Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 4. Keler Yemek

2797. Süleyman b. Yesar der ki: Yanında Abdullah b. Abbas (radıyallahü anh) ve Halid b. Velid (radıyallahü anh) olduğu halde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Haris'in kızı Meymune'nin evine girdi. Orada beyaz kelerler görünce:

« Bunlar size nereden geldi?» diye sordu. O da:

« Onu bana kardeşim Haris kızı Hüzeyle hediye etti.» diye cevap verince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): Abdullah b. Abbas ve Halid b. Velid'e:

«Yiyin!» buyurdu. Bunun üzerine onlar da:

« Sen de yemez misin Ya Resûlallah?» diye sordular. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) da:

« Bana Allah tarafından bir melek topluluğu geliyor (meşgulüm).» dedi. Meymune (radıyallahü anh):

« Ya Resûlallah sana içmen için yanımızda bulunan sütten verelim mi.» deyince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Verin» dedi ve sütü içince şöyle buyurdu: « Bu size nereden geldi?» Meymune:

« Onu bana kız kardeşim Huzeyle hediye etti» diye cevap verdi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

« Benden hürriyete kavuşması için izin istediğin cariyen hakkında ne dersin. Onu kız kardeşine ver ve onunla, bakmakla yükümlü olduğun kardeşine sıla-i rahimde bulun. Bu senin için daha hayırlıdır.» Mürseldir. İbn Abdilber der ki: Bukeyr b. el-Eşecc, Süleyman b. Yesar- Meymune yoluyla Rivâyet eder.

2798. Muğire'nin oğlu Halid b. Velid'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber hanımı Meymune (radıyallahü anh)'nin evine girdiğimizde içeriye kızartılmış keler getirildi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona elini uzatınca Meymune'nin evinde bulunan bazı kadınlar, şöyle dediler:

« Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yemek istediği şeyin ne olduğunu ona bildirin.» Bunun üzerine:

« o kelerdir Ya Resûlallah!» denilince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) elini çekti. Ben de:

« Yoksa bu haram mı Ya Resûlallah?» diye sordum. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

« Hayır, fakat o benim kavmimin topraklarında bulunmaz, bu yüzden onu canım çekmedi» buyurdu. Halid der ki: Onu önüme çektim ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in gözü önünde yedim. Buharî, Zebâih, 72/33; Müslim, Sayd, 34/7,no: 43. Bkz. Zurkanî, 44, s.193 (1278 basımı)

2799. Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh) der ki: Bir zat Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e seslenerek şöyle sordu:

«  Ya  Resûlüllah! Keler  hakkında  ne  buyurursun?» Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de:

« Onu ne yer, ne de haram ederim» buyurdu. Tirmizî, Et’ime, 23/3 (Bu, sahih-Hasen bir hadistir).

٤ - باب مَا جَاءَ فِي أَكْلِ الضَّبِّ

٢٧٩٧ - حَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أبِي صَعْصَعَةَ، عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ يَسَارٍ، أَنَّهُ قَالَ : دَخَلَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بَيْتَ مَيْمُونَةَ بِنْتِ الْحَارِثِ، فَإِذَا ضِبَابٌ فِيهَا بَيْضٌ، وَمَعَهُ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَبَّاسٍ وَخَالِدُ بْنُ الْوَلِيدِ فَقَالَ : ( مِنْ أَيْنَ لَكُمْ هَذَا ؟). فَقَالَتْ : أَهْدَتْهُ لِي أُخْتِي هُزَيْلَةُ بِنْتُ الْحَارِثِ. فَقَالَ لِعَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبَّاسٍ وَخَالِدِ بْنِ الْوَلِيدِ : ( كُلاَ ). فَقَالاَ : أَوَلاَ تَأْكُلُ أَنْتَ يَا رَسُولَ اللَّهِ فَقَالَ : ( إنِّي تَحْضُرُنِي مِنَ اللَّهِ حَاضِرَةٌ ). قَالَتْ مَيْمُونَةُ : أَنَسْقِيكَ يَا رَسُولَ اللَّهِ مِنْ لَبَنٍ عِنْدَنَا ؟ فَقَالَ : ( نَعَمْ ). فَلَمَّا شَرِبَ قَالَ : ( مِنْ أَيْنَ لَكُمْ هَذَا ؟ ). فَقَالَتْ: أَهْدَتْهُ لِي أُخْتِي هُزَيْلَةُ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم : ( أَرَأَيْتِكِ جَارِيَتَكِ الَّتِي كُنْتِ اسْتَأْمَرْتِينِي فِي عِتْقِهَا، أَعْطِيهَا أُخْتَكِ، وَصِلِي بِهَا رَحِمَكِ، تَرْعَى عَلَيْهَا، فَإِنَّهُ خَيْرٌ لَكِ )(٥٨١).

٢٧٩٨ - وَحَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، عَنْ أبِي أُمَامَةَ بْنِ سَهْلِ بْنِ حُنَيْفٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبَّاسٍ، عَنْ خَالِدِ بْنِ الْوَلِيدِ بْنِ الْمُغِيرَةِ : أَنَّهُ دَخَلَ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بَيْتَ مَيْمُونَةَ زَوْجِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم، فَأُتِيَ بِضَبٍّ مَحْنُوذٍ، فَأَهْوَى إِلَيْهِ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بِيَدِهِ. فَقَالَ بَعْضُ النِّسْوَةِ اللاَّتِي فِي بَيْتِ مَيْمُونَةَ : أَخْبِرُوا رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بِمَا يُرِيدُ أَنْ يَأْكُلَ مِنْهُ. فَقِيلَ : هُوَ ضَبٌّ يَا رَسُولَ اللَّهِ. فَرَفَعَ يَدَهُ فَقُلْتُ : أَحَرَامٌ هُوَ يَا رَسُولَ اللَّهِ ؟ فَقَالَ : ( لاَ، وَلَكِنَّهُ لَمْ يَكُنْ بِأَرْضِ قَوْمِي فَأَجِدُنِي أَعَافُهُ ). قَالَ خَالِدٌ: فَاجْتَرَرْتُهُ فَأَكَلْتُهُ، وَرَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَنْظُرُ(٥٨٢).

٢٧٩٩ - وَحَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ : أَنَّ رَجُلاً نَادَى رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا تَرَى فِي الضَّبِّ ؟ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ( لَسْتُ بِآكِلِهِ، وَلاَ بِمُحَرِّمِهِ )(٥٨٣).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 3. Resim Ve Heykeller

2794. Abdullah b. Ebû Talha'nın oğlu İshak'dan: Şifa'nın azatlı kölesi Râfi b. Ishak bana şöyle dedi: Abdullah b. Ebû Talha ile beraber Ebû Said el-Hudrî (radıyallahü anh)'yi hastalığında ziyarete gittik. Ebû Said bize dedi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)«İçersinde heykel veya resim bulunan bir eve melekler girmez.» buyurdu.

Ravi İshak, burada Ebû Said (radıyallahü anh)'in (resim ve heykelden) hangisini söylediği hususunda şüphe etti. İbn Abdilber der ki: Bu, konuyla ilgili en sahih ve senedi en güzel hadistir. Zurkanî der ki: Yani en sahih ve en güzeldir.

Burada, heykel ve resmin her ikisinin birden kast edilmiş olma ihtimali bulunduğu gibi, hadisi şerifte geçen «timsal» kelimesinin başlı başına müstakil resimler, «suret» kelimesinin de başka bir şey üzerine nakış veya süsleme olarak yapılan resimler olma ihtimali de vardır. (Bâcî, el-Münteka, c.7, s. 287).

2795. Utbe b. Mesud'un torunu Ubeydullah b. Abdullah'dan şöyle Rivâyet edildi: Ubeydullah, Ebû Talha el-Ensari'yi hastalığında ziyarete gitti. Yanına vardığında Sehl b. Huneyf de orada idi. Ebû Talha bir adam çağırdı, altındaki sergiyi çıkarttırdı. Sehl b. Huneyf kendisine:

« Onu neden çıkartıyorsun?» diye sordu. O da:

« Çünkü onda resimler var. Onlar hakkında da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in ne söylediğini biliyorsun» dedi. Sehl de:

« Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kumaşlardaki nakış ve süslemeler hariç dememiş miydi?» deyince Ebû Talha:

« Evet demişti ama çıkartmak kalbime daha hoş geldi.» diye cevap verdi. Muvatta ravileri, bu hadisin isnadında ve metninde ihtilafsızdır. Şeybanî, 904

2796. Aişe (radıyallahü anh)'dan: O, üzerinde hayvan resimleri bulunan bir küçük yastık satın aldı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu görünce kapının önünde durdu, içeri girmedi. Hazret-i Aişe onun yüzündeki hoşnutsuzluğu anladı ve:

« Ya Resûlallah, (yaptığım hatadan) Allah'a ve onun Resulüne dönüyorum. Ne suç işledim ki?» diye sordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

« Bu resimli yastık ne oluyor?» dedi. Hazret-i Aişe (radıyallahü anh)'da:

« Onu senin için aldım. Üzerine oturur ve ona yaslanırsın.» deyince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

« Bu resimleri yapanlar kıyamet günü azab çekecekler. Onlara: Yaptığınız bu suretlere can veriniz, denilecek,» buyurdu. Sonra da devamla:

« İçerisinde resim bulunan eve melekler girmez.» buyurdu. Buhârî, Buyu, 34/40; Müslim, Libas, 37/26, no:96; Şeybanî, 903.

٣ - باب مَا جَاءَ فِي الصُّوَرِ وَالتَّمَاثِيلِ

٢٧٩٤ - حَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ إِسْحَاقَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أبِي طَلْحَةَ، أَنَّ رَافِعَ بْنَ إِسْحَاقَ مَوْلَى الشِّفَاءِ أَخْبَرَهُ، قَالَ : دَخَلْتُ أَنَا وَعَبْدُ اللَّهِ بْنُ أبِي طَلْحَةَ عَلَى أبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ نَعُودُهُ، فَقَالَ لَنَا أَبُو سَعِيدٍ : أَخْبَرَنَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم : ( أَنَّ الْمَلاَئِكَةَ لاَ تَدْخُلُ بَيْتاً فِيهِ تَمَاثِيلُ أَوْ تَصَاوِيرُ ). شَكَّ إِسْحَاقُ، لاَ يَدْرِى أَيَّتَهُمَا قَالَ أَبُو سَعِيدٍ(٥٧٨).

٢٧٩٥ - وَحَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ أبِي النَّضْرِ، عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُتْبَةَ بْنِ مَسْعُودٍ، أَنَّهُ دَخَلَ عَلَى أبِي طَلْحَةَ الأَنْصَاري يَعُودُهُ،  قَالَ : فَوَجَدَ عِنْدَهُ سَهْلَ بْنَ حُنَيْفٍ، فَدَعَا أَبُو طَلْحَةَ إِنْسَاناً فَنَزَعَ نَمَطاً مِنْ تَحْتِهِ، فَقَالَ لَهُ سَهْلُ بْنُ حُنَيْفٍ : لِمَ تَنْزِعُهُ ؟ قَالَ : لأَنَّ فِيهِ تَصَاوِيرَ، وَقَدْ قَالَ فِيهَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم مَا قَدْ عَلِمْتَ. فَقَالَ سَهْلٌ : أَلَمْ يَقُلْ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم : ( إِلاَّ مَا كَانَ رَقْماً فِي ثَوْبٍ ). قَالَ:  بَلَى وَلَكِنَّهُ أَطْيَبُ لِنَفْسِي(٥٧٩).

٢٧٩٦ - وَحَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ نَافِعٍ، عَنِ الْقَاسِمِ بْنِ مُحَمَّدٍ، عَنْ عَائِشَةَ زَوْجِ النَّبِيِّ صلّى اللّه عليه وسلّم، أَنَّهَا اشْتَرَتْ نُمْرُقَةً فِيهَا تَصَاوِيرُ، فَلَمَّا رَآهَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَامَ عَلَى الْبَابِ فَلَمْ يَدْخُلْ، فَعَرَفَتْ فِي وَجْهِهِ الْكَرَاهِيَةَ وَقَالَتْ :يَا رَسُولَ اللَّهِ أَتُوبُ إِلَى اللَّهِ وَإِلَى رَسُولِهِ، فَمَاذَا أَذْنَبْتُ ؟ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم : ( فَمَا بَالُ هَذِهِ النُّمْرُقَةِ ؟ ). قَالَتِ : اشْتَرَيْتُهَا لَكَ تَقْعُدُ عَلَيْهَا وَتَوَسَّدُهَا. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم : ( إِنَّ أَصْحَابَ هَذِهِ الصُّوَرِ يُعَذَّبُونَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ، يُقَالُ لَهُمْ : أَحْيُوا مَا خَلَقْتُمْ ). ثُمَّ قَالَ : ( إِنَّ الْبَيْتَ الَّذِي فِيهِ الصُّوَرُ لاَ تَدْخُلُهُ الْمَلاَئِكَةُ )(٥٨٠).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 2. Aksırana «Yerhamükellah» Demek

2792. Abdullah b. Ebû Bekr (radıyallahü anh)'den: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: «Eğer biri aksırırsa ona «yerhamükellah = Allah sana rahmet eylesin, Ömür versin» diye hayır ve bereketle dua et, sonra yine aksırırsa aynını söyle. Tekrar aksırırsa yine aynen karşılık ver. Bundan sonra yine aksırırsa:

"— Sen nezle olmuşsun = üşütmüşsün" de.» Abdullah b. Ebû Bekr (radıyallahü anh), yalnız bunun üçüncüden sonra mı, yoksa dördüncüden sonra mı olduğunu bilmiyorum, demiştir. Ebu Davud, Edeb, 40/92; Şeybanî, 954

2793. Nafi'den: Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh) aksırdığı zaman ona: «Yerhamükellah» denilince «yerhamünaîlahü ve iyyaküm ve yağfiru lenâ ve leküm = Allah bize de size de rahmet eyleyip mağfiret buyursun.» derdi.

٢ - باب التَّشْمِيتِ فِي الْعُطَاسِ

٢٧٩٢ - حَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أبِي بَكْرٍ، عَنْ أَبِيهِ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ : ( إِنْ عَطَسَ فَشَمِّتْهُ، ثُمَّ إِنْ عَطَسَ فَشَمِّتْهُ، ثُمَّ إِنْ عَطَسَ فَشَمِّتْهُ، ثُمَّ إِنْ عَطَسَ فَقُل : إِنَّكَ مَضْنُوكٌ ). قَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أبِي بَكْرٍ : لاَ أَدْرِي أَبَعْدَ الثَّالِثَةِ أَوِ الرَّابِعَةِ(٥٧٧).

٢٧٩٣ - وَحَدَّثَنِي مَالِكٌ، عَنْ نَافِعٍ : أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ كَانَ إِذَا عَطَسَ فَقِيلَ لَهُ : يَرْحَمُكَ اللَّهُ. قَالَ : يَرْحَمُنَا اللَّهُ وَإِيَّاكُمْ، وَيَغْفِرُ لَنَا وَلَكُمْ.


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget