Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

İlmin Yazılmasına İzin Veren Kimseler

İlmin Yazılmasına İzin Veren Kimseler || MUKADDİME || SÜNEN-İ DARİMİ || HADİS KÜTÜPHANESİ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 43. Bab—İlmin Yazılmasına İzin Veren Kimseler

492. Bize Muhammed b. Ahmed haber verip (dedi ki) bize Süfyân, Amr'dan, (o) vehb b. Münebbih'den, (o da) kardeşinden (naklen) rivâyet etti (ki, vehb'in kardeşi) Ebû Hureyre'yi şöyle derken işitmişti: Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabı içinde benden daha çok, Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) hadis rivâyeti olan yoktur, Abdullah b. Amr'dan olanlar hariç. Çünkü o yazıyordu, ben yazmıyordum.

493. Bize Musedded haber verip (dedi ki) bize Yahya, Ubeydullah İbnu'l -Ahnes'den, onun şöyle dediğini rivâyet etti: Bana el -velîd b. Abdillah, Yûsuf b. Mâlik'den (o da) Abdullah b. Amr'dan (naklen) rivâyet etti (ki Abdullah) şöyle dedi: Ben Resûlüllah'dan (sallallahü aleyhi ve sellem) işittiğim her şeyi, ezberlemek -korumak maksadıyla yazıyordum da Kureyşliler beni (bundan) menettiler ve dediler ki; "Resûlüllah'dan (sallallahü aleyhi ve sellem) işittiğin her şeyi yazıyorsun. Halbuki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de bir beşerdir; kızgınlık hâlinde de, hoşnudluk hâlinde de konuşur!". Ben de yazmayı kestim ve bunu, Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) anlattım. Bunun üzerine o, parmağıyla ağzını işaret ederek; şöyle buyurdu: "Yaz! Zira, canım elinde olan (Allah'a) yemin olsun ki buradan başkası değil ancak hak çıkmıştır."

494. Bize Abdullah b. Salih haber verip (dedi ki) bana el -Leys rivâyet edip (dedi ki) bana Hâlid b. Yezîd, Sa'îd b. Ebî Hilâl'den, (o da) Abdulvâhid b. Kays'dan (naklen) rivâyet etti (ki Abdulvâhid) şöyle dedi: Bana bir haberci Abdullah b. Amr'dan (naklen) haber verdi ki o (yani Abdullah), Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) gelip şöyle demiş: "Ya Resûlüllah! Ben senin hadislerinden rivâyet etmek istiyorum. Bunun için, münâsib görürsen, kalbimle, (hafızamla) beraber elimin yazmasından yardım almak istedim, (ne buyurursunuz?)" Bunun Üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Eğer (söz konusu) benim hadisim ise (önce onu araştır sonra kalbinle beraber elinden yardım iste, (onu yaz.)"

495. Bize Osman b. Muhammed haber verip (dedi ki) bize Yahya b. İshak rivâyet edip (dedi ki) bize Yahya b. Eyyûb, Ebû Kabil'den, onun şöyle dediğini rivâyet etti: Abdullah b. Amr'ın şöyle dediğini işittim: Bir ara bizler Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) etrafında yazıyorduk. Derken Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem); "İki şehirden hangisi, Kostantiniyye (İstanbul) mu Rûmiye (Roma) mı daha önce fethedilecek?" diye soruldu da Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Hayır, doğrusu Hirekl'in şehri (Konstantiniyye, İstanbul) daha önce (fethedilecek)."

496. Bize İsmail b. İbrahim Ebû Ma'mer, Ebû Damra'dan, (o) Yahya b. Sa'îd'den, (o da) Abdullah b. Dinar'dan (naklen) haber verdi (ki Abdullah) şöyle dedi; Ömer b. Abdilaziz, Ebû Bekr b. Muhammed b. Amr b. Hazm'a; "Resûlüllah'dan (sallallahü aleyhi ve sellem) rivâyet edilen hadislerden senin yanında sabit olanları, (doğrulukları kesinleşenleri) ve Ömer'in hadislerini bana yaz! Çünkü ben ilmin yok olup gitmesinden korktum" diye (bir mektup) yazdı.

497. Bize Yahya b. Hassan rivâyet edip (dedi ki) bize Abdulaziz b. Müslim, Abdullah b. Dinar'dan, onun şöyle dediğini rivâyet etti: Ömer b. Abdilaziz, Medinelilere; "Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) hadislerini araştırıp yazınız. Çünkü ben ilmin yok olmasından ve ehlinin ölüp gitmesinden korktum!" diye (bir mektup) yazdı.

498. Bize Süleyman b. Harb haber verip (dedi ki) bize Hammâd b. Zeyd, Eyyûb'dan, (o da) Ebu'l -Melîh'den (naklen) rivâyet etti (ki, Ebu'l -Melîh) şöyle dedi: Yazmamızı ayıplıyorlar. Halbuki Allahü teâlâ; "Onların bilgisi Rabbimin yanında bir kitaptadır" buyurmuştur.

499. Bize Ubeydullah b. Abdilmecid haber verip (dedi ki) bize Sevâde b. Hayyân rivâyet edip dedi ki; Muâviye b. Kurre Ebû İyâs'ı, şöyle derken işittim: İlmini yazmamış olanın ilminin, ilim sayılmayacağı söylenirdi.

500. Bize Müslim b. İbrahim haber verip (dedi ki) bize Abdullah İbnu'l -Musenna rivâyet edip (dedi ki) bana Sümâme b. Abdillah b. Enes rivâyet etti ki Enes, oğullarına; "Oğullarım! Bu ilmi kaydediniz" derdi.

501. Bize İsmail b. Ebân haber verip (dedi ki) bize İbn İdris, Mehdî b. Meymûn'dan, (o da) Selm el -Alevi'den (naklen) rivâyet etti (ki Selm) şöyle dedi: Ebân'ı, Enes'in yanında bir yazı tahtasına (bir şeyler, hadisler) yazarken gördüm.

502. Bize Ahmed b. İsa haber verip (dedi ki) bize ibn vehb, Muâviye’den, (o da) el -Hasan b. Câbir'den (naklen) rivâyet etti ki, O (yani el -hasan) Ebû Umâme el -Bâhilî'ye, ilmin yazılmasının (caiz olup olmadığını) sordu, o da; "Bunda hiçbir mahzur yoktur" dedi.

503. Bize Mahled b. Mâlik haber verip (dedi ki) bize Mu'âzrivâyet edip (dedi ki) bize İmrân b. Hudeyr, Ebû Mücliz'den, (o da) Beşîr b. Nehîk'den (naklen) rivâyet etti (ki Beşîr) şöyle dedi: Ben Ebû Hureyre'den işittiğim şeyleri yazardım. Sonra kendisinden ayrılmak istediğimde ona, (kendisinden yazdığım) kitabını getirip okudum ve; "Bu, senden işittiğim şeydir (değil mi? Onu senden rivâyet edeyim mi?)" dedim. O da, "Evet" dedi.

504. Bize Muhammed b. Sa'îd haber verip (dedi ki) bize Şerik, Târik b. Abdirrahman'dan, (o da) Sa'îd b. Cübeyr'den (naklen) haber verdi (ki Sa'îd) şöyle dedi: Ben İbn Ömer ve İbn Abbâs'dan geceleyin hadisi işitir ve onu (bineğimin) palanının kaşına yazardım.

505. Bize Muhammed b. Sa'îd haber verip (dedi ki) bize Şerîk, Leys'den, (o) Mücâhid'den, (o da) Abdullah b. Amr'dan (naklen) haber verdi (ki Abdullah) şöyle dedi: Beni şu hayata, başkası değil, sadece es -Sâdıka ve el -veht meylettiriyor: es -Sâdıka, Resûlüllah'dan (sallallahü aleyhi ve sellem) yazdığım bir sahifedir.

506. Bize Ebû Asım haber verip (dedi ki) bana İbn Cüreyc, Abdulmelik b. Abdillah b. Ebî Süfyân'dan, (o da) amcası Anır b. Ebî Süfyân'dan (naklen) haber verdi ki o (yani Anır), Ömer İbnu'l -Hattâb'ı (radıyallahu anh) şöyle derken işitti: İlmi yazıyla kaydediniz.

507. Bize Mahled b. Mâlik haber verip (dedi ki) bize Yahya b. Sa'îd rivâyet edip (dedi ki) bize İbn Cureyc rivâyet edip dedi ki; bana Abdulmelik b. Abdillah b. Ebî Süfyân es -Sakafî, İbn Ömer'den haber verdi ki, o şöyle demiş: Bu ilmi yazıyla kaydediniz.

508. Bize Ebu'n -Nu'mân haber verip (dedi ki) bize Abdulvâhıd rivâyet edip (dedi ki) bize Osman b. Hakim rivâyet edip dedi ki, Saîd b. Cübeyr'i, şöyle derken işittim: Geceleyin İbn Abbâs'la beraber Mekke yolunda yürürdük. O bana hadis rivâyet ederdi de ben onu, sabah olup da (defterlerime) yazmam için (bineğimin) palanının kaşına yazardım.

509. Bize İsmail b. Ebân, Yakûb el -Kummî'den, (o) Ca'fer b. Ebi'l -Muğire'den (o da) Sa'îd b. Cübeyr'den (naklen) haber verdi (ki Sa'îd) şöyle dedi: Ben İbn Abbâs’ın yanında, (ondan duyduklarını) bir sahifeye yazardım, (o dolunca da) terliklerime yazardım."

510. Bize Mâlik b. İsmail haber verip (dedi ki) bize Mendel b. Ali el -Anezi rivâyet etti. (o dedi ki) bana Ca'fer b. Ebi'l -Muğire, Sa'îd b. Cübeyr'den, onun şöyle dediğini rivâyet etti: Ben İbn Abbâs’ın yanında oturuyor ve (ondan duyduklarımı), doluncaya kadar sahifeye yazıyordum. Sonra, (sahifem dolunca) terliklerimi çeviriyor ve (duyduklarımı) sırtlarına (yani altlarına) yazıyordum.

511. Bize Amr b. Avn haber verip (dedi ki) bize Fudayl, Ubeyd el -Mukettib'den, onun şöyle dediğini haber verdi: Onları (yani talebeleri) Mücâhid'den tefsir yazarken gördüm.

512. Bize Muhammed b. Sa'îd haber verip (dedi ki) bize vekî', Abdullah b. Han eş'den, onun şöyle dediğini rivâyet etti: Onları (yani talebeleri) el -Berâ'nın yanında (ondan duyduklarını) kamış uçlarıyla avuçlarına yazarken gördüm.

513. Bize İsmail b. Ebân, İbn İdris'den, (o) Hârûn b. Antere'den, (o da) babasından (naklen) haber verdi (ki, o şöyle demiş: ) İbn Abbâs bana bir hadis rivâyet etti. Ben de, "Onu senden yazayım mı?" dedim. Bunun üzerine o bana izin verdi ama neredeyse (izin vermiyecekdi).

514. Bize el -velîd b. Şucâ' haber verip (dedi ki) bana Muhammed b. Şuayb b. Şâbûr rivâyet edip (dedi ki) bize el -velîd b. Süleyman b. Ebi's -Sâ'ib, Recâ' b. Hayve'den haber verdi ki, o (yani Recâ') kendisine rivâyet edip şöyle söylemiş: Hişâm b. Abdilmelik, valisine, bana bir hadis sorması için mektup yazmıştı... Recâ' dedi ki; o (sorulan hadis), yanımda yazılı olmamış olsaydı onu unutmuş gitmiştim.

515. Bize el -velîd b. Şucâ' haber verip (dedi ki) bana Muhammed b. Şu'ayb haber verip (dedi ki) bize Hişâm İbnu’l -Gâz haber verip dedi ki, Atâ' b. Ebî Rebâh'a (bir şeyler) soruluyor ve, verdiği cevapları, önünde yazılıyordu.

516. Bize el -velid b. Şucâ’ haber verip (dedi ki) bize Muhammed b. Şu'ayb b. Şâbûr haber verip (dedi ki) bize el -velîd b. Süleyman b. Ebi's -Sâ'ib, Süleyman b. Mûsa'dan rivâyet etti ki, o (yani Süleyman), İbn Ömer'in âzâdlısı Nâfi'i, ilmini yazdırır ve, önünde yazılırken görmüşdü.

517. Bize el -velîd b. Şucâ’ haber verip (dedi ki) bize el -Mübârek b. Sa'îd rivâyet edip dedi ki, Süfyân geceleyin hadisi duvara yazar, sabah olunca onu istinsah eder, (defterine geçirir), sonra da (duvarda yazdıklarını) kazırdı.

518. Bize el -Huseyn b. Mansûr haber verip (dedi ki) bize Ebû Usâme rivâyet edip (dedi ki) bize Ebû Ğıfâr el -Musenna b. Sa'îd et -Tâ'î rivâyet edip (dedi ki) bana Avn b. Abdillah rivâyet edip dedi ki: Ömer b. Abdilaziz'e; "Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ashabından bir adam olan falan bana rivâyet etti..." dedim de Ömer o (adamı) tanıdı. (Sonra) dedim ki o bana şöyle rivâyet etti: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Haya, iffetlilik, az konuşma (dilini tutma) - dilin az konuşması, kalbin az konuşması değil - iyi anlayış (fıkıh) imandandır. Bunlar âhirette (mükâfatı) artıran, dünyadan (dünyevî menfaatleri) noksanlaştıran şeylerdendir. Ahirette artırdıkları şeyler ise daha çoktur. Edebsiz konuşma, kaba daranma, cimrilik ise münâfıklıkdandır. Bunlar dünyada artırıp ahirette noksanlaştıran şeylerdendir. Ahirette noksanlaştırdıkları ise daha çoktur.

519. Bize el -Hüseyn b. Mansûr haber verip (dedi ki) bize Ebû Usâme rivâyet edip (dedi ki) bana Süleyman İbnu’l -Mugire rivâyet edip dedi ki, Ebû Kılâbe şöyle dedi: Ömer b. Abdilaziz, beraberinde bir kağıt olduğu halde, öğle namazı için yanımıza çıkageldi. Sonra, yine beraberinde o (kâğıt) olduğu halde ikindi namazı için yanımıza çıkageldi. Bunun üzerine ona; "Ya Emîrel mü'minîn! Bu yazı nedir?" dedim "Bana Avn b. Abdillah'ın rivâyet ettiği bir hadis!" dedi. (Baktım,) hoşuma gitti. Bunun için onu yazdım. Gördüm ki onda, şu (yukarıdaki) hadis (yazılıymış!).

520. Bize İsmail b. Ebân haber verip (dedi ki) bize Mes'ûd, Yûnus b. Abdillah b. Ebî Ferve'den, (o da) Şurahbîl b. Sa'd'dan (naklen) rivâyet etti (ki Şurahbîl) şöyle dedi: el -Hasan, kendi oğullarıyla kardeşinin oğullarını çağırdı ve şöyle dedi: "Oğullarım, kardeşimin oğulları! Sizler (bugün) topluluğun küçüklerisiniz. Yakında başkalarının büyükleri olacaksınız! Binaenaleyh ilmi öğreniniz. Sizden kim onu rivâyet edemezse -veya "ezberleyemezse" demişti -onu yazsın ve evine koysun!.

٤٣- باب مَنْ رَخَّصَ فِى كِتَابَةِ الْعِلْمِ

٤٩٢ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَحْمَدَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ عَمْرٍو عَنْ وَهْبِ بْنِ مُنَبِّهٍ عَنْ أَخِيهِ سَمِعَ أَبَا هُرَيْرَةَ يَقُولُ : لَيْسَ أَحَدٌ مِنْ أَصْحَابِ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- أَكْثَرَ حَدِيثاً عَنِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- مِنِّى إِلاَّ مَا كَانَ مِنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو ، فَإِنَّهُ كَانَ يَكْتُبُ وَلاَ أَكْتُبُ.

٤٩٣ - أَخْبَرَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا يَحْيَى عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ الأَخْنَسِ قَالَ حَدَّثَنِى الْوَلِيدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ يُوسُفَ بْنِ مَاهَكَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو قَالَ : كُنْتُ أَكْتُبُ كُلَّ شَىْءٍ أَسْمَعُهُ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- أُرِيدُ حِفْظَهُ فَنَهَتْنِى قُرَيْشٌ وَقَالُوا : تَكْتُبُ كُلَّ شَىْءٍ سَمِعْتَهُ مِنْ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- وَرَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- بَشَرٌ يَتَكَلَّمُ فِى الْغَضَبِ وَالرِّضَا ؟ فَأَمْسَكْتُ عَنِ الْكِتَابِ فَذَكَرْتُ ذَلِكَ لِرَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَأَوْمَأَ بِأُصْبُعِهِ إِلَى فِيهِ وَقَالَ :( اكْتُبْ فَوَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ مَا خَرَجَ مِنْهُ إِلاَّ حَقٌّ ).

٤٩٤ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ صَالِحٍ قَالَ حَدَّثَنِى اللَّيْثُ حَدَّثَنِى خَالِدُ بْنُ يَزِيدَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِى هِلاَلٍ عَنْ عَبْدِ الْوَاحِدِ بْنِ قَيْسٍ قَالَ أَخْبَرَنِى مُخْبِرٌ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو : أَنَّهُ أَتَى رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَقَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّى أُرِيدُ أَنْ أَرْوِىَ مِنْ حَدِيثِكَ ، فَأَرَدْتُ أَنْ أَسْتَعِينَ بِكِتَابِ يَدِى مَعَ قَلْبِى إِنْ رَأَيْتَ ذَلِكَ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( إِنْ كَانَ قَالَهَ عِ حَدِيثِى ، ثُمَّ اسْتَعِنْ بِيَدِكَ مَعَ قَلْبِكَ ).

٤٩٥ - أَخْبَرَنَا عُثْمَانُ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ إِسْحَاقَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ أَيُّوبَ عَنْ أَبِى قَبِيلٍ قَالَ سَمِعْتُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَمْرٍو قَالَ : بَيْنَمَا نَحْنُ حَوْلَ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- نَكْتُبُ إِذْ سُئِلَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- أَىُّ الْمَدِينَتَيْنِ تُفْتَحُ أَوَّلاً قُسْطَنْطِينِيَّةُ أَوْ رُومِيَّةُ؟ فَقَالَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( لاَ ، بَلْ مَدِينَةُ هِرَقْلَ أَوَّلاً ).

٤٩٦ - أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ أَبُو مَعْمَرٍ عَنْ أَبِى ضَمْرَةَ عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ قَالَ : كَتَبَ عُمَرُ بْنُ عَبْدِ الْعَزِيزِ إِلَى أَبِى بَكْرِ بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرِو بْنِ حَزْمٍ : أَنِ اكْتُبْ إِلَىَّ بِمَا ثَبَتَ عِنْدَكَ مِنَ الْحَدِيثِ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- وَبِحَدِيثِ عَمْرَةَ ، فَإِنِّى قَدْ خَشِيتُ دُرُوسَ الْعِلْمِ وَذَهَابَهِ.

٤٩٧ - حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ حَسَّانَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ مُسْلِمٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ قَالَ : كَتَبَ عُمَرُ بْنُ عَبْدِ الْعَزِيزِ إِلَى أَهْلِ الْمَدِينَةِ : أَنِ انْظُرُوا حَدِيثَ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَاكْتُبُوهُ ، فَإِنِّى قَدْ خِفْتُ دُرُوسَ الْعِلْمِ وَذَهَابَ أَهْلِهِ.

٤٩٨ - أَخْبَرَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ أَيُّوبَ عَنْ أَبِى الْمَلِيحِ قَالَ : يَعِيبُونَ عَلَيْنَا الْكِتَابَ وَقَدْ قَالَ اللَّهُ تَعَالَى { عِلْمُهَا عِنْدَ رَبِّى فِى كِتَابٍ }.

٤٩٩ - أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ الْمَجِيدِ حَدَّثَنَا سَوَادَةُ بْنُ حَيَّانَ قَالَ سَمِعْتُ مُعَاوِيَةَ بْنَ قُرَّةَ أَبَا إِيَاسٍ يَقُولُ : كَانَ يُقَالُ مَنْ لَمْ يَكْتُبْ عِلْمَهُ لَمْ يُعَدَّ عِلْمُهُ عِلْماً.

٥٠٠ - أَخْبَرَنَا مُسْلِمُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ الْمُثَنَّى حَدَّثَنِى ثُمَامَةُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَنَسٍ أَنَّ أَنَساً كَانَ يَقُولُ لِبَنِيهِ : يَا بَنِىَّ قَيِّدُوا هَذَا الْعِلْمَ.

٥٠١ - أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ أَبَانَ حَدَّثَنَا ابْنُ إِدْرِيسَ عَنْ مَهْدِىِّ بْنِ مَيْمُونٍ عَنْ سَلْمٍ الْعَلَوِىِّ قَالَ : رَأَيْتُ أَبَانَ يَكْتُبُ عِنْدَ أَنَسٍ فِى سَبُّورَةٍ.

٥٠٢ - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عِيسَى حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ عَنْ مُعَاوِيَةَ عَنِ الْحَسَنِ بْنِ جَابِرٍ : أَنَّهُ سَأَلَ أَبَا أُمَامَةَ الْبَاهِلِىَّ عَنْ كِتَابِ الْعِلْمِ فَقَالَ : لاَ بَأْسَ بِذَلِكَ.

٥٠٣ - أَخْبَرَنَا مَخْلَدُ بْنُ مَالِكٍ حَدَّثَنَا مُعَاذٌ حَدَّثَنَا عِمْرَانُ بْنُ حُدَيْرٍ عَنْ أَبِى مِجْلَزٍ عَنْ بَشِيرِ بْنِ نَهِيكٍ قَالَ : كُنْتُ أَكْتُبُ مَا أَسْمَعُ مِنْ أَبِى هُرَيْرَةَ ، فَلَمَّا أَرَدْتُ أَنْ أُفَارِقَهَ أَتَيْتُهُ بِكِتَابِهِ فَقَرَأْتُهُ عَلَيْهِ وَقُلْتُ لَهُ : هَذَا مَا سَمِعْتُ مِنْكَ؟ قَالَ : نَعَمْ.

٥٠٤ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَعِيدٍ أَخْبَرَنَا شَرِيكٌ عَنْ طَارِقِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ قَالَ : كُنْتُ أَسْمَعُ مِنِ ابْنِ عُمَرَ وَابْنِ عَبَّاسٍ الْحَدِيثَ بِاللَّيْلِ فَأَكْتُبُهُ فِى وَاسِطَةِ الرَّحْلِ.

٥٠٥ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَعِيدٍ أَخْبَرَنَا شَرِيكٌ عَنْ لَيْثٍ عَنْ مُجَاهِدٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو قَالَ : مَا يُرَغِّبُنِى فِى الْحَيَاةِ إِلاَّ الصَّادِقَةُ وَالْوَهْطُ ، فَأَمَّا الصَّادِقَةُ فَصَحِيفَةٌ كَتَبْتُهَا مِنْ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- وَأَمَّا الْوَهْطُ فَأَرْضٌ تَصَدَّقَ بِهَا عَمْرُو بْنُ الْعَاصِ كَانَ يَقُومُ عَلَيْهَا.

٥٠٦ - أَخْبَرَنَا أَبُو عَاصِمٍ قَالَ أَخْبَرَنِى ابْنُ جُرَيْجٍ عَنْ عَبْدِ الْمَلِكِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى سُفْيَانَ عَنْ عَمِّهِ : عَمْرِو بْنِ أَبِى سُفْيَانَ أَنَّهُ سَمِعَ عُمَرَ بْنَ الْخَطَّابِ يَقُولُ : قَيِّدُوا الْعِلْمَ بِالْكِتَابِ.

٥٠٧ - أَخْبَرَنَا مَخْلَدُ بْنُ مَالِكٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا ابْنُ جُرَيْجٍ قَالَ أَخْبَرَنِى عَبْدُ الْمَلِكِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى سُفْيَانَ الثَّقَفِىُّ عَنِ ابْنِ عُمَرَ أَنَّهُ قَالَ : قَيِّدُوا هَذَا الْعِلْمَ بِالْكِتَابِ.

٥٠٨ - أَخْبَرَنَا أَبُو النُّعْمَانِ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَاحِدِ حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ حَكِيمٍ قَالَ سَمِعْتُ سَعِيدَ بْنَ جُبَيْرٍ يَقُولُ : كُنْتُ أَسِيرُ مَعَ ابْنِ عَبَّاسٍ فِى طَرِيقِ مَكَّةَ لَيْلاً ، وَكَانَ يُحَدِّثُنِى بِالْحَدِيثِ فَأَكْتُبُهُ فِى وَاسِطَةِ الرَّحْلِ حَتَّى أُصْبِحَ فَأَكْتُبَهُ.

٥٠٩ - أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ أَبَانَ عَنْ يَعْقُوبَ الْقُمِّىِّ عَنْ جَعْفَرِ بْنِ أَبِى الْمُغِيرَةِ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ قَالَ : كُنْتُ أَكْتُبُ عِنْدَ ابْنِ عَبَّاسٍ فِى صَحِيفَةٍ ، وَأَكْتُبُ فِى نَعْلَىَّ.

٥١٠ - أَخْبَرَنَا مَالِكُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا مَنْدَلُ بْنُ عَلِىٍّ الْعَنَزِىُّ حَدَّثَنِى جَعْفَرُ بْنُ أَبِى الْمُغِيرَةِ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ قَالَ : كُنْتُ أَجْلِسُ إِلَى ابْنِ عَبَّاسٍ فَأَكْتُبُ فِى الصَّحِيفَةِ حَتَّى تَمْتَلِئَ ، ثُمَّ أَقْلِبُ نَعْلَىَّ فَأَكْتُبُ فِى ظُهُورِهِمَا.

٥١١ - أَخْبَرَنَا عَمْرُو بْنُ عَوْنٍ أَخْبَرَنَا فُضَيْلٌ عَنْ عُبَيْدٍ الْمُكْتِبِ قَالَ : رَأَيْتُهُمْ يَكْتُبُونَ التَّفْسِيرَ عِنْدَ مُجَاهِدٍ.

٥١٢ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ سَعِيدٍ أَخْبَرَنَا أَبُو وَكِيعٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ حَنَشٍ قَالَ : رَأَيْتُهُمْ يَكْتُبُونَ عِنْدَ الْبَرَاءِ بِأَطْرَافِ الْقَصَبِ عَلَى أَكُفِّهِمْ.

٥١٣ - أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ أَبَانَ عَنِ ابْنِ إِدْرِيسَ عَنْ هَارُونَ بْنِ عَنْتَرَةَ عَنْ أَبِيهِ قَالَ : حَدَّثَنِى ابْنُ عَبَّاسٍ بِحَدِيثٍ فَقُلْتُ : أَكْتُبُهُ عَنْكَ؟ قَالَ : فَرَخَّصَ لِى وَلَمْ يَكْرَهْهُ.

٥١٤ - أَخْبَرَنَا الْوَلِيدُ بْنُ شُجَاعٍ قَالَ حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ شُعَيْبِ بْنِ شَابُورٍ أَخْبَرَنَا الْوَلِيدُ بْنُ سُلَيْمَانَ بْنِ أَبِى السَّائِبِ عَنْ رَجَاءِ بْنِ حَيْوَةَ أَنَّهُ حَدَّثَهُ قَالَ : كَتَبَ هِشَامُ بْنُ عَبْدِ الْمَلِكِ إِلَى عَامِلِهِ أَنْ يَسْأَلَنِى عَنْ حَدِيثٍ. قَالَ رَجَاءٌ : فَكُنْتُ قَدْ نَسِيتُهُ لَوْلاَ أَنَّهُ كَانَ عِنْدِى مَكْتُوباً.

٥١٥ - أَخْبَرَنَا الْوَلِيدُ بْنُ شُجَاعٍ قَالَ أَخْبَرَنِى مُحَمَّدُ بْنُ شُعَيْبٍ أَخْبَرَنَا هِشَامُ بْنُ الْغَازِ قَالَ : كَانَ يُسْأَلُ عَطَاءُ بْنُ أَبِى رَبَاحٍ وَيُكْتَبُ مَا يُجِيبُ فِيهِ بَيْنَ يَدَيْهِ.

٥١٦ - أَخْبَرَنَا الْوَلِيدُ بْنُ شُجَاعٍ أَخْبَرَنِى مُحَمَّدُ بْنُ شُعَيْبِ بْنِ شَابُورٍ حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ سُلَيْمَانَ بْنِ أَبِى السَّائِبِ عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ مُوسَى : أَنَّهُ رَأَى نَافِعاً مَوْلَى ابْنِ عُمَرَ يُمْلِى عِلْمَهُ وَيُكْتَبُ بَيْنَ يَدَيْهِ.

٥١٧ - أَخْبَرَنَا الْوَلِيدُ بْنُ شُجَاعٍ حَدَّثَنَا الْمُبَارَكُ بْنُ سَعِيدٍ قَالَ : كَانَ سُفْيَانُ يَكْتُبُ الْحَدِيثَ بِاللَّيْلِ فِى الْحَائِطِ ، فَإِذَا أَصْبَحَ نَسَخَهُ ثُمَّ حَكَّهُ.

٥١٨ - أَخْبَرَنَا الْحُسَيْنُ بْنُ مَنْصُورٍ حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ حَدَّثَنَا أَبُو غِفَارٍ : الْمُثَنَّى بْنُ سَعْدٍ الطَّائِىُّ قَالَ حَدَّثَنِى عَوْنُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ قُلْتُ لِعُمَرَ بْنِ عَبْدِ الْعَزِيزِ : حَدَّثَنِى فُلاَنٌ رَجُلٌ مِنْ أَصْحَابِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَعَرَفَهُ عُمَرُ فَقُلْتُ حَدَّثَنِى أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( إِنَّ الْحَيَاءَ وَالْعَفَافَ وَالْعِىَّ ، عِىَّ اللِّسَانِ لاَ عِىَّ الْقَلْبِ ، وَالْفِقْهَ مِنَ الإِيمَانِ وَهُنَّ مِمَّا يَزِدْنَ فِى الآخِرَةِ وَيُنْقِصْنَ مِنَ الدُّنْيَا ، وَمَا يَزِدْنَ فِى الآخِرَةِ أَكْثَرُ ، وَإِنَّ الْبَذَاءَ وَالْجَفَاءَ وَالشُّحَّ مِنَ النِّفَاقِ ، وَهُنَّ مِمَّا يَزِدْنَ فِى الدُّنْيَا وَيُنْقِصْنَ فِى الآخِرَةِ ، وَمَا يُنْقِصْنَ فِى الآخِرَةِ أَكْثَرُ ).

٥١٩ - أَخْبَرَنَا الْحُسَيْنُ بْنُ مَنْصُورٍ حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ حَدَّثَنِى سُلَيْمَانُ بْنُ الْمُغِيرَةِ قَالَ قَالَ أَبُو قِلاَبَةَ : خَرَجَ عَلَيْنَا عُمَرُ بْنُ عَبْدِ الْعَزِيزِ لِصَلاَةِ الظُّهْرِ وَمَعَهُ قِرْطَاسٌ ، ثُمَّ خَرَجَ عَلَيْنَا لِصَلاَةِ الْعَصْرِ وَهُوَ مَعَهُ فَقُلْتُ لَهُ : يَا أَمِيرَ الْمُؤْمِنِينَ مَا هَذَا الْكِتَابُ؟ قَالَ : هَذَا حَدِيثٌ حَدَّثَنِى بِهِ عَوْنُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ فَأَعْجَبَنِى فَكَتَبْتُهُ. فَإِذَا فِيهِ هَذَا الْحَدِيثُ.

٥٢٠ - أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ أَبَانَ حَدَّثَنَا مَسْعُودٌ عَنْ يُونُسَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى فَرْوَةَ عَنْ شُرَحْبِيلَ أَبِى سَعْدٍ قَالَ : دَعَا الْحَسَنُ بَنِيهِ وَبَنِى أَخِيهِ فَقَالَ : يَا بَنِىَّ وَبَنِى أَخِى إِنَّكُمْ صِغَارُ قَوْمٍ يُوشِكُ أَنْ تَكُونُوا كِبَارَ آخَرِينَ ، فَتَعَلَّمُوا الْعِلْمَ ، فَمَنْ لَمْ يَسْتَطِعْ مِنْكُمْ أَنْ يَرْوِيَهُ - أَوْ قَالَ يَحْفَظَهُ - فَلْيَكْتُبْهُ وَلْيَضَعْهُ فِى بَيْتِهِ.


Etiketler:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

[blogger]

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget