Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 4. Bâb—Kız İle Kızkardeş Hakkında

2936. Bize Muhammed b. Yusuf, Süfyan es-Sevri'den, (O) Esas b. Ebiş-Şasadan, (O da) el-Esved b. Yezidden (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: "Muaz b. Cebel Yemen'de kız ile kızkardeş hakkında hükmetti de, (mirasın) yarısını kıza, yarısını kızkardeşe verdi."

2937. Bize Muhammed b. Yusuf haber verip (dedi ki), bize Süfyan, el-A'meş'ten, (O) İbrahim'den, (O da) el-Esved b. Yezid'den (naklen) rivâyet etti ki; İbnu'z-Zübeyr, kızkardeşi, kızla birlikte olduğunda ana ve babaya mirasçı yapmıyordu. Nihayet el-Esved O'na rivâyet etti ki; "Muaz b. Cebel (mirasın) yarısını kıza, yarısını kızkadeşe ait kılmıştı." Bunun üzerine O da (O'na) şöyle dedi: "Sen benim Abdullah b. Utbe'ye elçimsin. O'na bunu haber ver!" (Abdullah b. Utbe) O'nun Küfe kadısıydı.

2938. Bize Bişr b. Ömer rivâyet edip şöyle dedi: Ben ibn Ebi'z-Zinâd'a, geriye bir kız ve bir kızkardeş bırakan adamın (mirasını) sordum da, O şöyle cevap verdi: "(Mirasın) yarısı kızına, geriye kalanı kızkardeşinedir!" O sözüne devamla şöyle dedi: Bana babam Hârice b. Zeyd'den (naklen) haber verdi ki; Zeyd b. Sabit, kızkardeşlen, kız arla beraber olduklarında, onlara sadece geriye kalanı vererek asabe kılardı.

٤- باب فِى بِنْتٍ وَأُخْتٍ

٢٩٣٦ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ عَنْ سُفْيَانَ الثَّوْرِىِّ عَنْ أَشْعَثَ بْنِ أَبِى الشَّعْثَاءِ عَنِ الأَسْوَدِ بْنِ يَزِيدَ قَالَ : قَضَى مُعَاذُ بْنُ جَبَلٍ بِالْيَمَنِ فِى بِنْتٍ وَأُخْتٍ ، فَأَعْطَى الْبِنْتَ النِّصْفَ وَالأُخْتَ النِّصْفَ.

٢٩٣٧ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنِ الأَسْوَدِ بْنِ يَزِيدَ : أَنَّ ابْنَ الزُّبَيْرِ كَانَ لاَ يُوَرِّثُ الأُخْتَ مِنَ الأَبِ وَالأُمِّ مَعَ الْبِنْتِ حَتَّى حَدَّثَهُ الأَسْوَدُ أَنَّ مُعَاذَ بْنَ جَبَلٍ جَعَلَ لِلْبِنْتِ النِّصْفَ وَلِلأُخْتِ النِّصْفَ ، فَقَالَ : أَنْتَ رَسُولِى إِلَى عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُتْبَةَ فَأَخْبَرَهُ بِذَلِكَ وَكَانَ قَاضِيَهُ بِالْكُوفَةِ. ١٦٦٢٤

٢٩٣٨ - حَدَّثَنَا بِشْرُ بْنُ عُمَرَ قَالَ : سَأَلْتُ ابْنَ أَبِى الزِّنَادِ عَنْ رَجُلٍ تَرَكَ ابْنَةً وَأُخْتاً ، فَقَالَ : لاِبْنَتِهِ النِّصْفُ ، وَلأُخْتِهِ مَا بَقِىَ ، وَقَالَ : أَخْبَرَنِى أَبِى عَنْ خَارِجَةَ بْنِ زَيْدٍ أَنَّ زَيْدَ بْنَ ثَابِتٍ كَانَ يَجْعَلُ الأَخَوَاتِ مَعَ الْبَنَاتِ عَصَبَةً ، لاَ يَجْعَلُ لَهُنَّ إِلاَّ مَا بَقِىَ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 3. Bâb—Koca İle Ana-Baba Ve Karı İle Ana-Baba Hakkında

2921. Bize Yezid b. Hârûn haber verip (dedi ki), bize Şerîk, el-A'meş'ten, (O da) İbrahim'den (naklen) haber verdi ki, O şöyle demiş: Abdullah dedi ki: Ömer bizi bir yola soktuğunda onun kolay olduğunu görürdük. İşte O, "koca ile ana-baba hakkında, (mirasın) yarısı kocanın, geriye kalanın üçte biri annenindir" demiştir.

2922. Bize Yezid b. Hârûn haber verip (dedi ki), bize Hemmâm rivâyet edip (dedi ki), bize Yezid er-Rişk rivâyet edip dedi ki; ben Saîd İbnu'l-Müseyyeb'e, geriye karısı ile ana ve babasını bırakan bir adamın (mirasını) sordum da, O şöyle cevap verdi: "Bu (mirası) Zeyd b. Sabit dörde ayırarak paylaştınnıştı: (Yani dörtte birini karıya, geriye kalanın üçte birini -ki bu mirasın tamamının dörtte biridir- anaya, bunlardan geriye kalan dörtte ikisini de babaya vermişti),"

2923. Bize Saîd b. Amir, Şu'be'den, (O) Eyyûb'dan, (O) Ebu Kılâbe'den, (O da) Ebu'l-Muhalleb'den (naklen) rivâyet etti ki; Hazret-i Osman b. Affân, bir karı ile ana ve babanın (miras payları) hakkında; "Dörtte bir kadının, geriye kalanın üçte biri ananındır" dedi.

2924. Bize Haccac b. Minhâl rivâyet edip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme, Eyyûb'dan, (O) Ebu Kilâbe'den, (O) Ebu'l-Muhalleb'den, (O da) Hazret-i Osman b. Affân'dan (naklen) rivâyet etti ki; O, "dörtte bir pay, yani dört paydan bir pay karının, geriye kalanın üçte biri, yani bir pay ananın, iki pay da babanındır" dedi.

2925. Bize Haccac haber verip (dedi ki), bize Hammâd, Haccac'dan, (O da) Amr b. Saîd'den (naklen) rivâyet etti ki; O, el-Hârisu'l-A'ver'e, bir karı ile ana ve babanın (mirastaki) durumunu sormuş da O, Hazret-i Osman'ın görüşünün aynısını söylemiş.

2926. Bize Ebu Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize Hişam, Katâde'den, (O) Saîd İbnu'l-Müseyyeb'den, (O da) Zeyd b. Sâbit'ten (naklen) rivâyet etti ki; O, kocası ile ana ve babasını geride bırakan bir kadının (mirası) hakkında şöyle dedi: "Yarısı kocanın, geriye kalanın üçte biri ananındır."

2927. Bize Ubeydullah b. Mûsa, ibn Ebi Leyla'dan, (O) Amir eş-Şa'bi'den, (O da) Hazret-i Ali'den (naklen) haber verdi ki; O, bir karı ile ana ve babasının (mirastaki payları) hakkında şöyle dedi: "Dört paydan dörtte biri karının, geriye kalanın üçte biri ananın, (bunlardan sonra) geriye kalan ise babanındır."

2928. Bize Muhammed b. Yusuf, Süfyan'dan, (O) el-A'meş ile Mansur'dan, (onlar) İbrahim'den, (O da) Abdullah'tan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Ömer bizi, peşinden gittiğimiz bir yola soktuğunda onun kolay olduğunu görürdük. Gerçekten de O, bir karı ile ana ve babası hakkında dört paydan hükmetti de, karıya dörtte bir, anaya geriye kalanın üçte birini, babaya ise iki pay verdi.

2929. Bize Muhammed b. Yusuf rivâyet edip (dedi ki), bize Süfyan, isa'dan, (O) Şa'bî'den, (O da) Zeyd b. Sâbit'ten (naklen) bunun, (yani bir önceki haberin) aynısını rivâyet etti.

2930. Bize Muhammed haber verip (dedi ki), bize Süfyan, babasından, (O) el-Müseyyeb b. Rafi'den, (O da) Abdullah'tan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Allah benim, anayı babadan üstün tutmamı görecek değildir!"

2931. Bize Saîd b. Amir haber verip (dedi ki), bize Şu'be, el-Hakem'den, (O da) İkrime'den (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: İbn Abbas, Zeyd b. Sâbit'e; "sen, geriye kalanın üçte biri ananındır" hükmünü Allah'ın Kitabı'nda buluyor musun?" diye haber saldı da, O şöyle cevap verdi: "Sen sadece bir insansın, görüşünü söylüyorsun. Ben de bir insanım, görüşümü söylüyorum!"

2932. Bize Haccac b. Minhâl rivâyet edip (dedi ki), bize Hammâd b. Seleme, Haccac’dan, (O da) eş-Şa'bî'den

2933. ve Haccac Ata'dan, (O da) İbn Abbas'tan (naklen) rivâyet etti ki, onlar (yani eş-Şa'bî ile İbn Abbas), koca ile ana ve baba hakkında şöyle dediler: "Yarısı kocanın, malın bütününün üçte biri ananın, geriye kalan ise babanındır!"

2934. Bize Haccac b. Minhâl rivâyet edip (dedi ki), bize Ebu Avâne, el-A'meş'ten, (O) İbrahim'den, (O da) Hazret-i Ali'den (naklen) haber verdi ki, O şöyle dedi: "Karı ile ana-baba ve koca ile ana-babanın (mirasçı olmaları halinde), malın bütününün üçte biri ananındır."

2935. Bize Muhammed b. İsa rivâyet edip (dedi ki), bize İbn İdris, babasından, (O) el-Fudayl b. Amr'dan, (O da) İbrahim'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: İbn Abbas, karı ile ana-babanın (birlikte mirasçı olmalan meselesinde) kıbleye yönelenlere muhalefet etmiştir. O, malın bütününün üçte birini anaya ait kılmıştır.

٣- باب فِى زَوْجٍ وَأَبَوَيْنِ وَامْرَأَةٍ وَأَبَوَيْنِ

٢٩٢١ - أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ أَخْبَرَنَا شَرِيكٌ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ إِبْرَاهِيمَ قَالَ قَالَ عَبْدُ اللَّهِ : كَانَ عُمَرُ إِذَا سَلَكَ بِنَا طَرِيقاً وَجَدْنَاهُ سَهْلاً ، وَإِنَّهُ قَالَ فِى زَوْجٍ وَأَبَوَيْنِ : لِلزَّوْجِ النِّصْفُ وَلِلأُمِّ ثُلُثُ مَا بَقِىَ.

٢٩٢٢ - أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ حَدَّثَنَا هَمْامٌ حَدَّثَنَا يَزِيدُ الرِّشْكُ قَالَ : سَأَلْتُ سَعِيدَ بْنَ الْمُسَيَّبِ عَنْ رَجُلٍ تَرَكَ امْرَأَتَهُ وَأَبَوَيْهِ فَقَالَ : قَسَّمَهَا زَيْدُ بْنُ ثَابِتٍ مِنْ أَرْبَعَةٍ.

٢٩٢٣ - أَخْبَرَنَا سَعِيدُ بْنُ عَامِرٍ عَنْ شُعْبَةَ عَنْ أَيُّوبَ عَنْ أَبِى قِلاَبَةَ عَنْ أَبِى الْمُهَلَّبِ : أَنَّ عُثْمَانَ بْنَ عَفَّانَ قَالَ فِى امْرَأَةٍ وَأَبَوَيْنِ : لِلْمَرْأَةِ الرُّبُعُ ، وَلِلأُمِّ ثُلُثُ مَا بَقِىَ.

٢٩٢٤ - أَخْبَرَنَا حَجَّاجُ بْنُ مِنْهَالٍ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ عَنْ أَيُّوبَ عَنْ أَبِى قِلاَبَةَ عَنْ أَبِى الْمُهَلَّبِ عَنْ عُثْمَانَ بْنِ عَفَّانَ أَنَّهُ قَالَ : لِلْمَرْأَةِ الرُّبُعُ سَهْمٌ مِنْ أَرْبَعَةٍ ، وَلِلأُمِّ ثُلُثُ مَا بَقِىَ سَهْمٌ ، وَلِلأَبِ سَهْمَانِ.

٢٩٢٥ - أَخْبَرَنَا حَجَّاجٌ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ عَنْ حَجَّاجٍ عَنْ عُمَيْرِ بْنِ سَعِيدٍ : أَنَّهُ سَأَلَ الْحَارِثَ الأَعْوَرَ عَنِ امْرَأَةٍ وَأَبْوَيْنِ ، فَقَالَ مِثْلَ قَوْلِ عُثْمَانَ.

٢٩٢٦ - أَخْبَرَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا هِشَامٌ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيَّبِ عَنْ زَيْدِ بْنِ ثَابِتٍ أَنَّهُ قَالَ فِى امْرَأَةٍ تَرَكَتْ زَوْجَهَا وَأَبَوَيْهَا : لِلزَّوْجِ النِّصْفُ ، وَلِلأُمِّ ثُلُثُ مَا بَقِىَ.

٢٩٢٧ - أَخْبَرَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ مُوسَى عَنِ ابْنِ أَبِى لَيْلَى عَنْ عَامِرٍ الشَّعْبِىِّ عَنْ عَلِىٍّ فِى امْرَأَةٍ وَأَبَوَيْنِ قَالَ : مِنْ أَرْبَعَةٍ : لِلْمَرْأَةِ الرُّبُعُ ، وَلِلأُمِّ ثُلُثُ مَا بَقِىَ ، وَمَا بَقِىَ فَلِلأَبِ.

٢٩٢٨ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ عَنْ سُفْيَانَ عَنِ الأَعْمَشِ وَمَنْصُورٍ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ : كَانَ عُمَرُ إِذَا سَلَكَ طَرِيقاً اتَّبَعْنَاهُ فِيهِ وَجَدْنَاهُ سَهْلاً ، وَإِنَّهُ قَضَى فِى امْرَأَةٍ وَأَبَوَيْنِ مِنْ أَرْبَعَةٍ ، فَأَعْطَى الْمَرْأَةَ الرُّبُعَ ، وَالأُمَّ ثُلُثَ مَا بَقِىَ ، وَالأَبَ سَهْمَيْنِ.

٢٩٢٩ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ عِيسَى عَنِ الشَّعْبِىِّ عَنْ زَيْدِ بْنِ ثَابِتٍ مِثْلَ ذَلِكَ.

٢٩٣٠ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ أَبِيهِ عَنِ الْمُسَيَّبِ بْنِ رَافِعٍ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ كَانَ يَقُولُ : مَا كَانَ اللَّهُ لِيَرَانِى أَنْ أُفَضِّلَ أُمًّا عَلَى أَبٍ.

٢٩٣١ - أَخْبَرَنَا سَعِيدُ بْنُ عَامِرٍ أَخْبَرَنَا شُعْبَةُ عَنِ الْحَكَمِ عَنْ عِكْرِمَةَ قَالَ : أَرْسَلَ ابْنُ عَبَّاسٍ إِلَى زَيْدِ بْنِ ثَابِتٍ أَتَجِدُ فِى كِتَابِ اللَّهِ لِلأُمِّ ثُلُثُ مَا بَقِىَ؟ فَقَالَ زَيْدٌ : إِنَّمَا أَنْتَ رَجُلٌ تَقُولُ بِرَأْيِكَ وَأَنَا رَجُلٌ أَقُولُ بِرَأْيِى.

٢٩٣٢ - حَدَّثَنَا حَجَّاجُ بْنُ مِنْهَالٍ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ سَلَمَةَ عَنْ حَجَّاجٍ عَنِ الشَّعْبِىِّ

٢٩٣٣ - وَحَجَّاجٍ عَنْ عَطَاءٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّهُمَا قَالاَ فِى زَوْجٍ وَأَبَوَيْنِ : لِلزَّوْجِ النِّصْفُ ، وَلِلأُمِّ ثُلُثُ جَمِيعِ الْمَالِ ، وَمَا بَقِىَ فَلِلأَبِ.

٢٩٣٤ - حَدَّثَنَا حَجَّاجُ بْنُ مِنْهَالٍ أَخْبَرَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنْ عَلِىٍّ قَالَ : لِلأُمِّ ثُلُثُ جَمِيعِ الْمَالِ. فِى امَرْأَةٍ وَأَبَوَيْنِ وَفِى زَوْجٍ وَأَبَوَيْنِ.

٢٩٣٥ - حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عِيسَى حَدَّثَنَا ابْنُ إِدْرِيسَ عَنْ أَبِيهِ عَنِ الْفُضَيْلِ بْنِ عَمْرٍو عَنْ إِبْرَاهِيمَ قَالَ : خَالَفَ ابْنُ عَبَّاسٍ أَهْلَ الْقِبْلَةِ فِى امْرَأَةٍ وَأَبَوَيْنِ ، جَعَلَ لِلأُمِّ الثُّلُثَ مِنْ جَمِيعِ الْمَالِ.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 2. Bâb—Babasından Başkasına Neseb İddia Eden Kimse

2916. Bize Saîd b. Âmir, Şu'be'den, (O) Asım'dan, (O) Ebu Osman'dan, (O da) Sa'd b. Ebi Vakkas'tan ve Ebu Bekre'den (naklen) -Şu'be demiş ki, "bu (yani Sa'd), Allah yolunda ok atan ilk kimsedir. Bu (yani Ebu Bekre) ise, Tâif kalesinden aşağıya Resûlüllah’ın (sallallahü aleyhi ve sellem) yanına inmişti-; haber verdi ki, onlar rivâyet etmişler ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuş: "Kim babasından başkasına, onun kendi babası olmadığını bildiği halde neseb iddia ederse, ona Cennet haram olur!"

2917. Bize Muhammed b. Yûsuf rivâyet edip (dedi ki), bize Süfyan, el-A'meş'ten, (O) Abdullah b. Mürre'den, (O) Ebu Ma'mer'den, (O da) Ebu Bekr es-Sıddîk'ten (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: "Bilinmeyen bir nesebe (bağlı olduğunu) iddia etmek, Allah'a nankörlüktür. Önemsiz de olsa, bir nesebden yüz çevirmek, Allah'a nankörlüktür!"

2918. Bize Muhammed b. Yusuf rivâyet edip (dedi ki), bize Süfyan, Zekeriyya b. Yahya'dan rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Ben Ebu Vâil'i, İbn Mes'ûd'dan bunun, (yani bir önceki haberin) bir benzerini rivâyet ederken işittim.

2919. Bize Muhammed İbnu’l-Alâ’ rivâyet edip (dedi ki), bize İshak b. Mansur es-Selûlî, Ca'fer el-Ahmer'den, (O) es-Serî b. İsmail'den, (O da) Kays b. Ebi Hâzim'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Ben biat etmek için Hazret-i Peygamber'e (sallallahü aleyhi ve sellem) gelmiştim. Ancak geldiğimde vefat etmişti. Ebu Bekr O'nun makamında ayakta duruyordu. O, (Allah'a) uzunca övgüde bulunmuş ve çokça ağlamış, sonra şöyle demişti: Ben Resûlüllah'ı (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyururken işittim: "Önemsiz de olsa, bir neseble ilgisinin olmadığını söylemek ile bilinmeyen bir nesebe (bağlı olduğunu) iddia etmek, Allah'a nankörlüktür!"

2920. Bize Muhammed b. Yusuf rivâyet edip (dedi ki), bize Abdulhamid b. Behram, Şehr b. Havşeb'den, (O da) İbn Abbas'tan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: "Hangi adam babasından başkasına neseb iddia ederse veya kendisini hürriyete kavuşturan efendilerinden başkasını efendi ("mevlâ") edinirse, işte Allah 'in, meleklerin ve bütün insanların laneti Kıyamet gününe kadar onun üzerinedir. Ondan ne tevbe kabul edilecek, ne fidye!"

٢- باب مَنِ ادَّعَى إِلَى غَيْرِ أَبِيهِ

٢٩١٦ - أَخْبَرَنَا سَعِيدُ بْنُ عَامِرٍ عَنْ شُعْبَةَ عَنْ عَاصِمٍ عَنْ أَبِى عُثْمَانَ عَنْ سَعْدِ بْنِ أَبِى وَقَّاصٍ وَعَنْ أَبِى بَكْرَةَ. قَالَ شُعْبَةُ : هَذَا أَوَّلُ مَنْ رَمَى بِسَهْمٍ فِى سَبِيلِ اللَّهِ ، وَهَذَا تَدَلَّى مِنْ حِصْنِ الطَّائِفِ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- أَنَّهُمَا حَدَّثَا أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( مَنِ ادَّعَى إِلَى غَيْرِ أَبِيهِ وَهُوَ يَعْلَمُ أَنَّهُ غَيْرُ أَبِيهِ فَالْجَنَّةُ عَلَيْهِ حَرَامٌ ).

٢٩١٧ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مُرَّةَ عَنْ أَبِى مَعْمَرٍ عَنْ أَبِى بَكْرٍ الصِّدِّيقِ قَالَ : كُفْرٌ بِاللَّهِ ادِّعَاءٌ إِلَى نَسَبٍ لاَ يُعْرَفُ ، وَكُفْرٌ بِاللَّهِ تَبَرُّؤٌ مِنْ نَسَبٍ وَإِنْ دَقَّ.

٢٩١٨ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ زَكَرِيَا أَبِى يَحْيَى قَالَ سَمِعْتُ أَبَا وَائِلٍ يُحَدِّثُ عَنِ ابْنِ مَسْعُودٍ نَحْواً مِنْهُ.

٢٩١٩ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْعَلاَءِ حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ مَنْصُورٍ السَّلُولِىُّ عَنْ جَعْفَرٍ الأَحْمَرِ عَنِ السَّرِىِّ بْنِ إِسْمَاعِيلَ عَنْ قَيْسِ بْنِ أَبِى حَازِمٍ قَالَ : أَتَيْتُ النَّبِىَّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- لأُبَايِعَهُ فَجِئْتُ وَقَدْ قُبِضَ وَأَبُو بَكْرٍ قَائِمٌ فِى مَقَامِهِ ، فَأَطَابَ الثَّنَاءَ وَأَكْثَرَ الْبُكَاءَ فَقَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- يَقُولُ :( كُفْرٌ بِاللَّهِ انْتِفَاءٌ مِنْ نَسَبٍ وَإِنْ دَقَّ ، وَادِّعَاءُ نَسَبٍ لاَ يُعْرَفُ ).

٢٩٢٠ - أَخْبَرَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْحَمِيدِ بْنُ بَهْرَامَ عَنْ شَهْرِ بْنِ حَوْشَبٍ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- :( أَيُّمَا رَجُلٍ ادَّعَى إِلَى غَيْرِ وَالِدِهِ أَوْ تَوَلَّى غَيْرَ مَوَالِيهِ الَّذِينَ أَعْتَقُوهُ فَإِنَّ عَلَيْهِ لَعْنَةَ اللَّهِ وَالْمَلاَئِكَةِ وَالنَّاسِ أَجْمَعِينَ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ ، لاَ يُقْبَلُ مِنْهُ صَرْفٌ وَلاَ عَدْلٌ ).


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget