63- CEMRELERE ATILACAK ÇAKIL TAŞLARININ BÜYÜKLÜK MİKDÂRI BÂBI
3143) Süleyman bin Amr bin el-Ahvas’ın anası (Ümmü Cündüb el-Esdiyye) (radıyallahü anhüm)’den; Şöyle demiştir:
Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i Kurban bayramı (nın ilk günü) Akaba cemresi yanında bir katıra binmiş halde gördüm. Bu arada şöyle buyurdu :
(Ey insanlar! Cemreye taş atmak istediğiniz zaman fiske taşları mislini atınız. (Yani iri taş atıp biribirinize zarar vermeyiniz).
3144) İbn-i Abbâs (radıyallahü anhümâ)'dan; Şöyle demiştir:
Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Akaba sabahı (yani Akaba cemresine taş atılacak bayramın ilk günü sabahleyin) devesinin üstünde olduğu halde (bana hitaben) :
(Benim için yerden çakıl taşları topla,) buyurdu. Bunun üzerine ben O'nun için yedi aded çakıl taşı topladım. O taşlar, fiske taşları (kadar) di. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) taşları avucunda oynatmaya (veya silkelemeye) ve: (Ancak şunların emsalini atınız (yani bundan irilerini atmayınız)) buyurmaya başladı. Daha sonra şöyle buyurdu:
(Ey insanlar! Dinde haddi aşmaktan - teşdîd'den sakınınız. Çünkü sizden öncekileri dinde aşırılık ve teşdid helak etti.)
٦٣ - باب قَدْرِ حَصَى الرَّمْىِ
٣١٤٣ - حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ، حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُسْهِرٍ، عَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبِي زِيَادٍ، عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ عَمْرِو بْنِ الأَحْوَصِ، عَنْ أُمِّهِ، قَالَتْ رَأَيْتُ النَّبِيَّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ يَوْمَ النَّحْرِ عِنْدَ جَمْرَةِ الْعَقَبَةِ وَهُوَ رَاكِبٌ عَلَى بَغْلَةٍ فَقَالَ ( يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِذَا رَمَيْتُمُ الْجَمْرَةَ فَارْمُوا بِمِثْلِ حَصَى الْخَذْفِ ).
٣١٤٤ - حَدَّثَنَا عَلِيُّ بْنُ مُحَمَّدٍ، حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ، عَنْ عَوْفٍ، عَنْ زِيَادِ بْنِ الْحُصَيْنِ، عَنْ أَبِي الْعَالِيَةِ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ، قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ غَدَاةَ الْعَقَبَةِ وَهُوَ عَلَى نَاقَتِهِ ( الْقُطْ لِي حَصًى ). فَلَقَطْتُ لَهُ سَبْعَ حَصَيَاتٍ هُنَّ حَصَى الْخَذْفِ فَجَعَلَ يَنْفُضُهُنَّ فِي كَفِّهِ وَيَقُولُ ( أَمْثَالَ هَؤُلاَءِ فَارْمُوا ). ثُمَّ قَالَ ( يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِيَّاكُمْ وَالْغُلُوَّ فِي الدِّينِ فَإِنَّمَا أَهْلَكَ مَنْ كَانَ قَبْلَكُمُ الْغُلُوُّ فِي الدِّينِ ).
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.