Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 73. Bab—Kadın Ziyaret (Tavafından) Sonra Hayız Olabilir?

1969. Bize Ya'lâ haber verip (dedi ki), bize el-A'meş, İbrahim'den, (O) El-Esved'den, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: (Hac esnasında) Safiyye hayız olmuştu. Sonra nefr-i (sani, yani bayramın 4. günü) gelip (de hâlâ temizlenemeyince), kendilerine ait bir dil ile; "Hay boğazına acı saplanasıca! Hay kökü kesilesice!" diyerek (hayıflandı). Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)"Sen bayramın birinci günü (ziyaret) tavafı yapmamış miydin?" buyurdu. O; "Evet, (yapmıştık)" dedi. (Hazret-i Peygamber de); "Öyleyse (bineğine) bin!" buyurdu.

1970. Bize Sehl b. Hammâd, Şu'be'den, (O) el-Hakem'den, (O) İbrahim'den, (O) el-Esved'den, (O da) Hazret-i Âişe'den (naklen) onun, (yani bir önceki Hadisin) benzerini rivâyet etti.

٧٣- باب الْمَرْأَةِ تَحِيضُ بَعْدَ الزِّيَارَةِ

١٩٦٩ - أَخْبَرَنَا يَعْلَى حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنِ الأَسْوَدِ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ : حَاضَتْ صَفِيَّةُ فَلَمَّا كَانَتْ لَيْلَةُ النَّفْرِ قَالَتْ : أَىْ حَلْقَى أَىْ عَقْرَى بِلُغَةٍ لَهُمْ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( أَلَسْتِ قَدْ طُفْتِ يَوْمَ النَّحْرِ؟ ). قَالَتْ : بَلَى. قَالَ :( فَارْكَبِى ).

١٩٧٠ - أَخْبَرَنَا سَهْلُ بْنُ حَمَّادٍ عَنْ شُعْبَةَ عَنِ الْحَكَمِ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنِ الأَسْوَدِ عَنْ عَائِشَةَ بِنَحْوِهِ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 72. Bâb—Kurban Bayramının Birinci Günündeki Hutbe Hakkında

1968. Bize Ebu Hatim Eşhel b. Hatim haber verip (dedi ki), bize İbn Avn, Muhammed'den, (O) Abdurrahman b. Ebi Bekre'den, (O da) babasından (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: O gün (yani kurban bayramının birinci günü) olduğunda Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), erkek deve mi, dişi deve mi olduğunu bilemediğim bir devenin üzerine oturdu. Bir insan da (devenin) hıtâmını=yularını -veya O, "zimâmını=yularını" demişti-, tutmuştu. Derken (Hazret-i Peygamber); "(Bu gün), hangi gün?" buyurdu. (Ebu Bekre) dedi ki, "o zaman biz, O'nun, bu (güne) isminden başka bir isim vereceğini zannettiğimiz için sustuk." Bunun üzerine; "(Bu gün) yevm-i nahr, (yani kurban bayramının birinci günü) değil mi?" buyurdu. Biz; "evet" dedik. Sonra; "Bu (ay), hangi aydır?" buyurdu. (Ebu Bekre) dedi ki; "biz (yine) O'nun, bu (aya) isminden başka bir isim vereceğini zannetiğimizden sustuk." O da; "(Bu ay) Zilhicce değil mi?" buyurdu. Biz; "evet" dedik. (Hazret-i Peygamber, sonra); "Bu (şehir), hangi şehirdir?" buyurdu. (Ebu Bekre) dedi ki; "biz (yine) O'nun, bu (şehre) isminden başka bir isim vereceğini zannederek sustuk." O da; "(Bu şehir), Belde-i (Tayyibe-i Mekke) değil mi?" buyurdu. Biz; "evet" dedik. (Hazret-i Peygamber de) sözüne şöyle devam etti: "İşte, muhakkak ki aranızda kanlarınız, mallarınız ve ırzlarınız; bu ayınızda, bu şehrinizde, bu gününüze hürmet edildiği gibi hürmete lâyıktırlar, (haramdırlar). Dikkat edin! Burada hazır bulunan, (duyduklarını, gördüklerini) hazır bulunmayana ulaştırsın! Çünkü burada kazır bulunan kimse, belki, (duyduklarını, gördüklerini) kendisinden daha anlayışlı, daha iyi koruyucu olan kimseye ulaştırır!"

٧٢- باب فِى الْخُطْبَةِ يَوْمَ النَّحْرِ

١٩٦٨ - أَخْبَرَنَا أَبُو حَاتِمٍ : أَشْهَلُ بْنُ حَاتِمٍ حَدَّثَنَا ابْنُ عَوْنٍ عَنْ مُحَمَّدٍ عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ بْنِ أَبِى بَكْرَةَ عَنْ أَبِيهِ قَالَ : لَمَّا كَانَ ذَلِكَ الْيَوْمُ قَعَدَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- عَلَى بَعِيرٍ لاَ أَدْرِى جَمَلٌ أَوْ نَاقَةٌ قَالَ : وَأَخَذَ إِنْسَانٌ بِخِطَامِهِ أَوْ قَالَ بِزِمَامِهِ فَقَالَ :( أَىُّ يَوْمٍ هَذَا؟ ). قَالَ : فَسَكَتْنَا حَتَّى ظَنَنَّا أَنَّهُ سَيُسَمِّيهِ سِوَى اسْمِهِ ، فَقَالَ :( أَلَيْسَ يَوْمَ النَّحْرِ؟ ). قُلْنَا : بَلَى. قَالَ :( فَأَىُّ شَهْرٍ هَذَا؟ ). قَالَ : فَسَكَتْنَا حَتَّى ظَنَنَّا أَنَّهُ سَيُسَمِّيهِ سِوَى اسْمِهِ ، فَقَالَ :( أَلَيْسَ ذُو الْحِجَّةِ؟ ). قُلْنَا : بَلَى قَالَ :( فَأَىُّ بَلَدٍ هَذَا؟ ). قَالَ : فَسَكَتْنَا حَتَّى ظَنَنَّا أَنَّهُ سَيُسَمِّيهِ سِوَى اسْمِهِ فَقَالَ :( أَلَيْسَ الْبَلْدَةَ؟ ). قُلْنَا : بَلَى. قَالَ :( فَإِنَّ دِمَاءَكُمْ وَأَمْوَالَكُمْ وَأَعْرَاضَكُمْ بَيْنَكُمْ حَرَامٌ كَحُرْمَةِ يَوْمِكُمْ هَذَا فِى شَهْرِكُمْ هَذَا فِى بَلَدِكُمْ هَذَا ، أَلاَ لِيُبَلِّغِ الشَّاهِدُ الْغَائِبَ ، فَإِنَّ الشَّاهِدَ عَسَى أَنْ يُبَلِّغَ مَنْ هُوَ أَوْعَى مِنْهُ ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 71. Bâb—(Hac) Mevsiminin Hutbesi Hakkında

1967. Bize İshak b. İbrahim haber verip dedi ki, bana Ebu Kurre -ki O, Mûsa b. Tarık'tır-, benim kıraatim yoluyla İbn Cüreyc'den haber vermiş ki, O şöyle demiş: Bana Abdullah b. Osman b. Huseyn, Ebu'z-Zübeyr'den, (O da) Cabir b. Abdillah'tan (naklen) rivâyet etti ki, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), el-Cirâne Umresi'nden döndüğünde Ebu Bekr'i Hac (Emiri olarak) göndermiş, biz de O'nunla beraber gelmiştik. Nihayet el-Arc denilen yere geldiğimizde (bizi) sabah namazına çağırmıştı. Sonra, (namaza başlama) tekbiri almaya yöneldiği zaman, arkasında bir deve böğürtüsü işitmiş, bunun üzerine tekbir almayı bırakıp şöyle demişti: "Bu, Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) devesinin, yani el-Ced'a'nın böğürtüsü! Muhakkak ki Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) hac yapma hakkındaki kanaati değişti. Belki (gelen) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'dir de, biz O'nunla namaz kılarız." Bir de ne görelim, (devenin) üzerinde Ali var.

O zaman Ebu Bekr;"(Hac) emiri misin, yoksa elçi misin?" diye sormuş, O da şu cevabı vermişti: "Hayır. (Ben), Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem), haccın durak yerlerinde insanlara okumak üzere Berâe (Tevbe) Sûresinin başından 30 küsur ayetle gönderdiği bir elçiyim!" Derken Mekke'ye gelmiştik. Sonra Terviye (gününden) bir önceki gün olunca Ebu Bekr kalkıp halka bir konuşma yapmış ve onlara hac ibadetlerinden bahsetmişti. O, (konuşmasını) bitirince Ali kalkmış ve halka, Berâe (Sûresinin baş tarafından 30 küsur ayeti) bitirinceye kadar okumuştu. Sonra kurban bayramının birinci günü gelmiş, biz de akın akın (Mekke'ye) dönmüştük. Ebu Bekr (Mekke'ye) döndüğünde (yine) halka bir konuşma yapmış ve onlara "ifâda" (ziyaret tavaflarından), kurban kesmelerinden ve (diğer) hac ibadetlerinden bahsetmişti. O, (konuşmasını) bitirince Ali (yine) kalkmış ve halka, Berâe'nin (sözkonusu ayetlerini) sonuna kadar okumuştu. Daha sonra "Nefr-i Evvel: Birinci Ayrılma" (yani bayramın üçüncü) günü olduğunda Ebu Bekr (yine) kalkıp halka bir konuşma yapmış ve onlara, nasıl ayrılacaklarını, (cemreleri) nasıl atacaklarını anlatmış, böylece onlara hac ibadetlerini öğretmişti. O, (konuşmasını) bitirince Ali (yine) kalkmış ve halka, Berâe'nin (sözkonusu ayetlerini) bitirinceye kadar okumuştu.

٧١- باب فِى خُطْبَةِ الْمَوْسِمِ

١٩٦٧ - أَخْبَرَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ قَالَ قَرَأْتُ عَلَى أَبِى قُرَّةَ : مُوسَى بْنِ طَارِقٍ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ قَالَ حَدَّثَنِى عَبْدُ اللَّهِ بْنُ عُثْمَانَ بْنِ خُثَيْمٍ عَنْ أَبِى الزُّبَيْرِ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ : أَنَّ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- حِينَ رَجَعَ مِنْ عُمْرَةِ الْجِعْرَانَةِ بَعَثَ أَبَا بَكْرٍ عَلَى الْحَجِّ فَأَقْبَلْنَا مَعَهُ حَتَّى إِذَا كُنَّا بِالْعَرْجِ ثُوِّبَ بِالصُّبْحِ ، فَلَمَّا اسْتَوَى لِيُكَبِّرَ سَمِعَ الرَّغْوَةَ خَلْفَ ظَهْرِهِ فَوَقَفَ عَنِ التِّكْبِيرِ فَقَالَ : هَذِهِ رَغْوَةُ نَاقَةِ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- الْجَدْعَاءِ ، لَقَدْ بَدَا لِرَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فِى الْحَجِّ فَلَعَلَّهُ أَنْ يَكُونَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَنُصَلِّىَ مَعَهُ ، فَإِذَا عَلِىٌّ عَلَيْهَا ، فَقَالَ أَبُو بَكْرٍ أَمِيرٌ أَمْ رَسُولٌ؟ فَقَالَ : لاَ بَلْ رَسُولٌ ، أَرْسَلَنِى رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- بِ { بَرَاءَةٌ } أَقْرَؤُهَا عَلَى النَّاسِ فِى مَوَاقِفِ الْحَجِّ. فَقَدِمْنَا مَكَّةَ فَلَمَّا كَانَ قَبْلَ التَّرْوِيَةِ بِيَوْمٍ قَامَ أَبُو بَكْرٍ فَخَطَبَ النَّاسَ فَحَدَّثَهُمْ عَنْ مَنَاسِكِهِمْ حَتَّى إِذَا فَرَغَ قَامَ عَلِىٌّ فَقَرَأَ عَلَى النَّاسِ { بَرَاءَةٌ } حَتَّى خَتَمَهَا ، ثُمَّ خَرَجْنَا مَعَهُ حَتَّى إِذَا كَانَ يَوْمُ عَرَفَةَ قَامَ أَبُو بَكْرٍ فَخَطَبَ النَّاسَ فَحَدَّثَهُمْ عَنْ مَنَاسِكِهِمْ حَتَّى إِذَا فَرَغَ قَامَ عَلِىٌّ فَقَرَأَ عَلَى النَّاسِ { بَرَاءَةٌ } حَتَّى خَتَمَهَا ، ثُمَّ كَانَ يَوْمُ النَّحْرِ فَأَفَضْنَا ، فَلَمَّا رَجَعَ أَبُو بَكْرٍ خَطَبَ النَّاسَ فَحَدَّثَهُمْ عَنْ إِفَاضَتِهِمْ وَعَنْ نَحْرِهِمْ وَعَنْ مَنَاسِكِهِمْ ، فَلَمَّا فَرَغَ قَامَ عَلِىٌّ فَقَرَأَ عَلَى النَّاسِ { بَرَاءَةٌ } حَتَّى خَتَمَهَا ، فَلَمَّا كَانَ يَوْمُ النَّفْرِ الأَوَّلِ قَامَ أَبُو بَكْرٍ فَخَطَبَ النَّاسَ فَحَدَّثَهُمْ كَيْفَ يَنْفِرُونَ وَكَيْفَ يَرْمُونَ ، فَعَلَّمَهُمْ مَنَاسِكَهُمْ فَلَمَّا فَرَغَ قَامَ عَلِىٌّ فَقَرَأَ { بَرَاءَةٌ } عَلَى النَّاسِ حَتَّى خَتَمَهَا.


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget