Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 11. Doğu Konusundaki Rivâyetler

2817. Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh) şöyle Rivâyet eder: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şöyle buyurarak doğuya işaret ettiğini gördüm: «İşte fitne buradadır. Şeytanın boynuzunun doğduğu yerde.» Buhârî, Bedu’l-Halk, 59/11; Müslim, Fiten, 52/16, no: 45-49.

2818. İmâm-ı Mâlik'e şöyle Rivâyet edildi: Ömer b. Hattab (radıyallahü anh) Irak'a gitmek isteyince Ka'bül-Ahbar ona:

« Ey Mü'minlerin emiri, Irak'a gitme. Zira sihrin onda dokuzu orada, cinlerin fasıkları orada ve devasız hastalıklar da oradadır.» dedi.

١١ - باب مَا جَاءَ فِي الْمَشْرِقِ

٢٨١٧ - حَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ، أَنَّهُ قَالَ : رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يُشِيرُ إِلَى الْمَشْرِقِ وَيَقُولُ : ( هَا إِنَّ الْفِتْنَةَ هَا هُنَا، إِنَّ الْفِتْنَةَ هَا هُنَا، مِنْ حَيْثُ يَطْلُعُ قَرْنُ الشَّيْطَانِ )(٦٠٠).

٢٨١٨ - وَحَدَّثَنِي مَالِكٌ، أَنَّهُ بَلَغَهُ، أَنَّ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ أَرَادَ الْخُرُوجَ إِلَى الْعِرَاقِ، فَقَالَ لَهُ كَعْبُ الأَحْبَارِ : لاَ تَخْرُجْ إِلَيْهَا يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ، فَإِنَّ بِهَا تِسْعَةَ أَعْشَارِ السِّحْرِ، وَبِهَا فَسَقَةُ الْجِنِّ، وَبِهَا الدَّاءُ الْعُضَالُ(٦٠١).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 10. Kan Almak Ve Kan Alanın Ücreti

2814. Enes b. Malik (radıyallahü anh) der ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kan aldırdı, kanını Ebu Taybe aldı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de ona bir sa' hurma verilmesini ve memurlarına da onun haracını hafifletmelerini emretti. Buhârî, Buyu, 34/39.

2815. İmâm-ı Mâlik'e şöyle Rivâyet edildi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: «Bir ilaç hastalığı tedavi ederse, kan almak da onu öyle tedavi eder.» Bu haber, Ebu Hureyre, Enes ve Semura b. Gendub'tan manaca sahihtir.

2816. Harise oğullarından biri olan Ensar'dan İbn Muhayyise kan alan bir adamı ücretle çalıştırmak hususunda Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den izin istedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona izin vermedi. Adam, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'a «Onu (ücreti) kölelerine yedir» deyinceye kadar izin istemeye devam etti. İbn Abdilber der ki: Yahya ve İbnu’l-Kasım, böylece Rivâyet ederler. Bu yanlıştır, hiçbir bilgin bu konuda şüphe duymaz. Sa'd b. Manisa'nın sahabiliği yokken, oğlu Hiram'ın nasıl olsun? Şüphesiz ki bu hadisi Zührî'den Rivâyet eden Biram b. Sa'd b. Manisa'dır. Bkz. Tirmizî, Buyu, 12/47; İbn Mace, Ticârât, 12/10

١٠ - باب مَا جَاءَ فِي الْحِجَامَةِ وَأُجْرَةِ الْحَجَّامِ

٢٨١٤ - حَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ حُمَيْدٍ الطَّوِيلِ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، أَنَّهُ قَالَ : احْتَجَمَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم، حَجَمَهُ أَبُو طَيْبَةَ، فَأَمَرَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بِصَاعٍ مِنْ تَمْرٍ,  وَأَمَرَ أَهْلَهُ أَنْ يُخَفِّفُوا عَنْهُ مِنْ خَرَاجِهِ(٥٩٧).

٢٨١٥ - وَحَدَّثَنِي مَالِكٌ، أَنَّهُ بَلَغَهُ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ : ( إِنْ كَانَ دَوَاءٌ يَبْلُغُ الدَّاءَ، فَإِنَّ الْحِجَامَةَ تَبْلُغُهُ )(٥٩٨).

٢٨١٦ - وَحَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنِ ابْنِ مُحَيِّصَةَ الأَنْصَاري أَحَدِ بَنِي حَارِثَةَ، أَنَّهُ اسْتَأْذَنَ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فِي إِجَارَةِ الْحَجَّامِ، فَنَهَاهُ عَنْهَا، فَلَمْ يَزَلْ يَسْأَلُهُ وَيَسْتَأْذِنُهُ حَتَّى قَالَ : ( اعْلِفْهُ نُضَّاحَكَ ). يَعْنِي رَقِيقَكَ(٥٩٩).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 9. Mekruh Olan İsimler

2812. Yahya b. Said der ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in sağılır bir deve hakkında:

« Bunu kim sağacak?» diye sorması üzerine, bir zat kalktı. Resûlüllah da ona:

« İsmin ne?» diye sordu. Adam Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e:

« Mürre» diye cevap verince, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

« Otur» dedi. Sonra:

« Bunu kim sağacak?» diye sorunca, başka bir zat kalktı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ona da:

«İsmin ne?» dedi. Adam:

« Harb» diye cevap verdi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ona da:

« Otur» dedi. Sonra yine:

« Bunu kim sağacak?» diye sordu. Bu kez başka bir zat kalktı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona da:

«İsmin ne?» diye sordu. Adam da:

« Yeîş» diye cevap verdi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona:

« Sen sağ» buyurdu. Mürsel ve müdaldir. İbn Abdilber, İbn Vehb - İbn Lehîa - el-Haris b. Yezid -Abdurrahman b. Cubeyr. -Yaîş el-Gıfasî yoluyla mevsul olarak Rivâyet eder.

2813. Yahya b. Said'den: Ömer b. Hattab bir zata:

« İsmin ne?» diye sordu. O da

« Cemre» diye cevap verdi. Ömer (radıyallahü anh):

« Kimin oğlusun?» diye sordu.

« Şihab'in oğluyum» dedi. Ömer (radıyallahü anh):

« Kimlerdensin?» diye sordu. O da:

« Huraka'dan» diye cevap verdi. Ömer (radıyallahü anh):

« Evin nerede?» dedi. Adam

« Haratün-Nâr'da» Sıcak veya ateşten taşları yanmış gibi kararmış bir yer anlamında Medine yakınlarında bir mevkii ismi. diye cevap verdi. Ömer (radıyallahü anh):

« Hangisi?» diye sorunca adam:

« Alevlisi» diye cevap verdi. Ömer (radıyallahü anh):

« (Öyle ise) ailene yetiş, yandılar» dedi. Adam:

« Olay, Ömer b. Hattab'ın dediği gibi oldu» dedi. Munkatıdır. Ebu'l-Kasım b. Bişran, Fevâid'inde Musa b. Ukbe - Nafî - İbn Ömer yoluyla mevsul olarak Rivâyet eder

٩ - باب مَا يُكْرَهُ مِنَ الأَسْمَاءِ

٢٨١٢ - حَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ قَالَ لِلَقْحَةٍ تُحْلَبُ : ( مَنْ يَحْلُبُ هَذِهِ ؟ ). فَقَامَ رَجُلٌ، فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم : ( مَا اسْمُكَ ؟)  فَقَالَ لَهُ الرَّجُلُ : مُرَّةُ. فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم : ( اجْلِسْ ). ثُمَّ قَالَ : ( مَنْ يَحْلُبُ هَذِهِ ؟). فَقَامَ رَجُلٌ، فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم : ( مَا اسْمُكَ ؟). فَقَالَ : حَرْبٌ. فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم : ( اجْلِسْ ).  ثُمَّ قَالَ : ( مَنْ يَحْلُبُ هَذِهِ ؟). فَقَامَ رَجُلٌ، فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم : ( مَا اسْمُكَ ). فَقَالَ : يَعِيشُ. فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم (احْلُبْ )(٥٩٥).

٢٨١٣ - وَحَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ، أَنَّ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ قَالَ لِرَجُلٍ : مَا اسْمُكَ ؟ فَقَالَ : جَمْرَةُ. فَقَالَ : ابْنُ مَنْ ؟ فَقَالَ : ابْنُ شِهَابٍ. قَالَ : مِمَّنْ؟ قَالَ : مِنَ الْحُرَقَةِ. قَالَ : أَيْنَ مَسْكَنُكَ ؟ قَالَ : بِحَرَّةِ النَّارِ. قَالَ : بِأَيِّهَا ؟ قَالَ: بِذَاتِ لَظًى. قَالَ عُمَرُ : أَدْرِكْ أَهْلَكَ فَقَدِ احْتَرَقُوا. قَالَ : فَكَانَ كَمَا قَالَ عُمَرُ بْنُ الْخَطَّابِ رضى اللّه عنه(٥٩٦).


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget