Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 16. Bâb—Orucunu Açmak Konusunda Yolcuya (Tanınan) Kolaylık

1765. Bize Ebu'l-Muğîre rivâyet edip (dedi ki), bize el-Evzaî, Yahya'dan, (O) Ebu Kılâbe'den, (O) Ebu'l-Muhacir'den, (O da) Ebu Ümeyye ed-Damri'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Bir yolculuktan (gelip) Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) huzuruna çıkmış ve kendisine selâm vermiştim. Sonra çıkmaya yeltendiğimde; "Yemeği bekle, Ebu Ümeyye!" buyurmuştu. (Ebu Ümeyye, sözüne devamla) dedi ki, bunun üzerine ben; "doğrusu ben oruçluyum, ya Nebiyyallah!" demiştim. O zaman (Hazret-i Peygamber) şöyle buyurmuştu: "Gel de yolcu hakkında sana haber vereyim: Muhakkak ki Allah ondan, (Ramazan) orucunu ve (dört rekâtlı farz) namazların yarısını kaldırmıştır." Ebu Muhammed (ed-Dârimî) dedi ki: "Yolcu (Ramazanda) isterse orucunu tutar, isterse orucunu açar."

١٦- باب الرُّخْصَةِ لِلْمُسَافِرِ فِى الإِفْطَارِ

١٧٦٥ - أَخْبَرَنَا أَبُو الْمُغِيرَةِ حَدَّثَنَا الأَوْزَاعِىُّ عَنْ يَحْيَى عَنْ أَبِى قِلاَبَةَ عَنْ أَبِى الْمُهَاجِرِ عَنْ أَبِى أُمَيَّةَ الضَّمْرِىِّ قَالَ : قَدِمْتُ عَلَى رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- مِنْ سَفَرٍ فَسَلَّمْتُ عَلَيْهِ ، فَلَمَّا ذَهَبْتُ لأَخْرُجَ قَالَ :( انْتَظِرِ الْغَدَاءَ يَا أَبَا أُمَيَّةَ ). قَالَ فَقُلْتُ : إِنِّى صَائِمٌ يَا نَبِىَّ اللَّهِ. قَالَ :( تَعَالَ أُخْبِرْكَ عَنِ الْمُسَافِرِ ، إِنَّ اللَّهَ وَضَعَ عَنْهُ الصِّيَامَ وَنِصْفَ الصَّلاَةِ ). قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ : إِنْ شَاءَ صَامَ وَإِنْ شَاءَ أَفْطَرَ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 15. Bab—Yolculukta Oruç Tutmak

1760. Bize Muhammed b. Yusuf, Süfyân'dan, (O) Hişam b. Urve'den, (O) Urve'den, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen) haber verdi ki, Hamza b. Amr el-Eslemi, Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) sorup şöyle dedi: "Ya Resûlüllah! Ben yolculuğa çıkmak istiyorum. Bana ne emir buyurursunuz, (orucu tutayım mı, tutmayayım mı?)" (Resûl-i Ekrembuyurdu ki: "Dilersen orucunu tut, dilersen orucunu aç!"

1761. Bize Halid b. Mahled haber verip (dedi ki), bize Malik, ez-Zühri'den, (O) Ubeydullah b. Abdillah b. Utbe'den, (O da) İbn Abbas'tan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), fetih yılı (H. 8. yıl) yola çıkmış ve (yolculuğu esnasında) el-Kedid'e varıncaya kadar (Ramazan) orucunu tutmuş, insanlar da oruçlarını tutmuşlardı. Sonra orucunu açmış, bunun üzerine insanlar da oruçlarını açmışlardı. Böylece onlar, Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) fiillerinden en yeni olanı alıp uygularlardı.

1762. Bize Haşim İbnu'l-Kasım ve Ebu'l-Velid haber verip (dediler ki), bize Şu'be, Muhammed b. Abdirrahman el-Ensari'den rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Ben Muhammed b. Amr ibni'l-Hasan'ı, Cabir b. Abdillah'tan (naklen) rivâyet ederken işittim ki; O anlatmış ki, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (bir defasında) bir yolculukta imiş. Derken bir kalabalık görmüş. (Orada), üzerine gölgelik yapılan bir adam varmış. "Ne bu?" buyurmuş. "Bu, (fenalık geçiren) bir oruçlu!" demişler. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber şöyle buyurmuş: "Yolculukta oruç tutmak, (yapılması kesinlikle istenilen) hayırlı işlerden değildir!"

1763. Bize Osman b. Muhammed haber verip (dedi ki), bize Yunus, ez-Zühri’den, (O) Safvan b. Abdillah'tan, (O) Ümmü'd-Derdadan, (O da) Ka'b b. Asım el-Eşari'den (naklen) rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "-Yolculukta oruç tutmak, (yapılması kesinlikle istenilen) hayırlı işlerden değildir!"

1764. Bize Muhammed b. Ahmed rivâyet edip (dedi ki), bize Süfyan rivâyet edip (dedi ki), bize ez-Zühri, Safvan b. Abdillah b. Safvan'dan, (O) Ümmü'd-Derda'dan, (O) Ka'b b. Asım el-Eş’ari'den, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle buyurdu: "Yolculukta oruç tutmak, (yapılması kesinlikle istenilen) hayırlı işlerden değildir!"

١٥- باب الصَّوْمِ فِى السَّفَرِ

١٧٦٠ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ عَنْ سُفْيَانَ عَنْ هِشَامِ بْنِ عُرْوَةَ عَنْ عُرْوَةَ عَنْ عَائِشَةَ : أَنَّ حَمْزَةَ بْنَ عَمْرٍو الأَسْلَمِىَّ سَأَلَ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَقَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّى أُرِيدُ السَّفَرَ فَمَا تَأْمُرُنِى؟ قَالَ :( إِنْ شِئْتَ فَصُمْ ، وَإِنْ شِئْتَ فَأَفْطِرْ ).

١٧٦١ - أَخْبَرَنَا خَالِدُ بْنُ مَخْلَدٍ حَدَّثَنَا مَالِكٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُتْبَةَ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ : خَرَجَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- عَامَ الْفَتْحِ فَصَامَ وَصَامَ النَّاسُ حَتَّى بَلَغَ الْكَدِيدَ ، ثُمَّ أَفْطَرَ وَأَفْطَرَ النَّاسُ. فَكَانُوا يَأْخُذُونَ بِالأَحْدَثِ فَالأَحْدَثِ مِنْ فِعْلِ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم-.

١٧٦٢ - أَخْبَرَنَا هَاشِمُ بْنُ الْقَاسِمِ وَأَبُو الْوَلِيدِ قَالاَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ الأَنْصَارِىِّ قَالَ سَمِعْتُ مُحَمَّدَ بْنَ عَمْرِو بْنِ الْحَسَنِ يُحَدِّثُ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ أَنَّهُ ذَكَرَ : أَنَّ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- كَانَ فِى سَفَرٍ فَرَأَى زِحَاماً وَرَجُلٌ قَدْ ظُلِّلَ عَلَيْهِ فَقَالَ :( مَا هَذَا؟ ). قَالُوا : هَذَا صَائِمٌ. فَقَالَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( لَيْسَ مِنَ الْبِرِّ الصَّوْمُ فِى السَّفَرِ ).

١٧٦٣ - حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ عُمَرَ أَخْبَرَنَا يُونُسُ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ صَفْوَانَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ أُمِّ الدَّرْدَاءِ عَنْ كَعْبِ بْنِ عَاصِمٍ الأَشْعَرِىِّ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( لَيْسَ مِنَ الْبِرِّ الصِّيَامُ فِى السَّفَرِ ).

١٧٦٤ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ أَحْمَدَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ حَدَّثَنَا الزُّهْرِىُّ عَنْ صَفْوَانَ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ صَفْوَانَ عَنْ أُمِّ الدَّرْدَاءِ عَنْ كَعْبِ بْنِ عَاصِمٍ الأَشْعَرِىِّ عَنِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( لَيْسَ مِنَ الْبِرِّ الصِّيَامُ فِى السَّفَرِ ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 14. Bâb—Oruçta "Visal" Yasağı

1756. Bize Halid b. Mahled haber verip (dedi ki), bize Malik, Ebu'z-Zinâd'dan, (O) el-A'rac'dan, (O da) Ebu Hüreyre'den (naklen), O'nun şöyle dediğini rivâyet etti: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), iki defa; "Visalden (yani arada iftar etmeyip iki günün orucunu birleştirmek suretiyle peşpeşe oruç tutmaktan) sakının!" buyurmuştu da (Ashab); "ama sen visal yapıyorsun" demişlerdi. Bunun üzerine O şöyle buyurmuştu: "Şüphe yok ki, ben sizin gibi değilim. Muhakkak ki ben gecemi, Rabb'im beni yedirip içirerek geçiririm!"

1757. Bize Saîd İbnu'r-Rebi' rivâyet edip (dedi ki), bize Şu'be, Katâde'den, (O da) Enes'ten (naklen), O'nun şöyle dediğini rivâyet etti: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)"Visal yapmayınız, (yani arada iftar etmeyip iki günün orucunu birleştirmek suretiyle peşpeşe oruç tutmayınız!)" buyurmuştu da; "şüphesiz sen bunu yapıyorsun" denilmişti. Bunun üzerine O; "Şüphe yok ki, ben sizin gibi değilim. Muhakkak ki ben yedirilir, içirilirim!" buyurmuştu.

1758. Bize Abdullah b. Salih rivâyet edip (dedi ki), bize el-Leys rivâyet edip (dedi ki), bana Yezid b. Abdillah, Abdullah b. Habbâb'dan, (O da) Ebu Saîd el-Hudri'den (naklen) rivâyet etti ki, O, Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyururken işitmiş: "Visal yapmayınız. Hanginiz visal yapmak isterse, seher (vaktine) kadar visal yapsın!" (Ashab); "muhakkak ki sen visal yapıyorsun, ya Resûlüllah" demişler. (O zaman Hazret-i Peygamber) şöyle buyurmuş: "Gerçekten ben, beni yediren bir yediricim, beni içiren (bir içiricim) olduğu bir halde gecelerim!"

1759. Bize Abdullah b. Salih rivâyet edip (dedi ki), bana el-Leys rivâyet edip (dedi ki), bana Ukayl, İbn Şihâb'dan rivâyet etti (ki, O şöyle demiş:) Bana Ebu Seleme b. Abdirrahman haber verdi ki, Ebu Hüreyre şöyle demiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) visalden menetmişti de, bazı müslümanlar; "ama sen visal yapıyorsun" demişlerdi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)"Şüphesiz ben sizin gibi değilim. Muhakkak ki ben, Rabb'im beni yedirip içirdiği bir halde gecelerim!" buyurmuştu. Ama onlar visal yapmaktan vazgeçmeye (yine razı olmayınca, (Hazret-i Peygamber) onlara (ibret) olsun diye bir gün visal yapmış, sonra (tekrar) bir gün visal yapmış, sonra da onlar (Şevval yani bayram) hilâlini görmüşlerdi. O zaman (Hazret-i Peygamber, visalden) vazgeçmeye razı olmadıklarından dolayı onları azarlarcasına; "Eğer (hilâlin görülmesi) gecikseydi, size (ibret olsun diye visali) daha fazla yapacaktım!" buyurmuştu.

١٤- باب النَّهْىِ عَنِ الْوِصَالِ فِى الصَّوْمِ

١٧٥٦ - أَخْبَرَنَا خَالِدُ بْنُ مَخْلَدٍ حَدَّثَنَا مَالِكٌ عَنْ أَبِى الزِّنَادِ عَنِ الأَعْرَجِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( إِيَّاكُمْ وَالْوِصَالَ ). مَرَّتَيْنِ قَالُوا : فَإِنَّكَ تُوَاصِلُ. قَالَ :( إِنِّى لَسْتُ مِثْلَكُمْ ، إِنِّى أَبِيتُ يُطْعِمُنِى رَبِّى وَيَسْقِينِى ).

١٧٥٧ - أَخْبَرَنَا سَعِيدُ بْنُ الرَّبِيعِ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( لاَ تُوَاصِلُوا ). قِيلَ : إِنَّكَ تَفْعَلُ ذَلِكَ؟ قَالَ :( إِنِّى لَسْتُ كَأَحَدِكُمْ ، إِنِّى أُطْعَمُ وَأُسْقَى ).

١٧٥٨ - حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ صَالِحٍ قَالَ حَدَّثَنِى اللَّيْثُ قَالَ حَدَّثَنِى يَزِيدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ خَبَّابٍ عَنْ أَبِى سَعِيدٍ الْخُدْرِىِّ أَنَّهُ سَمِعَ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَقُولُ :( لاَ تُوَاصِلُوا فَأَيُّكُمْ يُرِيدُ أَنْ يُوَاصِلَ فَلْيُوَاصِلْ إِلَى السَّحَرِ ). قَالُوا : إِنَّكَ تُوَاصِلُ يَا رَسُولَ اللَّهِ. قَالَ :( إِنِّى أَبِيتُ لِى مُطْعِمٌ يُطْعِمُنِى وَيَسْقِينِى ).

١٧٥٩ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ صَالِحٍ قَالَ حَدَّثَنِى اللَّيْثُ قَالَ حَدَّثَنِى عُقَيْلٌ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ قَالَ أَخْبَرَنِى أَبُو سَلَمَةَ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ أَنَّ أَبَا هُرَيْرَةَ قَالَ : نَهَى رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- عَنِ الْوِصَالِ ، فَقَالَ لَهُ رَجَلٌ مِنَ الْمُسْلِمِينَ : فَإِنَّكَ تُوَاصِلُ. قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( إِنِّى لَسْتُ مِثْلَكُمْ ، إِنِّى أَبِيتُ يُطْعِمُنِى رَبِّى وَيَسْقِينِى ). فَلَمَّا أَبَوْا أَنْ يَنْتَهُوا عَنِ الْوِصَالِ وَاصَلَ بِهِمْ يَوْماً ثُمَّ يَوْماً ، ثُمَّ رَأَوُا الْهِلاَلَ فَقَالَ :( لَوْ تَأَخَّرَ لَزِدْتُكُمْ ). كَالْمُنَكِّلِ لَهُمْ حِينَ أَبَوْا أَنْ يَنْتَهُوا.


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget