Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Nefsin Arzularından Uzaklaşma Hakkında

Nefsin Arzularından Uzaklaşma Hakkında || MUKADDİME || SÜNEN-İ DARİMİ || HADİS KÜTÜPHANESİ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 30. Bâb - Nefsin Arzularından Uzaklaşma Hakkında

313. Bize Muhammed b. Kesir, el -Evzâ'î'den, onun şöyle dediğini haber verdi. Ömer b. Abdilaziz şöyle demiş: Bir topluluğun, bir işi, umûmdan ayrı olarak aralarında fısıldaştıklarını gördüğün zaman, (bil ki) onlar sapıklık kurmaktadırlar.

314. Bize İbrahim b. İshak, İbnu’l -Mübârek'den, (o da) el -Evzâ'î'den (naklen) haber verdi (ki el -Evzâ'î) şöyle demiş: (Şeytanların başkanı olan) İblis dostlarına; "Ademoğullarına hangi şeyden sokulursunuz?" demiş. Onlar da; "Her şeyden!" demişler. Bunun üzerine; "Peki onlara istiğfar yönünden sokuluyor musunuz?" demiş. "Ne yazık (ki hayır!) Bu, tevhide birleştirilmiş, (onunla birlikte yapılan) bir şeydir" demişler. O; "(Şu halde) içlerine, kendisinden Allah'a istiğfarda bulunmayacakları bir şey muhakkak yayacağım!" demiş ve içlerine (nefis) heva ve heveslerini (yani bid'atleri) yaymış.

315. Bize İbrahim b. İshak, el -Muharibi'den, (o) el -A'meş' -den, (o da) Mücâhid'den (naklen) haber verdi (ki Mücâhid) şöyle dedi: (Allah'ın) şu iki ni'metinden hangisi; beni İslâm'a hidayet etmiş olması mı, yoksa beni (nefsin) şu arzularından (yani bidatlerden) korumuş olması mı, (hangisi) benim için daha büyüktür, bilmiyorum!

316. Bize Mûsa b. Hâlid haber verip (dedi ki) bize İsa b. Yûnus, el -A'meş'den, (o) Müslim el -Aver'den, (o da) Habbe b. Cuveyn'den (naklen) rivâyet etti (ki Habbe) şöyle dedi: Ali (radıyallahu anh'ı şöyle derken) işittim -veya (Habbe) şöyle dedi: Ali (radıyallahu anh) dedi ki-; "Bir adam bütün ömrünü oruçla geçirse, ömrünün tamamını (namaz vb. ibâdetlerle) ihya etse, sonra da Rükn ile Makam arasında öldürülse şüphe yok ki Allah (yine de) onu kıyamet gününde, hidayet üzere olduklarına kani olduğu kimselerle haşreder.

317. Bize Abd b. Humeyd haber verip (dedi ki) bize Hârûn -ki o İbnu'l -Muğîre'dir - Şu'ayb'dan, (o) Seleme b. Küheyl'den, (o da) Ebû Sâdık'dan (naklen) haber verdi (ki Ebû Sâdık) şöyle dedi: Selmân dedi ki; "Bir adam başını hacer-i esved'in üzerine koysa ve gündüzünü sâim (oruçla), gecesini kâim (ibâdetle) geçirse (yine de) Allah onu kıyamet gününde heva ve hevesiyle (yani bid'atıyle) birlikte diriltir.

318. Bize Muhammed İbnu's -Salt haber verip (dedi ki) bize Mansûr -ki o İbnu Ebi'l -Esved'dir -, el -Hâris b. Haşire'd en, (o) Ebû Sâdık el -Ezdî'den, (o da) Rebi'a b. Naciz'den (naklen) rivâyet etti (ki Rebî'a) şöyle dedi: Ali (kerremellahu vecheh) dedi ki; "İnsanların içinde kuşlar arasındaki arı gibi olunuz. Gerçek şu ki, kuşlardan hiçbiri yoktur ki onu zayıf görmüş, (küçümsemiş) olmasın. Şayet kuşlar onun içindeki bereketi bilselerdi bunu ona yapmazlardı. Halka dilleriniz ve bedenlerinizle karışınız, onlardan amelleriniz ve kalblerimzle ise ayrılınız. Çünkü kişinin eline geçecek olan, kazanmış olduğu şeydir ve o, kıyamet gününde sevdiği kimse(ler) ile beraber olacaktır.

319. Bize el -velid b. Şucâ' haber verip (dedi ki) bana Bakıyye, el -Evzâ'î'den, (o da) ez -Zühri'den (naklen) rivâyet etti (ki ez -Zühri) şöyle dedi: "Güzel görüş, (kanaat, inanç), alimin ne iyi yardımcısıdır."

320. Bize Ahmed b. Abdillah haber verip (dedi ki) bize Zaide, el -A'meş'den, (o) Müslim'den, (o da) Mesrûk'dan (naklen) rivâyet etti (ki Mesrûk) şöyle dedi: Kişiye ilim olarak, Allah'dan haşyet etmesi (korkması) kâfidir. Kişiye cahillik olarak da ilmini beğenmesi kâfidir." (Müslim) dedi ki, Mesrûk (bir defasında da) şöyle dedi: "Kişiye, tek başına kalıp günâhlarını düşüneceği ve neticede Allah'dan bağış dileyeceği bazı oturum yer ve zamanlarının olması yaraşır."

٣٠- باب فِى اجْتِنَابِ الأَهْوَاءِ

٣١٣ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ كَثِيرٍ عَنِ الأَوْزَاعِىِّ قَالَ قَالَ عُمَرُ بْنُ عَبْدِ الْعَزِيزِ : إِذَا رَأَيْتَ قَوْماً يَنْتَحُوْنَ بِأَمْرٍ دُونَ عَامَّتِهِمْ فَهُمْ عَلَى تَأْسِيسِ الضَّلاَلَةِ.

٣١٤ - أَخْبَرَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ إِسْحَاقَ عَنِ ابْنِ الْمُبَارَكِ عَنِ الأَوْزَاعِىِّ قَالَ : قَالَ إِبْلِيسُ لأَوْلِيَائِهِ : مِنْ أَىِّ شَىْءٍ تَأْتُونَ بَنِى آدَمَ؟ فَقَالُوا : مِنْ كُلِّ شَىْءٍ. قَالَ : فَهَلْ تَأْتُونَهُمْ مِنْ قِبَلِ الاِسْتِغْفَارِ؟ فَقَالُوا : هَيْهَاتَ ذَاكَ شَىْءٌ قُرِنَ بِالتَّوْحِيدِ. قَالَ : لأَبُثَّنَّ فِيهِمْ شَيْئاً لاَ يَسْتَغْفِرُونَ اللَّهَ مِنْهُ. قَالَ : فَبَثَّ فِيهِمُ الأَهْوَاءَ.

٣١٥ - أَخْبَرَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ إِسْحَاقَ عَنِ الْمُحَارِبِىِّ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ مُجَاهِدٍ قَالَ : مَا أَدْرِى أَىُّ النِّعْمَتَيْنِ عَلَىَّ أَعْظَمُ؟ أَنْ هَدَانِى لِلإِسْلاَمِ ، أَوْ عَافَانِى مِنْ هَذِهِ الأَهْوَاءِ.

٣١٦ - أَخْبَرَنَا مُوسَى بْنُ خَالِدٍ حَدَّثَنَا عِيسَى بْنُ يُونُسَ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ مُسْلِمٍ الأَعْوَرِ عَنْ حَبَّةَ بْنِ جُوَيْنٍ قَالَ سَمِعْتُ عَلِيًّا أَوْ قَالَ قَالَ عَلِىٌّ : لَوْ أَنَّ رَجُلاً صَامَ الدَّهْرَ كُلَّهُ وَقَامَ الدَّهْرَ كُلَّهُ ، ثُمَّ قُتِلَ بَيْنَ الرُّكْنِ وَالْمَقَامِ لَحَشَرَهُ اللَّهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ مَعَ مَنْ يُرَى أَنَّهُ كَانَ عَلَى هُدًى.

٣١٧ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ حُمَيْدٍ عَنْ هَارُونَ - هُوَ ابْنُ الْمُغِيرَةِ - عَنْ شُعَيْبٍ عَنْ سَلَمَةَ بْنِ كُهَيْلٍ عَنْ أَبِى صَادِقٍ قَالَ قَالَ سَلْمَانُ : لَوْ وَضَعَ رَجُلٌ رَأْسَهُ عَلَى الْحَجَرِ الأَسْوَدِ فَصَامَ النَّهَارَ وَقَامَ اللَّيْلَ لَبَعَثَهُ اللَّهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ مَعَ هَوَاهُ.

٣١٨ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الصَّلْتِ حَدَّثَنَا مَنْصُورٌ - هُوَ ابْنُ أَبِى الأَسْوَدِ - عَنِ الْحَارِثِ بْنِ حَصِيرَةَ عَنْ أَبِى صَادِقٍ الأَزْدِىِّ عَنْ رَبِيعَةَ بْنِ نَاجِدٍ قَالَ قَالَ عَلِىٌّ : كُونُوا فِى النَّاسِ كَالنَّحْلَةِ فِى الطَّيْرِ ، إِنَّهُ لَيْسَ مِنَ الطَّيْرِ شَىْءٌ إِلاَّ وَهُوَ يَسْتَضْعِفُهَا ، وَلَوْ يَعْلَمُ الطَّيْرُ مَا فِى أَجْوَافِهَا مِنَ الْبَرَكَةِ لَمْ يَفْعَلُوا ذَلِكَ بِهَا ، خَالِطُوا النَّاسَ بِأَلْسِنَتِكُمْ وَأَجْسَادِكُمْ وَزَايِلُوهُمْ بِأَعْمَالِكُمْ وَقُلُوبِكُمْ ، فَإِنَّ لِلْمَرْءِ مَا اكْتَسَبَ وَهُوَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ مَعَ مَنْ أَحَبَّ.

٣١٩ - أَخْبَرَنَا الْوَلِيدُ بْنُ شُجَاعٍ قَالَ حَدَّثَنِى بَقِيَّةُ عَنِ الأَوْزَاعِىِّ عَنِ الزُّهْرِىِّ قَالَ : نِعْمَ وَزِيرُ الْعِلْمِ الرَّأْىُ الْحَسَنُ.

٣٢٠ - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا زَائِدَةُ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ مُسْلِمٍ عَنْ مَسْرُوقٍ قَالَ : كَفَى بِالْمَرْءِ عِلْماً أَنْ يَخْشَى اللَّهَ ، وَكَفَى بِالْمَرْءِ جَهْلاً أَنْ يُعْجَبَ بِعِلْمِهِ. قَالَ وَقَالَ مَسْرُوقٌ : الْمَرْءُ حَقِيقٌ أَنْ تَكُونَ لَهُ مَجَالِسُ يَخْلُو فِيهَا فَيَذْكُرُ ذُنُوبَهُ فَيَسْتَغْفِرُ اللَّهَ .


Etiketler:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

[blogger]

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget