NİYÂHAT (= ÖLÜ İÇİN YÜKSEK SESLE AĞLAMAK) TAN NEHİY HAKKINDA BİR BÂB
51- NİYÂHAT (= ÖLÜ İÇİN YÜKSEK SESLE AĞLAMAK) TAN NEHİY HAKKINDA BİR BÂB
1646) Ümmü Seleme (radıyallahü anha)’dan rivâyet edildiğine göre: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) : nazmı celili hakkında:
(Nevh (= ölü üzerinde yüksek sesle ağlamak) tır.) buyurmuştur. Bunun senedindeki Yezid bin Abdullah'ın sıkalığının ihtilâf konusu oldugu Zevaid'de bildirilmiştir.
1647) Cerir Mevlâ Muâviye (radıyallahü anhümâ)’dan; Şöyle demiştir:
Muâviye (radıyallahü anh) Humusta hutbe okudu. Hutbede Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in nevhten nehiy buyurduğunu anlattı. Zevâid'de şöyle denilmiştir : Bunun senedinde Cerir vardır. Ona Ebû Cerir de denilir. Ben ne Onu cerh edeni, ne de sıka göstereni görmedim. Seneddeki Abdullah bin Dinar da Humus’lu olandır. Ebû Hatim Onun hakkında : O, kuvvetli değildir, demiştir, İbn-i Muin de Onun zayıf olduğunu söylemiştir. Ebû Alî el-Hâfız da : O benim yanımda sıkadır, demiştir. İbn-i Hibbân da Onu sikalar arasında zikretmiştir.
1648) Ebû Mâlik el-Eş'arî (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
(Niyâhat, câhiliyyet (devrin)in işindendir. Ve şüphesiz nâiha kadın, tevbe etmeden öldüğü zaman Allah Onun için katrandan elbise ve ateşten bir gömlek kestirir.) İsnadının sahih ve ricalinin sıka oldukları Zevâid'de bildirilmiştir.
1649) Abdullah bin Abbâs (radıyallahü anhümâ)'dan rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
(Ölü üzerinde niyâhat, câhiliyyet (devrin) in işindendir. Şüphesiz ki nâiha kadın ölmeden önce tevbe etmezse, gerçekten üzerinde katrandan bir gömlek ve Onun üstünde de Ona giydirilmiş ateşten bir gömlek bulunduğu halde kıyamet günü diriltilir.) Zevâid'de şöyle denilmiştir : Bunun isnadında Ömer bin Râşit vardır. Onun hakkında İmam Ahmed : Hadisi zayıftır, doğru değildir, demiştir. İbn-i Muin de zayıflığını söylemiştir ve Buhâri : Onun Yahya bin Ebî Kesir'den rivâyet ettiği hadis muzdariptir, doğru değildir, demiştir. İbn-i Hibbân da : O, hadîs uydurur. O’nu zikretmek helâl değildir. Meğer ki, aleyhinde konuşma yoluyla ola. demiştir. Darekutni de el-îlel'de : O, metruktür, demiştir
1650) Abdullah bin Ömer (radıyallahü anhümâ)’dan; Şöyle demiştir :
Beraberinde yüksek sesle ağlıyan kadın bulunan bir cenazeyi takip etmeyi, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yasaklamıştır. Zevâid'de şöyle denilmiştir : Bunun senedinde Ebû Yahya el-Kattât el-Kûfi Zâzân vardır. Adının Dinar olduğu da söylenmiştir. İmam Ahmed : İsrâîl, ondan cidden münker olan bir çok hadis rivâyet etmiş, demiştir. İbn-i Muin de : Onun hadisinde zaaf var, demiştir. Yâkub bin Süfyân ve el-Bezzâr da : Onda bais yok. demişlerdir.
٥١ - باب فِي النَّهْىِ عَنِ النِّيَاحَةِ
١٦٤٦ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ، مَوْلَى الصَّهْبَاءِ عَنْ شَهْرِ بْنِ حَوْشَبٍ، عَنْ أُمِّ سَلَمَةَ، عَنِ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ {وَلاَ يَعْصِينَكَ فِي مَعْرُوفٍ} قَالَ ( النَّوْحُ ).
١٦٤٧ - حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ عَيَّاشٍ، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ دِينَارٍ، حَدَّثَنَا حَرِيزٌ، مَوْلَى مُعَاوِيَةَ قَالَ خَطَبَ مُعَاوِيَةُ بِحِمْصَ فَذَكَرَ فِي خُطْبَتِهِ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ نَهَى عَنِ النَّوْحِ .
١٦٤٨ - حَدَّثَنَا الْعَبَّاسُ بْنُ عَبْدِ الْعَظِيمِ الْعَنْبَرِيُّ، وَمُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى، قَالاَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّزَّاقِ، أَنْبَأَنَا مَعْمَرٌ، عَنْ يَحْيَى بْنِ أَبِي كَثِيرٍ، عَنِ ابْنِ مُعَانِقٍ، عَنْ أَبِي مَالِكٍ الأَشْعَرِيِّ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ( النِّيَاحَةُ مِنْ أَمْرِ الْجَاهِلِيَّةِ وَإِنَّ النَّائِحَةَ إِذَا مَاتَتْ وَلَمْ تَتُبْ قَطَعَ اللَّهُ لَهَا ثِيَابًا مِنْ قَطِرَانٍ وَدِرْعًا مِنْ لَهَبِ النَّارِ ).
١٦٤٩ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ، حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ رَاشِدٍ الْيَمَامِيُّ، عَنْ يَحْيَى بْنِ أَبِي كَثِيرٍ، عَنْ عِكْرِمَةَ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ( النِّيَاحَةُ عَلَى الْمَيِّتِ مِنْ أَمْرِ الْجَاهِلِيَّةِ فَإِنَّ النَّائِحَةَ إِنْ لَمْ تَتُبْ قَبْلَ أَنْ تَمُوتَ فَإِنَّهَا تُبْعَثُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ عَلَيْهَا سَرَابِيلُ مِنْ قَطِرَانٍ ثُمَّ يُعْلَى عَلَيْهَا بِدُرُوعٍ مِنْ لَهَبِ النَّارِ ).
١٦٥٠ - حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ يُوسُفَ، حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ، أَنْبَأَنَا إِسْرَائِيلُ، عَنْ أَبِي يَحْيَى، عَنْ مُجَاهِدٍ، عَنِ ابْنِ عُمَرَ، قَالَ نَهَى رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أَنْ تُتْبَعَ جِنَازَةٌ مَعَهَا رَانَّةٌ .