Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 30. Bâb—Nafile Olarak Oruçlu Sabahlayan, Sonra Orucunu Açan Kimse Hakkında

1789. Bize Ebu'n-Nu'man haber verip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme, Simâk b. Harb'dan, (O) Ümmü Hâni'nin kızının oğlu veya Ümmü Hâni'nin oğlunun oğlu Harun'dan, (O da) Ümmü Hâni'den (naklen) rivâyet etti ki, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), (birgün) kendisi oruçlu iken yanına girmişti. Derken (içinde içilecek birşey bulunan) bir kap getirilmiş, O da içmiş, sonra (kabı) kendisine vermiş, kendisi de içmişti. (O zaman Ümmü Hâni' orucunu bozduğunu, ne yapması gerektiğini sormuş), Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de şöyle buyurmuştu: "Şayet (bozduğun bu oruç) Ramazan (orucunun) kazası idiyse (yerine) bir gün oruç tut. Nafile idiyse, onu istersen kaza et, istersen kaza etme."

1790. Bize Osman b. Muhammed rivâyet edip (dedi ki), bize Cerir, Yezid b. Ebi Ziyâd'dan, (O) Abdullah ibnu'l-Haris'ten, (O da) Ümmü Hâni’den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Mekke'nin fethedildiği gün(ler)de (birgün) Hazret-i Fâtıma gelip Resûlüllah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) soluna, Ümmü Hâni' ise sağına oturmuştu. (Ümmü Hâni', sözüne devamla) dedi ki, derken hizmetçi kadın, içinde bir içecek bulunan bir kap getirip O'na vermiş, O da ondan içmiş, sonra onu Ümmü Hâni'ye vermiş, O da ondan içmiş, ardından şöyle demişti: "Ya Resûlüllah, gerçekten ben orucumu bozdum. Ben oruçlu idim!" Bunun üzerine (Hazret-i Peygamber) O'na; "Birşey mi kaza ediyordun?" diye sormuş, O; "hayır!" demiş, (Hazret-i Peygamber de); "O halde, nafile idiyse, (orucunu bozman) sana zarar vermez!" buyurmuştu.

Ebu Muhammed (ed-Dârimî) dedi ki: "Ben bu (Hadisin zahirinin delâlet ettiği) görüşü kabulleniyorum."

٣٠- باب فِيمَنْ يُصْبِحُ صَائِماً تَطَوُّعاً ثُمَّ يُفْطِرُ

١٧٨٩ - أَخْبَرَنَا أَبُو النُّعْمَانِ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ عَنْ سِمَاكِ بْنِ حَرْبٍ عَنْ هَارُونَ ابْنِ بِنْتِ أُمِّ هَانِئٍ أَوِ ابْنِ ابْنِ أُمِّ هَانِئٍ عَنْ أُمِّ هَانِئٍ : أَنَّ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- دَخَلَ عَلَيْهَا وَهِىَ صَائِمَةٌ فَأُتِىَ بِإِنَاءٍ فَشَرِبَ ثُمَّ نَاوَلَهَا فَشَرِبَتْ ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( إِنْ كَانَ قَضَاءَ رَمَضَانَ فَصُومِى يَوْماً آخَرَ ، وَإِنْ كَانَ تَطَوُّعاً فَإِنْ شِئْتِ فَاقْضِيهِ ، وَإِنْ شِئْتِ فَلاَ تَقْضِيهِ ).

١٧٩٠ - أَخْبَرَنَا عُثْمَانُ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا جَرِيرٌ عَنْ يَزِيدَ بْنِ أَبِى زِيَادٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْحَارِثِ عَنْ أُمِّ هَانِئٍ قَالَتْ : لَمَّا كَانَ يَوْمُ فَتْحِ مَكَّةَ جَاءَتْ فَاطِمَةُ فَجَلَسَتْ عَنْ يَسَارِ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- وَأُمُّ هَانِئٍ عَنْ يَمِينِهِ - قَالَتْ - فَجَاءَتِ الْوَلِيدَةُ بِإِنَاءٍ فِيهِ شَرَابٌ فَنَاوَلَتْهُ فَشَرِبَ مِنْهُ ، ثُمَّ نَاوَلَهُ أُمَّ هَانِئٍ فَشَرِبَتْ مِنْهُ ثُمَّ قَالَتْ : يَا رَسُولَ اللَّهِ لَقَدْ أَفْطَرْتُ وَكُنْتُ صَائِمَةً. فَقَالَ لَهَا :( أَكُنْتِ تَقْضِينَ شَيْئاً؟ ). قَالَتْ : لاَ. قَالَ :( فَلاَ يَضُرُّكِ إِنْ كَانَ تَطَوُّعاً ). قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ : أَقُولُ بِهِ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 29. Bâb—Yüce Allah'ın; 'O Halde Sizden Kim Bu Ayda Hazır Bulunursa, Onda Oruç Tutsun' Ayetinin Açıklaması Hakkında

1788. Bize Abdullah b. Salih haber verip (dedi ki), bana Bekr -ki O İbn Mudar'dır-, Amr ibnu'l-Haris'ten, (O) Seleme İbnu'l-Ekva'nın azadlısı Yezidden, (O da) Seleme'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Şu ayet, yani "O (orucu tutmaya) gücü yeten (ama onu tutmayanlar) üzerine, bir yoksul doyumu fidye gerekir" ayeti nazil olduğunda, oruç tutmayıp fidye vermek isteyen kimseler (böyle) yaparlardı. Nihayet, o (ayetten) sonraki ayet nazil oldu da onun hükmünü yürürlükten kaldırdı, (onu neshetti).

٢٩- باب فِى تَفْسِيرِ قَوْلِهِ تَعَالَى { فَمَنْ شَهِدَ مِنْكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُ }

١٧٨٨ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ صَالِحٍ قَالَ حَدَّثَنِى بَكْرٌ هُوَ ابْنُ مُضَرَ عَنْ بُكَيْرٍ هُوَ ابْنُ الأَشَجِّ عَنْ عَمْرِو بْنِ الْحَارِثِ عَنْ يَزِيدَ مَوْلَى سَلَمَةَ عَنْ سَلَمَةَ بْنِ الأَكْوَعِ أَنَّهُ قَالَ : لَمَّا نَزَلَتْ هَذِهِ الآيَةُ { وَعَلَى الَّذِينَ يُطِيقُونَهُ فِدْيَةٌ طَعَامُ مِسْكِينٍ } قَالَ : كَانَ مَنْ أَرَادَ أَنْ يُفْطِرَ وَيَفْتَدِىَ فَعَلَ حَتَّى نَزَلَتِ الآيَةُ الَّتِى بَعْدَهَا فَنَسَخَتْهَا.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 28. Bâb—Oruçlunun Sürme Çekmesi

1787. Bize Ebu Nuaym haber verip (dedi ki), bize Abdurrahman ibnu'n-Nu'man Ebu'n-Numan el-Ensari rivâyet edip (dedi ki), bana babam, dedemden (naklen) rivâyet etti ki, dedem, Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) getirilmiş, O da başını okşamış ve şöyle buyurmuş: "Gündüz oruçlu iken gözüne sürme çekme. Gece ise, ismidle gözüne sürme çek. Çünkü o, görmeyi aydınlatır, kılları bitirip büyütür!" Ebu Muhammed (ed-Dârimî) dedi ki: "(Oruçlunun) sürme çekmesinde bir mahzur görmüyorum."

٢٨- باب الْكُحْلِ لِلصَّائِمِ

١٧٨٧ - أَخْبَرَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ النُّعْمَانِ أَبُو النُّعْمَانِ الأَنْصَارِىُّ قَالَ حَدَّثَنِى أَبِى عَنْ جَدِّى وَكَانَ جَدِّى قَدْ أُتِىَ بِهِ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَمَسَحَ عَلَى رَأْسِهِ وَقَالَ :( لاَ تَكْتَحِلْ بِالنَّهَارِ وَأَنْتَ صَائِمٌ ، اكْتَحِلْ لَيْلاً بِالإِثْمِدِ فَإِنَّهُ يَجْلُو الْبَصَرَ وَيُنْبِتُ الشَّعَرَ ). قَالَ أَبُو مُحَمَّدٍ : لاَ أَرَى بِالْكُحْلِ بَأْساً.


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget