بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
39. Bâb—İddia Ve İnkâk
3122. Bize Ahmed b. Abdillah rivâyet edip (dedi ki), bize Ebû Şihâb, Amr'dan, (O da) el-Hasan'dan (naklen) rivâyet etti ki; O'na, ölümü esnasında bir adama bin dirhem borcunun olduğunu itiraf eden, diğer birinin ise kendisinden bin dirhem alacağı olduğuna dair delil getirdiği, bu ölünün (yani kendisinin) de geriye bin dirhem bırakmış olduğu adam hakkında gelindi de, O şöyle dedi: "Mal aralarında yarı yarıya paylaştırılır; ancak (ölenin) iflas etmiş biri olması durumu hariç. O zaman onun (borç) itirafı caiz olmaz."
3123. Bize Ebû Nuaym haber verip şöyle dedi: Ben Şerîk'e; "biri, (üçüncü bir şahsın kendilerinin) kardeşi olduğunu iddia eden iki kardeş hakkında nasıl söylemişsin?" dedim. Şöyle cevap verdi: "(Bu kardeş olduğu iddia edilen kimse, sadece bu iddiayı yapana) payı oranında ortak olur!" Ben; "bunu kim söylemiş?" dedim. O; "Câbir, Amir'den, (O da) Hazret-i Ali'den (naklen) söyledi" karşılığını verdi.
3124. Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe rivâyet edip (dedi ki), bize Abdurrahman b. Muhammed el-Muharibi, el-A'meş'ten, (O da) İbrahim'den (naklen) rivâyet etti ki; O, bazılarının (bir şahsın kendilerinin) kardeşi olduğunu iddia ettiği, diğerlerinin ise inkâr ettiği kardeşler hakkında şöyle dedi: "(Bu kardeş olduğu iddia edilen kimse, mirasa) onlarla beraber, kardeşler arasında (ortak) olup da bunlardan birinin payını âzâd etmiş olduğu bir köle mertebesinde imiş gibi ortak olur!" (Abdurrahman) demiş ki: Amir ve el-Hakem ile bu ikisinin talebe arkadaşları, taraftarları ise şöyle derlermiş: "(Bu kardeş olduğu iddia edilen kimse), sadece onun (kardeşliğini) kabul edenin payına ortak olur!"
3125. Bize Ebû Bekir, Veki'den rivâyet etti ki; O şöyle demiş: İki kardeş olur da bunlardan biri (üçüncü bir şahsın kendilerinin) kardeşi olduğunu iddia ettiği, diğerinin ise bunu kabul etmediği meselesi hakkında İbn Ebi Leyla şöyle derdi: "Bu (mesele) altı pay üzerinden (çözülür): (Kardeşliği) iddia etmeyene üç pay vardır, iddia edene iki pay vardır, (kardeş olduğu) iddia edilene ise bir pay vardır!"
3126. Bize Yunus b. Muhammed rivâyet edip (dedi ki), bize Ebû Avâne, Muğire'den, (O da) Hammâd'dan (naklen) rivâyet etti ki; O, üç oğlu olup da; "malımın üçte biri, oğullarımın en küçüğünündür" diyen, sonra ortanca (oğlu); "ben (bunu) kabul ediyorum" diyen, büyüğü ise, "ben kabul etmiyorum" diyen adam hakkında şöyle dedi: "Bu (mesele) dokuz payda üzerinden çözülür: Üç pay (en küçük oğul için) çıkarılır. Böylece ona (mirastan kendisine düşen dokuzda iki) payı ile (ortanca kardeşin) kabul ettiği (dokuzda üç) pay vardır!" Hammâd şöyle de dedi: "Bu (babanın vasiyet ettiği) pay, onların (yani kardeşlerin) hepsinin aleyhine olarak verilir!" Amir ise; "(böyle bir vasiyeti kabul edip pay) veren, sadece kendi aleyhine olarak verir!" demiştir.
3127. Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe rivâyet edip (dedi ki), bize Yahya b. Adem, Serik'ten, (O) Halid'den, (O) İbn Şîrînden, (O da) Şureyh'ten (naklen) rivâyet etti ki; O, (bir şahsın kendi) kardeşi olduğunu ikrar eden bir adanı hakkında; "onun kardeşi olduğuna dair delili (nerede)?" dedi.
3128. Bize Ebu'n-Nu'man haber verip (dedi ki), bize Ebû Avâne, Muğıre'den, (O da) el-Haris el-Ukli'den (naklen) rivâyet etti ki; O, ölümü esnasında (bir kimseden) mudârebe (ortaklığı)” için bin dirhem aldığını, (başka bir kimseye de) bin dirhem borcu olduğunu ikrar eden, geriye ise sadece bin dirhem bırakan adam hakkında şöyle dedi: "Önce borç ödenir. Sonra bir fazlalık artarsa, o mudârebe (şirketinin anapara) sahibine ait olur."
3129. Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize Hasan, Mutarrif’ten, (O da) eş-Şa'bi'den (naklen) rivâyet etti ki; O, ölen ve geriye üçyüz dirhem ile üç oğul bırakan, sonra da başka bir adamın gelip bu ölüden yüz dirhem alacağı olduğunu iddia ettiği, oğullardan birinin de bu (adamın iddiasını) kabul ettiği kimse hakkında şöyle dedi: "Borç iddia eden kimse sadece bunu kabul edene) pay oranında ortak olur!"
Eş-Şa'bi daha sonra şöyle demiş: "(Ölenin geriye bıraktığı şeylerin), bu borç ödenmedikçe miras olacağı görüşünde değilim."
3130. Bize Ebû Hayseme Mus'ab b. Saîd el-Harrani rivâyet edip (dedi ki), bize Muhammed b. Abdillah, el-Eş'as'tan, (O da) el-Hasan'dan (naklen) rivâyet etti ki; O, ölen ve geriye iki oğul ile ikibin dirhem bırakan, bu iki (oğulun) da bu ikibin dirhemi paylaştığı, sonra oğullardan birinin ortalıktan yok olduğu, ardından bir adamın gelip bu ölüdeki bin dirhem alacağı hakkını istediği kimse hakkında şöyle dedi: "O, hazır bulunan (oğulun) elindeki şeylerin hepsini alır. Bu (oğula da); "kaybolan kardeşini ara bul da elindekilerinin yarısını al" denir."
3131. Bize Süleyman b. Harb, Hammâd b. Seleme'den, (O) Ziyad el-A'lem'den, (O da) el-Hasan'dan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Mirasçılardan bazısı bir borcu kabul ettiğinde, bu borç, miras payı oranında onu kabul edene düşer.
3132. Bize Süleyman b. Harb, Hammâd b. Seleme'den, (O) Ebu Hâşim'den, (O da) İbrahim'den (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle dedi: "Bir borca mirasçılardan iki kişi şahidlik ettiğinde, eğer onlar adil kimseler iseler, bu (borç miras) malının bütününden (ödenir)."
Eş-Şa'bi; "(bu borç), miras payları oranında o ikisine düşer" dedi.
٣٩- باب فِى الاِدِّعَاءِ وَالإِنْكَارِ
٣١٢٢ - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا أَبُو شِهَابٍ عَنْ عَمْرٍو عَنِ الْحَسَنِ فِى رَجُلٍ اعْتَرَفَ عِنْدَ مَوْتِهِ بِأَلْفِ دِرْهَمٍ لِرَجُلٍ وَأَقَامَ آخَرُ بَيِّنَةً بِأَلْفِ دِرْهَمٍ وَتَرَكَ الْمَيِّتُ أَلْفَ دِرْهَمٍ فَقَالَ : الْمَالُ بَيْنَهُمَا نِصْفَيْنِ إِلاَّ أَنْ يَكُونَ مُفْلِساً فَلاَ يَجُوزُ إِقْرَارُهُ.
٣١٢٣ - أَخْبَرَنَا أَبُو نُعَيْمٍ قَالَ قُلْتُ لِشَرِيكٍ : كَيْفَ ذَكَرْتَ فِى الأَخَوَيْنِ يَدَّعِى أَحَدُهُمَا أَخاً. قَالَ : يَدْخُلُ عَلَيْهِ فِى نَصِيبِهِ. قُلْتُ : مَنْ ذَكَرَهُ ؟ قَالَ : جَابِرٌ عَنْ عَامِرٍ عَنْ عَلِىٍّ.
٣١٢٤ - أَخْبَرَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ مُحَمَّدٍ الْمُحَارِبِىُّ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ إِبْرَاهِيمَ فِى الإِخْوَةِ يَدَّعِى بَعْضُهُمُ الأَخَ وَيُنْكِرُ الآخَرُونَ. قَالَ : يَدْخُلُ مَعَهُمْ بِمَنْزِلَةِ عَبْدٍ يَكُونُ بَيْنَ الإِخْوَةِ ، فَيَعْتِقُ أَحَدُهُمْ نَصِيبَهُ. قَالَ : وَكَانَ عَامِرٌ وَالْحَكَمُ وَأَصْحَابُهُمَا يَقُولُونَ : لاَ يَدْخُلُ إِلاَّ فِى نَصِيبِ الَّذِى اعْتَرَفَ بِهِ.
٣١٢٥ - أَخْبَرَنَا أَبُو بَكْرٍ عَنْ وَكِيعٍ قَالَ : إِذَا كَانَا أَخَوَيْنِ فَادَّعَى أَحَدُهُمَا أَخاً وَأَنْكَرَهُ الآخَرُ قَالَ : كَانَ ابْنُ أَبِى لَيْلَى يَقُولُ : هِىَ مِنْ سِتَّةٍ ، لِلَّذِى لَمْ يَدَّعِ ثَلاَثَةٌ ، وَلِلْمُدَّعِى سَهْمَانِ ، وَلِلْمُدَّعَى سَهْمٌ.
٣١٢٦ - أَخْبَرَنَا يُونُسُ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ مُغِيرَةَ عَنْ حَمَّادٍ فِى الرَّجُلِ يَكُونُ لَهُ ثَلاَثَةُ بَنِينَ فَقَالَ : ثُلُثِى لأَصْغَرِ بَنِىَّ. فَقَالَ الأَوْسَطُ : أَنَا أُجِيزُ. وَقَالَ الأَكْبَرُ : لاَ أُجِيزُ. قَالَ : هِىَ مِنْ تِسْعَةٍ ، يُخْرِجُ ثُلُثَهُ فَلَهُ سَهْمُهُ وَسَهْمُ الَّذِى أَجَازَ. وَقَالَ حَمَّادٌ : يَرُدُّ السَّهْمَ عَلَيْهِمْ جَمِيعاً. وَقَالَ عَامِرٌ : الَّذِى رَدَّ إِنَّمَا رَدَّ عَلَى نَفْسِهِ.
٣١٢٧ - أَخْبَرَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ آدَمَ عَنْ شَرِيكٍ عَنْ خَالِدٍ عَنِ ابْنِ سِيرِينَ عَنْ شُرَيْحٍ فِى رَجُلٍ أَقَرَّ بِأَخٍ قَالَ : بَيِّنَتُهُ أَنَّهُ أَخُوهُ.
٣١٢٨ - أَخْبَرَنَا أَبُو النُّعْمَانِ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ مُغِيرَةَ عَنِ الْحَارِثِ الْعُكْلِىِّ فِى رَجُلٍ أَقَرَّ عِنْدَ مَوْتِهِ بِأَلْفِ دِرْهَمٍ مُضَارَبَةً وَأَلْفٍ دَيْناً وَلَمْ يَدَعْ إِلاَّ أَلْفَ دِرْهَمٍ ، قَالَ : يُبْدَأُ بِالدَّيْنِ فَإِنْ فَضَلَ فَضْلٌ كَانَ لِصَاحِبِ الْمُضَارَبَةِ.
٣١٢٩ - أَخْبَرَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا حَسَنٌ عَنْ مُطَرِّفٍ عَنِ الشَّعْبِىِّ فِى رَجُلٍ مَاتَ وَتَرَكَ ثَلاَثَمِائَةِ دِرْهَمٍ وَثَلاَثَةَ بَنِينَ ، فَجَاءَ رَجُلٌ يَدَّعِى مِائَةَ دِرْهَمٍ عَلَى الْمَيِّتِ فَأَقَرَّ لَهُ أَحَدُهُمْ. قَالَ : يَدْخُلُ عَلَيْهِمْ بِالْحِصَّةِ ، ثُمَّ قَالَ الشَّعْبِىُّ : مَا أَرَى أَنْ يَكُونَ مِيرَاثاً حَتَّى يُقْضَى الدَّيْنُ.
٣١٣٠ - حَدَّثَنَا أَبُو خَيْثَمَةَ : مُصْعَبُ بْنُ سَعِيدٍ الْحَرَّانِىُّ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ أَشْعَثَ عَنِ الْحَسَنِ فِى رَجُلٍ هَلَكَ وَتَرَكَ ابْنَيْنِ وَتَرَكَ أَلْفَىْ دِرْهَمٍ فَاقْتَسَمَا الأَلْفَىْ دِرْهَمٍ وَغَابَ أَحَدُ الاِبْنَيْنِ فَجَاءَ رَجُلٌ فَاسْتَحَقَّ عَلَى الْمَيِّتِ أَلْفَ دِرْهَمٍ. قَالَ : يَأْخُذُ جَمِيعَ مَا فِى يَدِ هَذَا الشَّاهِدِ وَيُقَالُ لَهُ : اتَّبِعْ أَخَاكَ الْغَائِبَ وَخُذْ نِصْفَ مَا فِى يَدِهِ.
٣١٣١ - حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ عَنْ حَمَّادِ بْنِ سَلَمَةَ عَنْ زِيَادٍ الأَعْلَمِ عَنِ الْحَسَنِ قَالَ : إِذَا أَقَرَّ بَعْضُ الْوَرَثَةِ بِدَيْنٍ فَهُوَ عَلَيْهِ بِحِصَّتِهِ.
٣١٣٢ - حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ عَنْ حَمَّادِ بْنِ سَلَمَةَ عَنْ أَبِى هَاشِمٍ عَنْ إِبْرَاهِيمَ قَالَ : إِذَا شَهِدَ اثْنَانِ مِنَ الْوَرَثَةِ بِدَيْنٍ فَهُوَ مِنْ جَمِيعِ الْمَالِ إِذَا كَانُوا عُدُولاً. وَقَالَ الشَّعْبِىُّ : عَلَيْهِمَا فِى نَصِيبِهِمَا.