Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 15- ADAM KOMŞUSUNUN DUVARININ ÜZERİNE AĞAÇ (TAN HATİL BAŞINI) KOYABİLİR BÂBI

2425 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

(Birinizin duvarının üzerine ağaç (tan hatil başını) koymak için komşusu izin istediği zaman duvar sahibi onu menetmesin. )

Ebû Hüreyre (radıyallahü anh), bu hadîsi yanındakilere rivâyet edince onlar, (bunu garipsiyerek) başlarını eğdiler. Ebû Hüreyre onları (n bu vaziyetlerini) görünce : Ne oluyor ki, ben sizi bu (sünnet) den yüz çevirir görüyorum. Vallahi ben duvarın üzerine konulacak hatil başını, (sonra) sizin omuzlarınızın arasına korum, dedi. "

2426 - “... İkrime bin Seleme'den rivâyet edildiğine göre:

Belmüğire (Benü'l-Müğire)den iki kardeşten biri, evinin duvarının üzerine başkasının hatil başlarını koydurmamaya, köle azadlamak üzere yemin etti. Sonra Mücemmi' bin Yezid ile Ensâr-ı Kirâm'dan çok sayıda adam (radıyallahü anhüm), geldiler ve dediler ki : Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) 'in:

(Sizden birisi, (evinin) duvarına, komşusunun ağaç (hatil başını) koymasını engellemesin, ) buyurduğuna şehâdet ederiz. (Yemin eden kardeş) bunun üzerine (diğerine) şöyle dedi :

Ey kardeşim! Senin lehinde ve benim aleyhimde hüküm verilmiş oldu. Ben de (köle azadlamak üzere) yemin ettim. Bu itibarla sen benim duvarımın yanına bir direk koy ve hatilini direğin üzerine bırak (ki benim yeminim bozulmasın. )

2427 - “... (Abdullah) bin Abbâs (radıyallahü anhümâ)’dan rivâyet edildiğine göre; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir:

(Herhangi biriniz, duvarının üzerine komşusunun ağaç (tan hatil başını) koymasını menetmesin. )

١٥ - باب الرَّجُلِ يَضَعُ خَشَبَةً عَلَى جِدَارِ جَارِهِ

٢٤٢٥ - حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، وَمُحَمَّدُ بْنُ الصَّبَّاحِ، قَالاَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الأَعْرَجِ، قَالَ سَمِعْتُ أَبَا هُرَيْرَةَ، يَبْلُغُ بِهِ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ‏( إِذَا اسْتَأْذَنَ أَحَدَكُمْ جَارُهُ أَنْ يَغْرِزَ خَشَبَةً فِي جِدَارِهِ فَلاَ يَمْنَعْهُ ‏)‏.‏ فَلَمَّا حَدَّثَهُمْ أَبُو هُرَيْرَةَ طَأْطَئُوا رُءُوسَهُمْ فَلَمَّا رَآهُمْ قَالَ مَالِي أَرَاكُمْ عَنْهَا مُعْرِضِينَ وَاللَّهِ لأَرْمِيَنَّ بِهَا بَيْنَ أَكْتَافِكُمْ ‏.‏

٢٤٢٦ - حَدَّثَنَا أَبُو بِشْرٍ، بَكْرُ بْنُ خَلَفٍ حَدَّثَنَا أَبُو عَاصِمٍ، عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ، عَنْ عَمْرِو بْنِ دِينَارٍ، أَنَّ هِشَامَ بْنَ يَحْيَى، أَخْبَرَهُ أَنَّ عِكْرِمَةَ بْنَ سَلَمَةَ أَخْبَرَهُ أَنَّ أَخَوَيْنِ مِنْ بَلْمُغِيرَةَ أَعْتَقَ أَحَدُهُمَا أَنْ لاَ يَغْرِزَ خَشَبًا فِي جِدَارِهِ فَأَقْبَلَ مُجَمِّعُ بْنُ يَزِيدَ وَرِجَالٌ كَثِيرٌ مِنَ الأَنْصَارِ فَقَالُوا نَشْهَدُ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ‏( لاَ يَمْنَعْ أَحَدُكُمْ جَارَهُ أَنْ يَغْرِزَ خَشَبَةً فِي جِدَارِهِ ‏)‏.‏ فَقَالَ يَا أَخِي إِنَّكَ مَقْضِيٌّ لَكَ عَلَىَّ وَقَدْ حَلَفْتُ فَاجْعَلْ أُسْطُوَانًا دُونَ حَائِطِي أَوْ جِدَارِي فَاجْعَلْ عَلَيْهِ خَشَبَكَ ‏.‏

٢٤٢٧ - حَدَّثَنَا حَرْمَلَةُ بْنُ يَحْيَى، حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ، أَخْبَرَنِي ابْنُ لَهِيعَةَ، عَنْ أَبِي الأَسْوَدِ، عَنْ عِكْرِمَةَ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، أَنَّ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ‏( لاَ يَمْنَعْ أَحَدُكُمْ جَارَهُ أَنْ يَضَعَ خَشَبَةً عَلَى جِدَارِهِ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 14- (BAŞKASINA ÂİT) BİR ŞEYİ KIRAN HAKKINDAKİ HÜKÜM BÂBI

2423 - “... Benî Sûe kabilesinden bir adamdan rivâyet edildiğine göre şöyle demiştir:

Ben, Âişe (radıyallahü anhâ)'ya

Bana, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huyundan haber ver, dedim. Âişe (radıyallahü anhâ), bana:

Sen Kur'an-ı Kerim’de (şüphesiz sen (Yâ Muhammed) yüce ahlâk sahibisin) (Kalem : 4) okumuyor musun? dedi. Âişe (sözüne devamla) dedi ki:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ashâbı (arkadaşları) ile beraber (benim odamda) idi. Ben O'nun için yemek yaptım. (Kumam) Hafsa da O'nun için yemek yaptı. Âişe dedi ki: Hafsa (yemeği hazırlamak hususunda) beni geçti. Ben cariyeme . Git de Hafsa'nın çanağındaki yemeği dök, dedim. Hafsa'nın cariyesi yemeği Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in önüne tam koyacağı sırada benim cariyem ona yetişti ve (onun eline vurarak) çanağı düşürdü. Çanak kırıldı ve içindeki yemek de (deriden mamul sofra üzerinde) yayıldı. Âişe dedi ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), çanağın parçalarını birleştirdi ve deriden mamul sofra üzerine dökülen yemeği topladı. Sonra Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) ile sahabîler o yemeği yediler. Bundan sonra da Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) benim çanağımı (içindeki yemekle beraber) gönderip Hafsa'ya verdi ve :

(Kabınız yerine bir kab alınız ve içindeki yemeği (de) yeyiniz) buyurdu. Âişe dedi ki: Ben Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzurunda işlediğim bu işin etkisini O'nun mübarek yüzünde görmedim. (Yani hiddetlenme izini görmedim. )

2424 - “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir kere) kadınlarından birisi (yani Âişe)nin yanında idi. Bu esnada, müminlerin analarından (yani Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in kadınlarından) birisi, içinde yemek bulunan bir çanak gönderdi. Âişe, yemek getiren elçi (hizmetçi) nin eline (bir taş parçası ile) vurdu. Çanak yere düşüp kırıldı. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ikiye bölünen çanağın parçalarını alıp birleştirdi. Sonra yemeği toplayıp içine koymaya ve (sahabiler'e) : (Ananız kıskandı. Yeyiniz,) buyurmaya başladı. Sahabîler yemeği yediler. Nihayet, Âişe evindeki (sağlam) çanağı getirdi. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) bu sağlam çanağı (yemek getiren) elçiye (hizmetçiye) verdi ve kırık çanağı bunu kıranın evinde bıraktı. "

١٤ - باب الْحُكْمِ فِيمَنْ كَسَرَ شَيْئًا

٢٤٢٣ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا شَرِيكُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ، عَنْ قَيْسِ بْنِ وَهْبٍ، عَنْ رَجُلٍ، مِنْ بَنِي سُوَاءَةَ قَالَ قُلْتُ لِعَائِشَةَ أَخْبِرِينِي عَنْ خُلُقِ، رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏.‏ قَالَتْ أَوَمَا تَقْرَأُ الْقُرْآنَ ‏{وَإِنَّكَ لَعَلَى خُلُقٍ عَظِيمٍ}‏ قَالَتْ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم مَعَ أَصْحَابِهِ فَصَنَعْتُ لَهُ طَعَامًا وَصَنَعَتْ حَفْصَةُ لَهُ طَعَامًا ‏.‏ قَالَتْ فَسَبَقَتْنِي حَفْصَةُ فَقُلْتُ لِلْجَارِيَةِ انْطَلِقِي فَأَكْفِئِي قَصْعَتَهَا فَلَحِقَتْهَا وَقَدْ هَوَتْ أَنْ تَضَعَ بَيْنَ يَدَىْ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَأَكْفَأَتْهَا فَانْكَسَرَتِ الْقَصْعَةُ وَانْتَشَرَ الطَّعَامُ ‏.‏ قَالَتْ فَجَمَعَهَا رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم وَمَا فِيهَا مِنَ الطَّعَامِ عَلَى النِّطَعِ فَأَكَلُوا ثُمَّ بَعَثَ بِقَصْعَتِي فَدَفَعَهَا إِلَى حَفْصَةَ فَقَالَ ‏( خُذُوا ظَرْفًا مَكَانَ ظَرْفِكُمْ ‏)‏.‏ قَالَتْ فَمَا رَأَيْتُ ذَلِكَ فِي وَجْهِ رَسُولِ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏.‏

٢٤٢٤ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى، حَدَّثَنَا خَالِدُ بْنُ الْحَارِثِ، حَدَّثَنَا حُمَيْدٌ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ كَانَ النَّبِيُّ صلّى اللّه عليه وسلّم عِنْدَ إِحْدَى أُمَّهَاتِ الْمُؤْمِنِينَ فَأَرْسَلَتْ أُخْرَى بِقَصْعَةٍ فِيهَا طَعَامٌ فَضَرَبَتْ يَدَ الرَّسُولِ فَسَقَطَتِ الْقَصْعَةُ فَانْكَسَرَتْ فَأَخَذَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم الْكِسْرَتَيْنِ فَضَمَّ إِحْدَاهُمَا إِلَى الأُخْرَى فَجَعَلَ يَجْمَعُ فِيهَا الطَّعَامَ وَيَقُولُ ‏( غَارَتْ أُمُّكُمْ كُلُوا ‏)‏.‏ فَأَكَلُوا حَتَّى جَاءَتْ بِقَصْعَتِهَا الَّتِي فِي بَيْتِهَا فَدَفَعَ الْقَصْعَةَ الصَّحِيحَةَ إِلَى الرَّسُولِ وَتَرَكَ الْمَكْسُورَةَ فِي بَيْتِ الَّتِي كَسَرَتْهَا ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 13- MÂŞİYE (YÂNİ KOYUN, KEÇÎ, SIĞIR VE DEVE SÜRÜLERİ) NİN (EKİNLERE VE BENZERLERİNE) VERDİĞİ ZARAR HAKKINDAKİ HÜKÜM BÂBI

2421) '..... (Haram) bin Muhayyısa el-Ensârî (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir :

El-Berâ’ (bin Âzib)'in, ekinlere zarar vermeyi alışkanlık hâline getiren bir devesi vardı. Bu deve bir kavmin bostanına girip zarar verdi. Sonra bu husus hakkında Resulüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile konuşuldu. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) şu hükmü verdi:

(Malları (yani bostan ve benzerleri) gündüz korumak, sahiblerine aittir. Hayvanların geceleyin verdiği zarar da hayvan sahiblerine ödettirilir.)

2422) ..... Haram bin Muhayyısa'dan rivâyet edildiğine göre, el-Berâ’ bin Azib (radıyallahü anh), şöyle demiştir! El-Berâ’ın ev halkının bir devesi (bir bostana) zarar verdiResûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunun misli ile hükmetti (Râvi, bundan önceki hadisin mislini rivâyet etti. )

١٣ - باب الْحُكْمِ فِيمَا أَفْسَدَتِ الْمَوَاشِي بِاللَّيْلِ

٢٤٢١ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ رُمْحٍ الْمِصْرِيُّ، أَنْبَأَنَا اللَّيْثُ بْنُ سَعْدٍ، عَنِ ابْنِ شِهَابٍ، أَنَّ ابْنَ مُحَيِّصَةَ الأَنْصَارِيَّ، أَخْبَرَهُ أَنَّ نَاقَةً لِلْبَرَاءِ كَانَتْ ضَارِيَةً دَخَلَتْ فِي حَائِطِ قَوْمٍ فَأَفْسَدَتْ فِيهِ فَكُلِّمَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فِيهَا فَقَضَى أَنَّ حِفْظَ الأَمْوَالِ عَلَى أَهْلِهَا بِالنَّهَارِ وَعَلَى أَهْلِ الْمَوَاشِي مَا أَصَابَتْ مَوَاشِيهِمْ بِاللَّيْلِ ‏.‏

٢٤٢٢ - حَدَّثَنَا الْحَسَنُ بْنُ عَلِيِّ بْنِ عَفَّانَ، حَدَّثَنَا مُعَاوِيَةُ بْنُ هِشَامٍ، عَنْ سُفْيَانَ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عِيسَى، عَنِ الزُّهْرِيِّ، عَنْ حَرَامِ بْنِ مُحَيِّصَةَ، عَنِ الْبَرَاءِ بْنِ عَازِبٍ، أَنَّ نَاقَةً، لآلِ الْبَرَاءِ أَفْسَدَتْ شَيْئًا فَقَضَى رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم بِمِثْلِهِ ‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget