Mulâane Oğlunun Mirası Hakkında
24. Bâb—Mulâane Oğlunun Mirası Hakkında
3008. Bize Muhammed b. Uyeyne, Ali b. Mushir'den, (O) Saîd'den, (O) Ebû Ma'şer'den, (O) İbrahim'den, (O da) Abdullah'tan (naklen) haber verdi ki; O, mulâane oğlu hakkında; "onun mirası anasmındır" dedi.
3009. Bize Muâz b. Hâni' haber verip (dedi ki), bize İbrahim b. Tahmân rivâyet edip dedi ki, ben bir adamı, Atâ' b. Ebi Rebâh'a, lânetleşenlerin çocuğunun durumunu, yani mirasının kime ait olduğunu sorarken işitmiştim de, O şöyle cevap vermişti: "Anasına ve anasının yakınlarına aittir!"
3010. Bize Ebû Nuaym haber verip (dedi ki), bize Hasan, Ebû Sehl'den, (O da) eş-Şa'bi'den (naklen) rivâyet etti ki, Hazret-i Ali, geriye ana bir erkek kardeşini ve anasını bırakan mulâana oğlu hakkında şöyle dedi: "Altıda bir pay erkek kardeşinin, üçte bir pay anasınındır. Sonra (geri kalan miras tekrar) onlara red edilir. Böylece üçte bir pay erkek kardeşin, üçte iki pay ananın olur." (Bu meselede) İbn Mes'ûd ise şöyle dedi: "Altıda bir pay erkek kardeşin, geriye kalan da ananındır!"
3011. Bize Ebû Nuaym haber verip (dedi ki), bize Hüseyin, Ebû Sehl'den, (O da) eş-Şa'bi'den (naklen), geriye erkek kardeşin oğlu ile dede bırakan mulâane oğlu hakkında haber verdi ki, O şöyle dedi: "Mal, erkek kardeşin oğlunundur!"
3012. Bize Muhammed b. İsa rivâyet edip (dedi ki), bize Salim b. Nûh, Ömer b. Âmir'den, (O) Katâde'den, (O) Saîd İbnu'l Müseyyeb'den, (O da) Zeyd b. Sâbit'ten (naklen) rivâyet etti ki; O, mulâane oğlunun mirası hakkında şöyle dedi: "Üçte bir pay anasının, üçte iki ise devlet hazinesinindir (Beytü'l-Mal'ındır)."
3013. Bize Muhammed b. İsa rivâyet edip (dedi ki), bize Salim b. Nuh, Ömer b. Amir'den, (O) Hammâd'dan, (O) İbrahim'den, (O da) Abdullah'tan (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle dedi: "Onun (yani mulâane çocuğunun) mirası anasınındır. (Çünkü) onun yerine anasının asabesi diyet öder."
3014. Katâde ise, el-Hasan'dan (naklen) şöyle demiş: "Üçte bir pay anasının, malının artanı ise anasının asabesinindir!"
3015. Bize Haccâc b. Minhâl haber verip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme rivâyet edip (dedi ki), bize Katâde haber verdi ki, Hazret-i Ali ile İbn Mes'ûd, geriye nenesini ve ana-bir erkek kardeşlerini bırakan mulâane çocuğu hakkında görüş beyan ettiler. (Katâde, sözüne devamla) dedi ki: Yani onlar; "üçte bir nenenin, üçte iki erkek kardeşlerindir" (dediler), Zeyd b. Sabit ise; "altıda bir nenenin, üçte bir ana-bir erkek kardeşlerin, geriye kalan da Beytü'l-Malındır" dedi.
3016. Bize Haccac haber verip (dedi ki), bize Hammâd rivâyet edip (dedi ki), bize Yûnus ile Humeyd, el-Hasan'dan haber verdiler ki; O, "ona (yani mulâane oğluna) anası mirasçı olur" dedi.
3017. Bize Haccac haber verip (dedi ki), bize Hammâd rivâyet edip (dedi ki), bize Haccac rivâyet etti ki; en-Nehaî ile eş-Şa'bi; "ona anası mirasçı olur" dediler.
3018. Bize Muhammed b. Yûsuf haber verip (dedi ki), bize Süfyân, Davûd b. Ebi Hind'den, (O da) Abdullah b. Ubeyd b. Umeyr'den (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle dedi: "Ben Züreykoğulları'ndan bir kardeşime, kendisine; "Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) mulâane oğlunun (mirası) hakkında kime hükmetmişti?" diye sormak için mektup yazdım. O da bana cevap yazdı ki; Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), onun (mirasını) annesine hükmetmişti. (Çünkü mulâane çocuğunun anası) onun anası ve babası yerindedir. Süfyân da şöyle demiş: (Mulâane çocuğunun) bütün malı ananındır. O, onun babası ve anası yerindedir.
3019. Bize Muhammed haber verip (dedi ki), bize Süfyân, Hişam'dan, (O da) el-Hasan'dan (naklen) rivâyet etti ki; O, geriye anası ile anasının asebesini bırakan mulâane oğlu hakkında şöyle dedi: "Anasına üçte bir pay vardır. Geriye kalan ise anasının asabesinindir. "
3020. Bize Ubeydullah b. Mûsa, İbn Ebi Leyla'dan, (O) Âmir'den, (O da) Hazret-i Ali ile Abdullah'tan (naklen) haber verdi ki; onlar mulâana oğlu hakkında; "onun asabesi, anasının asabesidir" dediler.
3021. Bize Ebu'l-Velid el-Halebî Mûsa b. Halid rivâyet edip (dedi ki), bize İbnu'l-Mu'temir, Yûnus'tan, (O da) el-Hasan'dan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Mulâane çocuğunun mirası anasmındır." (Yûnus demiş ki, o zaman ben de) şöyle dedim: "Peki onun ana-bir erkek kardeşi varsa?" Şöyle cevap verdi: "Ona altıda bir pay vardır."
3022. Bize Ebu'l-Muğîre rivâyet edip (dedi ki), bize el-Evzai rivâyet edip (dedi ki), bize ez-Zühri rivâyet edip şöyle dedi: Mulâane çocuğu anasına aittir. Anası ondan, miras payına mirasçı olur. Bundan geriye kalan ise Beytü'l-Mal'ındır.
3023. Bize Ubeydullah b. Mûsa, Mûsa b. Ubeyde'den, (O) Nafi'den, (O da) İbn Ömer'den (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: "(Karı ile koca) lânetleştiklerinde artık bir araya gelmeyerek araları ayrılır. Çocuk da anasına nisbet edilerek çağırılır; falan kadının oğlu denilir. O (yani ana, çocuğun) asabesidir. Çocuk ona mirasçı, o da çocuğa mirasçı olur. Kim bu (çocuğu) zina çocuğu diye çağırırsa, ona (iftira cezası olarak) değnek vurulur."
3024. Bize Muâz b. Hâni' rivâyet edip (dedi ki), bize İbrahim b. Tahmân rivâyet edip (dedi ki), bize eş-Şeybânî, eş-Şa'bi'den (naklen), lânetleşenlerin çocuğu hakkında rivâyet etti ki; ona anasının asabesi mirasçı olur ve onun yerine onlar diyet öderler.
3025. Bize Sehl b. Hammâd rivâyet edip (dedi ki), bize Hemmam, Kataadeden, (O) Azre'den, (O) Saîd b. Cübeyr'den, (O da) İbn Abbas'tan (naklen) haber verdi ki; O mulâane çocuğu hakkında şöyle dedi: "O, babası olmayan kimsedir. Ona anası, ana-bır erkek kardeşleri ve anasının asabesi mirasçı olur. Onun iffetine bir iftiracı iftira ederse, iftiracısına değnek vurulur."
3026. Bize Muhammed İbnu'l-Mübarek haber verip (dedi ki), bize Yahya b. Hamza, en-Nu'man'dan, (O da) Mekhûl'den (naklen) rivâyet etti ki; O'na, mulâane çocuğunun mirasının kime ait olduğu soruldu da, O şöyle cevap verdi: "Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu, uğrunda karşılaştığı belâdan dolayı onun annesine ve ana-bir erkek kardeşlerine ait kıldı."
Mekhûl şöyle de dedi: "Ana ölse ve geriye (mulâane) oğlunu bıraksa, sonra kendisine mensup kılınan bu oğlu vefat etse, (bu oğlun) mirasının bütünü ana-bir erkek kardeşlerine ait olur. Çünkü bu (oğul) onların anaları ile dedelerine mensup idi. Bu (ananın) babasma, kızının oğlundan altıda bir pay vardır. Dede de sadece bu mertebede mirasçı olur. Zira o ancak ananın babasıdır. Ana-bir erkek kardeşler de sadece analarına mirasçı oldular. Dede de kızına mirasçı oldu. Çünkü (dede) ona mensup kılındı. Şu halde çocuğa ait olan mal, annenin mirasçılannındır. Bu (mal) bazan, başkası olmadığında tek başına dedeyi kendine çeker."
3027. Bize Muhammed İbnu'l Alâ' haber verip (dedi ki), bize Yahya b. Ebi Kesir rivâyet edip (dedi ki), bize İbrahim b. Tahmân, Simâk b. Harb'den, (O) İkrime'den, (O da) İbn Abbas'tan (naklen) rivâyet etti ki; bir topluluk Hazret-i Ali'ye -yüce Allah O'ndan razı olsun-, lânetleşenlerin çocuğu hakkında davalaştılar ve çocuğun babasının yakınları gelip onun mirasını istediler. O da; "doğrusu onun babası ondan ilgisini kesmişti. Dolayısıyla size onun mirasından hiçbir şey yoktur" deyip, onun mirasını anasına hükmetti ve (anasını onun) asabesi kıldı.
٢٤- باب فِى ابْنِ الْمُلاَعَنَةِ
٣٠٠٨ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عُيَيْنَةَ عَنْ عَلِىِّ بْنِ مُسْهِرٍ عَنْ سَعِيدٍ عَنْ أَبِى مَعْشَرٍ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ فِى ابْنِ الْمُلاَعَنَةِ قَالَ : مِيرَاثُهُ لأُمِّهِ.
٣٠٠٩ - أَخْبَرَنَا مُعَاذُ بْنُ هَانِئٍ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ طَهْمَانَ قَالَ : سَمِعْتُ رَجُلاً سَأَلَ عَطَاءَ بْنَ أَبِى رَبَاحٍ عَنْ وَلَدِ الْمُتَلاَعِنَيْنِ لِمَنْ مِيرَاثُهُ؟ قَالَ : لأُمِّهِ وَأَهْلِهَا.
٣٠١٠ - أَخْبَرَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا حَسَنٌ عَنْ أَبِى سَهْلٍ عَنِ الشَّعْبِىِّ قَالَ قَالَ عَلِىٌّ فِى ابْنِ مُلاَعَنَةٍ تَرَكَ أَخَاهُ لأُمِّهِ وَأُمَّهُ : لأَخِيهِ السُّدُسُ ، وَلأُمِّهِ الثُّلُثُ ، ثُمَّ يُرَدُّ عَلَيْهِمْ فَيَصِيرُ لِلأَخِ الثُّلُثُ وَلِلأُمِّ الثُّلُثَانِ. وَقَالَ ابْنُ مَسْعُودٍ : لأَخِيهِ السُّدُسُ وَمَا بَقِىَ فَلِلأُمِّ.
٣٠١١ - أَخْبَرَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا حَسَنٌ عَنْ أَبِى سَهْلٍ عَنِ الشَّعْبِىِّ فِى ابْنِ الْمُلاَعَنَةِ تَرَكَ ابْنَ أَخٍ وَجَدًّا قَالَ : الْمَالُ لاِبْنِ الأَخِ.
٣٠١٢ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عِيسَى حَدَّثَنَا سَالِمُ بْنُ نُوحٍ عَنْ عُمَرَ بْنِ عَامِرٍ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ عَنْ زَيْدِ بْنِ ثَابِتٍ فِى مِيرَاثِ ابْنِ الْمُلاَعَنَةِ : لأُمِّهِ الثُّلُثُ ، وَالثُّلُثَانِ لِبَيْتِ الْمَالِ.
٣٠١٣ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عِيسَى حَدَّثَنَا سَالِمُ بْنُ نُوحٍ عَنْ عُمَرَ بْنِ عَامِرٍ عَنْ حَمَّادٍ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ : مِيرَاثُهُ لأُمِّهِ ، تَعْقِلُ عَنْهُ عَصَبَةُ أُمِّهِ.
٣٠١٤ - وَقَالَ قَتَادَةُ عَنِ الْحَسَنِ : لأُمِّهِ الثُّلُثُ ، وَبَقِيَّةُ الْمَالِ لِعَصَبَةِ أُمِّهِ.
٣٠١٥ - أَخْبَرَنَا حَجَّاجُ بْنُ مِنْهَالٍ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ أَخْبَرَنَا قَتَادَةُ أَنَّ عَلِيًّا وَابْنَ مَسْعُودٍ قَالاَ فِى وَلَدِ مُلاَعَنَةٍ تَرَكَ جَدَّتَهُ وَإِخْوَتَهُ لأُمِّهِ قَالَ : لِلْجَدَّةِ الثُّلُثُ وَلِلإِخْوَةِ الثُّلُثَانِ. وَقَالَ زَيْدُ بْنُ ثَابِتٍ : لِلْجَدَّةِ السُّدُسُ ، وَلِلإِخْوَةِ لِلأُمِّ الثُّلُثُ ، وَمَا بَقِىَ فَلِبَيْتِ الْمَالِ.
٣٠١٦ - أَخْبَرَنَا حَجَّاجٌ أَخْبَرَنَا حَمَّادٌ أَخْبَرَنَا يُونُسُ وَحُمَيْدٌ عَنِ الْحَسَنِ قَالَ : تَرِثُهُ أُمُّهُ ، يَعْنِى ابْنَ الْمُلاَعَنَةِ.
٣٠١٧ - أَخْبَرَنَا حَجَّاجٌ أَخْبَرَنَا حَمَّادٌ أَخْبَرَنَا حَجَّاجٌ أَنَّ النَّخَعِىَّ وَالشَّعْبِىَّ قَالاَ : تَرِثُهُ أُمُّهُ.
٣٠١٨ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ عَنْ دَاوُدَ بْنِ أَبِى هِنْدٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُبَيْدِ بْنِ عُمَيْرٍ قَالَ : كَتَبْتُ إِلَى أَخٍ لِى مِنْ بَنِى زُرَيْقٍ أَسْأَلُهُ لِمَنْ قَضَى النَّبِىُّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- فِى ابْنِ الْمُلاَعَنَةِ؟ فَكَتَبَ إِلَىَّ : أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَضَى بِهِ لأُمِّهِ ، هِىَ بِمَنْزِلَةِ أُمِّهِ وَأَبِيهِ. وَقَالَ سُفْيَانُ : الْمَالُ كُلُّهُ لِلأُمِّ ، هِىَ بِمَنْزِلَةِ أَبِيهِ وَأُمِّهِ.
٣٠١٩ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدٌ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ هِشَامٍ عَنِ الْحَسَنِ فِى ابْنِ الْمُلاَعَنَةِ تَرَكَ أُمَّهُ وَعَصَبَةَ أُمِّهِ قَالَ : الثُّلُثُ لأُمِّهِ ، وَمَا بَقِىَ فَلِعَصَبَةِ أُمِّهِ.
٣٠٢٠ - أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُوسَى عَنِ ابْنِ أَبِى لَيْلَى عَنْ عَامِرٍ عَنْ عَلِىٍّ وَعَبْدِ اللَّهِ فِى ابْنِ الْمُلاَعَنَةِ قَالاَ : عَصَبَتُهُ عَصَبَةُ أُمِّهِ.
٣٠٢١ - حَدَّثَنَا أَبُو الْوَلِيدِ الْحَلَبِىُّ : مُوسَى بْنُ خَالِدٍ حَدَّثَنَا مُعْتَمِرٌ عَنْ يُونُسَ عَنِ الْحَسَنِ أَنَّهُ كَانَ يَقُولُ : مِيرَاثُ وَلَدِ الْمُلاَعَنَةِ لأُمِّهِ. قُلْتُ : فَإِنْ كَانَ لَهُ أَخٌ مِنْ أُمِّهِ؟ قَالَ : لَهُ السُّدُسُ.
٣٠٢٢ - حَدَّثَنَا أَبُو الْمُغِيرَةِ حَدَّثَنَا الأَوْزَاعِىُّ حَدَّثَنَا الزُّهْرِىُّ قَالَ : وَلَدُ الْمُلاَعَنَةِ لأُمِّهِ تَرِثُ فَرِيضَتَهَا مِنْهُ ، وَسَائِرُ ذَلِكَ فِى بَيْتِ الْمَالِ.
٣٠٢٣ - أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُوسَى عَنْ مُوسَى بْنِ عُبَيْدَةَ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ قَالَ : إِذَا تَلاَعَنَا فُرِّقَ بَيْنَهُمَا وَلَمْ يَجْتَمِعَا ، وَدُعِىَ الْوَلَدُ لأُمِّهِ يُقَالُ ابْنُ فُلاَنَةَ ، هِىَ عَصَبَتُهُ يَرِثُهَا وَتَرِثُهُ ، وَمَنْ دَعَاهُ لِزِنْيَةٍ جُلِدَ.
٣٠٢٤ - حَدَّثَنَا مُعَاذُ بْنُ هَانِئٍ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ طَهْمَانَ حَدَّثَنَا الشَّيْبَانِىُّ عَنِ الشَّعْبِىِّ فِى وَلَدِ الْمُتَلاَعِنَيْنِ : أَنَّهُ تَرِثُهُ عَصَبَةُ أُمِّهِ ، وَهُمْ يَعْقِلُونَ عَنْهُ.
٣٠٢٥ - حَدَّثَنَا سَهْلُ بْنُ حَمَّادٍ أَخْبَرَنَا هَمَّامٌ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ عَزْرَةَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ جُبَيْرٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ فِى وَلَدِ الْمُلاَعَنَةِ هُوَ الَّذِى لاَ أَبَ لَهُ : تَرِثُهُ أُمُّهُ وَإِخْوَتُهُ مِنْ أُمِّهِ وَعَصَبَةُ أُمِّهِ ، فَإِنْ قَذَفَهُ قَاذِفٌ جُلِدَ قَاذِفُهُ.
٣٠٢٦ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُبَارَكِ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ حَمْزَةَ عَنِ النُّعْمَانِ عَنْ مَكْحُولٍ : أَنَّهُ سُئِلَ عَنْ مِيرَاثِ وَلَدِ الْمُلاَعَنَةِ لِمَنْ هُوَ؟ قَالَ : جَعَلَهُ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- لأُمِّهِ فِى سَبَبِهِ لِمَا لَقِيَتْ مِنَ الْبَلاَءِ ، وَلإِخْوَتِهِ مِنْ أُمِّهِ. قَالَ مَكْحُولٌ : فَإِنْ مَاتَتِ الأُمُّ وَتَرَكَتِ ابْنَهَا ثُمَّ تُوُفِّىَ ابْنُهَا الَّذِى جُعِلَ لَهَا كَانَ مِيرَاثُهُ لإِخْوَتِهِ مِنْ أُمِّهِ كُلُّهُ لأَنَّهُ كَانَ لأُمِّهِمْ وَجَدِّهِمْ ، وَكَانَ لأَبِيهَا السُّدُسُ مِنِ ابْنِ ابْنَتِهِ ، وَلَيْسَ يَرِثُ الْجَدُّ إِلاَّ فِى هَذِهِ الْمَنْزِلَةِ لأَنَّهُ إِنَّمَا هُوَ أَبُ الأُمِّ ، وَإِنَّمَا وَرِثَ الإِخْوَةُ مِنَ الأُمِّ أُمَّهُمْ ، وَوَرِثَ الْجَدُّ ابْنَتَهُ لأَنَّهُ جُعِلَ لَهَا ، فَالْمَالُ الَّذِى لِلْوَلَدِ لِوَرَثَةِ الأُمِّ وَهُوَ يَحُوزُهُ الْجَدُّ وَحْدَهُ إِذَا لَمْ يَكُنْ غَيْرُهُ.
٣٠٢٧ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْعَلاَءِ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ أَبِى بُكَيْرٍ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ طَهْمَانَ عَنْ سِمَاكِ بْنِ حَرْبٍ عَنْ عِكْرِمَةَ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ : أَنَّ قَوْماً اخْتَصَمُوا إِلَى عَلِىٍّ رَضِىَ اللَّهُ تَعَالَى عَنْهُ فِى وَلَدِ الْمُتَلاَعِنَيْنِ ، فَجَاءَ عَصَبَةُ أَبِيهِ يَطْلُبُونَ مِيرَاثَهُ فَقَالَ : إِنَّ أَبَاهُ كَانَ تَبَرَّأَ مِنْهُ ، فَلَيْسَ لَكُمْ مِنْ مِيرَاثِهِ شَىْءٌ. فَقَضَى بِمِيرَاثِهِ لأُمِّهِ وَجَعَلَهَا عَصَبَتَهُ.