Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 3. Bab—"Namaza Kalkacağınız Zaman Yüzlerinizi Yıkayınız" Ayet-i Kerimesi

682. Bize Abdussamed b. Abdilvâris rivâyet edip (dedi ki), bize Şu'be rivâyet edip (dedi ki), bize Mes'ûd b. Ali, İkrime'den (naklen) rivâyet etti ki, Sa'd, bütün namazları tek abdestle kılarmış. Hazret-i Ali ise her namaz için abdest alırmış. (Hazret-i Ali, bir defasında) şu âyeti okumuştu: "Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi, ellerinizi... yıkayınız."

683. Bize Ahmed b. Hâlid haber verip (dedi ki), bize Muhammed -ki O İbn İshak'tır-, Muhammed b. Yahya b. Hıbbân'dan, (O da) Ubeydullah b. Abdillah b. Ömer'den (naklen) rivâyet etti (ki, Muhammed) şöyle dedi: (Ubeydullah'a) dedim ki; "bana söyler misin, İbn Ömer, temiz (abdestli) olsun yahut temiz olmasın, her namaz için abdest alırmış, bunun sebebi neymiş?" Şöyle karşılık verdi:

Esma' bintu Zeyd İbni'l-Hattâb kendisine haber verdi ki, Abdullah b. Hanzala b. Ebî Amir, O'na (yani Esma'ya) haber vermiş ki, Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) (önceleri), temiz (abdestli) olsun yahut temiz olmasın, her namaz için abdest alması emredilmişti. Sonra bu O'na zor gelince her namaz için misvak kullanması (dişlerini fırçalaması) emredilmişti. İbn Ömer ise, buna gücünün olduğu görüşündeydi. Bu sebeple her namaz için abdest almayı terk etmezdi.

684. Bize Ubeydullah b. Mûsa, Süfyân'dan, (O) Alkame b. Mersed'den, (O) İbn Bureyde'den, (O da) babasından (naklen) haber verdi (ki, Bureyde) şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) her namaz için abdest alırdı. Nihayet Mekke'nin fethedildiği günde, (beş vaktin) namazlarını tek abdestte kıldı ve mestlerinin üzerine mesh yaptı. Bunun üzerine Hazret-i Ömer O'na; "daha önce yapmadığın bir şeyi yaptığını gördüm?" dedi. Buyurdu ki; "doğrusu ben bunu bile bile yaptım, ya Ömer!"

٣- باب { إِذَا قُمْتُمْ إِلَى الصَّلاَةِ فَاغْسِلُوا وُجُوهَكُمْ } الآيَةَ

٦٨٢ - حَدَّثَنَا عَبْدُ الصَّمَدِ بْنُ عَبْدِ الْوَارِثِ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ حَدَّثَنَا مَسْعُودُ بْنُ عَلِىٍّ عَنْ عِكْرِمَةَ : أَنَّ سَعْداً كَانَ يُصَلِّى الصَّلَوَاتِ كُلَّهَا بِوُضُوءٍ وَاحِدٍ ، وَأَنَّ عَلِيًّا كَانَ يَتَوَضَّأُ لِكُلِّ صَلاَةٍ وَتَلاَ هَذِهِ الآيَةَ { إِذَا قُمْتُمْ إِلَى الصَّلاَةِ فَاغْسِلُوا وُجُوهَكُمْ وَأَيْدِيَكُمْ } الآيَةَ.

٦٨٣ - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ خَالِدٍ حَدَّثَنَا مُحَمَّدٌ - هُوَ ابْنُ إِسْحَاقَ - عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ يَحْيَى بْنِ حَبَّانَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ قَالَ قُلْتُ : أَرَأَيْتَ تَوَضُّؤَ ابْنِ عُمَرَ لِكُلِّ صَلاَةٍ طَاهِراً أَوْ غَيْرَ طَاهِرٍ عَمَّ ذَاكَ؟ قَالَ حَدَّثَتْهُ أَسْمَاءُ بِنْتُ زَيْدِ بْنِ الْخَطَّابِ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ حَنْظَلَةَ بْنِ أَبِى عَامِرٍ حَدَّثَهَا : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- أُمِرَ بِالْوُضُوءِ لِكُلِّ صَلاَةٍ طَاهِراً أَوْ غَيْرَ طَاهِرٍ ، فَلَمَّا شَقَّ ذَلِكَ عَلَيْهِ أُمِرَ بِالسِّوَاكِ لِكُلِّ صَلاَةٍ ، وَكَانَ ابْنُ عُمَرَ يَرَى أَنَّ بِهِ عَلَى ذَلِكَ قُوَّةً ، فَكَانَ لاَ يَدَعُ الْوُضُوءَ لِكُلِّ صَلاَةٍ.

٦٨٤ - أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُوسَى عَنْ سُفْيَانَ عَنْ عَلْقَمَةَ بْنِ مَرْثَدٍ عَنِ ابْنِ بُرَيْدَةَ عَنْ أَبِيهِ قَالَ : كَانَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَتَوَضَّأُ لِكُلِّ صَلاَةٍ حَتَّى كَانَ يَوْمُ فَتْحِ مَكَّةَ صَلَّى الصَّلَوَاتِ بِوُضُوءٍ وَاحِدٍ ، وَمَسَحَ عَلَى خُفَّيْهِ ، فَقَالَ لَهُ عُمَرُ : رَأَيْتُكَ صَنَعْتَ شَيْئاً لَمْ تَكُنْ تَصْنَعُهُ. قَالَ :( إِنِّى عَمْداً صَنَعْتُ يَا عُمَرُ ). قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ : فَدَلَّ فِعْلُ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- أَنَّ مَعْنَى قَوْلِ اللَّهِ تَعَالَى { إِذَا قُمْتُمْ إِلَى الصَّلاَةِ فَاغْسِلُوا وُجُوهَكُمْ } الآيَةَ لِكُلِّ مُحْدِثٍ لَيْسَ لِلطَّاهِرِ ، وَمِنْهُ قَوْلُ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( لاَ وُضُوءَ إِلاَّ مِنْ حَدَثٍ ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 2. Bab—Temizlik Hakkında Gelenler

678. Bize Müslim b. İbrahim haber verip (dedi ki), bize Ebân -ki O İbn Yezîd'dir- rivâyet edip (dedi ki), bize Yahya b. Kesîr, Zeyd'den, (O) Ebû Sellâm'dan, (O da) Ebû Mâlik el-Eş'arî'den (naklen) rivâyet etti ki, Nebiyyullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: Temizlik imanın yarısıdır. "Elhamdu lillah" mizanı doldurur. "La İlahe îllellahu ve'llahu Ekber" göklerle yerin arasını doldurur. Namaz nurdur, sadaka ayırdedici delildir, abdest ışıktır, Kur'an ise lehine veya aleyhine delildir. Her insan sabahleyin yola çıkar da nefsini satar. Böylece o, onu ya âzâd eder, ya da helak eder.

679. Bize Sa'îd b. Âmir, Şu'beden, (O) Ebu İshak'tan, (O) Cureyy en-Nehdî'den, (O da) Süleymoğullarından bir adamdan (naklen) rivâyet etti (ki, bu adanı) şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şunları elimde, (parmaklarımı avucumun içine) bağlayarak (saydı). -Veya (bu adam) şöyle dedi: O bunları, eli elimin içinde olduğu halde kendi elinde, (parmaklarını avucuna) bağlayarak (saydı)-: "Sübhanallah" mizanın yarısını (doldurur). "Elhamdu Lillah" mizanın (tamamını) doldurur. "Allahu Ekber", gökle yerin arasını doldurur. Abdest imanın yarısıdır. Oruç ise sabrın yarısıdır.

680. Bize Muhammed b. Yûsuf rivâyet edip (dedi ki), bize Süfyân, Mansûr ve el-A'meş'ten, (O) Salim b. Ebi'l-Ca'd'dan, (O da) Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) âzâdlısı Sevbân'dan (naklen) rivâyet etti (ki, Sevbân) şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Dosdoğru hareket ediniz. (Eğer böyle yaparsanız, elde edeceğiniz sevapları) sayamayacaksınız. Bilin ki amellerinizin en hayırlısı namazdır. -Diğer (bir râvî bu cümleyi) şöyle rivâyet etti: "Namaz en hayırlı amellerinizdendir"- Abdeste ise, (her türlü şartlarda) başkası değil, ancak mü'min olan devam edecektir."

681. Bize Yahya b. Bişr rivâyet edip (dedi ki), bize el-Velîd b. Müslim rivâyet edip (dedi ki), bize Ebû Sevbân rivâyet edip dedi ki, bana Hassan b. Atıyye rivâyet etti ki, Ebû Kebşe es-Selûlî O'na rivâyet etmiş ki, O, Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) âzâdlısı Sevbân'ı, şöyle derken işitmiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "(Amellerinizde doğru olan) orta yolu tutunuz, (aşırılıklara kaçmayınız). (En mükemmeli yapamıyorsanız), ona yakın olanı yapınız. Amellerinizin en hayırlısı ise namazdır. Abdeste İse, (her türlü şartlarda), başkası değil ancak mümin olan devam edecektir."

٢- باب مَا جَاءَ فِى الطُّهُورِ

٦٧٨ - أَخْبَرَنَا مُسْلِمُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا أَبَانُ - هُوَ ابْنُ يَزِيدَ - حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ أَبِى كَثِيرٍ عَنْ زَيْدٍ عَنْ أَبِى سَلاَّمٍ عَنْ أَبِى مِالِكٍ الأَشْعَرِىِّ أَنَّ نَبِىَّ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( الطُّهُورُ شَطْرُ الإِيمَانِ ، وَالْحَمْدُ لِلَّهِ يَمْلأُ الْمِيزَانَ ، وَلاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَاللَّهُ أَكْبَرُ تَمْلآنِ مَا بَيْنَ السَّمَاءِ وَالأَرْضِ ، وَالصَّلاَةُ نُورٌ ، وَالصَّدَقَةُ بُرْهَانٌ ، وَالْوُضُوءُ ضِيَاءٌ ، وَالْقُرْآنُ حُجَّةٌ لَكَ أَوْ عَلَيْكَ ، وَكُلُّ النَّاسِ يَغْدُو فَبَائِعٌ نَفْسَهُ فَمُعْتِقُهَا أَوْ مُوبِقُهَا ).

٦٧٩ - حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ عَامِرٍ عَنْ شُعْبَةَ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنْ جُرَىٍّ النَّهْدِىِّ عَنْ رَجُلٍ مِنْ بَنِى سُلَيْمٍ قَالَ : عَقَدَهُنَّ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فِى يَدِى أَوْ قَالَ عَقَدَهُنَّ فِى يَدِهِ وَيَدُهُ فِى يَدِى :( سُبْحَانَ اللَّهِ نِصْفُ الْمِيزَانِ ، وَالْحَمْدُ لِلَّهِ يَمْلأُ الْمِيزَانَ ، وَاللَّهُ أَكْبَرُ يَمْلأُ مَا بَيْنَ السَّمَاءِ إِلَى الأَرْضِ ، وَالْوُضُوءُ نِصْفُ الإِيمَانِ ، وَالصَّوْمُ نِصْفُ الصَّبْرِ ).

٦٨٠ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ مَنْصُورٍ وَالأَعْمَشِ عَنْ سَالِمِ بْنِ أَبِى الْجَعْدِ عَنْ ثَوْبَانَ مَوْلَى رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( اسْتَقِيمُوا وَلَنْ تُحْصُوا ، وَاعْلَمُوا أَنَّ خَيْرَ أَعْمَالِكُمُ الصَّلاَةُ ). وَقَالَ الآخَرُ :( إِنَّ مِنْ خَيْرِ أَعْمَالِكُمُ الصَّلاَةَ ، وَلَنْ يُحَافِظَ عَلَى الْوُضُوءِ إِلاَّ مُؤْمِنٌ ).

٦٨١ - حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ بِشْرٍ حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ مُسْلِمٍ حَدَّثَنَا ابْنُ ثَوْبَانَ قَالَ حَدَّثَنِى حَسَّانُ بْنُ عَطِيَّةَ أَنَّ أَبَا كَبْشَةَ السَّلُولِىَّ حَدَّثَهُ أَنَّهُ سَمِعَ ثَوْبَانَ مَوْلَى رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَقُولُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( سَدِّدُوا وَقَارِبُوا ، وَخَيْرُ أَعْمَالِكُمُ الصَّلاَةُ ، وَلاَ يُحَافِظُ عَلَى الْوُضُوءِ إِلاَّ مُؤْمِنٌ ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 1. Bab—Abdest Ve Namazın Farz Kılınması

675. Bize Ali b. Abdilhamîd haber verip (dedi ki), bize Süleyman İbnu'l-Muğire, Sâbit'ten, (O da) Enes b. Mâlik'ten (naklen) rivâyet etti (ki, Enes) şöyle dedi: Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem), (konuşması esnasında izahı gerektiren bir durum gibi bir şey olmaksızın) sözün başında (soru sormamız) bize yasaklanınca, bedevi ve akıllı köylülerin gelip de Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem), biz yanındayken soru sormaları hoşumuza giderdi. Bir ara biz böyle (Hazret-i Peygamberin yanındayken) bir köylü çıkageldi ve Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) önünde diz çöküp oturdu. Sonra; "ya Muhammed, dedi, elçin bize geldi ve bize dedi ki sen, seni Allah'ın Peygamber olarak gönderdiğini söylüyor muşsun?" Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)"doğru söylemiş" buyurdu. (Köylü) dedi ki, "o halde, göğü yükselten, yeri yayan, dağları diken kimse hakkı için, seni Allah mı Peygamber olarak gönderdi?" Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)"evet" buyurdu.

(Köylü) dedi ki; "peki, senin elçin bize dedi ki, sen, bir gün ve bir gecede, bize beş (vakit) namazın farz olduğunu söylüyormuş sun?" Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)"doğru söylemiş" buyurdu. (Köylü) dedi ki; "o halde, seni Peygamber olarak gönderen zat hakkı için, sana bunu Allah mı emretti?" Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)"Evet" buyurdu. (Köylü) dedi ki; "peki, senin elçin bize dedi ki sen, bize senede bir ay orucun farz olduğunu söylüyor muşsun?" Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)"doğru söylemiş" buyurdu. (Köylü) dedi ki; "o halde, seni Peygamber olarak gönderen zat hakkı için, sana bunu Allah mı emretti?" (Hazret-i Peygamber); "evet" buyurdu. (Köylü) dedi ki; "sonra, senin elçin bize dedi ki sen, bize mallarımızda zekâtın farz olduğunu söylüyor muşsun?" Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)"doğru söylemiş" buyurdu. (Köylü) dedi ki; "o halde, seni Peygamber olarak gönderen zat hakkı için, sana bunu Allah mı emretti?" Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)"evet" buyurdu.

 (Köylü) dedi ki; "sonra, senin elçin bize dedi ki, sen, yoluna gücü yetenlerin o Ev'e (yani Kabe'ye gidip) haccetmesinin bize farz olduğunu söylüyor muşsun?" Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) "doğru söylemiş" buyurdu. (Köylü) dedi ki; "o halde, seni Peygamber olarak gönderen zat hakkı için, sana bunu Allah mı emretti?" Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) "evet" buyurdu. (Köylü) dedi ki; "öyleyse, seni hâk ile gönderen (Allah'a) yemin olsun ki, bunlardan hiçbir şey terketmeyeceğim, bunları aşıp (fazlasını da yapmayacağım." (Enes) dedi ki, (köylü) sonra kalktı (gitti). Bunun üzerine Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)"köylü doğru söylüyorsa, (dediğini yaparsa) Cennete girer" buyurdu.

676. Bize Muhammed b. Yezîd haber verip (dedi ki), bize İbn Fudayl rivâyet edip (dedi ki), bize Atâ' İbnu's-Sâ'ib, Salim b. Ebil-Ca'd'dan, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) rivâyet etti (ki, İbn Abbâs) şöyle dedi: (Bir gün) bir köylü Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) geldi ve "selâm üzerine olsun, ey Abdulmuttaliboğullarının çocuğu!" dedi. (Hazret-i Peygamber); "senin de üzerine olsun" buyurdu. (Köylü sözüne devamla) dedi ki; "Ben senin dayılarından, yani Sa'd b. Bekroğullarından bir adamım. Ben kabilemin sana (gönderdiği) elçisi ve onların temsilcisiyim. Ben sana (bazı şeyler) soracağım. Sana sorumu da sıkı tutacağım. Senden (bazı şeyler) isteyeceğim. Senden isteğimi de sıkı tutacağım!" (Hazret-i Peygamber); "istediğini sor, Benû Sa'd'lı!" buyurdu. (Köylü) dedi ki: "Seni kim yarattı? Senden öncekileri kim yaratmıştı? Senden sonrakileri kim yaratacaktır?" (Hazret-i Peygamber); "Allah" buyurdu. (Köylü); "o halde, dedi, bunun hakkı için söyle, O mu seni Peygamber olarak gönderdi?" (Hazret-i Peygamber); "evet" buyurdu. (Köylü); "yedi göğü ve yedi yeri kim yarattı, bunların arasına rızkı kim akıttı?" dedi. (Hazret-i Peygamber); "Allah" buyurdu, (Köylü); "o halde, dedi, bunun aşkına söyle, O mu seni peygamber olarak gönderdi?" (Hazret-i Peygamber); "evet" buyurdu. (Köylü sözüne devamla) dedi ki: "Doğrusu biz senin (bize göndermiş olduğun) mektubunda, bir gün ve bir gecede beş (vakit) namazı vakitlerinde kılmamız (gerektiği hükmünü) bulduk, elçilerin de bize (bunu) emretti. Şimdi o (Allah) aşkı için söyle, bunu sana O mu emretti?" (Hazret-i Peygamber"evet" buyurdu. (Adam) dedi ki; "sonra biz senin mektubunda, develerimizin yavrularından (veya, "iyi ve değerli olmayan mallarımızdan") alıp bunları fakirlerimize vermemiz (gerektiği hükmünü) bulduk, elçilerin de bize (bunu) emretti. Şimdi o (Allah) aşkına söyle, bunu sana O mu emretti?" (Hazret-i Peygamber); "evet" buyurdu. (Köylü) sonra şöyle dedi: "Beşinci soruya gelince sana onu sormayacağım. Ona ihtiyacım da yok." (Köylü) sonra da şöyle dedi: "İyi bil ki, seni hak ile gönderen (Allah'a) yemin olsun, bunları ben, kabilemden bana itaat edenlerle beraber mutlaka yapacağız!" (Köylü) sonra döndü, (gitti). Bunun üzerine Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), arka dişleri görünecek şekilde güldü, sonra şöyle buyurdu: "Canım elinde olan (Allah'a) yemin olsun ki, o, hakîkaten doğru söylüyorsa, (dediğini yaparsa) mutlaka Cennete girecektir."

677. Bize Muhammed b. Humeyd haber verip (dedi ki), bize Seleme rivâyet edip (dedi ki), bana Muhammed b. İshak rivâyet etti. (O dedi ki), bana Seleme b. Küheyl ve Muhammed İbnu'l-Velîd b. Nuveyfi’, İbn Abbâs'ın âzâdlısı Küreyb'den, (O da) İbn Abbâs'tan (naklen) rivâyet ettiler (ki, İbn Abbâs) şöyle dedi: Sa'd b. Bekroğulları, Dımâm b. Sa'lebe'yi, Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) (elçi olarak gönderdiler. O da O'na geldi ve devesini Mescid'in kapısında çökertti. Sonra onu, öylece kalacak şekilde bağladı. Sonra da Mescid'e girdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ashabının arasında oturmuş bir haldeydi. Dımâm güçlü kuvvetli, gür saçlı, iki saç örgülü bir adamdı. O, nihayet (gelip) Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) araştırdı ve "hanginiz Abdulmuttalib'in torunudur?" dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de; "ben Abdulmuttalib'in torunuyum" buyurdu. O, "Muhammed mi?" dedi. (Hazret-i Peygamber); "evet" buyurdu. O, sözüne şöyle devam etti: "Muttalib'in torunu! Ben sana (bazı şeyler) soracağım. Soruda da sert davranacağım. Bu yüzden bana kızma!" (Hazret-i Peygamber); "kızmam, aklına geleni sor!" buyurdu. O dedi ki; "senin ilahın, senden öncekilerin ilahı ve senden sonra geleceklerin ilahı Allah aşkına söyle, seni bize Peygamber olarak Allah mı gönderdi?" Hazret-i Peygamber "Allah şâhiddir ki evet" buyurdu. O, "peki, senin ilahın, senden öncekilerin ilahı ve senden sonra geleceklerin ilahı Allah aşkı için söyle, kendisine hiçbir şeyi ortak koşmayarak sadece O'na ibadet etmemizi, atalarımızın O'ndan başka tapmış oldukları şu "eş" (putları) alaşağı etmemizi sana Allah mı emretti?" dedi. (Hazret-i Peygamber); "elbette!" buyurdu. O dedi ki; "peki, senin ilahın, senden öncekilerin ilahı ve senden sonra geleceklerin ilahı Allah aşkı için söyle, şu beş (vakit) namazı kılmamızı sana Allah mı emretti?" (Hazret-i Peygamber); "elbette" buyurdu.

(Dımâm) daha sonra tek tek İslâm'ın farzlarını, yani zekâtı, orucu, haccı ve (kısaca İslâm'ın bütün kanunlarını zikretmeye ve herbir farz esnasında, öncekilerde onu Allah'a saldığı gibi Allah'a salmaya başladı. Nihayet bitirince şöyle dedi: "Muhakkak ki ben de Allah'tan başka ilâh olmadığına şehâdet ederim ve (yine) Muhammed'in, O'nün kulu ve elçisi olduğuna şehâdet ederim. Bu farz(lar)ı yerine getireceğim. Beni menettiğin şeylerden de uzak duracağım." O, sonra da şöyle dedi: "Ne arttıracağım, ne eksilteceğim!" Daha sonra da devesine doğru döndü, (gitti). Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), o geri dönüp gidince; "iki saç örgülü doğru söylüyorsa, (dediğini yaparsa) Cennete girer" buyurdu. (Dımâm) da devesinin yanına geldi, ipini çözdü, sonra çıkıp (gitti). Nihayet kabilesinin yanına varınca onlar onun etrafında toplandılar.

O zaman (Dımâm’ın) ilk söylediği söz şu oldu: "Lât ve Uzza (putları) ne kötüymüş!" "Dımâm! Sus, dediler, alaca hastalığından kork, delilikten kork, cüzzamdan kork!" (Dımâm) şöyle karşılık verdi: "Yazıklar olsun size! Onlar, vallahi, ne zarar verebilirler, ne fayda verebilirler. Muhakkak ki Allah bir elçi gönderdi ve O'na bir Kitâb indirdi. O bununla sizi, içinde bulunduğunuz (kötü) durumdan kurtarmak istemiştir. Şüphe yok ki ben, Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in O'nun kulu ve elçisi olduğuna şehâdet ederim. Ben size O'nun yanından, size emrettiği şeylerle size yasakladığı şeyleri getirdim." (ibn Abbâs) dedi ki; "vallahi o gün onun kabilesindeki, kadın-erkek herkes, akşama kadar hep müslüman olmuştu." (Küreyb de) dedi ki: İbn Abbâs şöyle derdi: "Bu sebeple biz Dımâm b. Sa'lebe'den daha faziletli olan hiçbir topluluk temsilcisinin (varlığını) işitmedik."

١- باب فَرْضِ الْوُضُوءِ وَالصَّلاَةِ

٦٧٥ - أَخْبَرَنَا عَلِىُّ بْنُ عَبْدِ الْحَمِيدِ حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ الْمُغِيرَةِ عَنْ ثَابِتٍ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ قَالَ : لَمَّا نُهِينَا أَنْ نَبْتَدِئَ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- كَانَ يُعْجِبُنَا أَنْ يَقْدُمَ الْبَدَوِىُّ وَالأَعْرَابِىُّ الْعَاقِلُ فَيَسْأَلَ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- وَنَحْنُ عِنْدَهُ ، فَبَيْنَا نَحْنُ كَذَلِكَ إِذْ جَاءَ أَعْرَابِىٌّ فَجَثَا بَيْنَ يَدَىْ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَقَالَ : يَا مُحَمَّدُ إِنَّ رَسُولَكَ أَتَانَا فَزَعَمَ لَنَا أَنَّكَ تَزْعُمُ أَنَّ اللَّهَ أَرْسَلَكَ. فَقَالَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( صَدَقَ ). قَالَ : فَبِالَّذِى رَفَعَ السَّمَاءَ وَبَسَطَ الأَرْضَ وَنَصَبَ الْجِبَالَ آللَّهُ أَرْسَلَكَ؟ فَقَالَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( نَعَمْ ). قَالَ : فَإِنَّ رَسُولَكَ زَعَمَ لَنَا أَنَّكَ تَزْعُمُ أَنَّ عَلَيْنَا خَمْسَ صَلَوَاتٍ فِى الْيَوْمِ وَاللَّيْلَةِ. فَقَالَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( صَدَقَ ). قَالَ : فَبِالَّذِى أَرْسَلَكَ آللَّهُ أَمَرَكَ بِهَذَا؟ فَقَالَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( نَعَمْ ). قَالَ : فَإِنَّ رَسُولَكَ زَعَمَ لَنَا أَنَّكَ تَزْعُمُ أَنَّ عَلَيْنَا صَوْمَ شَهْرٍ فِى السَّنَةِ. فَقَالَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( صَدَقَ ). قَالَ : فَبِالَّذِى أَرْسَلَكَ آللَّهُ أَمَرَكَ بِهَذَا؟ قَالَ :( نَعَمْ ). قَالَ : فَإِنَّ رَسُولَكَ زَعَمَ لَنَا أَنَّكَ تَزْعُمُ أَنَّ عَلَيْنَا فِى أَمْوَالِنَا الزَّكَاةَ. فَقَالَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( صَدَقَ ). قَالَ : فَبِالَّذِى أَرْسَلَكَ آللَّهُ أَمَرَكَ بِهَذَا؟ فَقَالَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( نَعَمْ ). قَالَ : فَإِنَّ رَسُولَكَ زَعَمَ لَنَا أَنَّكَ تَزْعُمُ أَنَّ عَلَيْنَا الْحَجَّ إِلَى الْبَيْتِ مَنِ اسْتَطَاعَ إِلَيْهِ سَبِيلاً. فَقَالَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( صَدَقَ ). قَالَ : فَبِالَّذِى أَرْسَلَكَ آللَّهُ أَمَرَكَ بِهَذَا؟ قَالَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( نَعَمْ ). قَالَ : فَوَالَّذِى بَعَثَكَ بِالْحَقِّ لاَ أَدَعُ مِنْهُنَّ شَيْئاً وَلاَ أُجَاوِزُهُنَّ. قَالَ : ثُمَّ وَثَبَ الأَعْرَابِىُّ ، فَقَالَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( إِنْ صَدَقَ الأَعْرَابِىُّ دَخَلَ الْجَنَّةَ ).

٦٧٦ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يَزِيدَ حَدَّثَنَا ابْنُ فُضَيْلٍ حَدَّثَنَا عَطَاءُ بْنُ السَّائِبِ عَنْ سَالِمِ بْنِ أَبِى الْجَعْدِ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ : جَاءَ أَعْرَابِىٌّ إِلَى النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَقَالَ : السَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا غُلاَمَ بَنِى عَبْدِ الْمُطَّلِبِ. فَقَالَ :( وَعَلَيْكَ ). قَالَ : إِنِّى رَجُلٌ مِنْ أَخْوَالِكَ مِنْ بَنِى سَعْدِ بْنِ بَكْرٍ ، وَأَنَا رَسُولُ قَوْمِى إِلَيْكَ وَوَافِدُهُمْ ، وَإِنِّى سَائِلُكَ فَمُشَدِّدٌ مَسْأَلَتِى إِلَيْكَ ، وَمُنَاشِدُكَ فَمُشَدِّدٌ مُنَاشَدَتِى إِيَّاكَ. قَالَ :( خُذْ عَنْكَ يَا أَخَا بَنِى سَعْدٍ ). قَالَ : مَنْ خَلَقَكَ وَخَلَقَ مَنْ قَبْلَكَ؟ وَمَنْ هُوَ خَالِقُ مَنْ بَعْدَكَ؟ قَالَ :( اللَّهُ ). قَالَ : فَنَشَدْتُكَ بِذَلِكَ أَهُوَ أَرْسَلَكَ؟ قَالَ :( نَعَمْ ). قَالَ : مَنْ خَلَقَ السَّمَوَاتِ السَّبْعَ وَالأَرَضِينَ السَّبْعَ وَأَجْرَى بَيْنَهُنَّ الرِّزْقَ؟ قَالَ :( اللَّهُ ). قَالَ : فَنَشَدْتُكَ بِذَلِكَ أَهُوَ أَرْسَلَكَ؟ قَالَ :( نَعَمْ ). قَالَ : إِنَّا وَجَدْنَا فِى كِتَابِكَ وَأَمَرَتْنَا رُسُلُكَ أَنْ نُصَلِّىَ فِى الْيَوْمِ وَاللَّيْلَةِ خَمْسَ صَلَوَاتٍ لِمَوَاقِيتِهَا ، فَنَشَدْتُكَ بِذَلِكَ أَهُوَ أَمَرَكَ؟ قَالَ :( نَعَمْ ). قَالَ : فَإِنَّا وَجَدْنَا فِى كِتَابِكَ وَأَمَرَتْنَا رُسُلُكَ أَنْ نَأْخُذَ مِنْ حَوَاشِى أَمْوَالِنَا فَتُرَدَّ عَلَى فُقَرَائِنَا ، فَنَشَدْتُكَ بِذَلِكَ أَهُوَ أَمَرَكَ بِذَلِكَ؟ قَالَ :( نَعَمْ ). ثُمَّ قَالَ : أَمَّا الْخَامِسَةُ فَلَسْتُ بِسَائِلِكَ عَنْهَا وَلاَ أَرَبَ لِى فِيهَا . ثُمَّ قَالَ : أَمَا وَالَّذِى بَعَثَكَ بِالْحَقِّ لأَعْمَلَنَّ بِهَا وَمَنْ أَطَاعَنِى مِنْ قَوْمِى. ثُمَّ رَجَعَ فَضَحِكَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- حَتَّى بَدَتْ نَوَاجِذُهُ ، ثُمَّ قَالَ :( وَالَّذِى نَفْسِى بِيَدِهِ لَئِنْ صَدَقَ لَيَدْخُلَنَّ الْجَنَّةَ ).

٦٧٧ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ حُمَيْدٍ حَدَّثَنَا سَلَمَةُ قَالَ حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ إِسْحَاقَ قَالَ حَدَّثَنِى سَلَمَةُ بْنُ كُهَيْلٍ وَمُحَمَّدُ بْنُ الْوَلِيدِ بْنِ نُوَيْفِعٍ عَنْ كُرَيْبٍ مَوْلَى ابْنِ عَبَّاسٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ : بَعَثَ بَنُو سَعْدِ بْنِ بَكْرٍ ضِمَامَ بْنَ ثَعْلَبَةَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَقَدِمَ عَلَيْهِ ، فَأَنَاخَ بَعِيرَهُ عَلَى بَابِ الْمَسْجِدِ ثُمَّ عَقَلَهُ ، ثُمَّ دَخَلَ الْمَسْجِدَ وَرَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- جَالِسٌ فِى أَصْحَابِهِ - وَكَانَ ضِمَامٌ رَجُلاً جَلْداً أَشْعَرَ ذَا غَدِيرَتَيْنِ - حَتَّى وَقَفَ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَقَالَ : أَيُّكُمُ ابْنُ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ؟ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( أَنَا ابْنُ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ ). قَالَ : مُحَمَّدٌ؟ قَالَ :( نَعَمْ ). قَالَ : يَا ابْنَ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ إِنِّى سَائِلُكَ وَمُغَلِّظٌ فِى الْمَسْأَلَةِ ، فَلاَ تَجِدَنَّ فِى نَفْسِكَ. قَالَ :( لاَ أَجِدُ فِى نَفْسِى فَسَلْ عَمَّا بَدَا لَكَ ). قَالَ : إِنِّى أَنْشُدُكَ بِاللَّهِ إِلَهِكَ وَإِلَهِ مَنْ كَانَ قَبْلَكَ وَإِلَهِ مَنْ هُوَ كَائِنٌ بَعْدَكَ آللَّهُ بَعَثَكَ إِلَيْنَا رَسُولاً؟ قَالَ :( اللَّهُمَّ نَعَمْ ). قَالَ : فَأَنْشُدُكَ بِاللَّهِ إِلَهِكَ وَإِلَهِ مَنْ كَانَ قَبْلَكَ وَإِلَهِ مَنْ هُوَ كَائِنٌ بَعْدَكَ آللَّهُ أَمَرَكَ أَنْ نَعْبُدَهُ وَحْدَهُ لاَ نُشْرِكُ بِهِ شَيْئاً وَأَنْ نَخْلَعَ هَذِهِ الأَنْدَادَ الَّتِى كَانَتْ آبَاؤُنَا تَعْبُدُهَا مِنْ دُونِهِ؟ قَالَ :( اللَّهُمَّ نَعَمْ ). قَالَ : فَأَنْشُدُكَ بِاللَّهِ إِلَهِكَ وَإِلَهِ مَنْ كَانَ قَبْلَكَ وَإِلَهِ مَنْ هُوَ كَائِنٌ بَعْدَكَ آللَّهُ أَمَرَكَ أَنْ نُصَلِّىَ هَذِهِ الصَّلَوَاتِ الْخَمْسَ؟ قَالَ :( اللَّهُمَّ نَعَمْ ). قَالَ : ثُمَّ جَعَلَ يَذْكُرُ فَرَائِضَ الإِسْلاَمِ فَرِيضَةً فَرِيضَةً : الزَّكَاةَ وَالصِّيَامَ وَالْحَجَّ وَشَرَائِعَ الإِسْلاَمِ كُلَّهَا ، وَيُنَاشِدُهُ عِنْدَ كُلِّ فَرِيضَةٍ كَمَا نَاشَدَهُ فِى الَّتِى قَبْلَهَا حَتَّى إِذَا فَرَ غَ قَالَ : فَإِنِّى أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّداً عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ ، وَسَأُؤَدِّى هَذِهِ الْفَرِيضَةَ ، وَأَجْتَنِبُ مَا نَهَيْتَنِى عَنْهُ. ثُمَّ قَالَ : لاَ أَزِيدُ وَلاَ أُنْقِصُ ، ثُمَّ انْصَرَفَ إِلَى بَعِيرِهِ ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- حِينَ وَلَّى :( إِنْ يَصْدُقْ ذُو الْعَقِيصَتَيْنِ يَدْخُلِ الْجَنَّةَ ). فَأَتَى إِلَى بَعِيرِهِ فَأَطْلَقَ عِقَالَهُ ثُمَّ خَرَجَ حَتَّى قَدِمَ عَلَى قَوْمِهِ فَاجْتَمَعُوا إِلَيْهِ ، فَكَانَ أَوَّلَ مَا تَكَلَّمَ أَنْ قَالَ : بِئْسَتِ اللاَّتُ وَالْعُزَّى. قَالُوا : مَهْ يَا ضِمَامُ اتَّقِ الْبَرَصَ وَاتَّقِ الْجُنُونَ وَاتَّقِ الْجُذَامَ. قَالَ : وَيْلَكُمْ ، إِنَّهُمَا وَاللَّهِ مَا يَضُرَّانِ وَلاَ يَنْفَعَانِ ، إِنَّ اللَّهَ قَدْ بَعَثَ رَسُولاً وَأَنْزَلَ عَلَيْهِ كِتَاباً اسْتَنْقَذَكُمْ بِهِ مِمَّا كُنْتُمْ فِيهِ ، وَإِنِّى أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ وَأَنَّ مُحَمَّداً عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ ، وَقَدْ جِئْتُكُمْ مِنْ عِنْدِهِ بِمَا أَمَرَكُمْ بِهِ وَنَهَاكُمْ عَنْهُ. قَالَ : فَوَاللَّهِ مَا أَمْسَى مِنْ ذَلِكَ الْيَوْمِ وَفِى حَاضِرِهِ رَجُلٌ وَلاَ امْرَأَةٌ إِلاَّ مُسْلِماً. قَالَ يَقُولُ ابْنُ عَبَّاسٍ : فَمَا سَمِعْنَا بِوَافِدِ قَوْمٍ كَانَ أَفْضَلَ مِنْ ضِمَامِ بْنِ ثَعْلَبَةَ.


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget