Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 44. Bab—İyi Veya Kötü Bir Adeti Yerleştiren (Çığır Açan) Kimseler

521. Bize el-Velîd b. Şucâ' haber verip (dedi ki), bize Süfyân b. Uyeyne rivâyet edip (dedi ki), bize Asım, Şakîk'ten, (O da) Cerîr'den (naklen) rivâyet etti (ki, Cerir) şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Kim, kendisinden sonra onunla amel edilen güzel bir âdet korsa, ona, bununla amel eden kimselerin sevabının aynısı, o (amel edenlerin) sev abından hiçbir şey eksiltilmeksizin, verilir. Kim de kötü bir âdet korsa, ona, bununla amel eden kimselerin günâhının aynısı, o (amel edenlerin) günâhlarından hiçbir şey eksiltilmeksizin, verilir. "

522. Bize el-Velîd b. Şucâ' haber verip (dedi ki), bize İsmail b. Ca'fer, el-Huraka'nin âzâdlısı olan el-Alâ' b. Abdirrahman b. Ya'kûb'dan, (O) babasından, (O da) Ebû Hureyre'den (naklen) rivâyet etti ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Kim doğru bir yola çağırırsa ona, kendisine uyanların sevaplarının aynısı kadar sevap verilir. Bu (sevap verme), onların sevaplarından hiçbir şey de eksiltmez. Kim de bir sapıklığa davet ederse ona, kendisine uyanların günâhlarının aynısı kadar günâh verilir. Bu (günâh verme), onların günâhlarından hiçbir şey de eksiltmez. "

523. Bize el-Velîd b. Şucâ' haber verip (dedi ki), bize Ebû Muâviye rivâyet edip (dedi ki), bize el-A'meş, Müslim –yani İbn Subeyh'- ten, (O) Abdurrahman b. Hilâl el-Absî'den, (O da) Cerîr b. Abdillah'tan (naklen) rivâyet etti (ki, Cerîr) şöyle dedi: (Birgün) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize bir hutbe irad buyurdu ve cemaati sadaka vermeye teşvik etti. (Fakat cemaat) ağır davrandı. Öyle ki onun (yani Hazret-i Peygamber'in) yüzünde kızgınlık alâmeti belirdi. Sonra Ensârdan bir adam bir kese (para) getirdi. Bunun üzerine cemaat da peşpeşe getirmeye başladı. Nihayet (Hazret-i Peygamber'in) yüzünde sevinç alâmeti görüldü ve şöyle buyurdu: "Kim güzel bir çığır açarsa, ona kendi sevabı ve o (çığırda) amel eden kimselerin sevabının aynısı, bunların sevabından hiçbir şey eksiltilmeksizin verilir. Kim de kötü bir çığır açarsa, ona kendi günâhı ve o (çığırda) amel eden kimselerin günâhının aynısı, bunların günâhlarından hiçbir şey eksiltilmeksizin verilir."

524. Bize Abdulvehhâb b. Sa'îd haber verip (dedi ki), bize Şu'ayb -ki O İbn İshak'tır- rivâyet edip (dedi ki), bize el-Evzâ'î rivâyet etti. ( O dedi ki), bana Hassan b. Atıyye rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Kıyamet gününde sevap bakımından en büyüğünüz ben olacağım. Çünkü bana kendi sevabım ve (bir de) bana uyanların sevabı verilecektir. "

525. Bize Mâlik b. İsmail haber verip (dedi ki), bize Abdüsselâm, Leys'ten, (O) Bişr'den, (O da) Enes'ten (naklen) rivâyet etti (ki, Enes) şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Kim bir işe çağırırsa, velev ki bir adam bir adamı çağırmış olsun, Kıyamet gününde ondan dolayı durdurulacak, ona bağlı kalacaktır." (Hazret-i Peygamber) sonra (şu âyeti) okudu: "Durdurun onları! Çünkü onlar sorguya çekileceklerdir. "

526. Bize Amr b. Âsim haber verip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme, Asım'dan, (O da) eş-Şa'bî'den (naklen) rivâyet etti ki İbn Mes'ûd şöyle dedi: Dört şey var ki (sevapları) ölümünden sonra kişiye verilir: Daha önce malında Allah'a itaatkâr olduğunda, onun üçte biri; ölümünden sonra kendisine hayır -dua- edecek hayırlı evlât; kişinin açtığı ve ölümünden sonra o (yolda) amel edilen iyi çığır; kişiye yüz adam şefaat ettiğinde de onların onun hakkındaki şefaatleri kabul edilir.

٤٤- باب مَنْ سَنَّ سُنَّةً حَسَنَةً أَوْ سَيِّئَةً

٥٢١ - أَخْبَرَنَا الْوَلِيدُ بْنُ شُجَاعٍ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ بْنُ عُيَيْنَةَ قَالَ حَدَّثَنَاهُ عَاصِمٌ عَنْ شَقِيقٍ عَنْ جَرِيرٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( مَنْ سَنَّ سُنَّةً حَسَنَةً عُمِلَ بِهَا بَعْدَهُ كَانَ لَهُ مِثْلُ أَجْرِ مَنْ عَمِلَ بِهَا مِنْ غَيْرِ أَنْ يُنْقَصَ مِنْ أَجْرِهِ شَىْءٌ ، وَمَنْ سَنَّ سُنَّةً سَيِّئَةً كَانَ عَلَيْهِ مِثْلُ وِزْرِ مَنْ عَمِلَ بِهَا مِنْ غَيْرِ أَنْ يُنْقَصَ مِنْ أَوْزَارِهِ شَىْءٌ ).

٥٢٢ - أَخْبَرَنَا الْوَلِيدُ بْنُ شُجَاعٍ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ جَعْفَرٍ عَنِ الْعَلاَءِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ يَعْقُوبَ - مَوْلَى الْحُرَقَةِ - عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( مَنْ دَعَا إِلَى هُدًى كَانَ لَهُ مِنَ الأَجْرِ مِثْلُ أُجُورِ مَنِ اتَّبَعَهُ لاَ يَنْقُصُ ذَلِكَ مِنْ أُجُورِهِمْ شَيْئاً ، وَمَنْ دَعَا إِلَى ضَلاَلَةٍ كَانَ عَلَيْهِ مِنَ الإِثْمِ مِثْلُ آثَامِ مَنِ اتَّبَعَهُ لاَ يَنْقُصُ ذَلِكَ مِنْ آثَامِهِمْ شَيْئاً ).

٥٢٣ - أَخْبَرَنَا الْوَلِيدُ بْنُ شُجَاعٍ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ عَنْ مُسْلِمٍ - يَعْنِى ابْنَ صُبَيْحٍ - عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ هِلاَلٍ الْعَبْسِىِّ عَنْ جَرِيرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ : خَطَبَنَا رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَحَثَّ النَّاسَ عَلَى الصَّدَقَةِ فَأَبْطَئُوا حَتَّى بَانَ فِى وَجْهِهِ الْغَضَبُ ، ثُمَّ إِنَّ رَجُلاً مِنَ الأَنْصَارِ جَاءَ بِصُرَّةٍ فَتَتَابَعَ النَّاسُ حَتَّى رُئِىَ فِى وَجْهِهِ السُّرُورُ ، فَقَالَ :( مَنْ سَنَّ سُنَّةً حَسَنَةً كَانَ لَهُ أَجْرُهُ وَمِثْلُ أَجْرِ مَنْ عَمِلَ بِهَا مِنْ غَيْرِ أَنْ يُنْقَصَ مِنْ أُجُورِهِمْ شَىْءٌ ، وَمَنْ سَنَّ سُنَّةً سَيِّئَةً كَانَ عَلَيْهِ وِزْرُهُ وَمِثْلُ وِزْرِ مَنْ عَمِلَ بِهَا مِنْ غَيْرِ أَنْ يُنْقَصَ مِنْ أَوْزَارِهِمْ شَىْءٌ ).

٥٢٤ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ الْوَهَّابِ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا شُعَيْبٌ - هُوَ ابْنُ إِسْحَاقَ - حَدَّثَنَا الأَوْزَاعِىُّ حَدَّثَنِى حَسَّانُ بْنُ عَطِيَّةَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( أَنَا أَعْظَمُكُمْ أَجْراً يَوْمَ الْقِيَامَةِ ، لأَنَّ لِى أَجْرِى وَمِثْلَ أَجْرِ مَنِ اتَّبَعَنِى ).

٥٢٥ - أَخْبَرَنَا مَالِكُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا عَبْدُ السَّلاَمِ عَنْ لَيْثٍ عَنْ بِشْرٍ عَنْ أَنَسٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( مَنْ دَعَا إِلَى أَمْرٍ - وَلَوْ دَعَا رَجُلٌ رَجُلاً - كَانَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ مَوْقُوفاً بِهِ ، لاَزِماً بِغَارِبِهِ ). ثُمَّ قَرَأَ { وَقِفُوهُمْ إِنَّهُمْ مَسْئُولُونَ }

٥٢٦ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَاصِمٍ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ عَنْ عَاصِمٍ عَنِ الشَّعْبِىِّ أَنَّ ابْنَ مَسْعُودٍ قَالَ : أَرْبَعٌ يُعْطَاهُنَّ الرَّجُلُ بَعْدَ مَوْتِهِ : ثُلُثُ مَالِهِ إِذَا كَانَ فِيهِ قَبْلَ ذَلِكَ لِلَّهِ مُطِيعاً ، وَالْوَلَدُ الصَّالِحُ يَدْعُو لَهُ مِنْ بَعْدِ مَوْتِهِ ، وَالسُّنَّةُ الْحَسَنَةُ يَسُنُّهَا الرَّجُلُ فَيُعْمَلُ بِهَا بَعْدَ مَوْتِهِ ، وَالْمِائَةُ إِذَا شَفَعُوا لِلرَّجُلِ شُفِّعُوا فِيهِ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 43. Bab—İlmin Yazılmasına İzin Veren Kimseler

492. Bize Muhammed b. Ahmed haber verip (dedi ki) bize Süfyân, Amr'dan, (o) vehb b. Münebbih'den, (o da) kardeşinden (naklen) rivâyet etti (ki, vehb'in kardeşi) Ebû Hureyre'yi şöyle derken işitmişti: Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabı içinde benden daha çok, Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) hadis rivâyeti olan yoktur, Abdullah b. Amr'dan olanlar hariç. Çünkü o yazıyordu, ben yazmıyordum.

493. Bize Musedded haber verip (dedi ki) bize Yahya, Ubeydullah İbnu'l -Ahnes'den, onun şöyle dediğini rivâyet etti: Bana el -velîd b. Abdillah, Yûsuf b. Mâlik'den (o da) Abdullah b. Amr'dan (naklen) rivâyet etti (ki Abdullah) şöyle dedi: Ben Resûlüllah'dan (sallallahü aleyhi ve sellem) işittiğim her şeyi, ezberlemek -korumak maksadıyla yazıyordum da Kureyşliler beni (bundan) menettiler ve dediler ki; "Resûlüllah'dan (sallallahü aleyhi ve sellem) işittiğin her şeyi yazıyorsun. Halbuki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de bir beşerdir; kızgınlık hâlinde de, hoşnudluk hâlinde de konuşur!". Ben de yazmayı kestim ve bunu, Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) anlattım. Bunun üzerine o, parmağıyla ağzını işaret ederek; şöyle buyurdu: "Yaz! Zira, canım elinde olan (Allah'a) yemin olsun ki buradan başkası değil ancak hak çıkmıştır."

494. Bize Abdullah b. Salih haber verip (dedi ki) bana el -Leys rivâyet edip (dedi ki) bana Hâlid b. Yezîd, Sa'îd b. Ebî Hilâl'den, (o da) Abdulvâhid b. Kays'dan (naklen) rivâyet etti (ki Abdulvâhid) şöyle dedi: Bana bir haberci Abdullah b. Amr'dan (naklen) haber verdi ki o (yani Abdullah), Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip şöyle demiş: "Ya Resûlüllah! Ben senin hadislerinden rivâyet etmek istiyorum. Bunun için, münâsib görürsen, kalbimle, (hafızamla) beraber elimin yazmasından yardım almak istedim, (ne buyurursunuz?)" Bunun Üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Eğer (söz konusu) benim hadisim ise (önce onu araştır sonra kalbinle beraber elinden yardım iste, (onu yaz.)"

495. Bize Osman b. Muhammed haber verip (dedi ki) bize Yahya b. İshak rivâyet edip (dedi ki) bize Yahya b. Eyyûb, Ebû Kabil'den, onun şöyle dediğini rivâyet etti: Abdullah b. Amr'ın şöyle dediğini işittim: Bir ara bizler Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) etrafında yazıyorduk. Derken Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem); "İki şehirden hangisi, Kostantiniyye (İstanbul) mu Rûmiye (Roma) mı daha önce fethedilecek?" diye soruldu da Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Hayır, doğrusu Hirekl'in şehri (Konstantiniyye, İstanbul) daha önce (fethedilecek)."

496. Bize İsmail b. İbrahim Ebû Ma'mer, Ebû Damra'dan, (o) Yahya b. Sa'îd'den, (o da) Abdullah b. Dinar'dan (naklen) haber verdi (ki Abdullah) şöyle dedi; Ömer b. Abdilaziz, Ebû Bekr b. Muhammed b. Amr b. Hazm'a; "Resûlüllah'dan (sallallahü aleyhi ve sellem) rivâyet edilen hadislerden senin yanında sabit olanları, (doğrulukları kesinleşenleri) ve Ömer'in hadislerini bana yaz! Çünkü ben ilmin yok olup gitmesinden korktum" diye (bir mektup) yazdı.

497. Bize Yahya b. Hassan rivâyet edip (dedi ki) bize Abdulaziz b. Müslim, Abdullah b. Dinar'dan, onun şöyle dediğini rivâyet etti: Ömer b. Abdilaziz, Medinelilere; "Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) hadislerini araştırıp yazınız. Çünkü ben ilmin yok olmasından ve ehlinin ölüp gitmesinden korktum!" diye (bir mektup) yazdı.

498. Bize Süleyman b. Harb haber verip (dedi ki) bize Hammâd b. Zeyd, Eyyûb'dan, (o da) Ebu'l -Melîh'den (naklen) rivâyet etti (ki, Ebu'l -Melîh) şöyle dedi: Yazmamızı ayıplıyorlar. Halbuki Allahü teâlâ; "Onların bilgisi Rabbimin yanında bir kitaptadır" buyurmuştur.

499. Bize Ubeydullah b. Abdilmecid haber verip (dedi ki) bize Sevâde b. Hayyân rivâyet edip dedi ki; Muâviye b. Kurre Ebû İyâs'ı, şöyle derken işittim: İlmini yazmamış olanın ilminin, ilim sayılmayacağı söylenirdi.

500. Bize Müslim b. İbrahim haber verip (dedi ki) bize Abdullah İbnu'l -Musenna rivâyet edip (dedi ki) bana Sümâme b. Abdillah b. Enes rivâyet etti ki Enes, oğullarına; "Oğullarım! Bu ilmi kaydediniz" derdi.

501. Bize İsmail b. Ebân haber verip (dedi ki) bize İbn İdris, Mehdî b. Meymûn'dan, (o da) Selm el -Alevi'den (naklen) rivâyet etti (ki Selm) şöyle dedi: Ebân'ı, Enes'in yanında bir yazı tahtasına (bir şeyler, hadisler) yazarken gördüm.

502. Bize Ahmed b. İsa haber verip (dedi ki) bize ibn vehb, Muâviye’den, (o da) el -Hasan b. Câbir'den (naklen) rivâyet etti ki, O (yani el -hasan) Ebû Umâme el -Bâhilî'ye, ilmin yazılmasının (caiz olup olmadığını) sordu, o da; "Bunda hiçbir mahzur yoktur" dedi.

503. Bize Mahled b. Mâlik haber verip (dedi ki) bize Mu'âzrivâyet edip (dedi ki) bize İmrân b. Hudeyr, Ebû Mücliz'den, (o da) Beşîr b. Nehîk'den (naklen) rivâyet etti (ki Beşîr) şöyle dedi: Ben Ebû Hureyre'den işittiğim şeyleri yazardım. Sonra kendisinden ayrılmak istediğimde ona, (kendisinden yazdığım) kitabını getirip okudum ve; "Bu, senden işittiğim şeydir (değil mi? Onu senden rivâyet edeyim mi?)" dedim. O da, "Evet" dedi.

504. Bize Muhammed b. Sa'îd haber verip (dedi ki) bize Şerik, Târik b. Abdirrahman'dan, (o da) Sa'îd b. Cübeyr'den (naklen) haber verdi (ki Sa'îd) şöyle dedi: Ben İbn Ömer ve İbn Abbâs'dan geceleyin hadisi işitir ve onu (bineğimin) palanının kaşına yazardım.

505. Bize Muhammed b. Sa'îd haber verip (dedi ki) bize Şerîk, Leys'den, (o) Mücâhid'den, (o da) Abdullah b. Amr'dan (naklen) haber verdi (ki Abdullah) şöyle dedi: Beni şu hayata, başkası değil, sadece es -Sâdıka ve el -veht meylettiriyor: es -Sâdıka, Resûlüllah'dan (sallallahü aleyhi ve sellem) yazdığım bir sahifedir.

506. Bize Ebû Asım haber verip (dedi ki) bana İbn Cüreyc, Abdulmelik b. Abdillah b. Ebî Süfyân'dan, (o da) amcası Anır b. Ebî Süfyân'dan (naklen) haber verdi ki o (yani Anır), Ömer İbnu'l -Hattâb'ı (radıyallahu anh) şöyle derken işitti: İlmi yazıyla kaydediniz.

507. Bize Mahled b. Mâlik haber verip (dedi ki) bize Yahya b. Sa'îd rivâyet edip (dedi ki) bize İbn Cureyc rivâyet edip dedi ki; bana Abdulmelik b. Abdillah b. Ebî Süfyân es -Sakafî, İbn Ömer'den haber verdi ki, o şöyle demiş: Bu ilmi yazıyla kaydediniz.

508. Bize Ebu'n -Nu'mân haber verip (dedi ki) bize Abdulvâhıd rivâyet edip (dedi ki) bize Osman b. Hakim rivâyet edip dedi ki, Saîd b. Cübeyr'i, şöyle derken işittim: Geceleyin İbn Abbâs'la beraber Mekke yolunda yürürdük. O bana hadis rivâyet ederdi de ben onu, sabah olup da (defterlerime) yazmam için (bineğimin) palanının kaşına yazardım.

509. Bize İsmail b. Ebân, Yakûb el -Kummî'den, (o) Ca'fer b. Ebi'l -Muğire'den (o da) Sa'îd b. Cübeyr'den (naklen) haber verdi (ki Sa'îd) şöyle dedi: Ben İbn Abbâs’ın yanında, (ondan duyduklarını) bir sahifeye yazardım, (o dolunca da) terliklerime yazardım."

510. Bize Mâlik b. İsmail haber verip (dedi ki) bize Mendel b. Ali el -Anezi rivâyet etti. (o dedi ki) bana Ca'fer b. Ebi'l -Muğire, Sa'îd b. Cübeyr'den, onun şöyle dediğini rivâyet etti: Ben İbn Abbâs’ın yanında oturuyor ve (ondan duyduklarımı), doluncaya kadar sahifeye yazıyordum. Sonra, (sahifem dolunca) terliklerimi çeviriyor ve (duyduklarımı) sırtlarına (yani altlarına) yazıyordum.

511. Bize Amr b. Avn haber verip (dedi ki) bize Fudayl, Ubeyd el -Mukettib'den, onun şöyle dediğini haber verdi: Onları (yani talebeleri) Mücâhid'den tefsir yazarken gördüm.

512. Bize Muhammed b. Sa'îd haber verip (dedi ki) bize vekî', Abdullah b. Han eş'den, onun şöyle dediğini rivâyet etti: Onları (yani talebeleri) el -Berâ'nın yanında (ondan duyduklarını) kamış uçlarıyla avuçlarına yazarken gördüm.

513. Bize İsmail b. Ebân, İbn İdris'den, (o) Hârûn b. Antere'den, (o da) babasından (naklen) haber verdi (ki, o şöyle demiş: ) İbn Abbâs bana bir hadis rivâyet etti. Ben de, "Onu senden yazayım mı?" dedim. Bunun üzerine o bana izin verdi ama neredeyse (izin vermiyecekdi).

514. Bize el -velîd b. Şucâ' haber verip (dedi ki) bana Muhammed b. Şuayb b. Şâbûr rivâyet edip (dedi ki) bize el -velîd b. Süleyman b. Ebi's -Sâ'ib, Recâ' b. Hayve'den haber verdi ki, o (yani Recâ') kendisine rivâyet edip şöyle söylemiş: Hişâm b. Abdilmelik, valisine, bana bir hadis sorması için mektup yazmıştı... Recâ' dedi ki; o (sorulan hadis), yanımda yazılı olmamış olsaydı onu unutmuş gitmiştim.

515. Bize el -velîd b. Şucâ' haber verip (dedi ki) bana Muhammed b. Şu'ayb haber verip (dedi ki) bize Hişâm İbnu’l -Gâz haber verip dedi ki, Atâ' b. Ebî Rebâh'a (bir şeyler) soruluyor ve, verdiği cevapları, önünde yazılıyordu.

516. Bize el -velid b. Şucâ’ haber verip (dedi ki) bize Muhammed b. Şu'ayb b. Şâbûr haber verip (dedi ki) bize el -velîd b. Süleyman b. Ebi's -Sâ'ib, Süleyman b. Mûsa'dan rivâyet etti ki, o (yani Süleyman), İbn Ömer'in âzâdlısı Nâfi'i, ilmini yazdırır ve, önünde yazılırken görmüşdü.

517. Bize el -velîd b. Şucâ’ haber verip (dedi ki) bize el -Mübârek b. Sa'îd rivâyet edip dedi ki, Süfyân geceleyin hadisi duvara yazar, sabah olunca onu istinsah eder, (defterine geçirir), sonra da (duvarda yazdıklarını) kazırdı.

518. Bize el -Huseyn b. Mansûr haber verip (dedi ki) bize Ebû Usâme rivâyet edip (dedi ki) bize Ebû Ğıfâr el -Musenna b. Sa'îd et -Tâ'î rivâyet edip (dedi ki) bana Avn b. Abdillah rivâyet edip dedi ki: Ömer b. Abdilaziz'e; "Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabından bir adam olan falan bana rivâyet etti..." dedim de Ömer o (adamı) tanıdı. (Sonra) dedim ki o bana şöyle rivâyet etti: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Haya, iffetlilik, az konuşma (dilini tutma) - dilin az konuşması, kalbin az konuşması değil - iyi anlayış (fıkıh) imandandır. Bunlar âhirette (mükâfatı) artıran, dünyadan (dünyevî menfaatleri) noksanlaştıran şeylerdendir. Ahirette artırdıkları şeyler ise daha çoktur. Edebsiz konuşma, kaba daranma, cimrilik ise münâfıklıkdandır. Bunlar dünyada artırıp ahirette noksanlaştıran şeylerdendir. Ahirette noksanlaştırdıkları ise daha çoktur.

519. Bize el -Hüseyn b. Mansûr haber verip (dedi ki) bize Ebû Usâme rivâyet edip (dedi ki) bana Süleyman İbnu’l -Mugire rivâyet edip dedi ki, Ebû Kılâbe şöyle dedi: Ömer b. Abdilaziz, beraberinde bir kağıt olduğu halde, öğle namazı için yanımıza çıkageldi. Sonra, yine beraberinde o (kâğıt) olduğu halde ikindi namazı için yanımıza çıkageldi. Bunun üzerine ona; "Ya Emîrel mü'minîn! Bu yazı nedir?" dedim "Bana Avn b. Abdillah'ın rivâyet ettiği bir hadis!" dedi. (Baktım,) hoşuma gitti. Bunun için onu yazdım. Gördüm ki onda, şu (yukarıdaki) hadis (yazılıymış!).

520. Bize İsmail b. Ebân haber verip (dedi ki) bize Mes'ûd, Yûnus b. Abdillah b. Ebî Ferve'den, (o da) Şurahbîl b. Sa'd'dan (naklen) rivâyet etti (ki Şurahbîl) şöyle dedi: el -Hasan, kendi oğullarıyla kardeşinin oğullarını çağırdı ve şöyle dedi: "Oğullarım, kardeşimin oğulları! Sizler (bugün) topluluğun küçüklerisiniz. Yakında başkalarının büyükleri olacaksınız! Binaenaleyh ilmi öğreniniz. Sizden kim onu rivâyet edemezse -veya "ezberleyemezse" demişti -onu yazsın ve evine koysun!.

٤٣- باب مَنْ رَخَّصَ فِى كِتَابَةِ الْعِلْمِ

٤٩٢ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَحْمَدَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ عَمْرٍو عَنْ وَهْبِ بْنِ مُنَبِّهٍ عَنْ أَخِيهِ سَمِعَ أَبَا هُرَيْرَةَ يَقُولُ : لَيْسَ أَحَدٌ مِنْ أَصْحَابِ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- أَكْثَرَ حَدِيثاً عَنِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- مِنِّى إِلاَّ مَا كَانَ مِنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو ، فَإِنَّهُ كَانَ يَكْتُبُ وَلاَ أَكْتُبُ.

٤٩٣ - أَخْبَرَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا يَحْيَى عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ الأَخْنَسِ قَالَ حَدَّثَنِى الْوَلِيدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ يُوسُفَ بْنِ مَاهَكَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو قَالَ : كُنْتُ أَكْتُبُ كُلَّ شَىْءٍ أَسْمَعُهُ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- أُرِيدُ حِفْظَهُ فَنَهَتْنِى قُرَيْشٌ وَقَالُوا : تَكْتُبُ كُلَّ شَىْءٍ سَمِعْتَهُ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- وَرَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- بَشَرٌ يَتَكَلَّمُ فِى الْغَضَبِ وَالرِّضَا ؟ فَأَمْسَكْتُ عَنِ الْكِتَابِ فَذَكَرْتُ ذَلِكَ لِرَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَأَوْمَأَ بِأُصْبُعِهِ إِلَى فِيهِ وَقَالَ :( اكْتُبْ فَوَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ مَا خَرَجَ مِنْهُ إِلاَّ حَقٌّ ).

٤٩٤ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ صَالِحٍ قَالَ حَدَّثَنِى اللَّيْثُ حَدَّثَنِى خَالِدُ بْنُ يَزِيدَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِى هِلاَلٍ عَنْ عَبْدِ الْوَاحِدِ بْنِ قَيْسٍ قَالَ أَخْبَرَنِى مُخْبِرٌ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو : أَنَّهُ أَتَى رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَقَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّى أُرِيدُ أَنْ أَرْوِىَ مِنْ حَدِيثِكَ ، فَأَرَدْتُ أَنْ أَسْتَعِينَ بِكِتَابِ يَدِى مَعَ قَلْبِى إِنْ رَأَيْتَ ذَلِكَ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( إِنْ كَانَ قَالَهَ عِ حَدِيثِى ، ثُمَّ اسْتَعِنْ بِيَدِكَ مَعَ قَلْبِكَ ).

٤٩٥ - أَخْبَرَنَا عُثْمَانُ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ إِسْحَاقَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ أَيُّوبَ عَنْ أَبِى قَبِيلٍ قَالَ سَمِعْتُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَمْرٍو قَالَ : بَيْنَمَا نَحْنُ حَوْلَ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- نَكْتُبُ إِذْ سُئِلَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- أَىُّ الْمَدِينَتَيْنِ تُفْتَحُ أَوَّلاً قُسْطَنْطِينِيَّةُ أَوْ رُومِيَّةُ؟ فَقَالَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( لاَ ، بَلْ مَدِينَةُ هِرَقْلَ أَوَّلاً ).

٤٩٦ - أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ أَبُو مَعْمَرٍ عَنْ أَبِى ضَمْرَةَ عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ قَالَ : كَتَبَ عُمَرُ بْنُ عَبْدِ الْعَزِيزِ إِلَى أَبِى بَكْرِ بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرِو بْنِ حَزْمٍ : أَنِ اكْتُبْ إِلَىَّ بِمَا ثَبَتَ عِنْدَكَ مِنَ الْحَدِيثِ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- وَبِحَدِيثِ عَمْرَةَ ، فَإِنِّى قَدْ خَشِيتُ دُرُوسَ الْعِلْمِ وَذَهَابَهِ.

٤٩٧ - حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ حَسَّانَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ مُسْلِمٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ قَالَ : كَتَبَ عُمَرُ بْنُ عَبْدِ الْعَزِيزِ إِلَى أَهْلِ الْمَدِينَةِ : أَنِ انْظُرُوا حَدِيثَ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَاكْتُبُوهُ ، فَإِنِّى قَدْ خِفْتُ دُرُوسَ الْعِلْمِ وَذَهَابَ أَهْلِهِ.

٤٩٨ - أَخْبَرَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ أَيُّوبَ عَنْ أَبِى الْمَلِيحِ قَالَ : يَعِيبُونَ عَلَيْنَا الْكِتَابَ وَقَدْ قَالَ اللَّهُ تَعَالَى { عِلْمُهَا عِنْدَ رَبِّى فِى كِتَابٍ }.

٤٩٩ - أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ الْمَجِيدِ حَدَّثَنَا سَوَادَةُ بْنُ حَيَّانَ قَالَ سَمِعْتُ مُعَاوِيَةَ بْنَ قُرَّةَ أَبَا إِيَاسٍ يَقُولُ : كَانَ يُقَالُ مَنْ لَمْ يَكْتُبْ عِلْمَهُ لَمْ يُعَدَّ عِلْمُهُ عِلْماً.

٥٠٠ - أَخْبَرَنَا مُسْلِمُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْمُثَنَّى حَدَّثَنِى ثُمَامَةُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَنَسٍ أَنَّ أَنَساً كَانَ يَقُولُ لِبَنِيهِ : يَا بَنِىَّ قَيِّدُوا هَذَا الْعِلْمَ.

٥٠١ - أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ أَبَانَ حَدَّثَنَا ابْنُ إِدْرِيسَ عَنْ مَهْدِىِّ بْنِ مَيْمُونٍ عَنْ سَلْمٍ الْعَلَوِىِّ قَالَ : رَأَيْتُ أَبَانَ يَكْتُبُ عِنْدَ أَنَسٍ فِى سَبُّورَةٍ.

٥٠٢ - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عِيسَى حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ عَنْ مُعَاوِيَةَ عَنِ الْحَسَنِ بْنِ جَابِرٍ : أَنَّهُ سَأَلَ أَبَا أُمَامَةَ الْبَاهِلِىَّ عَنْ كِتَابِ الْعِلْمِ فَقَالَ : لاَ بَأْسَ بِذَلِكَ.

٥٠٣ - أَخْبَرَنَا مَخْلَدُ بْنُ مَالِكٍ حَدَّثَنَا مُعَاذٌ حَدَّثَنَا عِمْرَانُ بْنُ حُدَيْرٍ عَنْ أَبِى مِجْلَزٍ عَنْ بَشِيرِ بْنِ نَهِيكٍ قَالَ : كُنْتُ أَكْتُبُ مَا أَسْمَعُ مِنْ أَبِى هُرَيْرَةَ ، فَلَمَّا أَرَدْتُ أَنْ أُفَارِقَهَ أَتَيْتُهُ بِكِتَابِهِ فَقَرَأْتُهُ عَلَيْهِ وَقُلْتُ لَهُ : هَذَا مَا سَمِعْتُ مِنْكَ؟ قَالَ : نَعَمْ.

٥٠٤ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَعِيدٍ أَخْبَرَنَا شَرِيكٌ عَنْ طَارِقِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ قَالَ : كُنْتُ أَسْمَعُ مِنِ ابْنِ عُمَرَ وَابْنِ عَبَّاسٍ الْحَدِيثَ بِاللَّيْلِ فَأَكْتُبُهُ فِى وَاسِطَةِ الرَّحْلِ.

٥٠٥ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَعِيدٍ أَخْبَرَنَا شَرِيكٌ عَنْ لَيْثٍ عَنْ مُجَاهِدٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو قَالَ : مَا يُرَغِّبُنِى فِى الْحَيَاةِ إِلاَّ الصَّادِقَةُ وَالْوَهْطُ ، فَأَمَّا الصَّادِقَةُ فَصَحِيفَةٌ كَتَبْتُهَا مِنْ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- وَأَمَّا الْوَهْطُ فَأَرْضٌ تَصَدَّقَ بِهَا عَمْرُو بْنُ الْعَاصِ كَانَ يَقُومُ عَلَيْهَا.

٥٠٦ - أَخْبَرَنَا أَبُو عَاصِمٍ قَالَ أَخْبَرَنِى ابْنُ جُرَيْجٍ عَنْ عَبْدِ الْمَلِكِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى سُفْيَانَ عَنْ عَمِّهِ : عَمْرِو بْنِ أَبِى سُفْيَانَ أَنَّهُ سَمِعَ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ يَقُولُ : قَيِّدُوا الْعِلْمَ بِالْكِتَابِ.

٥٠٧ - أَخْبَرَنَا مَخْلَدُ بْنُ مَالِكٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا ابْنُ جُرَيْجٍ قَالَ أَخْبَرَنِى عَبْدُ الْمَلِكِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى سُفْيَانَ الثَّقَفِىُّ عَنِ ابْنِ عُمَرَ أَنَّهُ قَالَ : قَيِّدُوا هَذَا الْعِلْمَ بِالْكِتَابِ.

٥٠٨ - أَخْبَرَنَا أَبُو النُّعْمَانِ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَاحِدِ حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ حَكِيمٍ قَالَ سَمِعْتُ سَعِيدَ بْنَ جُبَيْرٍ يَقُولُ : كُنْتُ أَسِيرُ مَعَ ابْنِ عَبَّاسٍ فِى طَرِيقِ مَكَّةَ لَيْلاً ، وَكَانَ يُحَدِّثُنِى بِالْحَدِيثِ فَأَكْتُبُهُ فِى وَاسِطَةِ الرَّحْلِ حَتَّى أُصْبِحَ فَأَكْتُبَهُ.

٥٠٩ - أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ أَبَانَ عَنْ يَعْقُوبَ الْقُمِّىِّ عَنْ جَعْفَرِ بْنِ أَبِى الْمُغِيرَةِ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ قَالَ : كُنْتُ أَكْتُبُ عِنْدَ ابْنِ عَبَّاسٍ فِى صَحِيفَةٍ ، وَأَكْتُبُ فِى نَعْلَىَّ.

٥١٠ - أَخْبَرَنَا مَالِكُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا مَنْدَلُ بْنُ عَلِىٍّ الْعَنَزِىُّ حَدَّثَنِى جَعْفَرُ بْنُ أَبِى الْمُغِيرَةِ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ قَالَ : كُنْتُ أَجْلِسُ إِلَى ابْنِ عَبَّاسٍ فَأَكْتُبُ فِى الصَّحِيفَةِ حَتَّى تَمْتَلِئَ ، ثُمَّ أَقْلِبُ نَعْلَىَّ فَأَكْتُبُ فِى ظُهُورِهِمَا.

٥١١ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَوْنٍ أَخْبَرَنَا فُضَيْلٌ عَنْ عُبَيْدٍ الْمُكْتِبِ قَالَ : رَأَيْتُهُمْ يَكْتُبُونَ التَّفْسِيرَ عِنْدَ مُجَاهِدٍ.

٥١٢ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَعِيدٍ أَخْبَرَنَا أَبُو وَكِيعٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ حَنَشٍ قَالَ : رَأَيْتُهُمْ يَكْتُبُونَ عِنْدَ الْبَرَاءِ بِأَطْرَافِ الْقَصَبِ عَلَى أَكُفِّهِمْ.

٥١٣ - أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ أَبَانَ عَنِ ابْنِ إِدْرِيسَ عَنْ هَارُونَ بْنِ عَنْتَرَةَ عَنْ أَبِيهِ قَالَ : حَدَّثَنِى ابْنُ عَبَّاسٍ بِحَدِيثٍ فَقُلْتُ : أَكْتُبُهُ عَنْكَ؟ قَالَ : فَرَخَّصَ لِى وَلَمْ يَكْرَهْهُ.

٥١٤ - أَخْبَرَنَا الْوَلِيدُ بْنُ شُجَاعٍ قَالَ حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ شُعَيْبِ بْنِ شَابُورٍ أَخْبَرَنَا الْوَلِيدُ بْنُ سُلَيْمَانَ بْنِ أَبِى السَّائِبِ عَنْ رَجَاءِ بْنِ حَيْوَةَ أَنَّهُ حَدَّثَهُ قَالَ : كَتَبَ هِشَامُ بْنُ عَبْدِ الْمَلِكِ إِلَى عَامِلِهِ أَنْ يَسْأَلَنِى عَنْ حَدِيثٍ. قَالَ رَجَاءٌ : فَكُنْتُ قَدْ نَسِيتُهُ لَوْلاَ أَنَّهُ كَانَ عِنْدِى مَكْتُوباً.

٥١٥ - أَخْبَرَنَا الْوَلِيدُ بْنُ شُجَاعٍ قَالَ أَخْبَرَنِى مُحَمَّدُ بْنُ شُعَيْبٍ أَخْبَرَنَا هِشَامُ بْنُ الْغَازِ قَالَ : كَانَ يُسْأَلُ عَطَاءُ بْنُ أَبِى رَبَاحٍ وَيُكْتَبُ مَا يُجِيبُ فِيهِ بَيْنَ يَدَيْهِ.

٥١٦ - أَخْبَرَنَا الْوَلِيدُ بْنُ شُجَاعٍ أَخْبَرَنِى مُحَمَّدُ بْنُ شُعَيْبِ بْنِ شَابُورٍ حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ سُلَيْمَانَ بْنِ أَبِى السَّائِبِ عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ مُوسَى : أَنَّهُ رَأَى نَافِعاً مَوْلَى ابْنِ عُمَرَ يُمْلِى عِلْمَهُ وَيُكْتَبُ بَيْنَ يَدَيْهِ.

٥١٧ - أَخْبَرَنَا الْوَلِيدُ بْنُ شُجَاعٍ حَدَّثَنَا الْمُبَارَكُ بْنُ سَعِيدٍ قَالَ : كَانَ سُفْيَانُ يَكْتُبُ الْحَدِيثَ بِاللَّيْلِ فِى الْحَائِطِ ، فَإِذَا أَصْبَحَ نَسَخَهُ ثُمَّ حَكَّهُ.

٥١٨ - أَخْبَرَنَا الْحُسَيْنُ بْنُ مَنْصُورٍ حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ حَدَّثَنَا أَبُو غِفَارٍ : الْمُثَنَّى بْنُ سَعْدٍ الطَّائِىُّ قَالَ حَدَّثَنِى عَوْنُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ قُلْتُ لِعُمَرَ بْنِ عَبْدِ الْعَزِيزِ : حَدَّثَنِى فُلاَنٌ رَجُلٌ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَعَرَفَهُ عُمَرُ فَقُلْتُ حَدَّثَنِى أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( إِنَّ الْحَيَاءَ وَالْعَفَافَ وَالْعِىَّ ، عِىَّ اللِّسَانِ لاَ عِىَّ الْقَلْبِ ، وَالْفِقْهَ مِنَ الإِيمَانِ وَهُنَّ مِمَّا يَزِدْنَ فِى الآخِرَةِ وَيُنْقِصْنَ مِنَ الدُّنْيَا ، وَمَا يَزِدْنَ فِى الآخِرَةِ أَكْثَرُ ، وَإِنَّ الْبَذَاءَ وَالْجَفَاءَ وَالشُّحَّ مِنَ النِّفَاقِ ، وَهُنَّ مِمَّا يَزِدْنَ فِى الدُّنْيَا وَيُنْقِصْنَ فِى الآخِرَةِ ، وَمَا يُنْقِصْنَ فِى الآخِرَةِ أَكْثَرُ ).

٥١٩ - أَخْبَرَنَا الْحُسَيْنُ بْنُ مَنْصُورٍ حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ حَدَّثَنِى سُلَيْمَانُ بْنُ الْمُغِيرَةِ قَالَ قَالَ أَبُو قِلاَبَةَ : خَرَجَ عَلَيْنَا عُمَرُ بْنُ عَبْدِ الْعَزِيزِ لِصَلاَةِ الظُّهْرِ وَمَعَهُ قِرْطَاسٌ ، ثُمَّ خَرَجَ عَلَيْنَا لِصَلاَةِ الْعَصْرِ وَهُوَ مَعَهُ فَقُلْتُ لَهُ : يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ مَا هَذَا الْكِتَابُ؟ قَالَ : هَذَا حَدِيثٌ حَدَّثَنِى بِهِ عَوْنُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ فَأَعْجَبَنِى فَكَتَبْتُهُ. فَإِذَا فِيهِ هَذَا الْحَدِيثُ.

٥٢٠ - أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ أَبَانَ حَدَّثَنَا مَسْعُودٌ عَنْ يُونُسَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى فَرْوَةَ عَنْ شُرَحْبِيلَ أَبِى سَعْدٍ قَالَ : دَعَا الْحَسَنُ بَنِيهِ وَبَنِى أَخِيهِ فَقَالَ : يَا بَنِىَّ وَبَنِى أَخِى إِنَّكُمْ صِغَارُ قَوْمٍ يُوشِكُ أَنْ تَكُونُوا كِبَارَ آخَرِينَ ، فَتَعَلَّمُوا الْعِلْمَ ، فَمَنْ لَمْ يَسْتَطِعْ مِنْكُمْ أَنْ يَرْوِيَهُ - أَوْ قَالَ يَحْفَظَهُ - فَلْيَكْتُبْهُ وَلْيَضَعْهُ فِى بَيْتِهِ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 42. Bâb - Hadislerin Yazılmasını Caiz Görmeyen Kimseler

458. Bize Yezid b. Hârûn haber verip (dedi ki) bize Hişâm, Zeyd b. Eslem'den, (o) Atâ' b. Yesâr'dan, (o da) Ebû Sa'îd el -Hudrî'den (naklen) haber verdi ki Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Benden, Kur'an'dan başka hiçbir şey yazmayınız. Kim benden, Kur'an'dan başka bir şey yazmışsa onu imha etsin.

459. Bize Ebû Ma'mer, Süfyân b. Uyeyne'den haber verdi (ki, o Süfyân) şöyle dedi: Bize Zeyd b. Eşlem, Atâ' b. Yesâr'dan, (oda) Ebû Sa'îd el -Hudrî'den (naklen) rivâyet etti ki, onlar Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisinden (hadis) yazma hususunda izin istediler de (Hazret-i Peygamber) onlara izin vermedi.

460. Bize Bişr İbnu'l -Hakem, Süfyân b. Uyeyne'den, (o) İbn Şübrüme'den, (o da) eş -Şa'bi'den (naklen) haber verdi ki o (yani eş -Şa'bi) şöyle derdi: Ey Şibâk! Sana, -hadisi kasdederek -tekrar mı edeyim? Ben, hadisin bana tekrar edilmesini hiç istemedim.

461. Bize Muhammed b. Ahmed b. Ebî Halef haber verip dedi ki, Abdurrahman b. Mehdi'yi, şöyle derken işittim: Mâlik b. Enes'i şöyle derken işittim: ez -Zühri bir hadis nakletmişti. Sonra onunla bir yolda karşılaştım ve, (bineğinin) yularını tutup dedim ki; "Ebû Bekr! Bize rivâyet etmiş olduğun o hadisi bana tekrar et." Dedi ki; "Hadisin tekrar edilmesini mi istiyorsun?" (Mâlik) dedi ki ben de; "Sen hadisin tekrar edilmesini istemez miydin?" dedim. "Hayır" dedi. 'Yazmadın da?" dedim. "Hayır" dedi.

462. Bize Muhammed b. Kesir, el -Evzâ'î'den, onun şöyle dediğini haber verdi: Katâde yazma işini kerih görürdü. Bu sebeple yazma sesini işitince bunu hoş görmez ve, (alıp silmek, imha etmek için) eliyle onu arardı.

463. Bize Ebul -Muğire haber verip dedi ki, el -Evzâ'î onu (yani yazma işini) kerih görürdü.

464. Bize Muhammed b. Yûsuf, Süfyân'dan, (o da) Mansûr'dan (naklen) haber verdi ki, İbrahim yazmayı yani ilmi (yazmayı) kerih görürdü.

465. Bize Yûsuf b. Mûsa haber verip (dedi ki) bize Ezher, İbn Avn'dan, (o da) İbn Sirin'den (naklen) haber verdi (ki İbn Sîrin) şöyle dedi: "Bir kitap (yazılı bir şey) edinmiş olsaydım, Hazret-i Peygamberin (sallallahü aleyhi ve sellem) mektuplarını edinirdim.

466. Bize İsmail b. Ebân haber verip (dedi ki) bize İbn İdris, İbn Avn'dan, onun şöyle dediğini rivâyet etti: Hammâd'ı, İbrahim'den yazarken gördüm. O zaman İbrahim ona; "Seni menetmemiş miydim?" dedi. O da şöyle cevap verdi: Onlar sadece "atrâf -hadis hatırlatıcı notlar"dır.

467. Bize İsmail b. Ebân haber verip (dedi ki) bize İbn İdris, Şu'be'den, (o) el -Hakem'den, (o da) İbrahim'den (naklen) rivâyet etti (ki İbrahim) şöyle dedi: Abide bana dedi ki; "Benden hiçbir yazıyı ciltli kitap yapmayın! "

468. Bize Sa'îd b. Âmir, Hişâm'dan, onun şöyle dediğini haber verdi: Muhammed'den, başkasını değil sadece "el -A'mâk hadisi"ni yazdım. Onu da ezberleyince imha ettim.

469. Bize Mervân b. Muhammed haber verip (dedi ki) Sa'îd b. Abdilaziz'i, şöyle derken işittim: Asla hiçbir hadis yazmadım.

470.

471. Bize Abdullah b. İmrân haber verip (dedi ki) bize Ebû Dâvûd rivâyet edip (dedi ki) bize Şu'be, İsmail b. Recâ'dan, (o da) İbrahim'den (naklen) rivâyet etti (ki İbrahim) şöyle dedi: Abîde'den, üzerine yazmak için bir deri parçası istedim de o şöyle dedi: İbrahim! Benden hiçbir yazıyı ciltli kitap yapma!.

472. Bize Abdullah haber verip (dedi ki) bize Ebû Dâvûd rivâyet edip (dedi ki) bize Şu'be, el -Hakem'den, (o) İbrahim'den, (o da) Abide'den (naklen) onun (yani bir önceki haberin) aynısını rivâyet etti.

473. Bize Yahya b. Hammâd haber verip (dedi ki) bize Ebû Avâne, Süleyman b. Atik'den, (o) Ebû Ma'şer'den, (o da) İbrahim'den (naklen) rivâyet etti ki o (yani İbrahim) hadislerin defterlere yazılmasını kerih görür ve (sebep olarak da) "(Sonra) Mushaflara benzetilir!" derdi. Yahya dedi ki, kitabımda, Kâtib Ziyâd'dan (o da) Ebû Ma'şer'den (naklen şu ilâve cümleyi) buldum: Şu halde (defterlerin dışında) nasıl istersen yaz."

474. Bize Muhammed b. Yûsuf ve Ubeydullah b. Süfyân, Nu'rnân b. Kays'dan (naklen) haber verdiler ki, Abîde ölümü esnasında kitaplarını istetip imha etmiş ve, (sebep olarak da) "Onların, bir topluluğun eline geçip de onları (asıl) yerlerinde kullanmayacaklarından, (değiştireceklerinden) korkuyorum!" demiş.

475. Bize el -Hakem İbnu'l -Mübârek ve Zekeriyyâ b. Adiyy, Abdülvâhid b. Ziyâd'dan, (o) Leys'den, (o da) Mücâhid'den (naklen) haber verdi ki, o (yani Mücâhid) ilmin defterlere yazılmasını kerih gördü.

476. Bize Abdurrahman b. Salih haber verip (dedi ki) bize İbnu'l -Mübârek, el -Evzâ'i'den, onun şöyle dediğini rivâyet etti: Bu ilim, (uzun bir müddet) er kişilerin (birbirinden sözlü olarak) aldığı azîz bir şey olmaya devam etti. Nihayet onun mücmeli (özeti) sahifelere geçti veya ehli olmayan ona el attı (da bu azizliği, değeri yokoldu)

477. Bize Yûsuf b. Mûsa haber verip (dedi ki) bize Ebû Dâvûd et -Tayâlisî rivâyet edip (dedi ki) bize Şu'be, Yûnus'dan, şöyle dediğini haber verdi: el -Hasan yazıyor ve yazdırıyordu. İbn Sîrin ise ne yazıyor, ne yazdırıyordu.

478. Bize Yezid haber verip (dedi ki) bize el -Avvâm, İbrahim et -Teymi'den, şöyle dediğini haber verdi: İbn Mes'ûd'a, bazı insanların yanında beğenip (okudukları) bir kitabın olduğu haberi ulaştı. Bunun üzerine onlardan onu getirmelerini sürekli istemeye başladı. Nihayet onu getirdiler. O da onu imha etti. Sonra şöyle dedi: Sizden önceki ehl-i kitab, Rabblerinin kitabını terkederek alimlerinin kitaplarına yöneldikleri için helak olmuşlardı .

479. Bize Ebu'n -Nu'mân haber verip (dedi ki) bize Hammâd b. Zeyd, İbn Avn'dan, (o da) Muhammed'den (naklen) rivâyet etti (ki, Muhammed) şöyle dedi: Abiderye dedim ki; "Senden işittiğimi yazayım mı?" "Hayır" dedi. "Peki bir kitap bulursam okuyayım mı?" dedim. "Hayır" dedi.

480. Bize Yezid b. Harun haber verip (dedi ki) bize el -Cureyri, Ebû Nadra'dan, şöyle dediğini haber verdi: Ebû Sa'îd el -Hudri'ye dedim ki; "Bize yazdırmaz mısın? Çünkü biz ezberleyemiyoruz!". Şöyle cevap verdi: "Hayır! Size kesinlikle yazdırmayacak ve onu, bir Kur'an haline koymayacağız. Ama bizlerin, Resûlüllah'dan (sallallahü aleyhi ve sellem) ezberlediğimiz gibi siz de bizden ezberleyin!."

481. Bize Muhammed b. Kesir, el -Evzâ'î'den, şöyle dediğini rivâyet etti: Ebû Kesîr'i şöyle derken işittim: Ebû Hureyre'yi şöyle derken işittim: O (yani Ebû Hureyre'nin kendisi) ne yazar, ne yazdırır.

482. Bize Esed b. Mûsa haber verip (dedi ki) bize Şu'be, Ebû Mûsa'dan, (o) Humeyd b. Hâlid'den, (o da) Ebû Burde'den (naklen) rivâyet etti ki o (yani Ebu Burde), babasının rivâyet ettiği hadisleri yazıyordu. Derken (babası) Ebû Mûsa onu gördü ve (yazdıklarını) imha etti.

483. Bize el -velid b. Şücâ' haber verip (dedi ki) bana Kureyş b. Enes rivâyet edip dedi ki, İbn Avn bana şöyle dedi: Vallahi asla hiçbir hadis yazmadım İbn Avn dedi ki, İbn Sîrin de şöyle demişti: Hayır, vallahi asla hiçbir hadis yazmadım. İbn Avn dedi ki, İbn Sîrin, Zeyd b. Sâbit'den (naklen onun şöyle dediğini) bana söyledi: "Mervân İbnu'l -Hakem, Medine'de vali iken, kendisine birşeyler yazdırmamı istedi." (Zeyd) şöyle devam etti: "Ben de kabul etmedim. Bunun üzerine, oturduğu yer ile odanın geri kalan kısmının arasına bir perde çektirdi." (Zeyd devamla) şöyle dedi: "Arkadaşları bu yerde onun yanına girip konuşuyorlardı. Sonra Mervân arkadaşlarına döndü ve şöyle dedi: Ona hainlikden başka bir şey yaptığımızı zannetmiyorum!". Ardından bana yöneldi." (Zeyd) şöyle devam etti: "Nedir bu?" dedim. "Sana hainlikden başka bir şey yaptığımızı zannetmiyorum!" dedi. (Zeyd) dedi ki (tekrar) "Nedir bu?" dedim. Şöyle cevap verdi: "Biz bir adama, şu perdenin arkasında oturmasını ve senin şunlara vereceğin fetvalarla söyleyeceklerini yazmasını emretmiştik."

484. Bize Affân haber verip (dedi ki) bize Yahya b. Sa'îd el -Kattân rivâyet edip (dedi ki) bize Süfyân, Mansûr'dan, onun şöyle dediğini rivâyet etti: İbrahim'e dedim ki; "Salim hadisi senden daha tam rivâyet ediyor, (neden?)". Şöyle cevap verdi: "Çünkü Salim yazıyordu."

485. Bize el -velid b. Hişâm haber verip (dedi ki) bize el -Hâris b. Yezîd el -Hımsî, Amr b. Kays'dan, onun şöyle dediğini rivâyet etti: Hazret-i Muâviye öldüğü zaman, babamla beraber, Huvvârin'deki Yezîd b. Muâviye'ye, baş sağlığı dilemek ve halifelikden dolayı tebrik etmek üzere, gittik, oranın camisinde şöyle diyen bir adamla karşılaştık: "Dikkat edin! Şüphesiz, kötülerin yükseltilmesi, iyilerin alçaltılması kıyametin alâmetlerindendir. İyi bilin ki lafın ortaya çıkması, amelin mahzun olması, (sahipsiz kalması) kıyametin alâmetlerindendir. Dikkat edin! "Mesnâ"nın okunup da onu (Kur'an’la) değiştirecek kimsenin bulunmaması kıyametin alâmetlerindendir?" Ona; "Mesnâ da ne?" denildi. Şöyle cevap verdi: "Kur'an'dan başka yazdırılmak istenen kitab! Binaenaleyh Kur'an'a sarılınız!

486. Bize Ahmed b. Abdillah b. Yûnus haber verip (dedi ki) bize Ebu Zeyd rivâyet edip (dedi ki) bize Husayn, Murre el -Hemdânî'den, onun şöyle dediğini rivâyet etti: Ebû Murre el -Kindî, Şam'dan bir kitab getirdi ve onu götürüp Abdullah b. Mes'ûd'a verdi. O da ona baktı. Sonra bir leğen istedi. Ardından su istedi ve, (leğenin içinde o (kitabı) ıslatıp sildi. (Sebep olarak da) şöyle dedi: Sizden öncekiler ancak, (yabancı, değişik) kitaplara uyup kendi kitaplarını terketmekle helak oldular. "

Husayn dedi ki, Murre sonra şöyle dedi: "Elbetteki o, şayet Kur'an'dan veya sünnetten olsaydı, (Abdullah) onu imha etmezdi. Ama o ehl-i kitabın kitaplarındandır.

487. Bize Muhammed b. Ahmed haber verip (dedi ki) bize Süfyân, Ömer'den, (o da) Yahya b. Ca'de'den (naklen) rivâyet etti (ki Yahya) şöyle dedi: (Bir gün) Hazret-i Peygamber(sallallahü aleyhi ve sellem), üzerinde bir yazı bulunan bir kürek kemiği getirilmiş de o şöyle buyurmuştur: "Bir topluluğa; peygamberlerinin getirdiklerini terkedip, kendi peygamberlerinden başka bir peygamberin veya kendi kitaplarından başka bir kitabın getirmiş olduğu şeylere yönelmeleri) sapıklık olarak yeter." Bunun üzerine Allah -azze ve celle -şu âyeti indirmiş: "Sana indirdiğimiz o kitab onlara kâfi gelmedi "

488. Bize Sehl b. Hammâd haber verip (dedi ki) bize Şu'be, el -Eş'as'dan, (o da) babasından -ki o Abdullah'ın talebe -arkadaşlarındandı - (naklen) rivâyet etti (ki, el -Eş'as'ın babası) şöyle dedi: Bir adamın yanında, üzerinde "Sübhanallahi ve'l -Hamdulillahi ve Lâ İlahe İllallahu vellahu Ekber=Allah her türlü noksanlıklardan beridir, yüce sıftalarla muttasıfdır. Hamd Allah'adır. Allah'dan başka hiçbir ilâh yokdur. Allah en uludur" (yazılı)

489. Bize Zekeriyya b. Adiyy haber verip (dedi ki) bize Ubeydullah -ki o İbn Amr'dır-, Abdulmelik b. Umeyr'den, (o) Ebû Burde'den, (o da) Ebû Mûsa'dan (naklen) rivâyet etti ki, İsrâiloğulları bir kitap yazıp ona uymuşlar ve Tevrat'ı terketmişlerdi.

490. Bize Ebu'n -Nu'mân haber verip (dedi ki) bize İsrail, Osman b. Ebi'l -Muğire'den, (o) Affân el -Muhâribî'den, (o da) babasından (naklen) rivâyet etti (ki Affân'ın babası) şöyle dedi: İbn Mes'ûd'u şöyle derken işittim: Bazı insanlar sözümü işitiyor, sonra gidip onu yazıyorlar. Halbuki ben hiç kimsenin, Allah'ın Kitâbı'ndan başkasını yazmasını helâl görmüyorum.

491. Bize Mâlik b. İsmail haber verip (dedi ki) bize Muhammed b. Fudayl, Şübrüme'den, onun şöyle dediğini rivâyet etti: eş -Şa'bî'yi, şöyle derken işittim: Ne beyazın üstüne siyah yazmışımdır (yani hadisleri ne yazmışımdır) ne de bir insandan bir hadisi tekrar etmesini istemişimdir.

٤٢- باب مَنْ لَمْ يَرَ كِتَابَةَ الْحَدِيثِ

٤٥٨ - أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ أَخْبَرَنَا هَمَّامٌ عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ أَنَّ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( لاَ تَكْتُبُوا عَنِّى شَيْئاً إِلاَّ الْقُرْآنَ ، فَمَنْ كَتَبَ عَنِّى شَيْئاً غَيْرَ الْقُرْآنِ فَلْيَمْحُهُ ).

٤٥٩ - أَخْبَرَنَا أَبُو مَعْمَرٍ عَنْ سُفْيَانَ بْنِ عُيَيْنَةَ قَالَ حَدَّثَنَا زَيْدُ بْنُ أَسْلَمَ عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ : أَنَّهُمُ اسْتَأْذَنُوا النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فِى أَنْ يَكْتُبُوا عَنْهُ فَلَمْ يَأْذَنْ لَهُمْ.

٤٦٠ - أَخْبَرَنَا بِشْرُ بْنُ الْحَكَمِ عَنْ سُفْيَانَ بْنِ عُيَيْنَةَ عَنِ ابْنِ شُبْرُمَةَ عَنِ الشَّعْبِىِّ أَنَّهُ كَانَ يَقُولُ : يَا شِبَاكُ أَرُدُّ عَلَيْكَ يَعْنِى الْحَدِيثَ ، مَا أَرَدْتُ أَنْ يُرَدَّ عَلَىَّ حَدِيثٌ قَطُّ.

٤٦١ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَحْمَدَ بْنِ أَبِى خَلَفٍ قَالَ سَمِعْتُ عَبْدَ الرَّحْمَنِ بْنَ مَهْدِىٍّ يَقُولُ سَمِعْتُ مَالِكَ بْنَ أَنَسٍ يَقُولُ : حَدَّثَنَا الزُّهْرِىُّ بِحَدِيثٍ فَلَقِيتُهُ فِى بَعْضِ الطَّرِيقِ فَأَخَذْتُ بِلِجَامِهِ ، فَقُلْتُ : يَا أَبَا بَكْرٍ أَعِدْ عَلَىَّ الْحَدِيثَ الَّذِى حَدَّثْتَنَا بِهِ. قَالَ : وَتَسْتَعِيدُ الْحَدِيثَ؟ قَالَ قُلْتُ : وَمَا كُنْتَ تَسْتَعِيدُ الْحَدِيثَ؟ قَالَ : لاَ. قُلْتُ : وَلاَ تَكْتُبُ؟ قَالَ : لاَ.

٤٦٢ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ كَثِيرٍ عَنِ الأَوْزَاعِىِّ قَالَ : كَانَ قَتَادَةُ يَكْرَهَ الْكِتَابَةَ فَإِذَا سَمِعَ وَقْعَ الْكِتَابِ أَنْكَرَهُ وَالْتَمَسَهُ بِيَدِهِ.

٤٦٣ - أَخْبَرَنَا أَبُو الْمُغِيرَةِ قَالَ : كَانَ الأَوْزَاعِىُّ يَكْرَهُهُ.

٤٦٤ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ عَنْ سُفْيَانَ عَنْ مَنْصُورٍ : أَنَّ إِبْرَاهِيمَ كَانَ يَكْرَهُ الْكِتَابَ يَعْنِى الْعِلْمَ.

٤٦٥ - أَخْبَرَنَا يُوسُفُ بْنُ مُوسَى حَدَّثَنَا أَزْهَرُ عَنِ ابْنِ عَوْنٍ عَنِ ابْنِ سِيرِينَ قَالَ : لَوْ كُنْتُ مُتَّخِذاً كِتَاباً لاَتَّخَذْتُ رَسَائِلَ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم-.

٤٦٦ - أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ أَبَانَ حَدَّثَنَا ابْنُ إِدْرِيسَ عَنِ ابْنِ عَوْنٍ قَالَ : رَأَيْتُ حَمَّاداً يَكْتُبُ عِنْدَ إِبْرَاهِيمَ ، فَقَالَ لَهُ إِبْرَاهِيمُ : أَلَمْ أَنْهَكَ؟ قَالَ : إِنَّمَا هِىَ أَطْرَافٌ.

٤٦٧ - أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ أَبَانَ حَدَّثَنَا ابْنُ إِدْرِيسَ عَنْ شُعْبَةَ عَنِ الْحَكَمِ عَنْ إِبْرَاهِيمَ قَالَ قَالَ لِى عَبِيدَةُ : لاَ تُخَلِّدَنَّ عَلَىَّ كِتَاباً.

٤٦٨ - أَخْبَرَنَا سَعِيدُ بْنُ عَامِرٍ عَنْ هِشَامٍ قَالَ : مَا كَتَبْتُ عَنْ مُحَمَّدٍ إِلاَّ حَدِيثَ الأَعْمَاقِ ، فَلَمَّا حَفِظْتُهُ مَحَوْتُهُ.

٤٦٩ - أَخْبَرَنَا مَرْوَانُ بْنُ مُحَمَّدٍ قَالَ سَمِعْتُ سَعِيدَ بْنَ عَبْدِ الْعَزِيزِ يَقُولُ : مَا كَتَبْتُ حَدِيثاً قَطُّ.

٤٧٠ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عِمْرَانَ حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ مُغِيرَةَ عَنْ إِبْرَاهِيمَ قَالَ : مَا كَتَبْتُ شَيْئاً قَطُّ.

٤٧١ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عِمْرَانَ حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ إِسْمَاعِيلَ بْنِ رَجَاءٍ عَنْ إِبْرَاهِيمَ قَالَ : سَأَلْتُ عَبِيدَةَ قِطْعَةَ جِلْدٍ أَكْتُبُ فِيهِ فَقَالَ : يَا إِبْرَاهِيمُ لاَ تُخَلِّدَنَّ عَنِّى كِتَاباً.

٤٧٢ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنِ الْحَكَمِ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنْ عَبِيدَةَ مِثْلَهُ.

٤٧٣ - أَخْبَرَنَا يَحْيَى بْنُ حَمَّادٍ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ عَتِيكٍ عَنْ أَبِى مَعْشَرٍ عَنْ إِبْرَاهِيمَ : أَنَّهُ كَانَ يَكْرَهُ أَنْ يُكْتَبَ الْحَدِيثُ فِى الْكَرَارِيسِ وَيَقُولُ : يُشَبَّهُ بِالْمَصَاحِفِ. قَالَ يَحْيَى : وَوَجَدْتُ فِى كِتَابِى عَنْ زِيَادٍ الْكَاتِبِ عَنْ أَبِى مَعْشَرٍ : فَاكْتُبْ كَيْفَ شِئْتَ.

٤٧٤ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ وَعُبَيْدُ اللَّهِ عَنْ سُفْيَانَ عَنْ نُعْمَانَ بْنِ قَيْسٍ : أَنَّ عَبِيدَةَ دَعَا بِكُتُبِهِ فَمَحَاهَا عِنْدَ الْمَوْتِ وَقَالَ : إِنِّى أَخَافُ أَنْ يَلِيَهَا قَوْمٌ فَلاَ يَضَعُونَهَا مَوَاضِعَهَا.

٤٧٥ - أَخْبَرَنَا الْحَكَمُ بْنُ الْمُبَارَكِ وَزَكَرِيَّا بْنُ عَدِىٍّ عَنْ عَبْدِ الْوَاحِدِ بْنِ زِيَادٍ عَنْ لَيْثٍ عَنْ مُجَاهِدٍ : أَنَّهُ كَرِهَ أَنْ يُكْتَبَ الْعِلْمُ فِى الْكَرَارِيسِ.

٤٧٦ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ صَالِحٍ حَدَّثَنَا ابْنُ الْمُبَارَكِ عَنِ الأَوْزَاعِىِّ قَالَ : مَا زَالَ هَذَا الْعِلْمُ عَزِيزاً يَتَلَقَّاهُ الرِّجَالُ حَتَّى وَقَعَ فِى الصُّحُفِ فَحَمَلَهُ أَوْ دَخَلَ فِيهِ غَيْرُ أَهْلِهِ.

٤٧٧ - أَخْبَرَنَا يُوسُفُ بْنُ مُوسَى حَدَّثَنَا أَبُو دَاوُدَ الطَّيَالِسِىُّ أَخْبَرَنَا شُعْبَةُ عَنْ يُونُسَ قَالَ : كَانَ الْحَسَنُ يَكْتُبُ وَيُكْتِبُ ، وَكَانَ ابْنُ سِيرِينَ لاَ يَكْتُبُ وَلاَ يُكْتِبُ.

٤٧٨ - أَخْبَرَنَا يَزِيدُ أَخْبَرَنَا الْعَوَّامُ عَنْ إِبْرَاهِيمَ التَّيْمِىِّ قَالَ : بَلَغَ ابْنَ مَسْعُودٍ أَنَّ عِنْدَ نَاسٍ كِتَاباً يُعْجَبُونَ بِهِ ، فَلَمْ يَزَلْ بِهِمْ حَتَّى أَتَوْهُ بِهِ فَمَحَاهُ ، ثُمَّ قَالَ : إِنَّمَا هَلَكَ أَهْلُ الْكِتَابِ قَبْلَكُمْ أَنَّهُمْ أَقْبَلُوا عَلَى كُتُبِ عُلَمَائِهِمْ وَتَرَكُوا كِتَابَ رَبِّهِمْ.

٤٧٩ - أَخْبَرَنَا أَبُو النُّعْمَانِ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنِ ابْنِ عَوْنٍ عَنْ مُحَمَّدٍ قَالَ قُلْتُ لِعَبِيدَةَ : أَكْتُبُ مَا أَسْمَعُ مِنْكَ؟ قَالَ : لاَ. قُلْتُ : فَإِنْ وَجَدْتُ كِتَاباً أَقْرَؤُهُ؟ قَالَ : لاَ.

٤٨٠ - أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ أَخْبَرَنَا الْجُرَيْرِىُّ عَنْ أَبِى نَضْرَةَ قَالَ قُلْتُ لأَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ : أَلاَ تُكْتِبُنَا فَإِنَّا لاَ نَحْفَظُ. فَقَالَ : لاَ إِنَّا لَنْ نُكْتِبَكُمْ وَلَنْ نَجْعَلَهُ قُرْآناً ، وَلَكِنِ احْفَظُوا عَنَّا كَمَا حَفِظْنَا نَحْنُ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم-.

٤٨١ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ كَثِيرٍ عَنِ الأَوْزَاعِىِّ قَالَ سَمِعْتُ أَبَا كَثِيرٍ يَقُولُ سَمِعْتُ أَبَا هُرَيْرَةَ يَقُولُ : إَنَّ أَبَا هُرَيْرَةَ لاَ يَكْتُبُ وَلاَ يُكْتِبُ.

٤٨٢ - أَخْبَرَنَا أَسَدُ بْنُ مُوسَى حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنْ حُمَيْدِ بْنِ هِلاَلٍ عَنْ أَبِى بُرْدَةَ : أَنَّهُ كَانَ يَكْتُبُ حَدِيثَ أَبِيهِ فَرَآهُ أَبُو مُوسَى فَمَحَاهُ.

٤٨٣ - أَخْبَرَنَا الْوَلِيدُ بْنُ شُجَاعٍ قَالَ حَدَّثَنِى قُرَيْشُ بْنُ أَنَسٍ قَالَ قَالَ لِىَ ابْنُ عَوْنٍ : وَاللَّهِ مَا كَتَبْتُ حَدِيثاً قَطُّ. قَالَ ابْنُ عَوْنٍ قَالَ ابْنُ سِيرِينَ : لاَ وَاللَّهِ مَا كَتَبْتُ حَدِيثاً قَطُّ. قَالَ وَقَالَ لِىَ ابْنُ سِيرِينَ عَنْ زَيْدِ بْنِ ثَابِتٍ : أَرَادَنِى مَرْوَانُ بْنُ الْحَكَمِ وَهُوَ أَمِيرٌ عَلَى الْمَدِينَةِ أَنْ أُكْتِبَهُ شَيْئاً - قَالَ - فَلَمْ أَفْعَلْ - قَالَ - فَجَعَلَ سِتْراً بَيْنَ مَجْلِسِهِ وَبَيْنَ بَقِيَّةِ دَارِهِ - قَالَ - فَكَانَ أَصْحَابُهُ يَدْخُلُونَ عَلَيْهِ وَيَتَحَدَّثُونَ فِى ذَلِكَ الْمَوْضِعِ ، فَأَقْبَلَ مَرْوَانُ عَلَى أَصْحَابِهِ فَقَالَ مَا أَرَانَا إِلاَّ قَدْ خُنَّاهُ ، ثُمَّ أَقْبَلَ عَلَىَّ قَالَ قُلْتُ : وَمَا ذَاكَ؟ قَالَ : مَا أُرَانَا إِلاَّ قَدْ خُنَّاكَ. قَالَ قُلْتُ : وَمَا ذَاكَ؟ قَالَ : إِنَّا أَمَرْنَا رَجُلاً يَقْعُدُ خَلْفَ هَذَا السِّتْرِ فَيَكْتُبُ مَا تُفْتِى هَؤُلاَءِ وَمَا تَقُولُ.

٤٨٤ - أَخْبَرَنَا عَفَّانُ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ الْقَطَّانُ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ مَنْصُورٍ قَالَ قُلْتُ لإِبْرَاهِيمَ : إِنَّ سَالِماً أَتَمُّ مِنْكَ حَدِيثاً. قَالَ : إِنَّ سَالِماً كَانَ يَكْتُبُ.

٤٨٥ - أَخْبَرَنَا الْوَلِيدُ بْنُ هِشَامٍ حَدَّثَنَا الْحَارِثُ بْنُ يَزِيدَ الْحِمْصِىُّ عَنْ عَمْرِو بْنِ قَيْسٍ قَالَ : وَفَدْتُ مَعَ أَبِى إِلَى يَزِيدَ بْنِ مُعَاوِيَةَ بِحُوَّارَيْنَ حِينَ تُوُفِّىَ مُعَاوِيَةُ نُعَزِّيهِ وَنُهَنِّيهِ بِالْخِلاَفَةِ ، فَإِذَا رَجُلٌ فِى مَسْجِدِهَا يَقُولُ : أَلاَ إِنَّ مِنْ أَشْرَاطِ السَّاعَةِ أَنْ تُرْفَعَ الأَشْرَارُ وَتُوضَعَ الأَخْيَارُ ، أَلاَ إِنَّ مِنْ أَشْرَاطِ السَّاعَةِ أَنْ يَظْهَرَ الْقَوْلُ وَيُخْزَنَ الْعَمَلُ ، أَلاَ إِنَّ مِنْ أَشْرَاطِ السَّاعَةِ أَنْ تُتْلَى الْمَثْنَاةُ فَلاَ يُوجَدُ مَنْ يُغَيِّرُهَا. قِيلَ لَهُ : وَمَا الْمَثْنَاةُ؟ قَالَ : مَا اسْتُكْتِبَ مِنْ كِتَابٍ غَيْرِ الْقُرْآنِ ، فَعَلَيْكُمْ بِالْقُرْآنِ فَبِهِ هُدِيتُمْ ، وَبِهِ تُجْزَوْنَ وَعَنْهُ تُسْأَلُونَ. فَلَمْ أَدْرِ مَنِ الرَّجُلُ ، فَحَدَّثْتُ بِذَا الْحَدِيثِ بَعْدَ ذَلِكَ بِحِمْصَ ، فَقَالَ لِى رَجُلٌ مِنَ الْقَوْمِ : أَوَمَا تَعْرِفُهُ؟ قُلْتُ : لاَ. قَالَ : ذَاكَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عَمْرٍو.

٤٨٦ - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ يُونُسَ حَدَّثَنَا أَبُو زُبَيْدٍ حَدَّثَنَا حُصَيْنٌ عَنْ مُرَّةَ الْهَمْدَانِىِّ قَالَ : جَاءَ أَبُو قُرَّةَ الْكِنْدِىُّ بِكِتَابٍ مِنَ الشَّامِ فَحَمَلَهُ فَدَفَعَهُ إِلَى عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ فَنَظَرَ فِيهِ ، فَدَعَا بَطَسْتٍ ثُمَّ دَعَا بِمَاءٍ فَمَرَسَهُ فِيهِ وَقَالَ : إِنَّمَا هَلَكَ مَنْ كَانَ قَبْلَكُمْ بِاتِّبَاعِهِمُ الْكُتُبَ وَتَرْكِهِمْ كِتَابَهُمْ. قَالَ حُصَيْنٌ فَقَالَ مُرَّةُ : أَمَا إِنَّهُ لَوْ كَانَ مِنَ الْقُرْآنِ أَوِ السُّنَّةِ لَمْ يَمْحُهُ ، وَلَكِنْ كَانَ مِنْ كُتُبِ أَهْلِ الْكِتَابِ.

٤٨٧ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَحْمَدَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ عَمْرٍو عَنْ يَحْيَى بْنِ جَعْدَةَ قَالَ : أُتِىَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- بِكَتِفٍ فِيهِ كِتَابٌ فَقَالَ :( كَفَى بِقَوْمٍ ضَلاَلاً أَنْ يَرْغَبُوا عَمَّا جَاءَ بِهِ نَبِيُّهُمْ إِلَى مَا جَاءَ بِهِ نَبِىٌّ غَيْرُ نَبِيِّهِمْ أَوْ كِتَابٌ غَيْرُ كِتَابِهِمْ ). فَأَنْزَلَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ { أَوَلَمْ يَكْفِهِمْ أَنَّا أَنْزَلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ } الآيَةَ.

٤٨٨ - أَخْبَرَنَا سَهْلُ بْنُ حَمَّادٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنِ الأَشْعَثِ عَنْ أَبِيهِ - وَكَانَ مِنْ أَصْحَابِ عَبْدِ اللَّهِ - قَالَ : رَأَيْتُ مَعَ رَجُلٍ صَحِيفَةً فِيهَا سُبْحَانَ اللَّهِ وَالْحَمْدُ لِلَّهِ وَلاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَاللَّهُ أَكْبَرُ فَقُلْتُ : أَنْسِخْنِيهَا ، فَكَأَنَّهُ بَخِلَ بِهَا ثُمَّ وَعَدَنِى أَنْ يُعْطِيَنِيهَا ، فَأَتَيْتُ عَبْدَ اللَّهِ فَإِذَا هِىَ بَيْنَ يَدَيْهِ فَقَالَ : إِنَّ مَا فِى هَذَا الْكِتَابِ بِدْعَةٌ وَفِتْنَةٌ وَضَلاَلَةٌ ، وَإِنَّمَا أَهْلَكَ مَنْ كَانَ قَبْلَكُمْ هَذَا وَأَشْبَاهُ هَذَا ، إِنَّهُمْ كَتَبُوهَا فَاسْتَلَذَّتْهَا أَلْسِنَتُهُمْ وَأُشْرِبَتْهَا قُلُوبُهُمْ ، فَأَعْزِمُ عَلَى كُلِّ امْرِئٍ يَعْلَمُ بِمَكَانِ كِتَابٍ إِلاَّ دَلَّ عَلَيْهِ وَأُقْسِمُ بِاللَّهِ - قَالَ شُعْبَةُ فَأَقْسَمَ بِاللَّهِ قَالَ أَحْسَبُهُ أَقْسَمَ - لَوْ أَنَّهَا ذُكِرَتْ لَهُ بِدَارِ الْهِنْدِ - أُرَاهُ يَعْنِى مَكَاناً بِالْكُوفَةِ بَعِيداً - إِلاَّ أَتَيْتُهُ وَلَوْ مَشْياً.

٤٨٩ - أَخْبَرَنَا زَكَرِيَّا بْنُ عَدِىٍّ حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ - هُوَ ابْنُ عَمْرٍو - عَنْ عَبْدِ الْمَلِكِ بْنِ عُمَيْرٍ عَنْ أَبِى بُرْدَةَ عَنْ أَبِى مُوسَى : أَنَّ بَنِى إِسْرَائِيلَ كَتَبُوا كِتَاباً فَتَبِعُوهُ وَتَرَكُوا التَّوْرَاةَ.

٤٩٠ - أَخْبَرَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا إِسْرَائِيلُ عَنْ عُثْمَانَ أَبِى الْمُغِيرَةِ عَنْ عَفَّاقٍ الْمُحَارِبِىِّ عَنْ أَبِيهِ قَالَ سَمِعْتُ ابْنَ مَسْعُودٍ يَقُولُ : إِنَّ نَاساً يَسْمَعُونَ كَلاَمِى ثُمَّ يَنْطَلِقُونَ فَيَكْتُبُونَهُ ، وَإِنِّى لاَ أُحِلُّ لأَحَدٍ أَنْ يَكْتُبَ إِلاَّ كِتَابَ اللَّهِ.

٤٩١ - أَخْبَرَنَا مَالِكُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ فُضَيْلٍ عَنِ ابْنِ شُبْرُمَةَ قَالَ سَمِعْتُ الشَّعْبِىَّ يَقُولُ : مَا كَتَبْتُ سَوْدَاءَ فِى بَيْضَاءَ وَلاَ اسْتَعَدْتُ حَدِيثاً مِنْ إِنْسَانٍ.


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget