38. Bâb—Zevi'l-Erham'ın Mirası
3109. Bize Yezid b. Hârûn haber verip (dedi ki), bize Humeyd, Bekr b. Abdillah el-Muzeni'den (naklen) haber verdi ki, bir adam ölmüş ve geriye halasıyla teyzesini bırakmış da, Hazret-i Ömer, halaya erkek kardeşin payını, teyzeye kız kardeşin payını vermiş.
3110. Bize Ahmed b. Abdillah haber verip (dedi ki), bize Ebû Şihâb, el-A'meş'ten, (O da) İbrahim'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Kim (ölene) doğum yönünden bir akrabalık vasıtasıyla yaklaşırsa, ona (ölene), kendisi vasıtasıyla yaklaştığı akrabalıktan dolayı (miras payı) verilir!
3111. Bize Ahmed b. Abdillah rivâyet edip (dedi ki), bize Ebû Şihâb rivâyet edip dedi ki, bana Ebû İshak eş-Şeybâni, eş-Şa'bi'den rivâyet etti ki; O, geriye halasım ve erkek kardeşinin kızını bırakan kimse hakkında şöyle dedi: Mal, erkek kardeşinin kızınındır.
3112. Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize Şerîk, Leys'ten, (O) Muhammed İbnu'l-Muntedir'den, (O) Ebû Hüreyre'den, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle buyurdu: "Dayı, hiç mirasçısı olmayan kimsenin mirasçısıdır. "
3113. Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize Hasan, Âbide'den, (O da) İbrahim'den (naklen) rivâyet etti ki, Hazret-i Ömer ve Abdullah, dayıyı mirasçı kılma görüşünü benimsediler.
3114. Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize Hasan, Süleyman b. Ebi İshak'tan, (O da) eş-Şa'bi'den (naklen) rivâyet etti ki; O, hala ve erkek kardeş kızı hakkında şöyle dedi: "Mal, erkek kardeşin kızınındır."
3115. Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize Hasan, Süleyman'dan, (O) bazılarından, (O da) İbrahim'den (naklen) haber verdi ki; O, "(Hala ile erkek kardeş kızı meselesinde mal) halanındır" dedi.
3116. Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize Süfyân, eş-Şeybani'den, (O da) eş-Şa'bi'den (naklen) rivayat etti ki; O, erkek kardeş kızı ve hala hakkında şöyle dedi: "Mal, erkek kardeşin kızına verilmiştir."
3117. Bize Ya'lâ rivâyet edip (dedi ki), bize Zekeriyya, Âmir'den, (O da) Mesrûk'tan (naklen) rivâyet etti ki; O, vefat eden ve erkek kardeşinin kızı ile dayısından başka hiçbir mirasçısı olmayan adam hakkında şöyle dedi: "Dayıya kız kardeşinin payı, erkek kardeşinin kızına da babasının payı vardır!"
3118. Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize Yunus, Âmir'den rivâyet etti ki; O şöyle demiş: Mesrûk halayı, baba olmadığında baba yerine; teyzeyi de ana olmadığında ana yerine kordu.
3119. Bize Ya'lâ, Muhammed b. İshak'tan, (O) Muhammed b. Habbân'dan, -(İbn İshak, Muhammed) dedesine nisbet etmiştir-, (O da) amcası Vâsi’ b. Habbân'dan (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle dedi: İbnu'd-Dehdâha ölmüştü. O garibdi, yani hakkında hiçbir şey bilinmeyen biri idi ve Aclanoğulları'nın arasında kalıyordu. Geriye de hiç çocuk bırakmamıştı. O zaman Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), (Aclanoğulları'nın büyüğü olan) Asım b. Adiyy'e; "O'nun aranızda bir nesebini biliyor musunuz?" buyurmuş, O da; "bunu bilmiyoruz, yâ Resûlüllah" demişti. Bunun üzerine (Hazret-i Peygamber), O'nun kızkardeşinin oğlunu çağırmış ve mirasını ona vermişti.
3120. Bize Ömer b. Hafs b. Gıyâs rivâyet edip (dedi ki), bize babam, el-A'meş'ten, (O) İbrahim'den, (O da) Hazret-i Ömer'den (naklen) rivâyet etti ki; O, (miras) malım bir dayıya vermişti.
3121. Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize Ebû Hâni’ rivâyet edip şöyle dedi: Amir'e; ölüp de geriye teyze ve halasını bırakan, bunlardan başka ne bir mirasçısı, ne de doğum yönünden (başka) bir akrabası bulunmayan kadın veya erkeğin durumu soruldu da, O şöyle cevap verdi: "Abdullah b. Mes'ûd teyzeyi (ölenin) annesinin yerine kor, halayı da (halanın) erkek kardeşinin yerine kordu."
٣٨- باب مِيرَاثِ ذَوِى الأَرْحَامِ
٣١٠٩ - أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ أَخْبَرَنَا حُمَيْدٌ عَنْ بَكْرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ الْمُزَنِىِّ : أَنَّ رَجُلاً هَلَكَ وَتَرَكَ عَمَّتَهُ وَخَالَتَهُ ، فَأَعْطَى عُمَرُ الْعَمَّةَ نَصِيبَ الأَخِ ، وَأَعْطَى الْخَالَةَ نَصِيبَ الأُخْتِ.
٣١١٠ - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا أَبُو شِهَابٍ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ إِبْرَاهِيمَ قَالَ : مَنْ أَدْلَى بِرَحِمٍ أُعْطِىَ بِرَحِمِهِ الَّتِى يُدْلِى بِهَا.
٣١١١ - حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا أَبُو شِهَابٍ قَالَ حَدَّثَنِى أَبُو إِسْحَاقَ الشَّيْبَانِىُّ عَنِ الشَّعْبِىِّ فى رَجُلٍ تَرَكَ عَمَّتَهُ وَبِنْتَ أَخِيهِ قَالَ : الْمَالُ لاِبْنَةِ أَخِيهِ.
٣١١٢ - حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا شَرِيكٌ عَنْ لَيْثٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ الْمُنْكَدِرِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( الْخَالُ وَارِثٌ ).
٣١١٣ - حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا حَسَنٌ عَنْ عُبَيْدَةَ عَنْ إِبْرَاهِيمَ : أَنَّ عُمَرَ وَعَبْدَ اللَّهِ رَأَيَا أَنْ يُوَرِّثَا خَالاً.
٣١١٤ - حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا حَسَنٌ عَنْ سُلَيْمَانَ أَبِى إِسْحَاقَ عَنِ الشَّعْبِىِّ فِى عَمَّةٍ وَبِنْتِ أَخٍ قَالَ : الْمَالُ لاِبْنَةِ الأَخِ.
٣١١٥ - حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ أَخْبَرَنَا حَسَنٌ عَنْ سُلَيْمَانَ عَنْ بَعْضِهِمْ عَنْ إِبْرَاهِيمَ قَالَ : لِلْعَمَّةِ .
٣١١٦ - أَخْبَرَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنِ الشَّيْبَانِىِّ عَنِ الشَّعْبِىِّ فِى بِنْتِ أَخٍ وَعَمَّةٍ قَالَ : أُعْطِى الْمَالَ لاِبْنَةِ الأَخِ.
٣١١٧ - حَدَّثَنَا يَعْلَى حَدَّثَنَا زَكَرِيَّا عَنْ عَامِرٍ عَنْ مَسْرُوقٍ فِى رَجُلٍ تُوُفِّىَ وَلَيْسَ لَهُ وَارِثٌ إِلاَّ ابْنَةُ أَخِيهِ وَخَالُهُ قَالَ : لِلْخَالِ نَصِيبُ أُخْتِهِ ، وَلاِبْنَةِ الأَخِ نَصِيبُ أَبِيهَا.
٣١١٨ - حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا يُونُسُ عَنْ عَامِرٍ قَالَ : كَانَ مَسْرُوقٌ يُنَزِّلُ الْعَمَّةَ بِمَنْزِلَةِ الأَبِ إِذَا لَمْ يَكُنْ أَبٌ ، وَالْخَالَةَ بِمَنْزِلَةِ الأُمِّ إِذَا لَمْ يَكُنْ أُمٌّ.
٣١١٩ - حَدَّثَنَا يَعْلَى عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ حَبَّانَ نَسَبَهُ إِلَى جَدِّهِ عَنْ عَمِّهِ وَاسِعِ بْنِ حَبَّانَ قَالَ : تُوُفِّىَ ابْنُ الدَّحْدَاحَةِ وَكَانَ أَتِيًّا - وَهُوَ الَّذِى لاَ يُعْرَفُ لَهُ أَصْلٌ - وَكَانَ فِى بَنِى الْعَجْلاَنِ وَلَمْ يَتْرُكْ عَقِباً ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- لِعَاصِمِ بْنِ عَدِىٍّ :( هَلْ تَعْلَمُونَ لَهُ فِيكُمْ نَسَباً؟ ). قَالَ : مَا نَعْرِفُهُ يَا رَسُولَ اللَّهِ. فَدَعَا ابْنَ أُخْتِهِ فَأَعْطَاهُ مِيرَاثَهُ.
٣١٢٠ - حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ حَفْصِ بْنِ غِيَاثٍ حَدَّثَنَا أَبِى عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنْ عُمَرَ : أَنَّهُ أَعْطَى خَالاً الْمَالَ.
٣١٢١ - حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا أَبُو هَانِئٍ قَالَ : سُئِلَ عَامِرٌ عَنِ امْرَأَةٍ أَوْ رَجُلٍ تُوُفِّىَ وَتَرَكَ خَالَةً وَعَمَّةً لَيْسَ لَهُ وَارِثٌ وَلاَ رِحِمٌ غَيْرُهُمَا ، فَقَالَ : كَانَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْعُودٍ يُنَزِّلُ الْخَالَةَ بِمَنْزِلَةِ أُمِّهِ ، وَيُنَزِّلُ الْعَمَّةَ بِمَنْزِلَةِ أَخِيهَا .
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.