Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 64- AKABA CEMRESİNE NEREDEN (YÂNİ CEMRENİN HANGÎ TARAFINDA DURULUP) TAŞ ATILIR, BÂBI

3145) Abdurrahman bin Yezîd (radıyallahü anh)'den; Şöyle demiştir:

Abdullah bin Mes'ûd (radıyallahü anh), Akaba cemresinin yanına vardığı zaman derenin ortasına geçip yüzünü Kabe'ye çevirdi ve cemre'yi sağ kaşının hizasına aldıktan sonra yedi aded çakıl attı ve her çakılla beraber tekbîr alıyordu. (Taşlama işini bitirdikten) sonra şöyle dedi:

Kendisinden başka (hak? ilâh olmayan (Allah) a yemin ederim ki üzerine Bakara sûresi indirilen (Resülullah) çakılları şu (durduğum) yerden attı."

3146) Süleyman bin Amr bin el-Ahvas'ın anası (Ümmü Cündüb el-Ezdiyye) (radıyallahü anhüm)’den; Şöyle demiştir :

Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i Kurban bayramı günü Akaba cemresi yanında derenin ortasında yer alırken gördüm. (Oradan) cemreye yedi aded taş attı. Her taşla beraber tekbîr alıyordu. Taşları attıktan sonra oradan ayrıldı.

3147) ... Ümmü Cündüb'ün bu merfû hadîsinin mislini Abdurrahim bin Süleyman da Yezîd bin Ebî Ziyâd'dan muttasıl bir senedle rivâyet etmiştir."

٦٤ - باب مِنْ أَيْنَ تُرْمَى جَمْرَةُ الْعَقَبَةِ

٣١٤٥ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، عَنِ الْمَسْعُودِيِّ، عَنْ جَامِعِ بْنِ شَدَّادٍ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ يَزِيدَ، قَالَ لَمَّا أَتَى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْعُودٍ جَمْرَةَ الْعَقَبَةِ اسْتَبْطَنَ الْوَادِيَ وَاسْتَقْبَلَ الْكَعْبَةَ وَجَعَلَ الْجَمْرَةَ عَلَى حَاجِبِهِ الأَيْمَنِ ثُمَّ رَمَى بِسَبْعِ حَصَيَاتٍ يُكَبِّرُ مَعَ كُلِّ حَصَاةٍ ثُمَّ قَالَ مِنْ هَاهُنَا وَالَّذِي لاَ إِلَهَ غَيْرُهُ رَمَى الَّذِي أُنْزِلَتْ عَلَيْهِ سُورَةُ الْبَقَرَةِ ‏.‏

٣١٤٦ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُسْهِرٍ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبِي زِيَادٍ، عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ عَمْرِو بْنِ الأَحْوَصِ، عَنْ أُمِّهِ، قَالَتْ رَأَيْتُ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَوْمَ النَّحْرِ عِنْدَ جَمْرَةِ الْعَقَبَةِ اسْتَبْطَنَ الْوَادِيَ فَرَمَى الْجَمْرَةَ بِسَبْعِ حَصَيَاتٍ يُكَبِّرُ مَعَ كُلِّ حَصَاةٍ ثُمَّ انْصَرَفَ ‏.‏

٣١٤٧ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحِيمِ بْنُ سُلَيْمَانَ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبِي زِيَادٍ، عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ عَمْرِو بْنِ الأَحْوَصِ، عَنْ أُمِّ جُنْدُبٍ، عَنِ النَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ بِنَحْوِهِ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 63- CEMRELERE ATILACAK ÇAKIL TAŞLARININ BÜYÜKLÜK MİKDÂRI BÂBI

3143) Süleyman bin Amr bin el-Ahvas’ın anası (Ümmü Cündüb el-Esdiyye) (radıyallahü anhüm)’den; Şöyle demiştir:

Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i Kurban bayramı (nın ilk günü) Akaba cemresi yanında bir katıra binmiş halde gördüm. Bu arada şöyle buyurdu :

(Ey insanlar! Cemreye taş atmak istediğiniz zaman fiske taşları mislini atınız. (Yani iri taş atıp biribirinize zarar vermeyiniz).

3144) İbn-i Abbâs (radıyallahü anhümâ)'dan; Şöyle demiştir:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Akaba sabahı (yani Akaba cemresine taş atılacak bayramın ilk günü sabahleyin) devesinin üstünde olduğu halde (bana hitaben) :

(Benim için yerden çakıl taşları topla,) buyurdu. Bunun üzerine ben O'nun için yedi aded çakıl taşı topladım. O taşlar, fiske taşları (kadar) di. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) taşları avucunda oynatmaya (veya silkelemeye) ve: (Ancak şunların emsalini atınız (yani bundan irilerini atmayınız)) buyurmaya başladı. Daha sonra şöyle buyurdu:

(Ey insanlar! Dinde haddi aşmaktan - teşdîd'den sakınınız. Çünkü sizden öncekileri dinde aşırılık ve teşdid helak etti.)

٦٣ - باب قَدْرِ حَصَى الرَّمْىِ

٣١٤٣ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُسْهِرٍ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبِي زِيَادٍ، عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ عَمْرِو بْنِ الأَحْوَصِ، عَنْ أُمِّهِ، قَالَتْ رَأَيْتُ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَوْمَ النَّحْرِ عِنْدَ جَمْرَةِ الْعَقَبَةِ وَهُوَ رَاكِبٌ عَلَى بَغْلَةٍ فَقَالَ ‏( يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِذَا رَمَيْتُمُ الْجَمْرَةَ فَارْمُوا بِمِثْلِ حَصَى الْخَذْفِ ‏)‏.‏

٣١٤٤ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ، عَنْ عَوْفٍ، عَنْ زِيَادِ بْنِ الْحُصَيْنِ، عَنْ أَبِي الْعَالِيَةِ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ غَدَاةَ الْعَقَبَةِ وَهُوَ عَلَى نَاقَتِهِ ‏( الْقُطْ لِي حَصًى ‏)‏.‏ فَلَقَطْتُ لَهُ سَبْعَ حَصَيَاتٍ هُنَّ حَصَى الْخَذْفِ فَجَعَلَ يَنْفُضُهُنَّ فِي كَفِّهِ وَيَقُولُ ‏( أَمْثَالَ هَؤُلاَءِ فَارْمُوا ‏)‏.‏ ثُمَّ قَالَ ‏( يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِيَّاكُمْ وَالْغُلُوَّ فِي الدِّينِ فَإِنَّمَا أَهْلَكَ مَنْ كَانَ قَبْلَكُمُ الْغُلُوُّ فِي الدِّينِ ‏)‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 62- CEMRELERE TAŞ ATMAK İÇİN MÜZDELİFE'DEN MİNÂ'YA ÖNCEDEN GİDENLER (HAKKINDA GELEN HADÎSLER) BÂBI

3140) (Abdullah) bin Abbâs (radıyallahü anhüma)’dan; Şöyle demiştir :

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), biz Abdulmattalib oğullarının küçük yaştaki oğlan çocuklarını merkeblerimiz üstünde Müzdelife'den (Minâ'ya) önceden gönderdi ve (yolcu ederken) mübarek el ayasıyla uyluklarımızı hafifçe dövmeye ve şöyle buyurmaya başladı:

(Oğulcuklarım! Güneş doğuncaya kadar cemreye taş atmayınız.) (Râvilerden) Süfyân bunda şu ilâvede bulunmuştur: Ve hiç kimseyi güneş doğuncaya kadar cemre'ye taş atar sanmıyorum."

3141) İbn-i Abbâs (radıyallahü anhümâ)’dan; Şöyle demiştir:

Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Müzdelife'den önceden gönderdiği aile ferdlerinin zayıfları içinde idim.

3142) Âişe (radıyallahü anhâ)'dan; Şöyle demiştir:

Sevde bint-i Zem'a iri yapılı ağır canlı bir kadın idi. Halkın izdihamından önce Müzdelife'den (Minâ'ya) gitmek için Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) 'den izin istedi. Resûlüllah da ona izin verdi."

٦٢ - باب مَنْ تَقَدَّمَ مِنْ جَمْعٍ إِلَى مِنًى لِرَمْىِ الْجِمَارِ

٣١٤٠ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، وَعَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، قَالاَ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، حَدَّثَنَا مِسْعَرٌ، وَسُفْيَانُ، عَنْ سَلَمَةَ بْنِ كُهَيْلٍ، عَنِ الْحَسَنِ الْعُرَنِيِّ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ قَدَّمَنَا رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أُغَيْلِمَةَ بَنِي عَبْدِ الْمُطَّلِبِ عَلَى حُمُرَاتٍ لَنَا مِنْ جَمْعٍ فَجَعَلَ يَلْطَحُ أَفْخَاذَنَا وَيَقُولُ ‏( أُبَيْنِيَّ لاَ تَرْمُوا الْجَمْرَةَ حَتَّى تَطْلُعَ الشَّمْسُ ‏)‏.‏ زَادَ سُفْيَانُ فِيهِ ‏( وَلاَ إِخَالُ أَحَدًا يَرْمِيهَا حَتَّى تَطْلُعَ الشَّمْسُ ‏)‏.‏

٣١٤١ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، حَدَّثَنَا عَمْرٌو، عَنْ عَطَاءٍ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ كُنْتُ فِيمَنْ قَدَّمَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فِي ضَعَفَةِ أَهْلِهِ ‏.‏

٣١٤٢ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا وَكِيعٌ، حَدَّثَنَا سُفْيَانُ، عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ الْقَاسِمِ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ عَائِشَةَ، أَنَّ سَوْدَةَ بِنْتَ زَمْعَةَ، كَانَتِ امْرَأَةً ثَبِطَةً فَاسْتَأْذَنَتْ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ أَنْ تَدْفَعَ مِنْ جَمْعٍ قَبْلَ دُفْعَةِ النَّاسِ فَأَذِنَ لَهَا ‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget