31. Bab - (Râvî) Mânâyı Doğru Verdiği Zaman (Mânâ İle) Hadis Rivâyetine İzin Verenler
321. Bize Muhammed b. Ahmed b. Ebi Halef haber verip (dedi ki) bana Ma'n Mu'âviye b. Sâlih'den, (o) el -Alâ’ İbnu'l -Hâris'den, (o) Mekhûl’den, (o da) Vasile İbnu'l -Eskadan (naklen) rivâyet etti (ki Vasile) şöyle dedi: "Size hadisi manâsıyla rivâyet ettiğimiz zaman bu size yeter."
322. Bize Asım b. Yûsuf haber verip (dedi ki) bize Fudayl b. Iyâd, Hişâm'dan (o da) İbn Sirin'den (naklen) rivâyet etti ki o (yani İbn-i Sîrin) hadis rivâyet ettiği zaman (kelime ve cümlelerde) takdim -tehir yapmazdı. Hasan (Basri) ise hadis rivâyet ettiği zaman takdim -tehir yapardı.
323. Bize Müslim b. İbrahim haber verip (dedi ki) bize Cerir b. Hâzim haber verip dedi ki; Hasan (Basri) hadisi, esası aynı (ama) ifadesi değişik olarak rivâyet ederdi.
324. Bize Muhammed b. Ahmed haber verip (dedi ki) bize Süfyân, Muhammed b. Sûka'dan, (o da) Muhammed b. Ali İbni'l -Hüseyn'den (naklen) rivâyet etti ki (Muhammed) şöyle dedi: Ubeyd b. Umeyr, Abdullah b. Ömer'e rivâyet edip dedi ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Münâfıkın durumu, iki ağıl -veya iki davar sürüsü - arasındaki koyun gibidir." Bunun üzerine İbn Ömer; "Hayır, (Öyle değil! Resûlüllah) ancak şöyle şöyle buyurdu" dedi. (Muhammed b. Ali) dedi ki; İbn Ömer, Hazret-i Peygamber'i (sallallahü aleyhi ve sellem) işittiği zaman ne ona ilâve yapar, ne onu noksanlaştırır, ne onu aşar, ne de onu eksik yapardı, (işittiği gibi rivâyet eder ve aynen uygulardı).
325. Bize Abdullah b. Sa'id haber verip (dedi ki) bize İbn Uleyye, İbn Avn'dan, onun şöyle dediğini rivâyet etti: eş -Şa'bî, en -Neha'î ve el -Hasan (el -Basri) hadisi bir defa böyle bir defa şöyle rivâyet ederlerdi. Bunu Muhammed b. Sirin'e bildirdim. O da şöyle dedi: "Bil ki onlar şayet onu, işittikleri gibi rivâyet etselerdi, kendileri için daha hayırlı olurdu."
326. Bize Muhammed İbnu’l -Alâ' haber verip (dedi ki) bize Assam, el -A'meşden, (o) Umâre b. Umeyr'den, (o da) Ebû Ma'mer'den (naklen) rivâyet etti (ki Ebû Ma'mer) şöyle dedi: Şüphesiz ben hadisi hatalı olarak işitirim de işittiğime uyarak hatalı rivâyet ederim.
٣١- باب مَنْ رَخَّصَ فِى الْحَدِيثِ إِذَا أَصَابَ الْمَعْنَى
٣٢١ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَحْمَدَ بْنِ أَبِى خَلَفٍ حَدَّثَنِى مَعْنٌ عَنْ مُعَاوِيَةَ بْنِ صَالِحٍ عَنِ الْعَلاَءِ بْنِ الْحَارِثِ عَنْ مَكْحُولٍ عَنْ وَاثِلَةَ بْنِ الأَسْقَعِ قَالَ : إِذَا حَدَّثْنَاكُمْ بِالْحَدِيثِ عَلَى مَعْنَاهُ فَحَسْبُكُمْ.
٣٢٢ - أَخْبَرَنَا عَاصِمُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا فُضَيْلُ بْنُ عِيَاضٍ عَنْ هِشَامٍ عَنِ ابْنِ سِيرِينَ : أَنَّهُ كَانَ إِذَا حَدَّثَ لَمْ يُقَدِّمْ وَلَمْ يُؤَخِّرْ ، وَكَانَ الْحَسَنُ إِذَا حَدَّثَ قَدَّمَ وَأَخَّرَ.
٣٢٣ - أَخْبَرَنَا مُسْلِمُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ أَخْبَرَنَا جَرِيرُ بْنُ حَازِمٍ قَالَ : كَانَ الْحَسَنُ يُحَدِّثُ بِالْحَدِيثِ الأَصْلُ وَاحِدٌ وَالْكَلاَمُ مُخْتَلِفٌ.
٣٢٤ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَحْمَدَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ سُوقَةَ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَلِىِّ بْنِ الْحُسَيْنِ قَالَ حَدَّثَ عُبَيْدُ بْنُ عُمَيْرٍ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( مَثَلُ الْمُنَافِقِ مَثَلُ الشَّاةِ بَيْنَ الرَّبِيضَتَيْنِ أَوْ بَيْنَ الْغَنَمَيْنِ ). فَقَالَ ابْنُ عُمَرَ : لاَ إِنَّمَا قَالَ كَذَا وَكَذَا. قَالَ : وَكَانَ ابْنُ عُمَرَ إِذَا سَمِعَ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- لَمْ يَزِدْ فِيهِ وَلَمْ يُنْقِصْ مِنْهُ ، وَلَمْ يُجَاوِزْهُ وَلَمْ يُقَصِّرْ عَنْهُ.
٣٢٥ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا ابْنُ عُلَيَّةَ عَنِ ابْنِ عَوْنٍ قَالَ : كَانَ الشَّعْبِىُّ وَالنَّخَعِىُّ وَالْحَسَنُ يُحَدِّثُونَ بِالْحَدِيثِ مَرَّةً هَكَذَا وَمَرَّةً هَكَذَا ، فَذَكَرْتُ ذَلِكَ لِمُحَمَّدِ بْنِ سِيرِينَ فَقَالَ : أَمَا إِنَّهُمْ لَوْ حَدَّثُوا بِهِ كَمَا سَمِعُوهُ كَانَ خَيْراً لَهُمْ.
٣٢٦ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْعَلاَءِ حَدَّثَنَا عَثَّامٌ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ عُمَارَةَ بْنِ عُمَيْرٍ عَنْ أَبِى مَعْمَرٍ قَالَ : إِنِّى لأَسْمَعُ الْحَدِيثَ لَحْناً فَأَلْحَنُ اتِّبَاعاً لِمَا سَمِعْتُ.
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.