Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 12- BABA VE ANASI HAYATTA OLDUĞU HALDE SAVAŞA GİDEN ADAM

2886 - “... Muâviye bin Câhime es-Selemî (radıyallahü anh) şöyle demiştir:

Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına gelerek:

— Yâ Resûlallah! Allah rızâsını ve âhiret mutluluğunu dileyerek seninle beraber cihâda cidden niyetlenmişimdir.(Yani cihâda çıkmama müsaade et) dedim. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :

— (Bağışlanasın. Annen hayatta mıdır?) buyurdu. Ben:

— Evet, dedim. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :

— (Geriye dön de annene itâat, iyilik et) buyurdu. Sonra ben Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)’e diğer taraftan giderek:

— Yâ Resûlallah! Ben Allah'ın rızâsını ve âhiret mutluluğunu dileyerek seninle beraber cihâd etmeye cidden niyetlenmişimdir, (yani cihâd'a çıkmama müsade et) dedim. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :

— (Bağışlanasın. Annen hayatta mı?) diye sordu. Ben:

— Evet, Yâ Resûlallah, dedim. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :

— (O halde sen annenin yanına geri dön ve ona itâat et) buyurdu. Sonra ben Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)'in önüne çıkıp :

— Yâ Resûlallah! Ben Allah'ın rızâsını ve âhiret mutluluğunu dileyerek seninle beraber savaşa çıkmaya gerçekten niyetlendi idim, demiş. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) ;

— (Vah sana, vah sana. Annen hayatta mı?) diye sordu. Ben:

— Evet. Yâ Resûlallah, dedim. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :

— (Allah seni yarlığasın. Sen annenin ayağına sarıl. Çünkü cennet oradadır) buyurdu.

2887) ... Muâviye bin Câhime es-Selemî (radıyallahü anhümâ)'dar yapılan (diğer bir) rivâyete göre Câhime, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına gitmiş ve bunun mislini anlatmıştır.

Ebû Abdillah İbn-i Mâcete dedi ki: Bu Câhime, Huneyn (savaşı) günü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i ayıplayan Abbâs bin Mirdas es-Selemî'nin oğlu olan Câhime'dir. "

2888 - “... Abdullah bin Amr (bin el-Âs) (radıyallahü anhüma)'dan rivâyet edildiğine göre bir adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına gelerek:

Yâ Resûlallah! Ben Allah'ın rızâsını ve âhiret mutluluğunu dileyerek seninle cihâda gitmek niyetiyle geldim. Ve (and olsun ki) Babam ve annem (gelişim nedeniyle) ağlamakta oldukları halde ben geldim, dedi. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :

— (O halde sen onların yanına geri git de onları ağlattığın gibi güldür) buyurdu. "

١٢ - باب الرَّجُلِ يَغْزُو وَلَهُ أَبَوَانِ

٢٨٨٦ - حَدَّثَنَا أَبُو يُوسُفَ، مُحَمَّدُ بْنُ أَحْمَدَ الرَّقِّيُّ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَلَمَةَ الْحَرَّانِيُّ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ طَلْحَةَ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِي بَكْرٍ الصِّدِّيقِ، عَنْ مُعَاوِيَةَ بْنِ جَاهِمَةَ السُّلَمِيِّ، قَالَ أَتَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّي كُنْتُ أَرَدْتُ الْجِهَادَ مَعَكَ أَبْتَغِي بِذَلِكَ وَجْهَ اللَّهِ وَالدَّارَ الآخِرَةَ ‏.‏ قَالَ ‏( وَيْحَكَ أَحَيَّةٌ أُمُّكَ ‏)‏.‏ قُلْتُ نَعَمْ ‏.‏ قَالَ ‏( ارْجِعْ فَبَرَّهَا ‏)‏.‏ ثُمَّ أَتَيْتُهُ مِنَ الْجَانِبِ الآخَرِ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّي كُنْتُ أَرَدْتُ الْجِهَادَ مَعَكَ أَبْتَغِي بِذَلِكَ وَجْهَ اللَّهِ وَالدَّارَ الآخِرَةَ ‏.‏ قَالَ ‏( وَيْحَكَ أَحَيَّةٌ أُمُّكَ ‏)‏.‏ قُلْتُ نَعَمْ يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ ‏( فَارْجِعْ إِلَيْهَا فَبَرَّهَا ‏)‏.‏ ثُمَّ أَتَيْتُهُ مِنْ أَمَامِهِ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّي كُنْتُ أَرَدْتُ الْجِهَادَ مَعَكَ أَبْتَغِي بِذَلِكَ وَجْهَ اللَّهِ وَالدَّارَ الآخِرَةَ ‏.‏ قَالَ ‏( وَيْحَكَ أَحَيَّةٌ أُمُّكَ ‏)‏.‏ قُلْتُ نَعَمْ يَا رَسُولَ اللَّهِ ‏.‏ قَالَ ‏( وَيْحَكَ الْزَمْ رِجْلَهَا فَثَمَّ الْجَنَّةُ ‏)‏.‏

٢٨٨٧ - حَدَّثَنَا هَارُونُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الْحَمَّالُ، حَدَّثَنَا حَجَّاجُ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا ابْنُ جُرَيْجٍ، أَخْبَرَنِي مُحَمَّدُ بْنُ طَلْحَةَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِي بَكْرٍ الصِّدِّيقِ، عَنْ أَبِيهِ، طَلْحَةَ عَنْ مُعَاوِيَةَ بْنِ جَاهِمَةَ السُّلَمِيِّ، أَنَّ جَاهِمَةَ، أَتَى النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم فَذَكَرَ نَحْوَهُ ‏.‏ قَالَ أَبُو عَبْدِ اللَّهِ بْنُ مَاجَهْ هَذَا جَاهِمَةُ بْنُ عَبَّاسِ بْنِ مِرْدَاسٍ السُّلَمِيُّ الَّذِي عَاتَبَ النَّبِيَّ صلّى اللّه عليه وسلّم يَوْمَ حُنَيْنٍ ‏.‏

٢٨٨٨ - حَدَّثَنَا أَبُو كُرَيْبٍ، مُحَمَّدُ بْنُ الْعَلاَءِ حَدَّثَنَا الْمُحَارِبِيُّ، عَنْ عَطَاءِ بْنِ السَّائِبِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو، قَالَ أَتَى رَجُلٌ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم فَقَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّي جِئْتُ أُرِيدُ الْجِهَادَ مَعَكَ أَبْتَغِي وَجْهَ اللَّهِ وَالدَّارَ الآخِرَةَ وَلَقَدْ أَتَيْتُ وَإِنَّ وَالِدَىَّ لَيَبْكِيَانِ ‏.‏ قَالَ ‏( فَارْجِعْ إِلَيْهِمَا فَأَضْحِكْهُمَا كَمَا أَبْكَيْتَهُمَا ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 11- DEYLEM (BÖLGESİNİN FETHEDİLECEĞİN)İ BİLDİRMEK VE KAZVİN'İN FAZİLETİ (NİN BEYÂNI)

2884 - “... Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir :

(Eğer dünya (nın ömrün) den yalnız bir gün (bile) kalsa, benim ehli beytim'den bir adam Deylem dağına ve Kostantiniyye'ye (İstanbul) a mâlik oluncaya (yani fethedinceye) kadar Allah (Azze ve Celle) o günü uzatacaktır. )

2885 - “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir :

(Dünyanın etrafını fethetmek siz (müslümanlara) nasib kılınacak ve Kazvîn denilen belde siz (müslümanlar) a fethedilecektir. Kim o beldede kırk gün veya kırk gece rıbât eder (yani düşmana karşı bekler) ise o kimse için cennet'te, üstünde yeşil bir zeberced taşı bulunan altından mamul bîr sütun üzerine kurulu ve kırmızı yakut taşlarından yapılan bir kubbe (köşk) vardır. O kubbenin altından mamul yetmiş bin kapı kanadı bulunur. Beher kapı kanadının başında Hurü’l-İyn denilen bir zevce vardır. )

١١ - باب ذِكْرِ الدَّيْلَمِ وَفَضْلِ قَزْوِينَ

٢٨٨٤ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى، حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ، ح وَحَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الْمَلِكِ الْوَاسِطِيُّ، حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ، ح وَحَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ الْمُنْذِرِ، حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ مَنْصُورٍ، كُلُّهُمْ عَنْ قَيْسٍ، عَنْ أَبِي حُصَيْنٍ، عَنْ أَبِي صَالِحٍ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏( لَوْ لَمْ يَبْقَ مِنَ الدُّنْيَا إِلاَّ يَوْمٌ لَطَوَّلَهُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ حَتَّى يَمْلِكَ رَجُلٌ مِنْ أَهْلِ بَيْتِي يَمْلِكُ جَبَلَ الدَّيْلَمِ وَالْقُسْطَنْطِينِيَّةَ ‏)‏.‏

٢٨٨٥ - حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ أَسَدٍ، حَدَّثَنَا دَاوُدُ بْنُ الْمُحَبَّرِ، أَنْبَأَنَا الرَّبِيعُ بْنُ صَبِيحٍ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبَانَ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم ‏( سَتُفْتَحُ عَلَيْكُمُ الآفَاقُ وَسَتُفْتَحُ عَلَيْكُمْ مَدِينَةٌ يُقَالُ لَهَا قَزْوِينُ مَنْ رَابَطَ فِيهَا أَرْبَعِينَ يَوْمًا أَوْ أَرْبَعِينَ لَيْلَةً كَانَ لَهُ فِي الْجَنَّةِ عَمُودٌ مِنْ ذَهَبٍ عَلَيْهِ زَبَرْجَدَةٌ خَضْرَاءُ عَلَيْهَا قُبَّةٌ مِنْ يَاقُوتَةٍ حَمْرَاءَ لَهَا سَبْعُونَ أَلْفَ مِصْرَاعٍ مِنْ ذَهَبٍ عَلَى كُلِّ مِصْرَاعٍ زَوْجَةٌ مِنَ الْحُورِ الْعِينِ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 10- DENİZ SAVAŞI FAZİLETİ (NİN BEYÂNI)

2881 - “... Enes bin Mâlik'in teyzesi Ümmü Haram bint-i Milhân (radıyallahü anhümâ)’dan; Şöyle demiştir:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün benim yakınımda uyudu. Sonra gülümsiyerek uyandı. Ben:

Yâ Resûlallah! Seni ne güldürdü? diye sordum. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(Rü'yâmda bana ümmetimden bir grup şu deniz üstünde padişahların tahtlarına kuruldukları gibi vapurlara binerek (Allah yolunda savaşa) gittikleri durumda bana gösterildi (de ona güldüm) buyurdu. Ümmü Haram:

(Yâ Resûlallah!) Benim de o deniz gazilerinden olmaklığım için Allah'a duâ et, diye ricada bulundu. Enes demiştir ki:

Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) onun için duâ etti. Sonra Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) tekrar uyudu. Bir süre sonra yine gülümsiyerek uyandı. Ümmü Haram da (ilk) sözünün mislini söyledi. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) de birinci cevâbının mislini ona söyledi. Ümmü Haram da:

(Yâ Resûlallah!) Beni o gazilerden eylemesi için Allah'a duâ et, dedi. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) (ona) : (Sen birincilerdensin) buyurdu.

Enes demiştir ki: Hakikaten Ümmü Haram, kocası Ubâde bin es-Sâmıt ile beraber Muâviye bin Ebî Süfyân'ın kumandasında (ve Şâm valiliği zamanında) müslümanların düzenledikleri ilk deniz savaşına katıldılar. Müslümanlar savaşlarından (zaferle) dönüp (denizden) Şâm (toprakların) a çıkınca Ümmü Haram binsin diye kendisine bir hayvan (katır) yaklaştırıldı. (Ümmü Haram bineceği esnada) hayvan onu (yere) düşürdü ve o böylece şehid oldu. "

2882 - “... Ebü'd-Derdâ (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre, ; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir (Bir deniz savaşı (sevab bakımından) on kara savaşının mislidir. Ve deniz (savaşın) da başı dönen (gazi), yüce Allah yolunda (savaşta) kanı içinde kıvranan kimse gibidir. )

2883 - “... Ebi Ümâme (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken işittim:

(Deniz (savaşı) şehidi (sevab bakımından) iki kara (savaşı) şehidinin mislidir. Ve deniz (savaşın)da başı dönen (gazi), kara (savaşın) da kanı içinde kıvranan kimse gibidir. Denizin iki dalgası arasındaki mesafe (yi kateden gazi) de Allah'a ibâdet (yolun) da dünyayı (bir baştan bir başa) kateden kimse gibidir. Şüphesiz Allah (Azze ve Celle), ruhları almak görevini ölüm meleğine — Azrail'e — vermiştir. Ancak deniz şehidini bu hükmün dışında tutmuştur. Çünkü deniz şehidlerinin ruhlarını bizzat Allah alır. Ve Allah, kara şehidinin bütün günahlarını bağışlar, yalnız borç (unu ödememe) günahını bağışlamaz. Deniz şehidinin de tüm günahlarını ve borç (unu ödememe) günahını bağışlar. )

١٠ - باب فَضْلِ غَزْوِ الْبَحْرِ

٢٨٨١ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ رُمْحٍ، أَنْبَأَنَا اللَّيْثُ بْنُ سَعْدٍ، عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ، عَنِ ابْنِ حَبَّانَ، - هُوَ مُحَمَّدُ بْنُ يَحْيَى بْنِ حَبَّانَ - عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، عَنْ خَالَتِهِ أُمِّ حَرَامٍ بِنْتِ مِلْحَانَ، أَنَّهَا قَالَتْ نَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَوْمًا قَرِيبًا مِنِّي ثُمَّ اسْتَيْقَظَ يَبْتَسِمُ فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا أَضْحَكَكَ قَالَ ‏( نَاسٌ مِنْ أُمَّتِي عُرِضُوا عَلَىَّ يَرْكَبُونَ ظَهْرَ هَذَا الْبَحْرِ كَالْمُلُوكِ عَلَى الأَسِرَّةِ ‏)‏.‏ قَالَتْ فَادْعُ اللَّهَ أَنْ يَجْعَلَنِي مِنْهُمْ ‏.‏ قَالَ فَدَعَا لَهَا ثُمَّ نَامَ الثَّانِيَةَ فَفَعَلَ مِثْلَهَا ثُمَّ قَالَتْ مِثْلَ قَوْلِهَا فَأَجَابَهَا مِثْلَ جَوَابِهِ الأَوَّلِ ‏.‏ قَالَتْ فَادْعُ اللَّهَ أَنْ يَجْعَلَنِي مِنْهُمْ قَالَ ‏( أَنْتِ مِنَ الأَوَّلِينَ ‏)‏.‏ قَالَ فَخَرَجَتْ مَعَ زَوْجِهَا عُبَادَةَ بْنِ الصَّامِتِ غَازِيَةً أَوَّلَ مَا رَكِبَ الْمُسْلِمُونَ الْبَحْرَ مَعَ مُعَاوِيَةَ بْنِ أَبِي سُفْيَانَ فَلَمَّا انْصَرَفُوا مِنْ غَزَاتِهِمْ قَافِلِينَ فَنَزَلُوا الشَّامَ فَقُرِّبَتْ إِلَيْهَا دَابَّةٌ لِتَرْكَبَ فَصَرَعَتْهَا فَمَاتَتْ ‏.‏

٢٨٨٢ - حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، حَدَّثَنَا بَقِيَّةُ، عَنْ مُعَاوِيَةَ بْنِ يَحْيَى، عَنْ لَيْثِ بْنِ أَبِي سُلَيْمٍ، عَنْ يَحْيَى بْنِ عَبَّادٍ، عَنْ أُمِّ الدَّرْدَاءِ، عَنْ أَبِي الدَّرْدَاءِ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم قَالَ ‏( غَزْوَةٌ فِي الْبَحْرِ مِثْلُ عَشْرِ غَزَوَاتٍ فِي الْبَرِّ وَالَّذِي يَسْدَرُ فِي الْبَحْرِ كَالْمُتَشَحِّطِ فِي دَمِهِ فِي سَبِيلِ اللَّهِ سُبْحَانَهُ ‏)‏.‏

٢٨٨٣ - حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ يُوسُفَ الْجُبَيْرِيُّ، حَدَّثَنَا قَيْسُ بْنُ مُحَمَّدٍ الْكِنْدِيُّ، حَدَّثَنَا عُفَيْرُ بْنُ مَعْدَانَ الشَّامِيُّ، عَنْ سُلَيْمِ بْنِ عَامِرٍ، قَالَ سَمِعْتُ أَبَا أُمَامَةَ، يَقُولُ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلّى اللّه عليه وسلّم يَقُولُ ‏( شَهِيدُ الْبَحْرِ مِثْلُ شَهِيدَىِ الْبَرِّ وَالْمَائِدُ فِي الْبَحْرِ كَالْمُتَشَحِّطِ فِي دَمِهِ فِي الْبَرِّ وَمَا بَيْنَ الْمَوْجَتَيْنِ كَقَاطِعِ الدُّنْيَا فِي طَاعَةِ اللَّهِ وَإِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ وَكَلَ مَلَكَ الْمَوْتِ بِقَبْضِ الأَرْوَاحِ إِلاَّ شَهِيدَ الْبَحْرِ فَإِنَّهُ يَتَوَلَّى قَبْضَ أَرْوَاحِهِمْ وَيَغْفِرُ لِشَهِيدِ الْبَرِّ الذُّنُوبَ كُلَّهَا إِلاَّ الدَّيْنَ وَلِشَهِيدِ الْبَحْرِ الذُّنُوبَ وَالدَّيْنَ ‏)‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget