Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 103- MEKKE'NİN FAZİLETİ BÂBI

3227)-..... Abdullah bin Adî bin el-Hamrâ (radıyallahü anh)'den: Şöyle demiştir: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i, dişi devesi üstünde olup (Mekke'nin) el-Hazvara (semtin) de durarak şöyle buyururken gördüm:

(Ey Mekke)! Vallahi sen Allah'ın arzının şüphesiz en hayırlısısın ve Allah'ın arzının bana en sevimlisisin. Vallahi (Allah'ın emriyle) senin dışına ihraç edilmem (durumu) olmasaydı senden çıkmazdım. )

3228 - “... Safiyye bint-i Şeybe (radıyallahü anha)’dan; Şöyle demiştir: Mekke'nin fetih yılı Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hutbesini (Ondan) dinledim. O, hutbesinde:

(Ey insanlar! Allah gökleri ve yeri yarattığı gün şüphesiz, Mekke'yi haram kılmış (yani orada katıl ve her türlü saygısızlığı şiddetle yasaklamış)tır. Artık Mekke, kıyamete dek haramdır. (Şöyle ki:) Ağacı kesilmez, avı rahatsız edilmez ve lukatasını (yerde bulunan malı) münşid (ilânla tanıtıcılık eden) kişiden başkası (yerden) almaz) buyurdu.

Abbâs (radıyallahü anh) : İzhır (otu) müstesna, çünkü o evler ve kabirler içindir, dedi. (yani müstesna edilmesini diledi. ) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de:

(İzhır bu hükmün dışındadır) buyurdu. "

3229 - “... Ayyaş bin Ebî Rebîa el-Mahzûmî (radıyallahü anh)'den rivâyet edildiğine göre; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu, demiştir :

(Bu ümmet, (hac ve umre şiarlarına) şu hürmeti hakkıyla yücelttikleri sürece hayırlı biçimde devam edecektir. Bu tazimi zayi ettikleri zaman helak olurlar. )

١٠٣ - باب فَضْلِ مَكَّةَ

٣٢٢٧ - حَدَّثَنَا عِيسَى بْنُ حَمَّادٍ الْمِصْرِيُّ، أَنْبَأَنَا اللَّيْثُ بْنُ سَعْدٍ، أَخْبَرَنِي عُقَيْلٌ، عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ مُسْلِمٍ، أَنَّهُ قَالَ إِنَّ أَبَا سَلَمَةَ بْنَ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ عَوْفٍ أَخْبَرَهُ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَدِيِّ بْنِ الْحَمْرَاءِ قَالَ لَهُ رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ وَهُوَ عَلَى رَاحِلَتِهِ وَاقِفٌ بِالْحَزْوَرَةِ يَقُولُ ‏( وَاللَّهِ إِنَّكِ لَخَيْرُ أَرْضِ اللَّهِ وَأَحَبُّ أَرْضِ اللَّهِ إِلَى اللَّهِ وَلَوْلاَ أَنِّي أُخْرِجْتُ مِنْكِ مَا خَرَجْتُ ‏)‏.‏

٣٢٢٨ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ نُمَيْرٍ، حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ بُكَيْرٍ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْحَاقَ، حَدَّثَنَا أَبَانُ بْنُ صَالِحٍ، عَنِ الْحَسَنِ بْنِ مُسْلِمِ بْنِ يَنَّاقٍ، عَنْ صَفِيَّةَ بِنْتِ شَيْبَةَ، قَالَتْ سَمِعْتُ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَخْطُبُ عَامَ الْفَتْحِ فَقَالَ ‏( يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّ اللَّهَ حَرَّمَ مَكَّةَ يَوْمَ خَلَقَ السَّمَوَاتِ وَالأَرْضَ فَهِيَ حَرَامٌ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ لاَ يُعْضَدُ شَجَرُهَا وَلاَ يُنَفَّرُ صَيْدُهَا وَلاَ يَأْخُذُ لُقَطَتَهَا إِلاَّ مُنْشِدٌ ‏)‏.‏ فَقَالَ الْعَبَّاسُ إِلاَّ الإِذْخِرَ فَإِنَّهُ لِلْبُيُوتِ وَالْقُبُورِ ‏.‏ فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( إِلاَّ الإِذْخِرَ ‏)‏.‏

٣٢٢٩ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُسْهِرٍ، وَابْنُ الْفُضَيْلِ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبِي زِيَادٍ، أَنْبَأَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ سَابِطٍ، عَنْ عَيَّاشِ بْنِ أَبِي رَبِيعَةَ الْمَخْزُومِيِّ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏( لاَ تَزَالُ هَذِهِ الأُمَّةُ بِخَيْرٍ مَا عَظَّمُوا هَذِهِ الْحُرْمَةَ حَقَّ تَعْظِيمِهَا فَإِذَا ضَيَّعُوا ذَلِكَ هَلَكُوا ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 102- MEKKE EVLERİNİ KİRAYA VERMEK

3226 - “... Alkama bin Nadla (radıyallahü anh)’den; şöyle demiştir:

Mekke evlerine ancak sevâib (yani oturanların mülkü olmayıp ihtiyaç sahihlerine terkedilmiş olarak) denile geldiği halde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Ebû Bekir ve Ömer (radıyallahü anhümâ) vefat ettiler. Kim (meskene) muhtaç ise (Mekke evlerinde) oturur ve kim muhtaç değil ise ihtiyâcı olanı (kirâsız olarak) oturtur"

١٠٢ - باب أَجْرِ بُيُوتِ مَكَّةَ

٣٢٢٦ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا عِيسَى بْنُ يُونُسَ، عَنْ عُمَرَ بْنِ سَعِيدِ بْنِ أَبِي حُسَيْنٍ، عَنْ عُثْمَانَ بْنِ أَبِي سُلَيْمَانَ، عَنْ عَلْقَمَةَ بْنِ نَضْلَةَ، قَالَ تُوُفِّيَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ وَأَبُو بَكْرٍ وَعُمَرُ وَمَا تُدْعَى رِبَاعُ مَكَّةَ إِلاَّ السَّوَائِبَ مَنِ احْتَاجَ سَكَنَ وَمَنِ اسْتَغْنَى أَسْكَنَ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 101- ÖLÜM TEHLİKESİYLE KARŞI KARŞIYA KALAN KURBANLIK HAYVAN HAKKINDA (GELEN HADÎSLER) BÂBI

3224 - “... Züeyb el-Huzâî (radıyallahü anh)’den rivâyet edildiğine göre :

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kurbanlık develerini kendisiyle beraber (Mekke'ye) gönderiyor ve şöyle buyuruyordu:

(Kurbanlıklarımdan ölüm tehlikesiyle karşılanan ve öleceğinden korktuğun hayvan olduğu zaman, sen hemen onu boğazla ve (boynuna takılı) papuçu onun kanına batırdıktan sonra hörgücünün üstüne vur (ki Kurbanlık olduğu bilinsin). Ne sen ne de senin beraberindeki kafileden hiç bir kimse onun etinden bir şey yemeyin. )

3225 - “... Naciye el-Huzâî (Amr kendi rivâyetinde diyordu ki: Naciye, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in kurbanlık develerine refâket eden idi.) (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Ben, Yâ Resûlallah! Kurbanlık develerinden ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kalana ne yapayım? dedim. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(Onu boğazla ve (boynuna takılı) papuçu kanına batırdıktan sonra hörgücünün üstüne vur (ki kurbanlık olduğu bilinsin). Ve onu halka bırak. Halk onu yesin) buyurdu. "

١٠١ - باب فِي الْهَدْىِ إِذَا عَطِبَ

٣٢٢٤ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ بِشْرٍ الْعَبْدِيُّ، حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ أَبِي عَرُوبَةَ، عَنْ قَتَادَةَ، عَنْ سِنَانِ بْنِ سَلَمَةَ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، أَنَّ ذُؤَيْبًا الْخُزَاعِيَّ، حَدَّثَ أَنَّ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ كَانَ يَبْعَثُ مَعَهُ بِالْبُدْنِ ثُمَّ يَقُولُ ‏( إِذَا عَطِبَ مِنْهَا شَىْءٌ فَخَشِيتَ عَلَيْهِ مَوْتًا فَانْحَرْهَا ثُمَّ اغْمِسْ نَعْلَهَا فِي دَمِهَا ثُمَّ اضْرِبْ صَفْحَتَهَا وَلاَ تَطْعَمْ مِنْهَا أَنْتَ وَلاَ أَحَدٌ مِنْ أَهْلِ رُفْقَتِكَ ‏)‏.‏

٣٢٢٥ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، وَعَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، وَعَمْرُو بْنُ عَبْدِ اللَّهِ، قَالُوا حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ نَاجِيَةَ الْخُزَاعِيِّ، - قَالَ عَمْرٌو فِي حَدِيثِهِ وَكَانَ صَاحِبَ بُدْنِ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ - قَالَ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ كَيْفَ أَصْنَعُ بِمَا عَطِبَ مِنَ الْبُدْنِ قَالَ ‏( انْحَرْهُ وَاغْمِسْ نَعْلَهُ فِي دَمِهِ ثُمَّ اضْرِبْ صَفْحَتَهُ وَخَلِّ بَيْنَهُ وَبَيْنَ النَّاسِ فَلْيَأْكُلُوهُ ‏)‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget