Keler Yemek
4. Keler Yemek
2797. Süleyman b. Yesar der ki: Yanında Abdullah b. Abbas (radıyallahü anh) ve Halid b. Velid (radıyallahü anh) olduğu halde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Haris'in kızı Meymune'nin evine girdi. Orada beyaz kelerler görünce:
« Bunlar size nereden geldi?» diye sordu. O da:
« Onu bana kardeşim Haris kızı Hüzeyle hediye etti.» diye cevap verince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Abdullah b. Abbas ve Halid b. Velid'e:
«Yiyin!» buyurdu. Bunun üzerine onlar da:
« Sen de yemez misin Ya Resûlallah?» diye sordular. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) da:
« Bana Allah tarafından bir melek topluluğu geliyor (meşgulüm).» dedi. Meymune (radıyallahü anh):
« Ya Resûlallah sana içmen için yanımızda bulunan sütten verelim mi.» deyince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
«Verin» dedi ve sütü içince şöyle buyurdu: « Bu size nereden geldi?» Meymune:
« Onu bana kız kardeşim Huzeyle hediye etti» diye cevap verdi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
« Benden hürriyete kavuşması için izin istediğin cariyen hakkında ne dersin. Onu kız kardeşine ver ve onunla, bakmakla yükümlü olduğun kardeşine sıla-i rahimde bulun. Bu senin için daha hayırlıdır.» Mürseldir. İbn Abdilber der ki: Bukeyr b. el-Eşecc, Süleyman b. Yesar- Meymune yoluyla Rivâyet eder.
2798. Muğire'nin oğlu Halid b. Velid'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber hanımı Meymune (radıyallahü anh)'nin evine girdiğimizde içeriye kızartılmış keler getirildi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona elini uzatınca Meymune'nin evinde bulunan bazı kadınlar, şöyle dediler:
« Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yemek istediği şeyin ne olduğunu ona bildirin.» Bunun üzerine:
« o kelerdir Ya Resûlallah!» denilince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) elini çekti. Ben de:
« Yoksa bu haram mı Ya Resûlallah?» diye sordum. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
« Hayır, fakat o benim kavmimin topraklarında bulunmaz, bu yüzden onu canım çekmedi» buyurdu. Halid der ki: Onu önüme çektim ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in gözü önünde yedim. Buharî, Zebâih, 72/33; Müslim, Sayd, 34/7,no: 43. Bkz. Zurkanî, 44, s.193 (1278 basımı)
2799. Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh) der ki: Bir zat Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e seslenerek şöyle sordu:
« Ya Resûlüllah! Keler hakkında ne buyurursun?» Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de:
« Onu ne yer, ne de haram ederim» buyurdu. Tirmizî, Et’ime, 23/3 (Bu, sahih-Hasen bir hadistir).
٤ - باب مَا جَاءَ فِي أَكْلِ الضَّبِّ
٢٧٩٧ - حَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أبِي صَعْصَعَةَ، عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ يَسَارٍ، أَنَّهُ قَالَ : دَخَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بَيْتَ مَيْمُونَةَ بِنْتِ الْحَارِثِ، فَإِذَا ضِبَابٌ فِيهَا بَيْضٌ، وَمَعَهُ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَبَّاسٍ وَخَالِدُ بْنُ الْوَلِيدِ فَقَالَ : ( مِنْ أَيْنَ لَكُمْ هَذَا ؟). فَقَالَتْ : أَهْدَتْهُ لِي أُخْتِي هُزَيْلَةُ بِنْتُ الْحَارِثِ. فَقَالَ لِعَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبَّاسٍ وَخَالِدِ بْنِ الْوَلِيدِ : ( كُلاَ ). فَقَالاَ : أَوَلاَ تَأْكُلُ أَنْتَ يَا رَسُولَ اللَّهِ فَقَالَ : ( إنِّي تَحْضُرُنِي مِنَ اللَّهِ حَاضِرَةٌ ). قَالَتْ مَيْمُونَةُ : أَنَسْقِيكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ مِنْ لَبَنٍ عِنْدَنَا ؟ فَقَالَ : ( نَعَمْ ). فَلَمَّا شَرِبَ قَالَ : ( مِنْ أَيْنَ لَكُمْ هَذَا ؟ ). فَقَالَتْ: أَهْدَتْهُ لِي أُخْتِي هُزَيْلَةُ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم : ( أَرَأَيْتِكِ جَارِيَتَكِ الَّتِي كُنْتِ اسْتَأْمَرْتِينِي فِي عِتْقِهَا، أَعْطِيهَا أُخْتَكِ، وَصِلِي بِهَا رَحِمَكِ، تَرْعَى عَلَيْهَا، فَإِنَّهُ خَيْرٌ لَكِ )(٥٨١).
٢٧٩٨ - وَحَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ أبِي أُمَامَةَ بْنِ سَهْلِ بْنِ حُنَيْفٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبَّاسٍ، عَنْ خَالِدِ بْنِ الْوَلِيدِ بْنِ الْمُغِيرَةِ : أَنَّهُ دَخَلَ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بَيْتَ مَيْمُونَةَ زَوْجِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم، فَأُتِيَ بِضَبٍّ مَحْنُوذٍ، فَأَهْوَى إِلَيْهِ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بِيَدِهِ. فَقَالَ بَعْضُ النِّسْوَةِ اللاَّتِي فِي بَيْتِ مَيْمُونَةَ : أَخْبِرُوا رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بِمَا يُرِيدُ أَنْ يَأْكُلَ مِنْهُ. فَقِيلَ : هُوَ ضَبٌّ يَا رَسُولَ اللَّهِ. فَرَفَعَ يَدَهُ فَقُلْتُ : أَحَرَامٌ هُوَ يَا رَسُولَ اللَّهِ ؟ فَقَالَ : ( لاَ، وَلَكِنَّهُ لَمْ يَكُنْ بِأَرْضِ قَوْمِي فَأَجِدُنِي أَعَافُهُ ). قَالَ خَالِدٌ: فَاجْتَرَرْتُهُ فَأَكَلْتُهُ، وَرَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَنْظُرُ(٥٨٢).
٢٧٩٩ - وَحَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ : أَنَّ رَجُلاً نَادَى رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا تَرَى فِي الضَّبِّ ؟ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم : ( لَسْتُ بِآكِلِهِ، وَلاَ بِمُحَرِّمِهِ )(٥٨٣).