Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 45- YUFKA EKMEK (HAKKINDA GELEN HADİSLER) BÂBI

3463 - “... Atâ (bin Ebî Müslim el-Hurâsânî) (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) (bir ara) kavmini, yani bir köyü ziyaret etmiş (râvî demiş ki: Sanırım Yünâ köyünü dedi). Köy halkı Ebû Hüreyre'ye evvelkilerin yufka ekmeklerinden birini getirmişler. Bunun üzerine Ebû Hüreyre ağlamış ve : Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu (nevi) ekmeği gözüyle hiç görmedi, demiştir. "

3464 - “... Katâde (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Biz, Enes bin Mâlik (radıyallahü anh) 'in yanına giderdik. (îshâk, kendi rivâyetinde: "Ve Enes'in ekmek pişiricisi ayakta — hizmet ediyor— idi", dedi. Dârimi de kendi rivâyetinde: "Ve Enes'in yemek masası konulmuş (veya yemeği) oluyordu" dedi. ) Enes bir gün (bize) dedi ki:

(Buyurunuz, yemek) Yeyiniz. Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Allah'a kavuşana kadar ne yufka ekmek ne de kebab edilmiş bir kuzuyu gördüğünü bilmiyorum, dedi. "

٤٥ - باب الرُّقَاقِ

٣٤٦٣ - حَدَّثَنَا أَبُو عُمَيْرٍ، عِيسَى بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ النَّحَّاسِ الرَّمْلِيُّ حَدَّثَنَا ضَمْرَةُ بْنُ رَبِيعَةَ، عَنِ ابْنِ عَطَاءٍ، عَنْ أَبِيهِ، قَالَ زَارَ أَبُو هُرَيْرَةَ قَوْمَهُ بِيُبْنَا فَأَتَوْهُ بِرُقَاقٍ مِنْ رُقَاقِ الأُوَلِ فَبَكَى وَقَالَ مَا رَأَى رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ هَذَا بِعَيْنِهِ قَطُّ ‏.‏

٣٤٦٤ - حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ مَنْصُورٍ، وَأَحْمَدُ بْنُ سَعِيدٍ الدَّارِمِيُّ، قَالاَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الصَّمَدِ بْنُ عَبْدِ الْوَارِثِ، حَدَّثَنَا هَمَّامٌ، حَدَّثَنَا قَتَادَةُ، قَالَ كُنَّا نَأْتِي أَنَسَ بْنَ مَالِكٍ - قَالَ إِسْحَاقُ وَخَبَّازُهُ قَائِمٌ وَقَالَ الدَّارِمِيُّ وَخِوَانُهُ مَوْضُوعٌ - فَقَالَ يَوْمًا كُلُوا فَمَا أَعْلَمُ رَسُولَ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ رَأَى رَغِيفًا مُرَقَّقًا بِعَيْنِهِ حَتَّى لَحِقَ بِاللَّهِ وَلاَ شَاةً سَمِيطًا قَطُّ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 44- ELENMİŞ UNDAN YAPILMIŞ ARI BEYAZ EKMEK (HAKKINDA GELEN HADÎSLER) BÂBI

3460 - “... Ebû Hazım (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Ben, Sehl bin Sa'd (radıyallahü anh)'a:

Sen elenmiş undan yapılma arı beyaz ekmek gördün mü? dîye sordum. Sehl:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) vefat edinceye kadar ben elenmiş undan mamul arı, beyaz ekmek görmedim, diye cevab verdi. Ben:

Peki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hayatta iken sahâbîlerin un elekleri var mıydı? diye sordum. Sehl :

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) vefat edinceye kadar ben hiç bir un eleğini görmedim, dedi. Ben:

O halde siz arpa ununu elenmemiş olarak nasıl yiyiyordunuz? diye sordum. Sehl :

Evet biz (değirmende öğütülen arpa) ununu (kabuğu gitsin diye) üflerdik. Böylece un (kabuğun) dan uçan kısım uçardı. Kalan (kabuklar)ı da su ile yumuşatıp yoğururduk, dedi'..... "

3461 - “... Ümmü Eymen (Bereke) (radıyallahü anhâ)'dan rivâyet edildiğine göre:

Kendisi bir defa, bir mikdar un elemiş ve elediği unu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) için ekmek yapmak istemiş. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) :

(Bu, nedir?) diye sormuş. Ümmü Eymen de :

Bu, memleketimizde yaptığımız bir yiyecektir. Ben bundan senin için bir ekmek yapmayı arzuladım, demiş. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) de:

(Bunu (yani elekle ayırdığın kabuklu kısmı) şuna (yani elemiş olduğun una) geri çevir (yani karıştır), sonra yoğur,) buyurmuştur. "

3462 - “... Enes bin Mâlik (radıyallahü anh)’den; Şöyle demiştir:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Allah'a kavuşana kadar elenmiş undan mamul arı, beyaz bir ekmeği gözlerinden biri ile (de) görmedi"

٤٤ - باب الْحُوَّارَى

٣٤٦٠ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الصَّبَّاحِ، وَسُوَيْدُ بْنُ سَعِيدٍ، قَالاَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ أَبِي حَازِمٍ، حَدَّثَنِي أَبِي قَالَ، سَأَلْتُ سَهْلَ بْنَ سَعْدٍ هَلْ رَأَيْتَ النَّقِيَّ قَالَ مَا رَأَيْتُ النَّقِيَّ حَتَّى قُبِضَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏.‏ فَقُلْتُ فَهَلْ كَانَ لَهُمْ مَنَاخِلُ عَلَى عَهْدِ رَسُولِ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ قَالَ مَا رَأَيْتُ مُنْخُلاً حَتَّى قُبِضَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏.‏ قُلْتُ فَكَيْفَ كُنْتُمْ تَأْكُلُونَ الشَّعِيرَ غَيْرَ مَنْخُولٍ قَالَ نَعَمْ نَنْفُخُهُ فَيَطِيرُ مِنْهُ مَا طَارَ وَمَا بَقِيَ ثَرَّيْنَاهُ ‏.‏

٣٤٦١ - حَدَّثَنَا يَعْقُوبُ بْنُ حُمَيْدِ بْنِ كَاسِبٍ، حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ، أَخْبَرَنِي عَمْرُو بْنُ الْحَارِثِ، أَخْبَرَنِي بَكْرُ بْنُ سَوَادَةَ، أَنَّ حَنَشَ بْنَ عَبْدِ اللَّهِ، حَدَّثَهُ عَنْ أُمِّ أَيْمَنَ، أَنَّهَا غَرْبَلَتْ دَقِيقًا فَصَنَعَتْهُ لِلنَّبِيِّ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ رَغِيفًا فَقَالَ ‏( مَا هَذَا ‏)‏.‏ قَالَتْ طَعَامٌ نَصْنَعُهُ بِأَرْضِنَا فَأَحْبَبْتُ أَنْ أَصْنَعَ مِنْهُ لَكَ رَغِيفًا ‏.‏ فَقَالَ ‏( رُدِّيهِ فِيهِ ثُمَّ اعْجِنِيهِ ‏)‏.‏

٣٤٦٢ - حَدَّثَنَا الْعَبَّاسُ بْنُ الْوَلِيدِ الدِّمَشْقِيُّ، حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُثْمَانَ أَبُو الْجَمَاهِرِ، حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ بَشِيرٍ، حَدَّثَنَا قَتَادَةُ، عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ، قَالَ مَا رَأَى رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ رَغِيفًا مُحَوَّرًا بِوَاحِدٍ مِنْ عَيْنَيْهِ حَتَّى لَحِقَ بِاللَّهِ ‏.‏


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 43- TEREYAĞI İLE KURU HURMA (YI YEMEK) BÂBI

3459 - “... Sülemli Büsr'ün iki oğlu (Abdullah ve Atiyye) (radıyallahü anhüm)’den; Şöyle demişlerdir.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir defa) bize geldi Biz O'nun altına saçaklı bir yaygıyı güzelce serdik. O da üzerinde oturdu. Sonra Allah (Azze ve Celle) Ona bizim evimizde vahiy indirdi Ve biz O'na tereyağı ile kuru hurma ikram ettik. O, tereyağı severdi (sallallahü aleyhi ve sellem) .

٤٣ - باب التَّمْرِ بِالزُّبْدِ

٣٤٥٩ - حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ، حَدَّثَنَا صَدَقَةُ بْنُ خَالِدٍ، حَدَّثَنِي ابْنُ جَابِرٍ، حَدَّثَنِي سُلَيْمُ بْنُ عَامِرٍ، عَنِ ابْنَىْ، بُسْرٍ السُّلَمِيَّيْنِ قَالاَ دَخَلَ رَسُولُ اللَّهِ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ فَوَضَعْنَا تَحْتَهُ قَطِيفَةً لَنَا صَبَبْنَاهَا لَهُ صَبًّا فَجَلَسَ عَلَيْهَا فَأَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ عَلَيْهِ الْوَحْىَ فِي بَيْتِنَا وَقَدَّمْنَا لَهُ زُبْدًا وَتَمْرًا وَكَانَ يُحِبُّ الزُّبْدَ ـ صلّى اللّه عليه وسلّم ـ ‏.‏


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget