Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 39. Bâb—İddia Ve İnkâk

3122. Bize Ahmed b. Abdillah rivâyet edip (dedi ki), bize Ebû Şihâb, Amr'dan, (O da) el-Hasan'dan (naklen) rivâyet etti ki; O'na, ölümü esnasında bir adama bin dirhem borcunun olduğunu itiraf eden, diğer birinin ise kendisinden bin dirhem alacağı olduğuna dair delil getirdiği, bu ölünün (yani kendisinin) de geriye bin dirhem bırakmış olduğu adam hakkında gelindi de, O şöyle dedi: "Mal aralarında yarı yarıya paylaştırılır; ancak (ölenin) iflas etmiş biri olması durumu hariç. O zaman onun (borç) itirafı caiz olmaz."

3123. Bize Ebû Nuaym haber verip şöyle dedi: Ben Şerîk'e; "biri, (üçüncü bir şahsın kendilerinin) kardeşi olduğunu iddia eden iki kardeş hakkında nasıl söylemişsin?" dedim. Şöyle cevap verdi: "(Bu kardeş olduğu iddia edilen kimse, sadece bu iddiayı yapana) payı oranında ortak olur!" Ben; "bunu kim söylemiş?" dedim. O; "Câbir, Amir'den, (O da) Hazret-i Ali'den (naklen) söyledi" karşılığını verdi.

3124. Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe rivâyet edip (dedi ki), bize Abdurrahman b. Muhammed el-Muharibi, el-A'meş'ten, (O da) İbrahim'den (naklen) rivâyet etti ki; O, bazılarının (bir şahsın kendilerinin) kardeşi olduğunu iddia ettiği, diğerlerinin ise inkâr ettiği kardeşler hakkında şöyle dedi: "(Bu kardeş olduğu iddia edilen kimse, mirasa) onlarla beraber, kardeşler arasında (ortak) olup da bunlardan birinin payını âzâd etmiş olduğu bir köle mertebesinde imiş gibi ortak olur!" (Abdurrahman) demiş ki: Amir ve el-Hakem ile bu ikisinin talebe arkadaşları, taraftarları ise şöyle derlermiş: "(Bu kardeş olduğu iddia edilen kimse), sadece onun (kardeşliğini) kabul edenin payına ortak olur!"

3125. Bize Ebû Bekir, Veki'den rivâyet etti ki; O şöyle demiş: İki kardeş olur da bunlardan biri (üçüncü bir şahsın kendilerinin) kardeşi olduğunu iddia ettiği, diğerinin ise bunu kabul etmediği meselesi hakkında İbn Ebi Leyla şöyle derdi: "Bu (mesele) altı pay üzerinden (çözülür): (Kardeşliği) iddia etmeyene üç pay vardır, iddia edene iki pay vardır, (kardeş olduğu) iddia edilene ise bir pay vardır!"

3126. Bize Yunus b. Muhammed rivâyet edip (dedi ki), bize Ebû Avâne, Muğire'den, (O da) Hammâd'dan (naklen) rivâyet etti ki; O, üç oğlu olup da; "malımın üçte biri, oğullarımın en küçüğünündür" diyen, sonra ortanca (oğlu); "ben (bunu) kabul ediyorum" diyen, büyüğü ise, "ben kabul etmiyorum" diyen adam hakkında şöyle dedi: "Bu (mesele) dokuz payda üzerinden çözülür: Üç pay (en küçük oğul için) çıkarılır. Böylece ona (mirastan kendisine düşen dokuzda iki) payı ile (ortanca kardeşin) kabul ettiği (dokuzda üç) pay vardır!" Hammâd şöyle de dedi: "Bu (babanın vasiyet ettiği) pay, onların (yani kardeşlerin) hepsinin aleyhine olarak verilir!" Amir ise; "(böyle bir vasiyeti kabul edip pay) veren, sadece kendi aleyhine olarak verir!" demiştir.

3127. Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe rivâyet edip (dedi ki), bize Yahya b. Adem, Serik'ten, (O) Halid'den, (O) İbn Şîrînden, (O da) Şureyh'ten (naklen) rivâyet etti ki; O, (bir şahsın kendi) kardeşi olduğunu ikrar eden bir adanı hakkında; "onun kardeşi olduğuna dair delili (nerede)?" dedi.

3128. Bize Ebu'n-Nu'man haber verip (dedi ki), bize Ebû Avâne, Muğıre'den, (O da) el-Haris el-Ukli'den (naklen) rivâyet etti ki; O, ölümü esnasında (bir kimseden) mudârebe (ortaklığı)” için bin dirhem aldığını, (başka bir kimseye de) bin dirhem borcu olduğunu ikrar eden, geriye ise sadece bin dirhem bırakan adam hakkında şöyle dedi: "Önce borç ödenir. Sonra bir fazlalık artarsa, o mudârebe (şirketinin anapara) sahibine ait olur."

3129. Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize Hasan, Mutarrif’ten, (O da) eş-Şa'bi'den (naklen) rivâyet etti ki; O, ölen ve geriye üçyüz dirhem ile üç oğul bırakan, sonra da başka bir adamın gelip bu ölüden yüz dirhem alacağı olduğunu iddia ettiği, oğullardan birinin de bu (adamın iddiasını) kabul ettiği kimse hakkında şöyle dedi: "Borç iddia eden kimse sadece bunu kabul edene) pay oranında ortak olur!"

Eş-Şa'bi daha sonra şöyle demiş: "(Ölenin geriye bıraktığı şeylerin), bu borç ödenmedikçe miras olacağı görüşünde değilim."

3130. Bize Ebû Hayseme Mus'ab b. Saîd el-Harrani rivâyet edip (dedi ki), bize Muhammed b. Abdillah, el-Eş'as'tan, (O da) el-Hasan'dan (naklen) rivâyet etti ki; O, ölen ve geriye iki oğul ile ikibin dirhem bırakan, bu iki (oğulun) da bu ikibin dirhemi paylaştığı, sonra oğullardan birinin ortalıktan yok olduğu, ardından bir adamın gelip bu ölüdeki bin dirhem alacağı hakkını istediği kimse hakkında şöyle dedi: "O, hazır bulunan (oğulun) elindeki şeylerin hepsini alır. Bu (oğula da); "kaybolan kardeşini ara bul da elindekilerinin yarısını al" denir."

3131. Bize Süleyman b. Harb, Hammâd b. Seleme'den, (O) Ziyad el-A'lem'den, (O da) el-Hasan'dan (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Mirasçılardan bazısı bir borcu kabul ettiğinde, bu borç, miras payı oranında onu kabul edene düşer.

3132. Bize Süleyman b. Harb, Hammâd b. Seleme'den, (O) Ebu Hâşim'den, (O da) İbrahim'den (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle dedi: "Bir borca mirasçılardan iki kişi şahidlik ettiğinde, eğer onlar adil kimseler iseler, bu (borç miras) malının bütününden (ödenir)."

Eş-Şa'bi; "(bu borç), miras payları oranında o ikisine düşer" dedi.

٣٩- باب فِى الاِدِّعَاءِ وَالإِنْكَارِ

٣١٢٢ - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا أَبُو شِهَابٍ عَنْ عَمْرٍو عَنِ الْحَسَنِ فِى رَجُلٍ اعْتَرَفَ عِنْدَ مَوْتِهِ بِأَلْفِ دِرْهَمٍ لِرَجُلٍ وَأَقَامَ آخَرُ بَيِّنَةً بِأَلْفِ دِرْهَمٍ وَتَرَكَ الْمَيِّتُ أَلْفَ دِرْهَمٍ فَقَالَ : الْمَالُ بَيْنَهُمَا نِصْفَيْنِ إِلاَّ أَنْ يَكُونَ مُفْلِساً فَلاَ يَجُوزُ إِقْرَارُهُ.

٣١٢٣ - أَخْبَرَنَا أَبُو نُعَيْمٍ قَالَ قُلْتُ لِشَرِيكٍ : كَيْفَ ذَكَرْتَ فِى الأَخَوَيْنِ يَدَّعِى أَحَدُهُمَا أَخاً. قَالَ : يَدْخُلُ عَلَيْهِ فِى نَصِيبِهِ. قُلْتُ : مَنْ ذَكَرَهُ ؟ قَالَ : جَابِرٌ عَنْ عَامِرٍ عَنْ عَلِىٍّ.

٣١٢٤ - أَخْبَرَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ مُحَمَّدٍ الْمُحَارِبِىُّ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ إِبْرَاهِيمَ فِى الإِخْوَةِ يَدَّعِى بَعْضُهُمُ الأَخَ وَيُنْكِرُ الآخَرُونَ. قَالَ : يَدْخُلُ مَعَهُمْ بِمَنْزِلَةِ عَبْدٍ يَكُونُ بَيْنَ الإِخْوَةِ ، فَيَعْتِقُ أَحَدُهُمْ نَصِيبَهُ. قَالَ : وَكَانَ عَامِرٌ وَالْحَكَمُ وَأَصْحَابُهُمَا يَقُولُونَ : لاَ يَدْخُلُ إِلاَّ فِى نَصِيبِ الَّذِى اعْتَرَفَ بِهِ.

٣١٢٥ - أَخْبَرَنَا أَبُو بَكْرٍ عَنْ وَكِيعٍ قَالَ : إِذَا كَانَا أَخَوَيْنِ فَادَّعَى أَحَدُهُمَا أَخاً وَأَنْكَرَهُ الآخَرُ قَالَ : كَانَ ابْنُ أَبِى لَيْلَى يَقُولُ : هِىَ مِنْ سِتَّةٍ ، لِلَّذِى لَمْ يَدَّعِ ثَلاَثَةٌ ، وَلِلْمُدَّعِى سَهْمَانِ ، وَلِلْمُدَّعَى سَهْمٌ.

٣١٢٦ - أَخْبَرَنَا يُونُسُ بْنُ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ مُغِيرَةَ عَنْ حَمَّادٍ فِى الرَّجُلِ يَكُونُ لَهُ ثَلاَثَةُ بَنِينَ فَقَالَ : ثُلُثِى لأَصْغَرِ بَنِىَّ. فَقَالَ الأَوْسَطُ : أَنَا أُجِيزُ. وَقَالَ الأَكْبَرُ : لاَ أُجِيزُ. قَالَ : هِىَ مِنْ تِسْعَةٍ ، يُخْرِجُ ثُلُثَهُ فَلَهُ سَهْمُهُ وَسَهْمُ الَّذِى أَجَازَ. وَقَالَ حَمَّادٌ : يَرُدُّ السَّهْمَ عَلَيْهِمْ جَمِيعاً. وَقَالَ عَامِرٌ : الَّذِى رَدَّ إِنَّمَا رَدَّ عَلَى نَفْسِهِ.

٣١٢٧ - أَخْبَرَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ آدَمَ عَنْ شَرِيكٍ عَنْ خَالِدٍ عَنِ ابْنِ سِيرِينَ عَنْ شُرَيْحٍ فِى رَجُلٍ أَقَرَّ بِأَخٍ قَالَ : بَيِّنَتُهُ أَنَّهُ أَخُوهُ.

٣١٢٨ - أَخْبَرَنَا أَبُو النُّعْمَانِ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ مُغِيرَةَ عَنِ الْحَارِثِ الْعُكْلِىِّ فِى رَجُلٍ أَقَرَّ عِنْدَ مَوْتِهِ بِأَلْفِ دِرْهَمٍ مُضَارَبَةً وَأَلْفٍ دَيْناً وَلَمْ يَدَعْ إِلاَّ أَلْفَ دِرْهَمٍ ، قَالَ : يُبْدَأُ بِالدَّيْنِ فَإِنْ فَضَلَ فَضْلٌ كَانَ لِصَاحِبِ الْمُضَارَبَةِ.

٣١٢٩ - أَخْبَرَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا حَسَنٌ عَنْ مُطَرِّفٍ عَنِ الشَّعْبِىِّ فِى رَجُلٍ مَاتَ وَتَرَكَ ثَلاَثَمِائَةِ دِرْهَمٍ وَثَلاَثَةَ بَنِينَ ، فَجَاءَ رَجُلٌ يَدَّعِى مِائَةَ دِرْهَمٍ عَلَى الْمَيِّتِ فَأَقَرَّ لَهُ أَحَدُهُمْ. قَالَ : يَدْخُلُ عَلَيْهِمْ بِالْحِصَّةِ ، ثُمَّ قَالَ الشَّعْبِىُّ : مَا أَرَى أَنْ يَكُونَ مِيرَاثاً حَتَّى يُقْضَى الدَّيْنُ.

٣١٣٠ - حَدَّثَنَا أَبُو خَيْثَمَةَ : مُصْعَبُ بْنُ سَعِيدٍ الْحَرَّانِىُّ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ أَشْعَثَ عَنِ الْحَسَنِ فِى رَجُلٍ هَلَكَ وَتَرَكَ ابْنَيْنِ وَتَرَكَ أَلْفَىْ دِرْهَمٍ فَاقْتَسَمَا الأَلْفَىْ دِرْهَمٍ وَغَابَ أَحَدُ الاِبْنَيْنِ فَجَاءَ رَجُلٌ فَاسْتَحَقَّ عَلَى الْمَيِّتِ أَلْفَ دِرْهَمٍ. قَالَ : يَأْخُذُ جَمِيعَ مَا فِى يَدِ هَذَا الشَّاهِدِ وَيُقَالُ لَهُ : اتَّبِعْ أَخَاكَ الْغَائِبَ وَخُذْ نِصْفَ مَا فِى يَدِهِ.

٣١٣١ - حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ عَنْ حَمَّادِ بْنِ سَلَمَةَ عَنْ زِيَادٍ الأَعْلَمِ عَنِ الْحَسَنِ قَالَ : إِذَا أَقَرَّ بَعْضُ الْوَرَثَةِ بِدَيْنٍ فَهُوَ عَلَيْهِ بِحِصَّتِهِ.

٣١٣٢ - حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ حَرْبٍ عَنْ حَمَّادِ بْنِ سَلَمَةَ عَنْ أَبِى هَاشِمٍ عَنْ إِبْرَاهِيمَ قَالَ : إِذَا شَهِدَ اثْنَانِ مِنَ الْوَرَثَةِ بِدَيْنٍ فَهُوَ مِنْ جَمِيعِ الْمَالِ إِذَا كَانُوا عُدُولاً. وَقَالَ الشَّعْبِىُّ : عَلَيْهِمَا فِى نَصِيبِهِمَا.


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 38. Bâb—Zevi'l-Erham'ın Mirası

3109. Bize Yezid b. Hârûn haber verip (dedi ki), bize Humeyd, Bekr b. Abdillah el-Muzeni'den (naklen) haber verdi ki, bir adam ölmüş ve geriye halasıyla teyzesini bırakmış da, Hazret-i Ömer, halaya erkek kardeşin payını, teyzeye kız kardeşin payını vermiş.

3110. Bize Ahmed b. Abdillah haber verip (dedi ki), bize Ebû Şihâb, el-A'meş'ten, (O da) İbrahim'den (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Kim (ölene) doğum yönünden bir akrabalık vasıtasıyla yaklaşırsa, ona (ölene), kendisi vasıtasıyla yaklaştığı akrabalıktan dolayı (miras payı) verilir!

3111. Bize Ahmed b. Abdillah rivâyet edip (dedi ki), bize Ebû Şihâb rivâyet edip dedi ki, bana Ebû İshak eş-Şeybâni, eş-Şa'bi'den rivâyet etti ki; O, geriye halasım ve erkek kardeşinin kızını bırakan kimse hakkında şöyle dedi: Mal, erkek kardeşinin kızınındır.

3112. Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize Şerîk, Leys'ten, (O) Muhammed İbnu'l-Muntedir'den, (O) Ebû Hüreyre'den, (O da) Hazret-i Peygamber'den (sallallahü aleyhi ve sellem) (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle buyurdu: "Dayı, hiç mirasçısı olmayan kimsenin mirasçısıdır. "

3113. Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize Hasan, Âbide'den, (O da) İbrahim'den (naklen) rivâyet etti ki, Hazret-i Ömer ve Abdullah, dayıyı mirasçı kılma görüşünü benimsediler.

3114. Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize Hasan, Süleyman b. Ebi İshak'tan, (O da) eş-Şa'bi'den (naklen) rivâyet etti ki; O, hala ve erkek kardeş kızı hakkında şöyle dedi: "Mal, erkek kardeşin kızınındır."

3115. Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize Hasan, Süleyman'dan, (O) bazılarından, (O da) İbrahim'den (naklen) haber verdi ki; O, "(Hala ile erkek kardeş kızı meselesinde mal) halanındır" dedi.

3116. Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize Süfyân, eş-Şeybani'den, (O da) eş-Şa'bi'den (naklen) rivayat etti ki; O, erkek kardeş kızı ve hala hakkında şöyle dedi: "Mal, erkek kardeşin kızına verilmiştir."

3117. Bize Ya'lâ rivâyet edip (dedi ki), bize Zekeriyya, Âmir'den, (O da) Mesrûk'tan (naklen) rivâyet etti ki; O, vefat eden ve erkek kardeşinin kızı ile dayısından başka hiçbir mirasçısı olmayan adam hakkında şöyle dedi: "Dayıya kız kardeşinin payı, erkek kardeşinin kızına da babasının payı vardır!"

3118. Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize Yunus, Âmir'den rivâyet etti ki; O şöyle demiş: Mesrûk halayı, baba olmadığında baba yerine; teyzeyi de ana olmadığında ana yerine kordu.

3119. Bize Ya'lâ, Muhammed b. İshak'tan, (O) Muhammed b. Habbân'dan, -(İbn İshak, Muhammed) dedesine nisbet etmiştir-, (O da) amcası Vâsi’ b. Habbân'dan (naklen) rivâyet etti ki; O şöyle dedi: İbnu'd-Dehdâha ölmüştü. O garibdi, yani hakkında hiçbir şey bilinmeyen biri idi ve Aclanoğulları'nın arasında kalıyordu. Geriye de hiç çocuk bırakmamıştı. O zaman Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), (Aclanoğulları'nın büyüğü olan) Asım b. Adiyy'e; "O'nun aranızda bir nesebini biliyor musunuz?" buyurmuş, O da; "bunu bilmiyoruz, yâ Resûlüllah" demişti. Bunun üzerine (Hazret-i Peygamber), O'nun kızkardeşinin oğlunu çağırmış ve mirasını ona vermişti.

3120. Bize Ömer b. Hafs b. Gıyâs rivâyet edip (dedi ki), bize babam, el-A'meş'ten, (O) İbrahim'den, (O da) Hazret-i Ömer'den (naklen) rivâyet etti ki; O, (miras) malım bir dayıya vermişti.

3121. Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize Ebû Hâni’ rivâyet edip şöyle dedi: Amir'e; ölüp de geriye teyze ve halasını bırakan, bunlardan başka ne bir mirasçısı, ne de doğum yönünden (başka) bir akrabası bulunmayan kadın veya erkeğin durumu soruldu da, O şöyle cevap verdi: "Abdullah b. Mes'ûd teyzeyi (ölenin) annesinin yerine kor, halayı da (halanın) erkek kardeşinin yerine kordu."

٣٨- باب مِيرَاثِ ذَوِى الأَرْحَامِ

٣١٠٩ - أَخْبَرَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ أَخْبَرَنَا حُمَيْدٌ عَنْ بَكْرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ الْمُزَنِىِّ : أَنَّ رَجُلاً هَلَكَ وَتَرَكَ عَمَّتَهُ وَخَالَتَهُ ، فَأَعْطَى عُمَرُ الْعَمَّةَ نَصِيبَ الأَخِ ، وَأَعْطَى الْخَالَةَ نَصِيبَ الأُخْتِ.

٣١١٠ - أَخْبَرَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا أَبُو شِهَابٍ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ إِبْرَاهِيمَ قَالَ : مَنْ أَدْلَى بِرَحِمٍ أُعْطِىَ بِرَحِمِهِ الَّتِى يُدْلِى بِهَا.

٣١١١ - حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا أَبُو شِهَابٍ قَالَ حَدَّثَنِى أَبُو إِسْحَاقَ الشَّيْبَانِىُّ عَنِ الشَّعْبِىِّ فى رَجُلٍ تَرَكَ عَمَّتَهُ وَبِنْتَ أَخِيهِ قَالَ : الْمَالُ لاِبْنَةِ أَخِيهِ.

٣١١٢ - حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا شَرِيكٌ عَنْ لَيْثٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ الْمُنْكَدِرِ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ عَنِ النَّبِىِّ -صلّى اللّه عليه وسلّم- قَالَ :( الْخَالُ وَارِثٌ ).

٣١١٣ - حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا حَسَنٌ عَنْ عُبَيْدَةَ عَنْ إِبْرَاهِيمَ : أَنَّ عُمَرَ وَعَبْدَ اللَّهِ رَأَيَا أَنْ يُوَرِّثَا خَالاً.

٣١١٤ - حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا حَسَنٌ عَنْ سُلَيْمَانَ أَبِى إِسْحَاقَ عَنِ الشَّعْبِىِّ فِى عَمَّةٍ وَبِنْتِ أَخٍ قَالَ : الْمَالُ لاِبْنَةِ الأَخِ.

٣١١٥ - حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ أَخْبَرَنَا حَسَنٌ عَنْ سُلَيْمَانَ عَنْ بَعْضِهِمْ عَنْ إِبْرَاهِيمَ قَالَ : لِلْعَمَّةِ .

٣١١٦ - أَخْبَرَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنِ الشَّيْبَانِىِّ عَنِ الشَّعْبِىِّ فِى بِنْتِ أَخٍ وَعَمَّةٍ قَالَ : أُعْطِى الْمَالَ لاِبْنَةِ الأَخِ.

٣١١٧ - حَدَّثَنَا يَعْلَى حَدَّثَنَا زَكَرِيَّا عَنْ عَامِرٍ عَنْ مَسْرُوقٍ فِى رَجُلٍ تُوُفِّىَ وَلَيْسَ لَهُ وَارِثٌ إِلاَّ ابْنَةُ أَخِيهِ وَخَالُهُ قَالَ : لِلْخَالِ نَصِيبُ أُخْتِهِ ، وَلاِبْنَةِ الأَخِ نَصِيبُ أَبِيهَا.

٣١١٨ - حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا يُونُسُ عَنْ عَامِرٍ قَالَ : كَانَ مَسْرُوقٌ يُنَزِّلُ الْعَمَّةَ بِمَنْزِلَةِ الأَبِ إِذَا لَمْ يَكُنْ أَبٌ ، وَالْخَالَةَ بِمَنْزِلَةِ الأُمِّ إِذَا لَمْ يَكُنْ أُمٌّ.

٣١١٩ - حَدَّثَنَا يَعْلَى عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِسْحَاقَ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ حَبَّانَ نَسَبَهُ إِلَى جَدِّهِ عَنْ عَمِّهِ وَاسِعِ بْنِ حَبَّانَ قَالَ : تُوُفِّىَ ابْنُ الدَّحْدَاحَةِ وَكَانَ أَتِيًّا - وَهُوَ الَّذِى لاَ يُعْرَفُ لَهُ أَصْلٌ - وَكَانَ فِى بَنِى الْعَجْلاَنِ وَلَمْ يَتْرُكْ عَقِباً ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلّى اللّه عليه وسلّم- لِعَاصِمِ بْنِ عَدِىٍّ :( هَلْ تَعْلَمُونَ لَهُ فِيكُمْ نَسَباً؟ ). قَالَ : مَا نَعْرِفُهُ يَا رَسُولَ اللَّهِ. فَدَعَا ابْنَ أُخْتِهِ فَأَعْطَاهُ مِيرَاثَهُ.

٣١٢٠ - حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ حَفْصِ بْنِ غِيَاثٍ حَدَّثَنَا أَبِى عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنْ عُمَرَ : أَنَّهُ أَعْطَى خَالاً الْمَالَ.

٣١٢١ - حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا أَبُو هَانِئٍ قَالَ : سُئِلَ عَامِرٌ عَنِ امْرَأَةٍ أَوْ رَجُلٍ تُوُفِّىَ وَتَرَكَ خَالَةً وَعَمَّةً لَيْسَ لَهُ وَارِثٌ وَلاَ رِحِمٌ غَيْرُهُمَا ، فَقَالَ : كَانَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْعُودٍ يُنَزِّلُ الْخَالَةَ بِمَنْزِلَةِ أُمِّهِ ، وَيُنَزِّلُ الْعَمَّةَ بِمَنْزِلَةِ أَخِيهَا .


بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla

 37. Bâb—Boğulanların Mirası

3104. Bize Yahya b. Hassan rivâyet edip (dedi ki ) bize İbn Ebi'z-Zinâd, babasından, (O) Harice b. Sâbit’ten (naklen) rivâyet etti ki, O şöyle dedi: Yıkık altında kalma ve boğulmada ölüm (zamanlan) karışan birbirlerine mirasçı durumundaki her bir topluluğun (fertleri), birbirlerine mirasçı olamazlar. Onlara (geride kalan) diriler mirasçı olur!

3105. Bize Yahya b. Hassan rivâyet edip (dedi ki), bize Hammâd b. Zeyd, Yahya b. Atik'ten rivâyet etti ki, O şöyle demiş: Ben Ömer b. Abdilaziz'in mektuplarından birinde okudum ki, O; üzerlerine ev çöküp de hangilerinin daha önce öldüğü bilinemeyen topluluk hakkında şöyle demiş: "Ölülerin bazısı bazısına mirasçı kılınmaz, diriler ölülere mirasçı kılınır."

3106. Bize Nuaym b. Hâlid, Abdulaziz b. Muhammed'den rivâyet etti (kı, O şöyle demiş): Bize Cafer, babasından (naklen) rivâyet etti ki Ummü Gülsüm ile oğlu Zeyd aynı günde ölmüşler. O zaman (olaya haber vermek üzere çıkan) bağırıcı kadınlar yolda karşılaşmışlar (ve hangisinin daha önce öldüğü anlaşılamamış). Bundan dolayı onlardan her biri diğerine mirasçı olamamış.

3107. Bize Ca'fer b. Avn haber verip (dedi ki), bize İbn Ebi Leyla, eş-Şa'bi'den (naklen) haber verdi ki, Şam'da bir ev topluluğun üzerine çökmüş de, Hazret-i Ömer bazısını bazısına mirasçı kilmış.

3108. Bize Ebû Nuaym rivâyet edip (dedi ki), bize Süfyân, Hariş'ten, (O) babasından, (O da) Hazret-i Ali'den (naklen) rivâyet etti ki; O, Sıffîn'de öldürülen iki kardeşten birini diğerine mirasçı kılmıştı.

٣٧- باب مِيرَاثِ الْغَرْقَى

٣١٠٤ - أَخْبَرَنَا يَحْيَى بْنُ حَسَّانَ حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى الزِّنَادِ عَنْ أَبِيهِ عَنْ خَارِجَةَ بْنِ زَيْدٍ عَنْ زَيْدِ بْنِ ثَابِتٍ قَالَ : كُلُّ قَوْمٍ مُتَوَارِثِينَ عَمِىَ مَوْتُهُمْ فِى هَدْمٍ أَوْ غَرَقٍ فَإِنَّهُمْ لاَ يَتَوَارَثُونَ ، يَرِثُهُمُ الأَحْيَاءُ.

٣١٠٥ - حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ حَسَّانَ حَدَّثَنَا حَمَّادُ بْنُ زَيْدٍ عَنْ يَحْيَى بْنِ عَتِيقٍ قَالَ : قَرَأْتُ فِى بَعْضِ كُتُبِ عُمَرَ بْنِ عَبْدِ الْعَزِيزِ فِى الْقَوْمِ يَقَعُ عَلَيْهِمُ الْبَيْتُ لاَ يُدْرَى أَيُّهُمَا مَاتَ قَبْلُ ، قَالَ : لاَ يُوَرَّثُ الأَمْوَاتُ بَعْضُهُمْ مِنْ بَعْضٍ ، وَيُوَرَّثُ الأَحْيَاءُ مِنَ الأَمْوَاتِ.

٣١٠٦ - حَدَّثَنَا نُعَيْمُ بْنُ حَمَّادٍ عَنْ عَبْدِ الْعَزِيزِ بْنِ مُحَمَّدٍ حَدَّثَنَا جَعْفَرٌ عَنْ أَبِيهِ : أَنَّ أُمَّ كُلْثُومٍ وَابْنَهَا زَيْداً مَاتَا فِى يَوْمٍ وَاحِدٍ فَالْتَقَتِ الصَّائِحَتَانِ فِى الطَّرِيقِ فَلَمْ يَرِثْ كُلُّ وَاحِدٍ مِنْهُمَا مِنْ صَاحِبِهِ ، وَإِنَّ أَهْلَ الْحَرَّةِ لَمْ يَتَوَارَثُوا ، وَإِنَّ أَهْلَ صِفِّينَ لَمْ يَتَوَارَثُوا.

٣١٠٧ - أَخْبَرَنَا جَعْفَرُ بْنُ عَوْنٍ أَخْبَرَنَا ابْنُ أَبِى لَيْلَى عَنِ الشَّعْبِىِّ : أَنَّ بَيْتاً بِالشَّامِ وَقَعَ عَلَى قَوْمٍ فَوَرَّثَ عُمَرُ بَعْضَهُمْ مِنْ بَعْضٍ.

٣١٠٨ - حَدَّثَنَا أَبُو نُعَيْمٍ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنْ حُرَيْسٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ عَلِىٍّ : أَنَّهُ وَرَّثَ أَخَوَيْنِ قُتِلاَ بِصِفِّينَ أَحَدَهُمَا مِنَ الآخَرِ.


SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget