Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 9. Bâb—Kendisinden Bir Uzuv Ayrılan Av Hakkında

2070. Bize Ubeydullah b. Abdilmecid haber verip (dedi ki), bize Abdurrahman b. Abdillah b. Dinar rivâyet edip (dedi ki), bize Zeyd b. Eşlem -Abdurrahman demiştir ki, zannediyorum-, Atâ' b. Yesâr'dan, (O da) Ebu Vâkıd el-Leysi'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Medine'ye, halkın, develerin hörgüçlerini, butlarını kesip (yedikleri) bir durumda gelmişti. O zaman Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)"Bir hayvandan canlı iken kesilen şeyler, "meyte" (hükmündedir, murdardır)" buyurmuştu.

٩- باب فِى الصَّيْدِ يَبِينُ مِنْهُ الْعُضْوُ

٢٠٧٠ - أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عَبْدِ الْمَجِيدِ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ حَدَّثَنَا زَيْدُ بْنُ أَسْلَمَ قَالَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ أَحْسَبُهُ عَنْ عَطَاءِ بْنِ يَسَارٍ عَنْ أَبِى وَاقِدٍ اللَّيْثِىِّ قَالَ : قَدِمَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- الْمَدِينَةَ وَالنَّاسُ يَجُبُّونَ أَسْنِمَةَ الإِبِلِ وَأَلْيَاتِ الْغَنَمِ ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( مَا قُطِعَ مِنْ بَهِيمَةٍ وَهِىَ حَيَّةٌ فَهُوَ مَيْتَةٌ ).


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 8. Bab—Kelerin Yenilmesi Hakkında

2067. Bize Muhammed b. Yusuf, Süfyan'dan, (O) Abdullah b. Dinar'dan, (O da) ibn Ömer'den (naklen) haber verdi ki. O şöyle dedi: Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) kelerin (hükmü) soruldu da O; "Ben onu ne yerim, ne de haram kılarım!" buyurdu

2068. Bize Sehl b. Hammad haber verip (dedi ki), bize Şu'be rivâyet edip (dedi ki), bize el-Hakem rivâyet edip dedi ki, Zeyd b. Vehb'i, el-Bera b. Azib'den, (O da) Sabit b. Vedia'dan (naklen) rivâyet ederken işittim ki, (Sabit) şöyle demiş: Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) bir keler getirilmişti de O; "Allah daha iyi bilir ya, (bu), şekli değiştirilmiş bir türdür, (veya, şekli hayvan şekline çevrilmiş bir ümmettir!)" buyurmuştu.

2069. Bize Abdullah b. Salih haber verip (dedi ki), bana el-Leys rivâyet edip (dedi ki), bana Yunus, İbn Şihâb'dan rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Bana Ebu Umame b. Sehl b. Huneyf el-Ensari haber verdi ki, Abdullah b. Abbas O'na haber vermiş ki, kendisine "Allah'ın Kılıcı" denilen Halid ibnu'l-Velid O'na haber vermiş ki, O (yani Halid), Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte, Hazret-i Peygamber'in (sallallahü aleyhi ve sellem) hanımı Hazret-i Meymûne'nin -ki O, (Halid'in) de teyzesidir, İbn Abbas'ın da teyzesidir- yanına girmişler ve yanında, kızkardeşi Hafida bintu'l-Haris'in Necd'den getirmiş olduğu kızartılmış bir keler bulmuşlar. (Hazret-i Meymûne) de hemen bu keleri Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) sunmuş. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) elini bir yemeğe, (durumu) kendisine anlatılıp ismi söylenmedikçe nadiren yaklaştırırmış. Neyse Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) elini bu kelere uzatmış. Bunun üzerine orada bulunan kadınlardan biri; "Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem), kendisine ne sunduğunuzu bildirin!" demiş. Onlar da; "bu, kelerden başka birşey değildir!" demişler. O zaman Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) elini (yemekten) çekmiş. Bu sefer Halid ibnu'l-Velid; "keleri haram mı kılıyorsun, ya Resûlüllah?" demiş. Hazret-i Peygamber de); "Hayır! Fakat o, kavmimin yurdunda olmaz. Bu sebeple ondan tiksiniyorum!" buyurmuş. Halid, sözüne devamla şöyle demiş: Bunun üzerine ben onu (önüme) çekmiş ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bakıyorken yemiştim de, O beni (bundan) menetmemişti.

٨- باب فِى أَكْلِ الضَّبِّ

٢٠٦٧ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ عَنْ سُفْيَانَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ دِينَارٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ قَالَ : سُئِلَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- عَنِ الضَّبِّ فَقَالَ :( لَسْتُ بِآكِلِهِ وَلاَ مُحَرِّمِهِ ).

٢٠٦٨ - أَخْبَرَنَا سَهْلُ بْنُ حَمَّادٍ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ حَدَّثَنَا الْحَكَمُ قَالَ سَمِعْتُ زَيْدَ بْنَ وَهْبٍ يُحَدِّثُ عَنِ الْبَرَاءِ بْنِ عَازِبٍ عَنْ ثَابِتِ بْنِ وَدِيعَةَ قَالَ : أُتِىَ النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- بِضَبٍّ فَقَالَ :( أُمَّةٌ مُسِخَتْ وَاللَّهُ أَعْلَمُ ).

٢٠٦٩ - أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ صَالِحٍ حَدَّثَنِى اللَّيْثُ حَدَّثَنِى يُونُسُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ أَنَّهُ قَالَ أَخْبَرَنِى أَبُو أُمَامَةَ بْنُ سَهْلِ بْنِ حُنَيْفٍ الأَنْصَارِىُّ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عَبَّاسٍ أَخْبَرَهُ أَنَّ خَالِدَ بْنَ الْوَلِيدِ الَّذِى يُقَالُ لَهُ سَيْفُ اللَّهِ أَخْبَرَهُ : أَنَّهُ دَخَلَ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- عَلَى مَيْمُونَةَ زَوْجِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- وَهِىَ خَالَتُهُ وَخَالَةُ ابْنِ عَبَّاسٍ ، فَوَجَدَ عِنْدَهَا ضَبًّا مَحْنُوذاً قَدِمَتْ بِهِ أُخْتُهَا حُفَيْدَةُ بِنْتُ الْحَارِثِ مِنْ نَجْدٍ ، فَقَدَّمَتِ الضَّبَّ لِرَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- وَكَانَ قَلَّمَا يُقَدِّمُ يَدَهُ لِطَعَامٍ حَتَّى يُحَدَّثَ بِهِ وَيُسَمَّى لَهُ ، فَأَهْوَى رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَدَهُ إِلَى الضَّبِّ ، فَقَالَتِ امْرَأَةٌ مِنْ نِسْوَةِ الْحُضُورِ : أَخْبِرْنَ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- مَا قَدَّمْتُنَّ. قُلْنَ : هَذَا الضَّبُّ. فَرَفَعَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَدَهُ فَقَالَ خَالِدُ بْنُ الْوَلِيدِ : أَتُحَرِّمُ الضَّبَّ يَا رَسُولَ اللَّهِ؟ قَالَ - أُرَاهُ - :( لاَ وَلَكِنَّهُ لَمْ يَكُنْ بِأَرْضِ قَوْمِى فَأَجِدُنِى أَعَافُهُ ). قَالَ خَالِدٌ : فَاجْتَرَرْتُهُ فَأَكَلْتُهُ وَرَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَنْظُرُ فَلَمْ يَنْهَنِى.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 7. Bâb—Tavşanın Yenilmesi Hakkında

2065. Bize Ebu'l-Velid haber verip (dedi ki), bize Şu'be rivâyet edip dedi ki, Hişam b. Zeyd b. Enes bana haber verip dedi ki, Enes b. Malik'i şöyle derken işittim: Biz Merru'z-Zahran denilen yerde iken bir tavşan ürkütüp kaçırmıştık. Bunun üzerine topluluktakiler (yakalamak için peşinden) koşmuş, ama (yakalayamadan) yorulmuşlardı. Sonra ben onu tutmuş ve (babam) Ebu Talha'ya getirmiştim. O da onu boğazlamış ve iki uyluğunun üst taraflarını -veya "iki budunu" (Şu'be, hocasının hangisini söylediğinde şüphe etmiştir)- Resûlüllah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) göndermiş, (Resûlüllah da) onları kabul buyurmuştu.

2066. Bize Yezid b. Harun haber verip (dedi ki), bize Davud b. Ebi Hind, Amir’den, (O da) Muhammed b. Safvan'dan (naklen) haber verdi ki; O (yani Muhammed), iki tavşanı (omuzuna) asmış olduğu bir halde Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) rastlamış ve şöyle demiş: "Ya Resûlüllah! Gerçekten ben ailemin davar sürüsüne girdim ve şu iki tavşanı avladım. Sonra, kendisiyle onları boğazlayacağım keskin bir şey bulamadım ve onları çakmak taşı ile boğazladım. Şimdi (onları) yiyebilir miyim?" (Hazret-i Peygamber de) "Evet" buyurmuş.

٧- باب فِى أَكْلِ الأَرْنَبِ

٢٠٦٥ - أَخْبَرَنَا أَبُو الْوَلِيدِ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ قَالَ هِشَامُ بْنُ زَيْدِ بْنِ أَنَسٍ أَخْبَرَنِى قَالَ سَمِعْتُ أَنَسَ بْنَ مَالِكٍ يَقُولُ : أَنْفَجْنَا أَرْنَباً وَنَحْنُ بِمَرِّ الظَّهْرَانِ فَسَعَى الْقَوْمُ فَلَغِبُوا فَأَخَذْتُهَا ، وَجِئْتُ بِهَا إِلَى أَبِى طَلْحَةَ فَذَبَحَهَا وَبَعَثَ بِوَرِكَيْهَا أَوْ فَخِذَيْهَا - شَكَّ شُعْبَةُ - إِلَى رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فَقَبِلَهَا.

٢٠٦٦ - أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ أَخْبَرَنَا دَاوُدُ بْنُ أَبِى هِنْدٍ عَنْ عَامِرٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ صَفْوَانَ : أَنَّهُ مَرَّ عَلَى النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- بِأَرْنَبَيْنِ مُعَلِّقُهُمَا فَقَالَ : يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنِّى دَخَلْتُ غَنَمَ أَهْلِى فَاصْطَدْتُ هَذَيْنِ الأَرْنَبَيْنِ ، فَلَمْ أَجِدْ حَدِيدَةً أُذَكِّيهِمَا بِهَا ، فَذَكَّيْتُهُمَا بِمَرْوَةٍ أَفَآكُلُ؟ قَالَ :( نَعَمْ ).


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget