Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Hazret-i Peygamberce (sallallahü aleyhi ve sellem), Minberin İnlemesi Şeklinde İkram Edilen Şeyler

Hazret-i Peygamberce (sallallahü aleyhi ve sellem), Minberin İnlemesi Şeklinde İkram Edilen Şeyler || MUKADDİME || SÜNEN-İ DARİMİ || HADİS KÜTÜPHANESİ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 6. Bâb - Hazret-i Peygamberce (sallallahü aleyhi ve sellem), Minberin İnlemesi Şeklinde İkram Edilen Şeyler

31. Bize Osman b. Ömer haber verip (dedi ki) bize Muâz ibnu'l -Alâ, Nâfi'den, (o da) İbn Ömer'den (naklen) haber verdi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir (hurma) kütüğünün yanında (ona dayanarak) hutbe okurdu. Sonradan kendisine minber yaptırınca bu kütük, (üzüntüsünden) inledi. Öyleki sonunda (Hazret-i Peygamber) gelip onu sıvazladı (da inlemesi durdu).

32. Bize Muhammed b. Humeyd haber verip (edi ki) bize Temîm b. Abdilmü'min rivâyet edip (dedi ki) bize Salih b. Hayyân rivâyet edip (dedi ki) bana ibn Bureyde, babasından rivâyet etti (ki babası) şöyle demiş: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir hutbe îrad buyurduğu zaman kalkar ve uzun zaman ayakta kalırdı. Ayakta durması da kendisine zor gelirdi. Bu sebeple bir hurma kütüğü getirildi. Bir yer eşilip, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) için, dikine onun yanına dikildi. Bundan sonra Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hutbe îrad buyurup ayakta kalışı uzadığında ona dayanıp yaslanırdı. Medine'ye gelen bir adam bunu gördü. Daha sonra da (Hazret-i Peygamber'i) onun yanında ayakta gördü. Bunun üzerine cemaatten yanındaki o adama dedi ki: Şayet kendisine faydası dokunacak bir şey konusunda Muhammed'in benden razı olacağını bilsem, onun için, üzerinde ayakta duracağı bir oturak yapardım. Sonra isterse dilediği sürece oturur, isterse ayağa kalkar." Bu (söz) Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) ulaştı.

O da; "onu bana getirin!" buyurdu. (Sahabe de) onu ona getirdiler. Neticede ona, kendisi için şu üç veya dört basamağı yapmasını emretti. Bu (basamaklar) hâlâ Medîne (Camisinin) minberindedirler. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bunda bir rahatlık buldu. Bu yüzden Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (hurma) kütüğünden ayrılıp, kendisi için yapılan bu (basamaklara) yönelince bu kütük hüzünlendi ve Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ondan ayrıldığı zaman, devenin inlemesi gibi inledi. İbn Bureyde, babasından (naklen) dedi ki; Hazret-i Peygamber, kütüğün inlemesini duyunca, yanına dönmüş ve, elini üzerine koyup şöyle buyurmuştur: "(Şunlardan birini) seç: Seni (önceden) bulunduğun yere dikip (eskiden) olduğun gibi olmanı. (veya) seni Cennete dikmemi, bu suretle onun nehirlerinden, pınarlarından içip güzelce yetişmeni, sonra meyve verip meyvenden ve hurmandan Allah dostlarının yemesini dilersen, (bunu) yaparım!". (İbn Bureyde) sonra da dedi ki o (yani babası Hazret-i Peygamber'i (sallallahü aleyhi ve sellem), ona iki defa; "Evet, (bunu) muhakkak yaptım!" derken işitmiş. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) (durumu) sormuş, o da şöyle cevap vermiş: "O, kendisini Cennete dikmemi seçti."

33. Bize Muhammed b. Kesîr, Süleyman b. Kesîr'den, (o) ez -Zühri'den, (o) Sa'îd İbnu'l -Museyyeb'den, (o da) Câbir b. Abdillah el -Ensâri'den (naklen) haber verdi (ki Câbir) şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), minberin yapılmasından önce, (hutbe okurken) bir (hurma) kütüğünün yanında (ona dayanarak) ayakta dururdu. Minber yapılınca bu kütük inledi. Öyleki biz de inlemesini işittik. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) elini üzerine koydu, o da sükûnet buldu.

34. Bize Muhammed b. Kesîr rivâyet edip (dedi ki) bize Süleyman b. Kesîr, Yahya b. Sa'îd'den, (o) Hafs b. Ubeydillah'dan, (o da) Câbir b. Abdillah’dan (naklen) rivâyet etti (ki Câbir) şöyle dedi: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir ağaç parçasının yanında (ona dayanarak) hutbe okurdu. Sonra minber yapılıp da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) üzerine oturunca, (bu ağaç parçası) on aylık hamile develerin inlemesi gibi inledi. Sonunda Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) elini üzerine koydu da sükûnet buldu.

35. Bize Ferve haber verip (dedi ki) bize Yahya b. Zekeriyya, babasından, (o) Ebû İshak'dan, (o) Sa'îd b. Ebî Kureyb'den, (o da) Câbir b. Abdillah'dan (naklen) rivâyet etti (ki Câbir) şöyle dedi: Ağaç parçası, yavrusu kendisinden ayrılmış devenin inlemesi gibi inledi.

36. Bize Zekerîyya b. Adiyy, Ubeydullah b. Amr'dan, (o) Abdullah b. Muhammed b. Akîl'den, (o) et -Tufeyl b. Übeyy b. Ka'b'dan, (o da) babasından (naklen) haber verdi (ki Übeyy şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), mescid bir çardak (şeklinde) olduğu zaman bir (hurma) kütüğünün yanında namaz kılıyor ve (yine) onun yanında (ona dayanarak) hutbe okuyordu. Sonraları ashabından bir adam ona: "Sana, üzerinde ayakta duracağın (dikileceğin) küçük bir kürsü yapalım mı? (Bu suretle) cuma günü insanlar seni görür, sen de onlara (hutbeni) işittirmiş olursun!" dedi. "Evet, (yapın!)" buyurdu.

Bunun üzerine kendisine üç basamak yapıldı. Bunlar (bugün) minberin üzerinde olanlardır. Minber yapılıp Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) tesbit etmiş olduğu yerine konulduğunda -(Übeyy) sözüne devamla dedi ki - Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) minbere gitmek üzere gelince o (hurma kütüğüne) uğradı. (Kütüğü) geçince o, yarılıp parçalanacak kadar böğürdü. Bundan dolayı Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun yanına döndü ve sükûnet buluncaya kadar onu sıvazladı. Sonra (tekrar) minbere döndü. (Übeyy) dedi ki; (Hazret-i Peygamber) namazlarını onun yanında kılardı. Mescid yıkıldığında bu kütüğü Übeyy b. Ka'b aldı. Eskiyip ağaç kurdu onu yiyinceye ve un-ufak hale gelinceye kadar onun yanında kaldı.

37. Bize Ubeydullah b. Sa'îd rivâyet edip (dedi ki) bize Ebû Üsâme, Mucalid'den, (o) Ebu'l -veddâk'dan, (o da) Ebü Sa'îd'den (naklen) rivâyet etti (ki Ebû Sa'îd) şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir (hurma) kütüğünün yanında (ona dayanarak) hutbe okurdu. Rûmî bir adam kendisine gelipşöyle dedi: "Sana, üzerinde hutbe okuyacağın bir minber yapayım mı?", (Hazret-i Peygamberin muvafakati üzerine) de ona bir minber, yani gördüğünüz şu (minberi) yaptı. (Ebû Sa'îd) dedi ki; Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hutbe okumak üzere onun üzerinde dikilince o kütük, devenin yavrusuna (iştiyakla) inildemesi gibi inledi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına inip onu kucakladı, o da sükûnet buldu. Daha sonra (Resûlüllah), onun için bir yer kazılıp gömülmesini emretti.

38. Bize Müslim b. İbrahim haber verip (dedi ki) bize es -Sa'k rivâyet edip dedi ki; ben el -Hasan'ı şöyle derken işittim: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Medine'ye gelince, insanlara konuşurken sırtını bir ağaç parçasına dayarmış. Sonra (dinleyenler) etrafında çoğalmış. Bu sebeple Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara (sesini) işittirmek istemiş ve; "Bana, üzerine çıkacağım bir şey yapın!" buyurmuştur. (Sahâbe-i kiram); "Nasıl (bir şey), ya Resûlüllah?" demişler. "Mûsa'nın çardağı gibi bir çardak!" buyurmuştur. el -Hasan dedi ki; (bunu) kendisine yaptıklarında, vallahi, o ağaç parçası inlemiş. el -Hasan, (sözünün devamında) şöyle dedi: "Sübhanellah! İşitmiş olan bir topluluğun kalbleri (başka bir delil) ister mi?". Ebû Muhammed (ed -Dârimî) dedi ki; "O (yani el -Hasan, "işitmiş olan" sözüyle) bu (iniltiyi işitmeyi) kasdediyor".

39. Bize el -Haccâc b. Minhâl haber verip (dedi ki) bize Hammâd b. Seleme, Ammâr b. Ebî Ammâr'dan, (o da) İbn Abbâs'dan (naklen) rivâyet etti ki Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), minber edinmeden önce bir (hurma) kütüğünün yanında (ona dayanarak) hutbe okurdu. Daha sonra minber edinip ona geçince bu kütük inledi. Bunun üzerine (Resûlüllah) onu kucakladı da (ancak) sükûnet buldu. (Müteakiben Hazret-i Peygamber) şöyle buyurdu: "Şayet onu kucaklamamış olsaydım, kıyamet gününe kadar inleyecekdi!

40. Bize el -haccâc b. Minhâl haber verip (dedi kî) bize Hammâd, Sâbit'den, (o da) Enes'den (naklen) onun (yani bir önceki hadisin) aynısını rivâyet etti.

41. Bize Abdullah b. Yezîd haber verip (dedi ki) bize el -Mes'ûdî, Ebû Hâzim'den, (o da) Sehl b. Sa'd'dan (naklen rivâyet etti (ki Sehl) şöyle dedi: (Hazret-i Peygamber'in, önceleri) yanında ayakta durduğu ağaç parçası inledi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun yanına kalkıp (gitti) ve elini üzerine koydu da sükûnet buldu.

42. Bize Muhammed b. Ahmed b. Ebî Halef haber verip (dedi ki) bize Ömer b. Yûnus rivâyet edip (dedi ki) bize İkrime b. Ammâr rivâyet edip (dedi ki) bize İshak b. Ebî Talha rivâyet edip (dedi ki) bize Enes b. Mâlik rivâyet etti ki; Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) cuma günü ayağa kalkar, mescide dikilmiş bir (hurma) kütüğüne sırtını dayar ve cemaate (öylece) hutbeokurdu. Sonra ona bir rûmî geldi ve; "Sana, ayaktaymışsın gibi üzerinde oturacağın bir şey yapayım mı?" dedi ve (Hazret-i Peygamber'in muvafakatini alınca) ona, iki basamağı olan ve üçüncüsünün üzerine oturacağı (veya oturulan) bir minber yaptı. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bu minberin üzerine oturunca, o (hurma) kütüğü, Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) (ayrılmasına) üzüldüğü için öküz böğürür gibi böğürdü. Öyleki mescid sallandı. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) minberden inip yanına gitti ve, böğürürken ona sarıldı.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona sarılınca sükûnet buldu. O zaman (Hazret-i Peygamber) şöyle buyurdu: "Muhammed'in canını elinde tutan (Allah'a) yemin olsun ki, şayet ben ona sarılmamış olsaydım, o, Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) (ayrılmasına) üzüldüğünden, kıyamet gününe kadar bu şekilde (böğürmeye) devam edecekdi!". Daha sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) emretti de (o kütük) gömüldü

٦- باب مَا أُكْرِمَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- بِحَنِينِ الْمِنْبَرِ

٣١ - أَخْبَرَنَا عُثْمَانُ بْنُ عُمَرَ أَخْبَرَنَا مُعَاذُ بْنُ الْعَلاَءِ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- كَانَ يَخْطُبُ إِلَى جِذْعٍ ، فَلَمَّا اتَّخَذَ الْمِنْبَرَ حَنَّ الْجِذْعُ حَتَّى أَتَاهُ ، فَمَسَحَهُ.

٣٢ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ حُمَيْدٍ حَدَّثَنَا تَمِيمُ بْنُ عَبْدِ الْمُؤْمِنِ حَدَّثَنَا صَالِحُ بْنُ حَيَّانَ حَدَّثَنِى ابْنُ بُرَيْدَةَ عَنْ أَبِيهِ قَالَ : كَانَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- إِذَا خَطَبَ قَامَ فَأَطَالَ الْقِيَامَ ، فَكَانَ يَشُقُّ عَلَيْهِ قِيَامُهُ ، فَأُتِىَ بِجِذْعِ نَخْلَةٍ ، فَحُفِرَ لَهُ وَأُقِيمَ إِلَى جَنْبِهِ قَائِماً لِلنَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَكَانَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- إِذَا خَطَبَ فَطَالَ الْقِيَامُ عَلَيْهِ وَغَلَبَهُ اسْتَنَدَ إِلَيْهِ فَاتَّكَأَ عَلَيْهِ ، فَبَصُرَ بِهِ رَجُلٌ كَانَ وَرَدَ الْمَدِينَةَ ، فَرَآهُ قَائِماً إِلَى جَنْبِ ذَلِكَ الْجِذْعِ ، فَقَالَ لِمَنْ يَلِيهِ مِنَ النَّاسِ : لَوْ أَعْلَمُ أَنَّ مُحَمَّداً يَحْمَدُنِى فِى شَىْءٍ يَرْفُقُ بِهِ لَصَنَعْتُ لَهُ مَجْلِساً يَقُومُ عَلَيْهِ ، فَإِنْ شَاءَ جَلَسَ مَا شَاءَ ، وَإِنْ شَاءَ قَامَ. فَبَلَغَ ذَلِكَ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَقَالَ :( ائْتُونِى بِهِ ). فَأَتَوْهُ بِهِ فَأُمِرَ أَنْ يَصْنَعَ لَهُ هَذِهِ الْمَرَاقِىَ الثَّلاَثَ أَوِ الأَرْبَعَ هِىَ الآنَ فِى مِنْبَرِ الْمَدِينَةِ ، فَوَجَدَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فِى ذَلِكَ رَاحَةً ، فَلَمَّا فَارَقَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- الْجِذْعَ ، وَعَمَدَ إِلَى هَذِهِ الَّتِى صُنِعَتْ لَهُ جَزِعَ الْجِذْعُ فَحَنَّ كَمَا تَحِنُّ النَّاقَةُ حِينَ فَارَقَهُ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- ، فَزَعَمَ ابْنُ بُرَيْدَةَ عَنْ أَبِيهِ أَنَّ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- حِينَ سَمِعَ حَنِينَ الْجِذْعِ رَجَعَ إِلَيْهِ فَوَضَعَ يَدَهُ عَلَيْهِ وَقَالَ :( اخْتَرْ أَنْ أَغْرِسَكَ فِى الْمَكَانِ الَّذِى كُنْتَ فِيهِ ، فَتَكُونَ كَمَا كُنْتَ ، وَإِنْ شِئْتَ أَنْ أَغْرِسَكَ فِى الْجَنَّةِ فَتَشْرَبَ مِنْ أَنْهَارِهَا وَعُيُونِهَا فَيَحْسُنَ نَبْتُكَ وَتُثْمِرَ ، فَيَأْكُلَ أَوْلِيَاءُ اللَّهِ مِنْ ثَمَرَتِكَ وَنَخْلِكَ فَعَلْتُ ). فَزَعَمَ أَنَّهُ سَمِعَ مِنَ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- وَهُوَ يَقُولُ لَهُ :( نَعَمْ قَدْ فَعَلْتُ ). مَرَّتَيْنِ ، فَسُئِلَ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَقَالَ :( اخْتَارَ أَنْ أَغْرِسَهُ فِى الْجَنَّةِ ).

٣٣ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُّ بْنُ كَثِيرٍ عَنْ سُلَيْمَانَ بْنِ كَثِيرٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ الأَنْصَارِىِّ قَالَ : كَانَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَقُومُ إِلَى جِذْعٍ قَبْلَ أَنْ يُجْعَلَ الْمِنْبَرُ ، فَلَمَّا جُعِلَ الْمِنْبَرُ حَنَّ ذَلِكَ الْجِذْعُ حَتَّى سَمِعْنَا حَنِينَهُ ، فَوَضَعَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَدَهُ عَلَيْهِ فَسَكَنَ.

٣٤ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ كَثِيرٍ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ كَثِيرٍ عَنْ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ عَنْ حَفْصِ بْنِ عُبَيْدِ اللَّهِ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ : كَانَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَخْطُبُ إِلَى خَشَبَةٍ ، فَلَمَّا صُنِعَ الْمِنْبَرُ فَجَلَسَ عَلَيْهِ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- حَنَّتْ حَنِينَ الْعِشَارِ حَتَّى وَضَعَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَدَهُ عَلَيْهَا فَسَكَنَتْ.

٣٥ - أَخْبَرَنَا فَرْوَةُ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ زَكَرِيَّا عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ أَبِى كَرِبٍ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ : حَنَّتِ الْخَشَبَةُ حَنِينَ النَّاقَةِ الْخَلُوجِ.

٣٦ - أَخْبَرَنَا زَكَرِيَّا بْنُ عَدِىٍّ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مُحَمَّدِ بْنِ عَقِيلٍ عَنِ الطُّفَيْلِ بْنِ أُبَىِّ بْنِ كَعْبٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ : كَانَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يُصَلِّى إِلَى جِذْعٍ وَيَخْطُبُ إِلَيْهِ إِذْ كَانَ الْمَسْجِدُ عَرِيشاً ، فَقَالَ لَهُ رَجُلٌ مِنْ أَصْحَابِهِ : أَلاَ نَجْعَلُ لَكَ عَرِيشاً تَقُومُ عَلَيْهِ يَرَاكَ النَّاسُ يَوْمَ الْجُمُعَةِ ، وَيَسْمَعُونَ مِنْ خُطْبَتِكَ. قَالَ :( نَعَمْ ). فَصَنَعَ لَهُ الثَّلاَثَ دَرَجَاتٍ هُنَّ اللَّوَاتِى عَلَى الْمِنْبَرِ ، فَلَمَّا صُنِعَ الْمِنْبَرُ وَوُضِعَ فِى مَوْضِعِهِ الَّذِى وَضَعَهُ فِيهِ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ فَلَمَّا جَاءَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يُرِيدُ الْمِنْبَرَ مَرَّ عَلَيْهِ ، فَلَمَّا جَاوَزَهُ خَارَ الْجِذْعُ حَتَّى تَصَدَّعَ وَانْشَقَّ ، فَرَجَعَ إِلَيْهِ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَمَسَحَهُ بِيَدِهِ حَتَّى سَكَنَ ، ثُمَّ رَجَعَ إِلَى الْمِنْبَرِ - قَالَ - فَكَانَ إِذَا صَلَّى صَلَّى إِلَيْهِ ، فَلَمَّا هُدِمَ الْمَسْجِدُ أَخَذَ ذَلِكَ الْجِذْعَ أُبَىُّ بْنُ كَعْبٍ ، فَلَمْ يَزَلْ عِنْدَهُ حَتَّى بَلِىَ ، فَأَكَلَتْهُ الأَرَضَةُ وَعَادَ رُفَاتاً.

٣٧ - حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا أَبُو أُسَامَةَ عَنْ مُجَالِدٍ عَنْ أَبِى الْوَدَّاكِ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ قَالَ : كَانَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَخْطُبُ إِلَى لِزْقِ جِذْعٍ ، فَأَتَاهُ رَجُلٌ رُومِىٌّ فَقَالَ : أَصْنَعُ لَكَ مِنْبَراً تَخْطُبُ عَلَيْهِ؟ فَصَنَعَ لَهُ مِنْبَراً هَذَا الَّذِى تَرَوْنَ - قَالَ - فَلَمَّا قَامَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَخْطُبُ حَنَّ الْجِذْعُ حَنِينَ النَّاقَةِ إِلَى وَلَدِهَا ، فَنَزَلَ إِلَيْهِ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَضَمَّهُ إِلَيْهِ فَسَكَنَ ، فَأُمِرَ بِهِ أَنْ يُحْفَرَ لَهُ وَيُدْفَنَ.

٣٨ - أَخْبَرَنَا مُسْلِمُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا الصَّعْقُ قَالَ سَمِعْتُ الْحَسَنَ يَقُولُ : لَمَّا أَنْ قَدِمَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- الْمَدِينَةَ جَعَلَ يُسْنِدُ ظَهْرَهُ إِلَى خَشَبَةٍ وَيُحَدِّثُ النَّاسَ ، فَكَثُرُوا حَوْلَهُ ، فَأَرَادَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- أَنْ يُسْمِعَهُمْ فَقَالَ :( ابْنُوا لِى شَيْئاً أَرْتَفِعُ عَلَيْهِ ). قَالُوا : كَيْفَ يَا نَبِىَّ اللَّهِ؟ قَالَ :( عَرْشٌ كَعَرْشِ مُوسَى ). فَلَمَّا أَنْ بَنَوْا لَهُ - قَالَ الْحَسَنُ - حَنَّتْ وَاللَّهِ الْخَشَبَةُ. قَالَ الْحَسَنُ : سُبْحَانَ اللَّهِ هَلْ تَشْقَى قُلُوبُ قَوْمٍ سَمِعُوا؟ قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ : يَعْنِى هَذَا.

٣٩ - أَخْبَرَنَا حَجَّاجُ بْنُ مِنْهَالٍ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ عَنْ عَمَّارِ بْنِ أَبِى عَمَّارٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ : أَنَّ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- كَانَ يَخْطُبُ إِلَى جِذْعٍ قَبْلَ أَنْ يَتَّخِذَ الْمِنْبَرَ ، فَلَمَّا اتَّخَذَ الْمِنْبَرَ وَتَحَوَّلَ إِلَيْهِ حَنَّ الْجِذْعُ فَاحْتَضَنَهُ فَسَكَنَ ، وَقَالَ :( لَوْ لَمْ أَحْتَضِنْهُ لَحَنَّ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ ).

٤٠ - أَخْبَرَنَا حَجَّاجٌ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ عَنْ ثَابِتٍ عَنْ أَنَسٍ بِمِثْلِهِ.

٤١ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يَزِيدَ حَدَّثَنَا الْمَسْعُودِىُّ عَنْ أَبِى حَازِمٍ عَنْ سَهْلِ بْنِ سَعْدٍ قَالَ : حَنَّتِ الْخَشَبَةُ الَّتِى كَانَ يَقُومُ عِنْدَهَا ، فَقَامَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- إِلَيْهَا فَوَضَعَ يَدَهُ عَلَيْهَا فَسَكَنَتْ.

٤٢ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَحْمَدَ بْنِ أَبِى خَلَفٍ حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ يُونُسَ حَدَّثَنَا عِكْرِمَةُ بْنُ عَمَّارٍ حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ أَبِى طَلْحَةَ حَدَّثَنَا أَنَسُ بْنُ مَالِكٍ : أَنَّ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- كَانَ يَقُومُ يَوْمَ الْجُمُعَةِ فَيُسْنِدُ ظَهْرَهُ إِلَى جِذْعٍ مَنْصُوبٍ فِى الْمَسْجِدِ ، فَيَخْطُبُ النَّاسَ ، فَجَاءَهُ رُومِىٌّ فَقَالَ : أَلاَ أَصْنَعُ لَكَ شَيْئاً تَقْعُدُ عَلَيْهِ وَكَأَنَّكَ قَائِمٌ؟ فَصَنَعَ لَهُ مِنْبَراً لَهُ دَرَجَتَانِ ، وَيَقْعُدُ عَلَى الثَّالِثَةِ ، فَلَمَّا قَعَدَ نَبِىُّ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- عَلَى ذَلِكَ الْمِنْبَرِ خَارَ الْجِذْعُ كَخُوَارِ الثَّوْرِ حَتَّى ارْتَجَّ الْمَسْجِدُ حُزْناً عَلَى رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَنَزَلَ إِلَيْهِ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- مِنَ الْمِنْبَرِ فَالْتَزَمَهُ وَهُوَ يَخُورُ ، فَلَمَّا الْتَزَمَهُ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- سَكَتَ ، ثُمَّ قَالَ : ( أَمَا وَالَّذِى نَفْسُ مُحَمَّدٍ بِيَدِهِ لَوْ لَمْ أَلْتَزِمْهُ لَمَا زَالَ هَكَذَا إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ ). حُزْناً عَلَى رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَأَمَرَ بِهِ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَدُفِنَ.


Etiketler:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

[blogger]

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget