Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 2. Bab—(Ramazan) Hilâli Görülünce Oruç Tutulması

1737. Bize Ubeydullah b. Abdilmecid rivâyet edip (dedi ki), bize Malik, Nafî'den, (O da) İbn Ömer'den (naklen) rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir gün) Ramazanı zikredip şöyle buyurdu: "Hilâli görmedikçe (Ramazan) orucunu tutmayınız, onu görmedikçe de orucu açmayınız, (bayram yapmayınız). Fakat şayet (hilâl) size bulutlanır (da onu göremezseniz), onun için (otuz gün) takdir ediniz!"

1738. Bize Haşim İbnu'l Kasım rivâyet edip (dedi ki), bize Şu'be rivâyet edip (dedi ki), bana Muhammed b. Ziyâd rivâyet edip (dedi ki), Ebu Hüreyre'yi şöyle derken işittim: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu -veya Hazret-i Ebu'l Kasım (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu-: "Onu (hilâli) görünce oruç tutunuz, onu görünce orucunuzu açınız. Fakat şayet (hilâl) size bulutlanır (da onu göremezseniz, ayı) otuz gün sayınız!"

1739. Bize Ubeydullah b. Saîd haber verip (dedi ki), bize Süfyân, Amr'dan (yani İbn Dinar'dan), (O) Muhammed b. Cü-beyr'den, (O da) İbn Abbas'tan (naklen) rivâyet etti ki, O; "Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)"O (hilâli) gördüğünüz zaman (Ramazan) orucunu tutunuz, onu (Şevvalin başında tekrar) gördüğünüz zaman ise orucunuzu açınız, (bayram yapınız). Fakat şayet (hilal) size bulutlanır (da onu göremezseniz, ayın günlerinin) sayısını otuz güne tamamlayınız!" buyurdu" diyerek, (Ramazan) ayından önce (oruca) başlayan kimselere şaşmıştı.

٢- باب الصَّوْمِ لِرُؤْيَةِ الْهِلاَلِ

١٧٣٧ - حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ الْمَجِيدِ حَدَّثَنَا مَالِكٌ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- ذَكَرَ رَمَضَانَ فَقَالَ :( لاَ تَصُومُوا حَتَّى تَرَوُا الْهِلاَلَ ، وَلاَ تُفْطِرُوا حَتَّى تَرَوْهُ ، فَإِنْ غُمَّ عَلَيْكُمْ فَاقْدُرُوا لَهُ ).

١٧٣٨ - حَدَّثَنَا هَاشِمُ بْنُ الْقَاسِمِ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ قَالَ حَدَّثَنِى مُحَمَّدُ بْنُ زِيَادٍ قَالَ سَمِعْتُ أَبَا هُرَيْرَةَ يَقُولُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- أَوْ قَالَ أَبُو الْقَاسِمِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( صُومُوا لِرُؤْيَتِهِ وَأَفْطِرُوا لِرُؤْيَتِهِ ، فَإِنْ غُمَّ عَلَيْكُمُ الشَّهْرُ فَعُدُّوا ثَلاَثِينَ ).

١٧٣٩ - أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ عَمْرٍو - يَعْنِى ابْنَ دِينَارٍ - عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ : أَنَّهُ عَجِبَ مِمَّنْ يَتَقَدَّمُ الشَّهْرَ وَيَقُولُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( إِذَا رَأَيْتُمُوهُ فَصُومُوا ، وَإِذَا رَأَيْتُمُوهُ فَأَفْطِرُوا ، فَإِنْ غُمَّ عَلَيْكُمْ فَأَكْمِلُوا الْعِدَّةَ ثَلاَثِينَ ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 1. Bâb—"Şek Günü"nde Oruç Tutmanın Yasaklanması

1735. Bize Abdullah b. Saîd haber verip (dedi ki): Bize Ebu Halid el-Ahmer, Amr b. Kays'tan, (O) Ebu İshak'tan, (O da) Sıla'dan (naklen), Sıla'nın şöyle dediğini rivâyet etti: (Birgün) Ammar b. Yasir'in yanındaydık. Derken kızartılmış bir koyun getirildi. O da, "(buyrun) yiyin" dedi. Bunun üzerine topluluktan biri kenara çekilip, "doğrusu ben orucum, (yiyemeyeceğim)" dedi. O zaman Ammar b. Yasir şöyle dedi: "Kim, hakkında (Şaban günü mü, Ramazan günü mü diye) şüphe edilen "şek günü'nde oruç tutarsa, Hazret-i Ebu'l Kasım (Muhammed'e) (sallallahü aleyhi ve sellem) isyan etmiş olur."

1736. Bize Abdullah b. Saîd rivâyet edip (dedi ki), bize İsmail b. Meyye rivâyet edip (dedi ki), bize Hatim b. Ebi Sağira, Simâk b. Harb'den, şöyle dediğini rivâyet etti: Şaban (ayından) mı, yoksa Ramazan ayından mı olduğu bana müşkil gelen bir günde sabahlamış ve oruçlu olmaya (niyet etmiştim). Derken İkrime'nin yanına gelmiştim. Bir de ne göreyim, O ekmekle bir sebze yiyor. "Kahvaltıya buyur" demişti. Ben de; "doğrusu ben orucum" demiştim. Bunun üzerine O; "Allah'a yemin ederim ki, mutlaka orucunu bozacaksın" demişti. Ben O'nun (hiçbir) istisna payı bırakmayarak yemin ettiğini görünce (sofraya doğru) öne çıkıp özür beyan etmiştim. Çünkü sahur yemeğini bundan biraz önce yemiştim. Sonra (O'na); "şimdi yanındaki şeyi, (yani orucumu bozdurmaya sebep olan haberi) getir bakalım" demiştim de O, şöyle karşılık vermişti: "Bize İbn Abbas rivâyet edip dedi ki; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "O (hilâli) görünce oruç tutun, onu görünce orucunuzu açın, (bayram yapın). Şayet onunla aranıza bir bulut girer (de onu göremezseniz, ayın günlerinin) sayısını otuza tamamlayın. O (Ramazan) ayına da, (Şabanın son bir-iki gününde oruç tutarak) bir nevi karşılama yapmayın!"

١- باب فِى النَّهْىِ عَنْ صِيَامِ يَوْمِ الشَّكِّ

١٧٣٥ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا أَبُو خَالِدٍ الأَحْمَرُ عَنْ عَمْرِو بْنِ قَيْسٍ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنْ صِلَةَ قَالَ : كُنَّا عِنْدَ عَمَّارِ بْنِ يَاسِرٍ فَأُتِىَ بِشَاةٍ مَصْلِيَّةٍ فَقَالَ : كُلُوا. فَتَنَحَّى بَعْضُ الْقَوْمِ فَقَالَ : إِنِّى صَائِمٌ. فَقَالَ عَمَّارٌ : مَنْ صَامَ الْيَوْمَ الَّذِى يَشُكُّ فِيهِ فَقَدْ عَصَى أَبَا الْقَاسِمِ -صلّى اللّه عليه وسلّم-.

١٧٣٦ - حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ سَعِيدٍ حَدَّثَنَا إِسْمَاعِيلُ ابْنُ عُلَيَّةَ حَدَّثَنَا حَاتِمُ بْنُ أَبِى صَغِيرَةَ عَنْ سِمَاكِ بْنِ حَرْبٍ قَالَ : أَصْبَحْتُ فِى يَوْمٍ قَدْ أُشْكِلَ عَلَىَّ مِنْ شَعْبَانَ أَوْ مِنْ شَهْرِ رَمَضَانَ فَأَصْبَحْتُ صَائِماً ، فَأَتَيْتُ عِكْرِمَةَ فَإِذَا هُوَ يَأْكُلُ خُبْزاً وَبَقْلاً فَقَالَ : هَلُمَّ إِلَى الْغَدَاءِ. فَقُلْتُ : إِنِّى صَائِمٌ. فَقَالَ : أُقْسِمُ بِاللَّهِ لَتُفْطِرَنَّ. فَلَمَّا رَأَيْتُهُ حَلَفَ وَلاَ يَسْتَثْنِى تَقَدَّمْتُ فَتَغَدَّيْتُ وَإِنَّمَا تَسَحَّرْتُ قُبَيْلَ ذَلِكَ ثُمَّ قُلْتُ : هَاتِ الآنَ مَا عِنْدَكَ. فَقَالَ حَدَّثَنَا ابْنُ عَبَّاسٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( صُومُوا لِرُؤْيَتِهِ وَأَفْطِرُوا لِرُؤْيَتِهِ ، فَإِنْ حَالَ بَيْنَكُمْ وَبَيْنَهُ سَحَابٌ فَكَمِّلُوا الْعِدَّةَ ثَلاَثِينَ ، وَلاَ تَسْتَقْبِلُوا الشَّهْرَ اسْتِقْبَالاً ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 38. Bab—Akrabaya Sadaka (Zekât) Vermek

1732. Bize Saîd b. Süleyman, Abbâd İbnu'l-Avvâm'dan, (O) Süfyân b. Hüseyn'den, (O) ez-Zührî'den, (O) Eyyûb b. Beşîr'den, (O da) Hakîm b. Hızâm'dan (naklen) rivâyet etti ki, bir adam Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem), sadakaların (zekâtların) hangisi daha faziletlidir, diye sormuş, (Hazret-i Peygamber de); "Hırçın akrabaya (verileni!)" buyurmuş.

1733. Bize Ebû Hatim el-Basrî haber verip (dedi ki), bize İbn Avn, Hafsa bint Sirin'den, (O) Ümmü'r-Râih bint Suley'den, (O da) Selman b. Amir ed-Dabbî'den (naklen) rivâyet etti ki, O (yani Selman) anlatmış ki; Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuş: "Şüphe yok ki, yoksula sadaka (ve zekât vermek) bir sadaka (ve zekât sayılır). Ama onu akrabaya (vermek) iki (sadaka ve zekât), yani sadaka (ve zekât) ile sıla-ı rahim (sayılır)."

1734. Bize Muhammed b. Yûsuf, İbn Uyeyne'den -(Muhammed b. Yûsuf) dedi ki; ben O'nu, es-Sevri'den de işittim-, (onlar) Asım'dan, (O) Hafsa bint Sirin'den, (O) er-Rebâb'dan, (O da) Selman b. Amir ed-Dabbi'den (naklen) haber verdi ki, O, (sözü Hazret-i Peygamber'e) nisbet ederek şöyle demiş: "Yoksula sadaka (ve zekât vermek) bir sadaka (ve zekât); akrabaya (vermek) ise iki (sadaka ve zekât), yani sadaka (ve zekât) ile sıla-ı rahim (sayılır)."

٣٨- باب الصَّدَقَةِ عَلَى الْقَرَابَةِ

١٧٣٢ - أَخْبَرَنَا سَعِيدُ بْنُ سُلَيْمَانَ عَنْ عَبَّادِ بْنِ الْعَوَّامِ عَنْ سُفْيَانَ بْنِ حُسَيْنٍ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ أَيُّوبَ بْنِ بَشِيرٍ عَنْ حَكِيمِ بْنِ حِزَامٍ أَنَّ رَجُلاً سَأَلَ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- عَنِ الصَّدَقَاتِ أَيُّهَا أَفْضَلُ؟ قَالَ :( عَلَى ذِى الرَّحِمِ الْكَاشِحِ ).

١٧٣٣ - أَخْبَرَنَا أَبُو حَاتِمٍ الْبَصْرِىُّ حَدَّثَنَا ابْنُ عَوْنٍ عَنْ حَفْصَةَ بِنْتِ سِيرِينَ عَنْ أُمِّ الرَّاَئِحِ بِنْتِ صُلَيْعٍ عَنْ سَلْمَانَ بْنِ عَامِرٍ الضَّبِّىِّ ذَكَرَ أَنَّ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( إِنَّ الصَّدَقَةَ عَلَى الْمِسْكِينِ صَدَقَةٌ ، وَإِنَّهَا عَلَى ذِى الرَّحِمِ اثْنَتَانِ : صَدَقَةٌ وَصِلَةٌ ).

١٧٣٤ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ عَنِ ابْنِ عُيَيْنَةَ قَالَ وَقَدْ سَمِعْتُهُ مِنَ الثَّوْرِىِّ عَنْ عَاصِمٍ عَنْ حَفْصَةَ بِنْتِ سِيرِينَ عَنِ الرَّبَابِ عَنْ سَلْمَانَ بْنِ عَامِرٍ الضَّبِّىِّ يَرْفَعُهُ قَالَ :( الصَّدَقَةُ عَلَى الْمِسْكِينِ صَدَقَةٌ ، وَهِىَ عَلَى ذِى الرَّحِمِ اثْنَتَانِ : صَدَقَةٌ وَصِلَةٌ ).


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget