Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 180- ADAM GECE NAMAZINA KALKTIĞI ZAMAN (OKUYACAĞI) DUÂ

1416) ..... (Abdullah) bin Abbâs (radıyallahü anhümâ)’dan; Şöyle demiştir : Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) geceleyin namaza kalktığı zaman şöyle dua ederdi:

(Allahım! Hamd Senin içindir. Sen göklerin, yerin ve bunlardakilerin nurusun. (Bunları aydınlatırsın. ) Hamd senin içindir Sen göklerin yerin ve bunlardakilerin yöneticisisin. Hamd Sana mahsustur. Sen göklerin, yerin ve bunlardakilerin sahibisin. Hamd Sana mahsustur. Sen haksın. Senin vadin haktır. Seni görmek haktır. Sözün haktır. Cennet haktır. Cehennem haktır. Kıyamet günü haktır. Peygamber haktır. Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) haktır. Allahım! Sana itâat ettim. Sana inandım. Sana tevekkül ettim. Sana yöneldim. Senin kuvvetine dayanarak (düşmanlarla) mücadele ettim. Aramızda yalnız seni hakem kıldım. Artık evvelce işlediğim ve sonra işliyeceğimi sandığım, gizli yaptığım ve açıktan işlediğim günahlarımı bağışla. (Âhiret hayatında beni) Öne alan (dünya hayatında peygamberliğimi) sonraya bırakan ancak sensin' Senden başka ibâdete lâyık ilâh yoktur. Ancak Sen varsın Günahtan yuz çevirmek ve ibâdete kuvvet ancak Senin yardımınladır. )

1417) ...

1418) Hümeyd (bin Abdirrahman bin Avf) (radıyallahü anhüma)’dan; Şöyle demiştir :

Ben Âişe (radıyallahü anhâ)'ya: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ne ile gece namazına başlardı? diye sordum. Dedi ki:

Sen bana öyle bir şey sordun ki; senden önce hiç kimse bana onu sormamıştır. O on defa tekbir alırdı. On defa hamd ederdi. On defa tesbih ederdi, on defa istiğfar ederdi ve şöyle derdi )

(Allah'ım! Bana mağfiret eyle. Beni hidâyette dâim eyle, beni rızıklandır ve bana afiyet ver. ) ve kıyamet günündeki durduruluşun sıkıntısından Allah'a sığınırdı. "

1419 - “... Ebû Seleme bin Abdirrahman (bin Avf) (radıyallahü anhümâ)'dan rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir :

Ben, Âişe (radıyallahü anhâ) 'ya Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) gece namazına kalktığı zaman namaza ne ile başlardı? diye sordum. Dedi ki: O, (namaza başlayınca) şu duayı okudu :

(Allah'ım! Cibrâil, Mikâil ve İsrafil'in Rabbi! Göklerin ve yerin yaratıcısı, gizli ve aşikâr her şeyin âlimi! Kullarının ihtilâfa düştükleri din konusunda onlar arasında Sen hükmedersin. İhtilâf konusu edilen hakka irâdenle beni hidâyet eyle. Şüphesiz sen dosdoğru yola hidâyet edersin. )

Râvi Abdirrahman bin Ömer demiştir ki: Cebrail kelimesini hemzeli olarak hıfzediniz. Çünkü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den böyle rivâyet olunmuştur."

١٨٠ - باب مَا جَاءَ فِي الدُّعَاءِ إِذَا قَامَ الرَّجُلُ مِنَ اللَّيْلِ

١٤١٦ - حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، عَنْ سُلَيْمَانَ الأَحْوَلِ، عَنْ طَاوُسٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ إِذَا تَهَجَّدَ مِنَ اللَّيْلِ قَالَ ‏( اللَّهُمَّ لَكَ الْحَمْدُ أَنْتَ نُورُ السَّمَوَاتِ وَالأَرْضِ وَمَنْ فِيهِنَّ وَلَكَ الْحَمْدُ أَنْتَ قَيَّامُ السَّمَوَاتِ وَالأَرْضِ وَمَنْ فِيهِنَّ وَلَكَ الْحَمْدُ أَنْتَ مَالِكُ السَّمَوَاتِ وَالأَرْضِ وَمَنْ فِيهِنَّ وَلَكَ الْحَمْدُ أَنْتَ الْحَقُّ وَوَعْدُكَ حَقٌّ وَلِقَاؤُكَ حَقٌّ وَقَوْلُكَ حَقٌّ وَالْجَنَّةُ حَقٌّ وَالنَّارُ حَقٌّ وَالسَّاعَةُ حَقٌّ وَالنَّبِيُّونَ حَقٌّ وَمُحَمَّدٌ حَقٌّ اللَّهُمَّ لَكَ أَسْلَمْتُ وَبِكَ آمَنْتُ وَعَلَيْكَ تَوَكَّلْتُ وَإِلَيْكَ أَنَبْتُ وَبِكَ خَاصَمْتُ وَإِلَيْكَ حَاكَمْتُ فَاغْفِرْ لِي مَا قَدَّمْتُ وَمَا أَخَّرْتُ وَمَا أَسْرَرْتُ وَمَا أَعْلَنْتُ أَنْتَ الْمُقَدِّمُ وَأَنْتَ الْمُؤَخِّرُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ وَلاَ إِلَهَ غَيْرُكَ وَلاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِكَ ‏)‏.‏

١٤١٧ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ خَلاَّدٍ الْبَاهِلِيُّ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ أَبِي مُسْلِمٍ الأَحْوَلُ، خَالُ ابْنِ أَبِي نَجِيحٍ سَمِعَ طَاوُسًا، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ إِذَا قَامَ مِنَ اللَّيْلِ لِلتَّهَجُّدِ ‏.‏ فَذَكَرَ نَحْوَهُ ‏.‏

١٤١٨ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا زَيْدُ بْنُ الْحُبَابِ، عَنْ مُعَاوِيَةَ بْنِ صَالِحٍ، حَدَّثَنِي أَزْهَرُ بْنُ سَعِيدٍ، عَنْ عَاصِمِ بْنِ حُمَيْدٍ، قَالَ سَأَلْتُ عَائِشَةَ مَاذَا كَانَ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَفْتَتِحُ بِهِ قِيَامَ اللَّيْلِ قَالَتْ لَقَدْ سَأَلْتَنِي عَنْ شَىْءٍ مَا سَأَلَنِي عَنْهُ أَحَدٌ قَبْلَكَ كَانَ يُكَبِّرُ عَشْرًا وَيَحْمَدُ عَشْرًا وَيُسَبِّحُ عَشْرًا وَيَسْتَغْفِرُ عَشْرًا وَيَقُولُ ‏( اللَّهُمَّ اغْفِرْ لِي وَاهْدِنِي وَارْزُقْنِي وَعَافِنِي ‏)‏.‏ وَيَتَعَوَّذُ مِنْ ضِيقِ الْمُقَامِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ‏.‏

١٤١٩ - حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ عُمَرَ، حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ يُونُسَ الْيَمَامِيُّ، حَدَّثَنَا عِكْرِمَةُ بْنُ عَمَّارٍ، حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ أَبِي كَثِيرٍ، عَنْ أَبِي سَلَمَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ، قَالَ سَأَلْتُ عَائِشَةَ بِمَا كَانَ يَسْتَفْتِحُ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ صَلاَتَهُ إِذَا قَامَ مِنَ اللَّيْلِ قَالَتْ كَانَ يَقُولُ ‏( اللَّهُمَّ رَبَّ جِبْرَئِيلَ وَمِيكَائِيلَ وَإِسْرَافِيلَ فَاطِرَ السَّمَوَاتِ وَالأَرْضِ عَالِمَ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ أَنْتَ تَحْكُمُ بَيْنَ عِبَادِكَ فِيمَا كَانُوا فِيهِ يَخْتَلِفُونَ اهْدِنِي لِمَا اخْتُلِفَ فِيهِ مِنَ الْحَقِّ بِإِذْنِكَ إِنَّكَ لَتَهْدِي إِلَى صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ ‏)‏.‏ قَالَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ عُمَرَ احْفَظُوهُ جِبْرَئِيلُ مَهْمُوزَةً فَإِنَّهُ كَذَا عَنِ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 179- GECE NAMAZINDAKİ KIRAAT

1410 - “... Ümmü Hâni’ binti Ebî Tâlib (radıyallahü anha)'dan rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir :

Ben evimin damında iken Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in gece (namazındaki) okuyuşunu işitiyordum. "

1411 - “... Ebû Zer(r-ı Gıfârî) (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir gece) sabah oluncaya kadar namazda bir âyeti tekrarladı. Âyet de şudur :

(Eğer Sen onları tazip edersen şüphesiz onlar senin kullarındır. Ve eğer onları mağfiret eylersen şüphesiz Sen azizsin, hakimsin. )

1412- ... Huzeyfe (radıyallahü anh)’den: Şöyle demiştir:

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), gece nafilesini kıldı. (Namazdaki) kırâatında bir rahmet âyeti geçtiği zaman (rahmet) diler, bir azap âyeti geçtiği zaman (azab'tan Allah'a) sığınır ve Allahü teâlânın noksanlıklardan pâk olduğundan bahsedilen bir âyet geçtiği zaman tesbih ederdi. "

1413 - “... Ebû Leylâ (radıyallahü anh)’den şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) geceleyin nafile namaz kılarken ben O'nun yanında namaz kıldım. O, kırâatında bir azab âyetini okudu. Âyetin bitiminde:

(Cehennem ateşinden Allah'a sığınırım. Cehennemliklerin vay hâline. ) buyurdu. "

1414 - “... Katâde (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Ben. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in okuyuşunu Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)'a sordum. Dedi ki:

O, (uzatmaya elverişli harfleri okurken) sesini uzatırdı. "

1415 - “... Nufey’ bin el-Hâris (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir: Ben Âişe (radıyallahü anhâ)'nın yanına giderek: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (gece namazında) Kur'an'ı açık mı gizli mi okurdu? diye sordum. Dedi ki:

Bazen açık, bazen gizli okurdu. Ben :

Allahü Ekber. Bu dîne genişlik bahşeden Allahü teâlâ'ya hamd olsun, dedim. "

١٧٩ - باب مَا جَاءَ فِي الْقِرَاءَةِ فِي صَلاَةِ اللَّيْلِ

١٤١٠ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، وَعَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، قَالاَ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، حَدَّثَنَا مِسْعَرٌ، عَنْ أَبِي الْعَلاَءِ، عَنْ يَحْيَى بْنِ جَعْدَةَ، عَنْ أُمِّ هَانِئٍ بِنْتِ أَبِي طَالِبٍ، قَالَتْ كُنْتُ أَسْمَعُ قِرَاءَةَ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ بِاللَّيْلِ وَأَنَا عَلَى عَرِيشِي ‏.‏

١٤١١ - حَدَّثَنَا بَكْرُ بْنُ خَلَفٍ أَبُو بِشْرٍ، حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ، عَنْ قُدَامَةَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، عَنْ جَسْرَةَ بِنْتِ دَجَاجَةَ، قَالَتْ سَمِعْتُ أَبَا ذَرٍّ، يَقُولُ قَامَ النَّبِيُّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ بِآيَةٍ حَتَّى أَصْبَحَ يُرَدِّدُهَا وَالآيَةُ ‏{إِنْ تُعَذِّبْهُمْ فَإِنَّهُمْ عِبَادُكَ وَإِنْ تَغْفِرْ لَهُمْ فَإِنَّكَ أَنْتَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ}‏ ‏.‏

١٤١٢ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ، عَنِ الأَعْمَشِ، عَنْ سَعْدِ بْنِ عُبَيْدَةَ، عَنِ الْمُسْتَوْرِدِ بْنِ الأَحْنَفِ، عَنْ صِلَةَ بْنِ زُفَرَ، عَنْ حُذَيْفَةَ، أَنَّ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ صَلَّى فَكَانَ إِذَا مَرَّ بِآيَةِ رَحْمَةٍ سَأَلَ وَإِذَا مَرَّ بِآيَةِ عَذَابٍ اسْتَجَارَ وَإِذَا مَرَّ بِآيَةٍ فِيهَا تَنْزِيهٌ لِلَّهِ سَبَّحَ ‏.‏

١٤١٣ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ هَاشِمٍ، عَنِ ابْنِ أَبِي لَيْلَى، عَنْ ثَابِتٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِي لَيْلَى، عَنْ أَبِي لَيْلَى، قَالَ صَلَّيْتُ إِلَى جَنْبِ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ وَهُوَ يُصَلِّي مِنَ اللَّيْلِ تَطَوُّعًا فَمَرَّ بِآيَةِ عَذَابٍ فَقَالَ ‏( أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ النَّارِ وَوَيْلٌ لأَهْلِ النَّارِ ‏)‏.‏

١٤١٤ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ مَهْدِيٍّ، حَدَّثَنَا جَرِيرُ بْنُ حَازِمٍ، عَنْ قَتَادَةَ، قَالَ سَأَلْتُ أَنَسَ بْنَ مَالِكٍ عَنْ قِرَاءَةِ النَّبِيِّ، ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَقَالَ كَانَ يَمُدُّ صَوْتَهُ مَدًّا ‏.‏

١٤١٥ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ ابْنُ عُلَيَّةَ، عَنْ بُرْدِ بْنِ سِنَانٍ، عَنْ عُبَادَةَ بْنِ نُسَىٍّ، عَنْ غُضَيْفِ بْنِ الْحَارِثِ، قَالَ أَتَيْتُ عَائِشَةَ فَقُلْتُ أَكَانَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَجْهَرُ بِالْقُرْآنِ أَوْ يُخَافِتُ بِهِ قَالَتْ رُبَّمَا جَهَرَ وَرُبَّمَا خَافَتَ ‏.‏ قُلْتُ اللَّهُ أَكْبَرُ الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي جَعَلَ فِي هَذَا الأَمْرِ سَعَةً ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 178- KUR'AN'IN KAÇ GÜNDE HATMEDİLMESİNİN MÜSTAHAB OLDUĞU

1406 - “... Evs bin Huzeyfe (radıyallahü anh)’den: Şöyle demiştir: Biz, Sakîf hey'eti içinde (Medine'ye) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına geldik. Hey'et el-Ahlaf'ı Muğîre bin Şu'be (radıyallahü anh)'a misafir etti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de Benî Mâlik'i kendisine âit bir çadıra yerleştirdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), artık her gece yatsı namazından sonra yanımıza gelir ve ayakları üzerinde dikilerek bizimle konuşurdu.

(Ayakta yorulduğu için) sırayla ayaklarını dinlendirirdi. (= Vücûdunun ağırlığını bir ayağına verir, biraz sonra diğer ayağına verirdi. ) Konuşmasının ekserisi, kavmi olan Kureyş'ten başına gelen şeylere aitti ve şöyle buyururdu :

(Bizim hicretten önceki hâlimiz ile hicretten sonraki hâlimiz bir değildir. Biz hicretten önce zayıftık, hakarete mâruz kalırdık. Biz Medine'ye çıktıktan sonra bizimle onlar (Mekke müşrikleri) arasında savaş (her iki taraf için mukadder olan) nasibleri cereyan ediyordu. Biz onlara galebe çalıyoruz, onlar bize galebe çalıyorlardı. )

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), bir gece yanımıza mutat vaktinden sonra geldi. Ben : Yâ Resûlallah! Bu gece bize gelmekte geciktiniz, dedim. O ;

(Kur'an'dan hizbimi (vaktinde okumadığımı hatırlamakla) hemen okumam işi çıkıverdi. Ben de onu tamamlamadan çıkmaktan hoşlanmadım,) buyurdu.

Evs (radıyallahü anh) demiştir ki: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Ashâbına: Siz Kur'an'ı ne şekilde hiziblere ayırıyorsunuz? diye sordum. Dediler ki: Üç, beş, yedi, dokuz, onbir ve onüç (sûreyi birer hizib), el-Mufassai da bir hizib (yapıyoruz. )

1407 - “... Abdullah bin Amr (bin el-As) (radıyallahü anhümâ)'dan; Şöyle demiştir :

Ben Kuranı hıfzettim. Ve tamâmını bir gecede okudum. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), buyurdu ki:

(Senin üzerinden uzun zamanın geçmesi ile (her gece Kur'an'ın tamâmını okumak âdetinden) usanmandan korkarım. Bunun için sen ayda bir hatim indir. ) Ben ; Yâ Resûlallah !

Beni serbest bırak ki gücümden ve gençliğimden yararlanayım, dedim. Buyurdu ki:

(O halde, on günde bir hatim indir. ) Ben (yine) : Beni serbest bırak ki kuvvetimden ve gençliğimden yararlanayım dedim. Buyurdu ki:

(O halde yedi günde hatmet. ) Ben (tekrar) :

Beni serbest bırak ki gücümden ve gençliğimden faydalanayım, dedim. (Bundan) imtina etti. "

1408) ". . . Abdullah bin Amr (bin el-As) (radıyallahü anhüma)'dan; Şöyle demiştir :

(Üç geceden daha az bir sürede Kur'an'ın tamamını okuyan, onu anlamamıştır. )

1409 - “... Âişe (radıyallahü anhâ)’dan; Şöyle demiştir:

Ben Allah'ın nebisi (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bir gecede sabaha kadar Kuranın hepsini okuduğunu bilmiyorum. "

١٧٨ - باب مَا جَاءَ فِي كَمْ يُسْتَحَبُّ يُخْتَمُ الْقُرْآنُ

١٤٠٦ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا أَبُو خَالِدٍ الأَحْمَرُ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ يَعْلَى الطَّائِفِيِّ، عَنْ عُثْمَانَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَوْسٍ، عَنْ جَدِّهِ، أَوْسِ بْنِ حُذَيْفَةَ قَالَ قَدِمْنَا عَلَى رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فِي وَفْدِ ثَقِيفٍ فَنَزَّلُوا الأَحْلاَفَ عَلَى الْمُغِيرَةِ بْنِ شُعْبَةَ وَأَنْزَلَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ بَنِي مَالِكٍ فِي قُبَّةٍ لَهُ فَكَانَ يَأْتِينَا كُلَّ لَيْلَةٍ بَعْدَ الْعِشَاءِ فَيُحَدِّثُنَا قَائِمًا عَلَى رِجْلَيْهِ حَتَّى يُرَاوِحَ بَيْنَ رِجْلَيْهِ وَأَكْثَرُ مَا يُحَدِّثُنَا مَا لَقِيَ مِنْ قَوْمِهِ مِنْ قُرَيْشٍ وَيَقُولُ ‏( وَلاَ سَوَاءَ كُنَّا مُسْتَضْعَفِينَ مُسْتَذَلِّينَ فَلَمَّا خَرَجْنَا إِلَى الْمَدِينَةِ كَانَتْ سِجَالُ الْحَرْبِ بَيْنَنَا وَبَيْنَهُمْ نُدَالُ عَلَيْهِمْ وَيُدَالُونَ عَلَيْنَا ‏)‏.‏ فَلَمَّا كَانَ ذَاتَ لَيْلَةٍ أَبْطَأَ عَنِ الْوَقْتِ الَّذِي كَانَ يَأْتِينَا فِيهِ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ لَقَدْ أَبْطَأْتَ عَلَيْنَا اللَّيْلَةَ ‏.‏ قَالَ ‏( إِنَّهُ طَرَأَ عَلَىَّ حِزْبِي مِنَ الْقُرْآنِ فَكَرِهْتُ أَنْ أَخْرُجَ حَتَّى أُتِمَّهُ ‏)‏.‏ قَالَ أَوْسٌ فَسَأَلْتُ أَصْحَابَ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ كَيْفَ تُحَزِّبُونَ الْقُرْآنَ قَالُوا ثَلاَثٌ وَخَمْسٌ وَسَبْعٌ وَتِسْعٌ وَإِحْدَى عَشْرَةَ وَثَلاَثَ عَشْرَةَ وَحِزْبُ الْمُفَصَّلِ ‏.‏

١٤٠٧ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ خَلاَّدٍ الْبَاهِلِيُّ، حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ، عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ، عَنِ ابْنِ أَبِي مُلَيْكَةَ، عَنْ يَحْيَى بْنِ حَكِيمِ بْنِ صَفْوَانَ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو، قَالَ جَمَعْتُ الْقُرْآنَ فَقَرَأْتُهُ كُلَّهُ فِي لَيْلَةٍ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( إِنِّي أَخْشَى أَنْ يَطُولَ عَلَيْكَ الزَّمَانُ وَأَنْ تَمَلَّ فَاقْرَأْهُ فِي شَهْرٍ ‏)‏.‏ فَقُلْتُ دَعْنِي أَسْتَمْتِعْ مِنْ قُوَّتِي وَشَبَابِي ‏.‏ قَالَ ‏( فَاقْرَأْهُ فِي عَشْرَةٍ ‏)‏.‏ قُلْتُ دَعْنِي أَسْتَمْتِعْ مِنْ قُوَّتِي وَشَبَابِي ‏.‏ قَالَ ‏( فَاقْرَأْهُ فِي سَبْعٍ ‏)‏.‏ قُلْتُ دَعْنِي أَسْتَمْتِعْ مِنْ قُوَّتِي وَشَبَابِي ‏.‏ فَأَبَى ‏.‏

١٤٠٨ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بَشَّارٍ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جَعْفَرٍ، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، ح وَحَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ خَلاَّدٍ، حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ الْحَارِثِ، حَدَّثَنَا شُعْبَةُ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الشِّخِّيرِ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ ‏( لَمْ يَفْقَهْ مَنْ قَرَأَ الْقُرْآنَ فِي أَقَلَّ مِنْ ثَلاَثٍ ‏)‏.‏

١٤٠٩ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بِشْرٍ، حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ أَبِي عَرُوبَةَ، حَدَّثَنَا قَتَادَةُ، عَنْ زُرَارَةَ بْنِ أَوْفَى، عَنْ سَعْدِ بْنِ هِشَامٍ، عَنْ عَائِشَةَ، قَالَتْ لاَ أَعْلَمُ نَبِيَّ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَرَأَ الْقُرْآنَ كُلَّهُ حَتَّى الصَّبَاحِ ‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget