğeri de insanlar arasında laf taşıyordu, koğuculuk yapıyordu.) Sonra bir ağaç dalı getirilmesini emretti, onu ikiye böldü ve her birini bir kabrin üzerine dikti. Ey Allah’ın Rasûlü! niçin böyle yaptın? Denilince, şöyle buyurdu:

(Umulur ki bu ağaçlar kurumadıkça veya kuruyuncaya kadar bu kimselerin azabı hafifler.) (Buhârî, Cenaiz: 81; İbn Mâce, Tahara: 26)

2081- İbn Abbâs (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), iki kabre uğradı ve:

(Bu iki kişi azâb görüyorlar ama büyük bir şeyden dolayı da değil. Birisi, küçük abdestinden dolayı iyice temizlenmiyordu; diğeri ise koğuculuk yapıyordu) buyurdu. Sonra yaş bir dal aldı ve ikiye böldü. Her kabre birini dikti. Oradakiler:

(Ey Allah’ın Rasûlü! niçin böyle yaptın?) dediler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Umulur ki bu iki dal kuruyuncaya kadar onların azapları hafifler) buyurdu. (Buhârî, Cenaiz: 81; İbn Mâce, Tahara: 26)

2082- İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(Dikkat edin, hepiniz öldüğünüzde sabah akşam kabirde size Cennet ve Cehennemdeki yeriniz gösterilir. Bu iş kıyamet günü dirilinceye kadar böylece devam eder gider.) (Buhârî, Cenaiz: 89; İbn Mâce, Zühd: 32)

2083- İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(Sizden her biriniz öldüğünde sabah akşam ona Cennet ve Cehennemdeki yeri gösterilir. Cehennemliklerden ise Ateşliklerin makamı gösterilir ve burası senin makamındır denilir bu iş kıyamet günü dirilinceye kadar böylece devam eder gider.) (Buhârî, Cenaiz: 89; İbn Mâce, Zühd: 32)

2084- İbn Ömer (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

(Sizden her biriniz öldüğünde kendisine sabah akşam gideceği yer gösterilir; Cennetliklerden ise, Cennetteki yeri, Cehennemliklerden ise, oradaki yeri gösterilir ve senin gideceğin yer burasıdır denilir. Allah, kıyamet günü tekrar diriltinceye kadar bu böylece devam eder gider.) (Buhârî, Cenaiz: 89; İbn Mâce, Zühd: 32)

١١٦ - باب وَضْعِ الْجَرِيدَةِ عَلَى الْقَبْرِ

٢٠٨٠ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ قُدَامَةَ، قَالَ حَدَّثَنَا جَرِيرٌ، عَنْ مَنْصُورٍ، عَنْ مُجَاهِدٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ مَرَّ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بِحَائِطٍ مِنْ حِيطَانِ مَكَّةَ أَوِ الْمَدِينَةِ سَمِعَ صَوْتَ إِنْسَانَيْنِ يُعَذَّبَانِ فِي قُبُورِهِمَا فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ يُعَذَّبَانِ وَمَا يُعَذَّبَانِ فِي كَبِيرٍ ‏)‏ ‏.‏ ثُمَّ قَالَ ‏(‏ بَلَى كَانَ أَحَدُهُمَا لاَ يَسْتَبْرِئُ مِنْ بَوْلِهِ وَكَانَ الآخَرُ يَمْشِي بِالنَّمِيمَةِ ‏)‏ ‏.‏ ثُمَّ دَعَا بِجَرِيدَةٍ فَكَسَرَهَا كِسْرَتَيْنِ فَوَضَعَ عَلَى كُلِّ قَبْرٍ مِنْهُمَا كِسْرَةً فَقِيلَ لَهُ يَا رَسُولَ اللَّهِ لِمَ فَعَلْتَ هَذَا قَالَ ‏(‏ لَعَلَّهُ أَنْ يُخَفَّفَ عَنْهُمَا مَا لَمْ يَيْبَسَا أَوْ أَنْ يَيْبَسَا ‏)‏ ‏.‏

٢٠٨١ - أَخْبَرَنَا هَنَّادُ بْنُ السَّرِيِّ، فِي حَدِيثِهِ عَنْ أَبِي مُعَاوِيَةَ، عَنِ الأَعْمَشِ، عَنْ مُجَاهِدٍ، عَنْ طَاوُسٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ مَرَّ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بِقَبْرَيْنِ فَقَالَ ‏(‏ إِنَّهُمَا لَيُعَذَّبَانِ وَمَا يُعَذَّبَانِ فِي كَبِيرٍ أَمَّا أَحَدُهُمَا فَكَانَ لاَ يَسْتَبْرِئُ مِنْ بَوْلِهِ وَأَمَّا الآخَرُ فَكَانَ يَمْشِي بِالنَّمِيمَةِ ‏)‏ ‏.‏ ثُمَّ أَخَذَ جَرِيدَةً رَطْبَةً فَشَقَّهَا نِصْفَيْنِ ثُمَّ غَرَزَ فِي كُلِّ قَبْرٍ وَاحِدَةً فَقَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ لِمَ صَنَعْتَ هَذَا فَقَالَ ‏(‏ لَعَلَّهُمَا أَنْ يُخَفَّفَ عَنْهُمَا مَا لَمْ يَيْبَسَا ‏)‏ ‏.‏

٢٠٨٢ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ، قَالَ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ، عَنْ نَافِعٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ‏(‏ أَلاَ إِنَّ أَحَدَكُمْ إِذَا مَاتَ عُرِضَ عَلَيْهِ مَقْعَدُهُ بِالْغَدَاةِ وَالْعَشِيِّ إِنْ كَانَ مِنْ أَهْلِ الْجَنَّةِ فَمِنْ أَهْلِ الْجَنَّةِ وَإِنْ كَانَ مِنْ أَهْلِ النَّارِ فَمِنْ أَهْلِ النَّارِ حَتَّى يَبْعَثَهُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ‏)‏ ‏.‏

٢٠٨٣ - أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ، قَالَ أَنْبَأَنَا الْمُعْتَمِرُ، قَالَ سَمِعْتُ عُبَيْدَ اللَّهِ، يُحَدِّثُ عَنْ نَافِعٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ‏(‏ يُعْرَضُ عَلَى أَحَدِكُمْ إِذَا مَاتَ مَقْعَدُهُ مِنَ الْغَدَاةِ وَالْعَشِيِّ فَإِنْ كَانَ مِنْ أَهْلِ النَّارِ فَمِنْ أَهْلِ النَّارِ قِيلَ هَذَا مَقْعَدُكَ حَتَّى يَبْعَثَكَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ‏)‏ ‏.‏

٢٠٨٤ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَلَمَةَ، وَالْحَارِثُ بْنُ مِسْكِينٍ، قِرَاءَةً عَلَيْهِ وَأَنَا أَسْمَعُ، - وَاللَّفْظُ لَهُ - عَنِ ابْنِ الْقَاسِمِ، حَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ نَافِعٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ‏(‏ إِذَا مَاتَ أَحَدُكُمْ عُرِضَ عَلَى مَقْعَدِهِ بِالْغَدَاةِ وَالْعَشِيِّ إِنْ كَانَ مِنْ أَهْلِ الْجَنَّةِ فَمِنْ أَهْلِ الْجَنَّةِ وَإِنْ كَانَ مِنْ أَهْلِ النَّارِ فَمِنْ أَهْلِ النَّارِ فَيُقَالُ هَذَا مَقْعَدُكَ حَتَّى يَبْعَثَكَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ‏)‏ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 115- Kabir Azabından Allah’a Sığınma

2072- Ebu Hüreyre (radıyallahü anh)’nin, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den aktardığına göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle demiştir:

(Allah’ım kabir azabından Sana sığınırım, Cehennem azabından Sana sığınırım, Hayatın ve ölümün fitnelerinden Sana sığınırım, Mesih Decalin fitnesinden de yine Sana sığınırım.) (Buhârî, Cenaiz: 87)

2073- Ebu Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir:

(Rasûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem)’in bu olaydan sonra kabir azabından dolayı Allah’a sığındığını işittim.) (Buhârî, Cenaiz: 87; Müslim, Mesacid: 25)

2074- Esma binti ebi Bekir (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle diyordu: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bir gün kalktı ve kişinin kabirdeki çekeceği sıkıntılardan bahsetti. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bundan bahsedince Müslümanlar öyle bir bağrıştılar ki, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ne söylediğini anlayamadım. İnsanların sesleri kesilince bana yakın olan bir adama:

(Allah senin iyiliğini versin. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in son söyledikleri neydi?) diye sordum. O da şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in son sözü:

(Bana vahyolundu ki, sizler kabirde Deccal fitnesine yakın bir imtihandan geçeceksiniz.) (Müslim, Küsûf: 2; Buhârî, Cenaiz: 86)

2075- İbn Abbâs (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); Kur’andan bir sûre öğretir gibi şu duayı öğretirdi:

(Allah’ım Cehennem azabından Sana sığınırız, kabir azabından Sana sığınırız, Mesih Deccal’in fitnesinden yine Sana sığınırız. Hayatın ve ölümün tüm fitnelerinden de yine Sana sığınırız.) (Buhârî, Cenaiz: 86; Müslim, Mesacid: 25)

2076- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanıma gelmişti, yanımda da bir Yahudi kadını vardı ve siz kabirde imtihan olunacaksınız diyordu. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu duyunca (Yahudiler de aynı şekilde imtihan olunacaklar) buyurdu. Âişe diyor ki: Birkaç gece geçmişti ki Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Sizin kabirlerde imtihan edileceğiniz bana vahy edildi) buyurdu. Bundan sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in (dualarında) kabir azabından Allah’a sığındığını duydum. (Müslim, Mesacid: 25; Buhârî, Cenaiz: 86)

2077- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): Kabir azabından, Deccal fitnesinden Allah’a sığınır ve:

(Siz kabirlerinizde imtihana çekileceksiniz) buyururdu. (Müslim, Mesacid: 25; Buhârî, Deavat: 36)

2078- Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, bir Yahudi kadın gelip, kendisinden bir şeyler ister. Âişe’de ona bir şeyler verir. Bunun üzerine o Yahudi kadın:

(Allah seni kabir azabından korusun) diye dua eder. Âişe diyor ki: O kadının bu sözü kafamı kurcaladı. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gelince durumu ona haber verdim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de şöyle buyurdu:

(Onlar da kabirlerinde öyle bir azâb görecekler ki feryatlarını tüm hayvanlar bile işitecekler.) (Müslim, Mesacid: 25; Buhârî, Deavat: 36)

2079- Yine Âişe (radıyallahü anha)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: Yanıma, Medine Yahudilerinden iki ihtiyar kadın gelmişti. O ikisi:

(Kabirde yatanlar kabirlerinde mutlaka azâb görecekler) demişlerdi. Ben, onların yalan yanlış söylediklerini sandım ve söylediklerini kabul etmek içimden gelmedi. Onlar çıkıp gittiler. Daha sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi ve ben:

(Ey Allah’ın Rasûlü! az önce iki Yahudi kadını geldi ve kabirdekiler kabirde azâb görecekler dediler, doğrumudur?) dedim. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

(Doğru söylemişler, onlarda kabirde öyle azâb görecekler ki seslerini tüm hayvanlar duyacaktır.) Bundan sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’i her namaz kılışında kabir azabından Allah’a sığındığını gördüm. (Müslim, Mesacid: 25; Buhârî, Deavat: 36)

١١٥ - باب التَّعَوُّذِ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ

٢٠٧٢ - أَخْبَرَنَا يَحْيَى بْنُ دُرُسْتَ، قَالَ حَدَّثَنَا أَبُو إِسْمَاعِيلَ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ أَبِي كَثِيرٍ، أَنَّ أَبَا سَلَمَةَ، حَدَّثَهُ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم أَنَّهُ كَانَ يَقُولُ ‏(‏ اللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ النَّارِ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ فِتْنَةِ الْمَحْيَا وَالْمَمَاتِ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ فِتْنَةِ الْمَسِيحِ الدَّجَّالِ ‏)‏ ‏.‏

٢٠٧٣ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ سَوَّادِ بْنِ الأَسْوَدِ بْنِ عَمْرٍو، عَنِ ابْنِ وَهْبٍ، قَالَ حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ يَزِيدَ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ حُمَيْدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بَعْدَ ذَلِكَ يَسْتَعِيذُ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ ‏.‏

٢٠٧٤ - أَخْبَرَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ دَاوُدَ، عَنِ ابْنِ وَهْبٍ، قَالَ أَخْبَرَنِي يُونُسُ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، أَخْبَرَنِي عُرْوَةُ بْنُ الزُّبَيْرِ، أَنَّهُ سَمِعَ أَسْمَاءَ بِنْتَ أَبِي بَكْرٍ، تَقُولُ قَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَذَكَرَ الْفِتْنَةَ الَّتِي يُفْتَنُ بِهَا الْمَرْءُ فِي قَبْرِهِ فَلَمَّا ذَكَرَ ذَلِكَ ضَجَّ الْمُسْلِمُونَ ضَجَّةً حَالَتْ بَيْنِي وَبَيْنَ أَنْ أَفْهَمَ كَلاَمَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَلَمَّا سَكَنَتْ ضَجَّتُهُمْ قُلْتُ لِرَجُلٍ قَرِيبٍ مِنِّي أَىْ بَارَكَ اللَّهُ لَكَ مَاذَا قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي آخِرِ قَوْلِهِ قَالَ ‏(‏ قَدْ أُوحِيَ إِلَىَّ أَنَّكُمْ تُفْتَنُونَ فِي الْقُبُورِ قَرِيبًا مِنْ فِتْنَةِ الدَّجَّالِ ‏)‏ ‏.‏

٢٠٧٥ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ، عَنْ مَالِكٍ، عَنْ أَبِي الزُّبَيْرِ، عَنْ طَاوُسٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبَّاسٍ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم كَانَ يُعَلِّمُهُمْ هَذَا الدُّعَاءَ كَمَا يُعَلِّمُهُمُ السُّورَةَ مِنَ الْقُرْآنِ ‏(‏ قُولُوا اللَّهُمَّ إِنَّا نَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ جَهَنَّمَ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ فِتْنَةِ الْمَسِيحِ الدَّجَّالِ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ فِتْنَةِ الْمَحْيَا وَالْمَمَاتِ ‏)‏ ‏.‏

٢٠٧٦ - أَخْبَرَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ دَاوُدَ، عَنِ ابْنِ وَهْبٍ، قَالَ أَخْبَرَنِي يُونُسُ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، قَالَ حَدَّثَنِي عُرْوَةُ، أَنَّ عَائِشَةَ، قَالَتْ دَخَلَ عَلَىَّ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَعِنْدِي امْرَأَةٌ مِنَ الْيَهُودِ وَهِيَ تَقُولُ إِنَّكُمْ تُفْتَنُونَ فِي الْقُبُورِ ‏.‏ فَارْتَاعَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَقَالَ ‏(‏ إِنَّمَا تُفْتَنُ يَهُودُ ‏)‏ ‏.‏ وَقَالَتْ عَائِشَةُ فَلَبِثْنَا لَيَالِيَ ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏(‏ إِنَّهُ أُوحِيَ إِلَىَّ أَنَّكُمْ تُفْتَنُونَ فِي الْقُبُورِ ‏)‏ ‏.‏ قَالَتْ عَائِشَةُ فَسَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بَعْدُ يَسْتَعِيذُ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ ‏.‏

٢٠٧٧ - أَخْبَرَنَا قُتَيْبَةُ، قَالَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنْ يَحْيَى، عَنْ عَمْرَةَ، عَنْ عَائِشَةَ، أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم كَانَ يَسْتَعِيذُ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ وَمِنْ فِتْنَةِ الدَّجَّالِ وَقَالَ ‏(‏ إِنَّكُمْ تُفْتَنُونَ فِي قُبُورِكُمْ ‏)‏ ‏.‏

٢٠٧٨ - أَخْبَرَنَا هَنَّادٌ، عَنْ أَبِي مُعَاوِيَةَ، عَنِ الأَعْمَشِ، عَنْ شَقِيقٍ، عَنْ مَسْرُوقٍ، عَنْ عَائِشَةَ، دَخَلَتْ يَهُودِيَّةٌ عَلَيْهَا فَاسْتَوْهَبَتْهَا شَيْئًا فَوَهَبَتْ لَهَا عَائِشَةُ فَقَالَتْ أَجَارَكِ اللَّهُ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ ‏.‏ قَالَتْ عَائِشَةُ فَوَقَعَ فِي نَفْسِي مِنْ ذَلِكَ حَتَّى جَاءَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَذَكَرْتُ ذَلِكَ لَهُ فَقَالَ ‏(‏ إِنَّهُمْ لَيُعَذَّبُونَ فِي قُبُورِهِمْ عَذَابًا تَسْمَعُهُ الْبَهَائِمُ ‏)‏ ‏.‏

٢٠٧٩ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ قُدَامَةَ، قَالَ حَدَّثَنَا جَرِيرٌ، عَنْ مَنْصُورٍ، عَنْ أَبِي وَائِلٍ، عَنْ مَسْرُوقٍ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ دَخَلَتْ عَلَىَّ عَجُوزَتَانِ مِنْ عُجُزِ يَهُودِ الْمَدِينَةِ فَقَالَتَا إِنَّ أَهْلَ الْقُبُورِ يُعَذَّبُونَ فِي قُبُورِهِمْ ‏.‏ فَكَذَّبْتُهُمَا وَلَمْ أَنْعَمْ أَنْ أُصَدِّقَهُمَا فَخَرَجَتَا وَدَخَلَ عَلَىَّ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ عَجُوزَتَيْنِ مِنْ عُجُزِ يَهُودِ الْمَدِينَةِ قَالَتَا إِنَّ أَهْلَ الْقُبُورِ يُعَذَّبُونَ فِي قُبُورِهِمْ ‏.‏ قَالَ ‏(‏ صَدَقَتَا إِنَّهُمْ يُعَذَّبُونَ عَذَابًا تَسْمَعُهُ الْبَهَائِمُ كُلُّهَا ‏)‏ ‏.‏ فَمَا رَأَيْتُهُ صَلَّى صَلاَةً إِلاَّ تَعَوَّذَ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 114- Kabir Azabı

2068- Bera (radıyallahü anh)’dan rivâyete göre, şöyle demiştir: İbrahim sûresi 27. ayeti olan:

(Allah iman edenlerin durumunu dünya hayatında da ahirette de sapasağlam doğru ve sarsılmaz biçimde doğru söz olan kelime-i tevhid sözüyle sağlamlaştırılmış….) Ayeti kabir azabı hakkında nazil olmuştur. (İbn Mâce, Zühd: 32; Ebû Dâvûd, Sünnet: 27)

2069- Bera b. Âzib (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: İbrahim sûresi 27. ayeti:

(Allah iman edenlerin durumunu dünya hayatında da ahirette de sapasağlam doğru ve sarsılmaz biçimde doğru söz olan kelime-i tevhid sözüyle sağlamlaştırılmış….) Kabir azabı hakkında nazil olmuştur. Kabirde:

(Rabbin kimdir?) Diye sorulur. Mü’min olan kimse:

(Rabbim Allah, dinim de Muhammed’in dinidir) diye cevap verir; böylece (Allah iman edenlerin durumunu dünya hayatında da ahirette de sapasağlam doğru ve sarsılmaz biçimde doğru söz olan kelime-i tevhid sözüyle sağlamlaştırılmış….) Ayeti kabir azabı hakkında nazil olmuştur. (İbn Mâce, Zühd: 32; Ebû Dâvûd, Sünnet: 27)

2070- Enes (radıyallahü anh)’ten rivâyete göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), kabirden bir ses duydu ve:

(Bu kimse ne zaman öldü?) buyurdu. Cahiliyye devrinde ölmüştü dediler. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) böyle olduğuna sevindi ve:

(Birbirinizi toprağa defnetmeyeceğiniz endişesi bende olmasaydı, Allah’tan kabir azabındaki şu sesi size duyurması için dua ederdim.) (Müsned: 11569)

2071- Ebu Eyyüb (radıyallahü anh)’tan rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir sefer güneş battıktan sonra dışarı çıkmıştı. Bir takım sesler işitmişti ve:

(Bu sesler kabirde azâb gören Yahudilerin sesleridir) buyurdu. (Buhârî, Cenaiz: 87; Müslim, Cennet: 17)

١١٤ - باب عَذَابِ الْقَبْرِ

٢٠٦٨ - أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ مَنْصُورٍ، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ، عَنْ سُفْيَانَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ خَيْثَمَةَ، عَنِ الْبَرَاءِ، قَالَ ‏{‏ يُثَبِّتُ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا بِالْقَوْلِ الثَّابِتِ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَفِي الآخِرَةِ ‏}‏ قَالَ نَزَلَتْ فِي عَذَابِ الْقَبْرِ ‏.‏

٢٠٦٩ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدٌ، قَالَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ عَلْقَمَةَ بْنِ مَرْثَدٍ، عَنْ سَعْدِ بْنِ عُبَيْدَةَ، عَنِ الْبَرَاءِ بْنِ عَازِبٍ، عَنِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ‏{‏ يُثَبِّتُ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا بِالْقَوْلِ الثَّابِتِ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَفِي الآخِرَةِ ‏}‏ قَالَ نَزَلَتْ فِي عَذَابِ الْقَبْرِ يُقَالُ لَهُ مَنْ رَبُّكَ فَيَقُولُ رَبِّيَ اللَّهُ وَدِينِي دِينُ مُحَمَّدٍ صلّى اللّه عليه وسلّم فَذَلِكَ قَوْلُهُ ‏{‏ يُثَبِّتُ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا بِالْقَوْلِ الثَّابِتِ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَفِي الآخِرَةِ ‏}‏ ‏.‏

٢٠٧٠ - أَخْبَرَنَا سُوَيْدُ بْنُ نَصْرٍ، قَالَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ، عَنْ حُمَيْدٍ، عَنْ أَنَسٍ، أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم سَمِعَ صَوْتًا مِنْ قَبْرٍ فَقَالَ ‏(‏ مَتَى مَاتَ هَذَا ‏)‏ ‏.‏ قَالُوا مَاتَ فِي الْجَاهِلِيَّةِ ‏.‏ فَسُرَّ بِذَلِكَ وَقَالَ ‏(‏ لَوْلاَ أَنْ لاَ تَدَافَنُوا لَدَعَوْتُ اللَّهَ أَنْ يُسْمِعَكُمْ عَذَابَ الْقَبْرِ ‏)‏ ‏.‏

٢٠٧١ - أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ، قَالَ حَدَّثَنَا يَحْيَى، عَنْ شُعْبَةَ، قَالَ أَخْبَرَنِي عَوْنُ بْنُ أَبِي جُحَيْفَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنِ الْبَرَاءِ بْنِ عَازِبٍ، عَنْ أَبِي أَيُّوبَ، قَالَ خَرَجَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بَعْدَ مَا غَرَبَتِ الشَّمْسُ فَسَمِعَ صَوْتًا فَقَالَ ‏(‏ يَهُودُ تُعَذَّبُ فِي قُبُورِهَا ‏)‏ ‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget