Karısına Dışkı Yerinden Varan Kimse
113. Bab—Karısına Dışkı Yerinden Varan Kimse
1182. Bize Ubeydullah b. Mûsa, Osman İbnu'l-Esved'den, (O da) Mücâhid'den (naklen) rivâyet etti (ki, Mücâhid); "kim karısına dışkı yerinden (dübüründen) varırsa, kadına karşı bu hareket, erkeğe karşı olan benzeri gibi (haramdır, çirkindir!)" dedi. Sonra şu âyeti okudu: "Sana hayız yerini (veya halini) de sorarlar. De ki, o bir ezadır. Onun için kadınlardan hayız yerinde ayrılın, (onlarla cinsi münâsebet yapmayın), temizlenene kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri zaman ise, Allah'ın size -onlardan ayrılmanızı- emrettiği yerden -hayız yerinden, yani kadınlık organından- onlara varın." Daha sonra şu âyeti okudu: "Kadınlarınız sizin tarlanızdır. O halde tarlanıza nasıl dilerseniz öyle -o ayakta, oturmuş, önünü dönmüş, arkasını dönmüş olduğu halde, kadınlık organından-varın. "
1183. Bize Ebû Nuaym, Hammâd b. Seleme'den, (O) Hakim el-Esrem'den, (O) Ebû Temime el-Hüceymî'den, (O) Ebû Hureyre'den), (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) haber verdi (ki, Hazret-i Peygamber) şöyle buyurdu: "Kim hayızlı bir kadınla veya dışkı yerinden bir kadınla cinsi münâsebet yaparsa yahut bir kâhine gelip, onun söyleyeceğini tasdik ederse, Allah'ın, Muhammed'e indirdiğine küfretmiş olur."
1184. Bize Ebû Nuaym haber verip (dedi ki) bize, Ebû Hilal, Ebû Abdillah eş-Şakarî'den, (O da) Ebu’l-Ka'kâ' el-Cermi'den (naklen) rivâyet etti (ki, Ebu'l-Ka'kâ') şöyle dedi: Bir adam Abdullah b. Mes'ûd'a gelip şöyle dedi: "Ebû Abdirrahman! Karımla dilediğim şekilde cinsi münâsebet yapabilir miyim.?" O da; "evet" dedi. (Adam) "dilediğim yerden de mi?" dedi. O da, "evet" dedi. (Adam); "nasıl dilersem de mi?" dedi. O da; "evet" cevabını verdi. Bunun üzerine bir adam O'na; "Ebû Abdirrahman, dedi, şüphe yok ki bu (adam) kötülük yapmak istiyor!" (O zaman Abdullah) şöyle dedi: "Hayır, (böyle yapamazsın). Kadınların dışkı yerleri size haramdır!" Abdullah (ed-Dârimi'ye); "bu görüşü kabullenir misin?" diye soruldu, O da "evet" dedi.
1185. Bize Ebu'n-Nu'mân haber verip (dedi ki), bize Vuheyb, Dâ'ûd'dan, (O) İkrime'den, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) rivâyet etti ki, O (yani İbn Abbâs), adamın karısıyla dışkı yerinden cinsi münâsebet yapmasını kerih görür ve bunu şiddetle ayıplardı.
1186. Bize el-Muallâ b. Esed rivâyet edip (dedi ki), bize İsmail b. Uleyye rivâyet edip (dedi ki), bize ibn Ebî Necîh, Amr b. Dînâr'dan (naklen) rivâyet etti (ki, Amr; "gerçekten siz, sizden önce alemlerden hiç kimsenin yapmadığı o hayâsızlığı yapıyorsunuz" (mealindeki âyetin tefsirinde) şöyle dedi: Lût kavmi meydana gelinceye kadar bir erkeğin bir erkeğin üzerinde (olacağını) zannetmezdin.
1187. Bize Ubeydullah b. Mûsa, Süfyân'dan, (O) Süheyl b. Ebî Salih'ten, (O) el-Hâris b. Muhalled'den, (O) Ebû Hureyre'den, (O da) Hazret-i Peygamber’den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) haber verdi (ki, Hazret-i Peygamber) şöyle buyurdu: "Kim karısına dışkı yerinden varırsa, yüce Allah ona Kıyamet gününde (rahmet nazarıyla) bakmaz."
1188. Bize Abdullah b. Yahya haber verip (dedi ki), bize Abdulvâhid b. Ziyâd, Âsim el-Ahvel'den, (O) İsa b. Hıttân'dan, (O) Müslim b. Sellâm el-Hanefî'den, (O da) Ali b. Talk'tan (naklen) rivâyet etti (ki, Ali) şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Birinizin namazda abdesti bozulduğu zaman, (namazdan) ayrılsın ve abdest alsın. Sonra namazını kılar, (kılsın). " Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yine şöyle buyurdu: "Kadınlara dışkı yerlerinden varmayın! İşte Allah, hakkı (söylemekten) çekinmez ." Abdullah (ed-Dârimi'ye); "Ali b. Talk, Sahâbi midir?" diye soruldu, O da; "evet" dedi.
1189. Bize Abdullah b. Salih haber verip (dedi ki), bana el-Leys rivâyet edip (dedi ki), bana el-Hâris b. Ya'kûb, Sa'id b. Yesâr Ebu'l-Hubâb'dan, şöyle dediğini rivâyet etti: İbn Ömer'e; "cariyeleri çevirdiğimde onlar hakkında, (yani cariyeleri çevirmem hakkında) ne dersin?" demiştim. O da; "çevirmek, nedir?" demiş, ben de, dışkı yerini söylemiştim. Bunun üzerine O; "bunu müslümanlardan bir fert yapar mı?" demişti.
1190. Bize Muhammed b. Abdillah er-Rekâşî haber verip (dedi ki), bize Yezîd b. Zurey’ rivâyet edip (dedi ki), bize Muhammed b. İshak rivâyet edip (dedi ki), bana Ubeydullah b. Abdillah b. Husayn en-Ensârî rivâyet edip (dedi ki), bana Abdulmelik b. Amr b. Kays -ki O, kavmimden biridir. O aynı zamanda yaşıtlarındandı- rivâyet edip (dedi ki), bana Herim b. Abdillah rivâyet edip dedi ki, Vâkıfoğulları'nın toplantı yerinde kadınların durumunu ve onlardan varılabilecek (yani cinsi münâsebet yapılabilecek) yerleri görüştük de Huzeyme b. Sabit şöyle demişti: Ben, Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyururken işitmiştim: "Ey insanlar! Şüphe yok ki Allah, hakkı (söylemekten) çekinmez. Kadınlara arkalarından varmayın!".
1191. Bize el-Muallâ b. Esed haber verip (dedi ki), bize Abdulvâhid rivâyet edip (dedi ki), bize Husayn, Mucâhid'den, O'nun şöyle dediğini rivâyet etti: (Sahabe hayız hallerinde) kadınların hayız yerinden kaçınır ve onlara dışkı yerlerinden varırlardı. Sonra bunu Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) sormuşlar da yüce Allah (şu âyeti) indirmiş: "Sana hayız yerini (veya halini) de sorarlar. De ki o bir ezadır. Onun için kadınlardan hayız yerinde ayrılın, (onlarla cinsi münâsebet yapmayın), temizlenene kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri zaman ise, Allah'ın size emrettiği yerden -kadınlık organından- onlara varın" ve ondan (yani kadınlık organından başkasına) geçmeyin.
1192. Bize Muhammed b. Yezîd haber verip (dedi ki), bize Yûnus b. Bukeyr rivâyet edip (dedi ki), bana İbn İshak rivâyet edip (dedi ki), bana Ebân b. Salih, Tâvûs, Sa'id, Mücâhid ve Atâ'dan (naklen) rivâyet etti ki, onlar, kadınlara dışkı yerlerinden varmayı yadırgar ve "bu, küfrün (nankörlüğün) ta kendisidir" derlerdi.
١١٣- باب مَنْ أَتَى امْرَأَتَهُ فِى دُبُرِهَا
١١٨٢ - حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُوسَى عَنْ عُثْمَانَ بْنِ الأَسْوَدِ عَنْ مُجَاهِدٍ قَالَ : مَنْ أَتَى امْرَأَتَهُ فِى دُبُرِهَا فَهُوَ مِنَ الْمَرْأَةِ مِثْلُهُ مِنَ الرَّجُلِ ثُمَّ تَلاَ { وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الْمَحِيضِ قُلْ هُوَ أَذًى فَاعْتَزِلُوا النِّسَاءَ فِى الْمَحِيضِ وَلاَ تَقْرَبُوهُنَّ حَتَّى يَطْهُرْنَ فَإِذَا تَطَهَّرْنَ فَأْتُوهُنَّ مِنْ حَيْثُ أَمَرَكُمُ اللَّهُ } أَنْ تَعْتَزِلُوهُنَّ فِى الْمَحِيضِ الْفَرْجَ ، ثُمَّ تَلاَ { نِسَاؤُكُمْ حَرْثٌ لَكُمْ فَأْتُوا حَرْثَكُمْ أَنَّى شِئْتُمْ } قَائِمَةً وَقَاعِدَةً وَمُقْبِلَةً وَمُدْبِرَةً فِى الْفَرْجِ.
١١٨٣ - أَخْبَرَنَا أَبُو نُعَيْمٍ عَنْ حَمَّادِ بْنِ سَلَمَةَ عَنْ حَكِيمٍ الأَثْرَمِ عَنْ أَبِى تَمِيمَةَ الْهُجَيْمِىِّ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( مَنْ أَتَى حَائِضاً أَوِ امْرَأَةً فِى دُبُرِهَا أَوْ كَاهِناً فَصَدَّقَهُ بِمَا يَقُولُ فَقَدْ كَفَرَ بِمَا أُنْزِلَ عَلَى مُحَمَّدٍ ).
١١٨٤ - أَخْبَرَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا أَبُو هِلاَلٍ عَنْ أَبِى عَبْدِ اللَّهِ الشَّقَرِىِّ عَنْ أَبِى الْقَعْقَاعِ الْجَرْمِىِّ قَالَ : جَاءَ رَجُلٌ إِلَى عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ فَقَالَ : يَا أَبَا عَبْدِ الرَّحْمَنِ آتِى امْرَأَتِى حَيْثُ شِئْتُ؟ قَالَ : نَعَمْ. قَالَ : وَمِنْ أَيْنَ شِئْتُ؟ قَالَ : نَعَمْ. قَالَ : وَكَيْفَ شِئْتُ؟ قَالَ : نَعَمْ. فَقَالَ لَهُ رَجُلٌ : يَا أَبَا عَبْدِ الرَّحْمَنِ إِنَّ هَذَا يُرِيدُ السُّوءَ. قَالَ : لاَ ، مَحَاشُّ النِّسَاءِ عَلَيْكُمْ حَرَامٌ. سُئِلَ عَبْدُ اللَّهِ : تَقُولُ بِهِ؟ قَالَ : نَعَمْ.
١١٨٥ - أَخْبَرَنَا أَبُو النُّعْمَانِ حَدَّثَنَا وُهَيْبٌ عَنْ دَاوُدَ عَنْ عِكْرِمَةَ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ : أَنَّهُ كَانَ يَكْرَهُ إِتْيَانَ الرَّجُلِ امْرَأَتَهُ فِى دُبُرِهَا وَيَعِيبُهُ عَيْباً شَدِيداً.
١١٨٦ - حَدَّثَنَا الْمُعَلَّى بْنُ أَسَدٍ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ ابْنُ عُلَيَّةَ حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى نَجِيحٍ عَنْ عَمْرِو بْنِ دِينَارٍ { إِنَّكُمْ لَتَأْتُونَ الْفَاحِشَةَ مَا سَبَقَكُمْ بِهَا مِنْ أَحَدٍ مِنَ الْعَالَمِينَ } قَالَ : مَا نَزَى ذَكَرٌ عَلَى ذَكَرٍ حَتَّى كَانَ قَوْمُ لُوطٍ.
١١٨٧ - أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُوسَى عَنْ سُفْيَانَ عَنْ سُهَيْلِ بْنِ أَبِى صَالِحٍ عَنِ الْحَارِثِ بْنِ مُخَلَّدٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( مَنْ أَتَى امْرَأَتَهُ فِى دُبُرِهَا لَمْ يَنْظُرِ اللَّهُ تَعَالَى إِلَيْهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ).
١١٨٨ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يَحْيَى حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَاحِدِ بْنُ زِيَادٍ عَنْ عَاصِمٍ الأَحْوَلِ عَنْ عِيسَى بْنِ حِطَّانَ عَنْ مُسْلِمِ بْنِ سَلاَّمٍ الْحَنَفِىِّ عَنْ عَلِىِّ بْنِ طَلْقٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( إِذَا أَحْدَثَ أَحَدُكُمْ فِى الصَّلاَةِ فَلْيَنْصَرِفْ ، وَلْيَتَوَضَّأْ ثُمَّ يُصَلِّى ). وَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( لاَ تَأْتُوا النِّسَاءَ فِى أَدْبَارِهِنَّ ، فَإِنَّ اللَّهَ لاَ يَسْتَحْيِى مِنَ الْحَقِّ ). سُئِلَ عَبْدُ اللَّهِ : عَلِىُّ بْنُ طَلْقٍ لَهُ صُحْبَةٌ؟ قَالَ : نَعَمْ.
١١٨٩ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ صَالِحٍ قَالَ حَدَّثَنِى اللَّيْثُ حَدَّثَنِى الْحَارِثُ بْنُ يَعْقُوبَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ يَسَارٍ أَبِى الْحُبَابِ قَالَ قُلْتُ لاِبْنِ عُمَرَ : مَا تَقُولُ فِى الْجَوَارِى حِينَ أُحَمِّضُهُنَّ؟ قَالَ : وَمَا التَّحْمِيضُ؟ فَذَكَرْتُ الدُّبُرَ فَقَالَ : هَلْ يَفْعَلُ ذَلِكَ أَحَدٌ مِنَ الْمُسْلِمِينَ؟
١١٩٠ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الرَّقَاشِىُّ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ زُرَيْعٍ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِسْحَاقَ قَالَ حَدَّثَنِى عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ حُصَيْنٍ الأَنْصَارِىُّ حَدَّثَنِى عَبْدُ الْمَلِكِ بْنُ عَمْرِو بْنِ قَيْسٍ - رَجُلٌ مِنْ قَوْمِى وَكَانَ مِنْ أَسْنَانِى - حَدَّثَنِى هَرَمِىُّ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ : تَذَاكَرْنَا شَأْنَ النِّسَاءِ فِى مَجْلِسِ بَنِى وَاقِفٍ وَمَا يُؤْتَى مِنْهُنَّ ، فَقَالَ خُزَيْمَةُ بْنُ ثَابِتٍ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَقُولُ :( أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّ اللَّهَ لاَ يَسْتَحْيِى مِنَ الْحَقِّ ، لاَ تَأْتُوا النِّسَاءَ فِى أَعْجَازِهِنَّ ).
١١٩١ - أَخْبَرَنَا الْمُعَلَّى بْنُ أَسَدٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَاحِدِ حَدَّثَنَا خُصَيْفٌ عَنْ مُجَاهِدٍ قَالَ : كَانُوا يَجْتَنِبُونَ النِّسَاءَ فِى الْمَحِيضِ وَيَأْتُونَهُنَّ فِى أَدْبَارِهِنَّ ، فَسَأَلُوا رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- عَنْ ذَلِكَ فَأَنْزَلَ اللَّهُ تَعَالَى { وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الْمَحِيضِ قُلْ هُوَ أَذًى فَاعْتَزِلُوا النِّسَاءَ فِى الْمَحِيضِ وَلاَ تَقْرَبُوهُنَّ حَتَّى يَطْهُرْنَ فَإِذَا تَطَهَّرْنَ فَأْتُوهُنَّ مِنْ حَيْثُ أَمَرَكُمُ اللَّهُ } فِى الْفَرْجِ وَلاَ تَعْدُوهُ.
١١٩٢ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَزِيدَ حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ بُكَيْرٍ قَالَ حَدَّثَنِى ابْنُ إِسْحَاقَ قَالَ حَدَّثَنِى أَبَانُ بْنُ صَالِحٍ عَنْ طَاوُسٍ وَسَعِيدٍ وَمُجَاهِدٍ وَعَطَاءٍ : أَنَّهُمْ كَانُوا يُنْكِرُونَ إِتْيَانَ النِّسَاءِ فِى أَدْبَارِهِنَّ وَيَقُولُونَ : هُوَ الْكُفْرُ.